BAŞHAN’IN GÜÇLÜ BOĞALARI BENİ ÇEPEÇEVRE SARDILAR - Ekim 1917
Stalin
Raboçi Put (îşçi Yolu) No. 41, 20 Ekim 191
Bolşevikler, hazır olun! parolasını yükselttiler. Bu parola, durumun artan gerginliği ve karşı-devrimin devrime saldırmak isteyen, başkenti Wilhelm’e teslim ederek devrimin boynunu vurmak isteyen ve devrimci orduyu başkentten geri çekmekle onu yaşaması için gerekli olan kandan yoksun bırakmak isteyen güçlerinin seferber olmasıyla zorunlu hale gelmiştir.
Ama Partimiz tarafından yaymlanan devrimci mücadele çağrısını herkes aynı şekilde anlamadı.
İşçiler bunu "kendi tarzlarında" anladılar ve silahlanmaya başladılar. Onlar, işçiler, «zeki» ve «bilgili» birçok aydından çok daha fazla anlayışlıdırlar.
Askerler, işçilerden geri kalmıyorlar. Dün, başkent garnizonunun alay ve bölük komitelerinin toplantılarında, onlar muazzam bir çoğunlukla, devrimi ve onun önderi Petrograd Sovyetini hayatları pahasına korumayı ve onun ilk çağrısmda silahlara sarılmayı kararlaştırdılar.
İşte işçiler ve askerler meseleyi böyle ele alıyorlar. Diğer katmanlar m tavrı böyle değildir.
Burjuvazi neyin ne olduğunu biliyor. «Lafla zaman kaybetmeden» toplan Kışlık Saray’ın çevresine yerleştirdiler, çünkü tarihin unutmayacağını umduğumuz kendi «asteğmenleri» ve «harp okulu öğrencileri»ne sahiptirler.
Burjuvazinin «Dyen» ve «Volya Naroda» ajanları Partimize karşı bir kampanya başlattılar; Bolşevikleri Kara Yüz ler’le «karıştırmakta» ve ısrarla «ayaklanma anını» öğrenmek için onlarm içine sızıyorlar.
Onların papağanları, Kerenski’nin dalkavukları, Bina- sikler ve Danlar, «M.Y.K.» imzalı, eyleme geçmemeye çağıran, «Dyen» ve «Volya Naroda» gibi, «ayaklanma gününü» öğrenmek isteyen ve işçileri ve askerleri Kişkin ve Konova- lov’un önünde diz çökmeye çağıran bir bildiri yayınlamışlardır.
«Novaya Jizn»in dehşete düşen sinir hastaları ise artık kendilerini zaptedemiyorlar, çünkü «artık sessiz kalamayacaklaradır, ve- bize, Bolşeviklerin ne zaman eyleme geçeceklerini kendilerine nihayet söylememiz için yalvarıyorlar.
Tek kelimeyle: İşçiler ve askerler sayılmazsa, şu gerçekten söylenebilir: «Başhan’ın. güçlü boğaları beni çepeçevre sardı», iftira ve ihbar ediyor, tehdit ediyor ve yalvarıyor, sorguya çekiyor ve iskandil ediyorlar.
İşte bizim cevabımız:
Burjuvazi ve bunların «aygıtı» ile ilgili olarak: Bunlarla görülecek özel bir hesabımız vardır.
Burjuvazinin ajanları ve uşakları ile ilgili olarak: Biz bunların gizli servise müracaat etmesini tavsiye ederiz — orada bunlar «bilgi» edinebilir ve böylece gerekli yerlere, yürüyüş rotası zaten «Dyen»in ajan-provokatörleri tarafından saptanmış olan «eylem»in «gününü» ve «saatini» «ihbar edebilirler».
Binasikler, Danlar ve Kerenski’nin Merkez Yürütme Komitesi’ndeki diğer çizme yalayıcılarına gelince: İşçilere, askerlere ve köylülere karşı Kişkin ve Kerenski hükümetinin yanında yer almış olan «kahramanlarsa verecek hesabımız yoktur. Ama, bu grev kırıcısı kahramanların, daha dün saldırmaya çalıştıkları, ama bugün Sovyetlerin baskısına boyun eğerek toplamak zorunda kaldıkları Sovyetler Kongresine hesap vermeye zorlanmaları için gerekeni yapacağız.
«Novoya Jizn» sinir hastalarına gelince: Bunların bizden tam olarak ne istediklerini bilmiyoruz.
Eğer bunlar, korkak aydınların güçlerini, diyelim ki Finlandiya’ya... tam zamanında bir kaçış için önceden sefer ber etmek için önlemler almak amacıyla ayaklanma «gününü» öğrenmek istiyorlarsa, o zaman onları yalnızca... övebiliriz, çünkü biz «genel olarak» güçlerin seferber edilmesinden yanayız.
Ama eğer bunlar ayaklanma «gününü», «çelikten» sinirlerini yatıştırmak için öğrenmek istiyorlarsa, o zaman ayaklanma «günü» kararlaştırılmış olsa bile ve eğer Bol- şevikler bunu onların «kulağına fısüdayacak» olsalar bile, bizim sinir hastalarımızın bir nebze de olsa «rahata» kavuşmayacaklarına dair güvence verebiliriz: Bunları, yeni «sorular», isteri nöbetleri vb. izleyecektir.
Ama eğer onların istedikleri yalnızca, kendilerini Partimizden ayırmak arzusuyla bize karşı bir gösteri sahneye koymaksa, o zaman yine onları yalnızca övebiliriz: Çünkü ilk olarak, bu akıllı adım, olası «karışıklıklar» ve «başarısızlıklar» durumunda, ilgili yerlerde kuşkusuz onların yararına kaydedilecektir; ve ikinci olarak bu, «Novâya Jizn»in, devrim saflarından ikinci kez (Temmuz günleri!) Burtsev- lerin ve Suvorinlerin uğursuz kalabalığına iltihak ettiğini nihayet anlayacak olan işçilerin ve askerlerin kafalarmı ber- raklaştıracaktır. Ve biz, herkesin bildiği gibi, daima berraklıktan yanayız.
Acaba onlar, entellektüel dalgınlığın anavatan bataklığındaki herkes şimdi bir laklakçılık başlatmış olduğu için mi «sessiz kalamayacaklaradır? Bu, Gorki’nin «Sessiz kalamayacağım» sözünü açıklamıyor mu? İnanılmaz ama gerçek. Bunlar, çiftlik sahipleri ve onların çizme yalayıcıları, köylüleri ümitsizliğe ve açlık «isyanlarına» ittiklerinde, bir kenarda durup, sessiz kaldılar. Bunlar, kapitalistler ve uşakları, işçilere karşı ülke çapında bir lokavt tertipler ve işsizliğe yol açarlarken, bir kenarda durup, sessiz kaldılar. Karşı-devrimciier başkenti teslim etmeye ve orduyu oradan geri çekmeye kalkıştıklarında, sessiz kalmayı biliyorlardı. Ama görülüyor ki, bu kişiler, devrimin öncü müfrezesi Petrograd Sovyeti, aldatılmış işçileri ve köylüleri korumak için ayağa kalktığında, «sessiz kalamıyorlar»! Ve ağızlarından çıkan ilk sözcük, —karşı-devrime karşı değil, yo hayır!— ama tam da hakkında kahvaltı m asalarında taşkın sevgi gösterilerinde bulundukları, fakat dönüm noktası sayılan anda vebadan kaçar gibi kaçtıkları devrime karşı yöneltilmiş bir suçlamadır. Bu biraz «tuhaf» değil mi?
Rus devrimi az otorite'devir memiştir. Onun güçlülüğü, diğer şeylerin yanısıra, «ünlü isimlersin önünde sinmemesi, ama onları kendi hizmetine sokması, ondan öğrenmeyi reddettiklerinde ise onları unutulmaya terketmesinde dile gelmektedir. Devrimin bir kenara atıverdiği bu tür bir dizi «ünlü isim» vardır. Plehanov, Kropotkin, Breşkovskaya, Za- suliç ve genel olarak, yalnızca eski olduklarından dolayı önemli olan, tüm o eski devrimciler gibi. Korkarız ki bu «sütunlar» m şöhreti Gorki’yi uyutmuyor. Korkarız ki Gorki, bunların ardından eski eserler müzesine gitmek için «amansız» bir dürtü hissediyor.
Ne yapalım, arayan mevlasını da bulur, belasını da... Devrim, ne ölülerine acır, ne de onları mezara taşır...
Raboçi Put (îşçi Yolu) No. 41, 20 Ekim 1917.