KAPİTALİN ÖZETİ - İŞBÖLÜMÜ VE MANÜFAKTÜR
Kooperasyonun, işbölümüne dayanan klasik biçimi olarak manüfaktür 1550'den 1770 yıllarına kadar hakim şekil olmaya devam eder. Manüfaktür, başlıca şu şekillerde ortaya çıkar:
(1) Her biri, üretim işleminin bir ayrıntısını gerçekleştiren (örneğin, binek arabası yapımı) birçok değişik zanaat erbabının bir araya getirilmesiyle, ki bu tip bir üretim, çok kısa bir süre sonra zanaatkarın el hünerinin bütününü gösterme yeteneğini kaybetmesine, diğer taraftan ise ayrıntılı olarak yaptığı işi çok daha mükemmel bir şekilde gerçekleştirmesine yol açar; ve böylece, iş-süreci, üretim işlemi bütününün, bileşkelerine ayrıldığı bir işleme dönüşmüş olur. (s.318,319[336-337].)
(2) Manüfaktür, birinci şeklin tam tersi olan bir şekilde de ortaya çıkabilir: aynı ya da benzer işi yapan birçok zanaatkar aynı işyerinde bir araya getirilirler, bir ürünü elde etmek için birbirinin peşisıra gerçekleştirilme yerine, zamanla tedrici olarak birbirlerinden kopup ayrılır ve her bir işlem, bir ve aynı zamanda sürekli olarak, sadece, bir ya da birkaç işçi tarafından gerçekleştirilir. (İğne yapımı, vb.) Ürün, şimdi tek bir zanaatkarın işi olmak yerine, artık her biri farklı bir ayrıntı işlemini gerçekleştiren zanaatkarların bir arada meydana getirdikleri bir iş halini alır. (s.319, 320 [337, 338].)
Her iki halde de, ortaya çıkan sonuç; organları insanlar olan bir üretim mekanizmasıdır. İş, bir el hüneri olma vasfını korur; ürünün, elde edilmesi için geçmek zorunda kaldığı her ayrıntı işlemi el ile gerçekleştirilebilmelidir; bu bakımdan, iş-sürecinin her türlü gerçekten bilimsel bir şekilde ele alınıp incelenmesini konu dışı eder. Her işçi, bu tip üretimin el hünerine dayanan mahiyeti itibarı ile, tamamen belirli bir ayrıntı işlemine sıkı sıkıya bağlanır. (s. 321 [338-39].)
Bu şekilde, zanaatkarlığa kıyasla, emekten tasarruf edilmiş olur ve bu tasarruf, zamanla elde edilen hüner ve yeteneklerin, tecrübenin nesilden nesile aktarılması ile daha da artar. Böylece manüfaktürdeki işbölümü, daha önceki toplam biçimlerindeki bir mesleği, ya da zanaatı veraset veya mensubiyet yoluyla kastlar ya da loncalar içinde dondurmak, taşlaştırmak eğilimine tekabül eder. Manüfaktür, iş aletlerini çeşitli ayrıntı işlemlerine en uygun bir şekle getirmek yoluyla çeşitlendirir ve mükemmelleştirir. Yalnız Birmingham'da, farklı işler için kullanılan 500 çeşit çekiç vardır. (s. 323-24 [341].)
Genel işleyiş mekanizması açısından ele alındığında, manüfaktür iki görünüme sahiptir. Ya, birbirinden bağımsız ayrıntı ürünlerinin (örneğin, saat) sırf mekanik olarak bir araya getirilmesi, ya da birbirleri ile ilişkili bir dizi işlemin tek bir işyerinde gerçekleştirilmesi (örneğin, iğne yapımı).
Manüfaktürde, her grup işçi, bir diğerine, bu sonuncunun işleyeceği hammaddeyi sağlar. Bunun için, manüfaktürde çalışmanın temel şartı, her grubun belirli bir miktarı belirli bir zamanda üretmesidir; böylece normal kooperasyonun çalışma şartlarına kıyasla, emeğin oldukça değişik bir sürekliliği, düzenliliği, tekdüzeliği ve yoğunluğu elde edilmiş olur. Manüfaktürde, bir metaya sadece bunun yapımı için toplumsal gerekli işzamanı kadar harcanması, bizzat üretim sürecinin teknik kanunu olarak ortaya çıkar. (s. 329 [345].)
Ayrı ayrı işlemlerin yapılabilmesi için gerekli olan zaman sürelerindeki eşitsizlik, farklı işleri gerçekleştiren işçi gruplarının değişik büyüklüklerde ve değişik sayılarda olmasını zorunlu kılar. (Örneğin, matbaa harfi manüfaktüründe, bir tesviyeciye karşılık, iki dökümcü ve dört de kıncı vardır). Böylece manüfaktür toplumsal toplu işçinin çeşitli organlarının niceliksel boyutları arasında matematiksel olarak daha önceden saptanmış bir oranı oluşturur ve üretim hacmı, ancak özel işçi grubu için bir çarpan uygulanarak, genişletilebilir.
Manüfaktürde, ancak belirli bir üretim düzeyine erişildikten sonra; denetleme, ürünlerin bir yerden diğer bir yere nakledilmesi gibi bazı işlemlerin başlı başına, bağımsız işler haline getirilmesi bir işe yarar. (s. 329, 330 [346].)
Çeşitli manüfaktürlerin tek bir birleşik manüfaktür halinde bir araya getirilmeleri de, rastlanan bir durumdur, fakat bu durum da, ancak, makinaların üretim sürecinde kullanılmaları ile meydana gelecek gerçek teknik birlikten henüz yoksundur. (s. 331 [347-48].)
Makinalar manüfaktür düzeninde, daha ilk zamanlarda, ara sıra ve dağınık olarak; hububat değirmenlerinde, maden filizi kırma işlemleri vb. gibi alanlarda, fakat ancak tali bir unsur olarak görünmeye başladı. Manüfaktür döneminin başlıca makinası, eski bireysel zanaatkara göre çok daha yüksek bir mükemmellik derecesine erişmiş ve parça işçide tek yönlülük ve eksiklik olarak göze çarpan özelliklerin bile kendisinde bir mükemmellik unsuru haline dönüştüğü, toplam-işçinin bizzat kendisidir. (s. 333 [348-49] .) Manüfaktür, bu parça işçileri arasındaki farklılıkları geliştirir, on1arı vasıflı ve vasıfsız işçiler olarak ayırır ve hatta işçiler arasında tam bir hiyerarşiye bile yol açar. (s. 334 [349].)
İşbölümü: (1) genel işbölümü (endüstri, tarım vb.) (2) Bu genel üretim türlerinin tiplere ve alt-tiplere ayrılması olarak işbölümü, (3) bir işyeri içinde meydana gelen işbölümünü, tekil işbölümü olarak değişik açılardan ele alabiliriz. Toplumsal işbölümü de, farklı hareket noktalarından başlayarak gelişir: (1) Bir aile içinde ve daha sonra bir kabile içinde cins ve yaş faklılıklarına göre doğal işbölümü meydana gelir; komşu kabilelere karşı zor kullanarak köle elde edilmesi, işbölümünü yaygınlaştırır. (S. 335 [351-52].) (2) Yer, iklim, kültür düzeyi gibi farklılıkların sonucu olarak değişik topluluklar, temasa geldikleri yerlerde birbirleri ile değiştirdilderi farklı farklı ürünler üretirler (S. 49 [87].) Böylece, yabancı topluluklar ile yapılan değişim, doğal işbölümünün daha da gelişmesine yol açarak topluluğun doğal birliğinin parçalanmasında en önde gelen vasıtalardan birini oluşturur. (S. 336 [352].)
Manüfaktürdeki işbölümü, toplumsal işbölümünde belirli bir gelişme düzeyine erişilmiş olmasını gerektirir; diğer yandan, manüfaktürdeki işbölümü de, toplumsal işbölümünü bölgesel işbölümünde olduğu şekilde, daha da geliştirir ve arttırır. (S. 337, 338 [352, 353].)
Toplumsal işbölümü ile manüfaktürdeki işbölümü arasında daima şu fark vardır ki, birincisinde her bir üretici zorunlu olarak meta üretmektedir, halbuki ikincisinde parça-işçinin tek başına meta üretmesi söz konusu değildir. Bu bakımdan, birinci tip işbölümünde dağınıklık ve düzensizlik, ikincisinde ise yoğunlaşma ve örgütlülük göze çarpan özelliklerdir. (S. 339, 341 [354, 356].)
Eserde daha sonra, Hindistan'daki tarım topluluklarının ilk örgütleniş biçimleri (S. 341, 342 [357].), ve Loncalar (S. 343-44 [358-59].) ele alınır. Bütün bu toplumsal biçimlerde toplumda işbölümünün mevcut olmasına karşılık, manüfaktürdeki işbölümü kapitalist üretim tarzının kendine özgü ürünüdür. Kooperasyonda olduğu gibi, manüfaktürde de işçilerin birbirlerini bütünler bir şekilde çalıştırılması, sermayenin bir varoluş biçimidir. Buna göre işgüçlerinin birleştirilmesi sonucu ortaya çıkan üretme gücü, sermayenin üretme gücü imiş gibi görünür. Basit kooperasyon, bireysel işçinin çalışma biçimini büyük ölçüde bir değişikliğe uğratmadan bırakırken, manüfaktür bunu temelinden değiştirir ve işçinin bağımsız olarak ürün üretebilmesini imkansız kılacak şekilde, onu sakatlar, işçi, bu yeni durumda ancak işyerinin basit bir uzantısı durumundadır. İşçilerin büyük çoğunluğunun entellektüel yetenekleri büyük ölçüde yoktur. Manüfaktürdeki işbölümünün bir sonucu olarak işçiler iş-sürecinde tamamen kendi dışlarında, bir başkasının malı olan ve hükmedici nitelikteki bir entellektüel güç ile yüz yüze gelirler. Kooperasyon döneminde başlayan ve manüfaktür ile birlikte gelişen kafa ile kol emeklerinin bu birbirinden kopma süreci, bilimi bağımsız bir üretme-gücü olarak emekten ayıran ve onu sermayenin hizmetine sokan modern endüstri dönemi ile tamamlanmış olur. (S. 346 [361].)
Eserde, bu bölümden sonra aydınlatıcı örnek ve aktarmalar yer alır. (S. 347 [362-63].)
Bir yönüyle toplumsal emeğin belirli bir örgütlenmesi olan manüfaktür, diğer bir yönü ile sadece, nispi artık-değer üretmenin özel bir yöntemidir. (S. 350 [364].) Aynı yerde, manüfaktürün tarihi gelişme açısından önemine değinilir.
Manüfaktürün en genel üretim birimi olduğu dönemlerde dahi; vasıflı işçilerin bolluğuna karşılık vasıfsız işçi sayısındaki azlık; kadın ve çocukların çalıştırılmasına karşı yetişkin erkek işçilerin gösterdiği direnç; bir işe yaramadığı hallerde bile, yakın zamanlara kadar çıraklık kanunlarının çıkartılmasında ısrar edilmesi; henüz toplam-işçinin tek tek işçilerden bağımsız ve onları önemsiz hale getiren bir özellik kazanamamış olması nedeniyle, işçilerin başkaldırmaları; işçilerin toplu halde göç etmeleri gibi engeller, manüfaktürün gelişmesine zorluk çıkarıyordu. (S. 353, 354 [367, 368].)
Bunun yanısıra, manüfaktürün bizzat kendisi, toplumsal üretimin bütününde köklü değişiklikler gerçekleştirme ve hatta toplumsal üretimi yönlendirebilme bakımından yetersiz kalıyordu. Sınırlı teknik temeli, bizzat kendisinin yarattığı, üretimin gerektirdiği gelişmeler ile çelişkiye düşüyordu. Makina gerekli hale gelmişti ve manüfaktür de zaten makinaların nasıl yapılması gerektiğini öğrenmişti.