Header Ads

Header ADS

GÜNÜMÜZ TITOCULARIN ROLÜ VE TAKTIKLERI (II) - Solu İçten Parçalama

James Klugmann 1951

Günümüz Titocuların Rolü ve Taktikleri (I)

Beşinci Bölüm: Günümüz Titocularının Rolü ve Taktikleri (II)

III: Solu İçten Parçalama

Titocuların rolü, sol lafazanlıklar arkasına gizlenmiş durmaksızın devam eden sağ kanat propaganda ve  konuşmaların, gerici basın ve radyo tarafından tüm dünyaya yeniden yansıtılarak  ortaya çıkması ile sınırlı değildir. Önceli olan Troçkistlerin ki gibi, onların üçüncü rolleri, işçi sınıfı ve ilerici hareketin kalbine sızmaya çalışmak, onu ispiyon etmekkarıştırmak, bölmek ve içeriden yıkmaktır. Açık gericiliğin açık atakları, gizli gericiliğin içeriden deşmesi ile tamamlanır. İlerici ve devrimci hareket  emekçilerin hüküm sürdüğü Sosyalizm ve Halk Demokrasisi ülkelerinde ve kapitalist ülke kitlelerinde ne kadar güçlenirse,, gericilik için en önemli şey Titocu  gizli silahı olur.

Alman Gestapo, Hitler’in yenilgisinden önceki son günlerde bile, sol içinde gizli bir “enternasyonal ” ile geri dönüşün temelini atması gerekliliğini gördü. Zaten 28 Eylül 1944'te Chicago Daily News ve New York Post muhabiri Paul Ghali , İsviçre'den şunları bildirdi:
Fransız nüfusunun bu pisliği şimdi artık Troçki'nin geleneğinden gelen  Bolşevik etkinliğiyle eğitiliyor ... Enternasyonal Heinrich Himmler'in kişisel emirleri altında ... Onlar kendi vatandaşlarına, bugünkü Sovyetin Lenin'in sadece orijinal ilkelerinin bir burjuva yozlaşmasını temsil ettiği ve   Bolşevik ideolojisine “sağlam” dönmenin zamanı geldiğini söylemeleri isteniyor. Bu "gerçek" Leninist grupların oluşumu, Nazi mikropları tarafından aşırı derecede kirlenmiş bir Dördüncü Enternasyonal'i yaratmayı amaçlayan Himmler'in en son politikasıdır ...
Gestapo’nun Himmler’inin ellerinden, ABD (FBI) Federal Soruşturma Bürosu’nun Hoover’inin ellerine geçen, aynı “Nazi mikropları” ile aynı “aldatmaca” Titocuların bugün temsil ettiği aynı “platform”. 5 Ocak 1951 tarihli US News ve World Report, '1951'de Büyük bir Savaş' olasılığını tartışıyor. Amerikan emperyalizminin (eldeki olanaklarını) varlıklarını tartıyorlar. Amerika'nın diğer insanların dünyasını kavurma politikası olan atom bombasını tartışıyorlar . Ardından 'Mareşal Josip Broz Tito'nun sponsorluğundaki ulusal komünizmin türü olan Titoizm'e geldiler. Bunu Sovyetler Birliği'ne karşı başka bir silah olarak görüyorlar. Tito tipi Komünistlerin birçok ülkenin Komünist partileri içinde aktif olduklarını söylüyorlar. "Bütünüyle bir savaşta (bunlar) parti kontrolü için bir teklif yaparlar." ABD’nin bu gerici organı, emperyalizmin savaş zamanında özel kullanımında olacak olan, emeğin ve dünyanın ilerici hareketinin içindeki beşinci kol olarak görülüyor .

Doğu Avrupa Halk Demokrasilerinde Titocular komünist ve işçi partilerinin içinde Belgrad merkezi etrafında ajan ve gruplarını oluşturmaya çalıştılar ve çalışıyorlar. Rajk, Kostov ve Xoxe mahkemelerinde ortaya çıktığı gibi, Macaristan, Bulgaristan ve Arnavutluk'ta buna benzer  çizgilerde girişimlerini gördük. Bu faaliyetler hiçbir şekilde bu üç ülkeyle sınırlı kalmamıştır.

Erken Ağustos 1950 yılında, Bükreş 'te, Belgrad'dan kontrollü ve aynı ay içinde 1944 yılında Romanya'nın Kızıl Ordu tarafından  kurtuluş tarihinden  kalma geniş bir casusluk grup ağı nı gösteren Titocular ın on iki ajanlarının mahkemesi gerçekleşti. Aynı ay içinde, Titocu ajanları  Bratislava'daki eski Yugoslav Başkonsolos Yardımcısı Şefik Keviç başkanlığında, Prag'ta yargılandı.

Bu ağ da, Çekoslovakya'nın kurtuluşundan hemen sonra kurulmuştu. Titocular Polonya'da bir yer kazanmak için yoğun çaba sarf etmişlerdi.

Doğu Avrupa'da, Titocular, yalnızca popüler örgütler içinde gizlenmiş eski ajanları ve gericileri işe almakla kalmayıp, aynı zamanda çarpık "Marksist" teorileri öne sürerek  ilerici hareket içindeki dengesiz ve zayıf unsurları saflarına çekmeye çalışarak, Komünist partilerde ve aslında tüm ilerici harekette bir etki yaratmaya çalıştılar.

Doğu Avrupa'da genel olarak ana platformları dar bir burjuva milliyetçiliği oldu. Yüzyıllar boyunca Balkan ve Doğu Avrupa halklarının en iyi unsurlarının ulusal baskıya karşı - Türk işgalcilere, eski Avusturya-Macaristan egemenliğine ve daha sonra Batı emperyalizmine karşı savaştığını biliyorlar. Ulusal azınlıklara zulmedildiğini biliyorlar ve gericilik  insanları ulusal kan davası ve nefret içinde,  halkı halka  karşı geliştirip teşvik ederek iktidarlarını koruduğunu biliyorlar. Ama şimdi Halk Demokrasilerinde yeni bir dönem başladı. Sonunda gerçek bağımsızlık kazanıldı. Bir insanın bir başkası tarafından egemenliği sona erdi. Eski burjuva milliyetçiliğinin ekonomik ve politik temeli kaldırıldı ve Doğu Avrupa halkları arasındaki gerçek uluslararası dayanışma, dostluk ve işbirliğinin yanı sıra yeni ve ilerici bir sosyalist vatanseverlik için ekonomik ve politik temel oluşturuldu. Dahası, onların kurtuluşunu sağlayan Sovyetler Birliği ile  yakın dostluk ve işbirliğiydi. Bu dostluk ve işbirliği onlara ekonomik açıdan güçlü bağımsız devletler kurmak ve yeni kazanılan ulusal egemenliklerini  koruyabilmeleri için gerekli olan yardımı sağlıyor.

Titocular insanların kafasında kalan eski milliyetçilik kalıntıları üzerine oynamayı umut ediyor. Eski burjuva milliyetçiliği ve şovenizm bir gecede yok edilemez. Ve eski adil demokratik ulusal kurtuluş mücadelelerinin anıları bile, burjuva milliyetçileri tarafından, güçlü ve durmaksızın bir ideolojik açıklama kampanyası yapılmazsa, gerici bir şovenizme çarpıtılabilir.

Yani Titocular burjuva milliyetçiliğini Doğu Avrupa'da başlıca platform yapıyorlar. Yugoslav halklarının Macar, Rumen ve Arnavut komşularına karşı nefretini kışkırtmaya çalışıyorlar. Bulgar ve Yunan halklarına karşı dar bir Makedon milliyetçiliğini teşvik etmeye ve Tito Yugoslavya'sın da tümüyle Makedon bir gruplaşma vizyonunu ortaya koymaya çalışıyorlar. Tüm eski milliyetçiler, Četnikler ve Ustaši , Büyük Sırplar ve milliyetçi Hırvatlar'ı hayata döndürüyorlar. Her şeyden önce Doğu Avrupa halklarının sol kanadında dar bir milliyetçilik geliştirmeye ve Sovyetler Birliği'ne karşı yönlendirmeye çalışıyorlar.

Halk Demokrasileri için ulusal egemenliği mümkün kılan ve mümkün kılmaya devam eden Sovyetler Birliği'dir, ancak Titocu çizgisi önce Halk Demokrasilerini SSCB ile dostluktan ayırmak ve sonra da Sovyetler Birliği'ne karşı milliyetçi unsurları kışkırtmaktır. Tito Yugoslavyası ABD emperyalizminin yarı sömürgesi haline gelirken, Titocular ın Doğu Avrupa’da asıl sloganı - “Sovyet emperyalizmine” karşı savaş. Bu gerçek tam olarak - Truman - Acheson ideolojik çizgisidir.

Bu bilgiyle, Batı gericiliği Tito'nun 'milliyetçiliği'ne haraç veriyor:
Milliyetçilik Doğu Avrupa'da hala etken bir güçtür ... Mareşal Tito'nun çöküşü  onunla gizlice - ya da açıkça saflaşan milyonlarca insan için ağır bir darbe olacaktır ... (The Times editorial on ‘Titoism in Eastern Europe’, 20 June 1949)
Tito'nun hareketi bu umutlara can veriyor çünkü gücünü milliyetçilikten alıyor (Mr Eden in Daily Telegraph, 16 June 1949)
Rusya'nın Doğu Avrupa halkları arasında milliyetçiliği ortadan kaldırma girişimlerine karşı Mareşal Tito tarafından geliştirilen düşünce çizgisini teşvik etmek büyük önem taşıyor. (Hector McNeil in address to Canadian Clubs and UNA in Canada, quoted in The Times, 25 October 1949)
Halkların gündemindeki görevin sosyalizmi inşa etmek olduğu Doğu Avrupa'da; Halk Demokrasilerinin Sovyetler Birliği'nin yardımıyla ulusal egemenliğinin sağlandığı; Ülkelerinin ulusal kurtuluşu için tarih boyunca savaşmış olanların yaptığı fedakarlıkların ödüllendirildiği; Titocuların platformu “milliyetçilik”, yani burjuva milliyetçiliğidir.

Titocuların bu rolünü, sömürge ve bağımlı ülkelerdeki, özellikle Hindistan ve Afrika'daki ve Orta ve Uzak Doğu'daki rollerle karşılaştırmak çok ilginçtir . Troçkist öncülleri gibi, Titocu'lar da bu alanlarda özel öneme sahip bir rol oynamak için efendileri tarafından görevlendirildi.

Sömürge halkı, Sosyal-Demokrasi ile milli kurtuluş mücadelelerinden kolayca geri döndürülemez. Sömürge halklarının sömürülmesi emperyalist sömürücü ülkelerde Sosyal-Demokrasi için ekonomik bir temel sağlarken, sömürge ülkelerinde Sosyal-Demokrasi için buna uyan bir ekonomik temel yoktur. Bu nedenle emperyalizm, sömürge ve bağımlı halkları anti-emperyalist mücadeleden uzaklaştırmak için yeni ideolojik silahlar aramak zorunda kaldı.

Bu nedenle, ta 1930'larda burjuvazinin Troçkist ajanları, sadece Komünist partilerin içinde değil, var oldukları Sosyalist partilerin içinde ve ulusal hareketlerin içinde de özel bir yıkıcı rol oynadıHalkların ateşli devrimci ruhunu kötüye kullanmak, Marksist grupların teorik seviyelerinin düşük olduğu ve ilerici siyasal örgütlerin zayıf olduğu  gerçeği üzerine dayanarak, bir dizi sömürge ülkesinde, Troçkistler aşırı solcu sloganlar arkasında anti-emperyalist cephenin geniş birliğini bozmaya , öncüyü kitleden ayırmaya, ve sömürge ve bağımlı halkların mücadelesini işçi sınıfının emperyalist ülkelerdeki mücadelesinden ayırmaya çalıştı.

Devrimci hareket henüz böyle bir aşamaya ulaşmadığında, sosyalizm için hemen mücadele çağrısında bulundular, (Seylan, Hindistan, Kuzey Afrika'da) ki faşizme karşı mücadeleleri  emperyalizmin manevrası olarak damgaladılar, ('beyaz emperyalizme karşı' vb .) burjuva milliyetçi sloganlarını öne sürerek, faşistlerin ellerine oynadılar.  Bu yolla, Hint-Çin'deki, Seylan'daki, Kuzey Afrika'daki ve Endonezya'daki anti-emperyalist mücadelelere büyük zarar verdiler. Japon gizli polisi ve Gestapo, sömürge topraklarında bu tür gruplaşmaların gelişmesi için büyük olanaklar sağladılar.

Bugün, bu konuda da Troçki'nin bu önemli görevi (mantosu)  Tito'nun omuzlarına düşüyor. Ulusal kurtuluş hareketi, dev adımlar attı. Bütün geniş alanlar bağımsızlıklarını kazandı. İşçi sınıfı kurtuluş mücadelesinin liderliğine adım attı ya da adım atmakta. Birçok sömürge ve bağımlı ülkede güçlü Komünist partiler gelişti ya da gelişiyor. Bütün bu ülkelerde görev, ulusal bağımsızlık mücadelesi, emperyalizme karşı mücadeledir. İşçi sınıfı, öncülüğü altında , ezici çoğunluğunun birliği oluşturma görevi ile karşı karşıyadır, işçi - köylüler, küçük burjuvazi ve ulusal burjuvazi - dış emperyalizme, feodal toprak ağalarına ve burjuvazinin o bölümüne - emperyalizme satan büyük ("bürokratik") burjuvaziye karşı. Halkın demokratik yönetimi, sömürge ve bağımlı halkların uğraştığı Halk Demokrasisi yeni rejimi, ilk aşamada proletaryanın diktatörlüğü olmayacak. Devrimin görevleri, ilk etapta anti-emperyalist, anti-feodaldir. (Bu ülkelerde) Devrim henüz sosyalist görevlere sahip değil.

Peki, sömürge ve bağımlı ülkelerdeki Titocuların ana platformu nedir? "Hemen" sosyalizmi, "hemen" sosyalist devrimi vaaz etmek. Halkı, devrimci mücadeledeki temel aşamaları atlamaya çağırarak, proleter öncüleri kitlelerin çok ilerisine kadar çekmek (onlardan soyutlamak), onları geleneksel ajan provokatörler tarzında 'provoke etmek', onları çok ileri ve hızlı öne çıkartmak  ve böylece emperyalizm tarafından baskı altına alınmasına ve parçalanmaya açık (korumasız)  bırakmak. Marksist anlayışın seviyesi henüz yüksek olmadığı her yerde Titocular halkları ve devrimci gruplaşmaları "hızlı" görünen, "ultra devrimci"sloganlarla kafalarını karıştırmaya çalışıyorlar. Halkın yoğun devrimci coşkusundan, mücadele ye ve fedakarlık yapmaya hazırlıklarından yaralanmak (onu kullanmak için) , tahrif etmek, bölmek ve anti-emperyalist mücadeleyi parçalamak ve halkların ulusal bağımsızlık için arzularını kör burjuva milliyetçiliği içine dönüştürmek için  uğraşırlar.

Bu yüzden Titocular sömürge halklarla iletişime geçme çabalarında özellikle aktiftirler. Daha 1945-1946 da,  Kardelj nin, uluslararası ilişkiler uzmanı olarak poz vererek neden sömürgelerin üzerine özel bir çalışma yapmasının, neden  emperyalist ülkelerdeki Yugoslav elçiliklerinin devrimci örgütlerle bağlantı kurup, sömürgelerdeki mücdele hakkında bilgiler sorduğu, neden Yugoslav Dışişleri Bakanlığı'nın sömürgecilik sorunları ile ilgilenen özel bir bölümü olduğu ve sömürge dünyasında ve özellikle sol örgütlerin yayınlarında her türlü yayını istemelerinin nedeni şimdi açıktır. Bu nedenle Titocular savaş sonrası dönemde sömürgeci devrimci liderleri Belgrad'a davet etmek için her yolu denedi. Bu nedenle, İngiltere, Belçika, Fransa, Hollanda, vb. deki Yugoslav elçiliklerinin, Yugoslavya'yı ziyaret etmelerini teşvik etmek amacıyla bu ülkelerdeki sömürge öğrencileriyle iletişime geçmek için özel bir görevi var. Ve bu yüzden sömürge halklarının Sovyetler Birliği ve halk demokrasileri ile en ufak bir temasta bulunmasından alarma geçen  Emperyalistler, onları Tito Yugoslavya ile temasa teşvik ettirmek için her yolu deniyorlar.

Titocular Hindistan üzerine özel bir çaba harcadılar. Hint Komünist hareketine Belgrad'ın dünya devrimci hareketinin yeni merkezi olduğunu bildirmeye çalıştılar. Hintli devrimciler ile İngiliz ve diğer Komünist partiler arasında kötü niyetli iradeyi yaymaya çalıştılar.  Önde gelen Titocu Dedijer dahil olmak üzere, temsilcilerini, Hint Komünist Partisi İkinci Kongresi'ne katılmak üzere gönderdiler. Onlar hem kamuya açık, hem kayıt dışı  Kardelj tarafından, 'ulusal kurtuluş mücadelesi ile  Sosyalist devrimi iç içe '  teorisi, Marksist teorinin yeni gelişmesi olarak  ileri sürüldü. Onlar Kardelj in Komünist Bilgi Bürosu'nun ilk toplantısına raporunu  Hindistan'daki gelişime temel olarak durmadan alıntıladılar. Vurguladıkları noktalar şunlardı:
Ulusal kurtuluş ayaklanmasının gelişiminin ve halkın Yugoslavya'daki iktidarının, ulusal bir kurtuluş savaşının işçi sınıfının öncülüğü altındaki demokratik halk devrimi ile  daha yüksek Sosyalist biçim içine gelişmesi çabasıyla bağlanmasıyla ilgili olarak, özel bir örnek teşkil ettiği söylenebilir.  ... Halkın demokratik devriminin gelişme süreci, günümüzde hakim olan sosyalist biçimlerle iç içe geçti. (Kardelj’s report to Communist Information Bureau, August 1947, reprinted in Indian Communist, January 1948)
Bu ne anlama geliyordu? Bu, Titocu'ların tüm etkilerini, Hintli devrimcileri kaçınılmaz bir şekilde anti-emperyalist Hint halklarının birliğini bozacak, öncüyü  halk kitlesinden ayıracak, öncül kesimi tecrit edecek,  işçi sınıfını ve onu baskıya ve zulme açacak olan sol eylemcilik yönünde ikna etmek için kullanıyor demektir.

Titocuların ileri sürdüğü politika, Nisan 1951'de yayınlanan Hindistan Komünist Partisi'nin Taslak Programında belirtildiği gibi, Hindistan devrimci hareketi için doğru olan yolla direk olarak çelişki içindeydi .

Titocular aynı zamanda Seylan Komünist Partisi içinde bir nüfuz kazanmaya çalıştı. Burada, Seylan’ın Troçkist gruplarıyla temasa geçtiler ve onlara Sovyet karşıtı iftiralar sağladılar, ancak Seylan Komünistleri onların rollerini ortaya çıkardılar  ve Titocu propagandacıları  tamamıyle yenilgiye uğrattılar. Batıda okuyan Afrikalı öğrenciler aracılığıyla Afrika Marksistleri ve Afrika ulusal hareketi ile bağlantı kurmak için özel çaba sarf ettiler; ve aynı şekilde Vietnamlı öğrencilerle. Yugoslav Haber Ajansı raporlarının sömürge hareketlerine gönderilmesi için özel radyo alıcı setleri teklif ettiler. Sovyetler karşıtı, burjuva milliyetçi çizgisine Çin'in desteğini kazanma ve yurt dışındaki Çinli öğrencilerle iletişim kurma konusunda çaresiz ama çok boş girişimlerde bulundular. Teşhir edilene kadar sömürge insanlarla iletişim kurmak ve beyin yıkamak için uluslararası demokratik örgütler, Uluslararası Öğrenciler Birliği, Dünya Sendikalar Federasyonu, Dünya Demokratik Gençlik Federasyonu, vb . konumlarını kullanmaya çalıştılar .

Devamı


Blogger tarafından desteklenmektedir.