MOSKOVA KONFERANSININ SONUCU
Moskova Konferansı sona erdi.
Şimdi, «iki karşıt kamp arasındaki şiddetli çatışma» dan sonra, Milyukovlar ve Tsereteliler arasındaki «kanlı çarpışma » dan sonra, «dövüş» ün bittiği ve yaralıların toplandığı şu sırada şu soru sorulabilir: Moskova «çarpışması» nasıl sonuçlandı, kim kazandı ve kim kaybetti?
Kadetler memnundur ve ellerini ovuşturuyorlar. «Halkın Özgürlüğü Partisi» diyorlar, «kendi sloganları... ulusal sloganlar olarak... tanındığı için, kendisiyle övünebilir» («Reç»), «Anavatan savunucuları» da memnunlar, çünkü «demokrasinin » («anavatan savunucularının! diye okuyun) «zaferinden» söz ediyor, ve «demokrasinin Moskova Konferansından güçlenerek çıktığını» («îzvestiya») iddia ediyorlar.
«Bolşevizm yok edilmelidir» diyor Milyukov Konferansta, «yiğit güçler»in temsilcilerinin hararetli alkışları arasında.
Bizim yapmakta olduğumuz budur, diye cevap veriyor Tsereteli, çünkü «daha şimdiden» Bolşevizme karşı «olağanüstü bir yasa çıkarmış bulunuyoruz». Üstelik «devrim» (karşi- devrim! diye okuyun) «Sol tehlikeye karşı mücadelede henüz deneyimsizdir» — önce biraz deneyim kazanalım.
Ve kadetler, Bolşevizmi tek darbede yıkmaktansa onu yavaş yavaş yıkmanın daha iyi olduğu ve bunu doğrudan değil, kendi elleriyle değil, fakat başkalarının eliyle, bu aynı -«sosyalistlerin», «anavatan savunucuları»nın eliyle yapmanın daha iyi olduğuna katılıyorlar.
«Komiteler ve Sovyetler lağvedilmelidir», diyor General Kaledin «yiğit güçlersin temsilcilerinin alkışları arasında.
Çok doğru, diye cevap veriyor Tsereteli, ama henüz erkendir, çünkü «özgür devrim binası» (kârşı-devrim! diye okuyun) «henüz tamamlanmadan önce bu iskele kaldırılmamalıdır ». Bırakın önce binayı «tamamlayalım», o zaman Sovyetlerle birlikte Komiteler de ortadan kalkacaktır.
Ve Kadetler, Komiteleri ve Sovyetleri hemen ortadan kaldırmaktaysa, onları emperyalist mekanizmanın basit uzantıları rolüne indirgemenin daha iyi olduğuna katılıyorlar.
Ve Kadetler, Komiteleri ve Sovyetleri hemen ortadan kaldırmaktaysa, onları emperyalist mekanizmanın basit uzantıları rolüne indirgemenin daha iyi olduğuna katılıyorlar.
Sonuç «evrensel zafer şenliği» ve «memnuniyettir.
Gazetelerin şimdi «Sosyalist Bakanlar ve Kadet Bakanları arasında Konferans’tan öncekinden daha sıkı bir birlik vardır» («Novoya Jizn») diye yazmaları boşuna değildir.
Kimin kazandığını mı soruyorsunuz?
Kapitalistler kazanmıştır, çünkü Konferansta hükümet «işçilerin fabrikaların yönetimine müdahale etmesine (denetim!) tahammül etmeyeceğine» söz vermiştir.
Çiftlik sahipleri kazanmıştır, çünkü Konferansta hükümet «toprak sorunu alanında hiçbir köklü reform getirmeyeceğine » söz vermiştir.
Karşı-devrimci generaller kazanmıştır, çünkü Moskova Konferansı’nda ölüm cezası onaylanmıştır.
Kimin kazandığını mı soruyorsunuz?
Karşı-devrim kazanmıştır, çünkü Ryabuşinski ve Milyukov, Tsereteli ve Dan, Alekseyev ve Kaledin kılıklı ülkenin tüm «yiğit güçleri» ni etrafında toplayarak kendini tüm Rusya çapında örgütlemiştir.
Karşı-devrim kazanmıştır, çünkü halkın öfkesine karşı rahat bir siper olarak sözümona «devrimci demokrasi» yi tasarrufu altına almıştır.
Şimdi karşı-devrimciler artık yalnız değildir. Şimdi bütün «devrimci demokrasi» onlar için çalışmaktadır. Şimdi onların elinin altında, «anavatan savunucusu» bayların «yolundan sapmaksızın» işleyeceği «Rus ülkesinin» «kamuoyu» vardır. .
Karşı-devrimin taçlandırılması—-işte Moskova Konferansı’nın sonucu budur.
Şimdi «demokrasinin zaferi» gevezelikleri etmekte olan «anavatan savunucuları», muzaffer karşı-devrimcilerin açıkça uşakları yapıldıklarını sezinlemiyorlar bile.
Bay Tsereteli’nin «yalvararak» sözünü ettiği ve Milyukov ve arkadaşlarının hiçbir itirazı olmadığı «dürüst koalisyon » un siyasi anlamı bundan başka bir şey değildir.
Devrimci proletaryaya ve yoksul köylülüğe karşı «anavatan savunucuları»nm emperyalist burjuvazinin «yiğit güçler » iyle bir «koalisyonu» — işte Moskova Konferansının sonucu budur.
«Anavatan savunucularımın bu karşı-devrimci «koalisyonsa uzun süre sevinip sevinemeyeceğini yakın gelecek gösterecektir.
Proletari (Proleter) No. 4,
17 Ağustos 1917.
Başyazı.