Header Ads

Header ADS

KAPİTALİN ÖZETİ - NİSPİ ARTI DEĞERİN ÜRETİMİ

KAPİTALİN ÖZETİ - 

NİSPİ ARTI-DEĞER KAVRAMI 

Belirli bir işgünü süresi için, yani işgününün süresi sabit kabul edildiğinde, artı-emek ancak gerekli-emeğin azaltılması yolu ile fazlalaştırılabilir; bu, yani gerekli-emeğin azaltılması ise, ücretIerin işgücünün değerinin altına düşürülmesi bir yana bırakılacak olursa, ancak emeğin değerinin düşürülmesi, yani gerekli tüketim araçlarının, ya da zaruri ihtiyaç maddelerinin fiyatlarının düşürülmesi ile mümkün olabilir. (s. 291-93 [312-15].) Gerekli tüketim araçlarının fiyatlarının düşürülmesi ise, ancak emeğin üretkenliğinin arttırılması, üretim tarzının bizzat kendisinin tamamen değiştirilmesi, geliştirilmesi ile sağlanabilir.

İşgünü süresinin uzatılması ile elde edilen artı-değer, mutlak artı-değer, tüketim araçlarının üretilmesi için gerekli işzamanının azaltılması ile elde edilen artı-değer ise, nispi artı-değerdir. (s. 295 [315].)
Emeğin değerini düşürebilmek için, üretici güçlerdeki gelişmenin özellikle, sanayinin ürünleri işgücünün değerini belirleyen dallarında, zaruri ihtiyaç maddelerini, bunların hammaddelerini vb. üreten işkollarında kendini göstermesi gerekir. 


Eserde, daha sonra rekabetin, emeğin üretme gücünü arttırmak sureti ile metaların fiyatlarındaki düşmeye ne şekilde yol açtığı gösterilir ve kanıtlanır. (s. 296-99 [316-19].) 

Metaların değerlerinin yanısıra, işgücünün değeri de emeğin üretkenliğine ters orantılıdır, çünkü işgücünün değeri meta fiyatlarına bağlı olarak değişir. Bunun tersine, nispi artı-değer, emeğin üretkenliği ile doğru orantılı olarak değişir. (s. 299 [319].) 

Kapitalist metaların mutlak değerleri ile değil, fakat sadece onların içerdikleri artı-değer ile ilgilenir. Artı-değerin gerçekleştirilmesi üretim sürecine katılan değerin gerisin geriye elde edildiğine delalet eder. s. 299 [320]'a göre, emeğin üretkenliğinin arttırılması sürecinin, aynı zamanda metaların fiyatlarını düşürdüğü ve onların içerdiği artı-değeri fazlalaştırdığı gözönünde tutulacak olursa, önem verdiği biricik şeyin, değişim-değeri yaratmak olduğu kapitalistin, neden sürekli olarak metaların değişim-değerlerini düşürmeye çalıştığı da anlaşılmış olur. (Quesnay ile karşılaştırın, s. 300 [320].)

Bu bakımdan, kapitalist üretim tarzında, emeğin üretkenliğini arttırmak süreti ile emek tasarrufunda bulunmak, asla işgünü süresinin kısaltılmasını amaçlamamaktadır. Bu sonuncusu, yani işgünü süresi kısalmak yerine, uzayabilir bile. Bunun için, Mc Culloch, Ure, Senior ve benzeri iktisatçıların yazdıklarında, bir sayfada işçinin sermayeye, üretici güçleri geliştirdiği için şükran borcu olduğunu, ve bir sonraki sayfada da bu şükran duygusunu gelecekte 10 saat yerine 15 saat çalışarak ispatlaması gerektiğini pekala okuyabiliriz. üretici güçlerdeki bu gelişmenin hedefi gerekli-emek süresini azaltmak ve artı-emek süresini arttırmaktır. (s. 301 [321].) 


KOOPERASYON 
S. 288 [309]'a göre, kapitalist üretim oldukça büyük bir sayıda işçinin ayni anda çalışabilmesini sağlamaya yetecek büyüklükte bir sermayeyi gerektirir; ancak işçileri çalıştıran kişinin üretime bizzat emeği ile katılması son bulduğunda, bu kişi kelimenin gerçek anlamı ile bir kapitalist haline gelir. Çok sayıda işçinin aynı anda ve ayrı yerde, aynı cinsten metaın üretilmesi için, aynı sermaye sahibinin yönetimi altındaki faaliyeti, tarihi olarak da, mantık açısından da, kapitalist üretimin başlangıç noktasını oluşturur. (s. 302' [322].) 

Bu açıdan, ilk önceleri, bir kişi tarafından daha az sayıda emekçinin çalıştırıldığı daha önceki döneme göre sadece niceliksel bir değişiklik söz konusudur. Bununla birlikte, sınırlı da olsa niteliksel bir değişiklik de derhal kendini gösterir. Çok sayıdaki işçinin bir arada çalışması, işyeri sahibinin gerçek toplumsal ortalama emeği elde etmesini garantiler. Halbuki bir iki işçi çalıştırmakta olan ve bu işçilerin emeklerinin toplumsal ortalama emekten büyük ölçüde sapma ihtimaline rağmen emeğin ortalama değerini ödemek zorunda olan küçük işyeri sahibi için durum daha değişiktir. Küçük üretimde, bütün toplum gözönüne alınırsa eşitsizlikler birbirini yok eder, fakat tek tek ustalar için elde edilen emek miktarlarında dengesizlikler sözkonsudur. O halde, artı-değer üretimi ile ilgili kanunun bireysel üreticilerin her biri için tamamen gerçekleşmesi, ancak bu kimse kapitalist gibi üretimde hulunduğu, birlikte ve aynı zamanda birçok işçi çalıştırdığı ve daha işin başından Itibaren ortalama toplumsal emeği harekete getirdiği zaman mümkün olur. (s. 303-:04 [322-24] .) 

Dahası; üretim araçlarından tasarruf ancak büyük-mikyaslı üretim sayesinde sağlanabilir; değişmeyen sermaye elemanlarının bu üretim şeklinde ürüne daha az değer katmalarının biricik nedeni, işsüreci sırasında birçok işçi tarafından toplu olarak kullanılıp tüketilmeleridir. Böylelikle, iş araçları iş-sürecinin bizzat kendisi bu özelliği kazanmadan önce, toplumsal bir özelliğe sahip olurlar (bu ana kadar, iş-araçları ile iş-sürecinin evrimi benzer özellikler gösterirdi). (s. 305 [325].) 

Üretim araçlarında sağlanan tasarruf burada sadece, bu olgunun meta fiyatlarını ucuzlatması ve böylece emeğin değerini düşürmesi açısından ele alınacaktır. Üretim araçlarındaki tasarrufun, artıdeğerin, üretim sürecine katılan toplam sermayeye (c+v) olan oranını ne dereceye kadar değiştirdiği konusu, üçüncü cildde ele alınacaktır. Bu bölünme kapitalist üretimin ruhuna da uygun düşüyor. Kapitalist üretim tarzında iş araçları işçinin karşısına ondan bağımsız şeyler olarak için, bunlarda sağlanan ekonomi de onu hiç ilgilendirmeyen ve bundan ötürü de onun kişisel üretkenliğini yükselten yöntemlerle hiç bir ilişkisi olmayan özel bir işlem gibi görünür.

Bir ve aynı üretim sürecinde veya farklı fakat birbirleriyle ilişkili üretim süreçlerinde bir plan çerçevesi içinde yan yana ve biri diğerine yardımcı olacak biçimde çalıştırılan çok sayıda işçinin çalışma şekline kooperasyon denir. (s. 306 [325].) . (Concours des Forces [Güçlerin ElbirliğiJ. Destutt de Tracy.) 

İşçilerin tek tek mekanik güçlerinin toplamı, birçok işçinin bir ve aynı zamanda parçalara ayrılmamış bir ve aynı işi birlikte yaparken, söz gelişi, bir ağırlığı kaldırırken vb. ortaya çıkan toplumsal güç potansiyelinden özü itibarı ile farklıdır. Kooperasyon, ilk andan itibaren, bizzat kendisi bir kitİesel güç olan bir üretme gücü yaratır.

Bundan başka, üretken faaliyetlerin çoğunda, sırf toplumsal temas çalışanların bireysel iş çıkarma yeteneklerini arttıran bir rekabet duygusu yaratır ki, böylece 144 saatlik bir ve aynı işgününde bir arada çalışan 12 işçi, her biri 12 saat çalışan 12 işçinin ayrı ayrı çalışarak bir günde veya bir işçinin durmadan çalışarak 12 günde sağlayacağından çok daha büyük bir toplam ürün üretir. (s. 307 [326].)
Birçok kimsenin bir ve aynı şeyi veya benzer şeyleri bir arada, bir ve aynı zamanda yapabiliyor olmasına rağmen, bu işçilerden her birinin bireysel işi gene de, iş-sürecinin farklı safhalarını temsil edebilir (peşisıra sıralanmış ve bir nesneyi elden ele geçiren işçilerin durumu buna bir örnektir), ki bu durumda da kooperasyon emek tasarrufuna yol açar. Aynı şekilde, bir binanın yapımına, aynı anda çeşitli yönleri ile başlanacak olsa, burada da emeğin birleşmesi olgusu kendini gösterir. Birleşik işçinin, ya da toplam işçinin önünde de, arkasında da gözü ve eli bulunacaktır, ve bir ölçüde, her yerde ve her an hazır bulunacaktır. (s. 308 [327].)

Karmaşık iş-sürecinde, kooperasyon çeşitli işlerin farklı işçiler arasında dağıtılmasına, dolayısıyle bir ve aynı zamanda yapılmalarına, böylelikle toplam ürünün üretilmesi için gerekli olan işzamanının kısaltılmasına imkan verir. (s. 308 [327].)

Birçok üretim alanında, aynı anda ve aynı yerde birçok işçinin bir arada bulunmasını gerektiren kritik dönemler vardır (hasat zamanı, bazı çeşit balıkların toplu olarak avianınası gibi). Böyle durumlarda, ancak kooperasyon kolaylık sağlayabilir. (s. 308 [328].) 

Kooperasyon, bir yandan, işin daha geniş bir mekanda yapılmasına yol açar ve bundan dolayı iş konusunun, iş alanının büyük ölçüde sürekliliği gerektiren; arazinin kurutulması, yol yapılması, baraj ve su bendi kanal vb. inşaatı gibi durumlarda bir zaruret halini alır. Diğer yandan, kooperasyon, üretimin boyutlarındaki büyümeye oranla, üretim alanının mekan itibariyle daraltılmasına ve çok sayıda işçinin tek bir iş yerinde toplanmasına ve böylelikle maliyetierin düşmesine yol açar. (s. , 310 [328-29].) 

Bütün bu hallerde, kooperasyon birleşik iş gününün spesifik üretme-gücü, toplumsal emeğin üretme-gücüdür. Bu sonuncusu, yani toplumsal üretme gücü doğrudan doğruya kooperasyonun kendisinden kaynaklanır. Başka işçiler ile sistemli olarak yürütülen ortaklaşa çalışma sayesinde, işçi kendisini kişisel olarak sınırlayan bağ ve engelleri parçalayarak aşar ve kendi türünün yeteneklerini geliştirme imkanını elde eder. 

Bu duruma göre, ücretli-işçiler; bir ve aynı kapitalist onları bir ve aynı yerde çalıştırmadıkça, ücretlerini ödeyip, gerekli iş araçlarıyla teçhiz etmedikçe kooperasyon şartları altında bir araya gelemezler. Bu bakımdan, kooperasyonun kazanacağı boyutlar kapitalistin sahip olduğu sermayenin büyüklüğüne bağlıdır. Sahibine bir kapitalist niteliği kazandırabilmek için belirli miktarda sermayenin bir araya gelmiş olması zorunluluğu, görüldüğü gibi, şimdi, birçok dağınık ve bağımsız iş-sürecinin, bir tek birleşik toplumsal iş-sürecine dönüşmesinin maddi şartını oluşturmaktadır.

Benzer bir şekilde, sermayenin emek üzerindeki ki kumanda gücü, bu ana kadar sadece, sermaye sahibi ile işçi arasındaki ilişkinin formel bir sonucu iken; şimdi bizzat iş-sürecinin yürütülebilmesi için zorunlu olan bir, önşart halini almıştır. Bu durumda, kapitalist, iş-sürecindeki birleşmeye yol açan etkeni temsil etmektedir. Kooperasyonda, işsürecinin denetimi sermayeye ait bir işlev halini almakta ve böylece yönetim işlevi sermayeye özgü özellikler kazanmaktadır. Kapitalist üretim tarzının ruhuna uygun bir şekilde, (sermayenin kendisini mümkün olduğu kadar fazla değerlendirmesi) bu denetim aynı zamanda toplumsal iş-sürecinden azami sömürünün elde edilebilmesinin ve bu yüzden de, sömüren ile sömürülen arasındaki kaçınılmaz husumetin zorunlu kıldığı bir işlevdir. Bundan başka, denetim, iş-araçlarının doğru bir şekilde kullanılmalarının kontrolunu da amaçlar. Son olarak, değişik işçilerin yaptıkları işler arasındaki ilişki, onların dışında, sermaye tarafından tayin edilmektedir, bu bakımdan bizzat kendi birlikleri, bir arada bulunuşlarının nedeni, onların karşılarına kapitalistin sahip bulunduğ bir otorite, kendi dışlarında zorlayıcı bir irade olarak çıkar. Bundan ötürü, kapitalist yönetim; (1) bir ürünün elde edilmesi için yürütülen toplumsal bir süreci, diğer yandan, (2) sermayenin kendisini değerlendirme süreci olarak iki yönlü olmasının yanısıra, şekil bakımından da despottur. Erişilen bu yeni aşamada, kooperasyonla birlikte bu despotluk kendine özgü şekillere bürünür: Kapitalist, gerekli sermaye büyüklüğüne erişip, kendisi fiilen emek harcama zorunluluğundan kurtulur kurtulmaz, işçilerin doğrudan doğruya ve sürekli denetim ve gözetlenmesi görevini, bu iş için tutulmuş kimselere bırakır ve yaptırır. Köleci üretim tarzında, iktisatçılar bu denetim ve gözetim masraflarını, üretimin gereksiz masrafları arasında sayarlar, fakat aynı kişiler, kapitalist üretim biçimini ele aldıklarında, sömürünün zorunlu kıldığı denetim işlevi ile toplumsal iş-sürecinin mahiyetinden kaynaklanan yönetim işlevini, aralarında bir fark gözetmeksizin, bir tutarlar. (s. 313, 134 [331, 332].)

Endüstrideki emir ve kumanda gücü, kapitalistin kendine özgü vasfı haline gelir tıpkı feodalite döneminde genel yürütme ve yargılama işlevlerinin toprak sahibinin kendine özgü vasfı olması gibi. (s. 314 [332}.) 

Kapitalist birbirlerinden bağımsız 100 kişinin işgücünü satın alır ve bunun karşılığında 100 kişilik birleşik bir işgücü elde eder. Kapitalist 100 kişinin bağımsız işgücünün değerini ödemekte, ama 100 kişinin işgücünün birleşmesinden meydana gelme birleşik bir işgücünün değerini ödememektedir. İşçiler, birleşik iş-sürecine katıldıkları andan itibaren, artık işgüçleri kendilerine ait değildir; iş- · sürecinde sermaye ile birleşir, onunla bütünleşirler. Böylece, işçinin toplumsal üretme-gücü sermayenin tabiatı icabı sahip bulunduğu, onun özünde mevcut, üretme-gücü imiş gibi görünür. (s. 315. [333].)

Eserde, daha sonra eski Mısırlılar arasındaki kooperasyonun örnekleri verilir. (s. 316 [333-34].)
Medeniyetin başlangıç dönemlerinde avcı topluluklarında, göçebelerde, ya da Hint topluluklarının tarımsal faaliyetlerinde rastlanan, ilkel şekli ile kooperasyon: (1) üretim araçlarının ortak mülkiyetine, diğer yandan, (2) bireyin,· kabile ve ilkel toplulukla arasındaki doğal bağa dayanıyordu. Eskiçağda, Ortaçağda ve modern kolonilerde zaman zaman uygulanan kooperasyon ise, doğrudan doğruya zora ve hükmetmeye, en çok da, kölelik sistemine dayanıyordu. Buna karşılık, kapitalist kooperasyon, özgür ücretli işçinin varlığını gerektirir. Tarihi bakımdan, köylü tarım ekonomisine ve lonca şeklinde olsun olmasın, bağımsız olarak yürütülen el zanaatlarına karşıt olarak gelişmiştir ve bu bakımdan, kapitalist üretim biçimine özgü ve ayırdedici tarihi bir şekil olarak görünür. Kapitalist kooperasyon, iş-sürecinin sermayenin hakimiyetine girmesi ile maruz kaldığı ilk değişikliktir. Böylece, bu yeni üretim biçiminde; kapitalist üretim biçimi, iş-sürecinin toplumsal bir süreç haline dönüşmesi için tarihi bir zorunluluk olarak ortaya konarken; diğer yandan iş-sürecinin bu toplumsal şekli, sermayenin emeği, onun üretkenliğini arttırarak daha karlı bir şekilde sömürebilmesi için sermaye tarafından uygulanan bir yöntem olarak görünür. (s. 317 [335].) 

Şimdiye kadar ele alındığı basit şekliyle, kooperasyon, üretimin büyük boyutlu hale gelmesiyle birlikte gelişen, çakışan bir olgudur, fakat bizzat kapitalist üretim biçiminin özel bir döneminin özelliklerini kesin olarak taşıyan bir biçim teşkil etmez. Kooperasyon, bügün de, sermayenin büyük boyutlar ile faaliyet gösterdiği, ancak işbölümü ve makinaların önemli bir rol oynamadığı alanlarda hala varlığını sürdürmektedir. Böylece, kooperasyonun, kapitalist üretimin bütününün temel şekli olmasının yanısıra, onun, yani kooperasyonun basit şekli kapitalist üretimin daha gelişmiş biçimlerinin yanında özel bir şekil olarak görünmeye devam eder. 


İŞBÖLÜMÜ VE MANÜFAKTÜR
Blogger tarafından desteklenmektedir.