RUSYA'DAKİ PARTİ İÇİ MÜCADELENİN TARİHSEL ANLAMI
Lenin
1910 sonu
1910 sonu
Başlıkta ifade edilen konu, Troçki ve Martov'un "Neue Zeit" No. 50 ve 51 'deki makalelerinde ele alınıyor. Martov Menşevizmin anlayışını ortaya koyuyor. Troçki Menşeviklerin peşinden koşuyor ve özellikle tantanalı laflara sarılıyor. Martov için "Rus deneyimi", "Blankist ve anarşist kültürsüzlüğün" "Marksist kültür üzerinde" (bunu Bolşevizmin Menşevizm üzerinde diye okuyun) "zafer kazanması"na çıkıyor. "Rus sosyal-demokrasisi",'" genel Avrupai" taktik yöntemlerin aksine, "aşırı hararetle Ru ç a konuştu". Troçki 'nin "'tarih felsefesi" de aynı. Mücadelenin nedeni, "Marksist aydınların proletaryanın sınıf hareketine uyması". "Sekterlik ruhu, aydın bireyciliği, ideolojik fetişizm" ön plana çıkıyor. "Politik olarak olgun olmayan proletarya üzerinde nüfuz uğruna mücadele " - meselenin özü bu.
Bolşevizmin Menşevizme karşı mücadelesinde, olgun olmayan proletarya üzerinde nüfuz uğruna mücadeleyi gören teori hiç de yeni değildir. Bu teoriye 1905'ten (hatta belki de 1903'ten) beri Liberal basının sayısız kitap, broşür ve makalesinde rastlıyoruz. Martov ve Troçki, Alman yoldaşların önüne Marksist renklere boyanmış Liberal Görüşler koyuyorlar.
Elbette Rus proletaryası politik olarak Batı Avrupa proletaryasından çok daha az olgundur. Fakat Rus toplumunun tüm sınıfları içinde tam da proletarya, 1905-1907 yıllarında en büyük politik olgunluğu gösterdi. Tıpkı 1848 yılındaki Alman burjuvazisi gibi ülkemizde de alçakça, korkakça. aptalca ve haince davranan Rus liberal burjuvazisi, Rus proletaryasından işte tamda, 1905 yılında o, hareketin önderliğini bu burjuvazinin elinden alacak, liberallerin ihanetini acımasızca teşhir edecek kadar politik bakımdan yeterince olgun çıktığı için nefret etmektedir.
Menşevizmin ve Bolşevizmin "proletaryanın derinliklerinde sağlam kökler saldığı"na inanmak bir "yanılsama"dır, diyor Troçki. Troçkinin ustası olduğu, kulağa hoş gelen ama boş laflara bir örnektir bu. Menşeviklerle Bolşevikler arasındaki görüş ayrılıklarının kökleri "proletaryanın derinliklerinde" değil, Rus devriminin ekonomik, içeriğinde yatmaktadır. Martov ve Troçki bu içeriği görmezden gelerek, böylece kendilerini Rusya' da Parti içi mücadelenin tarihsel anlamını kavrama olanağından mahrum ediyorlar. Söz konusu olan, görüş ayrılıklarının teorik formülasyonlarının proletaryanın şu ya da bu katmanlarına "derinlemesine" nüfuz edip etmediği değildir; asıl ·mesele 1905 Devrimi'nin ekonomik koşullarının, proletaryayı sadece işçilerin yaşam standardı sorununda değil, aynı zamanda tarım sorununda da devrimin bütün politik sorunlarında liberal burjuvaziye karşı düşmanca bir ilişki içine sokmuş olmasıdır. Rus devrimindeki akımların mücadelesinden "sekterlik", "kültürsüzlük" vs. tabelacıkları dağıtarak söz etmek, ama proletaryanın, liberal burjuvazinin ve demokralik köylülüğün temel ekonomik çıkarları hakkında tek söz söylememek vülger muhabirler seviyesine düşmek demektir.
(..)
Aynı nedenden dolayı. Troçki'nin uluslararası sosyal-demokrasideki bölünmelerin sosyal-devrimci bir sınıfın parlamentarizmin sınırlı koşullarına uyma süreci"nden, Rus sosyal-demokrasisi içindeki bölünmelerin ise aydınların proletaryaya uymasından kaynaklandığı gözlemi temelden yanlıştır.
"Bu uyma sürecinin gerçek politik içeriği-diye yazıyor Troçki-, Sosyalist nihai hedef açısından ne kadar sınırlıysa, biçimleri de o kadar dizginsizdi, ideolojik etkileri o kadar muazzamdı."'
Bu gerçekten de ·dizginsiz" laf salatası, liberalizmin "ideolojik etkisinden başka birşey değildir. Hem Martov hem de Troçki, burjuva devrimini gerçekleştirmekte olan Rusya'yı, bu devrimleri çoktan kapatmış olan Avrupa ile kıyaslayarak. farklı türden tarihsel dönemleri aynı kefeye koyuyorlar.
(..)
Martov'un Rus devrimi hakkındaki ve Troçki'nin Rus sosyal-demokrasisinin bugünkü durumu hakkındaki açıklamaları, onların temel görüşlerinin yanlışlığının somut biçimde doğrulanması demektir.
Boykotla başlayalım. Martov boykotu, "politik imtina" olarak, "anarşistlerin ve sendikalistlerin" yöntemi olarak niteliyor ve sadece 1906 yılından söz ediyor. Troçki, "boykotçu eğilimin Bolşevizmin tüm tarihinde var olduğu- sendikaları, Devlet Duması'nı ve yerel özyönetimleri vs. boykot". bu eğilimin "kitleler içinde eriyip gitmekten kaynaklanan sekterce korkunun uzlaşmaz imtina radikalizminin bir ürünü" vs. olduğunu düşünüyor. Troçki'nin sendikaları ve yerel özyönetimleri boykot üzerine söyledikleri düpedüz yalandır., Aynı şekılde, boykotçuluğun Bolşevizm in tüm tarihinde var olduğu da yalalandır, Bolşevizm bir akım olarak, boykot sorununun ortaya çıkışından önce, ta 1905 baharı ve yazında vardı. Bolşevızm, 1906 Ağustos unda fraksıyonun resmi organında, boykot zorunluluğunu ortaya çıkaran tarihsel koşulların geride kaldığını açıkladı.*
Troçki Bolşevizmi çarpıtıyor, çünkü o hiçbir zaman, Rus burjuva devriminde proletaryanın rolü hakkında bir ölçüde kesin görüşlere sahip olmayı becerememiştir.
Fakat çok daha kötüsü bu devrimin tarihinin çarpıtılmasıdır. Eğer boykottan söz edilecekse sondan değil baştan başlamak gerekir: Devrimde ilk (ve biricik) zafer, boykot şiarı altında yürüyen kitle hareketi sayesinde elde edilmiştir. Bunu unutmak ancak liberallerin işine gelir.
6 (19)Ağustos 1905 tarihli yasayla Buligin Duması istişari bir kurum olarak kurulmuştu. En soldakiler de dahil olmak üzere liberallerbu Duma'ya katılmaya karar verdiler. Sosyal-demokrasi (Menşeviklere karşı) ezici bir çoğunlukla Duma'yı boykot etme ve kitleleri çarlığa karşı doğrudan saldırıya. kitle grevine ve ayaklanmaya çağırma kararı aldı. Böylece boykot sorunu salt sosyal-demokrasinin bir iç sorunu değildi. Bu sorun liberalizmin proletarya ya karşı mücadelesı sorunuydu. Zamanın tüm liberal basını, liberallerin devrimin gelişmesinden korktuklarını ve tüm çabalarını Çarla "anlaşma sağlamaya yönelttiklerini gösterir.
(..)
Liberaller ve Martovlar, bu olguları, sanki Duma gerçek "mücadele hattı" imiş. buna karşılık ayak lanmalar, politik grevler, köylü ve asker isyanları "romantik devrimciler"in içerikten yoksun gizli tertipleriymiş gibi değerlendiriyorlar. Melankolik Troçki ise, bu zeminde fraksiyonlar arasındaki görüş aynlıklarının, "aydınların" "politik olarak olgun olmayan proletarya üzerinde nüfuz" mücadelesi olduğunu düşünüyor. Biz, nesnel verilerin. 1906 ilk baharında gerçeklen devrimci bir kitle mücadelesinin ciddi bir yükselişinin mevcut olduğunu kanıtladığı görüşündeyiz, öyle ki, Sosyal-Demokrat Parti tam da bu mücadeleyi esas mücadele olarak kabul etmek ve bu mücadeleyi desteklemek ve yaygınlaştımıak için herşeyi yapmakla mükellefti.
(..)
Karşı-devrim döneminde bu dağılmanın,sosyal demokrat olmayan unsurların Sosyal-Demokrat İşçi Partisi 'nden bu kopuşunun tarihsel-ekonomik anlamını kavramayan Troçki, Alman okurlara iki fraksiyonun da "dağılmasından", "Parti'nin dağılması "ndan, "Parti'nin çözülmesi"nden söz ediyor.
Bu doğru değil. Ve bu yalan, herşeyden önce Troçki'nin tüm teorik anlayışsızlığını dile getiriyor. Plenum 'un hem tasfiyeciliği hem de Otzovizmi "proletarya üzerinde bwjuva etkinin ifadesi" olarak görmesinin nedenini Troçki kesinlikle kavramamıştır.
Gerçekten de bir düşünün: Proletarya üzerinde burjuva etkiyi ifade eden Parti'nin onaylamadığı akımların ayrılması, Parti'nin dağılmasını, Parti'nin çözülmesini mi, yoksa sağlamlaşması ve arınmasını mı ifade eder?
İkinci olarak, bu yalan, pratikte reklamı amaçlayan Troçki fraksiyonunun politikasını dile getirir. Troçki'nin girişiminin bir fraksiyon yaratma girişimi olduğunu, Troçki'nin Merkez Komitesi temsilcisini "Pravda"dan uzaklaştırmasından sonra şimdi artık herkes görüyor. Kendi fraksiyonunun reklamını yapan Troçki, Almanlara "Parti" dağılırken, iki fraksiyon da dağılırken, kendisinin, tek başına Troçki'nin her şeyi kurtardığını anlatmaktan utanmıyor. Gerçekte şimdi hepimiz görüyoruz ki -ve Troçkistlerin en son (26 Kasım 1910 tarihli, Viyanl! Kulübü adına) kararı bunu özellikle açık biçimde kanıtlıyor-, Troçki sadece tasfiyecilerin ve "Vperyod"culann güvenine sahiptir.
Troçki'nin Parti'yi küçük düşürüp, kendisini Almanların gözünde göklere çıkarırken ne büyük bir utanmazlık içinde olduğunu örneğin şu olay gösteriyor. Troçki Rusya'da "işçi kitleleri"nin Sosyal-Demokrat Parti'yi "kendi çevrelerinin dışında" (altını çizen Troçki) değerlendirdiğini yazıyor ve "sosyal-demokrasisiz sosyal-demokratlar"dan söz ediyor.
Bay Potresov ve arkadaşları. Troçki'yi bu konuşmalarından dolayı nasıl bağırlarına basmasınlar?
Fakat bu sözler, sadece devrimin tüm tarihi tarafından değil, bilakis tek başına işçi kuryesindeki Üçüncü Duma seçimleri tarafından da çürütülmektedir.
"Legal örgütlerdeki çalışma için -diye yazıyor Troçki-, Menşevik ve Bolşevik fraksiyonlar --şimdiye kadarki düşünsel ve örgütsel yapılan itibariyle- tamamen elverişsiz çıktılar", çalışan "tek tek sosyal-demokrat gruplar vardı, fakat bütün bunlar fraksiyonların çerçeveleri dışında, bu fraksiyonların örgütsel etkisi dışında olup bitti." ''Menşeviklerin ağırlıkta olduğu en önemli legal örgüt bile Menşevik fraksiyomm tamamen kontrolü dışında çalışmaktadır."
Böyle yazıyor Troçki. Fakat gerçekler farklıdır. Üçüncü Duma'daki sosyal demokrat fraksiyon var olalı beri, Bolşevik fraksiyon her zaman, Parti Merkez Komitesi tarafından yetkili kılınan mutemetleri aracılığıyla, Duma 'daki sosyal-demokratların çalışmasını teşvik etme, destekleme, müzakere etme ve denetleme doğrultusunda faaliyette bulunmuştur. Fraksiyonların temsilcilerinden oluşan Parti merkez yayın organı yazı kurulu da aynı şeyi yapmaktadır (fraksiyonlar, Ocak 1910'da fraksiyon olarak kendi kendilerini feshetmişlerdir).
Troçki Alman yoldaşlara "Otzovizm"in aptallığını tüm ayrıntısıyla anlatarak, bu akımı tüm Bolşevizme özgü boykotçuluğun "billurlaşması" olarak gösterip, sonra da iki kelimeyle Bolşevizmin Otzovizme "yenilmediği ni. aksine "ona kararlılıkla ya da daha doğrusu şiddetle karşı çıktığı nı belirtirken, Alman okur, böyle bir anlatımda ne ince bir sadakatsizliğin gizli olduğunu elbette tahayyül edemez. Troçki'nin cizvit "içten pazarlıklılığı" küçük, küçücük, "önemsiz" birşeyin atlanmasında yatmaktadır. O, Bolşevik fraksiyonun ta 1909 baharında. temsilcilerinin katıldığı resmi bir toplantıda. Otzovistleri uzaklaştırdığını, ihraç ettiğini "unutuvermiştir. Fakat tam da bu küçük "önemsiz şey", sosyal-demokrat olmayan unsurların kopmasından değil. Bolşevik fraksiyonun (sonra da Parti'nin) "dağılması" ndan söz etmek isteyen Troçki'nin işine gelmiyor!
Martovu artık tasfiyeciliğin bir lideri sayıyoruz. o tasfiyecileri adeta Marksist sözlerle ne kadar "maharetle savunuyorsa o kadar tehlikelidir. Fakat Martov, 1903-1910 yılları arasında işçi hareketi içindeki bütün akımlara damgasını vuran görüşleri açıkça ortaya koyuyor.
Troçki ise sadece kişjsel yalpalamalarını gösteriyor, başka bir şey değil. O 1903 te Menşevik ti. 1904'te Menşevizmden uzaklaştı ve 1905"te yine, ama bu kez ultra-devrimci lafızlarla gösteriş yaparak Menşeviklere döndü; 1906'da bir kez daha Menşevizme sırt çevirdi; 1906 yılının sonlarında Kadetlerle seçim anlaşmaları yapmayı savundu (yani fiilen bir kez daha Menşeviklerle bir oldu) ve 1907 ilkbaharında Londra Parti Kongresi'nde kendisiyle Rosa Luxemburg arasındaki farkın "politik eğilim farkından çok bireysel nüans farkı olduğu"ndan sôzetti.
Troçki bugün bir fraksiyonun, yarın bir başka fraksiyonun düşünsel donatımını aşırır, ve o nedenle kendisini iki fraksiyonun üzerin de gösterir. Troçki teoride hiç bir hususta Tasfiyeciler ve Otzovistlerle hemfikir değildir, buna karşılık pratikte "Golos" ve "Vperyod"cularla her husus ta hemfikirdir.
O nedenle. Troçki Alman yoldaşlara kendisinin "genel Parti eğilimi"ni temsil ettiği masalını okuyorsa, ben onun sadece kendi fraksiyonunu temsil ettiğini ve valnızca Otzovistlerle Tasfiyeciler nazarında belli bir güvene sahip olduğunu açıklamak zorundayım. İşte açıklamamı doğrulayan olgular: Ocak ayında Partimiz Merkez Komitesi, Troçki'nin gazetesi "Pravda" ile. temsilcisini bu gazetenin yazı kuruluna göndererek yakın ilişkiye geçti. Eylül 19I0'da Parti merkez yayın organı, Merkez Komitesi temsilcisinin Troçki'nin Parti düşmanı faaliveti nedeniyle onunla bozuştuğu haberini verdi. Kopenhag'da, Parti'ye sadık Menşeviklerin temsilcisi ve merkez yayın organı yazı kurulu delegesi olarak Plehanov Bolşeviklerin temsilcisi olarak bu satırların yazarı ve bir Polonyalı yoldaşla birlikte, Troçki'nin Alman basınında Parti meselelerimize ilişkin söylediklerini şiddetle protesto etti.
Troçki'nin Rusya sosyal-demokrasisi içinde "genel Parti eğilimi"ni mi, yoksa genel Parti karşıtı " eğilimi mi temsil ettiğine okurlar kendileri karar versinler.
Lenin
1910 sonu