DEVRİME KARŞI KOMPLO 1917
Stalin
Raboçi Put (îşçi Yolu) No. 27, 28 ve 30 4, 5 ve 7 Ekim 1917.
Burtsev geçenlerde «Obşçeye Dyelo»da, «Kornilov komplosu diye bir şey hiç olmadığını», Kornilov ile Kerenski Hükümeti arasında, amacı Bolşeviklerin ve Sovyetlerin kökünü kazımak olan askeri bir diktatörlük kurmak için «yalnızca sözlü bir «anlaşma» olduğunu yazdı. Bu görüşünü pekiştirmek için Burtsev, «Obşçeye Dyelo» No. 6’da, komplonun tarihçesini anlatan birçok belgeden oluşan Kornilov’un «Memorandum» unu yayınlıyor. Burtsev’in tüm bu girişiminin acil hedefi, Kornilov için uygun bir atmosfer yaratıp, ona karşı bir mahkeme davasını imkansız kılmaktır.
Kornilov’un materyalini ayrıntılı saymaktan uzağız. Kornilov’un kendisini vatana ihanet suçlamasından aklamaya çalıştığı gerçeği bir yana, örneğin komploda yer almış olan belli kişileri ve örgütleri, en başta da, tanıkların ifadelerine göre hiç de ikinci dereceden sayılmayacak bir rol oynamış olan Genel Karargâh’taki belli Büyükelçilik temsilcilerini belirtmekten kaçmıyor. Kornilov’un «Memorandum» unun, bundan- belki de çok önemli pasajları çıkarmış olan Burtsev’in hafiye kaleminden geçtiği de belirtilmelidir. Yine de "Memorandum"un belgesel kanıt olarak değeri büyüktür ve eşit ağırlıkta başka görgü tanıklarının ifadeleri ortaya çıkana kadar, bunu belgesel bir kanıt olarak göreceğiz.
Kornilov’un danışmanları ve esin kaynakları kimdir, komplocu niyetlerini en başta kimlere açmıştır?
Kornilov şöyle diyor:
«M. Rodziyanko, Prens G. Lvov ve P. Milyukov’u, ülkenin durumunun, ülkeyi ve orduyu tamamen çökmekten kurtarmak için gerekli önlemlerin tartışılmasına katılmaya davet etmek istedim ve onlara 29 Ağustossan geç olmamak kaydıyla Genel Karargâh’ta olmalarını belirten çağrı telgrafları yollandı.»
Bunlar, bizzat Kornilov’un ikrarma göre, onun baş danışmanlarıydı.
Ama hepsi bu değil. Danışmanların ve esin kaynaklarının yanında, Kornilov’un umut bağladığı, güvendiği ve komployu bunlarla gerçekleştirmeye niyetlendiği baş işbirlikçiler de vardı.
«Başkan olarak Başkumandan, bakan ve ikinci başkan olarak Kerenski, Savinkov, General Alekseyev, Amiral Kolçak ve Filonenko’dan oluşan bir ‘Ulusal Savunma Konseyi’ planı hazırlandı. Bu savunma Konseyi, tek kişi diktatörlüğü arzulanmayan bir şey sayıldığı için, kollektif bir diktatörlük uygulayacaktı. Öngörülen diğer bakanlar Baylar Taktamişev, Tretyakov, Pokrovski, İgnatyev, Aladin, Plehanov, Lvov ve Zavoiko idi.»
Kornilov’a ilham veren ve ondan ilham alan, halkın ardında Kornilov’la birlikte komplo düzenleyen ve Moskova Konferansı’nda ona alkış tutan sayın komplocuların uğursuz takımı işte bunlardı. Halkın Özgürlüğü Partisi’nin Baş- kaJiı olarak Milyukov; Kamu Şahsiyetleri Konseyi Başkanı olarak Rodziyanko; sanayicilerin başı olarak Tretyakov; Sosyal-Devrimciler arasındaki «anavatan savunucularının başkanı olarak Kerenski; Menşevikler arasındaki «anavatan savunucularının üstadı olarak Pıehanov; Londra’daki meçhul bir firmanın ajanı olarak Aladin— işte Kornilov darbesinin umudu ve güveni, karşı-devrimin kalbi ve sinirleri bunlardı.
Tarihin bunları unutmayacağını ve çağdaşların da bunlara hakettiklerini vereceğini umalım.
Bunların hedefleri
Bunların hedefleri «açık ve basit»tir: «Ordunun savaşma yeteneğini artırmak» ve «Rusya’yı kurtarma» amacıyla «sağlıklı bir cephe gerisi yaratmak».
Ordunun savaşma yeteneğini artırmanın bir aracı olarak, diyor Kornilov,
«askeri harekâtlar sahnesine ölüm cezasını derhal geri getirm e zorunluluğuna işaret ettim.»Sağlıklı bir cephe gerisi yaratmak için ise, diye devam ediyor Kornilov,
«ordunun cephe gerisinden aldığı takviye, ahlaksız, eğitilmemiş ve propaganda yoluyla kışkırtılmış asker çetelerinden oluştuğu sürece, ordunun savaşma yeteneğini yeniden kurmak için alınacak hiçbir önlemin arzulanan etkiyi sağlamayacağı düşüncesinden hareket ettiğim için, ölüm cezasının ve devrimci askeri mahkemelerin iç bölgelere de genişletilmesinin zorunlu olduğuna işaret ettim.»
Ama hepsi bu değil. Komilov’un fikrince, «savaş hedeflerine ulaşmak için»... üç orduya sahip olmak zorunluydu: «Biri siperlerdeki ordu, diğerleri cephe gerisindeki işgücü ordusu ve demiryolcular ordusu». Başka bir deyişle, bütün sonuçlarıyla birlikte askeri «disiplin» i, ülke savunması için çalışan işletmeleri ve demiryollarını da kapsayacak şekilde genişletmek «zorunluydu»; yani bunları askerileştirmek «zorunluydu».
Ve böylece cephede ölüm cezası, cephe gerisinde ölüm cezası, fabrikaların ve demiryollarının askerileştirilmesi, ülkenin «askeri» bir kamp haline dönüştürülmesi v e, bütün bunların da üstünde, Kornilov’un başkanlık ettiği bir askeri diktatörlük — bu komplocular çetesinin hedeflerinin işte bunlar olduğu ortaya çıkmaktadır.
Bu hedefler, daha Moskova Konferansından önce kötü bir ün kazanmış olan özel bir «rapor» da açıklanmıştı. Bunlar, «Kornilov’un talepleri» adı altında Kornilov’un telgraflarında ve «Memorandum» unda bulunmaktadır.
Kerenski Hükümeti, Kornilov’la anlaşma içinde miydi?Besbelli ki öyle.
«Daha önceden Baylar Savinkov ve Filonenko tarafından imzalanmış bulunan Ordunun ve Cephe Gerisinin Moralinin Düzeltilmesi İçin Alınacak Önlemler Hakkında Genel Rapor’u imzaladım», diyor Komilov, «ve Raporu Kerenski, Nekrasov ve Tereşçenko beylerden oluşan Geçici Hükümet’in gayri-resmi bir konferansına sundum. Rapor incelendikten sonra, bana, Hükümetin önerilen bütün önlemlere katıldığı, fakat bunların uygulanmasının, Hükümet önlemlerinin temposuna ait bir sorun olduğu bildirildi.»
24 Ağustos’tâ Komilov’a; «Geçici Hükümet önümüzdeki birkaç gün içinde taleplerinizi kabul edecektir» diye izahatta bulunan Savinkov da aynı şeyi'söylemektedir.
Kornilov’un hedefleri, Halkın Özgürlüğü Partisince biliniyor muydu?
Besbelli ki öyle. Çünkü Halkın Özgürlüğü Partisi’nin merkez organı «Reç», «General Kornilov’un ideallerini tamamen paylaştığını» açıkça belirtmiştir.
Partimiz, Halkın Özgürlüğü Partisi’nin burjuva diktatörlüğünün bir partisi olduğunu ileri sürerken haklıydı.
Kornilovcularm yedikleri ilk darbeyi atlattıkları şu anda, 'iktidardaki komplocular yeniden, «ordunun savaşma yeteneğinin artırılması» ve «sağlıklı bir cephe gerisinin yara- tılhıası»ndan söz etmeye başladılar.
İşçiler ve askerler, «ordunun savaşma yeteneğinin ar- tırılması»nm ve «sağlıklı bir cephe gerisinin yaratılm asının cephede ve cephe gerisinde ölüm cezası anlamına geldiğini unutmamalıdırlar.
Bunların yolu
Bunların yolu da hedefleri gibi «açık ve basit»tir: Bol- şevizmin kökünü kazımak, Sovyetleri dağıtmak, Petrograd’ı özel askeri bir valilik yapmak ve Kronstadts silahsızlandırmak. Kısacası — devrimi ezmek. İşte Üçüncü Süvari Kolordusu bunun için gerekliydi. İşte «Vahşi Tümen» bunun için gerekliydi.
İşte Savinkov’un Kornilov’la Petrograd askeri vilayetinin sınırları üzerine yapılan bir müzakereden sonra Kornilov’a söyledikleri:
«Böylece, Lavr Georgiyeviç, Geçici Hükümet önümüzdeki birkaç gün içinde sizin taleplerinizi kabul edecektir, fakat Hükümet Petrograd’da ciddi karışıklıkların ortaya çıkabileceğinden korkuyor. Kuşkusuz biliyorsunuz ki, aşağı yukarı Ağustos’un. 28 ya da 29’unda Petrograd’a Bolşevik- lerin ciddi bir eylemi beklenmektedir.Geçici Hükümet tarafından kabul edilecek olan taleplerinizin yayınlanması, kuşkusuz, Bolşeviklerin eylemini hızlandıran' bir şey olacaktır. Elimizde yeteri kadar birlik olmasına karşın, bunlara tam olarak güvenemeyiz. İşçi ve Asker Temsilcileri Sovyeti’nin yeni yasaya karşı ne tavır takınacağını he nüz bilmediğimiz için, buna daha da az güvenebiliriz. O da Hükümete karşı çıkabilir, ve o zaman birliklerimize hiç güvenemeyiz. bu yüzden, Üçüncü Süvari Koiordusu’nun Ağustos sonunda Petrograd’a çekilmesi ve Geçici Hükü- met’in emrine verilmesi için emir vermenizi rica ederim. Eğer Bolşeviklerin yanısıra îşçi ve Asker Temsilcileri Sov- yeti üyeleri de eyleme geçerlerse, bunlara karşı da operasyon yürütmek zorunda kalacağız.»
Ve Savinkov, buna karşı en kararlı ve en acımasız bir şekilde davranılması gerektiğini ekliyor. Buna verdiği cevapta General Kornilov, «daha başka bir hareket tarzı düşünemeyeceğini; eğer Bolşevikler ve İşçi ve Asker Temsilcileri Sovyeti eyleme geçerse, bunların çok büyük bir gayretle bastırılacağını» söylüyor.
Bu önlemlerin doğrudan icrası için, Üçüncü Süvari Kol- ordusu’nun ve yerli tümenin komutanı General Krimov’un önüne Kornilov tarafından «iki görev» koyulur:
«1 — Benden» (Komilov’dan) «ya da doğrudan olay yerinde Bolşeviklerin eyleminin başladığı haber alınır alınmaz, kolordu derhal Petrograd üzerine sevkedilerek şehir işgal edilecek, Petrograd garnizonunun Bolşevik harekete katılan birlikleri silahsızlandırılacak, Petrograd halkı silahsızlandırılacak ve Sovyetler dağıtılacaktır.
2 — Bu görevin yerine getirilmesinden sonra General Krimov, topçu desteğinde bir tugayı Oranienbaum’a gönderecek ve tugay yerine vardığında, Kronstadt garnizonundan, kalenin silahsızlandırılması ve kıt’a yakasına çekilmesi talep edilecektir.
Kronstadt kalesinin silahsızlandırılması ve garnizonun boşaltılması için Başbakan’ıri rızası 8 Ağustos’ta alındı ve bu konuda bir rapor Başbakan’m kararıyla birlikte Deniz Karargâhı tarafından Amiral Maksimov’un mektubuyla birlikte Başkomutanın Kurmay Başkanına gönderildi.»
Devrime ve onun kazananlarına karşı bu uğursuz komplocular takımının benimsediği yol işte budur.
Kerenski Hükümeti, bu şeytanca planı yalnızca bilmekle kalmıyor, fakat kendisi bunun ayrıntılı bir şekilde hazırlanmasında yer alıyor ve Komilov’la birlikte bunun yürütülmesi için hazırlanıyordu.
O zamanlar Savaş Bakanlığı’nı yöneten Savinkov bunu açıkça dile getiriyor, ki onun herkesçe bilinen bu açıklamasını henüz hiç kimse yalanlamamıştır.
İşte burada:
«Tarihsel doğruluğu yeniden tesis etme uğruna şunu açıklamayı görevim sayarım ki, Başbakan’m direktifi üzerine, Petrograd’da sıkıyönetimin ilan edilmesini sağlamak ve hangi taraftan gelirse gelsin Geçici Hükümet’e .karşı herhangi bir isyan girişimini bastırmak için sizden» (Kor- nilov’dan) «bir Süvari Kolordusu rica ettim...»Yeterince açık.
Kadet Partisinin Kornilov’un planından haberi var mıydı?
Kuşkusuz, vardı.
Çünkü Komilov isyanının hemen öncesinde, partinin merkez organı «Reç», 'hararetle bir «Bolşevik ayaklanması» konusunda kışkırtıcı söylentiler yayıyor ve bu şekilde Kornilov’un Petrograd ve Kronstadts işgal etmesinin yolunu düzlüyordu.
Ve Kornilov’un «Memorandum»-undan açıkça görüldüğü gibi, Kadet Partisinin temsilcisi Bay Maklakov, Petrog- rad’ın işgal edilmesi için yapılan planlar üzerine, Savinkov ve Kornilov arasında geçen bütün müzakerelerde «şahsen» yer almıştır. Bildiğimiz kadarıyla, Maklakov o zamanlar ne Geçici Hükümet’e bağlı, ne de onun içinde herhangi bir resmi makamı işgal etmiyordu. Eğer kendi partisinin temsilcisi olarak katılmadıysa, başka hangi sıfatla bu müzakerelerde yer almış olabilir?
Bunlar olgulardır.
Partimiz, Kerenski Hükümeti’nin bir burjuva karşı-dev- rimi hükümeti olduğunu, Kornilovculara güvendiğini ve Kornilovculardan yalnızca belli bir «belirsizlik» le ayrıldığını ileri sürerken haklıydı.;
Partimiz, karşı-devrimin ideolojik ve politik iplerinin Kadet Partisinin Merkez Komitesinde birleştiğini ileri sürerken tamamen haklıydı.
Eğer Petrograd ve Mogilev komplocularının karşı-devrimci planı başarıya ulaşmadıysa, bunda kabahat ne Kerenski ve Kornilov, ne de Maklakov ve Savinkov’daydı, tersine, tam da bunların «dağıtmaya» hazır oldukları, fakat karşı koymaya güçlerinin yetmediği Sovyetlerdeydi.
Şimdi Kornilovcuların kendilerine geldikleri ve uzlaşmacıların yardımıyla hileyle iktidara sokuldukları şu anda, Sovyetlere karşı mücadele sorunu tekrar gündeme gelmektedir. İşçiler ve askerler, eğer Karnilovcularm hükümetine karşı' Sovyetlerin mücadelesini desteklemezlerse, askeri bir diktatörlüğün demir ökçesi altına düşme tehlikesiyle karşı karşıya olduklarını unutmamalıdırlar.
Emperyalist burjuvazinin bir diktatörlüğü
Devrime karşı komplo düzenleyenlerin — Kornilov ve Milyukov, Aladin ve Filonenko, Kerenski ve Prens Lvov, Rod- ziyankö ve Savinkov — kurmak için elbirliğiyle çalıştıkları bu «kollektif diktatörlük» nedir? Bunu hangi siyasi biçime büründürmek istediler?
Bu «kollektif diktatörlüğü» kurmak Ve örgütlemek için hangi siyasi kurumlan gerekli gördüler?
Bırakalım belgeler konuşsun:
«General Kornilov, Filonenko’ya, vahim durumdan tek çıkış yolunun bir askeri diktatörlüğün ilan edilmesi olduğunu düşünüp düşünmediğini sordu.
Filonenko verdiği yanıtta, varolan durum karşısında sorun pratik olarak düşünülürse, diktatör sıfatıyla düşünebileceği tek kişinin General Kornilov olduğunu söyledi. Ama Filonenko, tek kişi diktatörlüğüne karşı şu itirazları ile sürdü. General Kornilov siyasi durum hakkında yeterli bilgiye sahip değildir, ve onun diktatörlüğü, ka- marilla denilen bir şeyin egemenliğine yol açacaktır. Demokratik ve cumhuriyetçi unsurlar buna, ve dolayısıyla tek kişi diktatörlüğüne de karşı çıkacaklardır.
General Kornilov: Ama eğer hükümet hiçbir önlem almazsa ne olacaktır?
Filonenko: Bir Direktuvar oluşturularak bir çıkış yolu bulunabilir. Hükümet üyelerinden oluşan, yalnızca fevkalade güçlü iradesi olan insanların mensup olabileceği küçük bir savaş kabinesi oluşturulmalıdır. ‘Ulusal Savunma Konseyi’ ya da başka bir isim alabilecek olan—isim önemli değildir— bu kabine, zorunlu bir koşul olarak Ke- renski’yi, General Komilov’u ve Savinkov’u içermelidir. Bu küçük kabine önüne en birinci görev olarak ülkenin savunmasını koymalıdır. Direktuvar projesi, bu biçimiyle, Hükümet için kabul edilebilir olmalıdır.
Kornilov.- Haklısınız. Gerek duyulan şey, bir Direktuvar’dır, hem de mümkün olduğu kadar çabuk...» («Novoye Vremya»).
Ve devamla:
«Başkan olarak Başkomutan ve başkan yardımcısı olarak A. F. Kerenski, ve Bay Savinkov, General Alevseyev, Amiral Kolçak ve Bay Filonenko’dan oluşan bir Ulusal Savunma Konseyi planı hazırlandı.
Bu Savunma Konseyi, tek kişi diktatörlüğü arzulanmayan bir şey sayıldığı için, kollektif bir diktatörlük uygulayacaktı» («Obşçeye Dyelo»),
O halde, Direktuvar, Kornilov-Kerenski «kollektif diktatörlüğümün bürüneceği siyasi biçim olacaktı.
Şimdi herkes görmektedir ki, Kornilov «isyanının» ba-şansızlığından sonra, bir Direktuvar yaratmakla, - Kerenski, bu aynı Komilov diktatörlüğünü başka araçlarla, kurmaktaydı.
Şimdi herkes görmektedir ki, yetmişlik Merkez Yürütme Komitesi, o ünlü gece oturumunda, Kerenski’nin Direktu- var’ından yana olduğunu ilan ettiğinde, General Kornilov’un karşı-devrimci
planına oy vermişti.
Şimdi herkes görmektedir ki, «Dyelo Nar oda» ukalâları, ağızları köpürerek Kerenski’nin Direktuvar’ını savunurken, faikına varmadan, açık ve gizli Kornilovcuları coşkunca sevindiriyor ve devrime ihanet ediyorlardı.
Partimiz, Direktuvar’m, karşı-devrimci diktatörlüğün maskelenmiş bir biçimi olduğunu ileri sürerken haklıydı.
Ama tek başına Direktuvar’la«bir yere varılmaz». Kar- şı-devrimin üstadları, demokratizmin meyvelerini tatmış olan bir ülkeyi, bir tür «demokratik» örtü olmaksızın, sırf bir Direktuvar yardımıyla «yönetmenin» olanaksız olduğunun farkına varmamış olamazlar. Bir Direktuvar biçimine bürünmüş «kollektif bir diktatörlük»— elbette! Ama niye örtüsüz olsun? Bunu herhangi bir «Ön Parlamento» ile örtmek daha iyi olmaz mı? Devlet iktidarı Direktuvar’m elinde olduğu sürece, bırakın bir «demokratik Ön Parlamento» olsun ve bırakın konuşsun! Direktuvar için bir paravana olarak hizmet edecek ve Direktuvar’m ona karşı (gülmeyin!) «sorumlu» olacağı bir «Ön Parlamento» fikrini ilk önerenlerin, Kornilov’un vekili Bay Zavaiko, Londra’daki meçhul bir şirketin ajanı Bay Aladin ve Milyukov’un arkadaşı olan Kornilov’un «zat-ı alileri» olduğu bilinmektedir.
Bırakalım belgenin kendisi konuşsun:
«General Komilov ve çevresi, bir Direktuvar yaratılması konusunda ısrar ederken, onu ülkeye karşı sorumlu olmayan bir şey olarak düşünmediler.
M. M. Filonenko, Aladin’in bir Kurucu Meclis’in toplanmasına kadar, hükümetin ona karşı kayıtsız-şartsız sorumlu olacağı bir temsili organ önerisinin en sıkı savunucularından biriydi.
Aladin’in planına göre bu temsili organa: IV. Devlet Duması’nm üyeleri (sağ kanadı ve bütün pasif kalmış üyeleri hariç), ilk üç Duma’nın sol unsurları, İşçi ve Asker Temsilcileri Sovyetleri Merkez Yürütme Komitesi’ıiin bir delegasyonu (Parti temsilcilerinin sayısı smırlanmaksızm) ve bizzat temsili organın kendisi tarafından atanacak olan, Breşko Breşkovskaya, Kropotkin, Figner ve diğerleri gibi en itibarlı devrimcilerden 10-20 kişi mensup olacaktı. Yani bir ‘Ön Parlamento’ fikrine ilk varan A. F. Aladin’dir» («Novoye Vremya»),
O halde «Ön Parlamento», Kornilov-Kerenski «kollektif diktatörlüğü» için «demokratik» bir destek olarak hizmet görecek olan «temsili organ» olacaktı.
Bir Kurucu Meclis’in «toplanmasına kadar» hükümetin ona karşı «sorumlu» olacağı bir organ olarak «Ön Parlamento«; Kurucu Meclis toplanana kadar onun yerini tutacak olan «Ön Parlamento»; Kurucu Meclis’in toplanması ertelenirse, onun yerim alacak olan «Ön Parlamento»; Kurucu Meclis’in toplanmasını ertelemek için «yasal zemin» (sevinin, siz avukatlar!) sağlayacak olan «Ön Parlamento»; Kurucu Meclis’e saldırmak için bir araç olarak «Ön Parlamento» — işte devrime karşı komplo kuranların karşı-dev- rimci «demokrasi» lerinin tüm anlamı buydu.
Şimdi herkes görmektedir ki, iki gün sonra toplanacak olan Kornilovcu «Ön Parlamento»yu «onaylamakla» Kerens- ki, devrime karşı komplo kuranların karşı-devrimci planını yalnızca başka araçlarla sürdürmektedir.
Şimdi herkes görmektedir ki, «Ön Parlamento» yu örgütlemekle ve bu amaçla bir dizi sahtekarlık yapmakla, Avksentyevler ve Banlar, açık ve gizli Kornilovcular için çalıştılar, devrime ve devrimin kazanımlarma karşı çalıştılar.
Şimdi' herkes görmektedir ki, bir yandan Kurucu Meclis çağrısında bulunur ve diğer yandan ama aynı zamanda Kornilovcu «Ön Parlamento» yu pekiştirirlerken, «Dyelo Naroda» ukalâları, Kurucu Meclis’in suya düşürülmesi doğrultusunda çalışmaktadırlar.
«Demokratik Konferans» çı «sorumlu» geyezelerin, Tsereteli ve Çernovlarm, Avksentyev ve Danlarm kanıtladıkları tüm şey, ancak Komilov’ım öğrencileri olabildikleridir.
İlk sonuç
İncelenen belgelerden açıkça görülüyor ki, «Kornilov olayı», Geçici Hükümete karşı bir «isyan» değildi ve yalnızca hırslı bir generalin «macerası» da değildi, fakat devrime karşı kaideli bir komploydu, örgütlü ve inceden' inceye düşünülmüş bir komploydu.
Bu komplonun örgütleyicileri ve esin kaynakları, generaller arasındaki karşı-devrimci unsurlar, Kadet Partisinin temsilcileri, Moskova «kamu şahsiyetleri»nin temsilcileri, Geçici Hükümet’in «en sırdaş kılınmış» üyeleri ve —son fakat aynı derecede önemli!— belli Büyükelçiliklerin (ki bunlar hakkında Kornilov’un «Memorandum» u hiçbir şey söylemiyor) belli temsilcileriydi.
Tek kelimeyle, Moskova Konferansı’nda Kornilov’u «Rusya’nın kabul edilen önderi» olarak «sevinçle selamlayanların» hepsi.
«Kornilov komplosu», Rusya’nın devrimci sınıflarına karşı, proletaryaya ve köylülüğe karşı emperyalist burjuvazinin bir komplosuydu.
Komplonun amacı, devrimi ezmek ve emperyalist burjuvazinin diktatörlüğünü kurmaktı.
Komplocular arasında farklılıklar vardı, ama bunlar önemsiz, sadece nicel farklılıklardı. Farklılıklar «Hükümetin önlem alma temposu» ile ilgiliydi: Kerenski dikkatli ve tedbirli davranmak istiyor, Kornilov ise «doğrudan doğruya üzerine atılmak» istiyordu. Fakat esas olan şey konusunda hemfikirdiler: Budala kişiler için bir aldatmaca olarak, «demokratik» bir «Ön Parlamento» ile örtülmüş bir Direktu-var’ın «kollektif diktatörlüğü» biçiminde emperyalist burjuvazinin diktatörlüğünün kurulması.
Emperyalist burjuvazinin diktatörlüğünün karakteristik özelliği nerede yatar?
Her şeyden önce, böyle bir diktatörlüğün, savaş heveslisi ye sömürücü bir azınlığın, barımın hasretini çeken emekçi çoğunluk üzerindeki egemenliği olmasında. Kornilov’un «Memorandum» unu okursanız, hükümet üyeleriyle yapılan «görüşmelere» bir göz atarsanız, orada devrimi bastırmak için önlemlere, burjuva sistemini güçlendirme ve emperyalist savaşı uzatma araçlarına değinildiğini görürsünüz; fakat toprak isteyen köylüler, ekmek isteyen işçiler, barışın hasretini çeken vatandaşların çoğunluğu hakkında tek kelime bulmazsınız. Dahası, «Memorandum» un tümü, kitlelerin demir bir mengene içinde tutulması gerektiği, ve Hükümet’in dizginlerinin küçük bir grup diktatörün elinde olması, gerektiği önkoşulundan yola çıkmaktadır.
İkinci olarak, emperyalist burjuvazinin diktatörlüğünün, kitleleri kandırmak için tasarlanan, el altmdan yürütülen, gizli ve maskeli bir diktatörlük olmasında. «Memorandum»u okursanız, komplocuların kendi meşum planlarını ve gizli entrikalarını yalnızca kitlelerden değil, kendi mesai arkadaşlarından ve partili «arkadaşlarından bile nasıl gayretle saklamaya çalıştıklarını anlayacaksınız. Kitlelerin gözünü boyamak için, «demokratik» bir Ön Parlamento planı tasarlanmıştı, çünkü cephe gerisinde ve cephede ölüm cezası getirilirken, ne gibi bir demokrasi olabilir? Kitlelerin gözünü boyamak için, «Rus Cumhuriyeti» yaftası korunmuştu, çünkü beş diktatörden oluşan küçük bir grup, her şeye gücü yeten iktidarken, ne gibi bir cumhuriyet olabilir?
Son olarak, emperyalist "burjuvazinin diktatörlüğünün, kitlelerin baskı altında tutulmasına dayanan bir diktatörlük olmasında. Böyle bir diktatörlüğün,' kitlelerin sistemli olarak baskı altmda tutulmasından başka hiçbir «güvenilir» desteği yoktur ve olamaz. Cephe gerisinde ve cephede ölüm cezası, sanayi işletmelerinin ve demiryollarının askerileştirilmesi, idam mangaları — işte bu diktatörlüğün cephaneliği bunlardır. Şiddet destekli «demokratik» aldatma; şiddetin «demokratik» aldatma ile gizlenmesi — işte emperyalist burjuvazinin diktatörlüğünün başı ve sonu.
Komplocuların Rusya’da kurmak istedikleri, tam da böyle bir diktatörlüktü.
İkinci sonuç
Komplonun nedenlerini, tek tek kahramanların kötü niyetlerinde arama eğiliminde asla değiliz. Komployu, ona önayak olanların iktidar hırsına yorma eğiliminde de değiliz. Karşı-devrimci komplonun nedenleri daha derinlerde yatıyor. Bunlar, emperyalist savaşın koşullarında aranmalıdır. Bunlar, bu savaşın gereklerinde aranmalıdır. Karşı-devrimci komplonun geliştiği ortamı, Haziran’da Geçici Hükümet tarafından benimsenen, cephede bir saldırı başlatma siyasetinde aramalıyız. Her yerde, bütün savaşan devletlerde, emperyalist savaş atmosferinde bir saldırı siyaseti, özgürlüklerin kaldırılmasını, savaş hali ilan edilmesini, «demirden disiplinin» kurulmasını zorunlu kılmıştır, çünkü maksimum özgürlüğün olduğu bir yerde, kitleleri, dünyanın kanmı emen vampirler tarafından yönetilen mezbahalara, cezasını çekmeden sürüklemek olanaksızdır. Bu konuda Rusya bir istisna olamazdı. '
Yerli ve yabancı emperyalist kliklerin baskısı altında, Haziran’da cephede saldırı ilan edildi. Askerler, ses çıkarmadan saldırıya geçmek istemediler. Alaylar dağıtılmaya başlandı. Bu önlem etkisiz kaldı. Bunun üzerine ordunun «savaşacak halde olmadığı» ilan edildi. Ordunun «savaş yeteneğini geliştirmek» için Kornilov (yalnızca Kornilov değil!), önce askerlerin mitinglerini ve toplantılarını yasakladıktan sonra, cephede ölüm cezâsma ilişkin yasanın yürürlüğe konmasını talep etti. Cephe gerisindeki askerler ve işçiler bunu protesto ettiler ve böylece cephedeki askerlerin haksızlığa karşı öfkelerini şiddetlendirdiler. Bunun üzerine, burjuvazi tarafından desteklenen cephedeki generaller, ölüm cezasının cephe gerisine de getirilmesini ve fabrikalarla demiryolları- nm askerileştirilmesini talep ettiler. Diktatörlük ve komplo planı, bu önlemlerin yalnızca mantıksal bir gelişimiydi. Kor- nilov’un «Memorandum» unda öylesine kaba ve canlı bir şekilde tasvir edilen «demir disiplinin yeniden sağlanması» ve karşı-devrimin gelişmesinin kısa tarihçesi işte budur. Kar- şı-devrim, emperyalist savaş 'koşulları içinde bir -saldırının gerekliliklerinden doğarak, cephede başladı. Komplonun amacı, zaten varolan karşı-devrimi tüm Rusya’ya yaymak, onu örgütlemek ve kalıba dökmekti.
3 Haziran Çarlık Duması’nın azılı gericileri, daha Ha- zîıan’m başlangıcında, müttefiklerle sıkı koordinasyon içinde, «derhal» bir saldırı talep ettiklerinde, ne istediklerini biliyorlardı. Karşı-devrimin bu sınanmış üstadları, bir saldırı siyasetinin kaçınılmaz olarak karşı-devrime yol açacağını biliyorlardı.
Partimiz, o sıralar Sovyet Kongresi’ndeki açıklamasında, cephede bir saldırının devrim için hayati bir tehdit olacağını ikaz ettiğinde, haklıydı.
Partimizin açıklamasını reddeden «anavatan savunucusu» önderler, böylece siyasi yetersizliklerini ve emperyalist burjuvaziye ideolojik bağımlılıklarını bir kez daha kanıtladılar.
Bundan çıkan sonuç nedir?
Yalnız bir tek sonuç vardır. Komplo, emperyalist savaşın ve saldırı siyasetinin gerekliliklerinden doğan -karşı-devri- min bir devamıydı. Bu savaş ve bu siyâset sürdükçe, her zaman karşı-devrimci komplolar tehlikesi de olacaktır. Devrimi bu tehlikeden korumak için, emperyalist savaş durdurulmalı, saldırı siyasetinin her türlü olasılığı ortadan kaldırılmalı ve demokratik barış kazanılmalıdır.
Üçüncü sonuç
Kornilov ve onun «suç ortakları» tutuklanmıştır. Hükü met tarafından kurulan tahkikat komisyonu «son hızla» çalışmaktadır. Geçici Hükümet en yüksek yargı organı pozunu takınmaktadır. Kornilov ve «suç ortakları» na «isyancılar» rolü, «Reç» ve «Novoye Vremya» takımına ise Kornilov’un müdafileri rolü biçilmiştir. «İlginç bir yargılama olacak» diyor sansasyon meraklıları. «Dava birçok önemli şeyi açığa çıkaracak» diyor «Dyelo Nar oda» büyük bir edayla.
Kime karşı isyan? Kuşkusuz, devrime karşı! Ama devrim nerede? Kuşkusuz, Geçici Hükümet içinde; çünkü isyan Geçici Hükümet’e karşı başlatıldı. Ve bu devrim kimlerden oluşuyor? «Ölümsüz» Kerenski’den, Kadet Partisinin temsilcilerinden, Moskova'nın «kamu şahsiyetlerinin temsilcilerinden ve bu bayların gerisindeki bilmem hangi Sir’ den. Birinci ses: «Ama bunların arasında Kornilov eksik değil mi?» İkinci ses: «Kornilov orda niye olsun ki? Ona davacı sandalyesinde oturması söylenmiştir...»
Ama perdeyi indirelim. Kornilov gerçekten devrime karşı bir komplo tezgahlamıştır. Ama o yalnız başına değildi. Esin kaynakları vardı — Milyukov ve Rodziyanko, Lvov ve Maklakov, Filanenko ve Nabokov. İşbirlikçileri vardı — Ke- renski ve Savinkov, Alekseyev ve Kaledin. Bu bayların ve benzerlerinin şimdi rahat rahat dolaşıyor olmaları, ve yalnızca dolaşmakla da kalmayıp, üstelik «bizzat» Kornilov Aııaya- sası’na göre ülkeyi «yönetiyor» olmaları, bir peri masalına benzemiyor mu? Ne de olsa Kornilov, Rus ve İngiliz-Fransız emperyalist burjuvazisinin desteğine sahipti ve bunların çıkarları için bütün bu Kornilovcu işbirlikçiler, şimdi ülkeyi «yönetiyor» lar. Kornilov’u tek başına yargılamanın acınacak ve gülünç bir maskaralık olduğu açık değil mi? Diğer yandan, devrime karşı komploda baş suçlu olan emperyalist burjuvazi mahkemeye nasıl getirilebilir? İşte Adalet Bakanlığındaki ukalâ lonca ustalarının çözmesi gereken bir sorun!
Açıktır ki sorun, gülünç yargılama değildir. Sorun, Kornilov isyanından sonra, gürültülü tutuklamalardan ve «sıkı» tahkikattan sonra, iktidarın yeniden tamamen Korni- lovcularm eline «düşmüş olması» dır. Kornilov’un silah zoruyla başarmaya çalıştığını, şimdi iktidardaki Kornilovcu- lar başka araçlarla da olsa, derece derece, ama inatla başarıyorlar. Hatta Kornilovcu «Ön Parlamento» ya bile varlık kazandırılmıştır.
Sorun şudur, ki, devrime karşı komplonun başarılı «tasfiyesinden sonra, bizlerin yine komplocular heyetinin, aynı Kerenski’nin ve Tereşçenko’nun, Kadet Partisinin ve «kamu şahsiyetleri» nin aynı temsilcilerinin, aynı Sir’lerin ve onlara benzeyen generallerin iktidarı altına «düşmüş olmamız» dır. Yalnızca Kornilov eksiktir. Ama, o zaman, her önemli hükümet meselesinde parmağı olan ve, öyle görünüyor ki, Antant Konferansı’nda Rusya’yı —yoksa Ingiltere’yi mi?— temsil etmek üzere olan Sir Alekseyev, Kornilov’dan daha mı kötü?
Sorun, bu komplocular «hükümeti»nin daha fazla hoş görülemeyeceğidir.
Sorun, bu komplocular «hükümeti»ne, devrimi yeni komploların ölümcül tehlikesiyle karşı karşıya bırakmayı göze almadan güvenilemeyeceğidir.
Evet, devrime karşı komplo kuranlardan hesap sorulmalıdır. Ama bu ne sahte ne de gülünç bir hesap sorma olmalıdır, gerçek bir hesap sorma, bir halk mahkemesi olmalıdır. Ve dava konusu, şimdiki komplocular «hükümeti» nin çıkarlarını korumaya çalıştığı emperyalist burjuvazinin elinden iktidarın alınması olmalıdır. Dava konusu, Kornilovcu unsurların radikal bir şekilde tüm iktidar organlarından tepeden tırnağa tamamen temizlenmesi olmalıdır.
Yukarıda, emperyalist savaş durdurulmadıkça ve demokratik bir barış sağlanmadıkça, devrimi karşı-devrimin komplolarından korumanın olanaksız olduğunu söyledik. Ama şimdiki «Hükümet» dümende durduğu sürece, demokratik bir barış asla düşünülemez. Böyle bir barış sağlamak için, bu hükümet «yıkılmalı» ve başka bir hükümet «kurulmalıdır».
Bu amaçla iktidar, yeni, devrimci sınıfların, proletarya ve devrimci köylülüğün eline devredilmek zorundadır. Bu amaçla iktidar, devrimci kitle örgütlerinin, İşçi, Asker ve Köylü Temsilcileri Sovyetlerinin ellerinde toplanmak zorundadır.
Devrimi Kornilov komplosundan kurtarmış olanlar yalnızca bu sınıflar ve örgütlerdi. Ve devrimin zaferini güvence altına alacak olan da onlardır.
Emperyalist burjuvazinin ve ajanlarının, komplocuların yargılanması tam da bu olacaktır.
İki soru
İlk soru. Birkaç hafta önce gazetelerde, Hükümetin (Kornilov’un değil, Hükümetin!) devrime karşı komplosu konusunda skandal yaratan ifşaatler yayınlanmaya başladığı zaman; Merkez Yürütme Kcmitesi’ndeki Bolşevik fraksiyonu, «Kornilov destanı» sırasında Geçici Hükümet üyesi olan Avksentyev ve Skobelev’e yönelik bir soru sordu. Soru, Avksentyev ve Skobelev’in, şereflerini korumak ve demokrasiye karşı görevlerini yerine getirmek istiyorlarsa, Geçici Hükü- met’i suçlayan ifşaatler konusunda vermek zorunda kalacakları ifade ile ilgiliydi. Tam da aynı gün, fraksiyonumuzun sorusu Merkez Yürütme Komitesi Bürosu tarafından yinelendi ve böylece «tüm devrimci demokrasinin» sorusu haline geldi. O zamandan* bu yana bir ay geçti, her biri di ğerinden daha skandal yaratıcı ifşaatler birbirini izliyor, ama Avksentyev ve Skobelev, sanki dillerini. yutmuş, sanki bu onları hiç ilgilendirmiyormuş gibi, sessizliklerini sürdürüyorlar. Okuyucularımız, bu «sorumlu» yurttaşların, en basit nezaket kurallarını hatırlayıp, «tüm devrimci demokrasi» tarafından kendilerine yöneltilen soruya artık cevap vermelerinin zamanı olduğunu düşünmüyorlar mı?
İkinci soru. Kerenski Hükümeti hakkmdaki yeni ifşa- atlerin tam doruk noktasında, «Dyelo Naroda», okuyucularını, bu hükümete şu ya da bu şekilde «katlanmaya» ve Kurucu Meclis’in toplanmasını «beklemeye» çağırdı. «Ülkeyi kurtarma» amacıyla bu hükümeti kendi elleriyle yaratan insanların ağızlarından şimdi böyle «katlanma» çağrıları duymak kuşkusuz eğlendiricidir. Gerçekten de bu Hükümeti bu amaçla mı kurdular? — dişini sıkıp «kısa bir süre» «katlanmak» için mi?... Ama Kerenski Hükümeti’ne «katlanmak» ne demektir? Milyonlarca halkımızın almyazısmı, devrime karşı komplo kuranların eline vermek demektir. Savaş ve barış sorununa karar vermeyi, emperyalist burjuvazinin ajanlarının eline bırakmak demektir. Kurucu Mec- lis’in kaderini, hep pusuda bekleyen karşı-devrimcilerin eline bırakmak demektir. Siyasi kaderini, devrime karşı komplo kuranların «hükümeti» ne bağlayan «sosyalist» bir partiye ne isim verilir? Sosyal-Devrimciler Partisi’nin önderlerinin «saflığından» söz ediliyor. «Dyelo Naroda»nm «miyopluğundan» söz ediliyor. Sosyal-Devrimcilerin «sorumlu» önderlerinin bu «faziletlerden» yoksun olmadıklarına kuşku yoktur. Ne var ki... okuyucularımız, siyasette saflığın ihanetle sınırdaş bir suç olduğunu düşünmüyorlar mı?
Raboçi Put (îşçi Yolu) No. 27, 28 ve 30 4, 5 ve 7 Ekim 1917.