Header Ads

Header ADS

Popülizmin Ekonomik İçeriği - Reform öncesi - 9

III

Yazarın, köylülüğün yıkıma uğramasının nedeninin büyük - çaplı kapitalizm olmadığını söylediğinde, ne kadar coşup kendini kaybettiği de şu aşağıdaki akıl yürütmesinden görülmektedir. Ya­zar burada Bay Nik.-on’la bir tartışmaya girmektedir.

Fabrika yapımı elbiselerden sözederken, Bay Nik.-on, konfek­siyon elbiselerin ucuz üretimi bunların ev - içi üretimlerinde bir azalmaya neden olmuştur demektedir. (Bay Struve’nin kitabında, s 227)

Burada atın arabayı çekmesi değil de, arabanın atı çekmesi istenmektedir» diye bağırmaktadır Bay Struve, «ki bunun böyle olduğunu ispatlamak hiç de güç değildir. İplikten yapılan malların köylülerce üretimindeki azalma, kapitalist dokuma sanayiinin ürünlerinin üretiminde ve tüketiminde bir artışa yol açmıştır, bu­nun tersi doğru değildir» (S, 227).

Yazar, sorunun özünü ikinci dereceden ayrıntıların gerisinde gizlediğinden, sorunu pek de başarılı bir biçimde ortaya koyama­maktadır. Eğer fabrika sanayiinin gelişmesi gerçeğinden başlar­sak, (Bay Nik.-on da tam bu gerçeğin gözlenmesinden yola çık­maktadır) fabrika ürünlerinin ucuzluğunun, meta ekonomisinin büyümesini hızlandırdığım ve evde üretilen malların bir kenara itilmesini hızlandırdığını inkâr edemeyiz. Bay Nik.-on’un bu iddia­sına itiraz etmekle, Bay Struve yalnızca bu yazara karşı ileri sür­düğü görüşleri zayıflatmaktadır; ki bu yazarın ana hatası, «fab­rikayı» «köylülükten» tecrit edilmiş bir şeymiş gibi, bunların üze­rine dışardan tesadüfen düşmüş bir şeymiş gibi göstermeye ça­lışmasıdır. Oysa gerçekte, (hem Bay Nik.-on’un sadakatle bağlı kalmak istediği teoriye göre, hem de Rus tarihinin verilerine gö­re) «fabrika», tüm toplumsal ekonominin ve dolayısıyla köylü eko­nomisinin meta örgütlenmesinin gelişmesinin yalmzca son aşama­sıdır. «Fabrika»daki büyük - çaplı burjuva üretimi, köydeki, ünlü «köy topluluğundaki» veya el - zanaatları sanayimdeki küçük - bur­juva üretimin doğrudan ve dolaysız bir devamıdır. «‘Fabrika ürünlerinin’ ‘daha ucuz’ olması için», Bay Struve çok haklı ola­rak, şöyle demektedir, «para ekonomisi koşullarında, köylünün ekonomik bakımdan daha rasyonel bir işletme biçimi benimse­mesi zorunludur». «Eğer köylüler doğal ekonomiye... bağlı kalmış olsalardı... hiç bir tekstil fabrikası... onları imrendirmiş olmaya­caktı.»

Başka bir deyişle, «fabrika üretimi» gelişmiş meta üretimin­den başka bir şey değildir, ve köylü ve el - zanaatları ekonomi­sinin içinde bulunan gelişmemiş meta üretiminden gelişmiştir. Ya­zar, «fabrikanın» ve «köylülüğün» birbirlerine bağlı olduklarım ve bunların örgütlenmesindeki ekonomik «ilkelerin» çelişik (*) değil, özdeş olduklarını, Bay Nik.-on’a ispatlamak istemektedir. Bunu yapmak için, yazarın, sorunu köylü ekonomisinin örgütlenmesi so­rununa indirgemesi ve küçük - üreticimizin (köylü tarımcı ve el - zanaatçısının) bir küçük - burjuva olduğu teziyle Bay Nik.-on’a karşı çıkması gerekirdi. Sorunu bu şekilde ortaya koysaydı, onu ne «olmalıydı», ne «olabilirdi» v.b. üzerine tartışmalar alanmdan kurtarıp, onun ne olduğu, neden böyle olduğu da başka şekilde olmadığı üzerine açıklamalar alanına çekmiş olacaktı. Bu tezi çü­rütmek için popülistlerin, ya meta ekonomisinin büyümesi ve köy­lülüğün bölünmesi konusundaki herkesçe bilinen ve kuşku duyul­mayan gerçekleri [ve bu gerçekler köylülüğün küçük - burjuva ni­teliğini ispatlamaktadır] inkâr etmeleri, ya da ekonomi - politiğin en basit doğrularım inkâr etmeleri gerekirdi. Bu tezi kabul etmek, «kapitalizmi» «halk düzeninin» karşısına çıkarmanın saçmalığını kabul etmek, «anavatan için farklı yollar aramak» konusundaki projelerin ve «toplumsallaşmak» içi nburjuva «toplumuna», ya da henüz yan yanya «eski soylu» nitelikte olan bir «devlet»e baş­vurmanın gerici niteliğini kabul etmek anlamına gelecekti.

Oysa Bay Struve baştan başlayacağı yerde (**) sondan baş­lamaktadır: «Rusya’nın ekonomi kgelişmesi konusundaki popülist teorinin en temel tezlerinden birini reddediyoruz» demektedir, «bu tez, büyük - çaplı manüfaktür sanayinin gelişmesinin köylü tarım­cıyı yıkıma uğrattığı tezidir» (S. 246). Almanların dediği gibi, ço­cuğu pis sularla birlikte atarak banyo teknesini boşaltmak gibi bir şey bu! «Büyük - çaplı manüfaktür sanayiinin gelişmesi» ka­pitalizmin gelişmesi anlamına gelir ve onu ifade eder. Köylüyü yıkıma uğratanın kapitalizm olduğu tezi, hiç bir şekilde popüliz­min değil, tersine marksizmin temel tezlerinden biridir. Popülist­ler üreticinin üretim araçlarından ayrılmasının nedenlerini, Rus­ya’nın toplumsal ekonomisinin, kapitalizm adını taşıyan o kendi­ne özgü örgütlenmesinde değil de, hükümetin popülistlerce başa­rısız sayılan politikasında («biz» yanlış yol tutmuşuz v.b.), sömü­rücülere ve dolandırıcılara v.b. karşı yeterince birleşmemiş olan toplumun durgunluğunda görmüşlerdir ve görmeye devam etmekte­dirler. İşte bu nedenle popülistlerin «önlemleri», «toplum» ve «dev­let» tarafından bir şeyler yapılmasını beklemekten öteye varma­mıştır. Buna karşılık, mülksüzleştirmenin nedenlerinin toplumsal ekonominin kapitalist örgütlenmesinde yattığını göstermek, insanı kaçınılmaz olarak sınıf mücadelesi teorisine götürür (Karş. Bay Struve’nin kitabı, S. 101, 288 ve daha birçok sayfa). Yazar bur­juva tarımındaki karşıt sınıflardan değil de, genel olarak «tanm- cı köylümden söz ettiğinde, amacım tam olarak ifade etmemekte­dir. Popülistler, kapitalizmin tarımı yıkıma uğrattığını, bu neden­le de, ülkenin bütün üretimini kucaklama yeteneğinden yoksun ol­duğunu ve üretimi yanlış yola sürüklediğini söylemektedir; mark- sistlerse kapitalizmin, hem manüfaktür sanayiinde hem de tarım­da üreticiyi ezdiğini, fakat üretimi daha üst bir düzeye yükseltti­ğinden dolayı «toplumsallaşmak» için gerekli koşulları yarattığı­nı ve buna zorladığını söylemektedirler (*).

Bay Struve’nin bu noktada vardığı sonuç şudur: «Bay Nik.-on’- un en büyük hatalarından biri, gelişmiş kapitalist düzenin kav­ramlarını ve kategorilerini bugüne kadar para ekonomisinden çok, doğal ekonomi özellikleri taşıyan bugünkü köylü ekonomisine ta­mamen aktarmasıdır.» (S. 237).

Yukarda gördük ki, yalnızca Bay Ni.-on’un Rus tarımsal kapitalizminin somut verilerini tamamen görmezlikten gelmesi, iç pazarın «daralmasından» sözetmek gibi gülünç bir hataya yolaç- mıştır. Oysa Bay Nik.-on bu hatayı, kapitalizmin bütün kategori­lerini köylülüğe uyguladığı için değil, kapitalizmin hiçbir katego­risini tarım konusundaki verilere uygulamadığı için yapmıştır. El­bette ki burjuvazi ve proletarya, kapitalizmin en önemli «katego­risidir». Bay Nik.-on yalnızca bunları «köylülüğe» «aktarmakla» kalmamış (yani, bu kategorilerin, köylülüğün tam olarak hangi gurup ya da tabakalarına uygulanabilir ve ne ölçüde gelişmiş ol­dukları konusunda bir tahlil yapmamıştır), fakat birde üstelik ka­tıksız bir popülist gibi, «köy topluluğu» içindeki zıt unsurları gör­mezlikten gelerek ve genel olarak «köylülükten» sözederek fikir yürütmüştür. îşte Bay Nik.-on’un nüfus fazlalığının kapitalist ni­teliği ve kapitalizmin, tarımcı köylünün mülksüzleştirilmesinin ne­deni olduğu konusundaki tezinin ispatlanmadan kalmasına ve yal­nızca gerici bir ütopya inşa etmeye hizmet etmesine yolaçan şey budur.


IV

Altıncı bölümün sekizinci paragrafında, Bay Struve özel ta­rımsal işletmecilik konusundaki düşüncelerini ortaya koymakta­dır. Yazar çok haklı olarak, bu işletme biçimlerinin, köylülüğün yıkıma uğramasına sıkı sıkıya ve doğrudan doğruya bağlı olduk­larım göstermektedir. Yıkıma uğramış olan köylü, artık toprak ağasım «efsanevi kira bedelleri» ile «kendine çekememekte», ve toprak ağası tarım emekçileri çalıştırmaya başvurmaktadır. Bu­nun kanıtı olarak, toprak ağalarının işletmeleri hakkındaki Zems- tvo istatistiksel verilerini tahlil etmiş olan Raspopin’in yazmış ol­duğu bir makaleden ve toprak ağalarının işletmelerinde toprağın kapitalist çizgide işlenmesindeki artışın «zorlama» niteliğine işa­ret eden, en yeni istatistikleri içeren bir Zemstvo yayınmdan alın­tılar aktarılmaktadır. Tarımda kapitalizmin «geleceği» ve «olanak - lılığı» konusundaki sözlerinin altında bugün tarımda kapitalizmin egemen olduğu gerçeğini gizlemeyi pek seven popülist baylara verdiği cevapta, yazar, gerçek durum hakkında kesin bilgiler ver­mektedir.

Biz burada yalnızca, bunların «özel tarımsal işletmecilikteki ilerici akımlar» (S. 244) olduğunu ve bu akımların «ekonomik ev­rimin amansız mantığı» tarafından (S. 240) yaratıldıklarını anla­tan yazarm bu olgular hakkındaki değerlendirmesi üzerinde du­racağız. Korkarız ki, marksizmi bilmeyen bir okur bu tümüyle doğru olan tezleri, soyutlukları yüzünden anlayamayacaktır; kor­karız ki okur, —şu ve bu ekonomi sistemlerinin ve şu ve bu sınıf karşıtlığı biçimlerinin birbirini izlemesi konusunda belli bir bilgi verilmedikçe— bu akımın neden «ilerici» olduğunu (hiç kuşkusuz, yalnızca bir marksistin, ondan hareketle sorunu ortaya koyabile­ceği bakış açısmdan, belli bir sınıfın bakış açısından), bu sürmek­te olan evrimin tam olarak neden «amansız» olduğunu kavrama- yacaktır. Bu nedenle {ekonomi sistemlerine ve sınıf çelişkilerinin büründüğü biçimlere ait} bu birbirini izlemeyi (hiç olmazsa en genel hatlarıyla) popülistlerin bu sorunu ortaya koyuş tarzlarıyla karşılaştırarak tasvir etmeye çalışalım.

Popülist, tarımda ücretli emeğe dayanan ekonominin gelişme sürecini «bağımsız» köylü işletmesinden bağımlı işletmeye bir ge­çiş olarak ortaya koymakta ve doğal olarak, bunu, geri bir adım olarak, çöküş vb. olarak nitelemektedir. Sürecin bu tür bir tasvi­ri gerçekleri bütünüyle çarpıtmaktadır, hiçbir şekilde gerçeğe uy­gun değildir, işte bu nedenle bundan çıkarılan sonuçlar da saç­madır. Sorunları böylesine bir iyimserlikle (geçmiş ve gelecekle ilgili bir iyimserlikle) ortaya koymakla, popülist, bizzat popülist literatür tarafından ortaya konmuş olan gerçeklere bile sırtını dönmekte, yüzünü ise ütopyalara ve olasılıklara çevirmektedir.


Reform - öncesi feodal ekonomiden başlayalım.

O zamanki üretim ilişkilerinin ana içeriği şöyleydi : Toprak- ağası köylüye toprak, yapı kerestesi, genellikle her hane için üre­tim araçları (kimi zaman doğrudan doğruya gıda maddeleri büe) vermekteydi ve bu arada köylünün kendi geçimini sağlamak işini köylüye bırakırken, onu bütün artık - zamanlarında kendisinin, ya_ ni toprak ağasının hesabına, angarya hizmeti görerek çalışmaya zorlamaktaydı. «Bütün artık - zamanlarında» diye vurguluyorum, çünkü bu sistem altında köylünün «bağımsızlığından» hiç sözedile- meyeceğini belirtmek istiyorum (*). Toprak ağasının köylüye «sağ­lamış olduğu» «toprak payı», doğal biçimde bir emek ücretinden başka birşey değildi, tamamiyle ve kesin olarak toprak ağasının köylüyü sömürmesine, toprak ağasının işçilerle «donatılmasına» hizmet ediyor, ve gerçekte, hiçbir zaman köylünün ihtiyaçlarının karşılanmasına hizmet etmiyordu.(**).

Fakat sonra meta ekonomisinin istilâsı geldi. Toprak ağası ta­hılı kendi ihtiyacı için değil, satış için üretmeye başladı. Bu, köy­lü emeğinin daha yoğun bir şekilde sömürülmesine ve daha sonra da toprak paylan dağıtımında zorluklara yolaçtı, çünkü yeni ye­tişen köylü nesillerine toprak payı sağlamak, toprak ağası için kârlı olmaktan çıkmıştı ve parayla ödeme yapmak olanaklı duru­ma gelmişti. Köylülerin toprağını toprak ağasınınkinden (özellik­le de süreç içinde toprak paylarının bir kısmı işe yaramaz duru­ma gelmiş ve «adil» bir fiyatla rehinden kurtarılmışlarsa) kesin­likle ayırmak ve maddi bakımdan daha kötü koşullara itilmiş olan, ve eski malikâne köylüleriyle, «toprak bağışlanmış» köylülerle!14'), daha zengin durumdaki eski devlet köylüleriyle, tımar köylüleriy­le vb. rekabet etmeye zorlanan, bu aynı köylülerin emeğini kul­lanmak daha avantajlı duruma gelmişti.

Serflik çökmektedir.

Şimdi pazara hizmet etmekte olan (ve bu çok önemlidir) eko­nomi sistemi değişmiştir, fakat bu değişiklik birdenbire olmamış­tır. Eski özelliklere ve «ilkelere» yenileri eklenmiştir. Bu yeni özel­likler şunlardır: Plusmacherei’in(***) temeli, artık köylünün üretim araçlarıyla donatılması değil, fakat tersine, köylüyü üretim araçlarından «ayırmak», ve köylünün paraya duyduğu ihtiyaçtı; artık, doğal ekonomi, «hizmetlerin» doğal değişimi (toprakağası köylüye toprak verir ve köylü de ona kendi artık - emeğinin ta­hıl, keten vb. gibi ürünlerini verir), temeli oluşturmamaktadır; fakat artık temeli oluşturan şey, meta, para temeline dayanan «özgür» sözleşmedir. İşte Reform’dan sonra, Rusya’da yerleşmiş olan ekonomi biçimi, eski ve yeni özellikleri birleştiren bu eko­nomi biçimiydi. Eski zamanların yöntemlerinden olan, çalışma karşılığında toprağın ödünç verilmesi yöntemlerine, (örneğin, işe yaramaz duruma gelmiş topraklar karşılığında çiftçilik yapmak) «kışın tutma» eklenmişti — köylünün özellikle, acilen paraya ih­tiyaç duyduğu ve emeğini hemen hemen bedavaya sattığı bir za­manda, yapacağı iş karşılığında avans para verilmesi, yapacağı emek hizmetine karşılık avans tahıl verilmesi vb. gibi. Eski «ata­erkil malikane»deki sosyo - ekonomik ilişkiler, gördüğünüz gibi, en sıradan tefecinin alış - verişine indirgenmişti : Bunlar, toptan sa­tın ahcının el - zanaatçılarıyla yaptığı işlemlere tamamen benze­yen işlemlerden oluşuyorlardı.

Reform’dan bu yana tipik duruma gelen ekonomi biçiminin bu olduğundan hiç kuşku duyulamaz, ve popülist literatürümüz, Plus- macherei’m bu — feodal gelenek ve ilişkilerle ve «toprak pa- yı»na bağlanmış köylünün çaresizlik içindeki durumuyla içiçe gir­miş olan— cazip olmayan biçimini göklere çıkarmıştır.

Fakat popülistler bu ilişkilerin ekonomik temelinin ne olduğu­nu görmek istemediler ve halâ da istemiyorlar.

Şimdi egemenliğin temeli, artık eskiden olduğu gibi yalnızca toprak mülkiyeti değil, fakat aynı zamanda köylünün ihtiyaç duy­duğu para (ve para, meta ekonomisine göre örgütlenmiş toplum­sal emeğin bir ürünüdür) ve köylünün geçinme araçlarından «ay­rılmasıdır. Açıktır ki bu, kapitalist, burjuva bir üişkidir. Bu «ye­ni» özellikler, tarımda sermayenin egemenliğinin ilk biçiminden, henüz kendini «eski soyluluk» zincirlerinden kurtarmamış bir bi­çimden, kapitalist topluma özgü sınıf çelişkisini yaratmış, fakat bunu henüz nihai olarak ortaya koymamış olan bir biçimden baş­ka bir şey değildirler.

Fakat meta ekonomisinin gelişmesiyle, sermayenin egemenli­ğinin bu ilk biçiminin ayağının altındaki toprak kayar: Köylülü­ğün yoksullaşması, şimdi tam bir yıkıma uğrama noktasına, köy­lülerin tarım aletlerini kaybetmeleri noktasına —ki, emeğin feodal ve borç köleliğine dayanan biçimleri, bu tarım aletleriyle sürdü­rülmekteydi— kadar varmıştır. Ve böylece toprakağası, kendi aletlerini kullanmak ve köylü de, bir tarım işçisi olmak zorunda kalmıştır.

Reform - sonrası Rusya’smda bu geçişin tamamlanmaya baş­ladığı da, kuşkuya yer vermeyen bir gerçektir. Bu gerçek, popü­listlerin —geçmişle olan bağlarını gözönüne almaksızın, gelişme isteğini gözönüne almaksızın —saf metafizik bir şekilde baktıkları, toprak köleliğine dayalı biçimin gelişme çizgisini göstermektedir; bu aynı gerçek, kapitalizmin daha ileriki gelişmesini göstermek­tedir, ve kapitalist toplumumuza özgü olup da, geçmiş dönemde «kulak»la köylü arasındaki ilişkide ortaya çıkmış olan ve şimdi rasyonel tarımcıyla tarım emekçisi ve gündelikçi arasındaki iliş­kide belirmeye başlamış olan sınıf çelişkisinin daha ileri gelişme­sini göstermektedir.

İşte bu son değişiklik şimdi, popülistin «toprak elden çıkı­yor», «bağımsızlık kayboluyor», «kapitalizm kuruluyor» ve bunun sonucu olarak «tehdit edici» rahatsızlıklar vb. vb. ortaya çıkıyor diye bağırıp çağırmaya başlamasına, umutsuzluğa düşmesine ve dehşete kapılmasına neden olmaktadır.

Bu iddialara tarafsız olarak bakınız, göreceksiniz ki, birinci olarak, iyi niyetli bile olsa, bir yalan içermektedirler, çünkü ta­rım emekçilerine dayanan bu ekonomiden önce gelen şey, köylü­nün «bağımsızlığı» değil, tersine, artık - ürünün, onun üretiminde hiç de yeralmayan birine aktarılmasının diğer biçimleridir. İkin­ci olarak, bu popülist protestonun, Bay Struve’nin çok isabetli ola­rak ifade ettiği gibi, onu kaba sosyalizm haline getiren yüzeysel­liğini ve küçüklüğünü göreceksiniz. Neden bu «kuruluş» her iki biçimde değil de, yalnızca ikinci biçiminde görülmektedir? Bu pro­testo, neden üretim araçlarını «özel toprak sahipleri»nin elinde toplamış olan temel tarihsel gerçeğe karşı yöneltümiyor da, bu­nun yerine, yalnızca bu tekelden faydalanmanın yöntemlerinden birine karşı yöneltiliyor? Neden kötülüğün kaynağı, her yerde eme­ği para sahibine tabi kılan üretim ilişkilerinde görülmüyor da, bunun yerine yalnızca bu ilişkilerin en son biçiminde böylesine açıkça ortaya çıkan dağıtım eşitsizliğinde görülüyor? Popülistleri, burjuva gerçeğinden değil de, yalnızca tek başına temel bir de­ğişikliğe yolaçan {bu gerçeğin) güçlenmesinden korkan küçük burjuvazinin ideologları yapan şey, işte bu temel olaydır —aynı kapitalist ilişkiler üzerine temellenmiş, kapitalizme karşı bir pro­testo.
Blogger tarafından desteklenmektedir.