Header Ads

Header ADS

Komintern - Komünist Balkan Federasyonunun Manifestosu Aralık 1922

'BALKAN ÜLKELERİNİN" İŞÇİ VE KİTLELERİNE

Aralık 1922

işçiler, 'köylüler!

Yunanistan'la Türkiye arasında barış henüz gerçekleşmedi, akan kanlar henüz kurumadı, Anadolu'da ateşe verilen kentlerin, köylerin dumanları hala tütmekte.

Ama , gene de Balkanlar üzerinde yeni bir savaşın kanlı hayaleti dolaşmaya başlamıştır. Emperyalist 
ittifak Devletleri, birbirleriyle mücadelelerinde Balkan devletlerini alet  olarak kullandılar. Şimdi de ,çıkarları gerektirirse, bu devletleri Türkiye halkının milli kurtuluş mücadelesini bastırmak, Türkiye'yi iktisadi ve  siyasi boyunduruk zincirinde tutmak, Boğazları ele geçirerek Yakın Doğu'daki durumlarını güçlendirmek için böyle davranmak zorundalar. Son olaylar ve Lozan Konferansı, ittifak Devletlerinin fetihçi sıyasetine, özellikle de İngiltere ve  Fransanın Türktye ve Balkan devletlerine karşı siyasetine açıklık getirmektedir. .

Yunan halkı, kendisine hükmedenlerin maceracı caniyane siyasetini . binlerce kurban vererek, mali ve
iktisadi açıdan tam bir iflasla ödedi. Tıpkı Bulgar burjuvazisinin 1913 ve 1918 yılında, Sırp burjuvazisinin 1915 yılında ve Romen burjuvazisinin 1916 yılındaki çöküşü gibi Yunan burjuvazisinin milliyetçi yağmacı siyaseti de çöktü. Balkan devletlerindeki burjuvazi ve hanedanlar, tüm Balkan halklarını birbiri ardından kanlı felaketlere ve korkunç bir sefalete sürüklediler.

Bu halkların hepsi iktisadi bakımdan perişan oldu ve büyük kapitalist devletlerin boyunduruğu altına girdi. Milliyetçi burjuvazilerin geçici başarılarını ittifak Devletlerine mali ve siyasi yönden tam bir bağımlılıkla ödeyen; haklarını gaspeden zorba bir yönetime boyun eğmek zorunda kalan Yugoslav ve Romen halkları bu bakımdan bir istisna oluşturmuyor.

Yunanistan'ın durumu, burjuvazi ve hanedanların Balkan halklarını milli kurtuluş ve birliğe götürmediğini, tam tersine savaşa, sefalete ve ölüme sürüklediğini yeniden kanıtlamaktadır. Aynı zamanda bu, sosyalist Balkan Federal Cumhuriyeti siyasetini bir kere daha doğrulamaktadır. Yıllardır bu siyaseti izleyen Balkan komünist partileri, bugün işçileri ve köylüleri, Balkan ülkelerinin tüm halkını bu bayrak altında birleşmeye çağırmaktadır.

Yunanistan'ın yenilgisi ve Türk milli ordularının İstanbul'a doğru ilerlemesi Balkanlardaki durumu değiştirdi. Yunanistan'ın yenilgisi aynı zamanda İngiltere'nin yenilgisi oldu. İngiltere savaşta Yunanistan'ı  destekledi ve onu, Anadolu'yu istila siyasetinin ileri karakolu olarak kullandı. Türkiye nin başarısı, ittifak Devletlerinden özellikle de İngiliz emperyalizminin boyunduruğundan kurtulma mücadelesi veren Türkiye halkının başarısıdır. Türkiye ve büyük emperyalist devletler arasındaki bu mücadelede Balkan halklarının iktisadi, siyasi ve milli çıkarları, emperyalist soyguncuların istilacı emellerinin karşısında ve Türkiye halkının yanındadır.


Başta İngiltere ve Fransa olmak üzere büyük emperyalist devletler Türkiye'den ne istiyor? Onu boyunduruk altında tutmak, kesin olarak sömürgeleştirmek ve aralarında paylaşmak istiyorlar. Kısa bir süre öncesine kadar Türkiye•ye uyguladıkları siyasetlerde birbirleriyle mücadele eden İngiltere ve Fransa bugün, Türkiye halkının elde silah istilacıları kovaladığı ve milli bağımsızlığını tam olarak kazanmak istediği bir anda görüş birliğine vararak Türklere karşı birleşiyorlar. Amaçları, ortak güçlerle Türkiye'nin istila edilmesini ve boyunduruk altına alınmasını sağlamaktır.

İngiltere, Küçükasya•ya aslında Hindistan üzerindeki sömürgeci egemenliğini güvence altına almak amacıyla hükmetmek istiyor. Ama bugün biraz daha fazlasını da istemektedir: İstanbul ve Boğazlara el atarak Karadeniz'i bir İngiliz savaş denizine dönüştürmek. İngiltere'nin büyük çabalar sarfederek talep ettiği «Boğazların serbestliği»nin altında yatan gerçek niyet budur.

İngiliz emperyalizminin, esasen tümİttifak Devletleri emperyalizminin Anadolu'ya, Boğazlara ve Karadeniz'e yerleşmesi, Balkan halkları için ve Karadeniz kıyısında yaşayan diğer halkların özgürlüğü ve bağımsızlığı için büyük bir tehlike oluşturacaktır. üstelik bu, emperyalist İngiltere'nin Rusya halkının yüce cumhuriyetine karşı, devrimci Rusya•ya karşı vereceği mücadele için daha büyük yeni bir üsse kavuşması demek olur.

Büyük emperyalist devletlerin Yakın Doğu halklarına ve Balkan halklarına karşı güttüğü istilacı emellere Lozan Konferansında olsun, geçenlerde toplanan Cenevre Konferansında olsun karşı çıkan tek devlet Sovyet RUSYA'dır. Böylece Rusya Cumhuriyeti, emperyalist boyunduruktan kurtulma mücadelesi veren Yakın Doğunun ezilen ve boyunduruk altındaki tüm halklarını da, Balkan halklarını da koruyor.

Balkan ülkelerinin burjuvazisi ve hanedanları, Balkan hükümetleri bugün hala eskiden olduğu gibi büyük kapitalist devletlerin elinde iradesiz birer oyuncaktır. Bunlar Türkiye halkıyla İngiliz-Fransız istilacıları arasındaki büyük tarihi mücadelede İngiltere'nin ve Fransa'nın tarafını tuttular. Böylece Balkan halklarının hayati çıkarlarına, bu halkların milli 'bağımsızlığına bir kez daha ihanet ettiler. Bugün de Balkan hükümetleri, Balkan halklarının doğal müttefiki olan Türkiye halkı ile anlaşmak ve yüce Rusya Cumhuriyetinin desteğini sağlamak yerine İngiliz ve Fransızların teşvikiyle yeni bir savaş ve hanedanlar birliği kuruyorlar. Bu birliğin amacı, Balkan halklarını Türkiye ve Rusya'ya karşı yeni bir savaşa sürüklemektir.

Son olaylarda Trakya'ya sahip olma sorunu ön plana çıktı. Bulgar burjuvazisi Ege denizine açılan bir 
kapı ile Trakya'nın özerkliğini istiyor. Ama bu özerklik lafazanlığı altında milliyetçi istila siyasetini uyguluyor. Trakya'yı ilhak etmeyi amaçlıyor. Trakya'yı silah zoruyla kendi elinde tutmak isteyen milliyetçi Yunan burjuvazisi de aynı istila siyasetini gütmektedir.

Bu halklar, milli kurtuluş ve özerklik mücadelelerinde tamamen haklıdır ve tüm Balkan l1alkları tarafından desteklenmelidir. Trakya halkları, ancak milli kurtuluş mücadeleleri, komşu Balkan ülkelerinin burjuvazisinin etkisinden kurtulur ve Trakya'da bir Sovyet cumhuriyeti, Balkanlarda ise federal bir •sovyet cumhuriyetinin kurulmasına yönelirse, tam bağımsızlıklarına kavuşa bilirler.

Sırp burjuvazisinin, başka milliyetten halkların yaşadığı Yugoslav ve özellikle Makedonya eyaletlerinde uyguladığı haklan gaspetme, milliyetsizleştirme ve terör yönetimi halklar arasında büyük hoşnutsuzluk yaratarak 'bağımsızlık ve özerklik için milli bir hareketin doğmasına yol açıyor. Bulgar burjuvazisi; Makedonya'daki milletlerin bağımsızlık ve özerklik hareketinden hem ülke içindeki gerici siyaseti, hem de milliyetçi istilacı dış siyaseti için yararlanmak istiyor. 1912 yılında Makedonya'yı istila etmek ve parçalamak amacıyla Sırp 'burjuvazisiyle bir birlik kuran Bulgar burjuvazisi, bugün özerklik maskesi altında Makedonya•ya karşı aynı istilacı emelleri güdüyor. Makedonya'da yaşayan milletlerin bağımsızlık ve özerklik mücadelesi haklı bir mücadeledir ve Balkan halklarının en hayati çıkarı bu mücadeleyi desteklemeyi gerektirir. Ama bu mücadele ancak, Bulgaristan, Yunanistan ve Yugoslavya nın istilacı emellerine hizmet etmekten vazgeçip Makedonya'da bir Sovyet cumhuriyeti kurulmasına yöneldiği zaman, Makedonya'daki milletlerin kurtuluşuna yol açar.

Romanya'da Boyarlar ve burjuvazi, sömürülen kitlelerin ve ezilen halkların üzerinde kurdukları acımasız diktatörlükle egemenliklerini sürdürüyor. Balkanlarda ortaya çıkan son bunalım sırasında Yugoslavya gibi Romanya da yeniden İttifak Devletleri emperyalizminin, 'özellikle de İngiltere'nin oyuncağı oldu. Türkiye'nin bağımsızlığını kazanma çabalarına karşı çıktı ve Sovyet Rusya'ya karşı düşmanca bir siyaset izleyerek kışkırtıcılık yaptı.

Dünyayı yeni bir savaşın tehdit ettiği günümüzde sosyal-yurtseverler, proletaryanın özgürlük mücadelesinin bu ünlü hainleri, tıpkı Avrupa'daki kardeşleri gibi burjuvaziye hizmet sunuyorlar. Sosyal-yurtseverler, Lahey'deki uluslararası barış kongresinde burjuvaziyle işbirliği yaptıklarını doğrulamış ve burjuva,ziye karşı birleşik cepheyi redd etmişlerdir.

Sosyal-yurtseverler, Rus proletaryasının temsilcilerince sunulan, tüm işçi örgütlerinin temsilcilerinden oluşan özel bir komisyon kurma önerisine karşı çıktılar. Bu komisyon yeni bir savaş tehlikesine karşı emekçi kitlelerin ortak eylemini örgütleyecek, hazırlayacak, yönetecek ve böylece Balkan halklarını ve tüm çalışan insanları tehdit eden kanlı bir facia olanağını yok edecektir.

Tüm Balkan devletlerinin işçileri ve köylüleri, emperyalist devletlerle onların maşası olan Balkan ülkeleri burjuvazisi ve hanedanlarının, Balkan halklarını Türkiye ye ve Rusya'ya karşı yeni bir savaşa sürükleme çabalarına, kararlılıkla karşı çıkmalıdır. Çalışan halk' kitleleri sermayenin saldırısına ve Balkanlardaki gericiliğe karşı, milliyetçiliğe, monarşiye ve emperyalizme karşı birleşmelidir. Ancak böyle bir mücadelenin sonunda burjuvazinin kendilerine taktığı boyunduruğu silkip atacak ve Balkan halklarını yeni savaşlara, sarsıntılara ve sefalete sürükleyen yerli kapitalizmin zincirlerini parçalayacaklardır. Balkan halkları, toplumsal ve milli kurtuluşlarına ancak işçi ve köylülerin iktidarı ele geçirmesiyle, ancak devrimin zaferiyle kavuşabilirler.

işçiler, köylüler! Balkan ülkelerinin tüm ezilen, halkları, gaspedilen halkları !

Komünist partisinin bayrağı altında birleşerek burjuvazinin sömürü, istila, toplumsal ve milli baskı siyasetine karşı cesaretle mücadele edin. Komünist partisinin bayrağı altında toplanın. Komünist Balkan Federasyonu, Balkan halklarının bağımsızlığına ve hayatına kasteden ve ittifak Devletleri emperyalizminden etkilenen Balkan burjuvazisinin savaş ve hanedanlar 'birliğinin karşısena tüm Balkan Ulkelerinin çalışan halk kitlesinin güçlü birliğini çıkartıyor.

Türkiye ile barış! Türkiye halkının Avrupa emperyalizmine karşı milli bağımsızlık mücadelesi ile dayanışma!

Yakın Doğu ve Balkanlardaki ezilen halkların biricik savunucusu Rusya Sosyalist Federal Sovyet Cumhuriyeti ile barış ve ittifak!

İşçi ve köylülerin iktidarı ele geçirmesi için, onların Federal Sosyalist Balkan Sovyet Cumhuriyetinde birleşmesi için mücadelede ileri !

Sofya, Aralık 1922

Komünist Balkan Federasyonu Yürütme Komitesi

lnternationale Presse - Korrespondenz,
11 Ocak 1'923, Sayı 8, s. 61 - 62.

Blogger tarafından desteklenmektedir.