DÜHRİNG'İN İKİ TÜR ELEŞTİRİSİ
Mahçıların materyalizm üzerinde yaptıkları inanılmaz çarpıtmanın ilginç bir başka özelliğini kaydedelim. Her ne kadar Engels kendisini kesin olarak Büchner'den ayırmış oisa da, Valentir.ov, marksistleri güya Plebanov'la aralarında büyük benzerlikler olan Büchner'le karşılaştırarak haklarından geleceğini düşünüyor. Aynı soruna bir başka yönden yaklaşan Bogdanov, "alışıldığı üzere belli bir horgörü ile sözü edilen doğalcıların materyalizmi"ni savunuyora benziyor. (Ampiryomonizm, Kitap III, s. x.) Valentinov ve Bogdanov, her ikisi de, bu konuda, bağışlanmaz bir bulanıklığa düşüyorlar. Marks ve Engels, her zaman kötü sosyalistlerden "horgörü ile sözederlerdi", ama bundan, onların sosyalizmin doğru öğretisini istedikleri sonucu çıkar, sosyalizmden burjuva görüşlerine kaçış değil. Marks ve Engels, her zaman kötü materyalizmi (özellikle anti-diyalektik olanı) mahkum ettiler, ama bunu, daha yüksek, daha gelişmiş, diyalektik materyalizm açısından yaptılar, hümcü ya da berkeleyci görüş açısından değil. Marks, Engels ve Dietzgen, kötü materyalistlerle tartışmayı, onları ikna etmeyi ve yanlışlarını düzeltmeyi isterlerdi; Hume'ün ve Berkeley'in öğretililerine gelince, Mach ve Avenarius'a gelince, onların eğilimlerini hepten daha da aşağılayıcı tek bir değinmeyle yetinerek tartışmaya dahi girmezlerdi. Onun için bizim mahçıların Holbach ve ortaklarına karşı, Büchner ve ortaklarına karşı, o sonu gelmez yüz buruşturmaların, o yapmacıkların, bütün Mach öğretisinin, genellikle materyalizmin asıl temellerinden ayrılmasını örtmek ve Engels'e karşı dürüst ve açık bir tutum takınmak korkusunu gizlemek için, halkın gözünü küllemek çabasından başka hiç bir şey değildir.
Bununla birlikte, Engels'in Ludwig Feuerbach'ının ikinci bölümünün sonunda yaptığından daha açık ve kesin bir biçimde, 18. yüzyıl Fransız materyalizmi üzerine, Büchner, Vogt ve Moleschot üzerine düşünce açıklamak gerçekten güç olurdu. Düşüncesini kasıtlı olarak değiştirip bozmak istemedikçe Engels'i anlamamak olanaksızdır. Bu bölümde, materyalizmin bütün okullarını tüm idealist kamptan, genel olarak tüm kantçıhk ve hümcülükten nelerin temel olarak ayırdığını açıklayan Engels, Marks ve ben materyalistiz diyor. Ve Engels, Feuerbach'ta zaman zaman herhangi bir materyalist okulun yanlışları yüzünden materyalizmi reddeden Feuerbach'ı bir tür korkaklıkla, düşünce hafifliğiyle suçlar. Engels, Feuerbach "materyalizm işportacılarının (Bühner ve ort.) öğretileri ile genellikle materyalizmi karıştırmamalıydı"[78] der. (s. 21.) Ancak gerici Alman profesörlerini okuyarak ve onların öğretilerini gözü kapalı okuyup kabul eden çürümüş kafalar, Engels'in Feuerbach'a yönelttiği böylesine suçlamaların niteliğini anlayamazlar.
Engels, çok açık bir biçimde, Büchner ve ortaklarının "hiç bir şekilde hocalarının sınırlamalarını aşamadıkları", yani 18. yüzyıl materyalizmini aşamadıkları için ileriye doğru tek bir adım atmadıklarını söylüyor. Ve işte bunun için ve yalnız bunun içindir ki, Engels, Büchner ve ortaklarını paylamıştır; bilisizlerin sandığı gibi, materyalizmlerinden ötürü değil, materyalizmi ilerletmemiş olduklarından ötürü, "[materyalizmin] teorisini daha ileriye götürmeyi kendileri için birazcık olsun iş edinmemiş oldukları" için paylamıştır. Engels'in Büchner ve ortaklarına yönelttiği tek kınama budur. Engels, bu konuda 18. yüzyıl Fransız materyalistlerinin üç temel "sınırlama"sini (Beschränktheit), Marks ve Engels'in kendilerini kurtardıkları, ama Büchner ve ortaklarının kurtulmayı başaramadıkları sınırlamaları birer birer sıralıyor. Birinci sınırlama: eski materyalistler "mekanikçi" bir anlayıştaydılar, şu anlamda ki, "kimyasal ve organik doğanın süreçlerine yalnız mekanik ölçütü uyguluyorlardı." (s. 19.) Bundan sonraki bölümde Engels'in bu sözlerinin iyi anlaşılamamasının bazı kişilerin yeni fizik yoluyla idealizme yenilmelerine neden olduğunu göreceğiz; Engels, mekanikçi materyalizmi, "çağdaş" idealist eğilimdeki ve aynı zamanda Maeb eğilimindeki fizikçilerin ona yükledikleri nedenlerle suçlamıyor, ikinci sınırlama: eski materyalistlerin anlayışları felsefelerinin anti-diyalektik olması nedeniyle metafizikti. Bu sınırlılık Büchner ve ortaklarının olduğu kadar bizim mahçıların da özelliğidir; bizim mahçılar, daha önce de gördük, bilgibilime uygulanan Engels'in diyalektiğinden kesinlikle hiç bir şey anlamamışlardır (örnek: mutlak gerçek ve göreli gerçek). Üçüncü sınırlama: toplumsal bilimler alanında idealizmin "el üstünde" tutulması; tarihi materyalizmin anlaşılamaması.
Engels, bu üç "sınırlamayı", sorunu kestirip atan bir açıklıkla sıraladıktan ve açıkladıktan sonra (s. 19-21) ekliyor: "Büchner ve ortakları bu sınırlamaları aşamadılar (über diese Schranken)."
Yalnız bu nedenlerle, ve yalnız bu ölçüler içindedir ki, Engels, 18. yüzyıl materyalizmini ve Büchner ve ortaklarının öğretisini reddeder! Materyalizmin (mahçılar tarafından değiştirilip bozulan) daha temeldeki bütün öteki sorunlarında, Marks ve Engels ile bütün bu eski materyalistler arasında hiç bir jark yoktur ve olamaz. Batı Avrupalı öğretmenleri ve düşünce ortakları için, Mach ve ortaklarının çizgisiyle materyalistlerin çizgisi arasındaki köklü fark genel olarak çok açık olduğuna göre, bu apaçık soruna bulanıklık getirenler yalnız bizim Rus mahçıları olmuştur. Bizim mahçılar, marksizm ile bağları koparmalarına ve burjuva felsefesinden yana geçmelerine, marksizme getirilen "pek önemli olmayan bir düzeltme" görünümü vermek için sorunu bilerek karıştırıp bulandırıyorlar!
Dühring'i alalım. Engels'in onun hakkındaki değerlendirmesinden daha aşağılayıcısını düşünmek zordur. Ama bakın Mach'ın "devrim yapan felsefesi"ni öven Leclair, Engels'le aynı zamanda aynı Dühring'i nasıl eleştiriyordu. Leclair'e göre, Dülıring, "duyumun, genellikle bilincin ve aklın her faaliyeti gibi, hayvansal organizmanın bir salgısı, bir işlevi, yüce bir çiçeği, toplu bir etkisi vb., olduğunu kaçamaksız, dosdoğru açıklayan" (Der Realismus, vb., 1879, s. 23-24) materyalizmin "aşın sol"unu temsil eder.
Engels'in Dühring'i eleştirmesi bunun için midir? Hayır. Engels, bu konu üzerinde bütün materyalistlerle olduğu gibi Dühring'le de tavı görüş birliğinde idi. Dühring'i, taban tabana karşıt bir açıdan, yani onun materyalizminin tutarsızlıkları yüzünden, kapıyı inancılığa aralık bırakan idealistçe kuruntuları yüzünden eleştirdi.
"Doğa, düzenli bir biçimde uyumlu görüşler üreterek şeylerin akışı konusunda gerekli bilgiyi yaratmak için, düşünen varlıkların hem içinde, hem de dışında bizzat çalışır." Leclair, Dühring'in bu sözlerini aktararak, bu materyalist anlayışa, materyalizmin bu "kaba metafiziğine", onun kurduğu "tuzağa", vb., vb. kudururcasına saldırıyor, (s. 160 ve 161-163.)
Engels'in Dühring'i eleştirmesi bunun için midir? Hayır. Engels her çeşit tumturaklı sözlerle alay ederdi, ama bilinç tarafından yansıtılan doğanın nesnel yasalarının tanınması konusunda, başka her materyalistle olduğu gibi Dühring'le de kesinlikle uyuşuyordu.
"Düşünce kendi dışındaki her şeyden daha yüksek bir gerçeklik biçimidir. ... Bir temel öncül, maddi olarak gerçek dünyanın, bilinç belirtileri gruplarından bağımsızlığı ve ayrılığıdır." Leclair, Dühring'in bu sözlerini ve aynı zamanda gene Dühring'in Kant'a ve başkalarına karşı saldırılarını aktararak, onu, "metafiziğe" (s. 218-222) batmak ve "metafizik dogmayı" kabul etmekle suçluyor.
Engels'in Dühring'i eleştirmesi bunun için midir? Hayır. Evrenin zihinden bağımsız olarak varlığı konusunda, kantçıların, hümcülerin, berkeleycilerin vb. bu gerçekten gösterdikleri her sapmanın yanlış olduğu konusunda, Engels'in başka her materyalistle olduğu gibi Dühring'le de görüş birliği tamdı. Eğer Engels, Leclair'in mahçı anlayışla Dühring'i hangi açıdan eleştirdiğini görmüş olsaydı, Dühring'e yönelttiklerinin yüz kat daha aşağılayıcı sıfatları bu iki gerici filozofa layık görürdü. Dühring, Leclair için zararlı gerçekçiliğin ve materyalizmin cisimleşmesiydi (aynı zamanda bkz: Beiträge zu einer monistischen Erkenntnistheorie, 1882, s. 45.) – Mach'ın hocası ve omuzdaşı W. Schuppe, 1878'de, Dühring'in "hayali gerçekçiliğini" (Traumrealismus)20 suçluyordu ve böylece Dühring'in bütün idealistler hakkında kullandığı "hayali idealizm" suçlamasından öç alıyordu. Engels'e göre ise, tersine, materyalist olarak Dühring ne yeteri kadar sağlam, ne yeteri kadar açık, ne de yeteri kadar tutarlı idi.
Marks, Engels ve Dietzgen de, materyalizmin genellikle ileri aydınlar arasında ve özellikle de işçi çevrelerinde ağır bastığı bir çağda felsefe arenasına çıktılar. Şu halde dikkatlerini, eski düşüncelerin yinelenmesine değil de, materyalizmin ciddi bir teorik gelişme göstermesine, onun tarihe uygulanmasına, yani materyalist felsefe yapısının ta çatısına kadar tamamlanıp bitirilmesine vermiş olmaları çok doğaldır. Bilgibilim alanında, ister istemez, Feuerbach'ın yanılgılarını düzeltmekle, materyalist Dühring'in yavan düşünceleri ile alay etmekle, Büchner'in (aym zamanda bkz: J. Dietzgen) yanlışlarını eleştirmekle, işçi çevrelerinde en çok tanınan ve en yaygın yazarların özellikle yoksun oldukları şeyi, yani diyalektiği vurgulamakla sınırlı kaldılar. Marks, Engels ve J. Dietzgen, işportacıların düzinelerle kitapta bas bas bağırdıkları materyalizmin temel gerçekleri konusunda endişe etmiyorlardı, ama bütün dikkatlerini, bu temel gerçeklerin vulgarize edilmemesine, aşırı basitleştirilmemesine, bunların düşünce durgunluğuna yolaçmamasına ("materyalizm aşağı, idealizm yukarı"), idealist sistemlerin, hegelci diyalektiğin –şu meydan horozları Büchner'ler, Dühring'ler ve ortaklarının (Leclair, Mach, Avenarius ve ötekiler de dahil) mutlak idealizmin gübre yığınlarından seçip alamayacakları bu incinin– değerli meyvelerinin unutulmamasına verdiler.
Engels ve J. Dietzgen'in felsefe üzerine çalışmalarının tarihi koşulları biraz olsun somut olarak göz önünde tutulduğunda, bu yazarların, materyalizmin ilk temel doğrularını savunmaktan çok, neden bu doğruların basitleştirilerek yaygınlaştırılmasından sakındıkları çok iyi anlaşılır. Aynı şekilde, Marks ve Engels, siyasi demokrasinin temel istemlerini savunmaktan çok, kendilerini bu istemlerin vulgarizasyonundan uzak tutmakla ilgilenmişlerdir.
Ancak felsefi gericilerin öğretilileri bu durumu "fark edemezler" ve okurlarına durumu, materyalist olmanın ne anlama geldiğini Marks ve Engels bilmiyorlardı demeye getirecek şekilde sunabilirlerdi.
8. J. DİETZGEN NASIL GERİCİ FİLOZOFLARIN GÖZÜNE GİREBİLDİ?