SOSYAL DEMOKRASİNİN ULUSAL SORUNA İLİŞKİN ANLAYIŞI NEDİR?
Proletaryanın Savaşı No 7
1 Eylül 1904
Stalin - İmzasız Gürcü Makale
Herşey değişiyor. .. Toplumsal yaşam değişiyor ve bununla birlikte "ulusal sorun" da değişiyor ... Çeşitli zamanlarda çeşitli sınıflar görünür savaş alanında ve her sınıfın "ulusal sorun" la ilgili olarak kendine özgü anlayışı vardır. Onun için "ulusal sorun" hangi sınıf tarafından ne zaman ortaya atılmışsa buna göre çeşitli çıkarlara hizmet eder ve değişik özellikler taşır.
Sözgelişi bizde Gürcü aristokrasisi, "Gürcistan ın Rusya'ya bağlanmasından sonra, Gürcü krallarının yönetiminde sahip olduğu eski ayrıcalıkları ve erki yitirınenin kendisi için ne kadar yararsız olduğunu anlayıp "sırf bir bağımlılığın bile" saygınlığını düşürücü bir şey olduğunu düşünerek "Gürcistan'ın kurtuluşunu" istediği zaman "aristokrasinin milli sorunu" denilen ulusal sorun vardı. Aristokrasi bununla, "Gürcistan" ın başına Gürcü krallariyle aristokrasiyi getirmek ve böylece Gürcü halkının kaderini bunlara teslim etmek istiyordu. Bu bir feodal krallık "milliyetçiliği" idi. Bu hareket Gürcistan'ın yaşamında önemli hiç bir iz bırakmadığı gibi, Gürcü soylularının Kafkasya'daki Rus iktidar sahiplerine karşı giriştikleri bir kaç komplo dışında onun başarı kazandığı hiç bir olay da yoktur. Zaten zayıf olan bu hareketi temelden yok etmek için toplumsal yaşamın olaylarının ona sadece hafifçe dokunuvermesi yetecekti. Ve gerçekten de mal ekonomisinin gelişmesi, köleliğin kaldırılması, soylular bankasının kurulması, köyde ve kentte sınıf mücadelesinin güçlenmesi, kuvvetlenen köy yoksulluğu hareketi vb. - bütün bunlar Gürcü aristokrasisine ve aynı zamanda onunla birlikte "feodal kralcı milliyetçiliğe" öldürücü bir darbe indirdi. Gürcü aristokrasisi iki gruba ayrıldı. Bunlardan biri, her türlü "milliyetçilikten vaz geçerek, karşılık olarak Rus otokrasisinden sıcak koltuklar, ucuz kredi, tarım araçları ve hükümetin köy eşkiyalarına karşı korunmasını vb. şeyleri sağlamak için elini ona uzattı. Gürcü aristokrasisinin daha zayıf olan diğer grubu, Gürcü piskoposları ve aşimandritleriyle yeniden dostluk kurarak yaşamdan kovulan "milliyetçiliğe" kilisenin kanatları altında sığınak sagladı. Bu grup, yıkılmış Gürcü kiliselerinin, bir zamanki büyüklüğün anıtlarının yeniden yapımı (programının en önemli yeri burasıdır) için büyük bir şevkle çalışıyor ve dalgın, feodal krallık "arzularını gerçekleştirmeye gelecek bir mucizeyi bekliyorlardı.
Feodal krallık milliyetçiliği böylece yaşamının son anlarında dinsel bir kılığa büründü.
Bununla birlikte bizdeki modern toplumsal yaşam, burjuvazinin ulusal sorununu gündeme getirdi. Genç Gürcü burjuvazisi, "yabancı kapitalistlerle serbest rekabetin kendileri için ne kadar zor olduğunu anlayınca, Gürcistan ulusal demokratların ağzından, bağımsız bir Gürcistan. sözleri etmeye başladı. Gürcü burjuvazisi gümrük sınırlamalariyle Gürcü pazarını korumak, "yabancı burjuvaziyi bu pazardan zorla kovmak, mal fiyatlarını yapay olarak yükseltmek ve böyle "milliyetcilik oyunlariyle zenginleşme alanında başarılar kazanmak istiyordu.
Gürcü burjuvazisi milliyetçiliğinin amacı buydu ve halen de budur. Bu amaca ulaşmak için kuvvet gerektiğini ve kuvvetin de proletaryada bulunduğunu söylemeye gerek yok. Burjuvazinin can çekişen "yurtseverliğini" ancak proletarya canlandırabilirdi. Proletaryayı kendi yanına çekmesi zorunluydu, ama ki bu sefer "ulusal demokratlar" sahneye çıktılar. Bunlar bilimsel sosyalizmi çürütmek için büyük çaba harcadılar, sosyal demokratları aşağılayarak Gürcü emekçilerine onlardan ayrılmalarını öğütlediler, Gürcü proletaryasına övgüler yağdırarak onu, işçilerin kendi çıkarları için ne edip edip Gürcü burjuvazisini kuvvetlendirmeleri gereğine inandırmaya çalıştılar. Durup dinlenmeden Gürcü emekçilerine şöyle yalvarıyorlardı: Aman Gürcistan'ı (Gürcü burjuvazisini omasın sakın?) yıkıma sürüklemeyin, "iç düşünce ayrılıklarını" unutun, Gürcü burjuvazisi ile dost olun vb. Ama boşuna! Burjuva gazetelerinin tatlı masalları Gürcü proletaryasını uyutamıyordu. Gürcü marksistlerinin amansız saldırıları, özellikle de Rus, Ermeni, Gürcü ve diğer emekçileri tek bir sosyalist birlik halinde birleştiren güçlü sınıf etkinlikleri bizim burjuva milliyetçilerine öldürücü bir darbe indirerek bunları savaş alanından kovdu. Bizim kaçmış olan yurtseverlerin, aşağılanmış adlarını yeniden kurtarmak için, artık sosyalist görüşleri benimseyemeyeceklerine göre, hiç olmazsa görünüş değiştirerek sosyalist bir kılığa girmeleri gerekiyordu, Gerçekten de, Sakartwela" adıyla illegal bir ... burjuva milliyetçi -izninizle söyleyeyim- "sosyalist, organ çıktı sahneye, Onlar bununla Gürcü işçilerini saptırmak istiyorlardı. Ama artık, çok geçti! Gürcü işçileri, akla karayı ayırdetmesini öğrenmişlerdi, burjuva milliyetçilerinin görüşlerinin özünde bir değişiklik olmadığını, yalnız görünüş değiştirdiklerini, "Sakartwela"nun ise sosyalistliğinin sadece adında olduğunu kolayca anladılar. Evet bunu anlamışlardı ve Gürcistan'ın "kurtarıcılarına" kahkahalarla gülüyorlardı. "Sakartwela Don Quichotte'larının umutları boşa çıkmıştı.
Diğer yandan ekonomik gelişmemiz, Gürcü burjuvazisinin ileri çevreleriyle Rusya" arasında yavaş yavaş bir köprü kurarak bu çevrelerle "Rusya" arasındaki ekonomik ve siyasal bağları geliştirir ve bu suretle zaten sarsılmış olan burjuva milliyetçiliğini temelinden sarsar, Bu da burjuva milliyetçiliğine indirilen ikinci darbedir.
Savaş alanına yeni bir sınıf, proletarya sınıfı çıktı ve onunla beraber proletaryanın "ulusal sorunu" olan yeni bir ulusal sorun" doğdu. Proletarya, aristokrasiden ve burjuvaziden ne kadar çok farklı ise, onun ortaya attığı "ulusal sorun da aristokrasinin ve burjuvazinin milli sorunundan" o kadar çok farklıdır.
Şimdi biz bu "milliyetçilikten" söz etmek istiyoruz.
Sosyal demokrasinin "milli soruna" ilişkin görüşü nedir?
Rusya proletaryası artık savaşmadan söz etmeye başlamıştır. Bilindiği gibi her savaşmanın amacı zaferdir. Fakat proletaryanın zaferi 'için milliyet farkı gözetmeksizin tüm işçilerin birleşmesine gereksinme vardır. Ulusal setleri yıkıp Rus, Gürcü, Ermeni, Polonyalı, Yahudi ve diğer emekçilerin sıkı sıkıya birleşmesinin, Rusya proletaryasının zaferi için zorunlu bir koşul olduğu açıktır.
Rusya proletaryasının çıkarları bunu gerektirmektedir.
Fakat Rusya proletaryasının en kötü düşmanı olan Rus otokrasisi emekçilerin birleşmesini sürekli olarak engellemeye çalışır. Çalılıklar arası haydut örneği sinsice, Rusya'daki "yabancı" milliyetlerin ulusal kültürünü, dilini, geleneklerini ve kurumlarını izler. Otokrasi bunları en gerekli yurttaşlık haklarından yoksun bırakarak dört bir yandan sıkıştırır, aralarına güvensizlik ve düşmanlık tohumları eker, kanlı çatışmalara kışkırtır. Bunları yapmakla Rus otokrasisi, tek amacının Rusya'da; yerleşmiş- milliyetleri bölmek , aralarındaki ulusal çatışmaları körüklemek ve bu suretle emekçileri daha başarılı bir şekilde parçalayıp tüm Rusya proletaryasını daha başarılı bir şekilde küçük ulusal gruplara bölmek ve böylece - işçilerin sınıf bilincini ve sınıf birliği duygusunu söndürmek olduğunu gösterir.
Rus-gericiliğinin çıkarları bunu gerektirir. Rus otokrasisinin politikası budur.
Rus proletaryasının çıkarlarının er ya da geç, kaçınılmaz olarak çarlık otokrasisinin gerici politikasiy le çatışmak zorunda kalacağı açıktı. Nitekim böyle de oldu ve sosyal demokrasinin "ulusal sorunu" işte bu esas üzerine ortaya çıktı.
Milliyetler arasına dikilmiş olan ulusal setler nasıl yıkılabilir, Rusya'nın emekçilerini olabildiğince birbirine yaklaştırmak ve onları daha sağlam bir biçimde birleştirebilmek için ulusal kapalılık nasıl ortadan kaldırılabilir?
Sosyal demokrasideki "ulusal sorunun" içeriği budur.
Sosyal demokrat federasyoncular, ayrı ayrı ulusal partilere bölünmek ve bunlardan , bağımsız bir birlik kurmakla, diye yanıtlıyorlar bu soruları.
"Ermeni Sosyal Demokrat İşçi Örgütü" de aynı şeyi söylüyor-
Görüldüğü gibi bize, başında ortak bir merkezi olan- Rusya'nın:-tek-bir partisi halinde birleşmemiz değilde, bir çok partilere bölünmemiz salık veriliyor ve bütün bunlar sınıf birliğinin - güçlendilirilmesi uğruna yapılıyor: Biz, çeşitli ulusların emekçilerini birbirine yaklaştırmak istiyoruz, bunun için ne yapmalıyız, diye soruyoruz.
- Emekçileri birbirinden uzaklaştırırsanız amaca ulaşırsınız, diye yanıt veriyorlar sosyal demokrat federasyoncular.
Biz, emekçileri bir partide birleştirmek istiyoruz, bunun için ne yapmalıyız, diye soruyoruz.Rusya'nın proletaryasını ayrı partilere dağıtırsanız amaca ulaşırsınız, diye yanıt veriyorlar sosyal demokrat federasyoncular.
Biz ulusal setleri- yıkmak istiyoruz, ne önlemler almalıyız, diye soruyoruz.
- Örgütsel setlerle ulusal setleri kuvvetlendirirseniz amaca ulaşırsınız, diye yanıt veriyorlar. Ve bütün bunlar bize, aynı koşullar altında savaşlarını sürdüren, bir ve aynı düşmana sahip olan Rusya'nın proleterlerine salık veriliyor. Kısaca bize denen şudur: Düşmanları sevindirecek şekilde hareket edin ve ortak amacınızı kendi ellerinizle gömün!
Fakat bir an için sosyal demokrat federasyoncular la aynı düşüncede olduğumuzu bildirip, bakalım bizi nereye götürecekler diye onları izlemeye kalksak! O zaman bu, şu anlama gelir: Yalancıyı yalanın eşiğine kadar kovalayın!
Bizim federasyonlara uyup ayrı ulusal partiler kurduğumuzu düşünelim. Bunun sonuçları neler olabilirdi?
Bunu bilmek zor bir şey değildir. Biz merkeziyetçi olduğumuz sürece şimdiye kadar asıl dikkati, emekçilerin durumunun ortak koşullarına, onların çıkarlarının birligine yönelttik ve "ulusal farklılıklardan"bunlar ancak işçilerin ortak çıkarlarına ters düşmedikleri ölçüde söz ettik; nasıl bizim için şimdiye-kadar birinci sorun Rusya' daki ulusların proleterlerinin nerede birleştikleri, onlar arasında ortak olan nelerin bulunduğu sorunu ise -bu ortak çıkarlar temeli üzerine tüm Rusya'nın emekçilerinin bir tek merkeziyetçi partisini kurmak için-, federasyoncu haline geldiğimiz şimdi de son derece önemli yeni bir sorun dikkatimizi üzerine çekecektir: "Ulusal farklılık" temeli üzerine ayrı ulusal partiler kurmak için Rusya'daki milliyetlerin proleterleri nerede birbirlerinden ayrılıyorlar, onlar arasında ne gibi ayrılıklar bulunuyor? Böylece merkeziyetçiler için ikinci derecede olan "ulusal farklılıklar" federasyoncular için ulusal partilerin temelini oluşturuyor.
Bu yolda gitmeye devam edersek er ya, da geç, örneğin Ermeni proletaryasının "ulusal" ve başka herhangi ayrılıklarının Ermeni burjuvazisinde de aynı olduğu, Ermeni proletaryası ile burjuvazinin aynı gelenek ve göreneklere, aynı özelliğe sahip oldukları, bunların bir halkı, bölünmez bir "ulusu" oluşturduklan sonucuna varmak durumunda kalacağız. Burdan itibaren artık hem burjuvanın ve hem de proleterin çıkıp aynı bir ulusun üyeleri olarak birbirlerine ellerini uzatacakları, "ortak hareketin birlik temeline varmak uzun sürmeyecektir. Bu arada zorba Çarın iki yüzlü politikası böyle bir dostluğun "yeni kanıtı olarak ortaya çıkabilir, sınıf çatışmasına ilişkin konuşmalarsa "uygunsuz doğmatizm" olarak görülecektir. Fakat bundan sonra ozanca bir el daha "cesaretle", henüz şimdilik Rusya'daki milliyetlerin arasında var olan sıkı milliyetçilik tellerine dokunacak ve bunlardan benzer şekilde sesler çıkaracaktır. Şovenist şarlatanlığa kredi (güven) veriliyor, dostlar düşman, düşmanlar dost görünüyor, bir karışıklık kaplıyor ortalığı ve Rusya proletaryasının bilin' ci körleşiyor.
Böylece ulusal setleri yıkacağımız yerde, federasyoncular sayesinde örgütsel engeller koyarak daha da çok kuvvetlendirmiş oluyoruz: sınıf bilincini hızlandıracağımız yerde geriletip tehlikeli denemelerin etkisine bırakıyoruz. Bundan zorba Çarın da "gönlü hoşolacaktır", çünkü hiç bir zaman bizim gibi bedava yardımcılar bulamaz.
Bunun için mi çalıştık biz?
Sonunda, Merkez Komitesinin yıldırım hızıyla tüm Rusya emekçilerini harekete geçirip otokrasiye ve burjuvaziye karşı kesin saldırıya geçirebileceği, bütünlük içinde esnek merkeziyetçi bir partiye gereksinimimiz olduğu halde, elimize sakat, ayrı ayrı partilere bölünmüş "federalist bir Bund tutuşturuluyor. Keskin bir silah yerine küflenmiş bir silah verilerek bununla baş düşmanlarımızın hakkından daha çabuk geleceğimiz garanti ediliyor.
Sosyal demokrat federasyoncular buraya götürüyorlar bizi.
Fakat biz ulusal setleri kuvvetlendirmeye değil, yıkmaya çalıştığımızdan, şimdiki haksızlığı kökünden kazımak için küflü değil, keskin bir silaha gereksinimimiz olduğundan, düşman için sevinç değil, felaket hazırlayıp onu yok etmeyi istediğimizden ödevimizin federasyoncularla ilgiyi keserek, ulusal sorunun" çözümü için daha iyi bir yanıt bulmak olduğu açıktır.
II
Şimdiye kadar, "ulusal sorun"un nasıl çözümlenmemesi gerektiği üzerine konuştuk. Şimdi bu sorunun nasıl çözümlenmesi gerektiği, yani Sosyal - Demokrat İşçi Partisinin bunu nasıl çözümlediği hakkında konuşacağız.
Her şeyden önce, Rusya'da etkinlik gösteren sosyal demokrat partinin adının Rusya Sosyal Demokrat Partisi (Rus_ Sosyal _ Demokrat Partisi değil) dediğini hatırlatmak gerekir. Bu bize açıkça, onun bayrağı altında sadece Rus proleterleri değil, Rusya'nın tüm uluslarının proleterlerini topladığını, bu nedenle de bunların aralarına dikilmiş olan ulusal setleri yıkmak için tüm önlemleri alacağını gösteriyor.
Ayrıca partimiz, "ulusal sorun"u kendisini örten ve ona gizemli bir görünüş veren sisten arındırdı, bu sorunu ayrı ayrı öğelere ayırarak bunlardan her birine sınıf istemi niteliği kazandırdı ve bunları programında-ayrı maddeler halinde açıkladı. Bununla bize aslında milli denilen istek ve çıkarların özel bir değerleri olmadığını, proletaryanın sınıf bilincini ve sınıf gelişimini hızlandırdıkları ya da hızlandırabildikleri ölçüde ancak bu çıkar ve isteklerin dikkate değer olduklarını açıkça gösterdi.
Bütün bunlarla Rusya Sosyal -Demokrat İşçi Partisi, izlediği yolu ve "ulusal sorun" un çözümünde takındığı tutumu açıklıkla gösterdi.
Ulusal sorun" hangi kısımlardan meydana geliyor?
Sayın sosyal demokrat federalistler ne istiyorlar?
"Rusya'nın milliyetleri için yurttaşlık eşitliğimi?
Rusya'da hüküm sürmekte olan yurttaşlar arasındaki eşitsizliğe mi kızıyorsunuz? Rusya'nın milliyetlerine hükümet tarafından ellerinden alınan yurttaşlık haklarını geri vermek ve böylece bu milliyetler için yurttaşlık eşitliği mi istiyorsunuz? Pekiyi ama biz bu isteğe karşı mıyız? Proleterler için yurttaşlık haklarının ne kadar büyük önem taşıdığını çok iyi anlıyoruz. Yurttaşlık hakları savaşda bir silahtır; bu hakları elinden almak demek silahı almak demektir. Fakat silahsız proleterlerin iyi savaşamıyacağını kim bilmez ki? Tüm Rusya milliyetlerinin proleterlerinin iyi savaşmaları Rusya Proletaryası için zorunludur çünkü bu proleterler ne kadar iyi savaşırlarsa o kadar çok sınıf bilincine sahip olacaklardır ve ne kadar çok -sınıf bilincine sahip olurlarsa Rusya Proletaryasının sınıf birliği o kadar sağlam olacaktır. Evet, bütün bunları biliyoruz, bunun için savaşıyoruz ve bütün gücümüzle Rusya milliyetlerinin yurttaşlık eşitliği için savaşacağız. Partinin, cinsiyet, din, ırk ve milliyet ayırımı olmaksızın bütün yurttaşların tam hak eşitliğinden" söz ettiği parti programımızın 7. maddesini okursanız, Rusya Sosyal Demokrat İşçi Partisinin bu isteklerin gerçekleştirilmesini üzerine aldığını göreceksiniz.
Sosyal demokrat federalistler başka ne istiyorlar?
"Rusya milliyetleri için dil özgürlüğü mü?"
Rusya'daki "yabancı" milliyetlerin proleterlerine ana dillerinde öğrenmenin ve genel, resmi ve diğer kuruluşlarda ana dillerini konuşmanın hemen hemen yasaklandığına mı kızıyorsunuz? Gerçekten, kızmak için yeterli neden! Dil bir gelişim ve mücadele aracıdır. Çeşitli ulusların çeşitli dilleri vardır. Rusya prolertaryasının yararları, Rusya milliyetleri proleterlerinin hangi dilde daha kolay eğitim alabiliyor ve hangi dilde toplantılardaki, genel, resmi ve diğer kuruluşlardaki düşmanlariyle daha iyi savaşıyorlarsa o dili kullahmak-için tam hak sahibi olmalarını gerektirir.
Bu dil,genelikle anadilidir. Yabancı" milliyetlerin ana dillerini kullanmaktan yoksun edilmeleri karşısında elbette susamayız, diyorlar. Pekiyi ama parti programımız bunun için Rusya proletaryasına ne cevap veriyor? Parti programımızın 8. maddesini okuyun. Bakın partimiz bu maddede ne istiyor: Halkın kendi ana dilinde eğitim görme hakkı, bunun için gerekli okulların Devlet ve yerel yönetim organlarının parasiyla kurulan okullarla sağlanır. Her yurttaşın toplantılarda kendi anadilini kullanmak hakkı; anadilin bütün yerel, toplumsal ve resmi kuruluşlarında Devlet diliyle eşit tutulması, bütün bunları okuyun ve görün ki Rusya Sosyal Demokrat İşçi Partisi bu isteğin de gerçekleştirilmesini üstlenmiştir.
Sosyal demokrat federalistler başka ne istiyorlar?
"Rusya milliyetleri için dil özgürlüğü mü?"
Bununla aynı yasaların, Rus Devletinin yaşam koşullarının özelliği ve nüfusun bileşimi bakımından birbirinden ayrılan çeşitli bölgelerine aynı şekilde uygulanamıyacağını mı söylemek istiyorsunuz? Sözü edilen bölgeler, genel Devlet yasalarını kendi özel koşullarına uyarlama hakkı verilmesini mi istiyorsunuz? Eğer böyle ise, isteğinizin içeriği bu ise, o zaman buna uygun olan şeklin de verilmesi, milliyetçi belirsizlikten, karmaşıklıktan kurtarılarak meseleleri açıkça ortaya koymak gerekir. Eğer bu tavsiyeye uyarsanız, bizim bu isteğe karşı da hiç bir itirazımız olmadığını göreceksiniz. Rus Devletinin çeşitli bölgelerinin, yaşam koşullarının özelliği ve nüfusun bileşimi bakımlarından, Devlet Anayasasını aynı şekilde uygulayamıyacaklarından, bu bölgelere genel Devlet Anayasasını en çok yararlanabilecekleri, halkta varolan siyasal güçleri en tam olarak geliştirecek biçimde gerçekleştirmeleri hakkının verilmesi gerektiğinden hiç kuşku duymuyoruz. Rusya proletaryasının sınıf çıkarları bunu gerektirir. Eğer partimizin, özel yaşam koşulları ve nüfusun bileşimi bakımlarından belirginleşen bölgeler için geniş yerel yönetim özerkliği, bölge yönetim özerkliği, bölge yönetim özerkliğiisteği parti programımızın 3._ maddesini yeniden okursamz Rusya Sosyal Demokrat İşçi Partisinin önce bu isteği milliyetçi örtüden temizlediğini ve sonra bunun gerçekleştirilmesini kabul ettiğini göreceksiniz.
Sosyal-demokrat federalistler daha ne istiyorlar?
«Rusya Milliyetleri İçin Özyönetim» mi?
Bununla aynı yasaların, yaşam koşullarının özgüllüğü ve nüfusun bileşimi bakımından birbirinden ayrılan Rus İmparatorluğunun çeşitli bölgelerine aynı şekilde uygulanamayacağını mı söylemek istiyorsunuz? Sözü· edilen bölgelere, genel Devlet yasalarını kendi özel koşullarına uyarlama hakkı verilmesini mi istiyorsunuz? Eğer böyle ise, isteğinizin içeriği bu ise, o zaman buna uygun olan şeklin de verilmesi, milliyetçi beiirsizlikten, karmaşıklıktan kurtarılarak meseleleri açıkça ortaya koymak gerekir. Eğer bu tavsiyeye uyarsanız, bizim bu isteğe karşı da hiçbir itirazımız olmadığını göreceksiniz. Yaşam· koşullarının özgünlüğü ve nüfusun bileşimi bakımından birbirinden ayrılan Rus İmparatorluğunun çeşitli bölgelerinin Devlet Anayasasını aynı şekilde uygulayamayacaklarından, bu bölgelere genel Devlet Anayasasını en çok yararlanabilecekleri, halkta varolan siyasal. güçleri en tam olarak geliştirecek biçimde. gerçekleştirmeleri hakkının verilmesi gerektiğinden hiç kuşku duymuyoruz. Rusya proletaryasının sınıf çıkarları bunu gerektirir. Eğer partimizin,· «özel yaşam koşulları ve nüfusun bileşimi bakımlarından belirginleşen bölgeler içhı. geniş yerel yönetim özerkliği, bölge yönetim özerkliği» talep ettiği parti programımızın 3. maddesini okursanız, Rusya Sosyal-Demokrat İşçi Partisinin önce bu isteği milliyetçi örtüden temizlediğini ve sonra bunun gerçekleştirilmesini kabul ettiğini göreceksiniz.
Bize, vahşice Rusya'daki yabancı milliyetlerin" Ulusal kültürünü" takip eden, haydutça. onların içişlerine karışarak her yandan onları baskı altına alan Finlandiyalıların kültürel kuruluşlarını barbarca yıkmış olan (ve hala da yıkmayı sürdüren), zorla Ermeni ulusal varlığına el koyan Çarlık otokrasisini mi gösteriyorsunuz? Otokrasinin haydutça zorbalıklarına karşı garantiler mi istiyorsunuz? Fakat biz Çarlık otokrasisinin zorbalıklarını görmüyor muyuz acaba ve sürekli olarak bu zorbalıklara karşı mücadele etmedik mi yoksa? Rusya'nın şimdiki hükümetinin, Rusya'nın yabancı" milliyetlerini nasıl baskı altında tutup bunalttığını şimdi herkesçe biliniyor. Hükümetin bu politikasının Rusya proletaryasının sınıf bilincini gün be gün körleterek tehlikeli denemelerin etkisine karşı bıraktığı kuşkusuzdur. Bunun için biz her zaman ve her yerde Çarlık hükümetinin körletici politikasına karşı savaşacağız. Bunun için biz her zaman ve her yerde, ulusal kültürlerinin şu veya bu yanını terketme ya da geliştirme hakkının yalnız milliyetlere ait olması Rusya proletaryasının yararına olduğundan, milliyetlerin sadece faydalı olanlarını "değil, ayni zamanda, yararsız olan kuruluşlarını bile otokrasinin polis, zorbalık1arına karşı savunacaığız. Programımızın 9. maddesini okuyun bir kez. Sırası gelmişken söyleyeyim, hem düşmanlarımız ve hem de dostlarımız arasında bir çok söylentilere neden olan programımızın 9. maddesinde bundan söz edilmiyor mu?
Fakat burada sözümüz kesilerek bize, 9. maddeden daha fazla söz etmemiz söyleniyor. Neden, diye soruyoruz. Programınızın bu maddesi aynı programın 3, 7 ve 8. maddelerine temelden ters düşüyor da "ondan" diye yanıt veriyorlar. Çünkü, diyorlar, eğer uluslar kendi sorunlarını diledikleri gibi düzenleme hakkı verilecekse (bkz. 9. madde), o zaman sözü edilen programda 3, 7 ve 8. maddelerin yeri olmayabilir, ya da tersine, eğer bu maddeler programda kalacaksa o zaman da kuşkusuz 9. maddenin programdan çıkarılması gerekir. Tabii bunu benzer anlamda, kendine özgü hafiflikle şu soruyu sormak suretiyle "Sakartwelo" (*) söylüyor, Bir ulusa, sana, bölgesel yönetim özerkliği veriyorum deniliyor, aynı zamanda da ona tüm ulusal sorunlarını dilediği gibi düzenleme hakkına sahip olduğu hatırlatılıyor, ne biçim bir mantıktır bu? (bkz. "Sakartwelo", No.: 91 Buna göre programa apaçık mantıki bir çelişki girmiştir, bu çelişkinin giderilmesi için "açıkça" herhangi bir ya da bir kaç maddenin çıkarılması gerekir. Elbette muhakkak çıkarılmalı, çünkü aksi halde mantıksız "Sakartwelo"nun ağzıyle mantığın kendisi karşı çıkar buna.
(*) Biz burada "Sakartwelo" ya sadece 9. maddenin içeriğini daha iyi açıklamak için değiniyoruz. Bu makalenin amacı sosyal demokrat federalistlerin eleştirilmesidir, yoksa bunlardan temelden ayrılan "Sakartwelocuların" değil (bkz. I. bölüm).
Eski bir öykü akla geliyor. Bir vakitler "bilgin bir anatomici" varmış. Gerçek bir anatomici için "gerekli olan her şeye" sahipmiş: Bir diploması, bir binası, aletleri, büyük iddialan varmış. Sadece küçük bir noksanı varmış, o da anatomi bilgisiymiş. Günün birinde, ameliyat masasının üzerinde karmakarışık atılmış duran iskeletin parçalan arasında hangi bağlantıların olduğunu aydınlatması ricasiyle kendisine baş vurulmuş. Böylece bizim "ünlü bilgine" kendisini gösterme olanağı çıkmış. "Bilgin büyük bir gösteriş ve tantana ile işe koyulmuş. Fakat ne felaket! "Bilgin" zerrece anatomiden anlamıyormuş, sonunda tüm iskeletin bir ara.ya gelip birleşmesi için hangi parçaların birbirine ait olduğunu bilmiyormuş. Zavallı uzun süre uğraşmış, çok ter dökmüş, ama boşuna! En sonunda her şeyi karmakarışık hale getirip ve bu arada hiç bir şey ortaya çıkmayınca,, iskeletin bir çok parçalarını yakaladığı gibi uzaklara fırlatmış ve bu sırada filozofça, güya ma. sasına iskeletin doğru parçalarını koymamış olan "kötü niyetli, kişilere küfretmiş. Tabii seyirciler "bilgin anatomici" ile alay etmişler.
"Sakartwelo,nun serüveni de buna benziyor. Bizim parti programını çözümlemek aklına düştü, fakat ortaya çıktı ki, bizim programın neler söylediğini, onun nasıl çözümlenmesi gerektiğini bilmiyordu, bu programın ayn ayn maddeleri arasında ne ilişki olduğunu ve her maddenin kendi başına ne anlattığını anlamıyordu. Bize filozofça şunu salık verdi: Programınızın şu şu ·maddelerini anlamadığımdan, bu nedenle. C?!l bunların programdan çıkarılıp atılması gerekir.
Fakat ben zaten artık gülünç duruma düşmüş "Sakartwelo" ile alay etmek istemiyorum. Derler ya: Düşene vurulmazmış! Tersine, hatta ben programımızın açıklanmasında ona yardımcı olmaya hazırım, fakat, ı. bilgisizliğini kendisinin kabul etmesi; 2. beni dikkatle dinlemesi ve 3. mantıkla uyuşması koşulu ile(*)
(*) Skartwelo nun ilk sayısından, mücadele edilmesi gereken bağlar olarak mantığa savaş açtığını okuyucuya bildirmeyi gerekli görüyorum. "Sakartwelo" nun sık sık mantıktan söz etmesinin üzerinde durulınaya değmez, o bunu kendine özgü hafifliğinden ve unutkanlığından yapıyor.
Mesele şudur: Programımızın 3, 7 ve 8. maddeleri siyasal merkeziyetçilik esası üzerine ortaya çıkmıştır. Rusya Sosyal Demokrat İşçi Partisi bu maddeleri programına kabul ettiği zaman, "ulusal sorunun" kesin çözümünün, yani Rusya,'nın "yabancı" milliyetlerinin kurtuluşunun, genel söylemek gerekirse, siyasal egemenliğin burjuvazinin elinde bulunduğu sürece olanaksız oluğu düşüncesinden hareket etmiştir. Bunun iki nedeni vardır: Birincisi, şimdiki ekonomik gelişme "yabancı milliyetlerle" Rusya arasında yavaş yavaş bir köprü kuruyor, bunlar arasında gittikçe büyüyen bir bağlantı meydana getiriyor ve bu suretle bu milliyetlerin burjuvazisinin öncülük eden çevrelerinde, onların ulusal kurtuluş çabalarının altındaki toprağı çeken dostane duyguları uyandırıyor ve ikincisi, genel olarak söylemek gerekirse, proletarya, "ulusal kurtuluş hareketi denen hareketi,bu şekildeki her hareket şimdiye kadar Burjuvazinin işine yaradığı ve proletaryanın sınıf bilincini köreltip kütleştirdiği için desteklemiyor. Bu düşünceler siyasal merkeziyetçilik fikrini ve bunun zorunlu kıldığı, parti programımızın 3, 7 ve 8. maddelerini doğurmuştur.
Ancak bu, yukarda, söylendiği gibi, genel durumdur.
Fakat bu durum, "yabancı" milliyetlerin burjuvazisinin ilerici çevrelerin "ulusal kurtuluş" isteyecekleri ekonomik ve siyasal ,koşulların ortaya çıkabileceğine engel değildir.
Böyle bir hareket, proletaryanın sınıf bilincinin gelişmesi için yararlı da görülebilir.
O zaman partimizin tutumu nasıl olmalı?
İşte olabilir böyle haller için 9. madde parti programımıza kabul edilmiştir, işte böyle olabilir durumların olasılığı düşünülerek, ulusal sorunların (örneğin tamamen "özgür olmak", ayrılmak) bunun sayesinde arzularına göre düzenlemeye çalışsınlar diye milliyetlere bir hak veriliyor.
Tüm Rusya'nın mücadele veren proletaryasının öncüsü olmayı kendisine amaç edinmiş bir parti olan partimizin proletaryanın yaşamında böyle olabilir durumlar için hazırlıklı olmak zorundadır ve işte bundan dolayı böyle bir maddeyi programına kabul etmek zorunluğunu duymuştur. Uzak görüşlü, tedbirli her partinin böyle hareket etmesi gerekir.
Fakat görülüyor ki 9. maddenin bu şekildeki bir anlamı "Sakartwelo" lu " bilgiçlerle" birkaç da sosyal demokrat federalisti tatmin etmemiştir. Bunlar şu soruya "kesin" ve "doğrudan" bir yanıt istiyorlar: Proetarya için "ulusal -bağımsızlık" yararlı mıdır yoksa yararli-değilmidir?
Ö zamanki diyalektikçilere ısrarla yağmurun hasat için faydalı mı yoksa zararlı mı olduğunu soran ve onlardan "kesin" bir yanıt vermelerini isteyen, geçen yüzyılın ellili yıllarındaki Rus metafizikçilerini anımsıyorum. Böyle bir soru sormanın tamamen bilim dışı olduğunu, böyle sorulara çeşitli zamanlarda çeşitli yanıtlar verilmesi gerektiğini, yağmurun bir kuraklık esnasında yararlı olmasına karşın bir yağmur mevsiminde yararsız, hatta zararlı olduğunu, bu itibarla böyle bir soruya "kesin, bir yanıt istemenin büyük bir aptallık olduğunu kanıtlamak diyalektikçiler için zor olmadı.
Fakat böyle örnekler "Sakartwelo" gazetesinin yararlanmasına yetmedi (*).
Bernstein'in ardıllan marksistlerden şu soruya aynı şekilde "kesin" bir yanıt istiyorlardı: Kooperatifler (yani tüketim ve üretim kooperatifleri) proletarya için yararlı mıdır yoksa zararlı mıdır? Böyle bir sorunun içerikten yoksun olduğunu kanıtamak marksistler için zor olmadı. Her şeyin zamana ve yere bağlı olduğunu, proletaryanın sınıf bilincinin gerekli gelişim düzeyine eriştiği ve proleterlerin güçlü bir siyasal partide birleştikleri yerlerde, eğer parti kendisi kuruluşunu ve yönetimini ele alırsa kooperatiflerin proletaryaya büyük yararlar sağlayabileceğini, fakat bu koşullann noksan olduğu yerlerde kooperatiflerin, işçilerde küçük ticaret eğilimlerini ve lonca kapalılığına neden olduğundan ve bu suretle onların sınıf bilirıcini kararttığından, proletarya için zararlı 'olduğunu çok yalın bir şekilde anlattılar.
Fakat bu örnek de "Sakartweloistlerin" yararlanmasına yetmedi. Hala inatla soruyorlar: Ulusal bağımsızlık proletarya için yararlı mıdır yoksa zararlı mıdır? Buna kesin bir cevap verin!
Bununla beraber, biz, "yabancı" milliyetlerin burjuvazisi içinde bir "ulusal kurtuluş hareketini" başlatıp geliştirebilecek koşullann şimdilik daha var olmadığını görüyoruz, gelecekte olması da mutlaka gerekmez, biz, şadece bir olasılık olarak varsaydık. Ayrıca, o zaman proletaryanın sınıf bilincinin hangi gelişim düzeyinde bulunacağının ve bu hareketin proletarya için ne derece yararlı ya da zararlı olacağının daha şimdiden kestirilmesi olanaksızdır. Bu soruya verilecek "kesin" bir yanıtın hangi esasa dayanacağı ve nereden kaynaklanacağı henüz belirgin değildir. Ve böyle bir-durum karşısinda "kesin" bir cevap istemek aptalca bir şey değil mi?
Bu sorunun çözümünün "yabancı" milliyetlerin kendilerine bırakılması gerektiği açıktır, ancak bizim onlara bu sorunun çözümü hakkını sağlamamız gerekir. "Ulusal bağımsızlığın" kendileri için faydalı mı, yoksa zararlı mı olduğuna, faydalı ise hangi biçimde gerçekleştirilmesine karar verilmesi gerekirse bunu milliyetlerin kendileri kararlaştırsınlar. Bu soruna sadece onlar kendileri karar verebilirler.
Demek ki 9. maddeye göre "yabancı" milliyetlere, ulusal sorunlarını arzularına uygun şekilde düzenleme hakkı veriliyor.
Fakat biz yine aynı maddeye göre, milliyetlerin bu isteklerinin gerçekten sosyal demokratik istekler olmasına, bu isteklerin proletaryanın sınıf yararlarından kaynaklanmasına çalışmakla yükümlüyüz. Bu amaçla bu milliyetlerin proleterlerinin sosyal demokratik düşüncede aydınlatılmaları, bazı gerici ulusal görenek, gelenek ve kuruluşların, bizim bunları polis gücüne karşı savunmamızı asla engellemeyecek olan sıkı bir sosyal demokratik eleştiriye tabi tutulmaları gerekmektedir.
9. maddenin özü budur.
Programımızın bu maddesi ile proletaryanın sınıf mücadelesinin ilkeleri arasında hangi mantıklı derin ilişkinin bulunduğu kolayca görebilir. Veprogramımızın tamamı bu temel zerine kurulduğu için, 9. maddenin programıriıızın diğer bütün maddeleriyle olan mantıklı bağıntısı kendiliğinden ortaya çıkar.
İşte kalın kafalı "Sakartwelo, böyle yalın fikirleri sindiremediği için zaten "bilgiç"bir basın organı olarak adlandırılıyor ya!
Şimdi ,ulusal sorunla. ilgili geriye başka ne kaldı?
"Milli ruhun ve özelliklerinin korunmasımı ?
Fakat bu "milli ruh ve onun özellikleri nelerdir? Bilim hiç bir suretle bir milli ruh olmadığını ve de olamıyacağını diyalektik materyalizmin ağziyle çoktandır kanıtlamış bulunuyor. Diyalektik materyalizmin bu görüşünü çürüten herhangi bir kimse var mı? Onu hiç kimsenin çürütemediğini bize tarih söylüyor. Öyleyse bize düşen bilimin sözü edilen bu görüşü ile bağdaştığımızı bildirmek ve asla "milli ruh olmadığını ve de olamıyacağını bilimle birlikte yinelemektir.
Eğer bu böyleyse, yani asla "milli ruh" denen bir şey yoksa, o zaman var olmayan bir şeyin her türlü-savunmasının, ister istemez benzeri tarihsel (istenmeyen) sonuçlar yaratacak olan mantıklı bir aptallık olduğu kendiliğinden açıklık kazanır. Böyle "filozofik budalalıklardan söz etmek olsa olsa "Gürcü Sosyal Federalistler Devrimci Partisinin organı Sakartelo ya yakışır.
Ulusal sorunun durumu bu merkezdedir.
Görüldüğü gibi partimiz, ulusal sorunu tek tek parçalara ayırarak, bunların yaşam özsularını alıp programının can damarlarına dağıtmış ve bütün bunlarla, ilkelerimizden bir an .bile sapmaksızın ulusal çitleri temelden yıkmak için «ulusal sorunun» sosyal-demokrasi içinde nasıl çözülmesi gerektiğini göstermiştir.
Niçin ayrı ayrı ulusal partiler gerekli görülüyor? sorusu ortaya çıkıyor, ya da: sosyal-demokrat federalistlerin örgütsel ve siyasal görüşlerinin dayanması gereken sosyal-demokratik "temel" nerede? Böyle bir temel görülemiyor ve yoktur da. Sosyal demokrat federalistler havada asılı duruyorlar.
Bunlar, böyle bir sıkıntılı durumdan iki şekilde kurtulabilirler. Ya devrimci proletaryanın görüşünden kesin olarak vazgeçip ulusal çitlerin pekiştirilmesi ilkesini benimsemek zorundalar (oportünizmin federalist biçimi); ya da parti örgütü içindeki her türlü federalizme hayır deyip cesaretle, ulusal çitlerin yıkılması bayrağını kaldırmak ve Rusya Sosya1 Demokrat İşçi Partisinin birleşik kampında toplanmak zorundalar.
«Proletariatis Brdsola»
("Proletaryanın . Mücadelesi") No. 7,
1 Ey/ü(l904.
Stalin - İmzasız makale.