Header Ads

Header ADS

CEPHEDEKİ' YENİLGİDEN GERÇEKTE KİM SORUMLUDUR?

"Cephedeki Yenilgiden Kim Sorumludur?" broşürü
Priboy Yayınevi, Petrograd, 18 Ağustos 1917.
Stalin

Bu ; sorunun yanıtı, için şimdi her gün yeni materyal sağlayacaktır. Ve her gün, cephedeki Temmuz yenilgisinin suçunu Bolşeviklerin üzerine atmaya çalışanların davranışlarının ne kadar çirkin, ne kadar iğrenç olduğunu daha açık şekilde ortaya, koyacaktır.Sovyetler’in resmi organı «İzvestiya», 147. sayısında «Mlinov Alayı Hakkında İşin Doğrusu» başlıklı bir makale yayınladı. Bu, birinci derecede siyasi önemi olan bir belgedir.

Temmuz’da, Petrograd’daki olayların gürültüsü içinde basında, Genelkurmayın, 607. Mlinov Alayının «emir almadan siperleri terketmiş» olduğunu, bunun Almanların şuurlarımıza sızmasını sağladığını ve şanssızlığın «büyük Ölçüde Bolşevik ajitasyonun etkisiyle açıklandığını...» belirten, herkesi şaşırtan bir telgrafı yayınlandı. Yeterince iftira edilmekte olan Bolşeviklere şimdi suçlama üstüne suçlama yağdırılıyordu. Bolşeviklere duyulan nefret sınır tanımıyordu.

Bütün «yurtsever» basın her geçen gün ateşi körüklüyordu. Her geçen gün iftira daha süslü çiçekler açıyordu.

Kısa zaman önceye kadar bu böyleydi.

Ve şimdi ne öğreniyoruz?

Tüm iftira kampanyasının başlaması için bir işaret hizmeti gören Genelkurmay’ın ilk ve temel haberinin tamamen yalan olduğu ortaya çıkıyor. 607. Mlinov Alayı Alay Komitesi şimdi iftiracılara şunu bildiren bir açıklama yaptı:

«...6 Temmuz eyleminde var mıydınız? 798 er ve 54 subaydan oluşan alayın iki buçuk verst’lik bir hattı savunduğunu biliyor musunuz? Bunlardan sadece 12 subayla 114 erin savaştan sağ çıkıp, diğerlerinin anavatanı savunurken öldüğünü biliyor musunuz (% 75 kayıp) ?

607. Alayın görülmemiş yoğunluktaki ateş fırtınası altında mevzilerini 7 saat koruduğunu ve 8.30 civarında üsse geri dönme emrine uymayarak (gece saat 3.30’dan) saat 11.00’e kadar dayandığını biliyor musunuz?

Ve ne çeşit siperler içinde bulunduğumuzu, ve elimizin altında ne gibi teknik savunma araçları varolduğunu biliyor musunuz?...»

Ama hepsi bu değil. «îzvestiya», Tuğgeneraller Goştoft ve Gavrilov’un ve Kurmay Karargâh başkan yardımcısı Koleznikov’un ve başkalarının imzalarını taşıyan bir resmi soruşturmanın belgelerini yayınladı. Ve bu belgelerde şunları okuyoruz:

«Soruşturma sonuçlarının gösterdiği gibi... 607, Mlinov Piyade Alayı ve Altıncı Elbombası Tümeni genel olarak ihanetten, yolsuzluktan ya da emir almadan mevzilerini terketmekten dolayı suçlanamazlar. 6 Temmuz’da tümen dövüşerek eridi... Sadece 16 topa sahip olan Tümen, düşmanın 200’den fazla topunun ateşi altında yok edildi.» Ve — zararlı Bolşevik ajitasyonu hakkında tek kelime yok.

Olgular böyledir.

Hatta, Bolşeviklere çullanmak için hiçbir fırsat kaçırmayan «îzvestiya» bile bu konuda şöyle yazıyor:
«Kuşkusuz, yenilgiden sorumlu olan, ordunun devrimci düzeni değildir. Ama bu düzene karşı yöneltilen iftiralar, yenilginin tüm suçunun Bolşevik propagandaya, ve ona göz yuman Komitelere yıkılmasını mümkün kılmıştır.»

Demek öyle, «İzvestiya»nın beyefendileri! Ama, sorduğumuz için bizi bağışlayın, kendiniz de aynı şeyleri yapmadınız mı? Bizzat kendiniz, tıpkı Kara Yüzler çetesi gibi, Bolşevikler hakkında adi iftiralar ve alçakça karalamalar yayınlamadınız mı? Şöyle çığlık atmıyor muydunuz: Bolşevikleri
çarmıha gerin! Bunları çarmıha gerin, her şeyin suçlusu bunlardır!...

Ama gerisini dinleyin:

«Ve» (Genelkurmay’da uydurulan) «bu iftira bir raslantı değildir, sistemdir!» diye devam ediyor resmi «İzvestiya». «Genel Karargâh’tan gelen resmi haberler de Muhafız Alayı Kıtasını ihanetle itham etmektedir... Ve yeteneksiz karşı-devrimci generallerin binlerce hayata maldan yeteneksizliklerinin suçunu ordu örgütleri üzerine yıkmaya çalıştıklarını gördük...Stokhod'da küçük çapta olan budur ve şimdi büyük çapta tekrarlanmakta olan da budur...

Çünkü bu türden iftira dolu raporlar sayesinde karşı-devrimci kurmaylar, alayların dağıtılmasını ve Komitelerin feshedilmesini talep edebildiler. Bu tür iftiralar sayesindedir ki, yüzlerce insanı kurşuna dizebildiler ve boşalmış hapishaneleri yeniden doldurabildiler. Ordudaki devrimci örgütleri yıkmakta, onu devrime karşı savaşa sürmek için tekrardan kendi araçları haline getirebildiler.»

İşte vardığımız nokta budur! En kudurmuş hasmımız «îzvestiya» bile, karşı-devrimci generallerin iftiralar sayesindeboş durumdaki hapishaneleri tekrardan doldurduklarını itiraf etmek zorunda kalmıştır. Ve hapishaneleri kimlerle doldurdular, efendiler? Bolşeviklerle, enternasyonalistlerle!

Ve sizler, «İzvestiya»dan efendiler, hapishaneler yoldaşlarımızla doldurulurken, ne yapıyordunuz?

Karşı-devrimci generallerle birlikte ardımızdan bağırıyordunuz: «Tutun onları, yakalayın onları!» 

Devrimin en kötü düşmanlarıyla birlikte, onyıllarca süren fedakârca bir mücadeleyle devrime
bağlılıklarını kanıtlamış olan eski devrimcileri çarmıha geriyordunuz. Kaledinlerle, Aleksinskilerle, Karinskilerle, Pereverzevlerle, Milyukoylarla ve Burtsevlerle birlikte Bolşevikleri hapishaneye tıkıyor ve «Bolşevikler Alman altolarıyla iş görüyorlar» iftirasının yakılmasını sessizce seyrediyordunuz...

«İzvestiya», açıkgözlülük hevesiyle şöyle devam ediyor: «Kuşkusuz, onlar» (yani karşı-devrimci generaller), «alayların birbiri ardına mevzilerini terketmekte oldukları yolundaki sahte raporların bütün birlikler arasında, komşu birlikler ve cephe gerisi tarafından desteklenip desteklenmeyecekleri, komşularının henüz geriye çekilip, çekilmediği ve, eğer mevzilerinde saplanıp kalırlarsa, açıkça düşman eline düşüp düşmeyecekleri yolunda kararsızlık doğmasına yol açtığını biliyorlardı.

Onlar bütün bunları biliyorlardı, ne .yar ki devrime karşı duydukları nefret onları kör etti.

Ve böyle bir durumda, alayların mevzilerini terketmeleri, böyle yapmalarını öğütleyenlere kulak vermeleri, toplantılarda emirlere uyulup uyulmayacağım tartışmaları gayet doğaldır. Panik yayıldı. Ordu, korkudan çıldırmış bir sürüye dönüştü... Sonra da hesaplaşma başladı. Askerler, kendilerinin ne derece ve subayların ne derece suçlu olduğunu biliyorlardı. Ve her gün gönderdikleri yüzlerce mektupta protestoda bulunuyorlar.- Bize Çarlık döneminde ihanet edildi, şimdi de ihanet ediliyor, ve bunun için cezalandırılan yine bizleriz!» (.«İzvestiya» No. 147.)

«İzvestiya» bu kelimelerle neyi ikrar ettiğini kavrıyor mu? Bu sözlerin Bolşeviklerin taktiğinin tamamen doğrulanması ve Sosyal-Devrimcilerin ve Menşeviklerin tüm pozisyonlarının kesin mahkûmiyeti olduğunu kavrıyor mu?

Nasıl! Askerlere Çarlık dönemindeki gibi ihanet edildiğini, askerler üzerinde alçakça misillemeler yapıldığını kabul eden sizler değil misiniz? Ama buna karşı misilleme leri onayladınız (ölüm cezası için oy verdiniz), hayır duanızı onlara veriyorsunuz, onlara destek oluyorsunuz! Böyle insanlar, hangi isimle damgalanmaya layıktır?!

Nasıl! Yüzbinlerce askerin hayatını elinde tutan generallerin, eylemlerini devrime karşı nefret duygusuyla yönlendirdiğini kabul eden sizler değil misiniz? Ama yine de sizler, milyonlarca askeri generallerin insafına terkediyorsunuz, saldırıyı kutsuyorsunuz, bu generallerle Moskova Konferansında kardeşleşiyorsunuz?!

Ama böyle yapmakla, kendi ölüm fermanınızı imzalıyorsunuz, beyefendiler! Rezilliğinizin sonu yok mu?

«İzvestiya»dan beylerin görgü tanıklığını duyduk ve soruyoruz:

Eğer «îzvestiya»nın dediği gibi Genelkurmay, Mlinov Alayına iftira ettiyse, eğer Stokhod’da karanlık bir oyuna izin verdiyse, eğer ulusal savunma hesaplarıyla değil de devrime karşı mücadele düşünceleriyle yönlendiriliyorsa —eğer bütün bunlar doğruysa, Romanya cephesinde olanlar hakkında şimdiki bilginin de tahrif edilmediğinden nasıl emin olabiliriz? Gericilerin cephede kasten ve önceden ta sarlayarak yenilgi ardma yenilgi düzenlemediklerinden nasıl emin olabiliriz?

«Cephedeki Yenilgiden Kim Sorumludur?» broşürü
«Priboy» Yayınevi, Petrograd, 1917.

Blogger tarafından desteklenmektedir.