Header Ads

Header ADS

II MARKSİST-LENİNİST BİLİMİN LAFZININ ÖZÜNE KARŞI ÇIKARILMASI

Henry Barbusse
Bazı komünist tez ve incelemeleri bağlamlarından kopararak kullanmak, eklektizmin özüdür. İşte birkaç örnek:

Proletaryanın mücadelesi, yüksek düzeyde uluslar arası olduğuna göre, eklektizm buradan hareket ederek, her türlü ulusal mücadelenin ve her türlü ulusal sorunun gerici nitelikte olduğuna hükmeder. Bunun için Marx’ın “Proleterlerin vatanı yoktur, sahip olmadıkları bir şey ellerinden alınamaz” sözüne sığınmaya çalışır ve bunu Marx ve Engels’in aşağıdaki kesin ifadesiyle birlikte değerlendirmeyi unutur:

“Her ülkenin proletaryası, ilk önce kendi ülkesinde siyasal iktidarı ele geçirmek, kendini ulusun yönetici sınıfı olarak ortaya koymak ve bizzat ulusun kendisi olmak zorundadır ve asla kelimenin burjuva anlamında değil ama bu anlamında henüz ulusallığını korur.” (K. Marx ve F. Engels, Komünist Parti Manifestosu)

Eklektizm, Komünist Enternasyonal’in 7. Kongresinin çalışmalarını incelerken de aynı biçimde, görünüşteki bazı olguları gelişi güzel alıkor ve diğerlerini eler. Örneğin, Dimitrov’un şu değerlendirmesine dayanarak “sınıfa karşı sınıf” taktiğinden Halk Cephesi taktiğine geçiş üzerinde fazlasıyla durur: “Bugün birçok kapitalist ülkede, emekçi yığınların şu an için somut olarak yapmak zorunda kaldıkları seçim, proletarya diktatörlüğü ile burjuva demokrasisi arasında değil, faşizmle burjuva demokrasisi arasındadır.” (G. Dimitrov, Komünist Enternasyonal’in 7. Kongresi’nin Kapanış Konuşması)

Ama aynı eklektizm, aynı Dimitrov’un bu değerlendirmeyi karmaşık ve çelişkili bir gerçeklik karşısında yaptığını ve değerlendirmesine Lenin’den şu alıntıyı yaparak devam ettiğini unutur: “Demokrasi için savaşımın proletaryayı sosyalist devrim yolundan döndürebileceğine, bu yolu örtüp gizleyeceğine veya benzeri bir şey yapabileceğine inanmak büyük bir hata olurdu… Tam tersine, sosyalizmin zaferi tam ve gerçek bir demokrasi hayata geçirilmeden mümkün olmadığına göre, demokrasi için çetin, tutarlı ve devrimci bir savaşım vermeden proletaryanın burjuvaziyi yenmeye hazırlanabilmesi de mümkün değildir.” (Dimitrov’un Lenin’in Eserler’inin 22. Cildinden yaptığı alıntı)

Nihayet son örnek de, Komünist Enternasyonal’in dağıtılmasıdır. Eklektik görüş, bu kararın diğer sebepleri ve özellikle de savaşın gerçek niteliği üzerinde durmadan, dağıtma kararı ile savaşta ikinci cephenin açılması arasındaki apaçık bağdan bahsedecektir.

Böyle bir bağdan bahsetmek sonuç olarak bilinen bir olguyu tekrar tespit etmekten başka bir şey değildir. Çünkü Stalin’in bizzat kendisi bunu 28 Mayıs 1943′te açıkça ifade etmiştir:

“Bana göre Komünist Enternasyonal’in dağıtılması çok yerinde bir karar olmuştur, çünkü özellikle şimdi, faşist canavarın kalan son gücünü harcadığı şu zamanda, onun işini bitirmek ve faşist baskı altındaki halkları özgürlüklerine kavuşturmak için özgürlük aşığı tüm ülkelerin ortak saldırısını örgütlemek zorunludur.” (J. Stalin, Reuter Ajansı’na Cevap, 8 Mayıs 1943)

Bir yandan Nazilerle İngiliz ve Amerikan kuvvetleri arasında SSCB’ye karşı çeşitli ittifak arayışlarının olduğu, diğer yandan uluslararası komünist hareketin -kimi Nazi işgali altında, kimi Nazilerle ittifak halinde, kimi özgürleştirilmiş ya da İngiliz ve Amerikan kuvvetleri tarafından özgürleştirilmek üzere olan- birbirinden çok farklı koşullara sahip çok sayıda ülkede değişik koşullarla karşı karşıya kaldığı, bazı partilerin, burjuvazinin Nazilerle birlikte veya onlara karşı çeşitli yollara saptığı (kimi zaman, direniş, kimi zaman işbirliği, kimi zaman ikili oynama) ülkelerde faaliyet göstermek zorunda kaldığı bir genel bağlam söz konusu iken, Komünist Enternasyonal’in dağıtılması kararını dayandığı bu bağlamdan koparmak, fiilen öznelciliğe ve somut durumun somut tahlilini yapmakta gerçek bir yeteneksizliğe mahkûm olmak demektir.

Komünistlerin örgütünün biçimi, donmuş ve değişmez bir gerçeklik değildir. Tam tersine bu biçim, proletaryanın ve öncüsünün karşı karşıya olduğu güç ilişkilerinin ve sınıf mücadelesinin somut durumunun yüklediği somut görev ve ihtiyaçlara göre değişir.

Bu hususları göz önüne almamak, Marx ve Engels’in neden Birinci Enternasyonal’in kuruluşuna katıldıklarını ve ardından onu dağıtmak için her şeyi yaptıklarını, II. Enternasyonal’in neden şoven ve oportünist bir tahlile vardığını, Lenin’in neden önce bir gazetenin (İskra) etrafında gerçekleşecek bir örgütlenmeyi, ardından hareket meşruiyetine sahip partiyi ve son olarak da “oportünist unsurlarından kendini arındırmış” Bolşevik partiyi tavsiye ettiğini anlamamaktır.

Kısacası Komünist Enternasyonal’in dağıtılmasının uygun olup olmadığı üzerine yapılan değerlendirme ne olursa olsun, kendine özgü böyle bir olayda uluslararası komünist hareketin “yenilgi”sinin ve “yozlaşmışlığının” nedenini görmek yanlıştır, bilim ve diyalektiğe aykırıdır. Uluslararası komünist harekette tespit ettiğimiz oportünist ve revizyonist evrimde, her ülke ve her partide bulunan nesnel (emperyalizm) ve öznel (revizyonizm) etkenler belirleyici olmuşlardır.

Aynı sebeplerle, mevcut yenilgiye yol açan tüm sapma ve bozulmalara “mucizevi” bir çözüm bulacak yeni bir enternasyonalin kurulmasını beklemek de yanlıştır. Tam tersine, bu sapmalara karşı verilen mücadele, belirli sayıda ülkede ve komünist örgütte gelişip ilerlediği zaman, yeni bir enternasyonal mümkün ve gerçekleştirilebilir olacaktır.

Blogger tarafından desteklenmektedir.