Header Ads

Header ADS

SON YAZILAR - L. D. YAROŞENKO YOLDAŞIN YANLIŞLARI

L. D. YAROŞENKO YOLDAŞIN YANLIŞLARI

YAROŞENKO yoldaş, son zamanlarda SSCBK(B)P Merkez Komitesi Politbüro üyelerine, kasım ayında tartışılan bazı sorunlarla ilgili ve 20 Mart günlü bir mektup iletti. Bu mektubun yazarı, ne tartışma ile ilgili başlıca belgelerin, ne Stalin yoldaşın Düşünceler yazısının, Yaroşenko yoldaşın "görüşlerini hiç hesaba katmadıklarından" yakınmaktadır. Yaroşenko yoldaş, mektubunda, ayrıca kendisine, bir yıl ya da onsekiz ay içinde ulaştırabileceği bir "Sosyalizmin Ekonomi Politiği" kitabını yazması için yetki verilmesini ve bu amaçla kendisine iki yardımcı katılmasını önermektedir.

Sanıyorum ki, Yaroşenko yoldaşın yakınmalarını ve önerisini özü bakımından incelemek gerekir.
Yakınmalardan başlayalım.
Sözü geçen belgelerde hiç hesaba katılmayan Yaroşenko yoldaşın "görüşü" nedir?

I. YAROŞENKO YOLDAŞIN BAŞLICA YANLIŞI

Eğer Yaroşenko yoldaşın görüşünü iki sözcükle nitelendirmek gerekirse, onun marksist olmadığını ye bu yüzden görüşlerinin tamamen yanlış olduğunu söylemek gerekir.

Yaroşenko yoldaşın temel yanlışı, toplumun gelişmesinde, üretici güçlerin ve üretim ilişkilerinin rolü konusunda marksizmden uzaklaşması; üretici güçlerin rolünü aşırı bir biçimde abartması, ve üretim ilişkilerinin rolünü aynı derecede küçümsemesi ve sonunda üretim ilişkilerinin sosyalist rejimde üretici güçlerin bir parçasından ibaret olduğunu söylemesindedir.

Yaroşenko yoldaş, "uzlaşmaz sınıf çelişkileri" olduğu zaman, o koşullarda, üretim ilişkilerinin "üretici güçlerin gelişmesini engellediklerinden" üretim ilişkilerinin belirli bir rol oynadıklarını kabul edebiliyor. Ancak bu rolü de olumsuz bir role, üretici güçlerin gelişmesini engelleyen, bu gelişmeyi felce uğratan bir etken rolüne indirgiyor. Yaroşenko yoldaşın görüşüne göre, üretim ilişkilerinin, başka olumlu görevleri yoktur.

"Uzlaşmaz sınıf çelişkilerinin" yok olduğu, ve üretim ilişkilerinin "üretici güçlerin gelişmesini artık engellemediği" sosyalist rejime gelince, Yaroşenko yoldaş, burada, üretim ilişkilerinin bağımsız her rolünün, ne olursa olsun sözkonusu olamayacağı; üretim ilişkilerinin, gelişmenin önemli bir etkeni olmaktan çıktıklarını ve bir bütün içinde, bir parça olarak üretici güçlerin içinde yok olduklarını sanıyor. Yaroşenko yoldaşa göre, sosyalist rejimde, "insanlar arasındaki üretim ilişkileri, bu örgütün aracı olarak, unsuru olarak, üretici güçler örgütünün bir parçasıdır". (Yaroşenko yoldaşın Politbüroya mektubuna bakınız.)

Böyle olunca sosyalizmin ekonomi politiğinin başlıca görevi nedir? Yaroşenko yoldaş, yanıt veriyor:
"Böyle olunca sosyalizmin ekonomi politiğinin başlıca sorunu, sosyalist toplumda insanlar arasında üretim ilişkilerini incelemek değil de, toplumsal üretimde üretici güçlerin örgütlenmesinin bilimsel bir teorisini, ulusal ekonominin gelişmesinin planlanması teorisini hazırlamak ve geliştirmektir." (Yaroşenko yoldaşın tartışmanın genel kurulundaki demecine bakınız.)

Yaroşenko yoldaşın ekonomimizde değişik mülkiyet biçimlerinin var oluşu, meta dolaşımı, değer yasası vb. gibi sosyalist rejimin ekonomik sorunları ile ilgilenmemesi, aslında, [bu tutumu ile] açıklanmaktadır, çünkü bunların ikinci derecede, yalnızca skolastik tartışmalara yolaçmaya yarayan sorunlar olduğunu kabul etmektedir. Açık olarak ilân etmektedir ki, kendi [yazacağı] sosyalizmin ekonomi politiğinde, "Bizde çok kez skolastik bir nitelik taşıyan -değer, meta, para, kredi, politika, vb.- gibi sosyalizmin ekonomi politiğinin şu ya da bu kategorilerinin rolü konusundaki tartışmalar; toplumsal üretimde üretici güçlerin rasyonel bir örgütlenişi, bu örgütlenişin temelinde bulunacak bilimsel ilkelerin hazırlanması konusundaki sağlam düşüncelere yerlerini bırakırlar." (Yaroşenko yoldaşın tartışmanın genel kurulundaki demecine bakınız.)

Yani, ekonomik sorunları kapsamayan bir ekonomi politik.
Yaroşenko yoldaş sanıyor ki, sosyalizmden komünizme özel güçlüklerle karşılaşmadan geçmek için "üretici güçlerin rasyonel bir örgütlenişi" yeterlidir. Bunun, komünizme geçmek için tamamen yeterli olduğunu sanmaktadır. Açıkça diyor ki, "Sosyalist rejimde, komünist bir toplumun kuruluşu için savaşım, üretici güçlerin iyi düşünülmüş bir örgütlenişi ve onların toplumsal üretimde rasyonel kullanılışı için savaşıma indirgenmektedir.". (Tartışmanın genel kurulundaki demece bakınız.)
Yaroşenko yoldaş, zafer çığlıkları ile ilân ediyor ki, "komünizm, toplumsal üretimde üretici güçlerin en yüksek bilimsel örgütleniş biçimidir."

Yani, böylece, komünist rejim, aslında, yalnızca "üretici güçlerin rasyonel bir örgütlenmesinden" ibaret olurdu.

Yaroşenko yoldaş bütün bunlardan, bütün toplumsal oluşumlar için ortak bir ekonomi politik olamayacağı sonucunu, yani iki ekonomi politik olması gerektiğini: biri sosyalizm-öncesi toplumsal oluşumlar için, ki bunun amacı insanlar arasındaki üretim ilişkilerini incelemektir; öteki sosyalist rejim için, ki bunun amacı, üretim ilişkilerini, yani ekonomik [ilişkileri] incelemek değil de, üretici güçlerin rasyonel örgütlenişi sorunlarını incelemek olacaktır, sonuçlarını çıkartmaktadır.

Yaroşenko yoldaşın görüşü budur.
Bu görüş hakkında ne denebilir?
Önce, üretim ilişkilerinin toplum tarihindeki rolünün üretici güçlerin gelişmesini felce uğratan engeller olmakla yetindiği, yanlıştır. Marksistler, üretim ilişkilerinin köstek rolü oynadığını söyledikleri zaman, herhangi bir üretim ilişkisini değil de, ancak üretici güçlerin gelişmesine artık tekabül etmeyen ve bunun sonunda onların gelişmesini köstekleyen üretim ilişkilerini gözönüne getirirler. Ancak, eski üretim ilişkilerinden başka, bilindiği gibi yenileri de vardır ki, bunlar eskilerin yerine geçerler. Denebilir mi ki, yeni üretim ilişkilerinin rolü, üretici güçlerin kösteği rolüne indirgenir? Kuşkuşuz hayır. Tersine, yeni üretim ilişkileri, üretici güçlerin sonraki ve üstelik güçlü gelişmesini belirleyen başlıca ve kesin gücün ta kendisidir; ve bu ilişkiler olmazsa, bu«ün kapitalist ülkelerde olduğu gibi üretici güçler sürünmeye mahkûm olurlar.

Hiç kimse beş yıllık planlar süresince Sovyet sanayimizin üretici güçlerinin dev gelişmesini yadsıyamaz. Ancak, eğer Ekim 1917'de, ecki kapitalist üretim ilişkileri yerine, yeni, sosyalist üretim ilişkileri getirmiş olmasaydık, bu gelişme olmazdı. Üretim ilişkilerinde, ülkemizin ekonomik ilişkilerinde bu devrim olmasaydı, bizde üretici güçler bugün kapitalist ülkelerde olduğu gibi sürünmeye devam ederdi.

Hiç kimse 20-25 yıldır tarımımızdaki üretici güçlerin dev gelişmesini yadsıyamaz. Ancak, 1930 yıllarında kırsal bölgelerde eski kapitalist üretim ilişkilerinin yerine, yeni, kolektivist üretim ilişkilerini kurmasaydık, bu gelişme olamazdı. Üretimde bu devrim yapılmasaydı, tarımımızın üretici güçleri, bugün kapitalist ülkelerde olduğu gibi sürünmeye devam ederdi.

Kuşkusuz, yeni üretim ilişkileri her zaman yeni olarak kalmazlar, kalamazlar; eskimeye başlarlar ve üretici güçlerin sonraki gelişmesi ile çelişkiye düşerler; yavaş yavaş üretici güçlerin en önemli devindiricisi rollerini yitirip, onların köstekleri haline gelirler. O zaman, bu zamanı geçmiş üretim ilişkilerinin yerine yenileri belirir, bunların rolü, üretici güçlerin sonraki gelişmesinin başlıca devindiricisi olmaktır.

Üretim ilişkilerinin gelişmesinin bu özelliği, -[üretim ilişkilerinin] üretici güçlerin kösteği olmak rolünden, onları ileriye doğru iten esas devindirici haline girmesi, ve esas devindirici rolünden üretici güçlerin kösteği haline girmesi- marksist diyalektik materyalizmin temel öğelerinden birini oluşturur. Bunu, bugün bütün marksizmi öğrenmeye yeni başlayanlar bilmektedirler. Görülüyor ki, Yaroşenko yoldaşın bilmediği de budur.

İkinci olarak, üretim ilişkilerinin, yani ekonomik [ilişkilerin] bağımsız rolünün sosyalist rejimde yok oluşu; üretim ilişkilerinin üretici güçler tarafından yutulu-şu; sosyalist rejimde toplumsal üretimin üretici güçlerin örgütlenmesine indirgenişi, yanlıştır. Marksizm, toplumsal üretime, ayrılmaz iki görünüşü olan bir bütün olarak bakar: toplumun üretici güçleri (toplum ile kendisi için vazgeçilmez olan maddî nimetleri sağlaması için toplumun savaşım verdiği doğa güçleri arasındaki ilişkiler), ve üretim ilişkileri (üretim süreci sırasında insanların kendi aralarındaki ilişkileri). Bunlar, toplumsal üretimin, ayrılmaz biçimde birbirlerine bağlı bulunmakla birlikte, değişik iki yönüdür. Ve özellikle, üretimin değişik iki yönünü meydana getirdikleri içindir ki, birbirine karşı, karşılıklı etkide bulunabilirler. Bu iki yönün birinin öteki tarafından yutulabileceğini ve ötekinin onun tamamlayıcı parçası olabileceğini iddia etmek, marksizme karşı en ağır suçu işlemek demektir.

Marx diyor ki: "Üretimde, insanlar, yalnız doğa üzerinde değil, birbirleri üzerinde de etkili olurlar. Ancak belirli bir biçimde işbirliği yaparak ve etkinliklerini karşılıklı olarak değiş-tokuş ederek üretimde bulunurlar. Üretmek için birbirleriyle belirli bağlantılar ve ilişkiler içine girerler, ve ancak bu toplumsal bağıntı ve ilişki sınırları içindedir ki, doğa üzerinde etkili olur, üretimde bulunurlar."

Bunun sonucu olarak, toplumsal üretim, birbiriyle ayrılmaz biçimde bağlı bulunmakla birlikte, iki değişik ilişki kategorisini ifade eden iki görünüşe sahiptir: insanların doğa ile ilişkileri (üretici güçler), ve üretim süreci içinde insanların birbiri arasındaki ilişkiler (üretim ilişkileri). İster sosyalist rejim, ister başka toplumsal oluşumlar sözkonusu olsun, yalnızca, üretimin bu iki yönünün aynı zamanda var oluşu, bize toplumsal üretimi verir. .

Öyle anlaşılıyor ki, Yaroşenko yoldaş Marx ile tamamen aynı fikirde değildir. Marx'ın bu tezinin sosyalist rejime uygulanamayacağı kanısındadır. Bu yüzden, sosyalizmin ekonomi politiğinin görevini, üretici güçlerin rasyonel örgütlenişine indirgiyor, ve üretim ilişkilerini, yani ekonomik ilişkileri silip süpürüyor ve bunları üretici güçlerden yalıtıyor.

Bunun sonucu olarak, Yaroşenko yoldaş, marksist bir ekonomi politik yerine, bize Bogdanov'un Örgütlenmenin Genel Bilimi tarzında bir şey önermektedir.

Böylece, üretici güçlerin üretimin en devingen ve en devrimci güçleri olduğu doğru düşüncesinden hareket eden Yaroşenko yoldaş, bu fikri, zırva olacak kadar aşırılaştırıyor, sosyalist rejimde, üretim ilişkilerinin, ekonomik ilişkilerin rolünü yadsımaya kadar varıyor; bunu yapmakla da, sözcüğün tam anlamıyla, toplumsal bir üretim yerine, bize, üretimin dar, tek yanlı bir teknolojisini, Buharin'in "toplumsal örgütlenmenin tekniği" tarzında bir şeyi önermektedir.

Marx der ki: "Varlıklarının toplumsal üretiminde, [yani yaşamları için gerekli maddî değerlerin üretiminde, -J. S.] insanlar, aralarında zorunlu, kendi iradelerine bağlı olmayan belirli ilişkiler kurarlar; bu üretim ilişkileri, onların maddî üretici güçlerinin belirli bir gelişme derecesine tekabül eder. Bu üretim ilişkilerinin tümü, toplumun iktisadî yapısını, belirli toplumsal bilinç şekillerine tekabül eden bir hukukî ve siyasî üstyapının üzerinde yükseldiği somut temeli oluşturur." (Ekonomi Politiğin Eleştirisine Katkı'nın. "Önsöz"üne bakınız.)

Bir başka deyişle, sosyalist toplum dahil, her toplumsal oluşumun insanlar arasındaki üretim ilişkilerinin tümü tarafından oluşturulan ekonomik temeli vardır. Şu soru ortaya çıkar: Yaroşenko yoldaşın görüşüne göre, sosyalist rejimin ekonomik temeli nedir? Bildiğimiz gibi Yaroşenko yoldaş, şimdiden, azçok bağımsız bir alan olarak, sosyalist rejimde üretim ilişkilerini tasfiye etmiştir, ondan kalan küçük kısmı da üretici güçlerin örgütlenmesi içine sokmuştur. Sosyalist rejimin kendine özgü ekonomik bir temeli var mıdır? diye akla bir soru gelecektir. Apaçıktır ki, üretim ilişkileri, sosyalist rejimde, azçok bağımsız güç olarak yok olduğuna göre, bu rejim kendine özgü ekonomik temelden yoksun kalmaktadır.

Yani, kendi ekonomik temeli olmayan bir sosyalist rejim, bu gülünç bir şey değil mi?..

Kendi ekonomik temeli olmayan bir toplumsal rejim var olabilir mi? Görülüyor ki, Yaroşenko yoldaş, olabileceğini düşünüyor. Ama marksizme gelince, o, böyle toplumsal rejimlerin var olmadığı kanısındadır.

Son olarak komünizmin üretici güçlerin rasyonel örgütlenmesi demek olduğu; komünist rejimin esas bakımından üretici güçlerin rasyonel örgütlenmesine indirgendiği; komünizme büyük güçlükler olmadan üretici güçlerin rasyonel bir biçimde örgütlenmesi ile geçilebileceği, yanlıştır. Bizim yazılarımızda komünizmin bir başka tanımlanması, bir başka formülü vardır, Lenin'in formülü: "Komünizm, Sovyet iktidarı, artı, bütün ülkenin elektriklendirilmesidir.". Görülüyor ki, Lenin'in formülü Yaroşenko yoldaşın hoşuna gitmemektedir, ve kendisi onun yerine kendine göre bir başkasını getirmektedir: "Komünizm, toplumsal üretimde üretici güçlerinen yüksek bilimsel örgütlenme biçimidir.".

Önce, Yaroşenko yoldaşın öne sürdüğü bu "bilimsel örgütlenmenin en yüksek biçiminin" ya da üretici güçlerin "rasyonel" örgütlenmesinin tam olarak ne demek olduğunu, onun somut kapsamını kimse tam olarak bilmemektedir. Yaroşenko yoldaş bu efsanevî formülü Genel Kurulda verdiği demeçlerde, komisyonlardaki tartışmalarda, Politbüro üyelerine yazdığı mektupta onlarca kez yinelemektedir; ancak hiç bir yerde, komünist rejimin esas olarak indirgeneceği üretici güçlerin bu "rasyonel örgütlenişini doğru olarak anlamak için ne yapmak gerektiğini açıklamak çabasında bulunmak için tek bir sözcük söylememektedir.

İkinci olarak, iki formül arasında seçim yapmak gerekirse, reddedilmesi gereken, tek doğru olan Lenin'in formülü değildir, Yaroşenko yoldaşın, gözle görünür bir biçimde baştan savma olan ve marksist olmayan, Bogdanov'un cephaneliğinden, Örgütlenmenin Genel Bilimi'nden aktarılmış formülüdür.

Yaroşenko yoldaş sanıyor ki, ürünlerin bolluğunu sağlamak ve komünizme geçmek, "herkese emeğine göre" formülünden, "herkese gereksinmesine göre" formülüne geçmek için üretici güçleri rasyonel bir biçimde örgütlemeyi başarmak yeterlidir. Bu, sosyalizmin ekonomik gelişmesi yasalarım hiç anlamamaktan doğan büyük bir yanlıştır. Yaroşenko yoldaş sosyalizmden komünizme geçişin koşullarını fazla basit, çocukcasına basit bir biçimde görmektedir. Yaroşenko yoldaş anlamıyor ki, kolhozcu grup mülkiyeti, meta dolaşımı vb. gibi ekonomik olguların varlığının sürüp gitmesine olanak vermekle, ne toplumun bütün gereksinmelerinin karşılanmasını sağlayabilecek bir ürün bolluğu sağlanabilir, ne de "herkese gereksinmesine göre" formülüne geçilebilir. Yaroşenko yoldaş anlamıyor ki, "herkese gereksinmesine göre" formülüne geçmeden önce, toplum bir sürü aşamalardan geçerek ekonomik ve kültürel yönden kendi kendini yeniden eğitmeli, bu aşamalar sırasında yalnızca yaşamayı sürdürmek için bir araç olan emek, toplumun gözünde ilk hayatî gereksinme durumuna gelecektir; ve toplumsal mülkiyet, toplumun varlığının değişmez ve dokunulmaz temeli durumuna girecektir.

Komünizme geçişi hazırlamak için, salt sözle değil, gerçek geçişi hazırlamak için, önce hiç olmazsa üç önkosulun yerine gelmesi gerekmektedir.

1. Önce, üretici güçlerin hayalî bir "rasyonel örgütlenmesi" ile değil, gelişmede üretim araçlarının üretimine öncelik tanıyarak, bütün toplumsal üretimin sürekli gelişmesini sağlamak gereklidir. Üretim araçlarının üretiminin gelişmesinin önceliği, yalnızca kendi işletmelerinin ve ulusal ekonominin bütün öteki dallarındaki işletmelerin donatımının sağlanması gerektiğinden dolayı değil, aynı zamanda, bu olmadan genişletilmiş yeniden-üretimin sağlanmasının, kesin olarak olanaksız olduğu için, gereklidir.

2. İkinci olarak, kademeli aşamalarla, kolhozlara kâr sağlayarak, ve sonuçta bütün topluma da kâr sağlayarak, kolhoz mülkiyetini ulusal mülkiyetin düzeyine çıkarmak ve gene kademeli aşamalarla, meta dolaşımının yerine bir ürün değişimi sistemini getirmek gerekir ki, merkezî iktidar, ya da başka herhangi merkezî toplumsal ekonomik [örgüt], toplumsal üretimin bütün ürünlerini toplumun yararına kullanabilsin.

Sosyalist rejimde, toplumun üretim ilişkileri ile üretici güçleri arasında hiç bir çelişki olmadığını öne sürdüğü zaman, Yaroşenko yoldaş aldanmaktadır. Kuşkusuz, bizim üretim ilişkilerimiz şimdiki durumda öyle bir devir geçiriyorlar ki, üretici güçlerin gelişmesine tam olarak tekabül ediyorlar ve onları dev adımlarla ilerletiyorlar. Ancak, rahat etmemiz ve üretici güçlerimiz ile üretim ilişkilerimiz arasında hiç bir çelişki olmadığını sanmamız bir yanılgı olurdu. Çelişkiler vardır, ve kuşkusuz olacaktır, çünkü üretim ilişkilerinin gelişmesi üretici güçlerin gelişmesine göre geri kalmaktadır ve kalacaktır. Eğer yönetici kurumlar doğru bir siyaset uygularlarsa, bu çelişkiler, uzlaşmaz çelişkiler halinde soysuzlaşa-mâzlar ve üretim ilişkileri ile toplumun üretici güçleri arasında bir çatışmaya varamazlar. Yaroşenko yoldaşın önerdiği gibi yanlış bir siyaset izlersek, durum bambaşka olur. O zaman bir çatışma kaçınılmaz olur, ve üretim ilişkilerimiz, o zaman üretici güçlerin sonraki gelişmesi için çbk ağır bir engel olmak tehlikesiyle karşı karşıya kalırlar.

Bu yüzden, yönetici kurumların görevi, olgunlaşan çelişkileri zamanında not edip, üretim ilişkilerini üretici güçlerin gelişmesine uyduracak biçimde, zamanında önlemini almaktır. Bu söylediklerimiz, her şeyden önce grup mülkiyeti -kolhoz mülkiyeti-, meta dolaşımı gibi ekonomik olguları ilgilendirir. Kuşkusuz bugün, sosyalist ekonomiyi geliştirmek için bu olguları başarı ile kullanıyoruz ve bunlar, toplumumuza yadsınılmaz hizmetler sağlıyorlar. Yakın bir gelecekte gene de hizmette bulunacaklarına kuşku yoktur. Ama devletin, ulusal ekonominin ve özellikle tarımın tam olarak planlamasına engel olmakla bu olguların daha bugünden üretici güçlerimizin güçlü gelişmesini engellemeye başladıklarını görmemek, bağışlanmaz bir gaflet olur. Kuşkusuz, ne kadar zaman geçerse, bu olgular, ülkemizin üretici güçlerini o kadar çok engelleyeceklerdir. Böylece, gereken şey, yavaş yavaş kolhoz mülkiyetini bütün halkın mülkiyeti durumuna dönüştürmek ve aynı şekilde kademeli aşamalarla, meta dolaşımının yerine ürünlerin değişimini getirmek ve çelişkileri böylece tasfiye etmektir. [

3. Üçüncü olarak, toplumun bütün üyelerine fiziksel ve zihinsel yeteneklerinin bütün alanlarda gelişmesini sağlayacak toplumsal ve kültürel bir gelişme sağlamak gerekir ki, toplum üyeleri, toplumsal gelişmenin faal yapıcıları olabilecek biçimde yeterli bir eğitim alabilsinler, özgürlük içinde bir meslek sağlayabilsinler ve mevcut işbölümü uyarınca bütün yaşamları süresince tek bir mesleğe perçinlenmiş bulunmasınlar. Bunun için ne yapmak gerekir?

Toplum üyelerinin bu kadar önemli kültürel bir ilerleyişinin, emeğin bugünkü durumunun ciddî biçimde değişmeden sağlanabileceğini sanmak yanlış olur. Bunun için önce işgününü en azından altı saate ve daha sonra beş saate indirmek gerekir. Toplumun bütün bireylerinin geniş bir öğretime sahip olmaları için yeterince boş zamanları olmasını sağlamak bakımından bu gereklidir. Bunun için, aynı zamanda, zorunlu politeknik eğitim sağlanmalıdır, toplumun bütün bireylerinin özgür olarak bir meslek seçmesi ve yaşamları boyunca herhangi tek bir mesleğe bağlı kalmaması için bu gereklidir. Bu amaçla, konut koşullarını da köklü bir biçimde iyileştirmek gerekir, en azından işçilerin ve memurların gerçek gündelikleri iki katma ve belki de daha fazlaya çıkartılmalı, bu, gerçek gündeliklerin miktar olarak artması ile, ve hele geniş tüketim maddelerinin fiyatlarını sistemli olarak düşürmeye devam etmekle," sağlanmalıdır.

Komünizme geçişi hazırlayacak olan temel koşullar bunlardır.

Ancak bütün bu önkoşullar, tüm olarak ele alınarak yerine getirildikleri zaman, toplum üyelerinin gözünde çalışma bir angarya olmaktan çıkacak, ve "varlığının ilk gereksinmesi" (Marx) olacaktır; ve "çalışma bir yük değil,, bir zevk olacaktır" (Engels); toplumsal mülkiyet, toplumun bütün üyeleri tarafından toplumsal varlığın değişmez ve dokunulmaz temeli sayılacaktır.

Ancak tüm olarak alınan bütün bu önkoşullar yerine getirildikleri zaman, "herkesten yeteneğine göre, herkese emeğine göre" sosyalist formülünden, "herkesten yeteneğine göre, herkese gereksinmesine göre" komünist formülüne geçilebilecektir.

Bu, bir ekonomiden, sosyalizm ekonomisinden, başka, üstün bir ekonomiye, komünizm ekonomisine tümden geçişi oluşturacaktır.

Sosyalizmden komünizme geçişin, Yaroşenko yoldaşın hayal ettiği kadar kolay bir şey olmadığı görülüyor.

Ekonomik düzenin son derece derin değişmeler gerektiren bu karmaşık ve önemli görevi, Yaroşenko yoldaşın yaptığı gibi, "üretici güçlerin rasyonel örgütlenişine" indirgemek istemek, marksizmin yerine bogdanovculuğu getirmek istemek demektir.


II. YAROŞENKO YOLDAŞIN BAŞKA YANLIŞLARI

1. Yanlış bir noktadan yola çıkan Yaroşenko yoldaş, bundan, ekonomi politiğin niteliği ve amacı hakkında da yanlış sonuçlar çıkarmaktadır.

Her toplumsal oluşumun özgül ekonomik yasaları olduğu olgusundan hareket ederek, Yaroşenko yoldaş, bütün toplumsal oluşumlar için geçerli bir ekonomi politiğin zorunluluğunu yadsımaktadır. Ancak tamamen aldanmaktadır, ve bu konuda Engels ve Lenin gibi mark-sistlerle çatışmaktadır.
Engels, ekonomi politiğin, "çeşitli insan toplumlarının içinde üretim ve değişimde bulundukları, ve sonuç olarak, ürünlerin her kez içinde bölüşüldükleri koşulların ve biçimlerin bilimi olarak" tanımlamaktadır.

Böyle olunca, ekonomi politik, herhangi bir toplumsal oluşumun değil, değişik toplumsal oluşumların gelişim yasalarını inceler.

Bu görüş tarzı, bilindiği gibi, Lenin tarafından tamamen kabul edilmekteydi; Lenin, Buharin'in Geçiş Dönemi Ekonomisi kitabı konusundaki eleştirici notlarında, Buharin'in ekonomi politiğin etki alanını meta üretimi ile ve her şeyden önce kapitalist üretim ile sınırlamakla yanıldığını söylemiş ve Buharin'in, burada, "Engels'e oranla bir adım geride" bulunduğunu belirtmiştir.

Ekonomi politik elkitabı taslağında yer alan ve ekonomi politiğin, "insan toplumunun gelişmesinin değişik aşamalarında, ürünlerin toplumsal üretiminin ve dağıtımının yasalarını" inceleyen bilim dalı olduğunu belirten ekonomi politik tanımlaması, bu görüşlere tümüyle uymaktadır.

Ve bu, anlaşılır bir şeydir. Değişik toplumsal oluşumlar, ekonomik gelişmelerinde, yalnızca kendi özgül yasalarına değil, bütün oluşumlar için ortak olan ekonomik yasalara da uyarlar; örneğin, aynı bir toplumsal üretimde üretici güçlerle üretim ilişkilerinin birliği, ve bütün toplumsal oluşumların gelişme sürecinde üretici güçler ile üretim ilişkileri arasındaki ilişkiler gibi yasalara uyarlar. Bunun sonucu olarak, toplumsal oluşumlar, birbirinden yalnızca kendi özgül yasalarıyla ayrılmış bulunmazlar; aynı zamanda, herbiri için ortak olan ekonomik yasalar tarafından birbirlerine bağlı bulunurlar.

Engels, "Burjuva ekonomisinin bu eleştirisini sonuna kadar götürebilmek için, üretim, değişim ve bölüşümün kapitalist biçimini bilmek yetmiyordu. Ona öngelen ya da daha az gelişmiş ülkelerde onun yanında hâlâ varlıklarını sürdüren biçimler de, hiç değilse anaçizgileri içinde, irdelenmeli ve karşılaştırma konuları hizmeti görmeliydiler." derken tamamen haklıydı.

Burada, bu konuda Yaroşenko yoldaşın Buharin'i öykündüğü apaçıktır.

Devam edelim. Yaroşenko yoldaş iddia ediyor ki kendi "Sosyalizmin Ekonomi Politiği"nde: "değer, meta, para, kredi vb. gibi ekonomi politiğin kategorileri yerine toplumsal üretimde üretici güçlerin rasyonel bir örgütlenişi hakkında sağlıklı incelemeler yer almaktadır"; bunun sonucu olarak da, bu ekonomi politiğin konusu sosyalizmin üretim ilişkileri olmayıp, "üretici güçlerin bilimsel örgütlenişinin teorisinin hazırlanışı ve geliştirilmesi, dünya ekonomisinin planlanması vb." olacaktır; sosyalist rejimde, üretim ilişkileri kendilerine özgü bütün önemlerini yitirerek, tamamlayıcı bir parçası olacakları üretim ilişkileri tarafından yutulacaklardır.

Şunu söylemem gerekir ki, şimdiye kadar bizde yolunu şaşırmış hiç bir "marksist" böyle saçmalıklar sıralamamıştı. Gerçekten, ekonomik sorunları olmayan, üretim sorunları olmayan sosyalizmin bir ekonomi politiği ne demektir? Böyle bir ekonomi politik var olabilir mi? Sosyalizmin ekonomi politiğinde, ekonomik sorunların yerine, üretici güçlerin örgütlenişi sorunlarını getirmek ne anlama gelir? Bu, sosyalizmin ekonomi politiğini tasfiye etmeye varır. Yaroşenko yoldaşın yaptığı da budur: sosyalizmin ekonomi politiğini tasfiye etmektedir. Bu raslantıda, her noktasında Buharin'e erişmektedir. Buharin, kapitalizmin yok edilişiyle birlikte, ekonomi politiğin de yok edilmesi gerektiğini söylüyordu. Yaroşenko yoldaş, sosyalizmin ekonomi politiğini tasfiye ederken, bunu söylemiyor, yapıyor. Aslında Buharin ile tamamen aynı fikirde değilmiş gibi gözüküyor, ancak bu bir kurnazlıktan başka bir şey değildir, ucuz bir kurnazlık. Gerçekte, Buharin'in vaazda bulunduğu ve Lenin'in karşı çıktığı şeyi yapıyor. Yaroşenko yoldaş Buharin'in izinde yürümektedir.

Devam edelim. Yaroşenko yoldaş, sosyalizmin ekonomi politiğinin sorunlarını üretici güçlerin rasyonel örgütlenişi sorununa, ulusal ekonominin planlanması sorunlarına, vb. indirgiyor. Ancak ağır bir biçimde aldanıyor. Üretici güçlerin rasyonel örgütlenişi, ulusal ekonominin planlanması" vb. sorunları, ekonomi politiğin değil, yönetici kurumların ekonomik politikasının konusudur. Bunlar karıştırılmaması gereken iki ayrı alandır. Yaroşenko yoldaş bu iki değişik şeyi karıştırmıştır, ve işte pek kötü bir duruma düşmüştür! Ekonomi politik, insanlar arasındaki üretim ilişkilerinin gelişmesinin yasalarını inceler. Ekonomik siyaset ise ondan pratik sonuçlar çıkarır, onları somutlaştırır, günlük eyleminde onlardan esinlenir. Ekonomi politiği, ekonomik siyasetin sorunları ile yüklemek, onu bilim olarak öldürmek demektir.

Ekonomi politiğin konusu insanlar arasındaki üretim ilişkileri, ekonomik ilişkilerdir. Bu ilişkiler şunları kapsar: a) üretim araçlarının mülkiyet biçimleri; b) değişik toplumsal grupların üretimdeki yerleri, ve onların karşılıklı ilişkileri ya da Marx'ın deyimini kullanırsak, bu biçimlerden çıkan "faaliyetlerinin değişimi"; c) bunlara tamamen bağlı olan, ürünlerin dağıtım biçimleri. Bütün bunlar, ekonomi politiğin konusunu oluşturur.

Bu tanımlamada, Engels'in tanımlamasında bulunan "değişim" sözcüğü eksiktir. Bunun nedeni şudur: çok kişi, genellikle, "değişim" sözcüğünden, meta değişimini anlar, ancak bu, bütün toplumsal oluşumlara değil, yalnızca aralarında bazılarına özgüdür, bu yüzden bazan bir anlaşmazlık doğmaktadır, oysa Engels, "değişim" sözcüğünden, yalnızca meta değişimini anlamamaktadır. Oysa görmekteyiz ki, Engels'in "değişim" sözcüğünden anladığı şey, önce verdiğimiz tanımlamada yerini bulmaktadır, onun tümleyici parçasıdır. Dolayısıyla, ekonomi politiğin konusunun bu tanımlaması, Engels'in tanımlaması ile tamamen uyuşmaktadır.

2. Bu ya da şu toplumsal oluşumun temel ekonomik yasasından sözedilirken, çoğu kez, söylenmese de, bu oluşumun birçok temel ekonomik yasası olamayacağı, ancak bir tek temel ekonomik yasası olacağı kabul edilir, özellikle bir temel yasa olduğu için böyledir. Aksi halde, her toplumsal oluşum için elimizde birçok temel ekonomik yasamız olurdu, bu da temel yasa kavramıyla çelişir. Ama, Yaroşenko yoldaş başka düşüncededir. Sosyalizmin, bir değil, birçok temel ekonomik yasası olabileceği kanısındadır. İnanılacak gibi değil, ama böyle. Tartışmanın genel kurulundaki demecinde demişti ki:

"Toplumsal üretimin ve yeniden-üretimin maddî kaynaklarının hacmi ve aralarında var olan ilişki, toplumsal üretimde istihdam edilen emek-gücünün niceliği ve artış umudu tarafından belirlenmiştir. Bu, sosyalist rejimde toplumsal üretimin ve yeniden-üretimin yapısını koşullandıran, sosyalizmin temel ekonomik yasasıdır."

Bu, sosyalizmin birinci temel ekonomik yasasıdır.

Aynı demecinde Yaroşenko yoldaş iddia ediyor ki:
"Sosyalist toplumda, I. ve II. Kesim arasındaki ilişkiyi koşullandıran, çalışmaya yetenekli tüm nüfusu toplumsal üretime çekmek için gerekli oranda üretim araçlarını üretme gereğidir. Bu, sosyalizmin temel ekonomik yasasıdır ve aynı zamanda bütün Sovyet yurttaşlarının çalışma haklarını sağlayan anayasamızın bir gereğidir."

Bu, böylece, sözümona, sosyalizmin ikinci temel yasasıdır.

Ensonu, Yaroşenko yoldaş, Politbüro üyelerine yolladığı [ mektupta diyor ki:
"Buradan hareket ederek, bana öyle geliyor ki, sosyalizmin temel ekonomik yasasının çizgilerini aşağıdaki şekilde formüle edebiliriz: toplumun maddî ve kültürel yaşam koşullarını durmadan artıracak ve yetkinleştirecek üretim."

Bu da sosyalizmin üçüncü bir temel ekonomik yasası oluyor.

Bütün bu yasalar sosyalizmin temel ekonomik yasası mıdır ya da yalnızca bir tanesi midir, hangisidir? Yaroşenko yoldaş, Politbüro üyelerine yolladığı son mektubunda bu sorulara hiç bir yanıt vermemektedir. Politbüro üyelerine yazdığı mektupta sosyalizmin temel ekonomik yasasını saptarken, herhalde Genel Kuruldaki tartışmada, üç ay önce, sosyalizmin temel ekonomik yasasının başka iki formülünü verdiğini "unutmuş" olacaktır, görünürde tamamen kuşku uyandırıcı bir oyunun farkına varılmayacağını sanmıştır. Ama görüldüğü gibi, bu umudu gerçekleşmedi.

Kabul edelim ki, Yaroşenko yoldaşın formülünü verdiği ilk iki sosyalizmin temel ekonomik yasaları yoktur; ve böylece, Politbüro üyelerine sunduğu mektubundaki üçüncü formülü, Yaroşenko yoldaş, sosyalizmin temel ekonomik yasası saymaktadır. Yaroşenko yoldaşın mektubuna bakalım.

Yaroşenko yoldaş, Stalin yoldaşın Düşünceler yazısında vermiş olduğu sosyalizmin temel ekonomik yasasının tanımlaması ile aynı kanıda olmadığını yazıyor. Diyor ki: "Bu tanımlamadaki en önemli yan, 'bütün toplumun ... gereksinmelerinin azamisini sağlamaktır.' Burada üretim, bu en önemli amaca, yani gereksinmelerin giderilmesine erişmek için bir araç olarak gösterilmektedir. Bu tanımlama, sizin formül haline soktuğunuz sosyalizmin temel ekonomik yasasının, üretimin önceliğindendeğil de, tüketimin önceliğinden hareket ettiğiniz kanısını uyandırıyor."

Apaçıktır ki, Yaroşenko yoldaş, aslında sorunu hiç anlamamıştır ve görmemektedir ki, tüketim ya da üretimin öncelikleri hakkındaki sözlerinin burada hiç de yeri yoktur. Bu ya da şu toplumsal sürecin başka bir sürece olan önceliğinden sözedildiği zaman, genellikle bu iki sürecin azçok aynı türden olduğu, örtülü olarak kabul edilir. Üretim araçları üretiminin, tüketim araçları üretimine karşı önceliğinden sözedilebilir, edilmelidir; çünkü iki durumda da sözkonusu olan üretimdir, yani azçok aynı türden olan şeylerdir. Ancak, tüketimin üretim üzerindeki önceliğinden ya da üretimin tüketim üzerindeki önceliğinden sözedilemez, sözetmek yanlış olur; çünkü üretim ve tüketim kesin olarak farklı iki alandır, kuşkusuz birbirine bağlıdırlar, ama ayrıdırlar. Yaroşenko yoldaş, herhalde burada üretimin ya da tüketimin önceliğinin değil de, örneğin sosyalist toplumda toplumun toplumsal üretime tanıdığı amacın, toplumsal üretimi bağımlı kıldığı görevin sözkonusu olduğunu kavrayamıyor. Yaroşenko yoldaş, "sosyalist toplumun ve bütün öteki toplumların yaşamlarının temeli üretimdir" dediği zaman böylece bir kez daha tamamen konunun dışına çıkıyor. Yaroşenko yoldaş unutuyor ki, insanlar, üretimde bulunmak için üretimde bulunmazlar, gereksinmelerini gidermek için üretimde bulunurlar. Unutuyor ki, toplumun gereksinmelerinin giderilmesinden kopan üretim, söner ve ölür.

Genel olarak, sosyalist ya da kapitalist üretimin izlediği amaçtan, sosyalist ya da kapitalist üretimin bağımlı tutulduğu görevlerden sözedüebilir mi? Bunun yapılabileceği ve yapılması gerektiği kanısındayım. Marx der ki: "Kapitalist üretimin dolaysız amacı meta üretimi değil, ama artı-değer ya da gelişmiş biçimi ile kâr; ürün değil, artı-ürün üretmektir. Bu bakımdan, emeğin kendisi de, sermaye için kâr ya da artı-ürün yarattığı ölçüde verimlidir. Eğer işçi bunu yaratmıyorsa, emeği verimsizdir. Demek ki, kullanılan üretici emek kitlesi, sermayeyi, ancak onun sayesinde -ya da onunla ilgili olarak- artı-emeğin büyümesi ölçüsünde ilgilendirir; gerekli-emek zamanı diye adlandırdığımız şey ancak bu ölçüde gereklidir. Eğer emek bu sonucu sağlamıyorsa, gereksizdir ve durdurulmalıdır. '

"Kapitalist üretimin amacı, her zaman, yatırılan asgarî sermaye ile, azamî artı-değeri ya da azamî artı-ürünü yaratmaktan ibarettir; eğer bu amaca, işçilerin aşırı çalıştırılmasıyla varılamıyorsa, sermaye, belirli bir ürünü elden gelen asgarî masrafla üretmek, emek-gücünü ve masrafları kısmak eğilimini gösterir...

"Bu kavrama göre, kapitalist üretimde, işçilerin kendileri, ne kendinde bir amaç, ne de üretimin amacı değil, basit üretim araçları olarak görünürler." (Artı-Değer Üzerine Teoriler, c. II, Kısım 2.)

Marx'ın bu sözleri, yalnızca, kısaca ve doğru olarak kapitalist üretimin amacını tanımladığı için değil, ayrıca sosyalist üretime verilmesi gereken temel amacı, esas görevi belirttiği için de dikkate değer.
Böylece, kapitalist üretimin amacı kârdır. Tüketime gelince, kapitalistlere ancak kâr sağladığı ölçüde gereklidir. Bunun dışında, tüketim sorunu kapitalisti ilgilendirmez. Kapitalist, insanı ve onun gereksinmelerini gözden kaçırmaktadır.
Sosyalist üretimin amacı nedir; sosyalist rejimde, toplumsal üretim hangi temel toplumsal görevin uygulanışına bağımlı tutulmamalıdır?

Sosyalist üretimin amacı kâr değildir, insan ve onun gereksinmeleridir, yani onun maddî ve kültürel gereksinmelerinin giderilmesidir. Stalin yoldaşın Düşünceler yazısında dendiği gibi sosyalist üretimin amacı "bütün toplumun durmadan artan maddî ve kültürel gereksinmelerinin azamî ölçüde sağlanmasıdır."

Yaroşenko yoldaş, burada, tüketimin üretime karşı "önceliğinin" sözkonusu olduğunu sanıyor. Bu, kuşkusuz, onun bir düşünüş eksikliğidir. Gerçekte, burada, tüketimin önceliği değil, sosyalist üretimin temel amacına: bütün toplumun durmadan artan maddî ve kültürel gereksinmelerinin azamî ölçüde giderilmesini sağlamak amacına bağımlılığı sözkonusudur.

Yani bütün toplumun durmadan artan maddî ve kültürel gereksinmelerinin azamî ölçüde giderilmesi - işte sosyalist üretimin amacı; üstün bir teknik temel üzerinde sosyalist üretimi durmadan artırmak ve yetkinleştirmek - işte bu amaca erişmenin aracı. Sosyalizmin temel ekonomik yasası budur. Üretimin tüketim üzerindeki önceliğini sürdürmek isteyerek, Yaroşenko yoldaş, "sosyalizmin temel ekonomik yasasının", "toplumun maddî ve kültürel yaşam koşullarını durmadan artırmak ve yetkinleştirmek" olduğunu iddia ediyor. Bu, tümüyle yanlşıtır. Yaroşenko yoldaş, Stalin yoldaşın Düşünceler yazısında açıklanan formülünü kaba bir biçimde sakatlıyor ve bozuyor. Onda, üretim bir araç iken amaç oluveriyor, ve toplumun durmadan artan maddî ve kültürel gereksinmelerinin azamî ölçüde giderilmesini sağlamak artık gereksiz duruma geliyor. Elimizde olan, üretimin artışı için bir üretim artışıdır, üretim kendinde (bizatihi) amaçtır, ve Yaroşenko yoldaş, insanı ve gereksinmelerini gözden kaçırmıştır.

Böylece, eğer sosyalist üretimin amacı olarak bakılan insanın kaybolması ile birlikte, Yaroşenko yoldaşın "anlayışına" göre marksizmin son izleri kayboluyorsa, bunda şaşılacak yan yoktur.

Bunun sonucu olarak, eninde sonunda Yaroşenko yoldaşta bulunan şey, üretimin tüketim üzerindeki "önceliği" değil, burjuva ideolojinin marksist ideoloji üzerindeki önceliğidir.

3. Başka bir sorun özel bir biçimde ortaya çıkmaktadır: Marx'ın yeniden-üretim teorisi sorunu. Yaroşenko yoldaş öne sürüyor ki, Marx'ın yeniden-üretim teorisi, ancak kapitalist yeniden-üretime uygulanabilir, onda sosyalist toplumsal oluşum dahil olmak üzere, öteki toplumsal oluşumlar için geçerli hiç bir şey yoktur. Diyor ki:

"Sosyalist toplumsal üretime Marx'ın kapitalist ekonomi için geliştirdiği yeniden-üretim şemasını uygulamak, Marx'ın öğretisi konusunda dogmatik bir kavram sahibi olmak ve onun öğretisinin özü ile çelişkiye düşmek demektir." (Yaroşenko yoldaşın tartışmanın genel kurulundaki demecine bakınız.)

Sonra öne sürüyor ki: "... Marx'ın yeniden-üretim şeması, sosyalist toplumun ekonomik yasalarına tekabül etmemektedir ve sosyalist yeniden-üretimin incelenişi için temel oluşturamaz." (IbicL)

Marx'm, üretim araçları üretimi (kesim I) ile tüketim nesneleri üretimi (kesim II) arasında belirli bir ilişki kuran basit yeniden-üretim teorisinden hareket ederek, Yaroşenko yoldaş, demektedir ki:

"I. ve II. kesimler arasında var olan ilişki, sosyalist toplumda, Marx'ın I. kesimin d + a [değişen sermaye + artı-değer] ve II. kesimin s [değişmeyen sermaye] formülü koşuluna bağlı değildir. Sosyalizm koşullarında, I. ve II. kesimler arasında bu gelişmedeki karşılıklı bağımlılık ilişkisi var olmamalıdır." (Ibid..)

Öne sürüyor ki,
"... I. ve II. kesimler arasında var olan ilişki konusunda Marx'ın geliştirdiği teori, bizim sosyalist koşullarımızda kabul edilemez, çünkü Marx'ın teorisinin temeli kapitalist ekonomi ve onun yasalarıdır." (Yaroşenko yoldaşın Politbüroya gönderdiği mektuba bakınız.)

Yaroşenko yoldaş, Marx'ın yeniden-üretim teorisinin canına işte böyle okuyor.

Kuşkusuz, kapitalist üretimin yasalarını inceledikten sonra Marx'ın geliştirdiği yeniden-üretim teorisi, kapitalist üretimin özgül çizgilerini yansıtmaktadır, ve doğal olarak, kapitalist meta üretimine özgü değer ilişkilerinin biçimini taşımaktadır. Başka türlü olamazdı. Ancak, Marx'ın yeniden-üretim teorisinde yalnızca bu şekli görmek ve onun geçerliliğini yalnızca kapitalist toplumsal oluşumla [sınırlamak], onun temelini, temel içeriğini sezinlememek, bu teori konusunda hiç bir şey anlamamak demektir. Eğer Yaroşenko yoldaş bu konuyu azıcık olsun anlasaydı, Marx'ın yeniden-üretim şemalarının hiç bir şekilde yalnızca kapitalist yeniden-üretimin özgül çizgilerini yansıtmadıkları apaçık gerçeğini de anlardı, bunların, aynı zamanda, bütün toplumsal oluşumlar için ve özellikle sosyalist toplumsal oluşum için geçerli kalan yeniden-üretimle ilgili birçok temel tezleri kapsadığını anlardı. Marx'ın yeniden-üretim teorisinin temel tezlerinden; toplumsal üretimin üretim araçları üretimi ile tüketim araçları üretimine bölünmesi tezi; genişlemiş yeniden-üretim sırasında üretim araçları üretimine öncelik verilmesi tezi; I. ve II. kesimler arasında var olan ilişki tezi; birikimin tek kaynağı olarak alınan net hâsıla tezi; toplumsal fonların oluşumu ve rolü tezi; genişletilmiş yeniden-üretimin tek kaynağı olarak alınan birikim tezi gibi; Marx'ın yeniden-üretim teorisinin bütün bu temel tezleri yalnızca kapitalist oluşum için geçerli değildir, ve hiç bir sosyalist toplum, ulusal ekonomiyi planlarken bunları uygulamaktan vazgeçemez. Dikkat çekici nokta, Marx'ın "yeniden-üretim şemaları"na yüksekten bakan Yaroşenko yoldaşın, sosyalist yeniden-üretim sorunlarını incelerken durmadan onlara başvurmak zorunda kalmasıdır.

Ancak bu şemalar konusunda Lenin ne düşünüyordu, Marx ne düşünüyordu?

Buharin'in Geçiş Dönemi Ekonomisi kitabı konusundaki Lenin'in eleştirici notlarını herkes bilir. Bilindiği gibi, Lenin, bu notlarında, Yaroşenko yoldaşın savaş ilân ettiği, I. ve II. kesim arasındaki mevcut ilişkinin Marx tarafından verilmiş bulunan formülünün, sosyalizm için, ve "saf komünizm" için, yani komünizmin ikinci aşaması için geçerli kaldığını kabul ediyor.

Marx'a gelince, bilindiği gibi, kendisi kapitalist üretimin yasalarının incelenmesinden ayrılmaktan hoşlanmazdı, ve Kapital'de, yeniden-üretim şemalarının sosyalizme uygulanıp uygulanamayacağı sorununu ele almamıştır. Bununla birlikte, Kapital'in ikinci cildinin Yirminci Bölümünde, "Kesim I'in Değişmeyen Sermayesi" kesiminde kesim I'in ürünlerinin bu aynı kesimin içinde değişimini incelerken, Marx, yeri gelmişken, sosyalist rejimde bu kesimin içinde ürünlerin değişiminin kapitalist rejimde olduğu kadar değişmez bir şekilde oluşacağını not etmektedir. Diyor ki:

"Üretim, eğer, kapitalist olacağına, toplumsallaştırılmış olsaydı, kesim I'in bu ürünleri, düzenli olarak, bu kesimin değişik kollarına yeniden-üretim amaçları için üretim araçları olarak tekrar dağıtılır, bir kısım, ürün biçiminde çıktığı üretim alanında doğrudan doğruya kaldığı halde, bir başkası, öteki üretim yerlerine geçer ve böylece, bu kesimdeki çeşitli üretim yerleri arasında sürekli bir gidiş-geliş hareketine yolaçardı."

Yani, Marx, o sıralarda kapitalist üretimin yasalarını incelemekle meşgul olduğu halde, yeniden-üretim teorisinin yalnızca kapitalist üretim için geçerli olduğunu kesinlikle düşünmüyordu. Görüldüğü gibi, tersine, kendi yeniden-üretim teorisinin aynı şekilde sosyalist üretim için geçerli olduğu kanısındaydı.

Şunu belirtelim ki, Gotha Programının Eleştirisi'nde Marx, sosyalizmin ve komünizme geçiş döneminin ekonomisini tahlil ederken, kendi yeniden-üretim teorisinin temel tezlerine dayanmaktadır, onları komünist bir rejim için açıkça zorunlu saymaktadır.

Şunu da not edelim ki, Anti-Dühring'de Engels, Düh-ring'in "sosyalist sistemi"ni eleştirirken, ve sosyalist rejimin ekonomisini tanımlarken, o da, komünist bir rejim için zorunlu gördüğü Marx'ın yeniden-üretim teorisinin temel tezlerine dayanmaktadır.
Olgular bunlardır.

Buradan da anlaşılmaktadır ki, yeniden-üretim sorununda, Yaroşenko yoldaş, gene, Marx'ın "şema"larına karşı umursamazlığına karşın, gemisini karaya oturtmuştur.

4. Yaroşenko yoldaş Politbüro üyelerine yazdığı mektubunu, kendisinin "Sosyalizmin Ekonomi Politiği"ni yazmakla görevlendirilmesini önererek bitiriyor.

Diyor ki:
"Benim -Genel Kurulda, komisyonda ve bu mektubumda açıkladığım- sosyalizmin ekonomi politiğinin konusunu oluşturan bilimi tanımlamamdan hareket ederek ve marksist diyalektik yöntemi uygulayarak, bir yılda, en çok onsekiz ayda, ve iki yardımcı ile birlikte, sosyalizmin ekonomi politiğinin temel sorunlarının teorik çözümlerini özümleyebilirim; sosyalizmin ekonomi politiğinin marksist-leninist-stalinist teorisini açıklayabilirim; ki bu teori, bu bilimi, halkın komünizm için savaşında etkili bir silah durumuna sokacaktır."

Şunu itiraf etmek gerekir ki, Yaroşenko yoldaşın eksik yanı, aşırı alçakgönüllülüğü değildir. Dahası: bazı edebiyatçıların üslubunu kullanarak diyebiliriz ki, "tam tersi doğru"dur.

Önce de söylemiştik. Yaroşenko yoldaş, sosyalizmin ekonomi politiği ile onun yönetici kurumlarının ekonomik politikalarını karıştırmaktadır. Sosyalizmin ekonomi politiğinin konusu olarak gördüğü -üretici güçlerin rasyonel örgütlenişi, ulusal ekonominin planlanması, toplumsal fonların kurulması vb.- sosyalizmin ekonomi politiğini değil de, onun yönetici kurumlarının ekonomik siyasetini ilgilendirmektedir.

Yaroşenko yoldaşın ağır yanılgıları ye onun marksist olmayan "görüş açısı", böyle bir görevi, Yaroşenko yoldaşa emanet etmeye olanak bırakmamaktadır.

Sonuçlar:
1° Yaroşenko yoldaşın, tartışmaları yönetenler konusundaki yakınmaları dayanaktan yoksundur, çünkü tartışmaları yönetenler marksisttirler ve bu yüzden tartışmayı saptayan belgelerde Yaroşenko yoldaşın marksist olmayan "görüş açısını" hesaba katamazlardı;
2° Yaroşenko yoldaşın -kendisinin sosyalizmin ekonomi politiğini yazmakla görevlendirilmesi- önerisi ciddiye alınamaz; buna, Klestakov'vari bir koku çıkarmış olması bile yeter nedendir.

22 Mayıs 1952
Blogger tarafından desteklenmektedir.