Header Ads

Header ADS

GENÇLİK ENTERNASYONALİ

Lenin

"Sborik Sozialdemokrata" Sayı 2, Aralık 1916.
Toplu Eserler, cilt 1 9,

İsviçre'de, 1 Eylül 191 5'ten beri, "sosyalist gençlik örgütlerinin uluslararası birliğinin bir mücadele ve propaganda organı" bu ad altında Alman dilinde yayınlanıyor. Bu yayının şimdiye kadar, genel olarak dikkat çekilmesi gereken ve bundan da ötesinde, partimizin, yabancı sosyal demokrat partilerle, gençlik örgütleriyle temasa geçme olanağı olan bütün üyelerine ısrarla önerilmesi gereken altı sayısı yayınlanmıştır.

Avrupa'nın resmi sosyal demokrat partilerinin çoğu bugün, en aşağılık ve en rezil sosyal şovenizmi ve oportünizmi benimsemiş durumdadırlar. Bu partiler, Alman partisi, Fransız partisi, Fabian Society ve İngiltere'deki "İşçi" Partisi, İsveç partisi, Hollanda parti­ si (Troelstra'nın partisi), Danimarka partisi, Avusturya Partisi vb. Aşırı oportünistlerin, partisiz "Grülit Birliği"ne geçtiği İsviçre'de ise, (işçi hareketinin büyük yararına olan) bu ayrışmaya rağmen sosyal demokrat partide, parti meseleleri üzerinde muazzam etkide bulunan oportünist, sosyal şovenist ve Kautskyci birçok lider arta kalmıştır.

Avrupa'da olaylar böyle bir durumdayken, emperyalist burju­vazinin kampına geçen ve egemen olan oportünizme karşı, gerçek sosyalizm için, devrimci enternasyonalizm için devasa, onurlu -ama bir o kadar da zorlu mücadele görevi sosyalist gençlik örgütle­ri birliğine düşmektedir. "Gençlik Enternasyonali"nde, devrimci enternasyonalizmi savunan bir dizi iyi makale yer alıyor ve dergi, sosyalizme ihanet edenlere, bugünkü (emperyalist) savaşta "anavatan savunu­culuğu" yapanlara karşı yakıcı bir nefretin mükemmel ruhuyla; enternasyonal işçi hareketini, onu parçalayan şovenizmden ve 
oportünizmden temizlemenin en dürüst çabalarına dair örneklerle dolup taşıyor.

Elbette gençlik organının hen üz teorik açıklık ve kesinlik bakımından eksiklikleri var, ve belki de ısrarcı, atılgan ve arayış içindeki gençliğin organı olduğundan bunlara hiçbir zaman sahip olmayacaktır. Ne var ki böyle insanların teorik açıklık eksikliği karşısında alacağımız tutum, bizdeki 
kafa sallayıcılarını, "sosyal devrimcile­ rin", Tolstoycuların, anarşistlerin, bütün Avrupa'da Kautskycile­ rin ("Merkez"in) ve daha birçoklarının teorik kafa karışıklığı ve yüreklerindeki devrimci tutarlılık yoksunluğu karşısında aldığımız ve almamız gereken tutumdan tamamıyla farklı olmak zorundadır. 

Bahsi geçen bir taraf, proletaryanın kafasını karıştıran, başkalarına önderlik etme ve aydınlatma iddiasında olan erişkin insanlardır. Onlarla acımasızca mücadele edilmelidir. 

Diğer tarafta söz konusu olan, daha öğrenmekte olduklarını, temel görevlerinin sosyalist parti işçilerini eğitmek olduğunu dürüstçe açıklayan gençlik örgütleridir. Böyle insanlara, onlarla kavga ederek değil, tam tersine, hatalarını olabildiğince sabırla karşılayarak ve yavaş yavaş, her şeyden önce ikna ederek düzeltmek için çaba harcayarak, her bakımdan yardımcı olunmalıdır. Erişkin ve yaşlı kuşağın temsilcilerinin, sosyalizme, babalarının yoluyla değil, tarzıyla değil ve koşullarında değil, farklı yollardan ulaşmak durumunda olan gençliğe doğru şekilde yaklaşmayı becerememeleri ender rastlanan bir şey değildir. Bu nedenle gençlik birliğinin örgütsel bağımsızlığını mutlaka savunmalıyız ve bunu, sadece oportünistler bu bağımsızlıktan korktukları için değil, aynı zamanda da meselenin doğası gereği yapmalıyız. Çünkü gençlik; tam bağımsızlığa sahip olmadan ne kendini iyi sosyalistler olarak yetiştirebilecek durumda olacaktır, ne de kendini sosyalizmi ileriye götürmeye hazırlayabilecektir.

Gençlik birliklerine tam bağımsızlık, ama aynı zamanda hatalarının yoldaşça eleştirisine tam özgürlük! Gençliğe dalkavukluk etmemeliyiz.

Sözünü ettiğimiz bu olağanüstü organın hataları arasında öncelikle şu üçü gelmektedir:

1. Silahsızlanma (ya da "silahsızlandırma") sorununda, yukarıda özel bir makalede eleştirdiğimiz gibi, yanlış bir tutum alınmakta­dır. ( Bkz. '"Silahsızlandırma Sloganı Üzerine': Tüm Eserler, cılt 19. sf 396, Vıyana­ Berlin, 1930.) " "Militarizmi tamamen yok etme" çabasının zorunluluğuna vurgu yapılırken (ki, bu tamamen doğrudur) içine düşülen, sosyalist devrimdeki iç savaşların rolünü unutma yanılgısının salt iyi niyet­ten kaynaklandığını düşünmek için yeterince neden var.

2. Yoldaş Nota-bene'nin (sayı 6) makalesinde, sosyalistler ve anarşistlerin devlete yaklaşımları arasındaki fark sorununda çok büyük bir hata yapılmıştır (aynı şekilde başka birkaç sorunda daha. 

Örneğin. "Anavatan savunması" sloganına karşı mücadelemizin motive edilmesi konusunda). Yazar (emperyalist talan devletinin algılanıl­masının yanı sıra) "devletin" açık bir tanımını vermeye çalışıyor. Marx ve Engels'ten birkaç alıntı yapıyor. Bu arada aşağıdaki şu iki sonuca varıyor:
a) "... sosyalistler ile anarşistler arasındaki farkı, birincilerin devletten yana, sonuncuların da devlet düşmanı olduklarında aramak tamamıyla yanlıştır. Fark, yerelleştirmeci anarşist üretim, eski tekniğe ve işletme şekline dönmek anlamına gelirken, devrimci sosyal demokrasinin, yeni toplumsal üretimi, merkezileşti­rilmiş, yani teknik olarak en ilerici şekilde örgütlemek istemesinde yatıyor:'
Bu yanlıştır. Yazar, soruyu, sosyalistlerin ve anarşistlerin devlete yaklaşımlarının nerede farklılaştığı şeklinde koyuyor ama bu soruyu değil, başka bir soruyu, gelecekteki toplumun ekonomik temeline yaklaşımlarındaki farklılığa dair soruyu yanıtlıyor. Bu elbette son derece önemli ve gerekli bir sorudur. Ne var ki buradan, sosyalist­ lerle anarşistler arasında, devlete bakışlarındaki farkın özünün unu­tulabileceği sonucu çıkmaz. Sosyalistler, modern devleti ve onun kurumlarını, işçi sınıfının kurtuluşu mücadelesinde kullanmayı, aynı şekilde devleti kapitalizmden sosyalizme özel bir geçiş biçimi olarak kullanma gerekliliğini savunurlar. 

Böyle bir geçiş biçimi de bir devlettir; proletarya diktatörlüğüdür.

Yoldaş Nota-bene yanlışlıkla sosyalistlere at(ederek bir yerde ifade ettiği gibi, anarşistler devleti "yok etmek" onu "paramparça etmek" istiyorlar. Sosyalistler (yazar ne yazık ki Engels'in bu konuyla ilgili sözlerini fazlaca eksik alıntılamıştır) burjuvazinin alaşağı edilmesinden sonra devletin ölmesinden, "giderek sonsuz uykuya dalmasından" bahsederler.
b) "Kitlelerin eğiticisi olan ya da en azından olması gereken sosyal demokrasi için ise, devlete karşı ilkesel düşmanlığını dile getirmek bugün her zamankinden daha gereklidir... Günümüz­ deki savaş, devletçiliğin, köklerini işçilerin ruhlarının ne derece derine saldığını gösterdi:'
Yoldaş Nota-bene böyle yazıyor. Devlete karşı "ilkesel düşman­ lığı dile getirmek" için, gerçekten de onu "net" bir biçimde kavramak gereklidir ki, yazarda tam da bu netlik eksiktir. 

"Devletçiliğin kökleri"ne dair cümle ise tamamıyla muğlak, Marxist olmayan ve sosyalist olmayan bir cümledir. "Devletçilik" devletçiliğin reddiyle çarpışmamıştır; aksine oportünist politika (yani oportünist, refor­mist, burjuva devlet anlayışı) devrimci sosyal demokrat politikayla (yani devrimci sosyal demokrasinin burjuva devlete bakışı ve bur­juvazinin yıkılışı için devleti kullanma anlayışı) çarpışmıştır. Bunlar apayrı şeylerdir. Bu son derece önemli soruna özel bir makalede dönmeyi diliyoruz.

3. Sayı 6'da "sekreterliğin taslağı" olarak yayınlanan "sosyalist gençlik örgütlerinin uluslararası birliğinin ilkeleri bildirisinde" tek tek muğlaklıklar az değilken, ana mesele tamamen eksiktir: 

Bugün, tüm dünya sosyalizmi içerisinde birbiriyle mücadele eden üç ana çizginin (sosyal şovenizm, "merkez", solcular) açık bir biçimde karşılaştırılması.

Bir kez daha tekrarlayalım; bu hatalar, gençlik örgütleriyle iliş­kiye geçmek ve yakınlaşmak üzere her türlü çabayı sarf ederek ve onlara her tür ve şekilde yardımcı olarak çürütülmeli ve açıklığa kavuşturulmalıdır; ne var ki onlara ulaşmayı bilmek gerekir... 


Lenin

"Sborik Sozialdemokrata" Sayı 2, Aralık 1916.
Toplu Eserler, cilt 1 9,
Blogger tarafından desteklenmektedir.