ŞİMDİKİ DURUM VE İŞÇİ SINIFI PARTİSİNİN BİRLEŞTİRİCİ KONGRESİ
Stalin - Beria
Aralıktaki eylem biz sosvalrdemokratların. proletaryaya karşı olan hatalarımıza, çok büyük bir tanesini daha eklediğimizi gösterdi. Bu hata, öncü unsürların silahlandırılması ve kızıl müfrezelerin örgütlenmesiyle ilgilenmemiş olmamız yada çok az ilgilenmemizdir. Aralığı hatırlayınız. Tiflis'teki, Batı Kafkasya’daki, Güney Rusya'daki, Sibirya. Moskova, Petersburg ve Baku'daki halkı ayaklandıran kaynaşmayı kim unutabilir? Niçin çarın uşakları bu öfkeli halkı, kovun sürüsü gibi dağıttı? Halk henüz çarlık hükümetinin budalalığını anlamamış olduğu için mi? Elbette ki hayır? Peki, niçin öyleyse?
Birincisi, çünkü silah ya hiç yoktu, yada pek azdı. İstediğiniz kadar bilinçli olun, elleriniz boşken mermilere karşı birşey yapamazsınız.
Yoldaşlarımızın dağıtılmasının ikinci nedeni, eğitilmiş, silahlandırılmış, geri kalan silahlı adamları eğitebilecek, silah zoruyla silah elde edebilecek ve halkı
silahlandırabilecek kızıl müfrezelerin olmayışıydı. Sokak savaşlarında, halk kahramanca davranır, fakat örnek olacak ve kılavuzluk edecek silahlı kardeşler olmazsa, bir atlı araba sesi duyar duymaz dört bir tarafa kaçışan korkaklar yığınına dönüşebilir (Ekimde, Tiflis’te yapılan mitingleri hatırlayınız).
Yoldaşlarımızın dağıtılmasının üçüncü nedeni, Aralık’taki ayaklanmanın dağınık ve örgütlenmeden yoksun oluşuydu. Moskova, barikatlarda çarpışırken, Petersburg susuyordu. Moskova artık «boyun eğdiğinde», Tiflis ve Kutais saldırıya hazırlanıyordu. Güney bölgeleri ve Letonyalılar «yenildiğinde»» Sibirya silaha sarılıyordu. Bunun anlamı savaşan proletaryanın birbirinden kopuk gruplara bölünmüş bir ayaklanmaya atıldığı, bu nedenle hükümetin göreli olarak kolaylıkla proletaryayı «bozguna uğrattığadır.
Yoldaşlarımızın dağıtılmasının dördüncü nedeni, Aralık ayaklanmasının saldırı değil savunma politikasına dayanmasıdır. Aralık ayaklanmasını hükümetin kendisi başlattı; hükümetin kendisi bizi suçladı ve bize saldırdı. Planını kurmuştu, bizse hazırlıksız olarak hükümetin bu saldırısıyla karşılaştık, hiçbir planımız olmadığından kendini savunma politikasına dayanmak zoruna kaldık ve bu yüzden küstahlaşan gericiliğin ardı sıra sürüklendik. Eğer MoskovalIlar saldırı politikasını benimseseydiler, Nikolas garını derhal ele geçirirler ve hükümet de askeri birliklerini Petersburg’danMoskova’ya gönderemez, Moskova’da isyan daha uzun sürer ve bunun da başka şehirlerde yansıması olurdu. Letonyalılar için de aynı şeyler söylenebilir: Daha başlangıçta saldırıya geçselerdi, en başta topları ele geçirirler ve yönetimin güçlerini baltalarlardı. Marx şu sözleri boşu boşuna söylemiş değildir:
«Bir kez ayaklanmaya girişince, en büyük bir kararlılıkla hareket ediniz ve saldırıya geçiniz. Savunma her türlü ayaklanmanın ölümüdür... Düşmanın üstüne, henüz güçleri dağınıkken, şaşırtıcı baskınlar yapınız, küçük de olsa günlük yeni başarılar hazırlayınız, ilk başarılı hareketin size kazandırdığı moral üstünlüğünü devam ettiriniz, etrafınıza daima en güçlünün hareketlerini izleyen ve daha emin tarafa yönelen kararsız unsurları toplayınız, düşmanlarınızı, daha güçlerini size karşı toparlamaya fırsat bulamadan, geri çekilme halinde dövüşmeye zorlayınız ve devrimci politikanın tanıdığımız en büyük ustası olan Danton’un sözleriyle: «Cür’et, daha da cür’et, daima cür’et gösteriniz!»
Aralık ayaklanmasında bu «cür’et» ve bu saldırı politikası noksandı.
Bize denilebilir ki: «Aralık «bozgununu» açıklamak için bu nedenler yetmez!» Aralık’ta, köylülüğün proletarya ile birleşemediğini unutuyorsunuz, bu da Aralık’taki yenilginin nedenlerinden biriydi. Çok doğru, bozgunun bu nedenini unutmadık. Fakat köylülük niçin proletarya ile birleşmedi, bu neye bağlanabilir? Bize şöyle cevap vereceklerdir: bilinçsizlikten. Pek güzel, ama köylüleri nasıl bilinçli kılmalıyız? Kitap dağıtarak mı? Elbette, ama bu yetmez. Peki, nasıl?
Mücadeleyle, onları bu mücadelenin içine sokarak ve bu mücadele sırasında yönetimi üzerimize alarak. Bugün köyü yöneten şehir ve köylüyü yöneten işçidir, eğer şehirlerde ayaklanma örgütlenmemişse, köylü öncü proletarya ile asla birleşmeyecektir. Kutais köylüleri niçin Aralık’taki ayaklanmada yenildiler? Bilinçsizliklerinden mi? Hiç de değil, peki niçin? Çünkü o ana kadar, Tiflis’teki işçiler geri çekilmişlerdi. Kutais köylüleri «Tiflis olmaksızın, biz birşey yapamayız,» dediler. Askerler için de aşağı yukarı aynı şeyleri söylemek gereklidir.
L.Beria: Tiflis, 1906
KafkasyalI Bolşevik Örgütlerinin Tarihe Katkısı,
Editions d’Etat, 1941, s. 82- 84