Header Ads

Header ADS

Bir ekonomi felsefe­si olarak popülizm - 6

Lenin

Beşinci Bölüm’e geçelim. Yazar burada, «bir ekonomi felsefe­si olarak popülizm»in genel bir tanımını vermektedir. Bay Struve’ ye göre «popülistler, doğal ekonominin ve ilkel eşitliğin ideolog­larıdır (167).

Biz bu tanımı kabul edemeyiz. Burada, I. Bölümde ileri sürü­len ve popülistlerin küçük - üreticinin ideologları olduklarını is­patlayan görüşleri tekrarlamayacağız. Biz o bölümde, küçük - üre­ticinin maddi yaşam koşullarının, «patronlar»la «işçiler» arasın­daki geçici ve aracı durumunun, tam da nasıl popülistlerin uz­laşmaz sınıf karşıtlıklarını anlamamalarına ve programlarındaki ilerici ve gerici noktaların saçma karışımına yol açtığını göster­miştik.

Burada yalnızca, küçük - üreticinin birinci, yani ilerici yanı­nın, popülizmi Batı Avrupa demokrasisine yaklaştırdığını ve bu nedenle kırk yılı aşkın bir süre önce Fransız tarihindeki olaylarla ilgili olarak verilmiş o parlak demokrasi tanımının ona tam ola­rak uygulanabileceğini ekleyelim :

«Demokrat, küçük - burjuvaziyi, yani bağrında iki sınıfın çı­karlarının aynı zamanda karşılıklı olarak birbirlerini körelttiği bir ara sınıfı temsil ettiği için, kendini genel olarak uzlaşmaz sı­nıf karşıtlığının üstünde sanır. Demokratlar, karşılarında ayrıca­lıklı bir sınıfın bulunduğunu teslim ediyorlar, ama onlar kendile­ri, ulusun bütün geri kalanlarıyla birlikte, halkı oluşturuyorlar. Onların temsil ettikleri şey halkın haklarıdır; onları ilgilendiren şey halkın çıkarlarıdır. Buna bağlı olarak... farklı sınıfların çıkar­larını ve konumlarını incelemek ihtiyacı duymazlar. Kendi öz ola­naklarını da eleştirel bir gözle tartmak ihtiyacını duymazlar

Eğer uygulamada kendi çıkarlarının ilgi çekici olmadığı ve güç­lerinin güçsüzlük olduğu ortaya çıkarsa, o zaman kabahat ya bö­lünmez halkı farklı düşman kamplara bölen zararlı safsatacılar­dadır (*)... ya herşey uygulamadaki bir ayrıntı yüzünden mah­volmuştur, ya da beklenmedik bir rastlantı, bu sefer işi boz­muştur. Hangi durumda olursa olsun, demokrat, en yüz kızartıcı bir yenilgiden, o savaşa girdiği zaman ne kadar masumduysa o kadar lekesiz olarak, kendisi ve partisinin eski görüş açısını bı­rakması gerektiğinden değil de, tersine, koşulların ona uyacak kadar olgunlaşması gerektiği için, mutlaka kazanacağına duydu­ğu yeni kazanılmış bir inançla çıkar.» (ihm entgegenzureifen ha- ben. 18. Brumaire, S. 39).

Yazarın kendisinin aktardığı örnekler, popülistleri doğal eko­nominin ve ilkel eşitliğin ideologları olarak göstermenin yanlış­lığını ispatlamaktadırlar. Bay Struve, «Bay N.—on’un bugüne ka­dar Vasilçikof’u liberal bir ekonomist olarak adlandırması, bir gariplik olarak belirtilmelidir» (S. 169) demektedir. Eğer bu ad­landırmanın gerçek özünü incelersek, hiç de garip olmadığını gö­receğiz. Vasilçikof’un programında ucuz ve geniş çaplı kredi ta­lebi vardır. Rusya’daki gibi kapitalist bir toplumda, kredinin yal­nızca burjuvaziyi güçlendireceğini, yalnızca «kapitalist ilişkilerin gelişmesine ve pekişmesine» (Taslaklar, S. 77) yolaçacağını Bay N.—on görmemezlik edemez. Teklif ettiği pratik önlemlerle, Va- silçikof, bütün popülistler gibi, yalnızca küçük - burjuvazinin çı­karlarını temsil etmektedir. Bunun hakkında garip olan tek şey, Bay N.—on’un, Rnskoye Bogatstvo yazarlarıyla yanyana oturur­ken, bunların tam da Prens Vasilçikof türünden küçük «liberal ekonomistler» olduklarını «bugüne kadar» farketmemiş oluşudur. Ütopik teoriler, pratikte kendilerini küçük - burjuva ilerlemesiyle kolayca bağdaştırırlar. Popülizmin bu tasviri, verilmiş - toprakla­rın herkese dağıtımının saçma olduğunu kabul eden ve «çalışan halka ucuz krediler sağlanmasını» tavsiye eden Golovaçov tara­fından daha da doğrulanmaktadır. Bu «hayret verici» teoriyi eleş­tirirken, Bay Struve, teorinin saçmalığına dikkati çekmekte, fa­kat onun küçük - burjuva içeriğini farketmemiş görünmektedir.

Beşinci bölümden sözederken, biz de Bay Şçerbina’nın «or­talama ihtiyaçlar yasası» üzerinde durmadan edemeyiz. Bu, Bay Struve’nin, VI. Bölüm’de apaçık ortada duran Malthus taraftar­lığını değerlendirme bakımından önemlidir. {Sözkonusu} «yasa» şöyledir : Köylüleri, verilmiş - toprağa göre sınıflandırdığınızda, köylü ailesi ihtiyaçlarının ortalama büyüklüğünde (yani, çeşitli ihtiyaçlar dolayısıyla yapılan harcamaların ortalama büyüklüğün­de) çok küçük bir dalgalanma (guruptan guruba) elde edersiniz; Bay Şçerbina bu harcamayı nüfus başına hesaplamaktadır.

Bay Struve, bu «yasamn», «muazzam derecede önemli» oldu­ğunu memnunlukla vurgulamakta ve çünkü, bu yasa Malthus’un «herkesçe bilinen», «nüfusun yaşama standardı ve çoğalması, el­lerinde bulunan geçinme araçları tarafından belirlenir» yolunda­ki yasasını doğrulamaktadır demektedir.

Bay Struve’nin bu yasadan neden bu kadar memnun olduğu­nu anlayamıyoruz. İnsanın, Bay Şşerbina’nın hesaplamalarında nasıl olup da bir «yasa» ve üstelik «muazzam derecede önemli» bir yasa görebildiğini anlayamıyoruz. Farklı köylü ailelerinin ya­şama tarzlarının çok önemli derecede farklılaşmadığı yerlerde, eğer köylüleri guruplara göre sınıflandırırsak; özellikle eğer, gu­ruplara göre bölmeyi yaparken, buna temel olarak, ailenin yaşa­ma standardının hiç de doğrudan bir göstergesi olmayan (çünkü verilmiş - toprak kiraya verilebilir veya ayrıca ek toprak kirala­nabilir) ve aüede eşit sayıda vergilendirilebilen üyesi bulunan hem zengin hem de yoksul köylünün eşit derecede elde edebile­ceği, verilmiş - toprağın büyüklüğünü alırsak, çok az farklılık gös­teren ortalamalar elde edeceğimiz tamamen doğaldır. Bay Şçer- bina’nın hesaplamaları onun yalnızca yanlış bir sınıflandırma yöntemi seçtiğini ispatlamaktadır. Eğer Bay Şçerbina burada bir ya­sa keşfettiğini düşünüyorsa, bu çok tuhaftır. Burada, sanki in­san, toprağın başkasına kiraya verilmesine, «dışarda yapılan iş­lere», köylünün toprak ağasına ve toptan satın alıcıya olan bağım­lılığına hiç aldırmadan «köylünün elindeki geçim araçları» hak­kında hüküm verebilirmiş gibi, Malthus yasasının doğrulanmasını bulmak da aynı derecede tuhaftır. Bay Şçerbina’nın bu «yasası» hakkında (fiay Şçerbina’nın bu «yasayı» yorumlama biçimi, yaza­rın kesinlikle hiçbir şeyi ispat etmeyen kendi ortalama rakamla­rına inanılmayacak kadar büyük önem verdiğini göstermektedir! Bay Struve şunları söylemektedir. «Bu durumda ‘halk üretimi’ yalnızca ücretli emek kullanmadan yapılan üretim anlamına ge­lir. Üretimin bu şekilde örgütlendiği yerde ‘artık - değerin’ üreti­cinin elinde kalacağı kuşku götürmez» (S. 176). Ve yazar bunun, emek üretkenliğinin düşük olduğu yerde, bu tür «halk üretimi» temsilcisinin işçiden daha kötü yaşamasını önlemediğine işaret et­mektedir. Yazar Malthus teorisine kapılmış ve bu onu -belirtilen Tezi yanlış formüle etmeye götürmüştür. Tüccar ve tefeci serma­yesi her Rus köyünde emeği kendisine bağımlı kılmakta ve —üre­ticiyi bir ücretli işçiye dönüştürmeden— onu, sanayi sermayesi emekçiden ne kadar koparıp alıyorsa, o kadar çok artık - değer­den yoksun bırakmaktadır. Bay Struve, daha yukarıda haklı ola­rak, üreticiyle tüketicinin arasına kapitalistin adım attığı andan itibaren —tamamlanmış malı bağımsız (görünürde bağımsız) üre­ticiden satın alsa bile, (S. 99 ve dipnot)— kapitalist üretimin or­taya çıktığını ve Rusya’nın «bağımsız» üreticileri arasında bir ka­pitalist (tüccar, toptan alıcı, kulak v.b.) için çalışmayanları bul­manın hiç de kolay bir iş olmayacağını belirtmişti. 

Popülistlerin en büyük hatalarından biri, Rus toplumsal ekonomisinin kapitalist örgütlenmesiyle tüccar sermayesinin kırdaki mutlak egemenliği arasındaki çok yakın ve çözülmez bağı görmemeleridir. Bu neden­le yazar, «popülist baylar tarafından kullanıldığı anlamda, ‘halk üretimi’ kelimelerinin bileşimi herhangi bir gerçek tarihsel düze ne uygun düşmemektedir. Bizde Rusya’da 1861’den önce ‘halk üretimi’ feodal düzene sıkı sıkıya bağlıydı ve 1861’den sonra meta ekonomisinde halk üretiminin saflığını bozmaktan başka çaresi olmayan, hızlı bir gelişme olmuştur.» (S. 177) dediğinde tamamen haklıdır. Popülist, üreticinin üretim araçlarına sahip olmasının Rus hayatının yıllardır süregelen temeli olduğunu söylediğinde, yalnızca kendi ütopyasına uydurmak için tarihi çarpıtmaktadır ve bunu da kelime oyunlarıyla yapmaktadır. Serflik koşullarında, toprak ağası, angarya hizmetinde bulunabilmesi için, üreticiye üretim araçları sağlardı; verilmiş - toprak bir tür mal cinsinden ücretti, artık - ürüne el koymanın «yıllardır süregelen» aracıydı. Serfliğin ortadan kaldırılması hiç de üreticinin «kurtulması» an­lamına gelmemiştir; ancak artık - ürünün biçiminde bir değişme demektir. Diyelim, İngiltere’de serfliğin yıkılması gerçekten ba­ğımsız ve özgür köylülerin ortaya çıkmalarına yol açarken, biz de­ki Reform o «utanç verici» feodal artık - üründen «özgür» burju­va artık - değerine geçişi derhal etkilemiştir.
Blogger tarafından desteklenmektedir.