Lenin ; Rusya Komünist Gençlik Birliğinin III. Tüm Rusya Kongresi'nde Konuşma
Lenin
2 Ekim 1920
Yoldaşlar! Bugün sizinle Komünist
Gençlik Birliği'nin temel görevlerinin neler olduğu ve bununla bağlantılı
olarak da bir sosyalist cumhuriyette gençlik örgütlerinin nasıl olmaları
gerektiği üzerine sohbet etmek istiyorum.
Belli anlamda gençliğin önündeki
esas görevin komünist toplumu yaratmak olduğu söylenebilir, bu bakımdan bu
sorun üstünde daha çok durmalıyız. Çünkü kapitalist toplumda yetişmiş çalışan
kuşağı, en iyi halde sömürüye dayalı kapitalist yaşayış biçiminin temellerini
yok etmek sorununu çözebilir. Bu kuşak en iyi halde, proletarya ve emekçi
sınıfların iktidarlarını korumalarına ve sağlam bir temel oluşturmalarına
yardım edecek bir toplumsal düzen yaratma görevinin üstesinden gelebilir. Bu
temel ise, ancak yeni koşullar altında, insanlar arasında hiçbir sömürü
ilişkisinin olmadığı koşullarda çalışmaya başlayan bir kuşak tarafından inşa
edilebilir.
Şimdi ben bu temelden yola
çıkarak gençliğin görevleri sorununu ele alırsam, genel olarak gençliğin ve
Komünist Gençlik Birliklerinin ve tüm diğer örgütlerin görevlerinin özel olarak
tek bir sözcükle ifade edilebildiğini söylemeliyim. Görev öğrenmekten
ibarettir.
Ancak bu sadece bir "sözcük"tür. Henüz en önemli ve esas olan sorunlara bir yanıt yoktur: Ne öğrenmeli ve nasıl öğrenmeli? Burada esas olan ise, eski kapitalist toplumun dönüştürülmesiyle birlikte komünist toplumu kuracak olan yeni nesillerin eğitim, öğrenim ve yetiştirilmelerinin eski tarzda yürütülemeyeceğidir. Gençliğin öğretimi, eğitimi ve yetiştirilmesinde eski toplumun bize bıraktığı materyalden yola çıkılmalıdır.
Komünizmi ancak eski toplumun
bize geriye bıraktığı miktarda bilgi, örgüt ve kuruluşlarla, bize bıraktığı
insan gücü ve araçlarla kurabiliriz. Sadece gençliğin eğitimini, örgütlenmesini
ve geliştirmesini temelden dönüştürürsek, genç nesillerin çabalarının sonucu
olarak eskisine benzemeyen bir toplumun, yani komünist toplumun yaratılmasına
ulaşabiliriz.
Bu nedenle, gençliğe ne
öğretmemiz gerektiği ve eğer "komünist gençlik" sıfatını hakkıyla
taşımak istiyorsa gençliğin nasıl öğrenmesi gerektiği ve onu başladığımızı
sürdürmeye ve sonuçlandırmaya yetenekli olması için nasıl hazırlanacağımız
sonucu üstünde ayrıntılı olarak durmalıyız.
Buna ilk ve en doğal açık
yanıtın, Gençlik Birliği'nin ve genel olarak komünizme geçmek isteyen tüm
gençliğin komünizmi öğrenmeleri gerektiği, olduğunu söylemeliyim.
Fakat "Komünizmi
öğrenmek" yanıtı fazlaca genel. Komünizmi öğrenmek için neye ihtiyacımız
vardır? Komünizme vakıf olmamız için genel bilgi toplamından neyi çıkarıp
almalıyız? Burada bizi, komünizmi öğrenme görevini yanlış koyar koymaz veya
fazlaca tek yönlü algılar algılamaz sürekli ve daima ortaya çıkan bir dizi
tehlike beklemektedir.
İlk bakışta komünizmi öğrenmenin
komünist öğreti kitaplarında, broşürlerinde ve yapıtlarında ortaya konan bilgi
niceliğini edinmek olduğu düşüncesinin doğması doğaldır. Ancak komünizm
öğreniminin bu tür bir tanımlaması fazla kaba ve yetersiz olurdu.
Komünizm öğrenimi, komünist
eserlerde, kitap ve broşürlerde ortaya konanların edinilmesinden ibaret olsaydı
fazla kolay bir şekilde komünist lafazanlara veya övgücülere sahip olurduk ama
bize mahsur ve zarardan başka bir şey getirmezdi. Çünkü komünist kitap ve
broşürlerde yazılanları öğrenmiş ve okumuş olan bu kişiler, bütün bu bilgileri
bütünleştirmeye ve komünizmin gerçekten gerektirdiği şekilde davranmaya
yetenekli olmadıkları ortaya çıkardı.
Eski kapitalist toplumun bize
bıraktığı en büyük kötülüklerden ve en büyük dertlerden biri kitap ile pratik
yaşam arasındaki derin uçurumdur. Çünkü elimizde her şeyin en güzel şekilde
anlatıldığı kitaplar vardı, fakat bu kitaplar çoğunlukla bize komünist toplumu
yanlış olarak tanımlayan en iğrenç, ikiyüzlü yalandı. Bu nedenle kitaplarda
komünizm üstüne söylenen şeylerin harfi harfine edinimi en büyük hata olurdu.
Bugün konuşmalarımız ve
yazılarımız günlük ve her tür çalışmayla bütünleşmiş olduğundan, eskiden
komünizm üstüne söylenen şeylerin sadece bir tekrarı değildir. Faaliyet
olmadan, mücadele olmadan komünizm üstüne broşür ve eserlerden alınmış kitabi
bilgi beş para etmez, çünkü bu sadece teori ile pratik arasındaki eski uçurumu,
eski burjuva toplumun en aşağılık özelliği olan o eski uçurumu sürdürürdü.
Daha da tehlikelisi, salt
komünist sloganları edinmekle yetinmeye başlamamız olurdu. Bu tehlikeyi
zamanında göremesek ve tüm çalışmamızı bu tehlikeyi yok etmeye yönelseydik,
komünizmin bu tarz öğrenilişinin ardından kendilerini komünist olarak
adlandıracak olan yarım milyon veya bir milyon genç erkek ve kadın komünizm
davasına sadece çok ağır zararlar verirdi.
Burada önümüze, komünizmde eğitim
için her şeyi bir arada nasıl ahenkli bir hale getireceğiz sorunu çıkıyor. Eski
okuldan ve eski bilimden neleri devralmalıyız?
Eski okul çok yönlü eğitilmiş bir
insan geliştirmeyi hedeflediğini bilimleri genel olarak öğrettiğini
açıklıyordu. Bunun tam anlamıyla bir yalan olduğunu biliyoruz çünkü tüm toplum,
insanların sınıflara bölünmesi, sömürenler ve sömürülenler ayrımı üzerine
kurulmuştu ve bu ayrım sayesinde ayakta duruyordu. Elbette tamamıyla sınıf
ruhuyla dolu olan bu eski okul sadece burjuvazinin çocuklarına bilgi veriyordu.
Kelimelerinin her biri burjuva çıkarlarına göre sahteleştirilmişti.
Bu okullarda işçi ve köylülerin
genç kuşağı, eğitimden çok burjuvazinin çıkarları için sıkı bir şekilde
yetiştiriliyorlardı. Eğitilmelerinin amacı burjuvazinin işine yarayacak,
burjuvazinin rahatını ve aymazlığını bozmadan kazanç vermeye uygun şekilde
uşakların yetiştirilmesiydi. Bu nedenle kendimizi eski okulu reddederek, gerçek
komünist bir eğitime ulaşmak için ondan sadece işimize yarayacak şeyleri
çıkarmakla görevlendirdik.
Böylece eski okula karşı
yöneltilen, her zaman söz edilen ve de çoğu kez yanlış sonuçlara götüren, o
ithamlara geliyoruz.
Eski okulun ezberciliğin, sıkı
talimin, ineklemenin okulu olduğu söyleniyor. Bu doğru, ama gene de eski okulda
kötü olanla işimize yarayacak olanı birbirinden ayırmayı bilmek gerek ve oradan
komünizme gerekli olanı seçmeyi bilmek gerekir.
Eski okul ezberciliğin okuluydu.
İnsanları beyinlerine örümcek ağlan dolduran ve genç nesli ortalama bürokratlar
haline budayan bir yığın yararsız, gereksiz, ölü bilgiyi ezberlemeye
zorluyordu. Fakat buradan insanlığın bilgi birikimini edinmeden komünist
olunabileceği sonucunu çıkarırsanız büyük bir hata yapmış olursunuz. Bu bilgi
toplamını edinmeden komünist sloganları ve komünist bilimin sonuçlarını
edinmenin yeteceğini düşünmek aptallık olurdu ki komünizmin kendisi de zaten bu
bilgi toplamının sonucudur.
Marksizm, Komünizmin insanlığın
bilgi birikiminden nasıl doğduğuna ilişkin bir örnektir.
Özellikle Marx tarafından
temellendirilmiş komünist teorinin, komünist bilimin, yaratıcısı Marx olduğu
halde Marksizm’in bu öğretisinin 19- yüzyılın, bir tek sosyalistinin eseri
olmaktan çıkarak bu öğretinin nasıl, onu kapitalizme karşı mücadelelerinde kullanan
bütün dünyadaki milyonlarca ve yine milyonlarca proleterin öğretisi haline
geldiğini okudunuz ve duydunuz.
Ve eğer, Marx'ın öğretisinin en
devrimci sınıfın milyonlarca ve milyonlarca yüreği sarmasının nasıl mümkün
olduğu sorusunu sorarsanız, o zaman buna tek bir cevap verilebilir: Bu, Marx
kapitalizm koşulları altında kazanılmış olan insan bilgisinin sağlam temeline
dayandığı için mümkündü; insan toplumunun gelişme yasalarını inceledikten sonra
Marx, kapitalizmin komünizme doğru kaçınılmaz gelişimini gördü ve esas önemli
olan, bunun kanıtını, salt kapitalist toplumun en doğru, ayrıntılı ve derin
araştırmasına dayanarak, geçmiş bilimin verilerine tamamıyla hâkim olması
sayesinde getirdi.
O, hiçbir noktayı göz ardı
etmeksizin insan toplumunun yarattığı her şeyi eleştirel tarzda yeniden
biçimlendirdi, insan düşüncesinin yarattığı her şeyi yeniden biçimlendirdi,
eleştiriye tabi tuttu, işçi hareketinde sınadı ve sonra burjuvazinin koyduğu
çerçevelerle sınırlandırılan veya burjuva önyargıların esiri olan insanların
çıkaramadığı sonuçları çıkardı.
Bunu, örneğin proleter kültür
hakkında konuşurken göz önünde bulundurmalıyız. Ancak insanlığın tüm
gelişiminin yarattığı kültürün tam bilgisiyle, ancak onun dönüştürülmesiyle
proleter bir kültürün yaratabileceğinin açıkça kavranışı olmadan, böyle bir
anlayış olmadan bu sorunu çözemeyiz.
Proleter kültür gökten zembille
inmeyecektir. O, kendilerini proleter kültür uzmanları olarak tanımlayan
insanların icadı değildir. Bütün bunlar saçmalıktır. Proleter kültür insanlığın
kapitalist toplumun, toprak sahipleri ve bürokratik toplumunun boyunduruğu
altında kazandığı bilgi birikiminin zorunlu gelişimi olmalıdır.
Nasıl Marx tarafından yeniden
biçimlendirilen ekonomi politik bize, insan toplumunun gelişiminin bizi nereye
götürmesi gerektiğini ve sınıf mücadelesine ve proleter devrimin başlangıcına
geçişi gösterdiyse bütün bu yollar, patikalar proleter kültüre götürdü,
götürüyor ve götürecek.
Eğer gençlik temsilcilerinden
olduğu gibi, yeni eğitim taraftarlarından da eski okula karşı, ezberciliğin
okulu olduğu suçlamalarını hiç de az duymuyorsak, öyleyse biz onlara eski
okulun iyi yönlerini devralmaları gerektiğini söylüyoruz.
Eski okuldan, genç insanların
beyinlerinin onda dokuzu gereksiz ve onda biri bozulmuş olan yığınla bilgiyle
doldurma metotlarını almamalıyız. Bu yine de komünist çıkarımlarla ve sadece
komünist sloganları ezberlemekle yetinebileceğimiz anlamına gelmiyor. Komünizm
böyle yaratılamaz. Bir kişi ancak kendisini insanlığın kazanımı olan tüm bilgi
hazineleriyle zenginleştirdiğinde komünist olabilir.
Bize gereken inekleme değil,
fakat her öğrencinin hafızasını temel gerçeklerin bilgisiyle geliştirmeli ve
mükemmelleştirmeliyiz, yoksa komünizm boş bir laf kalabalığına ve salt bir
etikete dönüşür. Ve komünist, bilincine tüm kazanılmış bilgileri yerleştirmezse
salt bir farfara haline gelir. Sadece bilgilenmemelisiniz, beyninize gereksiz
pılı-pırtılarla yüklenmemeniz için, tersine eğitimli modern bir insan için
vazgeçilmez olan tüm gerçeklerin bilgisiyle zenginleşmeniz için eleştirel
tarzda bilgilenmelisiniz.
Kendi başına çok ciddi, zor,
büyük bir çalışmayı ortaya koymadan, eleştirel bakmakla yükümlü olduğu
gerçekler içinde yolunu bulmadan, kendisine ulaştırılan sonuçlar temelinde
komünizmle övünme düşüncesine kapılan her komünist, böyle bir komünist son
derece acınacak bir kişi olurdu. Böylesine bir üstünkörülük kesinlikle zararlı
olurdu. Az şey bildiğimi biliyorsam, o zaman daha çok şeyi bilmeye ulaşacağım;
ama eğer ki bir insan komünist olduğunu ve temel şeyleri bilmesine gereksinimi
olmadığını açıklarsa, o zaman ondan her şey olur, ama bir komünist olamaz.
Eski okul, kapitalistlerin
ihtiyaç duyduğu uşakları yetiştiriyordu, bilim adamlarından kapitalizmin işine
geldiği gibi yazmaları ve konuşmaları gereken insanlar yaratıyordu. İşte bu
yüzden bu okulu yok etmeliyiz. Fakat onu yok etmemiz, parçalamamız gerekiyorsa;
bunun anlamı: İnsanlığın, insanlar için gerekli olan birikiminin hepsini
almamız gerektiği değil midir?
Bunun anlamı, kapitalizm için
gerekli olanlarla ve komünizm için gerekli olanlar arasında bir ayrım
gözetmememiz gerektiği midir?
Burjuva toplumunda çoğunluğun
isteğine karşı sürdürülen eski talim-terbiyenin yerine; koca ülke üzerine
yayılmış, serpilmiş, dağılmış milyonlarca ve on milyonlarca insanın iradesini,
ortak bir irade halinde kaynaştırmak amacıyla, bu mücadelenin güçlerini
birleştirmek ve örgütlemek için kararlılığı, yeteneği ve gönüllülüğüyle eski
topluma karşı nefretini bütünleştiren işçi ve köylülerin bilinçli disiplinini
koyuyoruz. Çünkü bu ortak irade olmadan, işçi ve köylülerin bu bilinçli
disiplini olmadan davamız ümitsizdir. Bunlar olmadan bütün dünyadaki
kapitalistleri ve büyük toprak sahiplerini yenecek durumda olamayız. Bırakın bu
temel üzerinde komünist toplumu inşa etmeyi, temeli bile sağlamlaştırmayız.
Aynı şekilde eski okulu
reddetmemize karşın, eski okula karşı tamamıyla yerinde ve gerekli olan nefreti
beslememize, eski okulu yıkma isteğini takdir etmemize karşın; eski eğitimin,
ineklemenin, talim-eğitimin yerine insanlığın yarattığı bilgi birikimini
edinmeyi koymalıyız. Bu bilgiyi öyle bir şekilde öğrenmeliyiz ki, komünizm ezberlenerek
öğrenilen bir şey olmaktan çıksın ve kendi düşündüğünüz bir şey, bugünkü
eğitimin bakış açısından kaçınılmaz olan sonuçları içeren bir şey olsun.
Komünizmi öğrenme görevinden
bahsettiğimizde temel sorunları bu şekilde koymalıyız.
Bunu size açıklamak ve aynı
zamanda nasıl öğrenmek gerektiği sorununa değinmek için pratikten bir örnek
vereceğim. Hepiniz biliyorsunuz ki, askeri görevlerden, cumhuriyeti koruma
görevlerinin hemen ardından ekonomik görevler karşımıza çıkıyor.
Sanayiyi ve tarımı -eski tarzda
kurulmamak üzere- yeniden kurmadan komünist toplumun inşa edilemeyeceğini
biliyoruz. Daha modern ve bilimin en yeni bilgileri temelinde yeniden
kurulmalıdır. Bu temelin elektrik olduğunu biliyorsunuz ve ancak tüm ülke,
sanayinin ve tarımın tüm dalları elektriklendirildiğinde, bu görevi
başardığınızda, ancak o zaman kendinize eski toplumun kurmaya gelenekli
olmadığı komünist toplumu kurabilirsiniz.
Tüm ülkenin ekonomik açıdan
yeniden doğuşu göreviyle, reorganizasyonuyla, hem tarımını hem de endüstrinin modern
tekniğinin temelinde, modern bilim ve teknolojinin, elektriğin temelinde
yeniden kuruluşu ile karşı karşıyasınız.
Elektriklendirme işinde
okur-yazar olmayanlarla bir yere varılamayacağını, hatta temel eğitimin de
burada yeterli olmadığını çok iyi anlıyorsunuz. Burada elektriğin ne olduğunu
bilmek yeterli delildir, tarımda endüstrinin ve tarımın her bir kolunda teknik
olarak nasıl uygulanacağını bilmek gerek. Bunu öğrenmek ve yetişen çalışan
nesle öğretmek gerekiyor.
Bu, her bilinçli komünistin ve
Komünist Gençlik Birliğine girmesiyle komünizmin inşasında partiye ve komünist
toplumun yaratılmasında genç kuşağa yardım yükümlülük altına girdiğinin
farkında olan, kendine komünist diyen her genç insanın önünde duran görevdir.
Onu ancak modem eğitimin temelinde kurabileceğini ve de kendisi bu eğitime
sahip olmadığında komünizmin ancak bir hayal olarak kalacağını kavramalıdır.
Önceki kuşağın görevi burjuvaziyi
yıkmaktı. Eskiden ana görev burjuvazinin eleştirilmesi ona karşı nefreti
kitlelerde uyandırmak ve sınıf bilincini geliştirmek ve güçleri birleştirmeyi
bilmekti.
Yeni nesil daha karmaşık bir
görevle karşı karşıya. İşçi ve köylü iktidarını kapitalistlerin bir saldırısına
karşı korumak için güçlerinizi birleştirmeniz yetmez. Bunu yapmalısınız. Bunu
kavradınız, bu her komünist için açıktır. Fakat bu yeterli değildir.
Komünist toplumu kurmak
zorundasınız. İşin ilk yarısı birçok açıdan yapılmış durumdadır. Eski
yıkılmıştır ve yıkılmayı hak etmişti, bir hurda yığını halindedir ve bir hurda
yığını haline dönüştürülmeyi hak etmişti. Zemin temizlenmiştir ve bu zeminde
genç komünist kuşak komünist toplumu kurmalıdır.
Siz kuruluş görevi ile karşı
kaşıyasınız ve bu sorunu ancak tüm modern bilgiyi edindiğinizde, komünizmi
hazır, ezberlenmiş formüller, öneriler, reçeteler, direktifler ve programlar
olmaktan çıkararak çalışmanızı toparlayacak canlı bir şeye dönüştürmeyi
bilirseniz, komünizmi pratik çalışmanızın rehberi haline getirmeyi başarırsanız
çözebilirsiniz.
Bu görev genç kuşağın eğitimi,
öğretimi ve gelişimi sırasında size rehber olmalıdır. Sizler, komünist
toplumun, her genç kız ve erkeğin dahil olması gereken milyonlarca
kurucularının arasında ilk başındakiler olmalısınız.
İşçi ve köylü gençliğin
komünizmin inşası için yetiştirilimi olmadan komünist toplumu kuramazsınız.
Doğal olarak, komünizmi nasıl
öğretmeliyiz, metotlarımızın özelliği nelerden oluşmalıdır? sorusuna geliyoruz.
Öncelikle komünist moral sorununa
değineceğim.
Kendinizi komünist olarak
yetiştirmelisiniz. Gençlik Birliğinin görevi; pratik çalışmasını gençliğin
öğrenerek, kendini örgütleyerek, kenetlenerek, mücadele ederek, kendini ve
kendisini önder gören herkesi komünist yetiştirmek için eğiteceği biçimde
oluşturmalıdır. Bugünkü gençliğin tüm eğitimi, öğrenimi ve yetiştirilimi
komünist moral kazandırmaya yönelik bir eğitim olmalıdır.
Fakat komünist moral var mıdır?
Komünist ahlak var mıdır? Tabii ki vardır. Sık sık sanki kendimize özgü bir
ahlaka sahip değilmişiz gibi yansıtılıyor ve burjuvazi bizi çok sık, biz
komünistlerin her türlü ahlakı reddetmekle suçluyor. Bu, kavramları
karıştırmak, işçi ve köylülerin gözüne toz serpmek metodudur.
Biz hangi anlamda ahlakı,
ahlaklılığı reddediyoruz?
Burjuvazinin vaaz ettiği gibi, bu
ahlakin tanrının emirlerinden türediği anlamda. Burada elbette tanrıya
inanmadığımızı ve ruhbanların, çiftlik sahiplerinin ve burjuvazinin sömürü
isteklerini uygulayabilmeleri için tanrı adına konuştuklarını iyi biliyoruz. Ya
da bu morali, ahlak emirlerinden, tanrının emirlerinden çıkarmak yerine,
tanrının emirlerine çok benzeyen idealist veya yarı idealist laflardan
türettiklerini.
Doğaüstü, sınıf dışı kavramlardan
türetilen her tür ahlakı reddediyoruz. Bunun, bir aldatmaca, bir yalan, çiftlik
sahiplerinin ve kapitalistlerin çıkarma, işçi ve köylülerin beyinlerinde
örümcek ağları oluşturmak olduğunu söylüyoruz.
Ahlakımızın bütünüyle proleter
sınıf mücadelesinin çıkarına tabi olduğunu söylüyoruz. Ahlakımız proleter sınıf
mücadelesinin çıkarlarından doğar.
Eski toplum çiftlik sahiplerinin
ve kapitalistlerin, işçi ve köylüleri ezmelerine dayanıyordu. Bu toplumu
yıkmamız, alaşağı etmemiz gerekiyordu. Bunun için birleşmeye ihtiyaç vardı.
Tanrı böyle bir birleşmeyi yaratmayacaktır.
Böyle bir birleşmeyi ancak
fabrikalar ve işyerleri, ancak eğitilmiş, kış uykusundan uyanmış proletarya
yaratabilirdi. Ancak sınıf kendisini geliştirdikten sonra, şu anda gördüğümüz
şeye götüren kitle hareketi başladı: Üç yıldan beri kendini tüm dünya
burjuvazisinin saldırısına karşı koruyan en güçsüz ülkelerden birindeki
proleter devriminin zaferine.
Ve bütün dünyada proleter
devrimin nasıl büyüdüğünü görüyoruz. Şimdi deneyimler temelinde şunu
söyleyebiliyoruz: Parçalanmış, dağılmış köylülüğün izlediği ve sömürenlerin tüm
saldırılarına karşı dayanan kenetlenmiş bir güç oluşturma yeteneğine ancak
proletarya sahiptir. Çalışan kitlelerin birleşmelerine, kenetlenmelerine ve
komünist toplumu tamamıyla savunmalarına, bütünüyle sağlamlaştırmalarına ve
inşasını bütünüyle tamamlamalarına sadece bu sınıf yardım edebilir.
Bu nedenle: İnsan toplumunun
dışında bir ahlak yoktur, bu bir aldatmacadır diyoruz. Bizim için ahlak
proleter sınıf mücadelesinin çıkarlarına tabidir.
Ama bu sınıf mücadelesi nelerden
oluşur? Çarı devirmek, kapitalistleri devirmek ve kapitalist sınıfı ortadan
kaldırmaktan oluşur.
Fakat gerçekte sınıflar nedir?
Onlar toplumun bir bölümünün bir başkasının emeğine sahip olmasına izin veren
şeydir.
Toplumun bir bölümü, toprağın
tümünü sahiplendiğinde önümüze çiftlik sahipleri ve köylü sınıfları çıkar.
Toplumun bir bölümü fabrikalara ve işyerlerine, hisselere ve sermayelere sahip
iken diğer bölümü de bu fabrikalarda çalışıyorsa - öyleyse kapitalist ve
proleter sınıfları vardır.
Çarı kovmak zor değildi. Birkaç
gün bunun için yeterli oldu. Çiftlik sahiplerini kovmak zor değildi, bunun için
birkaç aya ihtiyaç vardı, kapitalistleri kovmak da çok zor değildir.
Fakat sınıfları kaldırmak
karşılaştırılamayacak kadar zordur: İşçi ve köylü ayrımı hâlâ kalmıştır. Köylü
kendisine ayrılmış toprak parçasında oturuyor ve başkaları ekmeksiz dururken
fazla tahılı elinde tutuyorsa, yani ne kendisinin ne de hayvanının ihtiyacı
olmadığı tahılı elinde tutuyorsa, o zaman o, şimdiden bir sömürene
dönüşüyordur. Kendine ne kadar çok tahıl saklarsa onun için o kadar iyi,
başkaları ise aç kaladursun: "Ne kadar aç kalırlarsa, bu tahılı o kadar
pahalıya satarım."
Gerekli olan, herkesin ortak
plana uygun, ortak toprakta, ortak fabrikalarda ve işyerlerinde ve ortak bir
düzene göre çalışmasıdır. Bunu gerçekleştirmek kolay mıdır? Bu sorunun
çözümünün çarın, çiftlik sahiplerinin ve kapitalistlerin kovulması kadar kolay
olmadığını görüyorsunuz. Bunun için proletaryanın, köylülerin bir bölümünü
yetiştirmesi, dönüştürmesi ve diğerlerin açlığından kazanan zengin köylülerin
direnişini kırmak için, emekçi köylüleri kendi tarafına çekmesi gereklidir.
Proletaryanın mücadele görevi,
çarı devirmemiz, çiftlik sahiplerini ve kapitalistleri kovmamızla bitmedi ve bu
görevin tamamlanması proletarya diktatörlüğü olarak tanımladığımız sistemin
görevidir.
Sınıf mücadelesi sürüyor, sadece
biçim değiştirdi. Bu sınıf mücadelesini eski sömürenlerin geri gelememeleri
için, bilgisiz köylülüğün dağılmış kitlesini bir birlik içerisinde birleşmesi
için proletarya, yürütüyor. Sınıf mücadelesi sürüyor ve bütün çıkarları bu
mücadeleye tabi kılmak bizim görevimizdir.
Ve komünist ahlakımızı bu göreve
tabi kılıyoruz. Eski sömürü toplumunun yıkımına hizmet eden ve tüm emekçilerin,
komünist toplumu inşa eden proletaryanın etrafında kenetlenmesine hizmet eden
her şey ahlaklıdır diyoruz.
Komünist ahlak, emekçileri her
tür sömürüye karşı kenetleyen, her tür özel mülkiyete -çünkü özel mülkiyet tüm
toplumun emeğiyle yaratılmış olanı bir tek elde toplar- karşı kenetleyen bir
mücadeleye hizmet eden ahlaktır.
Bütün topraklar bizde ortak
mülkiyettir.
Ve şimdi ben bu ortak mülkiyetten
belirli bir parça alırsam, üstünde ihtiyacım olanın iki katı tahıl eker ve bu
tahıl fazlasını elde etmeyi düşünürsem. Açlar ne kadar çok artarsa, bana da o
kadar çok ödenir diye düşünürsem. O zaman bir komünist gibi davranmış olur
muyum?
Hayır! Bir sömüren, bir özel
mülkiyetçi gibi! Buna karşı mücadele etmeliyiz.
Bunu böylece bırakırsak önceki
devrimlerde birden fazla kez olduğu gibi kapitalistlerin, burjuvazinin
iktidarına geri döneriz. Ama kapitalistlerin ve burjuvazinin iktidarının
yeniden kurulmasını engellemek için vurgunculuğun gelişmesine izin
vermemeliyiz, tek tek kişilerin başkalarının sırtından zenginleşmelerine izin
vermemeliyiz ve bütün emekçilerin proletarya ile birleşmeleri ve komünist
toplumu kurmaları gerekmektedir.
Komünist gençliğin Birliğinin ve
örgütünün ana görevinin en önemli özelliği bundan oluşur.
Eski toplum şu ilke üzerinde
şekilleniyordu: Ya sen diğerini sömürürsün ya da o seni sömürür; ya sen başkası
için çalışırsın ya da o senin için; ya sen köle sahibi olursun ya da sen köle.
Ve bu toplumda yetişmiş insanların bu ahlakı, bu alışkanlığı ve kavramları ana
sütüyle birlikte emdiklerini söyleyebiliriz: Ya köle sahibi ya köle, ya da
küçük burjuva, memur, eleman, aydın, kısacası sadece kendisiyle ilgilenen ve
başkasını düşünmeyen bir insan.
Ben bu toprak parçası üzerinde
çalışırsam, diğeri beni ne ilgilendirir? Diğerleri açlık çekerse daha iyi,
tahılımı da o kadar pahalıya satarım. Doktor, mühendis, memur olarak işime
sahipsem diğeri beni ne ilgilendirir? Belki yaltakçılıkla, yağcılıkla iktidar
sahiplerinden görev-ciğimi koruyabilirim, hatta mevkiimi yükseltebilirim,
burjuva olabilirim. Böylesi bir anlayış, böylesi bir ruh hali bir komünistte
olamaz.
İşçiler ve köylüler, kendi
gücümüze dayanmaya ve yeni bir toplumu kurmaya yetenekli olduğumuzu
kanıtlayınca, o an yeni komünist bir eğitim de başladı; sömürenlere karşı
mücadele sırasında eğitim; proletarya ile birlik halinde bencillere ve küçük
burjuvalara karşı ben kendi çıkarımı düşünürüm, diğer şeyler beni ırgalamaz
düşünce biçimine ve alışkanlıklara karşı eğitim.
Bu, yetişen genç kuşağın
komünizmi nasıl öğrenmeleri gerektiğinin yanıtıdır.
Gençlik, komünizmi ancak, eğitim
ve öğrenimlerinin her adımını proletaryanın ve emekçilerin eski sömürü
toplumuna karşı kesintisiz mücadelesiyle içice geçirerek öğrenebilir.
Bize ahlaktan bahsediliyorsa, biz
de: Komünist için ahlak tümüyle, ancak bu sağlam dayanışık disiplinden ve
kitlelerin sömürenlere karşı bilinçli mücadelesinden ibarettir diyoruz. Ebedi
bir ahlaklılığa inanmıyoruz ve ahlak üzerine her türlü uyduruk masalların
maskelerini indiriyoruz.
Ahlak, insan toplumunun
yükselmesine ve kendini emeğin sömürülmesinden kurtarmasına hizmet eder.
Bunu gerçekleştirmek için
burjuvaziye karşı mücadelenin disiplinli, amansız koşullan altında bilinçlendirilmiş
insanlara dönüşmeye başlayan gençlik kuşağına ihtiyaç vardır. O, bu mücadelede
gerçek komünistler yetiştirecektir, bütün araştırmaları, bütün eğitim ve
öğretim faaliyetleri bu mücadeleye tabi ve: bu mücadeleyle içice olmalıdır.
Komünist gençliğin eğitimi, her
türlü söylevle ve ahlak kurallarıyla onların karşısına geçmekten ibaret
olmamalıdır. Eğitim bundan ibaret değildir.
İnsanlar, anne ve babalarının,
çiftlik sahipleri ve kapitalistlerin boyunduruğu altında nasıl yaşadıklarını,
görürlerse, sömürenlere karşı mücadeleyi omuzlayanların çektiği acıları
paylaşırlarsa; kazanılanı korumak için sürdürülen bu mücadelenin nelere mal
olduğunu görürlerse; çiftlik sahiplerinin ve kapitalistlerin ne kadar azgın
düşmanlar olduklarını görürlerse -bu insanlar bu koşullar altında komünist
olarak yetişirler.
Komünist ahlakın temeli
komünizmin sağlamlaştırılması ve tamamlanması için verilen mücadeledir.
Komünist eğitimin, öğretimin temeli de bundan oluşur. Komünizmi nasıl
öğrenmeli, sorusunun yanıtı buradadır.
Okulla sınırlı kalsaydı ve
fırtınalı yaşamdan koparılsaydı, eğitime, öğretime, araştırmaya güvenmezdik.
işçi ve köylüler, çiftlik sahipleri ve kapitalistlerce ezildiği sürece, okullar
çiftlik sahiplerinin ve kapitalistlerin elinde kaldığı sürece, genç kuşak kör
ve bilgisiz kalacaktır.
Fakat bizim okulumuz gençliğe
bilimin temelini vermelidir, kendi başına komünist görüşleri edinebilmesini
sağlamalıdır, gençlikten kültürlü insanlar yaratmalıdır. Burada öğrenim
görenleri sömürenlere karşı kurtuluş mücadelesinin katılımcıları olarak
yetiştirmelidir.
Komünist Gençlik Birliği, tüm
eğitim öğrenim faaliyetini, bütün emekçilerin sömürenlere karşı ortak
mücadelesine katarak bütünleştirdiğinde adını hakkıyla taşıdığını ve komünist
genç kuşağın gerçek birliği olduğunu kanıtlayacaktır. Çünkü tüm dünyada eski
burjuva düzen korunurken Rusya tek İşçi Cumhuriyeti olarak kaldığı sürece,
onlardan daha zayıf olduğunu; bizi sürekli yeni saldırıların tehdit ettiğini;
ancak bir bütün ve birlik halinde davranmayı öğrenirsek, gelecek mücadelelerde
kazanacağımızı ve güçleneceğimizi ve gerçekten yenilemez olacağımızı gayet iyi
biliyorsunuz.
Yani komünist olmak, yetişen
kuşağı örgütlemek ve birleştirmek, bu mücadelede eğitimin ve disiplinin bir
örneğini sergilemek anlamına geliyor. Ancak o zaman komünist toplum inşasını
elinize alabilir ve tamamlayabilirsiniz.
Herkese bunu daha açıkça anlatmak
için size bir örnek vermek istiyorum. Biz kendimizi komünist olarak
adlandırıyoruz.
Komünist nedir?
Komünist Latince bir kelimedir.
"Ortaklaşa" kelimesinden gelir. Komünist toplum, bunun anlamı: Her
şey ortaktır; toprak, fabrikalar, emek ortaktır. Bu komünizmdir.
Herkes kendi parseli üstünde
çalışırsa, ortak çalışma mümkün müdür? Ortak çalışma bir çırpıda yaratılamaz.
Gökten zembille inmez. Kazanılman, zorluklar altında kazanılmalı,
yaratılmalıdır, mücadele sürecinde yaratılacaktır. Salt kitap yetmez -kitaba
kimse güven duymayacaktır. Burada gereken yaşam tecrübesidir.
Kolçak ve Denikin Sibirya'dan ve
güneyden ilerlemeye başladıklarında köylüler onların tarafındaydı. Bolşevizm’i,
Bolşevikler tahılı sabit bir fiyattan aldıkları için beğenmiyorlardı. Ancak
köylüler Sibirya ve Ukrayna'da Kolçak ve Denikin iktidarını yaşadıklarında,
köylüye ya kendisini toprak sahibine köleliğe teslim eden kapitalizme hizmet
etmenin ya da kendisine harikalar ülkesini vaat etmese de, kendisinden zor
mücadelede çelik disiplin ve dayanıklılık isteyen ama onu kapitalist ve çiftlik
sahiplerine kölelikten kurtaracak olan işçiyi takip etmenin dışında bir
seçeneği olmadığını anladılar.
Cahil köylülük bile kendi
deneyimlerine dayanarak bunu kavrayıp anladıklarında, o zaman güç bir eğitimden
geçmiş olan onlar komünizmin bilinçli yandaşları haline geldiler. Komünist
Gençlik Birliği işte böyle bir deneyimi tüm faaliyetine temel yapmalıdır.
Neyi öğrenmemiz gerektiğini, eski
okuldan ve eski bilimden neleri devralmamız gerektiği sorularını yanıtladım.
Bunu nasıl öğreneceğimizi de yanıtlamaya çalışacağım: Ancak okuldaki çalışmanın
her adımında, okuma, öğretim ve eğitim alanlarındaki her adımında emekçilerin
sömürenlere karşı mücadelesiyle kopmaz bağlar kurarak.
Gençliğin şu ya da bu
örgütlerinin faaliyet deneyimlerinden bir kaç örnekle komünizme doğru eğitimin
nasıl uygulanması gerektiğini size açıkça göstereceğim.
Bütün dünya okuma-yazma
bilmezliğin tasfiyesinden bahsediyor. Bir okuma-yazma bilmeyenler ülkesinde komünist
toplumunun kurulamayacağını biliyorsunuz. Sovyet iktidarının bir kararname
çıkarması veya partinin belirli bir slogan üretmesi ya da en iyi görevlilerin
bir kısmının bu iş için seferber edilmesi yeterli değildir. Burada, genç
kuşağın bu meseleyi kendi eline almasına ihtiyaç vardır.
Komünizm, gençliğin, Gençlik
Birliği üyesi erkek ve kızların kendilerine bu bizim işimiz, birleşeceğiz ve
okuma-yazma bilmezliği tasfiye etmek için, yetişen kuşağımız arasında
okuma-yazma bilmezliğin var olmaması için kırsal kesimlere gideceğiz
demelerinden oluşur. Yetişen gençliğin inisiyatifli faaliyetinin bu işe
yoğunlaşması için çalışacağız.
Rusya'nın cahil, okuma-yazma
bilmez bir ülkeden eğitimli bir ülkeye o kadar çabuk dönüştürülemeyeceğini
biliyorsunuz; ama Gençlik Birliği bu işi eline alırsa, tüm gençlik genelinin
yararına çalışırsa, o zaman bu Birlik, 400 bin genç erkek ve kızıyla
"Komünist Gençlik Birliği" adını hakkıyla taşıyabilir. Birliğin
görevi bunun dışında, kazandığı bilgileri okuma-yazma bilmezliğin kör kuyusundan
kendini kurtarmaya yetenekli olmayan gençliğe yardım etmek için kullanmaktan
oluşur.
Gençlik Birliği üyesi olmak;
emeğini, gücünü bu ortak işe adamaktır. İşte komünist eğitim bundan oluşur.
Ancak böyle bir çalışmayla delikanlılar ve genç kızlar gerçek komünist olurlar.
Onlar ancak, bu çalışmada pratik sonuçlar elde ederlerse komünist
olabileceklerdir. Örnek olarak şehir civarında kurulu sebze bahçelerindeki
çalışmayı ele alalım. Bu Komünist Gençlik Birliğinin görevlerinden biridir.
Halk açlık çekiyor, fabrika ve işyerlerindeki işçiler açlık çekiyor. Açlıktan
kurtulmak içinse sebze ekimini geliştirmek gerek, ancak tarım eski tarzda
yürütülüyor.
Burada bilinçlenmiş unsurlar
olaya müdahale etmelidir ve o zaman bostanların büyüyeceğini, ekim sahalarının
genişleyeceğini ve sonuçların daha iyi olacağını göreceksiniz. Bu işe Komünist
Gençlik Birliği aktif olarak katılmalıdır. Birliğin her bir organı veya her bir
hücresi bu işi kendi işi olarak görmelidir.
Komünist Gençlik Birliği her işte
inisiyatifiyle, öncülüğüyle yardımını gerçekleştiren bir itici güç olmalıdır.
Birlik öyle oluşturulmalıdır ki, herhangi bir işçi, öğretilerin kendine
anlaşılmaz gelebilmesine, öğretilere belki hemen inanç gösterememesine rağmen
canlı çalışmalarında, katılımlarında bunların gerçekten kendisine doğru yolu
gösteren insanlar olduğunu görebilsin.
Komünist Gençlik Birliği
çalışmalarını her alanda bu şekilde yürütmeyi başaramazsa eski burjuva yola
girecektir.
Eğitim çalışmamızı emekçilerin
sömürenlere karşı mücadelesiyle öncelikle komünizm öğretisinin ortaya koyduğu
sorunları çözmek için birleştirmeliyiz.
Birliğin üyeleri her bir boş
saatini, sebze üretimini yükseltmek için ya da herhangi bir fabrikadaki
gençlerin eğitimini örgütlemek için vb. harcamalıdır.
Biz yoksul, harabe Rusya'dan
zengin bir ülke yaratmak istiyoruz. Bunun için kendisini okullara kilitlememesi
ve komünist kitaplar ve broşürlerin okunmasıyla sınırlamaması için, Komünist
Gençlik Birliği tüm eğitim, öğretim ve yetiştirme işini işçilerin ve köylülerin
çalışmasıyla birleştirmelidir.
Sadece işçi ve köylülükle ortak
bir çalışmayla gerçek bir komünist olunabilir.
Gençlik Birliğinin her üyesinin
kültürlü ama çalışmayı da bilen bir insan olduğunu herkes görmelidir. Eski
okuldan eski talim eğitimini nasıl kovduğumuzu ve onun yerini bilinçli bir
disiplin ile nasıl doldurduğumuzu, her genç insanın Komünist Cumartesilere
nasıl katıldığını, halka yardım etmek için şehir-dışı bostanlardaki her
üretimden yararlandıklarını herkes gördüğünde -işte o zaman halk çalışmaya
eskisinden farklı gözle bakacaktır.
Komünist Gençlik Birliğinin
görevi köyde ya da mahallede -küçük bir örnek veriyorum- temizliğin veya
yiyecek maddelerinin dağıtımının geliştirilmesi sorunlarında yardım etmekten
oluşur.
Eski kapitalist toplumda durum
nasıldı?
Herkes sadece kendine çalışırdı
ve kimsenin yaşlı veya hastaların olup olmaması ya da tüm ev ekonomisinin
kadınların omuzlarına yüklendiği; bu nedenle de ezilme ve kölelik koşullarında
yaşayan kadın kimsenin umurunda değildi. Buna karşı mücadeleyi kim yürütmelidir?
Biz bunu değiştireceğiz, temizliğin yaratılmasında veya yiyecek maddelerinin
dağıtımında, sistematik olarak evden eve dolaşarak ve örgütlü bir şekilde
toplum yararına çalışarak, güçleri doğru dağıtan ve çalışmanın organizeli bir
çalışma olması gerektiğini göstererek yardım eden gençlerden oluşan gruplar
oluşturacağız diyen gençlik grupları.
Bugün yaklaşık elli yaşında olan
kuşak komünist toplumu yaşayabileceklerini artık hayal edemez. O zamana kadar
bu kuşak yok olacaktır.
Fakat şimdi on beş yaşında olan
kuşak, o komünist toplumu yaşayacak ve bu toplumu kendisi kuracaktır.
Ve bütün yaşam ödevinin bu
toplumun kuruluşundan oluştuğunu bilmelidir.
Eski toplumda her aile ayrı
olarak çalışıyordu ve halk kitlelerini boyunduruk altına alan çiftlik sahipleri
ve kapitalistler dışında kimse emeğini birleştirmiyordu. Biz her işi ne kadar
kirli ve zor olursa olsun, her bir işçinin ve köylünün kendiliğinden: Ben özgür
emeğin büyük ordusunun bir parçasıyım ve hayatımı çiftlik sahipleri ile
kapitalistler olmadan düzenleyebilirim, ben komünist düzeni kurabilirim,
diyebileceği bir şekilde örgütlemeliyiz.
Komünist Gençlik Birliği herkesi
gençlikten itibaren on iki yaşından başlayarak, bilinçli ve disiplinli
çalışmaya eğitmelidir.
Sadece bu şekilde çalışırsak
önümüzde duran sorunları çözebileceğimizi umabiliriz.
Ülkenin elektriklendirilmesi için
teknolojinin en yeni buluşlarını yoksullaşmış ülkemizin hizmetine sokmak için
ülkenin elektriklendirilmesine en az on yıla ihtiyacımız olduğunu
hesaplamalıyız.
İşte bu nedenle, şimdi on beş
yaşında olan ve on yirmi yıl içinde komünist toplumda yaşayacak olan kuşak,
eğitimin tüm sorunlarını gün be gün her bir köyde, her bir şehirde gençliğin
pratikte bir ya da öteki sorunu ortak emekle -en basiti ve kolayı da olsa-
çözeceği şekilde düzenlemelidir.
Bunun her köyde nasıl geliştiği
ölçüde, komünist yarış geliştiği ölçüde, gençliğin emeklerini birleştirmeyi
bildiğini kanıtladığı ölçüde komünist kuruluşun başarısı güvenceye alınmış
olacaktır.
Ancak Komünist Gençlik Birliği
her adımını kuruluşun başarısı bakış açısıyla sınarsa, ancak kendisine amaç
bilinçli emekçilerin sağlam birliğinin gerçekleşmesi için her şeyi yapıp
yapmadığını sorarsa ancak bu uzun süreli süreç içerisinde yarım milyon üyesini
emeğin tek bir ordusu haline birleştirebilir ve toplumun saygısını kazanabilir.
Çeviren: Olcay Geridönmez
Evrensel Basım Yayın, Eylül 1993
İlk kez "Pravda"da
yayınlandı.
Nr. 221, 222, 223- 5, 6, 7 Ekim
1920
Toplu Eserler, Cilt 30, s.
403-417 Rusça
Lenin, 2 Ciltle Seçme Eserler,
Cilt 2, s. 780-797
Hiç yorum yok