3.”Görece İstikrar” Döneminin Sonu ve Kapitalizmin Yeni Bunalımı (1929-1933)
Komintern’in VI. Kongre’si, emperyalist
sistemde eşi görülmemiş bir krizin temelleri atıldığı sırada yapılır.
Bütün burjuva ideologları, yeni krizin
varlığını inkâr ederken VI. Kongre 1928′de genel bir krizin gelişini bildirerek
bunlardan ayrılıyordu. 1929-1933 krizi patlak verdiğinde, Marksist tahlilin
üstünlüğü bir kere daha kanıtlandı.
VI. Kongre yaptığı tahlilde “istikrar”
devrinin sonunun geldiği sonucuna varıyordu:
“Üçüncü dönem (”yeniden inşa” adı verilen,
ekonominin kapitalist biçimlerinin yeni bir teknik temelinde yeni bir gelişim
gösterdiği dönemin başlangıcı), temelde kapitalist ekonominin ve hemen hemen ona
paralel olarak SSCB’nin savaş öncesi durumlarının çok ötesine geçerek
kalkınmalarıdır. Kapitalist dünya için bu, tekniğin hızlı bir biçimde geliştiği,
kartellerin, tröstlerin, devlet kapitalizmi eğilimlerinin şiddetli büyümesi ve
bunlarla birlikte dünya ekonomisinin çelişkilerinin, kapitalizmin krizinin tüm
önceki süreciyle (azalmış Pazar payları, SSCB, sömürgelerdeki hareketler,
emperyalizmin kendi iç çelişkilerinin gelişmesi) belirlenmiş biçimlerde hareket
ederek şiddetli gelişmesi demekti. Özellikle üretici güçlerin gelişmesiyle
pazarların küçülmesi arasında varolan çelişkiyi daha da şiddetlendiren bu üçüncü
dönem, emperyalist devletler arasında yeni bir emperyalist savaşlar evresini,
bunların SSCB’ye karşı savaşlarını, emperyalist devletlere karşı ulusal kurtuluş
savaşlarını ve emperyalistlerin müdahalelerini, devasa sınıf savaşımları
aşamasını engellenemez kılmıştır.” (VI. Kongre, Uluslar arası Durum Ve Komünist
Enternasyonal’in Görevleri Üzerine Tezler)
VI. Kongre, emperyalizmin çelişkilerinin
şiddetlendiği sonucuna varır:
“Bu dönem, uluslararası çelişkileri
(kapitalist ülkelerle SSCB arasındaki karşıtlık, Çin’in kuzeyinin, ülkenin
parçalanmasına yönelik ve emperyalistler arası mücadelenin başlangıcı olarak
işgal edilmesi) ve kapitalist ülkelerin kendi içlerindeki çelişkileri (işçi
sınıfı kitlelerinin radikalleşmesi, sınıf mücadelesinin yoğunlaşması)
keskinleştirerek, sömürgelerdeki hareketleri zincirlerinden boşandırarak (Çin,
Hindistan, Mısır, Suriye), kapitalist istikrarın çelişkilerinin gelişmesiyle
birlikte kaçınılmaz olarak kapitalist istikrarın yeni bir sarsıntısıyla,
kapitalizmin krizinin yoğunlaşarak ağırlaşmasıyla sonuçlanmaktadır.” (aynı
yerde)
Emperyalistler arası karşıtlıklar içinde,
VI. Kongre, 1914-18 savaşının galip ve mağlupları arasındaki karşıtlığın altını
çizer. Belli başlı faşist hareketler, tam da bu mağlup ülkelerde gelişmekte,
ülkelerini soyan Versailles anlaşması temasını ve ulusal kalkınma söylemini
kullanmaktadırlar. Bu emperyalistler arası karşıtlık, durumun tersine dönmesi
ihtimali daima mevcut olsa da ve bu ihtimal, dikkati SSCB’nin savunulması
sorununa yöneltmeyi gerektirse de, olayların gelişimini emperyalist bir savaşa
doğru götürüyordu:
“Kazanımlarının kalesi, uluslararası
kurtuluşunun temel etkeni ve tek vatanı SSCB olan dünya proletaryasının görevi,
SSCB’de sosyalizmin kuruluşunun başarıya ulaşması için katkıda bulunmak ve onu
kapitalist ülkelerin saldırılarına karşı, mevcut tüm olanaklarla savunmaktır.”
(aynı yerde)
Demek ki, dünya proletaryasının SSCB’yi
savunma görevinin ortaya konuluşu, ne VII. Kongrenin zoru ne de Komünist
Enternasyonal’de bir darbe ile olmuştur. Bunu ortaya koyan, SSCB’nin, dünya
proletaryasının ve ezilen halkların çıkarlarının, kapitalist sistemin yıkılması
konusunda ayrılmaz bağlarla bağlı olduğunu ifade eden Komünist Enternasyonal’in
önceki kongrelerini onaylamaktan başka bir şey yapmayan VI.
Kongredir.
VI. Kongre, bu tahlilden aşağıdaki
görevleri çıkarır:
- Barış için mücadele edilmeli, ancak
çatışma halinde, emperyalist savaş, devrimci iç savaşa
dönüştürülmelidir;
- SSCB’nin savunması için tüm yollarla
mücadele edilmelidir.
- Sömürgelerdeki ulusal kurtuluş
hareketlerinin, özellikle de Çin’dekinin desteklenmesi gerekir;
- Kapitalizmin istikrar dönemini idealize
eden ve onda genel bir krizin nasıl filizlendiğini görmeyen sağ oportünizmle, V.
Kongrede olduğu gibi Birleşik Cephe’yi reddeden sol oportünizme karşı mücadele
sürdürülmeli ve yoğunlaştırılmalıdır.
Henüz 1922′deki IV. Kongrede, Komünist
Enternasyonal, “Komünist Partilerin en önemli görevlerinden biri uluslar arası
faşizme karşı direnişi örgütlemek, faşist çetelere karşı mücadelede tüm
proletaryaya öncülük etmek ve aynı zamanda bu alanda Birleşik Cephe taktiğini
enerjik bir biçimde uygulamaktır” demiştir.
VI. Kongre, dünya devrimi programında bu
tahlili tekrar ele alır ve aşağıdaki bilgileri verir:
- Faşizmin ortaya çıkışının tarihsel
koşulları üzerine:
“Emperyalizm çağı, sınıf mücadelesinin
yoğunlaşması, özellikle de emperyalist dünya savaşından sonra iç savaş
etkenlerinin büyümesi, parlamentarizmin düşüşüne yol açtı. Buradan da “yeni”
yöntemlere ve yeni hükümet biçimlerine varıldı. Burjuva gericiliğinin bu
saldırısı, belirli tarihsel koşullarda faşizm biçimini aldı.” (VI. Kongre’ye
uyarlanan Program ve Tezler)
Faşizm demek ki, iç savaş ve sınıf
mücadelesinin büyümesi tehlikeleri ile dolu ağır ekonomik kriz durumundaki
burjuva parlamenter demokrasinin çürümüşlüğünde ortaya çıkar. Bu koşulların
özellikleri şunlardır:
“Kapitalist ilişkilerin istikrarsızlığı,
kırsal yörelerdeki küçük burjuvazinin geniş katmanlarının yoksullaşması,
sınıfsal mevkilerini kaybederek düşmüş önemli toplumsal unsurların varlığı ve
nihayet proletaryanın kitlesel eylemlerinin değişmeyen tehdidi.” (aynı
yerde)
- Sınıfsal doğası üzerine:
“Daha sert, daha istikrarlı, daha devamlı
bir iktidarı güvence altına almak için, burjuvazi, parlamenter sistemden,
partilerin uyum ilişkilerinden bağımsız olan faşist yönteme geçiş zorunluluğunu
giderek daha fazla hisseder. Bu yöntem, “ulusal düşünce” ve “korporatif” temsil
(ki gerçekte egemen sınıfların çeşitli kesimlerinin temsili söz konusudur)
yardımıyla ideolojik olarak gizlenmiş doğrudan diktatörlüktür.” (aynı
yerde)
- Sınıfsal temeli üzerine:
“Küçük burjuva kitlelerin, aydınların ve
diğer toplumsal kesimlerin hoşnutsuzluğunu, bu iş için yeterli özellikler arz
eden bir demagoji yardımıyla sömürür (Antisemitizm, tefeci sermayeye karşı kısmi
hücumlar, parlamentodaki yurtseverlere karşı ve yozlaşmadan duyulan
hoşnutsuzluk, faşist oluşumların maaş la çalışan üyelere sahip katı
hiyerarşisinin kurulması, bir parti aygıtının ve memurlar topluluğunun
oluşturulması). Faşizm diğer yandan işçi çevrelerine sızmak için çaba harcamakta
ve buradaki en geri unsurları, sosyal demokrasinin pasifliğinin sebep olduğu
hoşnutsuzluktan yararlanarak kendine üye yapmakta ve silah altına almaktadır.”
(aynı yerde)
- Sınıfsal hedefleri:
“Faşizmin kendine biçtiği başlıca görev,
devrimci işçi öncüsünün yıkılması, yani, proletaryanın komünist unsurlarının ve
onların kadrolarının ortadan kaldırılmasıdır. (…) Burjuvazinin en bunalımlı
dönemlerinde, anti-kapitalist lafazanlığa başvuran Faşizm, yolun devamında
baştaki anti-kapitalist oyuncaklarını atar, kendi özünü giderek daha fazla
ortaya serer, iktidarını sağlamlaştırır sağlamlaştırmaz da büyük sermayenin
terörist diktatörlüğü olduğu açıkça ortaya çıkar.” (aynı yerde)
Taktik ve Örgüt ile İlgili
Sonuç.
VI. Kongre, yaptığı tahlillerden, kriz
anında sermayenin ikincil olarak başvurduğu yol olan sosyal demokrasi hakkındaki
eleştiriler zayıflatılmaksızın, Birleşik Cephe’nin zorunluluğu sonucunu
çıkarır:
“Değişen politik durumlara uyum sağlayan
burjuvazi, sırası geldikçe faşist yöntemlere sırası geldikçe sosyal
demokratlarla koalisyona başvurur. Bu sonuncusu da sık sık açıkça faşist bir rol
oynar (Almanya’da Noske örneği, Polonya Sosyalist Partisi…).” (aynı
yerde)
Anti faşist Birleşik Cephe, demek ki, işçi
kitlelerini anti faşist savaşımda birleştirmeyi ve sosyal demokrat yönetimin
maskesini düşürmeyi amaçlayan bir taktiktir. Komünist Enternasyonal buradan
hareketle başka görevler için de çağrıda bulunur:
“Komünist Enternasyonal, emperyalist
savaşların tehlikeleriyle mücadeleye kesin olarak hazırlanmaya özel bir dikkat
gösterir. Komünist Partilerin eylemi, sosyal şovenizmin, sosyal emperyalizmin,
burjuvazinin emperyalist planlarını gizlemekten başka bir işe yaramayan pasifist
lafazanlığın maskesini düşürerek açığa vurmalıdır. (…) Komünist Enternasyonal’in
bu alandaki temel parolaları: emperyalist savaşın iç savaşa dönüştürülmesi;
“kendi” emperyalist hükümetini bozguna uğratma; kendilerine saldırılması halinde
SSCB’nin ve sömürgelerin her yola başvurarak korunması.” (aynı yerde)
Komünist Enternasyonal bu açık seçik
yaklaşımlarından örgütsel alanda şu sonuçları çıkarır:
“Devrimci eylem ve çalışmayı koordine
etmek ve onu daha etkili bir biçimde yönetebilmek için, dünya proletaryası,
öncelikle komünist parti saflarında gözetilmesi gereken bir uluslararası sınıf
disiplinine ihtiyaç duymaktadır. Bu uluslararası komünist disiplin, hareketin
özel ve kısmi çıkarlarının genel ve daimi çıkarlarına tabi kılınmasında ve
Komünist Enternasyonal’in yönetici organlarınca alınan tüm kararların bütünüyle
uygulanmasında ifadesini bulur.” (aynı yerde, vurgular bizim)
Komünist Enternasyonal’e göre, dünya
çapındaki yeni bir çatışmanın yarattığı ağır ve karmaşık durumun, uluslararası
komünist hareketin “yerel ve özel çıkarlarıyla” “genel ve daimi çıkarlarını”
anlık olarak birbirleriyle zıtlaşmalarına yol açması muhtemeldir. İşte bu
sebeple, VI. Kongre sonrası tarihsel dönemi ve özellikle de İkinci Dünya
Savaşı’nı ve faşizme karşı savaşımı, uluslararası komünist hareketin “genel ve
daimi çıkarları” temelinde tahlil etmek uygun olur.
Burada, 1939-1945 dünya savaşında Komünist
Enternasyonal’i kapatmak için “bu hileyi tasarlayanın”, ne VII. Kongre, ne onun
Yürütme Komitesi ne de SSCB olduğu açıkça görülmektedir. Bu suçlamalar,
hazırlanmakta olan savaşın niteliğinin emperyalist olarak belirlendiği bir
sırada, kapanma olasılığını gündeme getirenin VI. Kongre olduğu olgusunu
ustalıkla bir kenara atarlar ve görmezden gelirler.
VI. Kongre, uluslararası disiplinin,
yukarıdan alınan emirlerin basitçe yerine getirilmesine indirgenemeyeceğinin
bilincindedir. Tüzükler Komisyonu, belirsizliğe yer vermeyen bir çözümlemesinde
“Yürütme Komitesi’nin Komünist Enternasyonal’i Moskova’dan yönetmesinin imkânsız
olduğunu” açıklamaktadır. Sınıf mücadelesinin çok sayıda ve çeşitli ulusal
gerçekliklerini yakından takip edebilmek için, Yürütme Komitesi, belirli coğrafi
bölgelerdeki (Orta Avrupa, Doğu, vs…) akımlarla ilgilenmekle görevli “büro”lar
kurmuştur. Kongre, Yürütme Komitesi’nin somut gerçeklikle ilgili mümkün olan en
sağlıklı bilgilere anında ulaşabilmesi ve kararlarının seksiyonlar tarafından
uygulanmasının denetlenebilmesi için, Partilerin Merkez komitelerinin
faaliyetlerinin soruşturmacılarca takip edilmelerine karar vermiştir.
Bu, zaten Lenin zamanından beri var olan
eski bir uygulamanın takviye edilmesiydi.