Header Ads

Header ADS

GÜNÜMÜZÜN BAŞ GÖREVİ

Lenin
""Sen hem . sefilsin, hem de  bolluk içinde, Sen  hem  güçlüsün,  hem   de  kudretsiz. ""-Rusya Ana -
İnsanlık tarihi bugünlerde önemli ve güç bir dönüş piyor; bu dönüşün, en küçük bir abartma yapmaksı­ zın dünyanın kurtuluşu için muazzam bir anlamı olduğu söylenebilir. Savaştan barışa bir dönüş; en güçlülerin yağma ettiği ganimetin paylaşılmasında yeni bir sistem kurmak için milyonlarca emekçi ve sömürÜlen insanı salhanelere gönderen talancılar arasındaki bir savaştan, sermayenin boyunduruğundan kurtulmak için, ezilenle­ rin ezenlere karşı verdiği bir savaşa dönüş; ıstırap, kay­ gı, açlık ve sefaletin uçurumundan, komünist toplumun parlak geleceğine, evrensel refaha ve sürekli bir barışa dönüş. Bu keskin dönüşün en keskin noktalarında, her yerde eski düzen müthiş bir gürültüyle yıkılır ve çöker­ ken, ve yeni · düzen anlatılmaz acılar içerisirınde doğar­ken, bazılarının başlarının dönmesine, bazılarının umut­ suzluğa kapılmalarına, bazılarının ise . acı gerçeklerden kaçarak cafcaflı ve gözalıcı sözcüklerin ardına sığın­malarına şaşmamak gerekir. '

Emperyalizmden komünist devrime hızla dönerken, tarihtefi keskin dönüş noktalarının en keskinini bütün açıklığıyla görmek, en sert ve acı bir şekilde duymak, Rusya'nın kaderi olmuştur. Birkaç gün içinde en eski, en güçlü, en barbarca ve zalim monarşistlerden birini devirdik. Birkaç ay içinde, başka ülkelerin birçok onyıl­ da yaptığı şeyi yaptık, burjuvaziyle işbirliği ve küçük-burjuva hayallerini sarsına aşamalarmdan geçtik. Bir kaç hafta içinde burjuvaziyi devirip açık direncini iç sa­ vaşta ezdik. Geniş bir ülkenin bir kıyısından öbür kıyı­ sına Bolşevizm'in zafer yürüyüşüyle geçtik. Çarlık ve burjuvazi tarr.ıJından ezilen emekçi halkın en alt kat­manlarını özgürlüğe ve' bağımsız bir yaşantıya kavuştuk. Burjuva parlamenter-cumhuriyetierin en iyisinden kat ka:t üstün ve daha demokratik yeni tip bir devleti, Sov­ yet Cumhuriyeti'ni kurup pekiştirdik. Yoksul köylülerin desteklediği proletarya diktatörlüğünü kurduk, geniş yaygınlıkta sosyalist reformlar sistemi uygulamaya baş­ ladık. Bütün ülkelerin milyonlarca işçisinde kendi güç­ lerine karşı bir güvep uyandırdik ve onlarda şevk ateş­ lerini tutuşturduk. Heryerde dünya işçi devrimi çağrı­ sını yaydık. Bütün ülkelerdeki emperyalist yağınacılara meydan okuduk.
Sonra birkaç gün içinde, silahsız birinin üzerine çullanan emperyalist bir talancı tarafından yere seril­ dik. Bizi aklın almayacağı ölçüde ağır ve aşağılayıcı bir barış imzalamak zorunda bıraktı- bir anlık bile olsa kendimizi emperyalist savaşın demir pençesinden sıyır­ maya cüret edişimizin haracıydı bu. Kendi ülkelerinde işçi devriminin hayali talancıların gözleri önüne ne den­ li korkunç biçimde dikildiyse onların Rusya'yı ezmek, bağmak ve paramparça etmek hırsı da o denli büyük oluyordu.

Bir «Tilsit» barışı imzalamak zorunda bırakıldık. Kendimizi aldatmayalım. Acı gerçeğe, onu yaldızlama­ dan, cesaretle bakmalıyız. İtildiğimiz yenilgi, parçalan­ ma, köleleştirilme, ve aşağılanma uçurumunu, tüm de­ rinliğiyle, iyice ölçmeliyiz. Bunu ne denli iyi kavrarsak,'· boyunduruktan kurtulma azmimiz ile kölelikten bağımsızlığa geçme çabamız, ve her ne pahasına olursa olsun, Rusya'nın sefillikten ve kudretsiziikten sıyrılarak, söz­ cüğün tam anlamıyla güçlenmesi ve bolluğa kavuşması konusundaki kırılmaz kararlılığımız da o denli sağlam­ laşmış ve çelikleşmiş olur.

Ve o, hem güçlenecek hem de bolluğa kavuşacaktır, çünkü herşeye karşın, elimizde hala hepimizi, bolluk Için­ de olmasa da, en azından yaşatmaya yetecek kadar do­ ğal servet ve toprak kaldı. Doğal servetlerimiz ile insan gücümüz ve halkın yaratıcı gücünde büyük devrimin sağladığı mükemmel dürtü, gerçekten güçlü ve bolluk içinde bir Rusya'nın yaratılmasında bereketli bir kay­naktır.

Rusya, güçlü ve bolluk içinde bir ülke olacaktır, ye­ ter ki umutsuzluğu ve lafazanlığı bir yana bıraksın, ca­nmı dişine takıp bütün güçlerini seferber etsin, sinir ve kaslarını gersin, kurtuluşun ancak bizim tuttuğumuz sosyalist devrim yolunda olduğunu anlasın. Yenilgiler­ den yılınadan bu yolda ilerlemek; sosyalist toplumun sağlam temellerini birer birer atmak; disiplini ve öz-di­ siplini . kurmak için vargücümüzle çalışmak; her yerde örgütlülüğü, nizamı, yetkinliği ve halkın bütün güçleri­ nin uyumlu iş-birliğini geliştirmek; üretim ve dağıtırnın hesaplanmasını, ve denetimini sağlamak- işte hem askeri, hem de sosyalist gücü kurmanın yolu budur.

Büyük bir yenilgiye uğramış bir sosyalistin yaygara koparması da, umutsuzluğa kapılması da sosyalistliğe yakışmaz. Durumun umutsuz olduğu doğru olmadığı gi­ bi, bizim için artık böyle insafsız barışın temsil ettiği «onursuzca» ( Szlachcic'in bakış açısına göre onursuzca) bir ölümle, umutsuz bir kavgada «yiğitçe>> ölmek ara­ sında bir seçme yapmaktan başka bir şey kalmadığı da doğru değildir. «Tilsib> barışına imza atmakla, ülküleri mize ve dostlarımıza ihanet ettiğimiz de doğru değildir. Biz hiçbir şeye, hiç kimseye ihanet etmiş değiliz; hiçbir yalanı ne görmezden geldik, ne de örtbas ettik; felakete düşen tek bir dostumuzdan ya da yoldaşımızdan elimiz­ den gelen, gücümüzün yettiği hiçbir yardımı esirgemiş değiliz. Yenilmiş ya da paniğe kapılmış kaçan ordusun­ dan geriye kalanları ülkenin içlerine doğru geri çeken,ya da diyelim ki, bu geri-çekilmeyi insafsız ve aşağılayıcı bir barışla siperlemeye çalışan bir general, ordusunun düşman kuşatması altındaki kısmının yardımına koş­ maya olanak bulamadİğı için ordusuna ihanet etmiş sa­ yılamaz. Böyle bir komutan, pervasızca kumar oynama­ yı bir kenara iterek, acı gerçeği halktan saklamaya kal­ kışmadan, «zaman kazanmak için yerden fedakarlık ede­ rek», dağılmış ve morali bozulmuş ordusunun derleniptoparlanmasına olanak sağlamak için her ve herhangibir aradan, en kısasından bile, yararlanarak, önündeki tek çıkar yolu, yani kurtarılması hala mümkün ne varsa,. kurtarmak yolunu seçmek suretiyle görevini yerine ge­ tirmiş olur.

Biz bir «Tilsit» barışı imzaladık. I. Napolyon, 1807'de, Prusya'yı Tilsit Barışı'nı imzalamaya zorladığı zaman Alman ordusunu tümüyle ezmiş, başkentlerini ve belli başlı kentlerini işgal etmiş, buralara kendi denetimini getirmiş, yeni yağma savaşları için yenik-düşen ülkeyi kendine yardımcı birlik ve erzak göndermeye zorunlu tutmuş, bazı Alman devletleriyle ötekilere karşı ittifak­lar yapmış, Almanya'yı parç?-lamıştı. Yine de Alman hal­ kı, böyle bir barışa karşın, yaşamını sürdürmüş, güçleri­ ni toparlamış, özgürlük ve bağımsızlığını kazanmıştır.

Düşünen ve düşünmeye niyetli olan herkese Tilsit barışı örneği, (o dönemde Almanlar'a zorla kabul ettiri­ len insafsız ve küçültücü antlaşmalardan yalnızca · biri­ sidir bu) koşullar ne olursa olsun, insafsız bir barışın yıkım, öte yandan savaşın onur ve kurtuluşa çıkan tek yol olduğu hakkındaki düşüncenin çocukça saflığını açıkça göstermektedir. · Savaş dönemleri bize, barışın sık sık yeni savaşlar için güçlerini · toparlama aracı ve ·bu yönde bir süre olarak hizmet gördüğünü öğretiyer. Tilsit barışı, Almanya için büyük bir aşağılanmaydı, ama bu barış aynı zamanda bir ulusal diriliş için dönüm nok­ tası oldu. O zamanların tarihsel koşulları bu dirilişin ancak bir burjuva devleti yönünde kullanılmasına elve­rişliydi. Yüz küsur yıl önce, tarihi, bir avuç soylu ve tek tük burjuva aydınları yapıyordu, işçilerle köylüler henüz uykudaydı. Bunun sonucunda, tarih, o zamanlar kaplumbağa hızıyla iierliyordu.

Ama şimdi kapitalizm genelde kültürü ve özelde de yığınların kültürünü daha yüksek bir düzeye yükselt­ miştir. Savaş yığınları sarsmış, savaşın yolaçtığı anla­tılmaz dehşet ve ıstıraplar onları uyandırmıştır. Savaş tarihi hızlandırmıştır ve tarih, şimdi bir lokomotif hı­zıyla uçuyor. 

Tarihi günümüzde milyonlar ve onmilyon larca halk, bağımsız olarak, yapıyor. Kapitalizm şimdi
sosyalizm için olgunlaşmıştır.

Bütün bunların sonucu, eğer Rusya şimdi bir «Tilsit» barışından ulusal dirilişe,bir büyük yurtsever 'savaşa geçiyorsa -ki yadsınamaz bi;r şekilde yeçiyor- çıkış yolu bir burjuva devletine doğru değil, bir dünya, sosyalist devrimine doğrudur. 25 Ekim 1917'den beri hepimiz savunucular olduk. «Vatan savunucusundan» yanayız; ama şimdi girişmekte olduğumuz yurtsever savaş,· sosyalist bir vatan için, vatan olarak sosyalizm için, dünya sos­yalizm ordusunun bir müfrezesi olan Sovyet Cumhuri­yeti için.

«Almanlar'a lanet, Almanlar'a ölüm!» -genel, yani burjuva, yurtseverliğinin belgisi buydu, ve hala da bu­ dur. Ama biz diyoruz ki: -«Emperyalist yağınacılara la­ net, kapitalizme lanet, kapitalizme ölüm» ve aynı zaman­da, «Almanlar'dan öğren! Alman işçileriyle kardeşçe it­tifaka sadık kalanlar yardımımıza gelmekte geciktiler.

Biz zaman kazanacağız, onların geldiği günleri görece­ğiz, ve onlar da mutlaka yardımımıza gelecekler.»Evet, Almanlar'dan öğren! Tarih zigzaglı ve dolambaçlı yollardan ilerliyor. Şimdi Almanlar, zalim emperyalizmin yanısıra, disiplin ilkesini, modern makine sa­ nayii temeline dayanan 
örgütıenmeyi, uyumlu işbirliğini ve titiz bir hesaplama ve denetim sistemini temsil edi­ yorlar.

Ve işte bizim eksikliğimiz de bu. Bizim bunu öğren­memiz gerek. Büyük devrimimizin muzaffer bir başlangıçtan sonra, birçok çetin sınavlardan geçerek, muzaffer bir sona ulaşması için işte buna gereksinmemiz var. Rusya Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti'nin, sefalet ve kudret­ olarak her zaman güçlü ve bolluk içinde yüzen bir ülke olması için tek gereksinme duyduğu şey budur.

11 Mart  1918 
Toplu Eserler,
Cilt 27
Blogger tarafından desteklenmektedir.