Sosyalist Toplumda Çelişkiler Üzerine
Alfred Uçi
Profesör, Marksist-Leninist felsefe uzmanı
Günümüzde Arnavutluk , 1977
Her zaman olduğu gibi, 7. Kongresinde de, PLA, kendi çizgisinin ve pratik faaliyetinin, programının , stratejisinin ve mücadele taktiğinin teorik argümanlarına büyük önem verdi. Yoldaş Enver Hoxha'nın bu kongreye raporu, sosyalist inşanın ve uluslararası durumun bütün temel sorunlarının, sınıfsal bir ruhla yaptığı derin diyalektik analizi ile göze çarpıyor.
Karmaşık süreçler ve sayısız farklı faktörlerin birbirleriyle etkileşime girdiği sosyal yaşam durumlarında,kendisini doğru bir şekilde yönlendirmek için, mevcut durumu ve gelecek perspektifini doğru bir şekilde anlamak için, yığılan sınıf güçlerinin oranlarını ve onların doğasını doğru bir şekilde değerlendirmek için, Parti, vazgeçilemez bir silaha, Marksist materyalist diyalektiğine, özellikle Lenin'in "diyalektik yöntemin özü" olarak adlandırdığı, çelişkiler teorisine dayanır.
Diyalektik çelişki teorisi, kökten devrimci bir ruhla yaygınlaşır, çünkü burjuva düzeninin proleter devrimi tarafından devirmesinin nesnel bir zorunluluğunu ve komünizmin kaçınılmaz zaferi ni savunur. Bu nedenle, burjuva ideologlar ve her türden oportünistler, Marksizm-Leninizm'e karşı mücadelelerinde, oklarını diyalektik çelişki teorisine yöneltmeyi asla unutmazlar. "Diyalektik", diyor Marx kendi zamanında, "burjuvaziyi ve doktriner ideologlarını çileden çıkarıyor ve dehşete düşürüyor, çünkü var olanın olumlu kavramı içine, aynı zamanda, olumsuzlama kavramını, onun ortadan kaldırılması gerekliliğini de sunuyor.Diyalektik, hareket içinde gerçekleşen her biçimi görür, bu nedenle, onu geçiş açısından da görür, hiçbir şeye boyun eğmez ve temel özünde kritik ve devrimcidir. ”
Uluslararası komünist ve işçi hareketinin tarihi, çelişkiler sorununun, doğası ve toplumsal yaşamın gelişimindeki rolünün, her zaman Marksizm-Leninizm ile işçi sınıfının ideolojik karşıtları arasındaki prensip farklılıklarının merkezinde olduğunu göstermektedir. Marksizmden sapmalarına kılıf geçirmek amacıyla, Bernstein ve İkinci Enternasyonal'in diğer oportünist şefleri, çelişkiler ve nitel sıçrama üzerine materyalist diyalektiği reddetmenin ve terk etmenin bir çağrısı olan “Kanta geri dön!”, kötü-meşhur sloganını başlattılar ve materyalist diyalektiği kaba evrimcilik ile değiştirdiler.
Diyalektik çelişki teorisini değiştirmeleri, İkinci Enternasyonal'in sosyal-demokrat partilerinin kendilerini tamamen sosyal devrim partilerinden sınıf uzlaşmacısı, sosyal reform partilerine dönüştürmelerine zemin hazırladı. Emperyalizm çağının yeni tarihsel deneyimini özetleyen Lenin, bu dönemin temel çelişkilerini ve onların keskinleşmesinin kaçınılmazlığının nesnel yasasını ortaya serdi ve Ekim Devrimi zaferiyle taçlandırılmış olan işçi sınıfının devrimci hareketinin yeni bakış açısının kanıtını gösterdi.
Çelişki sorunu, aynı zamanda Troçkizm ve Buharinizm ile komünist hareketin büyük polemiklerinde de çok önemli yer tuttu. JV Stalin bir yandan, sosyalist toplumda sadece uzlaşmaz çelişkileri kabul eden, içsel uzlaşmaz çelişkileri kapitalist kuşatma koşullarında tamamen çözülemez olarak gören, sosyalist düzenin burjuva yozlaşmasını ve kapitalizmin restorasyonu nu kaçınılmaz bir süreç olarak gören, Troçkistlerin "Solcu" sloganlarıyla maskelenen görüşlerini eleştirdi. Diğer yandan, Stalin, sadece uzlaşmaz olmayan çelişkileri kabul eden, kötü-meşhur “denge” teorileri ile sınıf mücadelesini reddeden ve “kapitalist unsurların sosyalizme kendiliğinden entegrasyonu” fikrini destekleyen Buharinistlerin sağcı görüşlerine karşı uzlaşmaz bir mücadele verdi.
Sosyalizmin çelişkileri üzerine Sağcı ve Solcu metafiziksel görüşleri parçalayarak, Leninist kapitalist kuşatma koşullarında sosyalist inşa programını sadece Stalin'in liderliğini yaptığı Bolşevik Partisi savunabildi ve uygulayabildi.
Stalin'in ölümünden sonra, Sovyetler Birliği, eski anti-diyalektik teorileri canlandıran ve onları karşı-devrimci politikalarının hizmetine sokan Kruşçev revizyonistlerinin ihaneti ile bu yoldan saptırıldı. Modern revizyonistler sosyalizm ve kapitalizm arasındaki, proletarya ile burjuvazi arasındaki, devrim ve karşı-devrim arasındaki, ezilen halklarla emperyalizm arasındaki nesnel sınıf temellerini ve uzlaşmaz çelişkilerin keskinleşmesi yasalarını ve zamanımızın diğer çelişkilerini inkâr etmeye özel gayret gösterdiler. Çelişkilere karşı oportünist duruşları, modern revizyonistlerin Sovyetler Birliği'nde ve diğer eski sosyalist ülkelerde kapitalizmin restorasyonu, karşı-devrimci gidişin yönünün tersine çevrilme sürecini hazırlama ve uygulama konusunda yardımcı oldu.
Uluslararası komünist ve işçi partilerinin deneyimi, PLA'ya, Marksist-Leninistlerin modern revizyonistlerin çarpıtmalarına karşı çelişkiler teorisinin savunulmasını ve bununla birlikte ne kadar küçük olursa olsun sosyalist toplumun gelişiminin herhangi bir sorununun analizinde uygulanmasına büyük önem verilmesi gerekliliğini öğretti. Partimiz, nesnel çelişkileri, genel olarak dünyanın ve özellikle de sosyal yaşamın gelişiminin kaynağı ve itici gücü olarak görmektedir. Sosyalist toplum da her türlü çelişkiyle hareket eder ve gelişir.
Kapitalizmden komünizme geçiş sürecinde toplumun gelişiminin temel sorunlarını doğru anlamak için, sadece genel olarak çelişkileri kabul etmek değil, aynı zamanda farklı çelişkileri, onların özelliklerini de ayırt etmek büyük önem taşır. Yoldaş Enver Hoca, bu dönemdeki gelişimin derin bir analizinin anahtarının iki tür çelişkiyi tanımada olduğunu vurguladı: yeni sosyalist toplumun inşası nın bu sürecinde belirleyici rol oynayan uzlaşmaz ve uzlaşmaz-olmayan çelişkiler. Bu tez, sosyalist toplumun hareketinin sadece uzlaşmaz-olmayan çelişkiler yolundan bahseden modern revizyonistlerin görüşlerine tamamen tersidir.
Kapitalizmden komünizme geçiş sürecinde, uzlaşmaz-olmayan çelişkilerin yanı sıra, aynı zamanda düşman ile aramızda olarak tanımladığımız birçok uzlaşmaz çelişki vardır. Uzlaşmaz çelişkiler, bir sosyal sınıf gücünün diğeri üzerindeki hakimiyeti ilişkilerinden kaynaklanan, tamamıyla zıt temel siyasi ve ekonomik çıkarları olan sosyal sınıf güçleri arasındaki çelişkilerdir. Geçiş sürecinde, bu tür uzlaşmaz çelişkiler sadece dışsal çelişkiler olarak değil (sosyalizmi inşa eden herhangi bir ülke ile karşı-devrimci güçlerin dış cephesi - emperyalizm, sosyal-emperyalizm, dünya gericiliği) arasında değil, aynı zamanda içsel çelişkiler olarak da mevcuttur (başta olan işçi sınıfı ile sömürücü sınıflar ve sosyalizmin bütün düşmanları arasında).
Uzlaşmaz çelişkiler, sömürücü sınıfların tasfiye edilmesinden ve sosyalizmin ekonomik temelinin inşa edilmesinden sonra bile mevcuttur.
Sosyalizm, sosyal sınıf uzlaşmaz çelişkilerinin toplum hayatından yok edilmediği sosyal koşullarda inşa edilir. Bu, sömürücü sınıfların kalıntıların, işçi halkın saflarından ortaya çıkan düşmanların, burjuva ve revizyonist ideolojinin etkisinin ve diğer faktörlerin varlığı ile bağlantılıdır. Bunlar, geçiş sürecinin tamamı boyunca göz önünde bulundurulması gereken ve dış düşman kuvvetleri ile koordinasyon içinde hareket ettikleri için, hiçbir şekilde küçümsenmemesi gereken uzun süreli ve faaliyet sürecine sahip faktörlerdir.
Marksist-Leninist duruş, revizyonist duruştan farklıdır, sadece iki tür çelişkiyi kabul etmesi nedeniyle değil, aynı zamanda kapitalizmden komünizme geçiş sürecinde uzlaşmaz çelişkilerin rolünün değerlendirmesinde de farklıdır. Sınıf mücadelesinin bu döneme ilişkin ana içeriği, iki yol, kapitalist yol ve sosyalist gelişim yolu arasındaki mücadele ile ilgilidir. Bu nedenle uzlaşmaz-olmayan çelişkilerin yanı sıra, uzlaşmaz çelişkiler kendilerini geçici, arada sırada ortaya çıkan çelişkiler olarak değil, geçiş sürecinde temel, birincil çelişkiler olarak sunarlar. Bu sürece ait uzlaşmaz çelişkilerin rolünün VI Lenin'in öğretilerine uygun olarak “Proletaryanın Diktatörlüğünün Aşamasında Ekonomi ve Politika” çalışmasında yer alan bu değerlendirmesi, şöyle yazıyor:
“Teorik bakış açısından, hiç şüphe yok ki, kapitalizm ve komünizm arasında kesin bir geçiş süreci vardır. Sosyal ekonominin bu iki biçiminin karakteristiklerini veya özelliklerini kendi içinde birleştirmesi kaçınılmaz. Bu geçiş süreci, ölmekte olan kapitalizm ile ortaya çıkmakta olan komünizm arasında, başka bir deyişle, yenilgiye uğramış, henüz yok edilmemiş kapitalizm, ve doğmuş ancak çok zayıf olan komünizm arasında bir mücadele sürecinden başka bir şey olamaz.".
Tarihin deneyimi, Lenin'in bu öğretilerini tam olarak doğruladı. Eğer uzlaşmaz çelişkiler göz ardı edilir ve rolleri küçümsenirse, işçi sınıfı kitlelerinin devrimci uyanıklığı gevşer ve Sovyetler Birliği'nde ve diğer revizyonist ülkelerde olduğu gibi, sömürücü sınıfların tasfiye edilmesinden sonra bile, kapitalizm yeniden kurulabilir. Partimizin ve halkın maruz kaldığı komplocu eylemler ve son yıllardaki sabotajlar, bu faaliyetin ne kadar tehlikeli oranlar alabileceğini ve dış çelişkilerle birleşen iç uzlaşmaz çelişkilerinin çözümünün, proletaryanın diktatörlüğünün ve sosyalizmin kaderi açısından ne kadar önemli olduğunu açıkça göstermiştir.
Yoldaş Enver Hoca, kapitalizmden komünizme geçiş sürecindeki uzlaşmaz çelişkilerin varlığını kabul etmenin yeterli olmadığını, ancak bu çelişkilerin doğru bir şekilde ele alınması gerektiğini, kendi doğalarına uygun yol ve yöntemlerle çözümlenmeleri gerektiğine işaret etti. Uzlaşmaz çelişkiler her burjuva-revizyonist yozlaşma kaynağını ortadan kaldırıp sınıfsız komünist bir toplum inşa etmek için mücadele eden sosyal güçlerle, insanın insan tarafından baskı altında tutulması ve sömürülmesini isteyen sosyal güçler arasındaki çelişkilerdir, yani onlar karşılıklı olarak birbirini dışlayan sosyal güçler arasındaki çelişkilerdir. Onların arasındaki mücadele bir ölüm kalım mücadelesidir, çünkü onların en hayati çıkarlarını doğrudan etkiler. Bu nedenle, uzlaşmaz çelişkileri çözmenin tek yolu bu güçler arasındaki amansız sınıf mücadelesidir. Sosyalist sistem içinde, işçi sınıfı Marksist-Leninist partisinin önderliğinde ve çalışan köylülükle ittifak içinde, iç uzlaşmaz çelişkileri çözebilecek bir konumdadır. Kapitalist kuşatma koşulları altında sosyalizmin tam olarak inşası olasılığı, her şeyden önce buna bağlıdır. “ Sınıf mücadelesi devam ettiği sürece ” diyor yoldaş Enver Hoca, “ve bu yapay olarak başlatılmadı, nesnel olarak iki gelişme yolu, sosyalist ve kapitalist yol arasında bir mücadele olarak var, bu mücadelede, sözüm ona tüm kötülükleri ortadan kaldırdığımız ve tehlikelerden kurtulduğumuz için rahatlama ruhuna, kendini tatmin etme ve liberalizm ruhuna yer yoktur. Tam tersine, sınıf mücadelesinin kenarı daima keskin tutulmalıdır, çünki o bizi düşmanlarımıza karşı savunan en güçlü silahımızdır, kötülüklerin bizi temizler, proleter devrimciler olarak bizi şekillendirir. Bu mücadeleyi tutarlı bir şekilde yürütmeli, daima uzlaşmaz ya da uzlaşmaz-olmayan çelişkilerin karakterini açıkça ortaya koymalı ve kendimizi kitlelere dayandırarak sağlamlaştırmalıyız”. Sosyalist düzenin bu mücadele sürecinde güçlendirilmesi, hem onun hem de amacının ön koşuludur. Bu uzlaşmaz çelişkileri çözme mücadelesinde, karşı-devrim yoluyla işçi sınıfının iktidarını elinden almaya çalışan düşmanlara karşı proletarya diktatörlüğü, şiddet, baskı, zorlama yöntemlerini kullanır.
Çeşitli türdeki oportünistler, düşmanlara karşı şiddet kullanımının mutlak gerekliliğini inkar etmek için, uzlaşmaz çelişkilerin doğasını tahrif eder, özelliklerini belirsizleştirirler. Onlar Proletarya diktatörlüğünün, sosyalizmin düşmanlarına karşı cömert olması, onlarla bir tür “barış içinde birarada yaşama” ya ulaşması ve hatta onlarla bir tür “yapıcı diyalog” yürütülmesi gerektiğini vaaz ederler.
İşçi halk kitleleri için en geniş ve en gerçek demokrasisi olmasına rağmen, sosyalizmin düşmanlarına karşı devrimci şiddet kullanmaktan kaçınmayacak olan proletarya diktatörlüğünün varlığının gerekliliğini ve sınıfsal özünü reddeden, uzlaşmaz çelişkilerin liberal, oportünist ele alınışıdır. Her zaman, uzlaşmaz çelişkilerin karakteriyle ilgili net olmakla birlikte, onun liberaller tarafından ele alınma biçimiyle savaşırken, Partimiz bunu asla uzlaşmaz-olmayan çelişkilerle karıştırmadı. Bunları birbirine karıştırmak, kurtları koyun ağıl ına davet etmek, yılanı koynunda ısıtmak , düşmana karşı mücadeleyi durdurmak demektir.
Kapitalizmden komünizme geçiş sürecinde, halk saflarındaki çelişki olarak tanımladığımız, uzlaşmaz-olmayan çelişkiler de önemli bir rol oynar. Nesnel olarak, temel çıkarların geniş bir ortak temeli olan, fakat aynı zamanda, yan konular üzerinde farklı çıkarları olan, ikincil öneme sahip kısmi sorunları olan sosyal güçler arasındaki çelişkilerdir. Örneğin, işçi sınıfı ile emekçi köylülük arasındaki, üretim ilişkilerinin belirli yönleri ile üretim güçleri arasındaki, örgütlenmenin ve iş yönetiminin eski biçimleri ile üretici güçlerin gelişmesinin yeni gereklilikleri, yeni düzenlemelerin gelişimi emekçilerin yeni ideo-politik, kültürel ve teknik-profesyonel seviyesi ile üretim düzeyi , ekonomi yönetiminin idari biçimleri ve yöntemleri ile kitlelerin bu yönetime katılımı vb.arasındaki çelişkiler.
Uzlaşmaz olmayan çelişkilerin çözümü için mücadele sürecinde, kendi özel niteliklerine uygun yöntem, ikna, eğitim, eleştiri ve öz eleştiridir. Bu çelişkiler, ortak çıkarların temelini sürekli genişleterek ve bu tür çelişkilerin taşıyıcısı olan sosyal güçler arasındaki ayrımları giderek daraltarak çözülür. PLA, toplumumuzdaki uzlaşmaz olmayan çelişkilerin çözümünde, diğer şeylerin yanı sıra, insanların Parti etrafında birliğinin güçlendirilmesinde, proletaryanın diktatörlüğünün en yüksek ilkesini oluşturan, işçi sınıfının kooperatifçi köylülükle ittifakının güçlendirilmesinde kendini gösteren bir tecrübe birikimi edinmiştir.
İşçi sınıfı ile Parti önderliğinde çalışan halk kitlelerinin birliği, sona ermiş bir faktör değildir, fakat uzlaşmaz ve uzlaşmaz-olmayan çelişkileri çözme mücadelesi boyunca sağlamlaştırılır ve güçlendirilir. Partinin 7inci Kongresi, bu birliğin güçlendirilmesini Parti'nin en önemli görevlerinden biri olarak nitelendirdi; “devrimci uyanıklığımızı yüksek seviyede tutmamızı, sınıf mücadelesini doğru ve kesintisiz bir şekilde sürdürmemizi, Partinin direktiflerinin tam olarak uygulanılması, halkın saflarında ortaya çıkan farklı çelişkilere zamanında çözümler bulunması.” Eğer uzlaşmaz olmayan çelişkilerin çözümü için gerekli özen gösterilmezse ve bunun için gerekli koşullar hazırlanmazsa ve daha keskin olmalarına izin verilirse, ve zamanında uygun yollarla çözülemezlerse, o zaman, bunlar toplumumuzun gelişimini ileriye iten bir güç olmaktan, onu dizginleyen ve ciddi olarak engelleyen, siyasi, ekonomik, idari vb. her türlü zorluğu yaratan bir kuvvete dönüştürülürler.
Kapitalizmden komünizme geçiş sürecinde, uzlaşmaz olmayan çelişkiler, içsel ve dışsal olan ve aynı zamanda birincisi üzerinde çok güçlü bir etkiye sahip olan uzlaşmaz çelişkilerin olduğu bu sosyal çerçeve içinde ortaya çıkar, değişir, olgunlaşır ve çözülür. Karşı-devrimci güçler ideolojilerini, emekçi halk kitleleri arasında yayarak, onları proletaryanın diktatörlüğü ile sosyalizmle uzlaşmaz ilişkilere yerleştirmeye, ve sosyalizm karşıtı eylemlere çekmeye çalışırlar. Bu nedenle, Parti nin 7inci Kongresi, halkımızın bilincinde yabancı etkilere karşı liberal tutumları, yaptıkları zararı hafife alan tutumları ve proletaryanın diktatörlüğüne yol açtığı tehlikeyi kınadı. Yabancı ideolojilerin halk saflarındaki etkilerine karşı mücadele, ikna etme, eleştiri ve özeleştirme yönteminin, hastalıklarla mücadele ve hastayı kurtarma ve böylece emekçi halktan hiç kimse düşmanın rezervi haline gelmemesi ve onun pozisyonuna geçmemesi amacıyla kullanılan temel yöntem olduğu sınıf mücadelesinin bir yönüdür. Yoldaş Enver Hoca,, şeyler anlamadığı için hataya düşen herhangi bir işçiye yardım etmek için ikna etme yönteminin kullanılması gerektiğini vurguladı; ancak, eğer uzun süren, sabırlı ve ısrarlı açıklayıcı ve eğitici çalışmalardan sonra hala yabancı ideolojinin etkisi altında anti-sosyalist düşmanca eylemler yaparsa, proletaryanın diktatörlüğü onu da yere vurur.
Uzlaşmaz ve uzlaşmaz olmayan çelişkiler arasında kesin bir ayrım yapan PLA, sınıf mücadelesini doğru bir şekilde yürüttü, Arnavutluk'ta proleter devrimin duraksamayan yürüyüşünü sağladı ve halka sosyalizmin tam inşası için mücadelede öncülük ediyor.
Çeviri
Erdoğan A
1 Eylül, 2019
Erdoğan A
1 Eylül, 2019