PARTİMİZDEKİ “BİRLEŞME KRİZİ”
Bu başlığı okurken bazı okuyucular sanırım gözlerine inanamayacaktır. “Bir bu eksikti! Sanki Partimizde yeterince kriz yokmuş gibi, aniden bir de bu yeni, birleşme krizi nereden çıktı?”
Kulağa böylesine garip gelen bu ifadeyi Liebknecht’ten ödünç aldım. O bu ifadeyi, 1875 yılında Engels’e yazdığı 3 Mayıs tarihli mektupta, Lasalle’cilerle Eisenach’çıların birleşmesini[24] anlatırken kullanıyordu. Marx ve Engels o sıralar bu birleşmeden iyi bir şey çıkmayacağını varsayıyorlardı. Liebknecht onların endişelerine karşı çıkıyor ve birçok krizi başarıyla atlatmış olan Alman Sosyal-Demokrat Partisi’nin “birleşme krizi”nden de başarıyla çıkacağını garanti ediyordu (bkz. Gustav Mayer: “Johann Baptist von Schweizer ve Sosyal-Demokrasi”, Jena 1909, s. 424).
Bizim Partimizin, RSDİP’in de kendi birleşme krizini başarıyla atlatacağına en ufak bir kuşku yok. Fakat onun şu anda böyle bir kriz yaşadığını, MK Plenum toplantısı kararlarını ve Plenumdan sonraki olayları bilen herkes görüyor. Plenum kararlarına göre hüküm verilir-se, sanki birleşme çok mükemmel ve bütünüyle tamamlanmış gibi gö-rülebilir. Fakat şimdi, 1910 Mayıs başında olana dayanarak hüküm verilirse; Merkez Organ’ın, Tasfiyeciler tarafından yayınlanan “Golos Sosyal-Demokrata”ya karşı enerjik mücadelesine dayanarak hüküm verilirse; Plehanov’un ve Parti'yi savunan diğer Menşeviklerin “Go-los”çulara karşı şiddetli polemiğine dayanarak hüküm verilirse; “Vperyod”cuların merkez organa karşı tüyler ürpertici hakaret salvo-suna (bkz. yeni yayınlanan bildirileri: “Bolşevik Yoldaşlara”) dayana-rak hüküm verilirse[25] — kenarda duran bir kişiye her türlü birleşme çok kolayca bir hayal gibi görünebilir.
Parti'nin doğrudan düşmanları zafer kutluyor.
Otzovizmin yandaşları ve suç ortakları, “Vperyod”cular, öfkeli hakaretler içinde kendilerini yitiriyorlar. Tasfiyecilerin liderleri –Akselrod, Martynov, Martov, Potresov ve diğerleri– “Plehanov’un Günlüklerine Zorunlu Ek”lerinde daha da acımasızca ateş püskürüyorla.[26] “Uzlaşmacılar” ellerini çırpıp şikayet ediyor ve çaresiz tumturaklı sözler kekeliyorlar (bkz. Troçki’nin bakış açısında duran “Viyana Sosyal-Demokrat İşçi Kulübü”nün 30 [17] Nisan 1910’da kabul ettiği karar).[27]
Ama partisel birleşmemizin neden başka türlü değil de böyle ce-reyan ettiği, neden Plenumdaki (görünürde) tam birleşmenin yerini şimdi (görünürde) tam bir birleşmemeye bıraktığının nedenleri üzeri-ne en önemli ve temel soruya, ayrıca Partimizin içindeki ve dışındaki “güçler dengesi”ne dayanarak bundan sonraki gelişiminin hangi yön-de olması gerektiği sorusuna — bu temel sorulara ne Tasfiyecilerden (“Golos”çulardan) ne Otzovistlerden (“Vperyod”culardan) ne de uzlaşmacılardan (Troçki ve “Viyanalılar”) herhangi bir yanıt alamıyoruz.
Küfür ve tumturaklı laflar yanıt değildir.
1– Birleşme Üzerine İki Görüş
Tasfiyeciler ve Otzovistler, dokunaklı bir birlik içinde, Bolşeviklere (birinciler Plehanov’a da) alabildiğine küfrediyorlar. Suç Bolşeviklerdedir, suç Bolşevik Merkezdedir, suç Lenin ve Plehanov’un “bireyci” alışkanlıklarındadır (“Zorunlu Ek”in 15. sayfası), suç “Bolşevik Merkezin eski üyeleri”nin “sorumsuz grubu”ndadır (bkz. “Vperyod” Grubunun bildirisi). Tasfiyecilerle Otzovistler arasındaki dayanışma bu bakımdan düşünülebilecek en eksiksiz dayanışmadır; ortodoks Bolşevizme karşı bunların bloku (daha aşağıda özellikle sözü edilecek olan, Plenum’daki mücadelenin de birden fazla durumda etkisi altında kaldığı bir blok) reddedilmez bir gerçektir; burjuva düşüncelere tabiyeti aynı biçimde ifade eden ve aynı biçimde Parti düşmanı olan en aşırı iki akımın temsilcileri, Parti içi politikalarında, Bolşeviklere karşı mücadelelerinde ve Merkez Organa “Bolşevik” damgası vurmada uyuşuyorlar. Fakat Akselrod’la Aleksinski’nin küfürleri ne kadar güçlü olursa olsun, sadece, onların Parti birliğinin anlamı ve önemi için tam anlayışsızlıklarını gizliyor. Troçki’nin (Viyanalıların) kararı, sadece görünüşte, Akselrod ve Aleksinski’nin “taşkınlıklar”ından ayrılıyor. Çok “ihtiyatlı” kaleme alınmış ve “fraksiyonlarüstü” adillikte olma iddiasında. Fakat anlamı neden ibarettir? Her şeyde suç “Bolşevik önderler”dedir — bu ise Akselrod’la Aleksinski’deki aynı “tarih felsefesi”dir.
(..)
Troçki’nin kararında tumturaklı boş lafların ne kadar içeriksiz olduğunu, gerçekte nasıl bütünüyle Akselrod ve ortaklarının, Aleksinski ve ortaklarının aldığı tavra hizmet ettiğini görmek için, bu soruyu sormak yeter.
Troçki, kararının daha ilk sözlerinde, en kötü uzlaşmacılığın, tırnak içinde “uzlaşmacılığın”; parti çalışmasının verili çizgisini, verili anlayışını, verili ideolojik-politik içeriğini değil, “verili kişiler”i öne alan, çevrelerin ve darkafalıların uzlaşmacılığının en mükemmel anlayışını ortaya koydu.
Gerçekte Tasfiyecilere ve Otzovistlere en sadık hizmeti veren, ama bu yüzden de sözümona Parti'ye sadakat ve sözümona fraksiyon düşmanı söylevlerin maskesi ardına ne kadar kurnazca, seçmece ve safsatalı gizlenirse, Parti'de bir o kadar tehlikeli bela olan Troçki ve ortaklarının “uzlaşmacılığı” ile, Parti'nin Tasfiyecilikten ve Otzovizm-den temizlenmesinden ibaret olan gerçek parti anlayışı arasındaki uçurumun tüm farkı işte burada yatar.
Parti görevi olarak gerçekte bize verili olan nedir?Çizgilerinden bağımsız, çalışmalarının içeriğinden bağımsız, Tasfiyeciliğe ve Otzovizme karşı tavırlarından bağımsız olarak “veri-li” olan ve “uzlaştırılması” gereken “verili kişi, grup ve kurumlar” mıdır?
Yoksa bize, Parti çizgisi mi verilidir, bütün çalışmamızın ideolo-jik-politik doğrultusu ve içeriği mi verilidir, bu çalışmanın Tasfiyeci-likten ve Otzovizmden temizlenmesi görevi mi verilidir — “kişi, grup ve kurumlardan” bağımsız olarak, bu çizgiyi onaylamayan ya da uy-gulamayan “kişi, kurum ve gruplar”ın direnişine rağmen gerçekleştirilmesi gereken bir görev mi verilidir?
(..)
Menşevikler Merkez Organda “nötralize etme” yönünde etkide bulunuyor ve nötralleştirici olarak bir “Bund” üyesini ya da Troçki’yi öneriyorlardı. “Bund” üyesi ve Troçki, önüne taraflardan birinin Tasfiyeciliği terkedip etmeyeceğinden bağımsız olarak “verili kişi, grup ve kurumlar”ın “evlendirilmesi” hedefini koyan çöpçatan rolünü oynayacaklardı.
Troçki ve Yonov’un uzlaşmacılığının tüm “ideolojik temeli”ni de zaten bu çöpçatanlık bakış açısı oluşturuyor. Birleşmeden bir şey çıkmadığı için şikayet edip gözyaşı döküyorlarsa, bu "bir tutam tuzla" anlaşılmalıdır. Bu, görücülüğün bir işe yaramadığı biçiminde anlaşılmalıdır. Troçki ve Yonov’un besledikleri birleşme umudunun, Tasfiyeciliğe karşı tavırlarından bağımsız olarak “verili kişi, grup ve kurumlar”la birleşme umudunun “boş çıkması”, sadece, görücülerin başarısızlığı anlamına gelir, görücülük bakış açısının yanlışlığını, umutsuzluğunu ve perişanlığını gösterir, fakat asla Parti birliğinin başarısızlığı anlamına gelmez.
(..)
Sondan başlıyorum.
“Eski fraksiyonların liderlerini”, birliğin kurulmasını akamete uğratmak için herşeyi yapmakla, Plenumda “her adımın onlardan zor-la koparılmak zorunda kalınmasına” yol açacak şekilde davranmakla suçlayan Yonov şöyle yazıyor:
“Lenin yoldaş, ‘sosyal-demokrat çalışmayı genişletme ve derinleştirme’ yoluyla ‘tehlikeli sapmaların üstesinden gelinmesini’ istemiyordu. Oldukça enerjik bir biçimde, Parti'nin her türlü başlangıcının odak noktasına ‘iki cepheli mücadele’ teorisinin konması yönünde çalıştı. Parti'de ‘takviye edilmiş koruma durumu’nun ortadan kaldırılması düşüncesinin ortaya çıkmasına bile izin vermedi” (s. 22, 1. satır).
Söz konusu olan, Parti içi durum üzerine kararın 4. maddesinin b) paragrafıdır.[30] Bu kararın taslağı Merkez Komitesi'ne benim tarafımdan sunuldu ve ilgili madde, ancak komisyon çalışmasından sonra, bizzat Plenum tarafından, karşısında başarısızca mücadele ettiğim Troçki’ nin bir önerisi üzerine değiştirildi. Benim taslağımda bu maddede, “iki cepheli mücadele” sözcükleri harfiyen olmasa da, bu düşünceyi ifade eden sözcükler vardı. “Genişletme ve derinleştirme yoluyla üstesinden gelme”, Troçki’nin önerisi üzerine eklendi. Yonov yoldaşın bu önergeye karşı mücadelemi anlatarak, “değişiklik”in öne-mi üzerine konuşmam için uygun bir fırsat yaratmasından çok hoşnutum.
Plenum'da hiçbir şey, “iki cepheli mücadele” düşüncesi kadar, harlayan – çoğu kez düpedüz komik – bir öfkeye yol açmadı. Sadece değinilmesi bile hem “Vperyodcular”ı hem de Menşevikleri zıvanadan çıkarıyordu. Bu öfke tarihi olarak kesinlikle anlaşılırdır, Bolşevikler gerçekten de Ağustos 1908’den Ocak 1910’a dek iki cepheli mücadele, yani Tasfiyecilere ve Otzovistlere karşı mücadele vermemişler miydi. Ancak bu öfke, Bolşeviklere darılanlar bununla sadece kendi suçlarını kanıtladıkları, ya da önceden olduğu gibi şimdi de, Tasfiyeciliğin ve Otzovizmin her türlü mahkûm edilişinin kendile-rine dokunduğunu kanıtladıkları için komikti. Hırsızlar kendilerini bizzat davranışlarıyla ele verirler.
Troçki’nin, iki cepheli mücadele yerine, “genişletme ve derinleştirme yoluyla üstesinden gelme”yi koyma önergesi, Menşeviklerin ve “Vperyodcular”ın coşkun desteğini aldı.
(..)
Peki ortaya çıkan nedir? Ortaya çıkan bir saçmalıktır, çünkü san-ki genişletme ve derinleştirme görevi de hakeza tam zamanında orta-ya konmuş gibi anlaşılabilir! Sanki bu görevin her zaman olduğu şekilde konmadığı bir tarihsel “an” mümkünmüş gibi!
“Plenum bitti. Katılanlar dağıldı. Merkez Komitesi, çalışmanın dü-zenlenmesinde korkunç zorlukların üstesinden gelmek zorunda kalacaktır, bunlar arasında Martov yoldaşın varlıklarını ısrarla reddettiği sözümona Tasfiyecilerin” (sadece sözümona mı, Yonov yoldaş, gerçek, hakiki değil mi?) “tavrı son sırada değildir.”
İşte size, Troçki ve Yonov’un tumturaklı sözlerinin ne kadar boş olduğunu gösteren –kapsamlı değil ama karakteristik– materyaller. Mihail, Yuri ve ortaklarının tasfiyeci adımlarının üstesinden gelinme-si, Merkez Komitesi'nin gerçekten sosyal-demokrat çalışmayı doğrudan genişletme ve derinleştirmesinden güç ve zaman çaldı. Mihail, Yuri ve ortaklarının hareketleri olmasaydı, yanlışlıkla hâlâ yoldaşımız saydığımız kişiler arasında Tasfiyecilik olmazdı, o zaman sosyal-demokrat çalışmayı yaygınlaştırma ve derinleştirme, iç mücadele Parti'nin güçlerini oyalamayacağı için daha başarılı yürürdü. Yani sosyal-demokrat çalışmayı genişletmek ve derinleştirmekten, ajitas-yon, propaganda, ekonomik mücadele vs.nin gerçekten sosyal-demokrat ruhta doğrudan geliştirilmesi anlaşılıyorsa, o zaman sosyal-demokratların sosyal-demokrasiden sapmalarının üstesinden gelinmesi, bu çalışma için bir eksi, deyim yerindeyse “pozitif faaliyet”ten bir indi-rimdir; demek ki buna göre, genişletme vs. yoluyla sapmaların üste-sinden gelme cümlesinin hiçbir anlamı yoktur.
Bağımsızlar ve Legalistler Grubu Üzerine
Şimdi Plenumdan sonra neler olup bittiğinin açıklanmasına geçe-lim. Bu soruya Troçki ve Yonov birbiriyle uyumlu ve basit bir yanıt veriyorlar. “Plenumdan sonra, –diyor Viyana kararı– ne politik yaşamın dış koşullarında ne de Partimizin iç ilişkilerinde Parti inşası çalışmasını zorlaştıracak herhangi bir reel değişiklik olmadı”… Bu, fraksiyonculuğa bir geri dönüştür, fraksiyonel ilişkilerin üstesinden gelinmemiş bir mirasıdır — hepsi bu.
(..)
Böyle bir “durum değerlendirmesi”nden Troçki ve Yonov için hangi pratik sonucun çıktığı anlaşılıyor. Önemli hiçbir şey olmamış. Yalnızca bir fraksiyon dövüşü sözkonusu. Yeni nötralizatörler ortaya sürülüyor — ve her şey yolunda olacak. Her şey çevre diplomasisi bakış açısından açıklanıyor. Bütün pratik reçeteler çevre diplomasisin-den başka hiçbir şey değil. “Mücadeleye atılanlar” var, “uzlaştırmak” isteyenler var: burada “temel”den söz etmenin üstünü çizmeli, orada sonradan bir “kurum”a bir ad eklemeli, öbür yanda konferans toplama yöntemlerinde Legalistlere tavizler verilmeli… Yurtdışındaki eski, ama hep yeni çevrecilik öyküsü!
..şimdi, Troçki ve Yonov’un “uzlaşmacı” çabaları gülünç ve acıklıdır. Ve – arkalarında yurtdışında çevre diplomatları dışında, Buxtehude’de bir yerlerde anlayışsızlık ve bilgisizlik dışında hiçbir şey olmadığı için şimdi zararsız olan – bu çabaların açıklaması ancak, neler olup bittiği konusunda tam bir anlayışsızlıkta aranabilir.
Troçki ve Yonov gibi uzlaşmacılar, Plenumdaki uzlaşmacı diplo-masiye boy attıran özel koşulları, şimdiki Parti yaşamının genel koşulları saymakla yanıldılar, Plenumda iki ana fraksiyonda uzlaşma (–Parti'nin birleşmesi) yönündeki köklü çabayı ortaya çıkaran koşulların varlığı sayesinde rolünü oynamış olan diplomasiyi — bu diplomasiyi kendi başına amaç, “verili kişi, grup ve kurumlar” arasındaki oyunun kalıcı bir aracı saymakla yanıldılar.
Fakat şimdi artık simsarlara gereksinim yok, tavizlerin boyutu sorunu da artık var olmadığı için onlara yer yok. Tavizlerin boyutu so-runu ise, artık genel olarak herhangi bir taviz sorunu var olmadığı için artık yok. Bütün tavizler (hatta abartılıları dahi) Plenum'da verildi. Şimdi sözkonusu olan, yalnızca, Tasfiyeciliğe karşı mücadelede ilke-sel tavır sorunudur — hem de genelde Tasfiyeciliğe karşı değil, belirli bir bağımsız Tasfiyeciler grubuna karşı, Mihail ve ortakları grubuna karşı, Potresov ve ortakları grubuna karşı mücadelede ilkesel tavır so-runudur. Troçki ve Yonov şimdi Parti'yi verili kişi, grup ve kurumlarla “uzlaştırmak” istiyorsa, o zaman onlar bizim için, parti yandaşı tüm Bolşevikler için ve keza parti yandaşı tüm Menşevikler için sadece parti hainleri olacaklardır, başka bir şey değil.
Yonov ve Troçki türü karaktersiz “uzlaşmacılar”ın en büyük suçu, onların Tasfiyeciliğe bağımlılığını güçlendirerek onları mahvetmelerinden ibarettir. Fraksiyoncu olmayan bütün sosyal-demokratların Mihail ve ortaklarına, Potresov ve ortaklarına kararlı bir karşı çıkışı (bu grupları savunmaya ne Troçki ne de Yonov karar veremiyor!), Tasfiyeciliğin çekim alanı içinde bulunan “Golos”çulardan bazılarını Partiye geri kazandırabilecekken, “uzlaşmacılar”ın kaş göz hareketleri ve süslü çabaları, Parti'yi herhangi bir biçimde Tasfiyecilerle birleştirmeksizin, “Golos”çularda sadece “anlamsız umutlar” uyandırıyor.
Partiye Sadık Menşevizm ve Onun Değerlendirilişi Üzerine
Partimizde “birleşme krizi”nin açıklanması için ele almamız ge-reken son sorun, Parti'ye sadık Menşevizm denilen şeyin ve onun öne-minin değerlendirilmesi sorunudur.
Burada, fraksiyoncu olmayan – yani kendilerini fraksiyoncu değil gibi göstermek isteyen – Yonov ve Troçki’nin görüşleri (“Pravda”nın 12. sayısı ve Viyana kararı) son derece karakteristiktir. Troçki, Merkez Organ'ın daha 13. sayısında dikkat çekilmiş olan Parti'ye sadık Menşevizmi kesinlikle ve inatla görmezlikten geliyor; buna karşılık Yonov, “Plehanov yoldaş”ın (Parti'ye sadık başka Menşevikleri Yonov görmek istemiyor) çıkışının anlamının, Bolşeviklerin fraksiyon mücadelesini “payandalamaya” ve Parti'de savaş hali ilan edilmesini vaaz etmeye vardığını açıkladığında, kafadarının “esas” düşüncesini ele veriyor.
Troçki ve Yonov’un bu tutumunun yanlışlığı, olgular tarafından çürütüldüğü için, sadece bu yüzden bile, bizzat gözlerine çarpmalıydı.
Lenin
Gericilik Yılları,
Bir yazarın Notları
Bir yazarın Notları
Mart 1911