BULGARİSTAN'IN KURTULUŞ YOLU
Dimitrov
(Aynı başlığı taşıyan broşürün önsözü)
Bu broşürde yer alan Bulgaristan'a dair makaleler* geçen yılın sonunda basılmış olmasına rağmen, bugüne kadar dahi aktüelliklerini korumuşlardır. O zamandan bu yana olan olaylar, bu makalelerin içerdiği bütün esas hükümleri ve sonuçları doğrulamıştır, denilebilir.
* Söz konusu olan makaleler «Bulgaristan nereye gidiyor» ve «Bulgaristan'daki buhran» adlı makalelerdir.
Alman sürülerinin Sovyet-Alman cephesinde Kızılordu tarafından bozguna uğratılması, İngiliz-Amerikan askeri kuvvetlerinin Kuzey Fransa'ya başariyle akın etmesi, savaşın Almanya için açıkça felaket getirici bir seyir alması; Bulgaristan'm geçirmekte olduğu devamlı ve derin buhranı son hadde kadar keskinleştirdi. Hitler'in Bulgar uydularının safında tam bir telaş, karışıklık ve panik hüküm sürmektedir. Memlekette Hitlerci Almanya ile sonuna kadar yürümeğe hazır insanların çevresi gittikçe daha da daralmaktadır. Bojilof'un iflas etmiş hükümetinin yerini alan demagog Bagranof hükümeti, başlangıçta, bazı Bulgar tabakalarında sözde bizzat kendisinin savaştan çıkacak yollar aradığı hususunda hayaller uyandırdıysa da, şimdi yürüttüğü ikiyüzlü, aslında Alman taraftarı siyasetle foyasını meydana çıkarmaktadır. Vatanseverlere ve ayaklanma hareketine karşı gayet ümitsiz bir demagoji ve şiddetli bir tedhiş yürütmesine rağmen bu hükümet, buhranın şiddetlenmesinin sürdürülmesini önleyecek durumda olmadığı anlaşıldı. Çünkü bu buhranın kökü gerek önceki, gerekse şimdiki Bulgar hükümeti tarafından takip edilen, halkın nefret ettiği ve yıkım getiren Alman taraftarı siyasette gizlenmektedir. Ve bu buhranın önlenmesi ancak Bulgaristan'm Hitlerci Almanya ile münasebetlerini kesmesi, Alman istilacılarının memleket sınırlarından dışarıya kovulması, Bulgar siyasetinin kesin olarak Sovyetler Birliği'yle dostluk ve müttefikleriyle işbirliği tesisine doğru yön alması suretiyle mümkündür.
1943 yılının eylül ve aralık aylarında, Bulgaristan'ın Hitle:rci Almanya ile imzaladığı rezil ve gayri tabii ittifakı.bozmak ve bu suretle yıkımdan ve dehşetli bir milli felaketten kurtulmak hususunda bütün imkanlara sahip bulunduğu yolunda ileri sürdüğümüz iddia doğru çıktıysa, şimdi bu iddia bugünkü bütün durumlar içinde bir kat daha esaslı delillerle doğrulanmaktadır.
Kızılordu Çekoslovakya ve Macaristan hudutlarına vardı: Kızılordu düşmanı takiple Romanya topraklarına ayak bastı ve Tuna nehrinden uzak değildir; şimdi bu ordu, kuzeyde Finlandiya'dan, güneyde Karpat dağlarının eteklerine kadar uzanan gayet geniş bir cephe üzerinden muazzam ve muzaffer ileri yürüyüşüne devam etmekte, Sovyet topraklarının istilacılardan temizlenmesini tamamlamakta, Alman sürülerini Polonya topraklarında amansızca bozguna uğratmakta ve faşist canavarı yatağında öldürmek için Bedin yolunu zaferden zafere koşarak temizlemektedir. Müttefik orduları Almanları İtalya' dan kovalamakta, Fransa' da takip etmektedir. Bulgaristan'a komşu topraklarda, Yugoslav halk kurtuluş ordusu, vatanını işgalcilerden başariyle kurtarmakta, Balkanların güney kısmında, Yunanistan' da ise Almanlara karşı gerçek bir halk savaşı kızışmaktadır. İşgal altında bulunan bütün memleketlerde, bilhassa Fransa' da Alman haydutlarını kovmak hedefini güden kuvvetli bir halk hareketi gelişmektedir. Son olayların baskısı altında tarafsız devletler Almanya' dan uzaklaşmaktadır, Bulgaristan'la doğrudan doğruya komşu olan Türkiye ise Almanya ile diplomatik ve iktisadi münasebetlerini kesmiş bulunmaktadır.
Hitlerci Almanya son kuvvetlerini yıpratmakta ve kaçınılmaz bir felaketin karşısında bulunmaktadır. Askeri hezimetler Hitler rejiminin durumunu bizzat Almanya'nın içerisinde de sarsmaktadır. General ve subayların isyanı ve Hitler'in genel karargahında, geçenlerde, kendisine karşı yapılmış olan suikast bunun açık delilidir. Alman ordusunun üst zümresinde derin bir gedik açılmış bulunmaktadır. Faşistler cephesindeki iç mücadele kızışmaktadır. Hitler'in ve gestaposunun asilere karşı kudurmuşçasına giriştiği tethiş hareketlerinin ancak belirli ve görünür bir başarısı olabilir. Fakat gerçekte bu tedhiş, Almanya'da iç çelişkilerin şiddetlenmeğe devam etmesine ve Alman faşist ordusunun saflarındaki çürümenin kuvvetlenmesine sebep olacaktır. Herhalde Hitler rejimi kökünden sarsılmış bulunmaktadır ve bu niteliğin, Hitler'in uydu memleketlerinde, bilhassa Bulgaristan' da etkisini göstermemesi imkansızdır.
Apaçık olan bütün bu olaylar karşısında, Alman general ve subaylarının bile iflas etmiş maceracı Hitler'den nefret ettikleri ve Almanya'nın artık kaybetmiş olduğu savaşın devam ettirilmesine karşı açıkça isyan ettikleri şu sırada Bulgar idarecileri ve Bulgar ordusu kumandanlığı Alman taraftarı siyasetlerini, Hitler'e kölece hizmet etmelerini şimdi halkın önünde ne ile haklı çıkarabilirler?
Her Bulgarın kendi kendine şunu sormaması mümkün değildir: Bizzat Almanya'da kaçınılmaz bir şekilde vahimleşen felaketin bir ölüm endişesi yarattığı bir zamanda, Bulgaristan Alman ajanları tarafından kendisine zorla kabul ettirilen Hitlerci Almanya ile imzalanan ittifak yüzünden kendisini, ordusunu, halkın kanını, halk servetini, milli istikbalini neden feda etmeli? Acaba Almanya ile beraber yürümekte devam eden Bulgar idarecilerinin şimdiki şartlar içinde yaptıklarından daha büyük bir aptallık ve kendi halkına karşı daha alçakça bir ihanet düşünmek mümkün müdür?
1941 yılında Çar Boris 'in, Alman ordularının Bulgaristan'a girmelerine imkan verdiği ve ayın yılın haziranında Almanya'nın Sovyetler Birliği'ne kah pece saldırdığı zamandan bu yana durum kökünden değişti. O zaman Bulgar faşist istilacıları, Bulgaristan 'ı Hitler'in haydutluk koalisyonuna dahil etmekle, Hitler'e, Yugoslavya ve Yunanistan'ı bozguna uğratmasına yardım etmekle, Makedonya ve Batı Trakya'yı ele geçirrneğe ve Balkanların efendisi olmayı başaracaklarına kuvvetle kanaat getirmişlerdi. Onlar, Çekoslovakya ve Polonya'yı çiğneyip geçmeğe, Danimarka ve Norveç'e el koymağa, Belçika, Hollanda ve Fransa'yı bozguna uğratmağa ve Sovyeler Birliği'ne kahpece saldırmağa muvaffak olmuş olan Hitlerci sürülerin zaferinin yakın olduğuna inanmıştılar. Onlar Balkanlarda ele geçirdikleri toprakların zenginliklerine nasıl sahip olacaklarına ve buradaki halkı nasıl soyup yağma edeceklerine dair ilgi çekici planlar hazırlıyorlardı. Fakat Kızılordu, maceracı Hitler'in bütün haydutluk hesaplarını ve bu arada onun kısa görüşlü ve aç gözlü uydularının hesaplarını da altüst etti. Bu suretle kolayca ganimet elde etmeğe çalışan, «Büyük Bulgaristan» ve Balkan yarımadasında bölümsüz bir hegemonya kurmak hülyası peşinde koşan Hitler'in Bulgar yaltaklan, halklarının menfaatlerini ve geleceğini teslim edenler, Bulgaristan'ın Almanlar tarafından yıkıma uğramamasına meydan verdiler, memleketi emperyalist Almanya'nın bir aleti haline getirdiler ve uçurumun eşiğine dayadılar.
Her ciddi devlet adamı, şimdiki savaşın seyrinde olan esaslı değişikliği gözönüne alarak memleketine dair gereken sonuçları çıkarırdı. Fakat bütün deneyler Almanya'ya bağlı bulunan memleketler idarecilerinin, görünüşe göre, buna muktedir olmadıklarım göstermektedir. Gaspçı naipler, Prens Kiri! ile Filof ve onların iktidara getirdikleri Bagranof hükümeti, her çareye başvurarak, yalan ve zorbalıkla, Alman taraftarı siyaseti devam ettirmeğe çalışmaktadırlar. Onlar önemli sarsıntılara ve insan kaybına uğramadan Almanya'ya yüz çevirmek için en elverişli fırsatı kolladıkları, güya Bulgaristan'la Sovyetler Birliği arasında dostluk bağlan kurulup bunların takviyesine çalıştıkları hususunda gizlice ve ikiyüzlülükle teminat vermekte, oysa gerçekte Sovyetler Birliği'ne ve müttefiklerine karşı yürüttüğü savaşta Hitlerci Almanya'ya yardıma devam etmekte ve Bulgar ordusunu Yugoslav halk kurtuluş ordusuna karşı kardeş savaşı yürütmek zorunda bırakmaktadırlar.
Apaçık değil midir ki, Bulgar idarecileri Bulgaristan'ın kurtuluşunu gerçekten düşünselerdi, her şeyden önce, Vatan Cephesi taraftarları üzerinde, ordudaki vatanseverler ve Alman işgalcilerini memleketten kovmak için yapılan mücadelede iç halk kuvvetlerinin en ümitlisi olan ayaklanma hareketi üzerinde yaptıkları baskıları şiddetlendirmezlerdi, bilakis bu baskıya son vermiş olurlardı; hapishane ve temerküz kamplarındaki tutuklu sayısını arttırmazlardı, aksine oralarda acı çeken onbinlerce halk savaşçısını serbest bırakmış olurlardı. Eğer Bulgar idarecileri memleketin kurtuluşunu düşünselerdi, Yugoslav halk kurtuluş ordusuna karşı askeri kuvvetler göndermezler, Yugoslavya'dan Bulgar işgalkolordusunu çekmiş ve yeni, demokratik federatif Yugoslavya ile dostluk münasebetleri kurmuş olurlardı. Onlar-Bulgaristan'ın kurtuluşunu düşünselerdi, Sovyetler Birliği'ne, İngiliz -Sovyet-Amerikan demokratik koalisyonuna karşı yürüttükleri haydutluk savaşında Hitlerci Almanya'ya her türlü maddi ve manevi yardımda bulunmaktan çekinmiş olurlardı.
Fakat iktidardaki Alman taraftan faşist klik, Almanya ile münasebetlerini keserek, Bulgaristan'ı kurtarmak yolunda hiç bir şey yapmamaktadır. Bu klik, sıkışınca sorumluluktan sıyrılabilmek ve takip ettiği ihanet ve macera siyaseti sonucunda düştüğü kapandan herhangi bir uzlaşma yolunu beklemekle kurtulmak ümidini beslemeyerek, halk üzerinde gasp yolu ile kurduğu egemenliği çeşitli manevralar çevirmek ve hatta belirli dönüşler yapmak suretiyle korumak için sırf kendi kurtuluşunu düşünmektedir.
Halen Bulgar idarecilerinin en büyük kaygısı, Alman taraftarı siyasetlerini önüne geçilmez bir demagoji ile mümkün olan en iyi bir tarzda maskelemektir. Onlar köylülere, toprak vereceklerini ve köy iktisadiyatı mahsullerinin fiyatlarını yükselteceklerini, devlet memurlarına ve emeklilere ise ücret ve emekli maaşlarını arttıracaklarını vadetmektedir. Onlar «kanunsuz zenginleşenlere» karşı savaş açacaklarını gürültülü bir şekilde ilan etmekte ve memlekette «yeni bir adalet devri» gerçekleştirildiğini belirtmektedirler. Onlar, bütün bu asılsız vaadlerle halkın gözünü tozla boyamaktadır ve bundan maksatları Alman istilacılarına karşı yürütülen mücadelenin gelişmesini bir çaresini bulup da durdurmaktır.
Hayır, Bulgar faşistlerinin, büyük Bulgar şövenistlerinin gönül rızasiyle, kendi teşebbüsleriyle Almanya ile münasebetlerini kesmek üzere tedbirler almaları beklenemez. Canını kurtarmak için titreyen, halkın yakın intikamı karşısmtla korku hisseden Hitler'in ve onun işlediği suç ve cinayetlerin suç ortakları, bu yönde en son imkanlardan mahrum edilmedikçe, Bulgaristan'ı halka felaket getiren Alman taraftarı siyaset yoluna sevketmek için ellerinden gelen şeyi yapacaklardır.
Stalin 1941 yılında Bir Mayıs emrinde şöyle dedi:
«Faşist devletler bloku Kızılordunun darbeleri altında çatırdamakta ve dağılmaktadır. Halen Hitler'in Rumen, Macar ve Bulgar «müttefikleri» safında korku ve telaş hüküm sürmektedir. Şimdi, memleketleri Almanlar tarafından işgal edilmiş ve edilmekte olan bu Hitler hizmetkarları Almanya'nın savaşı kaybettiğini görmemezlik edemezler. Romanya, Macaristan, Finlandiya ve Bulgaristan için felaketten kurtulmalarına sadece bir imkan vardır, o da Almanlarla münasebetleri keserek, savaştan çıkmalarıdır. Fakat bu memleketlerin şimdiki hükümetlerinin Almanlarla münasebetlerini kesmeğe muktedir olduklarına güç güvenilebilir. Bu memleket halklarının Alman boyunduruğundan kurtulmak davasını bizzat kendileri ele almak zorunda kalacakları telakki edilebilir. Bu itibarla, bu memleketlerin halkları, Hitlercilerin kendilerini çıkmaz sokağa soktuklarını ne kadar çabuk anlarlarsa, Alman esaretçilerine ve memleketlerinde onların yaltaklarına yaptıkları her yardımı ne kadar çabuk keserlerse, bu memleketler savaştan o derece daha az insan kaybı ve tahribat görecekler, demokratik memleketlerin anlayışına o derece daha fazla güvenebileceklerdir.»
Evet, şimdi söz Bulgaristan halkınındır ve elde silahla Alman istilacılarını memleketten kovmak hususunda harekete geçmesinin ve bu işe hazır olmasının zamanı gelmiştir. Yürüttükleri ihanet siyaseti uğrunda şimdilik ellerinde bulunan devlet egemenliğinden faydalanan ve Alman süngülerine güvenen birer vatan haini ve Hitlerci yaltaklan olan Bulgar idarecileri her ne harekete girişirlerse girişsinler, Bulgaristan halkı kurtuluş davasını kendi eline alınca, Bulgaristan'ın Hitlerci Almanya ile münasebetlerini kesmesini önleyemezler ve hatta uzun bir süre için geriye bırakamazlar.
Şu anda Bulgaristan halkı bakımından meselenin aslı, Almanya ile münasebetlerini daha çabuk kesmekten, Hitlerci ordunun, Hitlen.:i devletin ve Hitlerci barbar «yeni nizam»ının yıkılıp yokedilmesine kuvvetleri oranında katılmaktan bu suretle memleketini yıkım ve milli felaketten kurtarmaktan ve hürriyete kavuşarak, Bulgarları beş yüz yıllık yabancı esaretten kurtarmış olan Rus halkının mühim rol oynadığını hürriyetsever milletler ailesinde layık olduğu yeri almak hakkım kazanmaktan ibarettir.
Hitlerci Almanya'nın yaklaşmakta olan son hezimetinin şartlan içinde, halen Balkanlarda meydana gelen şartlarda Bulgaristan halkı, onun ayaklanma hareketi ve vatansever askerleri yeni Yugoslavya'nın halk kurtuluş ordusu ile, Makedonyalı ve Yunan asileriyle işbirliği ederek, Hitlerci Almanya ile imzaladığı haydutluk ittifakı derhal bozacak ve Almanları memleket hudutlarından dışarıya kovacak durumdadır. O, Bulgaristan topraklarında bulunan Alman askeri kuvvetlerinin büyük bir kısmım silahsızlandıracak ve zararsız bir hale sokacak durumdadır. Bu da, Bulgaristan halkının yüzbinlerce evladının hayatını korumak, Bulgaristan'ı yıkımdan ve kendisini tehdit eden felaketten kurtarmak demek olurdu ve aynı zamanda Bulgaristan halkının savaş vadelerini kısaltmak ve kurbanlarım azaltmak yolunda kıymetli bir yardımı teşkil ederdi.
Görüş ve parti farkı gözetilmeksizin Vatan Cephesinin, halkını Alman boyunduruğundan kurtarmak ve Bulgaristan'ın Rus halkına ve Sovyetler Birliği'ne karşı dostluk hisleri besleyen, hür, bağımsız, demokratik ve kuvvetli bir devlet olarak yeni bir hayata kavuşması maksadiyle yürüttüğü mücadelede birleşmiş bulunan Bulgaristan vatanseverleri, bugün Kızılordunun kazandığı parlak zaferler ve Hitlerci Almanya'ya karşı doğudan, bat!dan ve güneyden elbirliğiyle girişilmiş olan taarruz neticesinde, Bulgaristan halkının kurtuluş davasının başarısı hususunda daha büyük bir inanca sahip olacaklardır. Oı·duda Hitler aleyhindeki muhalefet artmaktadır. Memleketin her tarafında Alman haydutlarına karşı yönetilen ayaklanma hareketi genişlemektedir. Bütün faşist devlet cihazı Bulgaristan ayaklanma hareketine karşı kullanılmış olmakla beraber bu hareketi bastırmayı başaramadı. Bu hareketin daha birçok noksanlıkları, yani daha iyi bir teşkilattan, teçhızat ve askeri kumanda kadrosundan mahrum olmasına rağmen, bu hareketin durmadan gelişmesi, kuvvetlerinin büyümesi, halk kitleleri tarafından ayaklananların müfrezelerine yapılan yardımın sürekli artması ve ayaklananlarla ordudaki vatanseverler arasındaki savaş dostluğunun sağlamlaşması şüphe götürmez bir gerçektir.
Çok defa, bütün ayaklanma bölgelerini abluka altına alan ve vahşilikleriyle işi bütün köyleri mahvedecek derecede azıtan faşist inzibat kuvvetlerinin gaddarca hareketlerine direnen ayaklanma hareketi, Vatan Cephesinin en ümitvar silahlı kuvveti olarak gittikçe büyümektedir; bu silahlı kuvvet olmazsa Bulgaristan halkının Alman boyunduruğundan ve faşistlerin zôrbalığından kesin olarak kurtulması mümkün değildir. Bilhassa ayaklanma hareketinin önemi dolayısiyle Vatan Cephesinin gerek merkezdeki, gerekse mahallerdeki idareci ve faaliyetçilerinc düşen görev, Vatan Cephesinin saflarını takviye etmek ve bazı antifaşist çevrelerde ayaklananların silahlı mücadelesine gereken değeri vermemek gibi henüz var olan eğilimleri ve bu mücadelenin orduya mensup vatansever unsurların katılmasıyla genişleme5inden duyulan korkuyu mümkün olan en kısa hir nımanda yok etmektir. Ancak böylelikle Bulgar v;_tanseverleri, önlerinde duran ve Bulgaristan için hay.lli önemde olan görevleri, yani Alman istilacılcır!PJ memleketten kovarak, Alman taraftan faşist idar.:ciler tarafından çıkmaz sokağa sokulan Bulgaristan'ı bu çıkmazdan kesin olarak çıkarmağa muktedir gerçekten milli halk demokrasili bir egemenlik kurmak görevlerini başariyle halledebileceklerdir.
Elbette, yenilecek daha birçok güçlükler vardır, fevkalade büyük gayretler sarfedilmesi ve şiddetli savaşlar yapılması, daha bir hayli kurban verilmesi gerekecektir. Fakat hiç şüphe yok ki, ilerisi yirmi yıldanberi faşizme karşı kahramanca savaşmakta olan Bulgaristan halkı kendisine düşen görevi, vatanına karşı, İslav kardeşlerine karşı ve bütün ileri insanlığa karşı olan görevini yerine getirebilir ve yerine getirecektir.
6 ağustos 1944.