Header Ads

Header ADS

DÜN VE BUGÜN - Devrimin Bunalımı

Soldatskaya Pravda (Asker Pravda’sı) No. 42,
13 Haziran 1917.
K.Stalin

Guçkov ve Milyukov, Geçici Hükümet’ten istifa etmeden önce üç talep öne sürdüler: 1) Disiplinin yeniden sağlanma­ sı, 2) bir saldırı ilanı, S) devrimci enternasyonalistlerin diz­ ginlenmesi.

Ordu dağılmaktadır, ordu içinde düzen artık varlığını yitirmiştir; disiplini yeniden sağlayın, barış propagandası­ na engel olun, yoksa istifa ederiz — Guçkov, Marien Sarayı’ndaki bilinen Konferansta Yürütme Komitesi’ne böyle «bilgi verdi» (20 Nisan).

Müttefiklerimize bağlıyız, onlar, birleşik cephenin çı­ karları için yardımımızı talep ediyorlar; orduyu saldırıya çağırın, savaş düşmanlarına engel olun, yoksa istifa ederiz.— Milyukov aynı konferansta böyle «bilgi verdi».

Bu, «iktidar bunalımı» günlerindeydi.

Yürütme Komitesi’nin Menşevik ve Sosyal-Devrimci üye­ leri, sanki hiç taviz vermeyeceklermiş gibi davrandılar.

Bunun üzerine Milyukov «Nota»sına bir «Açıklama» ya­ yınladı, Yüfütme Komitesi sözcüleri bu vesileyle «devrimci demokrasi»nin «zafer»ini ilan etti ve — «ihtiraslar yatıştı». Ama bu «zafer»in hayali bir şey olduğu kanıtlandı. Bir­kaç gün sonra yeni bir «bunalım» haberi verildi; Guçkov ve Milyukov istifa etmek «zorundaydılar»; Yürütme Komi­ tesi ile bakanlar arasında bitmez tükenmez toplantılar yapıldı ve — Yürütme Komitesi temsilcilerinin Geçici Hükü- met’e girmesiyle «bunalım çözüldü».

Saf izleyiciler rahat bir nefes aldılar. En sonunda Guçkov elinmişti»! En sonunda barış gelecekti, «ilhaksız ve tazminatsız» bir barış! Kar­ deş katliamı sona erecekti!

Fakat ne oldu? Yeni bakanlar, «sosyalist» bakanlar, Guç- kov ve Milyukov’un kulaklarım çınlatacak 
tarzda konuşma­ ya başladıklarında, henüz bu sözde >«demokrasi»nin «zafer­ leri» sayılalı, emekli bakanların «mezar başı duaları» oku­ nalı çok olmamıştı!

Doğrusu, «Ölüler, yaşayanların yakasına yapıştı»! Kendiniz karar verin.

Yeni Savaş Bakanı yurttaş Kerenski, Köylü Kongresin­ deki t26! daha ilk konuşmasında, ordu içinde «çelik disiplini» yeniden sağlamaya niyetlendiğini açıkça söyledi. Ne türden bir disiplin kastettiği, kendisi tarafından imzalanan ve ku­ mandanlara, «savaş koşullan» altında «emirlere uymayı red­ deden astlara karşı... silah zoru kullanma hakkı»nı veren,«Asker Hakları Bildirgesi»nde açıkça görülmektedir (bkz.«Büdirge»nin 14. maddesi).

Guçkov’un hayal ettiği fakat uygulamaya koymaya ce­ saret edemediği şeyi, Kerenski, özgürlük, eşitlik ve adalet hakkındaki görkemli cümleler perdesi altında, bir hamlede«gerçekleştirdi».

Bu disiplin niçin gerekliydi?

Bu noktada bizi aydınlatan ilk bakan, Bakan Tserete- li’dir. «Savaşa son vermek istiyoruz», dedi Postane işçilerine,«fakat ayrı bir barış yoluyla değil, özgürlük düşmanlarına,karşı müttefiklerimizle birlikte ortak bir zaferle» (bkz. «Veçemaya Birjovka» , 8 Mayıs).

Tamamen gösteriş için eklenmiş «özgürlük» lafını bir yana bırakılıp, bakanlara özgü muğlak konuşma basit dile çevrilirse, bu yalnızca şu anlama gelir: Barışın çıkarları için bizler, İngiltere ve Fransa ile birleşip, Almanya’yı ezmeliyiz, bunun için saldın zorunludur.

Almanya’ya karşı ortak zafer yolunda, birleşik cephe bir saldın hazırlamak — işte bunun için gereklidir çelik disiplin»!

Milyukov’un çekingenlikle fakat inatla elde etmeye ça­ lıştığı şeyi, Bakan Tsereteli kendi programı ilan etti.

Bu, daha bunalımın, «çözülmesi»ni izleyen ilk günlerde oldu. Sonraları «sosyalist» bakanlar daha da küstah ve sö­ zünü sakınmaz oldular.

12 Mayıs’ta subaylara, askerlere ve denizcilere Kerenski’ nin bir «emri» çıktı:
«...ileriye doğru, önderlerinizin ve Hükümetinizin sîz­ leri götürdüğü yere doğru yürüyeceksiniz... Görev disip­ linine bağlı olarak... yürüyeceksiniz... Halkın iradesini ye­ rine getirmeli ve anavatanı ve dünyayı diktatörlerden ve işgalcilerden kurtarmalısınız. Sîzlerden yapmanızı istedi­ ğim yüce iş budur» (bkz. «Reç», 13 Mayıs).

Kerenski’nin emirlerinin, öz olarak, Çarlık Hükümeti­ nin emperyalist emirlerinden, örneğin «Savaşı zaferle sonuç­ landırmak için dövüşmeliyiz. Küstah düşmanı topraklarımız­ dan sürüp atmalı, dünyayı Alman militarizminin boyundu­ ruğundan kurtarmalıyız...» vb. diyen emrinden hiç de farklı olmadığı açık değil midir?

Saldırı hakkında konuşmak, onu gerçekleştirmekten çök daha kolay olduğundan ve örneğin Yedinci Ordunun bazı alayları (dördü birden) «saldırı» emrine uymayı mümkün görmediğinden, Geçici Hükümet Kerenski ile birlikte, laftan «eyleme» geçti, «asi» alayların dağıtılmasını emretti ve suç­ luları «sürgünle ve bütün vatandaşlık  haklarından yoksun bırakıp ağır hapis cezasına çarptırmakla» tehdit etti (bkz,«Veçerneye Vremya», 1 Haziran)-. Ve bütün bunlarm yeter­ siz olduğu kanıtlandığı için, Kerenski kendi kendine bu kez özellikle kardeşleşmeyi hedef alan, «suçlular»ı «yasanın tüm sertliğiyle cezalandırmak için mahkeme önüne çıkarmakla», yani tekrar kürek cezasıyla tehdit eden diğer bir «emir» yayınladı (bkz. «Novoya Jizn», 1 Haziran).

Kısacası: Derhal hücum edin, her ne pahasına olursa olsun saldırın, yoksa kürek cezası ve infaz mangası başlar Kerenski’nin «emirleri»nin anlamı budur.

Ve bu, tam da İngiltere ve Fransa burjuvazisiyle yapı­lan te kaldığı ve «bizim» buanlaşmalar temelinde kesinlikle İngiltere ve Fransa'nın Me­ zopotamya, Yunanistan ve Alsas-Loren’deki ilhakçı siyase­ tini aktif olarak desteklemeye zorlandığımız bir zamanda olmaktadır!

Güzel; fakat ilhaksız ve tazminatsız bir barıştan ne ha­ ber? Yeni Geçici Hükümet tarafından verilen, barışı kazan­ mak için bütün- «kararlı önlemlerin» alınması sözünden ne haber? «İktidar bunalımı» günlerinde verilen bütün bu va­atlere ne oldu?

Yok, Bakanlarımız barışı, ilhakçı olmayan ve tazminat­sız barışı unutmuş değiller. Biteviye ondan söz ediyorlar, konuşuyor ve yazıyorlar, yazıyor ve konuşuyorlar. Ve yalnızca Bakanlarımız da değil. Daha geçen gün, savaş hedef­ lerini açıklamaları için Geçici Hükümet’in ricasına cevap olarak İngiliz ve Fransız Hükümetleri, kendilerinin de il­ haklara karşı olduklarını, ancak — Alsas-Loren, Mezopo­ tamya vb.nin ilhakı -için engel oluşturmadığı ölçüde karşı olduklarını bildirdiler. Ve Geçici Hükümet bu bildiriye cevap olarak 31 Mayıs tarihli notasmda, «müttefiklerin ortak da­ vasına sarsılmaz sadakat içinde», savaş hedefleri hakkında-ki anlaşmayı yeniden gözden geçirip düzeltme amacıyla, «ko­ şullar izin verir vermez yakın bir gelecekte müttefik güç­ lerin temsilcilerinden oluşan bir konferansın toplanmasını» önerdiğini bildirdi (bkz. «Raboçaya Gazeta» No. 72). Güzel; henüz «koşulların ne zaman izin vereceğini» kimse bilmedi­ ğine göre, ve bu sözde «yakın gelecek» nasıl olsa hemen ol­ mayacağına göre, gerçekte ilhaksız bir barış için «kararlı mücadele»nin süresiz olarak ertelendiği ve barış hakkında boş ve ikiyüzlü gevezelik derekesine düşürüldüğü sonucu çık­ maktadır. Ama görünen, saldırının bir an için bile geciktirilmeyeceği ve saldırıyı başlatmak için kürek cezası ve kurşuna dizme tehditleri de dahil olmak üzere, bütün «kararlı önlemlerin» alındığıdır...

Hiçbir kuşkuya yer yoktur. Savaş emperyalist bir savaştı ve öyle kalmaktadır. İlhaksız bir barış üzerine geveze­ liklerle eşzamanlı olarak saldırı için fiili hazırlıklar yalnız­ca, savaşın yağmacı karakterini gizlemeye yarayan bir mas­ kedir: 

Geçici Hükümet kesinlikle aktif emperyalizm yolunu tutmuştur. Daha dün olanaksız görünen şey, «Sosyalistlerin» Geçici Hükümet’e girmeleri sayesinde, bugün olanaklı ol­ muştur. Bunlar sosyalist gevezelikleriyle Geçici Hükümet’in emperyalist niteliğini maskelerken,' yükselen karşı-devrimin mevkilerini güçlendirmiş ve genişletmişlerdir.

Emperyalist burjuvazi tarafından, karşı-devrimci amaç­ ları için başarıyla kullanılan «sosyalist» Bakanlar — bugün­ kü durum budur.

Muzaffer olanlar saf «devrimci demokratlar» değil, fa­ kat emperyalist düzenbazlar olan Guçkov ve Milyukov’dur. Fakat dış siyasette Sağm safında yer almak, kaçınıl­ maz olarak iç siyasette de benzeri bir dönüşe götürmek zo­ rundadır, çünkü bir dünya savaşının ortasında dış siyaset, diğer bütün siyasetlerin temelidir, devletin bütün hayatının merkezidir.

Ve gerçekten de Geçici Hükümet, devrime karşı «kararlı mücadele» yolunda giderek daha kesin bir şekilde ilerle­ mektedir.

Daha kısa süre önce, Kronstadt denizcilerine karşı bir saldırı başlattı ve aynı zamanda Petrograd şehri ve Penza, Voronej ve diğer illerdeki köylülerin demokrasinin en basit ilkelerini gerçekleştirmelerini engelledi.

Ve birkaç gün önce Skobelev ve Tsereteli, ' Robert Grimm’i t 29! polisiye yöntemlerle, fakat Rus emperyalistle­rinin coşkun neşesi için — bir inceleme ve mahkeme kararı olmaksızın— Rusya’dan smırdışı edip, kendilerini (bir Erost- rat ünüyle!) meşhur ettiler.

Fakat Geçici Hükümet’in iç siyasetinin yeni çizgisi en açık bir şekilde Bakan Pereverzev tarafından yansıtılmıştır (bu «da» bir sosyalisttir!). O, «devlet huzuruna karşı işlenen suçlarla ilgili yasanın süratle yürürlüğe konmasından» ne daha az, ne de fazla bir şey talep etmektedir. Bu yasa (Mad­ de 129)... şöyle diyor: «Aleni çağrılarda ya da dağıtılan yada alenen teşhir edilen matbu eserlerde, mektuplarda ya da resimlerde 1 - cinayet işlemeye, 2 - nüfusun bir kesiminin diğer kesimlerine karşı şiddet eylemlerinde bulunmasına, ya da 3 - yasaya ya da zorunlu kararlara ya da hükümetin yasal emirlerime uymamaya ya da karşı koymaya çağırmak­ tan suçlu bulunan bir kişi, üç yıla kadar hapis cezası», ve«savaş zamanında... süreli kürek cezasına gönderilmekle ce­ zalandırılır» (bkz. «Reç», 4 Haziran).

İşte bu sözüm yabana «sosyalist» Bakanın zindan yasası böyledir.

Besbelli ki Geçici Hükümet, durmadan karşı-devrimcile- rin kucağına kaymaktadır.

Bu, aynı zamanda, o eski karşı-devrimci düzenbaz Mil- yukov’un daha şimdiden bu vesileyle yeni bir zaferin önduy- gusuyla mest olmasmdan da açıkça anlaşılmaktadır. «Eğer Geçici Hükümet», diyor Milyukov, «uzun bir tereddütten sonra, devlet iktidarının, iknanm yanısıra başka araçlara da, daha şimdiden uygulamaya başladığı araçlara da sahip olduğunu nihayet anladıysa, eğer bu yolu tutarsa, o zaman Rus devri-minin kazanımları» (gülmeyin!) «pekiştirilecek­ tir»... «Geçici Hükümetimiz Kolişko’yu tutuklamış ve Grimm’i smırdışı etmiştir. Fakat Lenin, Troçki ve yoldaş­ ları hâlâ serbest gezmektedirler. Dileğimiz, er ya da geç Le­ nin ve yoldaşlarının da aynı yere yollanmalarıdır...» (bkz.
«Reç», 4 Haziran).

İşte, Bay Milyukov’un, Rus burjuvazisinin bu yaşlı tü- kisinin «dilekleri» bunlardır.

Geçici Hükümet’in, sözlerine genelde dikkatle kulak ka­ barttığı Milyukov’un bu ve benzeri «dileklerini» yerine geti­ rip getirmeyeceğini, bu tür «dileklersin şimdi gerçekleştiri­ lebilir olup olmadığını yakın gelecek gösterecektir.

Fakat kesin olan bir şey varsa, o da Geçici Hükümet’in iç siyasetinin, kendi aktif emperyalist siyasetinin gerekleri­ ne bütünüyle tabi olduğudur.

Çıkan yalnızca tek sonuç var.

Devrimimizin gelişmesi, bir bunalım dönemine girmiştir. Ekonomik yaşamın bütün alanlarına nüfuz eden ve bunları baştan aşağıya devrimcileştiren yeni devrimci aşama, eski ve yeni dünyanın tüm güçlerini canlandırmaktadır. Savaş ve bunun sonucu olarak ortaya çıkan ekonomik yıkım, uz­ laşmaz sınıf çelişkilerini sonuna kadar keskinleştirmektedir. Burjuvaziyle uzlaşma siyaseti, devrim ve karşı-devrim ara-, sında zikzak çizme siyaseti, gözle görülür şekilde uygulanamaz hale gelmektedir.

İkisinden biri:
Ya burjuvaziye karşı, iktidarın emekçi halka geçmesi, savaşa ve ekonomik yıkıma son verilmesi, üretim ve dağıtı­ mın örgütlenmesi için ileriye;

Ya da, burjuvaziyle'birlikte, saldırı ve savaşın uzatıl­ması için, ekonomik yıkımın ortadan kaldırılmasına hizmet eden kararlı önlemlere karşı çıkmak için, üretimde anarşi için ve açık karşı-devrimci bir siyaset için geriye.

Geçici Hükümet, kesinlikle doğrudan doğruya karşı-devrim yolunu tutmaktadır.

Safları sıklaştırmak ve devrimi ileriye götürmek dev­ rimcilerin görevidir.

Soldatskaya Pravda (Asker Pravda’sı) No. 42,
13 Haziran 1917.
İmza: K.Stalin

Blogger tarafından desteklenmektedir.