Popülizmin Ekonomik İçeriği - Burjuva Politikasının İlericiliği - 11
Popülizmin teorik içeriğinin bir eleştirisine ek olarak, Bay Struve’nin kitabı, diğer şeylerin yanında, popülist ekonomi politikasına değin bazı yorumları da içermektedir. Gelişigüzel verilmiş ve yazar tarafından geliştirilmemiş olmalarına karşın, bu yorumlara, gene de hiç bir yanlış anlamaya yer bırakmamak için, değinmek zorundayız.
Bu yorumlar, popülistlerin politikasına kıyasla, liberal, yani burjuva politikanın «rasyonelliğine», ilericiliğine, «akıllığına» vb. değinen sözler içermektedir (*).
Görüldüğü kadarıyla yazar, varolan ilişkilere uygun düşen iki politikayı karşılaştırmak istemiştir - ve bu anlamda tamamen haklı olarak, bir politikanın, ancak eğer kapitalizmi engellemiyor ve geliştiriyorsa, «akıllıca» olduğuna, ve bu politikanın, üreticiyi giderek artan şekilde burjuvaziye tabi kılmakla burjuvaziye hizmet ettiği için [çeşitli «dar kafalıların» ve «kavram cambazlarının» açıklamaya çalıştıkları gibi] değil, tersine kapitalist üişküeri keskinleştirmek ve arındırmakla, değişiklik yalnızca kime bağlıysa, onun kafasına açıklık kazandırdığı ve ona özgür bir el verdiği için «akıllıca» olduğuna işaret etmiştir.
Bununla beraber, Bay Struve’nin, bu tamamen doğru tezi kötü bir biçimde ifade ettiği de söylenmelidir; kendine özgü soyutluk sayesinde bu tezi öyle bir şekilde dile getirmektedir ki, insanın bazen ona şöyle diyeceği geliyor : Bırakın ölüler ölüleri gömsünler. Rusya’da, bütün kalpleriyle burjuvazinin çıkarlarını ifade eden, güçlü ve büyük sermayenin küçük sermayeyi ezmek ve onun ilkel ve ataerkil sömürü yöntemlerini ortadan kaldırmak için bütün bu «önemli talepleri» ifade eden teoriler ve programlar yaratmaya kendilerini adamış olan insanların sayısı, hiçbir zaman eksilmemiştir.
Açıklamanın gerçek sürecin formülasyonuna indirgenmesini talep eden, ve her «akıllı», «rasyonel» ve ilerici politikanın ardındaki sınıf çelişkilerinin ortaya çıkarılmasını talep eden marksist «öğretbnin gereklerine, yazar burada da sıkı sıkıya bağlı kalmış olsaydı, aynı düşünceyi farklı olarak ifade etmiş ve sorunu bir diğer şekilde ortaya koymuş olacaktı. Liberalizmin, yani burjuvazinin, büyük Reform’dan bu yana mantar gibi biten teori ve programlarıyla, Rusya’da kapitalizmin gelişmesi konusundaki olgusal verileri karşılaştırmış olacaktı. Bu yolla, Rus örneğine dayanarak, toplumsal fikirlerle ekonomik gelişme arasındaki bağı göstermiş olacaktı; ikinci olarak bu yolla yazar, popülistlerin kendi yayınlarında burjuva teorilerine karşı —sanki bu teoriler yalnızca hatalı bazı gözlemlermiş gibi— mücadele ederken, ne kadar saf olduklarım, çünkü bu teorilerin güçlü bir sınıfın çıkarlarım temsil ettiklerini, bu sınıfa ihtarda bulunmanın aptalca bir şey olduğunu ve gene bu sınıfın ancak başka bir sınıfın zorlayıcı gücüyle «ikna» edilebüeceğini göstermiş olacaktı. Yazar üçüncü olarak, bu yolla, bizde «önemli talepleri» ve «ilerlemeyi» gerçekten hangi sınıfın belirlediğini, ve popülistlerin hangi «yolu» «seçmek» gerektiği konusunda tartıştıklarında ne kadar gülünç olduklarını göstermiş olacaktı.
Popülist baylar, Bay Struve’nin bu ifadelerine özel bir zevk duyarak dört elle sarılmışlar ve bu ifadelerin yanlış bir şekilde formüle edilmiş olmalarından dolayı, (Bay Yanzul gibi) çeşitli burjuva ekonomistlerine ve (Bay Golovin gibi) serflik şampiyonlarına, genel bütünden koparılmış bazı cümlelere sarılmak olanağı vermiş olmalarından dolayı, alaycı büyük bir sevinç duymuşlardır. Bay Struve’nin açıklamalarında, rakiplerinin eline böyle- si bir silâh vermiş olan yetersizliklerin neler olduğunu gördük.
Yazarın, popülizmi yalnızca anavatan için izlenecek yolu yanlış belirten (*) bir teori olarak eleştirme girişimleri, popülizmin «ekonomi politikasına» karşı tavrını, bulanık bir şekilde formüle etmesine yolaçmıştır. Bu, {popülist} politikanın yalnızca yansının değil, tümden hepsinin inkârı olarak kabul edilebilir. Onun için bu nokta üzerinde durmak zorunludur.
«Anavatan için farklı yollar»m olanaklılığı konusundaki felsefi düşünceler popülizmin yalnızca dış kabuğudur. Oysa popülizmin içeriğini oluşturan şey, Rus küçük - üreticisinin, küçük - burjuvanın çıkarlarının ve bakış açısının temsil edilişidir, işte bu nedenle popülist, teoriyle ilgili sorunlar konusunda aynen bir Ya- nus’a (**) benzer; gerçek hayatta küçük - üretici bir yüzüyle geçmişe bakıp, genel ekonomik sistem konusunda ve onu kontrol eden sınıfı hesaba katmanın zorunluluğu konusunda hiç bir şey bilmeden veya bilmek istemeden, nasıl küçük - işletmesini güçlendirmek istiyorsa, —ve diğer yüzüyle geleceğe bakıp, kendini yıkıma uğratmakta olan kapitalizme karşı düşmanca bir tavır benimsiyorsa— işte popülist te, aynen böyle, bir yüzüyle geçmişe, diğeriyle geleceğe bakmaktadır.
Buradan da görülüyor ki, popülist programın tümünü hiçbir ayrım yapmadan ve olduğu gibi reddetmek kesinlikle yanlıştır. Popülizmin gerici ve ilerici yönleri arasında açıkça bir ayırım yapmak zorunludur. Popülizm, toprak paylarının devredilmezliği vb. (*) gibi, köylüyü toprağa ve eski üretim biçimlerine bağlayan önlemler önerdiği sürece, para ekonomisinin gelişmesini geciktirmek istediği sürece, «toplum» ve bürokrasinin temsücilerinin etkisiyle kısmi iyileştirmeler değü, bir yol değiştirmenin gerçekleştirilmesini umduğu sürece (örnek: Bay Yujakof, Rııskoye Bo- gatstvo, 1894, Sayı: 7’de, bir Zemstki Naçalnik tarafından tasarlandığı biçimdeki ortak toprak sürülmesi konusunda bir tartışma yürütmüş ve bu projelerin düzeltilmesiyle uğraşmıştır) gericidir. Popülist programdaki bu noktalara karşı, elbette ki, kesinlikle mücadele edilmelidir. Fakat bu programın özerk yönetim, «halkın» özgür ve geniş kapsamlı eğitimi, «halk» ekonomisinin (yani, küçük - çaplı ekonominin) daha ucuz krediler, teknik iyileştirmeler, pazarlamanın daha iyi düzenlenmesi vb. vb. vb. yoluyla «canlandırılmasına» ilişkin başka maddeleri de vardır. Böyle genel demokratik önlemlerin ilerici oldukları, elbette ki Bay Struve tarafından da tamamen kabul edümektedir. Bunlar, Rusya'nın kapitalist yoldaki ekonomik gelişmesini geciktirmeyecek, fakat hızlandıracaklardır; bir iç pazarın oluşmasını hızlandıracaklardır, emekçilerin durumunu iyileştirerek ve ihtiyaçlarının düzeyini yükselterek tekniğin ve makinalı sanayiinin gelişmesini hızlandıracaklardır, emekçinin bağımsız düşüncesini ve eylemini de hızlandıracak ve kolaylaştıracaklardır.
Burada akla gelebilecek tek soru şudur: Bu tür, hiç kuşkusuz istenilebilir önlemleri kimler daha doğru ve daha iyi belirtmektedirler? Popülistler mi, yoksa Bay A. Skvortsof gibi, teknik ilerleme lehine söyleyecek çok şeyleri olan ve Bay Struve'nin muazzam ölçüde kendilerine katıldığı yayıncılar mı? Bana öyle görünüyor ki, bu bakımdan popülizmin kesinlikle tercih edilmesi gerektiği konusunda, marksist bakış açısından, hiçbir kuşkuya yer yoktur, Moskovskiye Vedomosti’nin programı büyük burjuvazinin çıkarlarıyla ne ölçüde ilgiliyse, Bay Skvortsof gibilerinin önerdiği önlemler de, tüm küçük - üreticiler sınıfının, küçük - burjuvazinin çıkarlarıyla aynı ölçüde ilgilidir. Bu önlemler herkes (*) için değil, yalnızca resmi makamların dikkatini çekmek şerefine erişmiş, az sayıda seçkinler için düşünülmüştür. Son olarak, bu önlemler iğrenç derecede kabadırlar, çünkü köylü ekonomisine polisin karışmasını öngörmektedirler. Tümüyle ele alındıklarında, bu önlemler «köylü ekonomisinde üretimin daha üerlemesine» hiçbir ciddi güvence ve şans vermemektedirler.
Bu bakımdan popülistler, küçük - üreticilerin çıkarlarını çok daha doğru olarak kavramakta ve temsil etmektedirler, ve mark- sistler, popülist programdaki bütün gerici özellikleri reddederken, genel demokratik noktaları yalnızca kabul etmekle kalmamalı, fakat bunları daha doğru, daha kapsamlı ve daha ileri bir şekilde sonuna kadar götürmelidirler. Bu tür reformlar Rusya’da ne kadar dalıa cesurca olursa, bunlar emekçi kitlelerin yaşama standardını o kadar yükselteceklerdir, ve Rus hayatındaki en önemli ve (daha şimdiden) temel toplumsal uzlaşmaz karşıtlık, o kadar keskin ve açık olarak ortaya çıkacaktır. Marksistler, Bay V.V.’nin iftira ederek kopardıklarını iddia ettiği gibi, «demokratik ipliği» veya eğilimi koparmak şöyle dursun, bu eğilimi geliştirmek ve güçlendirmek istemekte, onu hayata yaklaştırmak istemekte, ve «toplumun» ve «aydınların» ellerinden kayıp gitmesine izin verdiği bu «ipliği» yerden kaldırmak istemektedirler .
Bu talep —«ipliği» bir kenara atmak değil, fakat tam tersine onu güçlendirmek— bazı «marksistlerin», ya da diğerlerinin ruhsal durumlarının rastlantısal bir sonucu değildir, tersine, hizmet etmek istedikleri sınıfın durumu ve çıkarları tarafından zorunlu olarak belirlenmiştir, «öğretilerinin» temel gerekleri tarafından zorunlu olarak ve kesinlikle emredilmiştir. Kolaylıkla anlaşılabilecek nedenlerden dolayı, burada bu tezin ilk kısmını incelemek, «durumu» ve «çıkarları» nitelemek için duraklayamıyorum; burada bence sorunlar kendiliğinden anlaşılmaktadır. Ben yalnızca ikinci kısma, yani marksist öğretinin, «kopmakta olan ipliği» ifade eden sorunlarla olan ilişkisine değineceğim.
Marksistler bu sorunları popülist bayların yaptıklarından ve yapmakta olduklarından jarklı olarak ortaya koymalıdırlar. Popülistler sorunu, «modern bilimin ve modern ahlâksal fikirlerin» bakış açısından ortaya koymaktadırlar; sorun öyle bir şekilde sunulmaktadır ki, sanki bu tür reformları gerçekleştirmedeki başarısızlığın, bizzat üretim ilişkilerinde yatan hiçbir derin nedeni yokmuş; sanki engeller yalnızca duyguların kabalığından, zayıf «akıl ışığı»ndan vb. oluşuyormuş; sanki Rusya, üzerinde doğru yolları uygun bir şekilde, kaba hatlarıyla belirlemekten başka bir şey yapılması gerekmeyen bir tabula rasa imiş gibi. Sorunu bu şekilde ortaya koymak, elbette ki ona Bay V.V.’nin övündüğü «arılığı» {temizliği, saflığı - Yay.} sağlamıştır, ve bu «arılık», gerçekte, yalnızca kolejli kız rüyalarının «arılığından» başka bir şey değildir, popülist tarzdaki akil yürütmeyi, çalışma odası sohbetlerine öylesine uygun düşüren türde bir anlıktır.
Bu aynı sorunların marksistler tarafından ortaya konulusu, zorunlu olarak tamamen farklı olmahdır(*). Toplumsal olguların köklerini üretim ilişkilerinde aramak zorunda olan, bunları bellisınıfların çıkarlarına indirgemek zorunda olan marksistler, bu de- siderataları {istekleri - Yay.}, şu ya da bu toplumsal unsurların «istekleri» olarak, şu ya da bu unsurların ve sınıfların muhalefetiyle karşılaşan şeyler olarak formüle etmelidirler. Sorunu bu şekilde ortaya koymak, marksistlerin «teorilerimi, sınıflar üstüne çıkan, profesörce tartışmalar ve «parlak bir başarı»(*> vaadeden tasarılar ve raporlar uğrunda kullanmak olasılığım kesinlikle ortadan kaldıracaktır. Bu, elbette ki değinilen bakış açısı değişikliğinin yalnızca dolaylı bir üstünlüğüdür, fakat eğer bugünkü popülizmin oportünizmin batağına doğru ne kadar dik bir yokuştan aşağı kaymakta olduğu hatırda tutulursa, bu, aynı zamanda çok büyük bir üstünlüktür de. Fakat sorun yalnızca dolaysız üstünlükle sınırlı değildir. Eğer aynı sorunlar, uzlaşmaz sınıf karşıtlığı teorisine uygulanışları içinde ortaya konurlarsa [ve bu, elbette ki, Rus tarihininki ve bugününün «gerçeklerinin yeniden gözden geçirilişimi gerektirir], o zaman bunlara verilen cevaplar, belli sınıfların hayati çıkarlarının bir formülasyonunu sağlayacaklardır; bu cevaplar, bu ilgili sınıflarca ve ancak bu sınıflarca pratik bakımdan kullanılma(**) amacı taşıyacaklar; bu cevaplar, bir mark, sistin çok güzel söylediği gibi, «aydının dar çalışma odasından» kurtulup, en yüksek derecede gelişmiş ve saf biçimlerindeki üretim ilişkilerinde bizzat yer alanlara doğru, «ipliğin kopmasından» en güçlü şekilde etkilenenlere ve onlar olmadan yapamayacakları için «ideallere» ihtiyaç duyanlara doğru gideceklerdir. Sorunların bu türde ortaya konuluşu, bütün bu eski sorunlara —vergiler, pasaportlar, göçler, bölge idare meclisleri vb.— «toplum»umuzun tartıştığı ve yorumladığı, sakız gibi tekrar tekrar çiğnediği, çözdüğü ve tekrar çözdüğü ve şimdi artık onun için bütün tadım kaybetmeye başlayan bütün bu sorunlara yeni bir hayat verecektir.
Demek oluyor ki, soruna nasıl yaklaşırsak, yaklaşalım, ister Rusya’da hüküm süren ekonomik ilişkiler sisteminin içeriğini, ve bu sistemin tarihsel bağlan ve emekçilerin çıkarlarıyla olan ilişkileri içindeki çeşitli biçimlerini inceleyelim, isterse «ipliğin kopması» sorununu ve bu «kopmanın» nedenlerini inceleyelim, her iki durumda da tek bir sonuca, «hayattan farklılaşmış emeğin» içinde yaşadığımız çağın önümüze çıkardığı tarihsel görevinin büyük önemi sonucuna, bu sınıfın düşüncesinin evrensel önemi sonucuna varıyoruz.