Header Ads

Header ADS

BİRLİK YAYGARASIYLA BİRLİGİN ÇİGNENMESİ ÜZERİNE

Yükseliş Yılları
BİRLİK YAYGARASIYLA BİRLİGİN ÇİGNENMESİ ÜZERİNE

Modern işçi hareketinin sorunları, birçok bakımdan yaralı sorunlardır — özellikle de dünkü hareketin (yani tarihsel olarak yeni kapanmış dönemin) temsilcileri için böyledir. Her şeyden önce, fraksiyonculuk, bölünme vs. gibi sorunlar bunlar arasındadır. İşçi hareketine katılan aydınlardan, sık sık, bu yaralı sorunlara değinmeme yönünde heyecanlı, asabi, neredeyse histerik ricalar duymak mümkün. Marksistler arasında örneğin 1900–1901’den bu yana çeşitli eğilimlerin uzun yıllar süren mücadelesini yaşayanlar için, bu yaralı sorunlara ilişkin bazı değerlendirmeler gereksiz tekrarlar gibi görünebilir elbette.

Fakat bugün artık Marksistler arasındaki on dört yıllık mücadeleye katılmış olanların sayısı çok değil (“Ekonomizm”in ilk ortaya çıkış belirtilerinden başlayarak hesaplandığında on sekiz, on dokuz yıllık mücadeleye katılanlar ise daha da azdır). Günümüzde Marksist safları dolduran işçilerin muazzam çoğunluğu, ya eski mücadeleyi anımsamıyor, ya da bu mücadeleden bihaber. Bu muazzam çoğunluk (dergimizin araştırmasının da gösterdiği gibi) bu sorunlara özellikle büyük ilgi duyuyor. Troçki’nin “gayri-fraksiyonel işçi dergisi” “Borba” tarafından görünürde yeni bir şey olarak (ve yeni işçi kuşağı için gerçekten yeni bir şey olarak) ortaya atılan bu sorunlar üzerinde durmak istiyoruz.

I– “FRAKSİYONCULUGA” DAİR

Troçki yeni dergisini “gayri-fraksiyonel” olarak niteliyor. Bütün ilanlarda bu sözcüğü öne çıkarıyor, gerek “Borba”nın başyazılarında, gerekse “Borba” çıkmadan önce Troçki’nin bunun üzerine bir makalesinin yayınlandığı Tasfiyeci “Severnaya Raboçaya Gazeta”da bunun altını her biçimde çiziyor.

Troçki’nin “işçi dergisi”, Troçki’nin işçiler için bir dergisidir, zira dergide ne bir proleter inisiyatif, ne de işçi örgütleriyle herhangi bir bağın izini bulmak mümkün. Popüler olma isteğiyle Troçki, işçiler için çıkardığı dergide okurlara “teritoryum”, “faktör” vs. gibi sözcükleri açıklıyor.

Çok iyi. Öyleyse neden işçilere “fraksiyonsuzluk” sözcüğü de açıklanmasın? Yoksa bu sözcük teritoryum ve faktör sözcüklerinden daha mı anlaşılır?

Hayır. Mesele bu değil. Mesele, fraksiyonculuğun en kötü kalıntılarının en kötü temsilcilerinin, genç işçi kuşağını “fraksiyonsuzluk” etiketiyle aldatmasıdır. Bunu açıklamaya değer.

Fraksiyonculuk, belli bir tarihsel zaman diliminde Sosyal-Demokrat Parti tarihinin en önemli özelliğidir. Hangi zaman dilimidir bu? 1903’ten 1911’e kadarki zaman dilimi.

Fraksiyonculuğun özünün ne olduğunu en anlaşılır biçimde açıklamak için, örneğin 1906 ve 1907 yıllarının somut koşullarını anımsamak zorunludur. O zamanlar Parti bütündü, bölünme yoktu, fakat fraksiyonculuk vardı, yani yekpare Parti'nin içinde fiilen iki fraksiyon, fiilen ayrı iki örgüt vardı. Tabandaki işçi örgütleri birlik halindeydiler, fakat iki fraksiyon her ciddi sorunda iki taktik geliştiriyordu; bu farklı taktiklerin savunucuları birlik halindeki işçi örgütlerinde birbiriyle çatışıyordu (örneğin 1906 yılında Duma mı yoksa Kadet hükümeti mi şiarı üzerine, ya da 1907 Londra Parti Kongresi'ne seçimler sırasında) ve sorunlar çoğunluk kararıyla çözülüyordu: fraksiyonlardan biri ortak Stockholm Kongresinde (1906), diğeri ortak Londra Parti Kongresi'nde (1907) yenilgiye uğradı.

Bunlar, Rusya’da örgütlü Marksizmin tarihine ait, herkesçe bilinen olgulardır.

Troçki tarafından yayılan korkunç yalanı görmek için bu herkesçe bilinen olguları anımsamak yeter.

1912 yılından beri, iki yıldan fazla bir zamandır, Rusya’da örgütlü Marksistler arasında hiçbir fraksiyonculuk, birleşik örgütler içinde, birleşik konferanslarda ve kongrelerde taktik üzerine hiçbir anlaşmazlık yoktur. Ocak 1912’de Tasfiyecilerin kendisine mensup olmadığını resmen açıklayan Parti ile Tasfiyeciler arasında tam bir kopma durumu vardır. Troçki bu durumu “bölünme” olarak niteliyor. Bu niteleme üzerinde ileride özel olarak duracağız. Fakat “fraksiyonculuk” sözcüğünün gerçeğe uygun olmadığı kuşku götürmez bir olgudur.

Bu sözcük, daha önce de söylendiği gibi, dün, yani artık geçmiş bir zaman diliminde doğru olan bir şeyin tekrarıdır, eleştirel olmayan, anlaşılmaz ve anlamsız bir tekrarıdır. Ve Troçki bize “fraksiyon mücadelesi kaosu”ndan söz ettiğinde (bkz. No. 1, s. 5, 6 vs. vs.), ağzından hangi eski geçmişin konuştuğu hemen anlaşılmaktadır.

Bugünkü duruma, Rusya’nın örgütlü Marksistlerinin onda dokuzunu oluşturan genç Rus işçisi açısından bakalım. Bu genç işçi, önünde, işçi hareketi içinde çeşitli görüş ve akımların üç kitlesel tezahürünü görüyor: 40.000 tirajlı bir gazete etrafında toplanmış “Pravda” taraftarları, “Tasfiyeciler” (tiraj 15.000) ve Sol Narodnikler* (tiraj 10.000). Tiraj üzerine veriler okura sözkonusu eğilimin kitlesel karakterini göstermektedir.

Bunun “kaos”la ne ilgisi var? diye sormak gerekiyor. Troçki hoş fakat boş lafları seviyor — bu biliniyor, ama “kaos” sözcüğü sadece boş laf değil, bunun dışında dünkü dönemin yurtdışı koşullarını bugünkü dönemin Rusya zeminine aktarmaktır (daha doğrusu başarısız bir aktarma girişimidir). Meselenin özü budur.

Marksistlerin Narodniklere karşı mücadelesinde “kaos” yoktur. Bunu Troçki’nin dahi iddia etmeye cüret edemeyeceğini umuyoruz. Marksistlerin Narodniklere karşı mücadelesi 30 yıldan fazla bir zamandır, Marksizmin ortaya çıkışından beri sürüyor. Bu mücadelenin nedeni, iki farklı sınıfın, proletaryanın ve köylülüğün çıkarları ve bakış açısı arasındaki temel farktır. Eğer herhangi bir yerde “kaos” varsa, bu sadece, bunu anlamayan şaşkın kukumavların kafasındadır.

Geriye ne kalıyor? Marksistlerin Tasfiyecilere karşı mücadelesi “kaos”u mu? Bu da bir yalandır, çünkü tüm Parti tarafından Tasfiyeci olarak kabul edilen ve 1908’den beri mahkûm edilen bir akıma karşı mücadele kaos olarak nitelenemez. Fakat Rusya’da Marksizmin tarihiyle ilgilenen herkes, önderliğin ve taraftarların bileşimi hususunda bile Tasfiyeciliğin “Menşevizm”le (1903–1908) ve “Ekonomizm”le (1894–1903) kopmaz biçimde ve sımsıkı bağlı olduğunu bilir. Dolayısıyla burada da neredeyse yirmi yıllık bir tarihle karşı karşıyayız. Kendi Partisinin tarihini “kaos” olarak değerlendirmek, kafasında affedilmez bir boşluk olmak demektir.

Fakat bugünkü duruma bir de Paris ya da Viyana açısından bakalım. Herşey derhal değişecektir. “Pravdacılar”ın ve “Tasfiyeciler”in dışında, kendilerini bir ve aynı Sosyal-Demokrat Parti'ye saymak isteyen en az beş Rus“fraksiyonu”, yani tekil grubu vardır: Troçki’nin grubu, iki “Vperyod” grubu, “Parti Bolşevikleri” ve “Parti Menşevikleri”.[93 ]Paris’te ve Viyana’da (örnek olarak bu iki büyük merkezi alıyorum) bunu bütün Marksistler çok iyi bilirler.

Ve bu noktada Troçki belli bir anlamda haklı: bu gerçekten de bir fraksiyonculuktur, gerçekten de bir kaostur!

“Fraksiyonculuk”, yani ismen birlik (lafta hepsi aynı partidendir) ve gerçekte parçalanmışlık (gerçekte bütün gruplar bağımsızdır, birbirleriyle görüşmeler yapıyor ve egemen güçler gibi anlaşmalara varıyorlar).

“Kaos”; 1) bu fraksiyonların Rusya işçi hareketiyle bağıntısı üzerine nesnel, inceleme yapmayı olanaklı kılan verilerin olmaması ve 2) bu fraksiyonların gerçek ideolojik ve politik fizyonomisini değerlendirebilmek için materyalin olmaması demektir. Tamı tamına iki yıllık bir zaman dilimini alalım: 1912 ve 1913. Bilindiği gibi bu yıllar, işçi hareketinin canlanma ve yükselme yıllarıydı, ve kitlesel akıma benzer (ki politikada sadece kitlesel akımlar dikkate alınır) her akım ve eğilim, IV. Duma seçimlerinde, grev hareketinde, legal gazetelerde, sendikalarda, sosyal güvenlik kampanyasında vs. etkisini göstermek zorundaydı. Fakat bu beş yurtdışı fraksiyonundan hiçbirinin, bir tekinin bile, tüm bu iki yıllık dönemde Rusya’daki proleter kitle hareketinin yukarıda sözünü ettiğimiz tezahürlerinden bir tekinde bile olsa hissedilir bir etkisi olmamıştır!

Bu herkesin kolayca kontrol edebileceği bir olgudur.

Ve bu olgu, Troçki’den “fraksiyonculuğun en kötü kalıntıları”nın bir temsilcisi olarak söz ederken haklı olduğumuzu gösterir.

Lafta fraksiyoncu olmayan Troçki, – Rusya’daki işçi hareketini biraz yakından bilen herkes için bu apaşikârdır – “Troçki fraksiyonu”nun temsilcisidir; burada fraksiyonculuk mevcuttur, çünkü bunun iki özsel belirtisinin ikisi de vardır: 1. lafta birliğin tanınması ve 2. gerçekte grupsal ayrılık. Burada fraksiyonculuk kalıntısı mevcuttur, çünkü burada Rusya proleter kitle hareketiyle bağ anlamında ciddiye alınabilecek hiçbir şey yoktur.

Nihayet burada en kötü türden fraksiyonculuk mevcuttur, çünkü hiçbir ideolojik-politik belirlilik yoktur. Ne “Pravda” taraftarlarının bu belirliliğe sahip olmadıkları söylenebilir (kararlı hasmımız L. Mar-tov bile bütün sorunlarda herkesçe bilinen resmi kararlar karşısındaki “birlik ve disiplin”imizi kabul ediyor), ne de Tasfiyecilerin belirli olmadıkları iddia edilebilir (en azından en önde gelenleri gayet belirli bir fizyonomiye sahiptir, Marksist değil, liberal bir fizyonomi).

Troçki’nin fraksiyonuna benzer bir şekilde, asla Rusya bakış açısından değil, sadece Viyana ve Paris bakış açısından gerçeklikleri olan bu fraksiyonların bir bölümü için, belli bir belirliliğe sahip olmadıkları söylenemez. Örneğin Machçı grup “Vperyod”un Machçı teorileri belirlidir; “Parti Menşevikleri”nde bu teorilerin kesin reddi ve Tasfiyecilerin teorik olarak mahkûm edilmesinin yanı sıra Marksizmin savunulması belirlidir.

Buna karşılık Troçki’de hiçbir ideolojik-politik belirlilik yoktur, çünkü “fraksiyonsuzluk” patenti, sadece, (bunu daha ayrıntılı değerlendireceğiz) bir fraksiyondan diğerine geçme ve dönme tam özgürlüğü patenti anlamına gelmektedir.

Sonuç:

1) Troçki, Marksizmin eğilimleri ve fraksiyonları arasındaki düşünsel farklılıkları, bu farklılıklar sosyal-demokrasi tarihinin yirmi yılını kapsıyor ve bugünün temel sorunlarına değiniyor olmasına rağmen, (bunu daha sonra göstereceğiz) açıklamıyor ve anlamıyor;

2) Troçki, lafta birliğin tanınması, gerçekte ise parçalanma olarak fraksiyonculuğun baş belirtilerini anlamamıştır;

3) “fraksiyonsuzluk” bayrağı altında Troçki, Rusya’daki işçi hareketi zemininden yoksun olan özellikle düşünce yoksunu bir yurtdışı fraksiyonunu temsil etmektedir.

Parlayan her şey altın değildir. Troçki’nin laflarında çok parlaklık ve gösteriş var, fakat içerik yok.
Blogger tarafından desteklenmektedir.