Header Ads

Header ADS

FEDERALİZME KARŞI

28 Mart 1917.
İmza: K. Stalin. 

«Dyelo Naroda» No. 5’te, «Rusya — Bir Bölgeler Bir­liği» başlıklı bir makalecik yayınlandı. Makale, Rusya’nın bir «bölgeler birliğine, bir «federal devlet»e dönüştürülme­sinden ne fazla, ne de eksik bir şey önermektedir. Şunu bir dinleyin:
«Federal Rusya devleti, tek tek bölgelerden (Küçük Rusya, Gürcistan, Sibirya, Türkistan, vb.) egemenlik sıfa­tını elde etsin... Fakat çeşitli bölgelere içte egemenlik bah­şetsin. Ve gelecek Kurucu Meclis, bir Rusya Bölgeler Bir­liği kursun.»
Makalenin yazarı (Jos. Okuliç) bunu şu şekilde açıkla­ maktadır:
«Yekpare bir Rus ordusu, yekpare bir para, yekpare bir dış politika, yekpare bir anayasa mahkemesi kurulsun. Fakat yekpare devletin tek tek bölgeleri, yeni bir yaşamı bağımsızca kurmakta özgür olsunlar. Amerikalılar, daha 1776’da bir ittifak anlaşması yoluyla bir ‘Birleşik Devletler’ yarattıklarına göre, niçin biz 1917’de sağlam bir bölgeler birliği yaratmaktan aciz olalım?»
Böyle diyor «Dyelo Naroda».

İnsan bu makaleciğin birçok yönlerden ilginç ve herhalükârda orijinal olduğunu kabul etmek zorundadır. To­daki töresellik ve ifade tarzındaki «bildiri» havası (söz­ gelişi elde etsin », «kurulsun»!) da merak uyandırıcıdır.

Tüm buna rağmen , genel olarak acaip bir yanlış anlama örneği olduğu söylenmelidir. Ve bu yanlış anlamanın temelinde, Amerika Birleşik Devletlerinin (İsviçre ve Kanada’mnkiler de öyle) devlet düzeni tarihine iliş­kin olgulara gösterilen saçmadan da öte bir ele alış tarzı yatmaktadır.

Bu tarih bize ne anlatmaktadır?

1776’da Birleşik Devletler bir federasyon değil, tersine, o zamana kadar birbirinden bağımsız olan kolonilerin ya da eyaletlerin bir konfederasyonu idi. Yani orada birbirin­den bağımsız koloniler vardı, fakat sonradan düşmanları­ na, en başta dış düşmanlarına karşı, ortak çıkarlarını ko­ rumak için bir birlik (konfederasyon) oluşturdular; tama­men bağımsız eyalet birimleri olmaktan çıkmadılar. 1860’ larda ülkenin siyasi yaşamında hayati bir değişiklik meydana geldi: Kuzeydeki eyaletler, «merkeziyetçiliğe» karşı çıkan ve eski sistemin kalmasmı isteyen güneydeki eyaletlere karşı, eyaletler arasında daha sıkı ve yakın siyasi ilişki olmasını talep ettiler. «İçsavaş» patlak verdi ve kuzeydeki eyaletle­ rin üstünlüğü ele geçirmesiyle sonuçlandı. Amerika’da bir federasyon, yani federal (merkezi) hükümetle iktidarı pay­ laşan bir bağımsız eyaletler birliği kuruldu. Fakat bu sis­ tem uzun ömürlü olmadı. Federasyonun en fazla konfede­ rasyon gibi geçici bir önlem olduğu ortaya çıktı. Eyaletler ve merkezi hükümet arasındaki mücadele bitmek bilmedi, ikili yönetim tahammül edilmez hale geldi ve daha sonraki evriminin sonunda Birleşik Devletler, benzer anayasal ön­ lemlerle ve bu önlemlerle eyaletlere tanınan sınırlı özerklik (hükümet yönetimiyle ilgili değil, fakat siyasi-idari) ile bir federasyondan üniter (bütünleşik) bir, devlete dönüştü. Bir­ leşik Devletler’e atfedilen «federasyon» adı, boş bir sözcük haline, artık çoktan beri gerçek duruma uygun olmaktan çıkmış geçmişin bir kalıntısı haline geldi.

Aynı şeyler, söz* konusu makalenin yazarının da atıfta bulunduğu İsviçre ve Kanada için de söylenmelidir. Başlan­gıçta aynı tür bağımsız eyaletleri (kantonları), daha sıkı bir birlik için aynı tür mücadeleyi (İsviçre’de Sonder-bund’a ] karsı savaş, Kanada’da İngiliz ve Fransızlar arasındaki mücadele) ve daha sonra federasyonun üniter bir devlet haline dönüşümünü bulmaktayız.

Tüm bu olgular neyi göstermektedir?

Yalnızca şunu: Kanada ve İsviçre’de olduğu gibi, Amerika’daki gelişme de, bağımsız bölgelerden,bunların federasyonu yoluyla, üniter bir devlete doğrudur; gelişme eği­limi federasyon lehine değil, fakat ona karşıdır. Federasyon bir geçiş biçimidir. .

Ve bu bir raslantı değildir. Çünkü kapitalizmin daha yüksek biçimlerindeki gelişmesi, buna paralel olarak ekono­mik alanın genişlemesi ve merkezileşmeye doğru eğilimi, federal değil, fakat üniter bir devlet biçimi talep eder.

Bu eğilimi mutlaka hesaba katmalıyız — elbette tari­ hin tekerleğini tersine döndürmeye çalışmadıkça.

Bundan çıkan sonuç, Rusya’da, bizzat yaşam tarafından yok olmaya mahkum edilmiş bir federasyon 
için çalış­manın akıllıca olmayacağıdır.

«Dyelo Naroda», Birleşik Devletler’in 1776 tecrübesini Rusya’da tekrarlamayı öneriyor. Fakat 1776’nın Birleşik Devletleri ile bugünün Rusya’sı arasında en ufak bir ben­ zerlik bile var mıdır?

O zamanlar Birleşik Devletler, birbirinden bağımsız ve hepsi en azından bir konfederasyon biçiminde birbirlerine bağlanma arzusu taşıyan bir bağımsız koloniler yığınıydı.

Ve bu birleşme arzusu oldukça; doğaldı. Bugünkü Rusya'nın durumu buna herhangi bir şekilde benziyor mu? Kuşkusuz, hayır! Herkes biliyor ki, Rusya’nın bölgeleri (sınır bölgeleri) Merkezi Rusya’ya ekonomik ve siyasi bağlarla bağlanmış durumdadır; ve Rusya ne kadar demokratikleşirse, bu bağ­ lar da o kadar güçlü olacaktır.

Dahası, Amerika’da bir konfederasyon ya da federas­yon kurmak için, henüz birbirlerine bağlanmamış olan ko­. Ve bu,. Birleşik Devletler’in ekonomik gelişmesinin çıkarınaydı. Fakat Rusya’yı bir fe­derasyona dönüştürmek için, bölgeleri birbirlerine bağlayan halihazırdaki ekonomik ve siyasi bağları koparmak gereke­cektir, bu da tamamiyle akılsız ve gerici olacaktır.

Son olarak Amerika (Kanada ve İsviçre gibi), ulusal değil, tersine coğrafi özelliğe göre eyaletlere (kantonlara) bölünmüştür. Eyaletler, ulusal bileşimlerine bakılmaksızın koloni toplulukların evrimiyle ortaya çıkmıştır. Birleşik Dev- letler’de, düzinelerce eyalet, fakat yalnızca yedi ya da se­ kiz ulusal grup vardır. İsviçre’de 25 kanton (bölge), fakat yalnızca 3 ulusal grup vardır. Rusya’da durum farklıdır. Rusya’da özerkliğe ihtiyacı olduğu söylenen bölgeler (Uk­ rayna, Transkafkasya, Sibirya, Türkistan, vb.), Urallar ya da Volga bölgesi gibi basit coğrafi bölgeler değillerdir; bun­ lar, her biri kendi belirli yaşam biçimine ve belirli (Rus olmayan) ulusal bileşimi olan bir nüfusa sahip, Rusya’nın belirli kısımlarıdır. Tam da bu nedenden dolayı, Amerika ve İsviçre’deki eyaletlerin özerkliği (ya da federasyonu), ulusal sorunun çözümü olmamakla kalmaz (gerçekte bu, onun hedefi de değildir!), bu sorunu gündeme bile getir­mez. Oysa Rusya’da bölgelerin özerkliği (ya da federasyo­ nu), tam da ulusal sorunu gündeme getirmek ve çözmek için önerilmiştir, çünkü Rusya’nm bölgelere bölünmesi ulu­ sal çizgilerde olmuştur.

O halde, 1776’nın Birleşik Devletleri ile bugünün Rus­ ya’sı arasındaki benzerliğin yapay ve aptalca olduğu açık değil midir?

Rusya’da federalizmin ulusal sorunu çözmeyeceği ve çö­ zemeyeceği, yalnızca tarihin tekerleğini geriye çevirmek için Don Kişot’vari girişimlerle ulusal sorunu bulanıklaştırıp karmaşıklaştıracağı açık değil midir?

Hayır, Rusya’da 1776’daki Amerika deneyinin tekrar edilmesi önerisi tamamen işe yaramazdır. Geçici bir yarı- önlem olan federasyon, demokrasinin çıkarlarını tatm in et­ mez ve edemez.

Ulusal sorunun çözümü, radikal , ve nihai olduğu ka­ dar, yaşama bağlı da olmalıdır, dolayısıyla şunları içerme­ lidir:

1 — bütünleşik çatı altında kalmaları mümkün olma­yan ya da kalmak istemeyen Rusya’nın belli bölgelerinde yaşayan ulusların ayrılma hakkı;

2 —özgün bir ulusal bileşime sahip ve bütünleşik çatı altında kalan bölgeler için, eşit anayasal haklarla birlikte tek (bütünleşik) bir devletin çatısı altında siyasal özerklik. Rusya’daki bölgeler sorunu yalnız ve yalnız bu yolla çö­zülmelidir.*


«P ravda» No. 19, 
28 Mart 1917.
İmza: K. Stalin.


Yazarın notu

Yukarıdaki makale, federal devlet yapısına karşı Partimiz­ de o zaman yaygın olan olumsuz tavrı yansıtmaktadır. Devletsel federalizme karşı itiraz, en keskin ifadesini, Kasım 1913’te, Lenin’in Şaümyan’a mektubunda bulmuştur. Bu mektupta Lenin şöyle yazıyordu: «Biz demokratik merkeziyetçilikten yana­ yız, bu kesin. Federasyona karşıyız... İlke olarak federasyona karşıyız—-federasyon ekonomik bağları zayıflatır ve işe yara­maz bir devlet, tipidir. Ayrılmak mı istiyorsun? İyi, eğer eko­nomik bağları koparabiliyorsan, ya da daha doğrusu eğer ‘bir arada yaşamanın’ yükü ve sürtüşmesi, ekonomik bağları zehirliyor ve çürütüyorsa, cehenneme kadar yolun var. Ayrılmak is­ temiyormusun? İyi, fakat bu durumda benim adıma karar verme ve federasyona ‘hakkın’ olduğunu düşünme» (bkz. 4. baskı, cilt 19, s. 453, Rusça).

Partinin 1917’deki Nisan Konferansı l93 tarafından kabul edilen ulusal sorun üzerine kararda federal bir devlet ya­pısı sorununa değinilmemiş olması karakteristiktir. Karar­da:, ulusların ayrılma hakkından, yekpare (üniter) bir dev­let çatısı altındaki ulusal bölgeler için özerklikten ve son olarak, her türlü ulusal ayrıcalıkları yasaklayan bir temel yasanın çıkarılmasından söz edilmekte, fakat federal bir devlet yapısının hoş görülebileceği hakkında bir tek kelime etmemekteydi. Lenin’in "Devlet" adlı kita­bında Parti, Lenin’in şahsında, «merkeziyetçi bir cumhuri­yete» geçişin bir biçimi olarak, federasyonun hoş görülebilirliğinin tanınmasına doğru ilk ciddi adımı atmıştır; bu­ nunla brlikte, bu tanımaya bir dizi önemli kayıtlar da eşlik etmiştir.
«Marx gibi Engels de», diyor Lenin bu kitabında, «pro­letaryanın ve proleter devrimin bakış açısından demokratik merkeziyetçiliği, tek ve bölünmez cumhuriyeti savunmuştur. Federatif cumhuriyeti O, ya bir istisna ve geliş­menin engeli, ya da monarşiden merkezi bir cumhuriyete geçişin bir şekli, belli özel koşullar altında bir ‘ileri adım’ olarak görüyordu. Ve bu özel durumlardan biri olarak, ulu­sal sorun öne çıkmaktadır... İngiltere ile ilgili olarak, ge­rek coğrafi koşulların, gerekse ortak bir dilin ve birçok asırlık tarihin, İngiltere’nin tek tek küçük bölümlerindeki ulusal sorunu ‘halletmiş’ gibi görünen bu ülke ile ilgili olarak bile, Engels, ulusal sorunun henüz geçmişe ait bir şey olmadığı apaçık gerçeğini hesaba katmış ve bundan dolayı, federal bir cumhuriyette bir ‘ileri adım’ görmüştür. Elbette burada, Engels’in federal bir cumhuriyetin kusurlarının eleştirilmesinden vazgeçtiğini ya da bütünleşik ve merkeziyetçi-demokratik bir cumhuriyet için en kararlı propaganda ve mücadeleden vazgeçtiğini gösteren en ufak bir ipucu bile yoktur» Cbkz. 4. baskı, cilt 25, s. 418/419, Rusça).
Ancak Ekim Devrimi’nden sonradır ki Parti sağlam ve kararlı bir şekilde devletsel federasyon tavrını benimsedi ve bunu geçiş döneminde Sovyet Cumhuriyetlerinin devlet yapısı için kendi planı olarak önerdi. Bu tavır ilk kez Ocak 1918’de, Lenin’in yazdığı ve Parti Merkez Komitesi’nin onayladığı «Emekçi ve Sömürülen Halkın Haklan Bildirgesinde dile getirildi. Bu bil­ dirgede şöyle deniyordu:
 «Rusya Sovyet Cumhuriyeti, özgür Ulusların özgür bir birliği temeli üzerinde, ulusal Sovyet cum­huriyetlerinin bir federasyonu olarak kurulur» (bkz. 4. baskı, cilt 26, s. 385, Rusça).
Bu tavır Parti tarafından VIII. Kongrede (1919) resmen onaylandı. Bu kongrede bilindiği gibi Rusya Komünist Partisi’ nin Programı kabul edildi. 

Program şöyle der: «Tam birliğe doğ­ru geçiş biçimlerinden biri olarak Parti, Sovyet modeli üzerin­ de örgütlenmiş devletlerin federatif birliğinden yanadır» (bkz.«Rusya Komünist Partisi’nin Programı»), Federasyonun reddinden, «çeşitli ulusların emekçilerinin tam birliğine geçiş biçimi» olarak federasyonun tanınmasına kadar Partinin katettiği yol budur (bkz. Komintern’in II. Kong­resi tarafından kabul edilen «Ulusal Sorun Üzerine Tezler» l11!).

Federal devlet sorunu üzerine Partimizin görüşlerinin bu evriminin üç nedeni vardır.

Birinci olarak, Ekim Devrimi sırasında Rusya’nın bir dizi milliyetinin gerçekten tam bir ayrılma ve birbirlerinden tümüyle kopma durumunda olmaları, böylece federasyonun bu mil­liyetlerden emekçi kitlelerin bölünmüşlüklerinden birbirlerine yakınlaşmaya, birleşmelerine doğru bir ileri adımı temsil etmesi gerçeği.

İkinci olarak, Sovyet inşa sürecinde ortaya çıkan federasyon biçimlerinin ta kendilerinin, Rusya milliyetlerinden emekçi kit­lelerin daha yakın ekonomik birliği hedefi ile .—daha önce zan­nedilmiş olabileceği gibi— öylesine çelişik olmadığını kanıtla­ması ve hatta daha sonra pratiğin kanıtladığı gibi, bu hedefle hiç mi hiç çelişmemesi gerçeği.

Üçüncü olarak, ulusal hareketin, önceleri, savaştan önceki dönemde, ya da Ekim Devrimi’nden önceki dönemde sanılabileceğinden çok daha ağırlıklı bir etmen olduğunu ve ulusların birbirleriyle kaynaşması sürecinin sanıldığından çok daha karmaşık bir sorun olduğunu kanıtlaması gerçeği.

Aralık 1924. 
J. St.

Blogger tarafından desteklenmektedir.