Popülizmin Ekonomik İçeriği - Reform öncesi - 9
Yazarın, köylülüğün yıkıma uğramasının nedeninin büyük - çaplı kapitalizm olmadığını söylediğinde, ne kadar coşup kendini kaybettiği de şu aşağıdaki akıl yürütmesinden görülmektedir. Yazar burada Bay Nik.-on’la bir tartışmaya girmektedir.
Fabrika yapımı elbiselerden sözederken, Bay Nik.-on, konfeksiyon elbiselerin ucuz üretimi bunların ev - içi üretimlerinde bir azalmaya neden olmuştur demektedir. (Bay Struve’nin kitabında, s 227)
Burada atın arabayı çekmesi değil de, arabanın atı çekmesi istenmektedir» diye bağırmaktadır Bay Struve, «ki bunun böyle olduğunu ispatlamak hiç de güç değildir. İplikten yapılan malların köylülerce üretimindeki azalma, kapitalist dokuma sanayiinin ürünlerinin üretiminde ve tüketiminde bir artışa yol açmıştır, bunun tersi doğru değildir» (S, 227).
Yazar, sorunun özünü ikinci dereceden ayrıntıların gerisinde gizlediğinden, sorunu pek de başarılı bir biçimde ortaya koyamamaktadır. Eğer fabrika sanayiinin gelişmesi gerçeğinden başlarsak, (Bay Nik.-on da tam bu gerçeğin gözlenmesinden yola çıkmaktadır) fabrika ürünlerinin ucuzluğunun, meta ekonomisinin büyümesini hızlandırdığım ve evde üretilen malların bir kenara itilmesini hızlandırdığını inkâr edemeyiz. Bay Nik.-on’un bu iddiasına itiraz etmekle, Bay Struve yalnızca bu yazara karşı ileri sürdüğü görüşleri zayıflatmaktadır; ki bu yazarın ana hatası, «fabrikayı» «köylülükten» tecrit edilmiş bir şeymiş gibi, bunların üzerine dışardan tesadüfen düşmüş bir şeymiş gibi göstermeye çalışmasıdır. Oysa gerçekte, (hem Bay Nik.-on’un sadakatle bağlı kalmak istediği teoriye göre, hem de Rus tarihinin verilerine göre) «fabrika», tüm toplumsal ekonominin ve dolayısıyla köylü ekonomisinin meta örgütlenmesinin gelişmesinin yalmzca son aşamasıdır. «Fabrika»daki büyük - çaplı burjuva üretimi, köydeki, ünlü «köy topluluğundaki» veya el - zanaatları sanayimdeki küçük - burjuva üretimin doğrudan ve dolaysız bir devamıdır. «‘Fabrika ürünlerinin’ ‘daha ucuz’ olması için», Bay Struve çok haklı olarak, şöyle demektedir, «para ekonomisi koşullarında, köylünün ekonomik bakımdan daha rasyonel bir işletme biçimi benimsemesi zorunludur». «Eğer köylüler doğal ekonomiye... bağlı kalmış olsalardı... hiç bir tekstil fabrikası... onları imrendirmiş olmayacaktı.»
Başka bir deyişle, «fabrika üretimi» gelişmiş meta üretiminden başka bir şey değildir, ve köylü ve el - zanaatları ekonomisinin içinde bulunan gelişmemiş meta üretiminden gelişmiştir. Yazar, «fabrikanın» ve «köylülüğün» birbirlerine bağlı olduklarım ve bunların örgütlenmesindeki ekonomik «ilkelerin» çelişik (*) değil, özdeş olduklarını, Bay Nik.-on’a ispatlamak istemektedir. Bunu yapmak için, yazarın, sorunu köylü ekonomisinin örgütlenmesi sorununa indirgemesi ve küçük - üreticimizin (köylü tarımcı ve el - zanaatçısının) bir küçük - burjuva olduğu teziyle Bay Nik.-on’a karşı çıkması gerekirdi. Sorunu bu şekilde ortaya koysaydı, onu ne «olmalıydı», ne «olabilirdi» v.b. üzerine tartışmalar alanmdan kurtarıp, onun ne olduğu, neden böyle olduğu da başka şekilde olmadığı üzerine açıklamalar alanına çekmiş olacaktı. Bu tezi çürütmek için popülistlerin, ya meta ekonomisinin büyümesi ve köylülüğün bölünmesi konusundaki herkesçe bilinen ve kuşku duyulmayan gerçekleri [ve bu gerçekler köylülüğün küçük - burjuva niteliğini ispatlamaktadır] inkâr etmeleri, ya da ekonomi - politiğin en basit doğrularım inkâr etmeleri gerekirdi. Bu tezi kabul etmek, «kapitalizmi» «halk düzeninin» karşısına çıkarmanın saçmalığını kabul etmek, «anavatan için farklı yollar aramak» konusundaki projelerin ve «toplumsallaşmak» içi nburjuva «toplumuna», ya da henüz yan yanya «eski soylu» nitelikte olan bir «devlet»e başvurmanın gerici niteliğini kabul etmek anlamına gelecekti.
Oysa Bay Struve baştan başlayacağı yerde (**) sondan başlamaktadır: «Rusya’nın ekonomi kgelişmesi konusundaki popülist teorinin en temel tezlerinden birini reddediyoruz» demektedir, «bu tez, büyük - çaplı manüfaktür sanayinin gelişmesinin köylü tarımcıyı yıkıma uğrattığı tezidir» (S. 246). Almanların dediği gibi, çocuğu pis sularla birlikte atarak banyo teknesini boşaltmak gibi bir şey bu! «Büyük - çaplı manüfaktür sanayiinin gelişmesi» kapitalizmin gelişmesi anlamına gelir ve onu ifade eder. Köylüyü yıkıma uğratanın kapitalizm olduğu tezi, hiç bir şekilde popülizmin değil, tersine marksizmin temel tezlerinden biridir. Popülistler üreticinin üretim araçlarından ayrılmasının nedenlerini, Rusya’nın toplumsal ekonomisinin, kapitalizm adını taşıyan o kendine özgü örgütlenmesinde değil de, hükümetin popülistlerce başarısız sayılan politikasında («biz» yanlış yol tutmuşuz v.b.), sömürücülere ve dolandırıcılara v.b. karşı yeterince birleşmemiş olan toplumun durgunluğunda görmüşlerdir ve görmeye devam etmektedirler. İşte bu nedenle popülistlerin «önlemleri», «toplum» ve «devlet» tarafından bir şeyler yapılmasını beklemekten öteye varmamıştır. Buna karşılık, mülksüzleştirmenin nedenlerinin toplumsal ekonominin kapitalist örgütlenmesinde yattığını göstermek, insanı kaçınılmaz olarak sınıf mücadelesi teorisine götürür (Karş. Bay Struve’nin kitabı, S. 101, 288 ve daha birçok sayfa). Yazar burjuva tarımındaki karşıt sınıflardan değil de, genel olarak «tanm- cı köylümden söz ettiğinde, amacım tam olarak ifade etmemektedir. Popülistler, kapitalizmin tarımı yıkıma uğrattığını, bu nedenle de, ülkenin bütün üretimini kucaklama yeteneğinden yoksun olduğunu ve üretimi yanlış yola sürüklediğini söylemektedir; mark- sistlerse kapitalizmin, hem manüfaktür sanayiinde hem de tarımda üreticiyi ezdiğini, fakat üretimi daha üst bir düzeye yükselttiğinden dolayı «toplumsallaşmak» için gerekli koşulları yarattığını ve buna zorladığını söylemektedirler (*).
Bay Struve’nin bu noktada vardığı sonuç şudur: «Bay Nik.-on’- un en büyük hatalarından biri, gelişmiş kapitalist düzenin kavramlarını ve kategorilerini bugüne kadar para ekonomisinden çok, doğal ekonomi özellikleri taşıyan bugünkü köylü ekonomisine tamamen aktarmasıdır.» (S. 237).
Yukarda gördük ki, yalnızca Bay Ni.-on’un Rus tarımsal kapitalizminin somut verilerini tamamen görmezlikten gelmesi, iç pazarın «daralmasından» sözetmek gibi gülünç bir hataya yolaç- mıştır. Oysa Bay Nik.-on bu hatayı, kapitalizmin bütün kategorilerini köylülüğe uyguladığı için değil, kapitalizmin hiçbir kategorisini tarım konusundaki verilere uygulamadığı için yapmıştır. Elbette ki burjuvazi ve proletarya, kapitalizmin en önemli «kategorisidir». Bay Nik.-on yalnızca bunları «köylülüğe» «aktarmakla» kalmamış (yani, bu kategorilerin, köylülüğün tam olarak hangi gurup ya da tabakalarına uygulanabilir ve ne ölçüde gelişmiş oldukları konusunda bir tahlil yapmamıştır), fakat birde üstelik katıksız bir popülist gibi, «köy topluluğu» içindeki zıt unsurları görmezlikten gelerek ve genel olarak «köylülükten» sözederek fikir yürütmüştür. îşte Bay Nik.-on’un nüfus fazlalığının kapitalist niteliği ve kapitalizmin, tarımcı köylünün mülksüzleştirilmesinin nedeni olduğu konusundaki tezinin ispatlanmadan kalmasına ve yalnızca gerici bir ütopya inşa etmeye hizmet etmesine yolaçan şey budur.
IV
Altıncı bölümün sekizinci paragrafında, Bay Struve özel tarımsal işletmecilik konusundaki düşüncelerini ortaya koymaktadır. Yazar çok haklı olarak, bu işletme biçimlerinin, köylülüğün yıkıma uğramasına sıkı sıkıya ve doğrudan doğruya bağlı olduklarım göstermektedir. Yıkıma uğramış olan köylü, artık toprak ağasım «efsanevi kira bedelleri» ile «kendine çekememekte», ve toprak ağası tarım emekçileri çalıştırmaya başvurmaktadır. Bunun kanıtı olarak, toprak ağalarının işletmeleri hakkındaki Zems- tvo istatistiksel verilerini tahlil etmiş olan Raspopin’in yazmış olduğu bir makaleden ve toprak ağalarının işletmelerinde toprağın kapitalist çizgide işlenmesindeki artışın «zorlama» niteliğine işaret eden, en yeni istatistikleri içeren bir Zemstvo yayınmdan alıntılar aktarılmaktadır. Tarımda kapitalizmin «geleceği» ve «olanak - lılığı» konusundaki sözlerinin altında bugün tarımda kapitalizmin egemen olduğu gerçeğini gizlemeyi pek seven popülist baylara verdiği cevapta, yazar, gerçek durum hakkında kesin bilgiler vermektedir.
Biz burada yalnızca, bunların «özel tarımsal işletmecilikteki ilerici akımlar» (S. 244) olduğunu ve bu akımların «ekonomik evrimin amansız mantığı» tarafından (S. 240) yaratıldıklarını anlatan yazarm bu olgular hakkındaki değerlendirmesi üzerinde duracağız. Korkarız ki, marksizmi bilmeyen bir okur bu tümüyle doğru olan tezleri, soyutlukları yüzünden anlayamayacaktır; korkarız ki okur, —şu ve bu ekonomi sistemlerinin ve şu ve bu sınıf karşıtlığı biçimlerinin birbirini izlemesi konusunda belli bir bilgi verilmedikçe— bu akımın neden «ilerici» olduğunu (hiç kuşkusuz, yalnızca bir marksistin, ondan hareketle sorunu ortaya koyabileceği bakış açısmdan, belli bir sınıfın bakış açısından), bu sürmekte olan evrimin tam olarak neden «amansız» olduğunu kavrama- yacaktır. Bu nedenle {ekonomi sistemlerine ve sınıf çelişkilerinin büründüğü biçimlere ait} bu birbirini izlemeyi (hiç olmazsa en genel hatlarıyla) popülistlerin bu sorunu ortaya koyuş tarzlarıyla karşılaştırarak tasvir etmeye çalışalım.
Popülist, tarımda ücretli emeğe dayanan ekonominin gelişme sürecini «bağımsız» köylü işletmesinden bağımlı işletmeye bir geçiş olarak ortaya koymakta ve doğal olarak, bunu, geri bir adım olarak, çöküş vb. olarak nitelemektedir. Sürecin bu tür bir tasviri gerçekleri bütünüyle çarpıtmaktadır, hiçbir şekilde gerçeğe uygun değildir, işte bu nedenle bundan çıkarılan sonuçlar da saçmadır. Sorunları böylesine bir iyimserlikle (geçmiş ve gelecekle ilgili bir iyimserlikle) ortaya koymakla, popülist, bizzat popülist literatür tarafından ortaya konmuş olan gerçeklere bile sırtını dönmekte, yüzünü ise ütopyalara ve olasılıklara çevirmektedir.
Reform - öncesi feodal ekonomiden başlayalım.
O zamanki üretim ilişkilerinin ana içeriği şöyleydi : Toprak- ağası köylüye toprak, yapı kerestesi, genellikle her hane için üretim araçları (kimi zaman doğrudan doğruya gıda maddeleri büe) vermekteydi ve bu arada köylünün kendi geçimini sağlamak işini köylüye bırakırken, onu bütün artık - zamanlarında kendisinin, ya_ ni toprak ağasının hesabına, angarya hizmeti görerek çalışmaya zorlamaktaydı. «Bütün artık - zamanlarında» diye vurguluyorum, çünkü bu sistem altında köylünün «bağımsızlığından» hiç sözedile- meyeceğini belirtmek istiyorum (*). Toprak ağasının köylüye «sağlamış olduğu» «toprak payı», doğal biçimde bir emek ücretinden başka birşey değildi, tamamiyle ve kesin olarak toprak ağasının köylüyü sömürmesine, toprak ağasının işçilerle «donatılmasına» hizmet ediyor, ve gerçekte, hiçbir zaman köylünün ihtiyaçlarının karşılanmasına hizmet etmiyordu.(**).
Fakat sonra meta ekonomisinin istilâsı geldi. Toprak ağası tahılı kendi ihtiyacı için değil, satış için üretmeye başladı. Bu, köylü emeğinin daha yoğun bir şekilde sömürülmesine ve daha sonra da toprak paylan dağıtımında zorluklara yolaçtı, çünkü yeni yetişen köylü nesillerine toprak payı sağlamak, toprak ağası için kârlı olmaktan çıkmıştı ve parayla ödeme yapmak olanaklı duruma gelmişti. Köylülerin toprağını toprak ağasınınkinden (özellikle de süreç içinde toprak paylarının bir kısmı işe yaramaz duruma gelmiş ve «adil» bir fiyatla rehinden kurtarılmışlarsa) kesinlikle ayırmak ve maddi bakımdan daha kötü koşullara itilmiş olan, ve eski malikâne köylüleriyle, «toprak bağışlanmış» köylülerle!14'), daha zengin durumdaki eski devlet köylüleriyle, tımar köylüleriyle vb. rekabet etmeye zorlanan, bu aynı köylülerin emeğini kullanmak daha avantajlı duruma gelmişti.
Serflik çökmektedir.
Şimdi pazara hizmet etmekte olan (ve bu çok önemlidir) ekonomi sistemi değişmiştir, fakat bu değişiklik birdenbire olmamıştır. Eski özelliklere ve «ilkelere» yenileri eklenmiştir. Bu yeni özellikler şunlardır: Plusmacherei’in(***) temeli, artık köylünün üretim araçlarıyla donatılması değil, fakat tersine, köylüyü üretim araçlarından «ayırmak», ve köylünün paraya duyduğu ihtiyaçtı; artık, doğal ekonomi, «hizmetlerin» doğal değişimi (toprakağası köylüye toprak verir ve köylü de ona kendi artık - emeğinin tahıl, keten vb. gibi ürünlerini verir), temeli oluşturmamaktadır; fakat artık temeli oluşturan şey, meta, para temeline dayanan «özgür» sözleşmedir. İşte Reform’dan sonra, Rusya’da yerleşmiş olan ekonomi biçimi, eski ve yeni özellikleri birleştiren bu ekonomi biçimiydi. Eski zamanların yöntemlerinden olan, çalışma karşılığında toprağın ödünç verilmesi yöntemlerine, (örneğin, işe yaramaz duruma gelmiş topraklar karşılığında çiftçilik yapmak) «kışın tutma» eklenmişti — köylünün özellikle, acilen paraya ihtiyaç duyduğu ve emeğini hemen hemen bedavaya sattığı bir zamanda, yapacağı iş karşılığında avans para verilmesi, yapacağı emek hizmetine karşılık avans tahıl verilmesi vb. gibi. Eski «ataerkil malikane»deki sosyo - ekonomik ilişkiler, gördüğünüz gibi, en sıradan tefecinin alış - verişine indirgenmişti : Bunlar, toptan satın ahcının el - zanaatçılarıyla yaptığı işlemlere tamamen benzeyen işlemlerden oluşuyorlardı.
Reform’dan bu yana tipik duruma gelen ekonomi biçiminin bu olduğundan hiç kuşku duyulamaz, ve popülist literatürümüz, Plus- macherei’m bu — feodal gelenek ve ilişkilerle ve «toprak pa- yı»na bağlanmış köylünün çaresizlik içindeki durumuyla içiçe girmiş olan— cazip olmayan biçimini göklere çıkarmıştır.
Fakat popülistler bu ilişkilerin ekonomik temelinin ne olduğunu görmek istemediler ve halâ da istemiyorlar.
Şimdi egemenliğin temeli, artık eskiden olduğu gibi yalnızca toprak mülkiyeti değil, fakat aynı zamanda köylünün ihtiyaç duyduğu para (ve para, meta ekonomisine göre örgütlenmiş toplumsal emeğin bir ürünüdür) ve köylünün geçinme araçlarından «ayrılmasıdır. Açıktır ki bu, kapitalist, burjuva bir üişkidir. Bu «yeni» özellikler, tarımda sermayenin egemenliğinin ilk biçiminden, henüz kendini «eski soyluluk» zincirlerinden kurtarmamış bir biçimden, kapitalist topluma özgü sınıf çelişkisini yaratmış, fakat bunu henüz nihai olarak ortaya koymamış olan bir biçimden başka bir şey değildirler.
Fakat meta ekonomisinin gelişmesiyle, sermayenin egemenliğinin bu ilk biçiminin ayağının altındaki toprak kayar: Köylülüğün yoksullaşması, şimdi tam bir yıkıma uğrama noktasına, köylülerin tarım aletlerini kaybetmeleri noktasına —ki, emeğin feodal ve borç köleliğine dayanan biçimleri, bu tarım aletleriyle sürdürülmekteydi— kadar varmıştır. Ve böylece toprakağası, kendi aletlerini kullanmak ve köylü de, bir tarım işçisi olmak zorunda kalmıştır.
Reform - sonrası Rusya’smda bu geçişin tamamlanmaya başladığı da, kuşkuya yer vermeyen bir gerçektir. Bu gerçek, popülistlerin —geçmişle olan bağlarını gözönüne almaksızın, gelişme isteğini gözönüne almaksızın —saf metafizik bir şekilde baktıkları, toprak köleliğine dayalı biçimin gelişme çizgisini göstermektedir; bu aynı gerçek, kapitalizmin daha ileriki gelişmesini göstermektedir, ve kapitalist toplumumuza özgü olup da, geçmiş dönemde «kulak»la köylü arasındaki ilişkide ortaya çıkmış olan ve şimdi rasyonel tarımcıyla tarım emekçisi ve gündelikçi arasındaki ilişkide belirmeye başlamış olan sınıf çelişkisinin daha ileri gelişmesini göstermektedir.
İşte bu son değişiklik şimdi, popülistin «toprak elden çıkıyor», «bağımsızlık kayboluyor», «kapitalizm kuruluyor» ve bunun sonucu olarak «tehdit edici» rahatsızlıklar vb. vb. ortaya çıkıyor diye bağırıp çağırmaya başlamasına, umutsuzluğa düşmesine ve dehşete kapılmasına neden olmaktadır.
Bu iddialara tarafsız olarak bakınız, göreceksiniz ki, birinci olarak, iyi niyetli bile olsa, bir yalan içermektedirler, çünkü tarım emekçilerine dayanan bu ekonomiden önce gelen şey, köylünün «bağımsızlığı» değil, tersine, artık - ürünün, onun üretiminde hiç de yeralmayan birine aktarılmasının diğer biçimleridir. İkinci olarak, bu popülist protestonun, Bay Struve’nin çok isabetli olarak ifade ettiği gibi, onu kaba sosyalizm haline getiren yüzeyselliğini ve küçüklüğünü göreceksiniz. Neden bu «kuruluş» her iki biçimde değil de, yalnızca ikinci biçiminde görülmektedir? Bu protesto, neden üretim araçlarını «özel toprak sahipleri»nin elinde toplamış olan temel tarihsel gerçeğe karşı yöneltümiyor da, bunun yerine, yalnızca bu tekelden faydalanmanın yöntemlerinden birine karşı yöneltiliyor? Neden kötülüğün kaynağı, her yerde emeği para sahibine tabi kılan üretim ilişkilerinde görülmüyor da, bunun yerine yalnızca bu ilişkilerin en son biçiminde böylesine açıkça ortaya çıkan dağıtım eşitsizliğinde görülüyor? Popülistleri, burjuva gerçeğinden değil de, yalnızca tek başına temel bir değişikliğe yolaçan {bu gerçeğin) güçlenmesinden korkan küçük burjuvazinin ideologları yapan şey, işte bu temel olaydır —aynı kapitalist ilişkiler üzerine temellenmiş, kapitalizme karşı bir protesto.