KAPİTALİN ÖZETİ - İŞGÜCÜNÜN SATIN ALINMASI VE SATILMASI
Sermayeye dönüşecek paranın değerindeki değişiklik, paranın bizzat kendisinde cereyan etmez, çünkü satın alma işlemi sırasında, para yalnızca metaın fiyatını gerçekleştirmektedir; diğer taraftan, para olarak kaldığı sürece, değer büyüklüğü değişmez. Satış işlemi sırasında da, sadece fiziki şeklinden çıkarak para biçimini alır. Demek ki, değişikliğin ilk işlem ile yani P-M-P ile satın alınmış bulunan metada olması gerekir. Ne var ki değişiklik metaın değişim-değerinde olamaz; çünkü, eşdeğerli şeyler birbirleriyle değiştirilmiş, metaya değeri tam olarak ödenmiştir. Değişiklik ancak metaın kullanım-değerinden, yani kullanımından veya tüketiminden doğabilir. Bu maksat için, dolaşım alanında kullanım-değeri değişim-değeri yaratma özel niteliğine sahip bulunan ve dolayısıyle kullanımı veya tüketimi bizzat emeğin maddileşmesi ve bunun sonucu olarak da değer yaratması demek olan bir metaın bulunması gerekir. Böyle bir meta vardır, ve işte bu meta işgücüdür. (S. 130 [167.])
Ancak para sahibinin, işgücünü piyasada meta olarak bulabilmesi için, bizzat kendisine ait olduğu kişi tarafından satılması, yani işgücünün kayıtsız şartsız sahibinin bizzat o kişi olması gerekir. İşgücünü satan ve satın alan kişilerin her ikisi de, hukuki açıdan, mukavele yapan kişiler olarak eşit haklara sahip oldukları için, işgücünün sadece geçici bir süre için satılması icabeder, aksi takdirde yani işgücü sahibi, işgücünü toptan ve süresiz olarak satacak olursa, kendisini satmış, bir meta sahibi olmaktan çıkıp, bizzat kendisi meta haline gelmiş olur. İşgücü sahibi kendisinde kendi işgücünü maddeleştirdiği metaları satacak durumda olmayıp, ancak kendi canlı varlığında mevcut olan işgücünün kendisini meta olarak satmak zorunda olmalıdır (S. 131 [168-69].)
Demek ki, parasının sermayeye dönüşmesi için, para sahibinin meta piyasasında özgür işçi, yani özgür olarak emeğini satabilen bir· kimse ile karşı karşıya gelmesi gerekir, burada özgür sözcüğü iki anlamda kullanılmaktadır: bir kere, bu kimse kendi işgücü üzerinde serbestçe tasarrufta bulunabilmelidir ve diğer taraftan da, satabileceği başka hiç bir metaı bulunmamalı, kendi işgücünü gerçekleştirebilmek için gerekli olan her şeyden yoksun bulunmalıdır. (S. 132 [168]69.)
Para sahibi ile işgücü sahibi arasındaki ilişki, doğal ya da bütün çağlar için geçerli olan toplumsal bir ilişki olmayıp, ekonomik ilişkilerdeki birçok gelişmelerin ve sıçramaların ürünü olan tarihsel bir kategoridir. Daha önce incelemiş bulunduğumuz ekonomik kategoriler de kendi tarihsel dönemlerinin izlerini taşırlar. Bir ürünün meta haline gelebilmesi için, onun derhal tüketilmek üzere üretilmiş olmaması gerekir. Meta üretimi ve dolaşımının, ürün kitlesinin asla meta haline dönüşmediği durumlarda dahi görülebilmesine karşılık, ürün kitlesi meta şeklini ancak belirli bir üretim tarzı, yani kapitalist üretim tarzı içinde alabilir. Aynı şekilde, para, belirli bir meta dolaşımı düzeyine erişmiş bütün dönemlerde varolabilir; sırf eşdeğerden dünya parasına kadar özel para-şekilleri değişik gelişme safhalarını gerektirirler, yine de çok az gelişmiş bir meta dolaşımı dahi, bunların hepsini doğurabilir. Diğer taraftan sermaye ise, ancak yukarıdaki koşulun gerçekleşmesi ile ortaya çıkabilir, ve bu tek tarihsel koşul dünya tarihinde yeni bir dönemi başlatır. (S. 133 [169-70].)
İşgücünün değeri de, diğer herhangi bir meta gibi, bu spesifik nesnenin üretimi ve dolayısıyle yeniden-üretimi için gerekli iş zamanı ile belirlenir. İşgücünün değeri, sahibinin varlığını devam ettirebilmesi, yani normal çalışma kapasitesini sürdürebilmesi için gerekli olan tüketim araçlarının değerine eşittir. Bu değerin miktarı iklime, doğal koşullara, vb., ve aynı zamanda her ülkede tarihi olarak oluşmuş yaşama düzeyine bağlıdır. Bu koşullar değişebilirler fakat her özel ülke ve her özel dönem için veridirler. Dahası, işgücü sahibinin varlığını sürdürmesi için gerekli olan değer miktarı üretim sürecinde onun yerini alacak olan kişilerin, yani çocukları için gerekli olan tüketim araçlarını da içerir. Böylece bu kendine özgü metaın sahiplerinin nesilden nesile kendilerini devam ettirmeleri sağlanmış olur. Bundah başka, vasıflı emek için eğitim masraflrı da işgücünün değerinin belirlenmesinde hesaba katılır. (S. 135 [170-72].)
İşgücünün değerinin en alt sınırı, her gün elde edememesi halinde, işgücü sahibinin kendisini yenileyemeyeceği, biyolojik olarak vazgeçilmesi imkansız olan tüketim araçlarının değeri ile belirlenir. İşgücünün fiyatı bu en alt değere düşerse, değerinin altına düşmüş olur, çünkü işgücü, bu durumda, ancak güdük bir şekilde devam edebilir ve gelişebilir. (S. 136l173].)
İşgücünün kendine özgü mahiyeti, işgücü ancak mukavelenin tamamlanmasından sonra kullanılabilir hale gelebilir, diğer taraftan, kapitalist üretim tarzının hüküm sürdüğü bütün ülkelerde normal ödeme aracının para olması nedeni ile, işgücünün bedelinin ödenmesi ancak onun kullanılmasından sonra olur. Bunun için, her yerde, işçi sermaye sahibine avans vermiş olur. (S. 137, 138 [174].)
İşgücünün kullanılması süreci aynı zamanda meta ve artı-değer üretme sürecidir, ve işgücünün bu kullanılarak tüketilmesi, dolaşım alanının dışında cereyan eder. (S. 140{175-76].)
MUTLAK ARTI -DEGERiN ÜRETİMİ
İŞ SÜRECİ VE ARTI-DEGER YARATMA SÜRECİ
İŞ SÜRECİ VE ARTI-DEGER YARATMA SÜRECİ