DOĞU SORUNU VE BASIN – İNGİLTERE’YLE RUSYA’NIN NOTALARI - Marks
Londra, Salı, 2 Ağustos 1853
Kimi, Rusya’nın girişimleri hakkında Fransız ve İngiliz kamuoyunu yanıltmak amacıyla Rus ajanlar tarafından, kimi borsa oyunları için Paris’ten gönderilmiş talimatlar çerçevesinde Viyana ve Berlin’de uydurulmuş, birbiriyle çelişkili, Doğu olaylarıyla ilgili haberler selinin, gazete sütunlarını basmadığı gün olmuyor. Bugünkü Morning Postgazetesinde çıkan bir haber, bu palmerstıncı gazete, bu tür tehditleri, bugün öne sürüp yarın geri almak suretiyle hayli kötüye kullanmamış olsaydı, üzerinde ciddî olarak durmaya değerdi. Haber şu:
“10 Ağustosa kadar tüm sorun, barışçıl yoldan sonuca bağlanmış olacak, aksi halde, birleşik donanmanın İstanbul Boğazına, belki de Karadeniz’e girmesi emredilecek. Sabırlı görüşmelerin yerini etkin önlemler alacak ve tehlike tehdidi, güvenliği sağlama alıcı, kuvvetli girişimleri artık durduramayacak. Çar, şimdi öne sürülen öneriyi kabul ederse, ilk koşul, prensliklerin derhal boşaltılması olacak.”
The Morning Post bunun ardından, geçen ayın 24’ünde İngiltere, Fransa, Avusturya ve Prusya’nın, St. Petersburg’a verilen notanın kapsadığı koşullar üzerinde birleştiklerini yazıyor.78 Ne var ki, bu iddia, Lord Clarendon ve Lord John Russell’ın sadece ortak bir İngiliz-Fransız notası olduğu şeklindeki sözleriyle çelişmekte. Üstelik Fransız basını da böyle bir durumun sözünü dahi etmedi. Ancak bu haliyle bu haber gene de en azından, hükümette bulunan Palmerston’ın partisi tarafından, Sayın Aberdeen’e, 10 Ağustosta yanıtlaması gereken bir ültimatom verildiğini gösteriyor.
Sanki Viyana ve İstanbul’da yeteri kadar konferans yapılmamış gibi, National Zeitung’dan,79 şimdi Berlin’de de konferans toplanacağını öğreniyoruz. Rus imparatoru bu konferans için gerekli “iç”i sağlamak amacıyla bir açıklama yaptı, dinsel bağlantılarının maddî güvencesi olarak prenslikleri işgal altında tutma durumundan vazgeçmeyi yürekten istediğini, ama şimdiki işgal durumunun giderleri için kefalet olmak üzere prenslikleri elde tutmak zorunda bulunduğunu bildirdi. Bir yandan Prens Gorçakov, prensliklerin meşru yöneticilerine karışmaktan Rusya’nın geri duracağını açıklarken, bir yandan çar, bir kararname çıkararak, Eflak ve Buğdan voyvodalarını, Türk hükümetine vergi ödemekten, hatta Türk hükümetiyle herhangi bir biçimde haberleşmekten yasaklıyor. Bu karar üzerine Eflak voyvodası Bükreş’teki Rus Konsolosuna yanıtı şu oldu: Voyvoda aynı vergiyi Rusya’ya tekrar ödemek zorunda olduğuna göre, c’est de l’argent perdu.[71]
Dünkü Patrie gazetesi, Babıâliye verilen şeref sözünde durulmayarak, Rus askerlerinin Tuna Prensliklerine karşı fethedilmiş bir ülkeye davranır gibi davrandıkları ve sayısız zorbalığa başvurdukları şeklindeki şikayetleri çara bildirmek üzere, Buğdan boyarlarından en etkin olan üçünün, voyvodanın özel izniyle Yaş’tan Petersburg’a hareket ettiklerini haber veriyor. Ruslar kuşkusuz, kendilerini prensliklerde popüler hale getirmek suretiyle propaganda yapmanın yollarını arıyorlar diye suçlanamazlardı.
Ruslar, daha önceki gibi, gösterişli bir biçimde silahlanmaya devam ediyor. Hamburger Nachrichten,80 Petersburg, 23 Tem-muz tarihini taşıyan şu imparatorluk bildirisini yayınlamakta:
Tanrının İnayetiyle Biz Nikola I,
1 (13) Ağustos 1834 günlü bildirimizle çarlık ülkesinin belli bölümlerinde yapılan yıllık askere çağrılar düzenledik. Bugün de buyruğu veriyoruz:
1. Kara ve deniz kuvvetlerimizin tamamlanması için, 1852 yılında çarlığın batı kısmında yapılmış olduğu gibi, aynı şekilde, bundan sonraki, onuncu kısmî askere çağrıyı çarlığın doğu kısmından da 1.000 kişiden 7 kişi olarak uygulayacağız.
2. Bundan başka, doğu kısmı illerinde, beher 1.000 kişiden 6’sının askere çağrılmasını, daha önce bunun yansı olarak 3 kişi üzerinden yapılmış olduğu için, tamamlayacağız.
3. 31 Ekim 1845 ve 26 Eylül 1846 bildirilerimizle kötü hasat yüzünden askere çağırmalar ertelenmiş olan Pskov, Vitebsk, ve Mohilev illerinde 1853 yılına mahsus askere çağırma 1.000 kişi başına 3 kişi oranında yapılacak, ve Vitebsk ile Mohilev illerindeki Yahudilerden, diğer illerin Yahudilerinde olduğu gibi, 1.000 kişi başına 10 kişi çağrılacaktır.
4. Askere alma 1 Kasımda başlayacak ve 1 Aralıkta bitirilecektir.
Petrograd’da yayınlanmıştır.
I. Nikola[72]
Bildiriyi, bu yeni ve olağanüstü asker kaydının ayrıntılarını düzenleyen iki hükümet kararnamesi izliyor. Yukarda belirtilen bölgelerin yanısıra, üçüncü bir hükümet kararnamesine göre odnodvorzi81 ve Kiev, Podoliya, Volhyniya, Minsk, Grodno, Vilna ve Kovno bölgeleri kentleri halkından da asker devşirilecek.
Hamburg muhabiri şu haberi veriyor:
“Çarlık içerisinde silahlanmaya ara verilmeden devam edilecektir. 4. Kolordunun ihtiyat taburu Tula yakınında toplanacaktır. Günlük bir emirden öğrendiğimize göre, muhafız kıtaları ve süvariler, Gaçina’dan uzak olmayan Krasnoe Selo ve Pudoş yakınındaki kamplarda bulunmaktadırlar. 100.000 kişi tutan bu iki kolordunun sahra manevraları sürdürülmektedir.”*
16 Temmuz tarihli Stockholm gazetesi Post Zeitung, Rus imparatorunun, yirmi savaş gemisiyle onbeş firkateynden oluşan Baltık filosunun silahlandırılmasını ve donatımının tamamlanmasını emrettiğini bildiriyor. 29 Temmuz tarihli Kölnische Zeitung şu haberi vermekte:
“Danimarka-İsveç donanması, daha önceden saptanan manevralarını tamamlamadan önce aldığı bir buyrultu üzerine derhal Baltık Denizine dönmüş bulunuyor.”
Fransız gazeteleri ve bugünkü The Morning Chronicle, Ame-rika’nın babıaliye para ve fiilî yardım önerdiğini bildiren, 3 Temmuz tarihli Viyana çıkışlı bir telgraf haberine yer veriyorlar.
Rusya’nın, kötü bir hasat olasılığıyla birleşen tehdit edici davranışlarının Kıta Avrupası insanının kafasında yarattığı izlenimi, The Economist’in şu satırları çok iyi yansıtıyor:
“Çar, Avrupa’nın devrimci ruhunu umutlandırdı, yaşama döndürdü, Avusturya’da, İtalya’da, Fransa’da fesat girişimleri olduğunu okuyoruz; yeni devrimci karışıklıklar olabileceği düşüncesi, hükümetlerin savaşa girmesinden daha fazla endişe yaratmaya başlıyor.”
Şimdiye kadar 4.000 kişinin koleraya yakalandığı, en azından 15.000 kişinin ayrılmak üzere pasaport için başvurduğu [sayfa 103] Kopenhag’da kolera korkusuyla, yakınlarda buraya gelen, Danimarkalı, iyi haber alan bir beyefendinin bana söylediğine göre, kralın, veraset kararnamesinin parlamentodan geçmesi, anca pasif kalmak suretiyle bunalımdan kaçınılabileceğini uman çok sayıda eydermenin82 oylamaya katılmamasıyla mümkün oldu. Ne var ki, düşündükleri bunalım, bahşedilen anayasa biçiminde sökün etti. Bu anayasa, Danimarka Tacının, Tahta Veraset sorunundaki son zaferini, sayesinde kazandığı “Köylülerin Dostları” partisini83 özellikle hedef almış bir anayasadır. Bu konuya başka bir mektupta değineceğim için burada sadece, Danimarka hükümetinin, Birleşik Diyet’e (Landhing ve Volksthing birlikte), önerileri üzerinde büyük devletlerle alıp-verdiği notaları sunmuş olduğunu söylemekle yetineceğim.
Bu notalardan, özellikle şu sırada, en ilgi çekici olanları, İngiltere’nin notasıyla, Rusya’nın notasıdır. “Sessiz” Clarendon yalnızca kralın mesajını onaylamakla kalmıyor, üstelik Danimarka hükümetine, genel oy ilkesini kapsayan, Lordlar Kamarasına yer vermeyen eski demokrat anayasayla, işlerin sürgit yürümeyeceğini de, üstü kapalı biçimde duyumsatıyor. Sessiz Clarendon, böylece, Rusya’nın ekmeğine yağ sürercesine, Danimarka’da coup d’état’yi tavsiye ve destekleme girişiminde bulunmuştur. Kont Nesselrod’un Baron Angern Steinberg’e yazdığı, 8 Mayıs 1852 tarihli Rus notası, Londra Antlaşmasının maddelerini ortaya koyduktan sonra şu sonuca varıyor:
“8 Mayıs tarihli antlaşma, resmen, Veraset Yasasının kaldırılması zorunluluğunu getirmiyor. Ancak devletler, doğal olarak, amaca yasama yoluyla ulaşılmasında yeterli araçların seçimini haşmetmeapları Danimarka kralına bırakmışlardır. Haşmetmeapları, egemenlikleri altındaki devletler için bir veraset sistemi koyma niyetinde olduklarını belirtmişlerdir. Bu veraset sistemine göre, Friedrich II’nin soyundan gelme erkek çocuk kalmazsa, Veraset Yasasının 27’nci ve 40’ncı maddelerinden doğan hak iddiaları geçersiz kalacak, Glücksburg Prensi Christian, Danimarka tacının ona ve Hesse Prensesi Louisa ile evliliğinden doğacak erkek çocuklarına geçmesi kaydıyla, tahta çıkacaktır. 4 Ekim 1852 günlü kraliyet bildirisi bu şekildedir. Bildiri, hiç değilse Kraliyet Yönetimi bakımından karşılıklı görüşmelerin esaslarını oluşturan görüşleri belirtmektedir. Kraliyet Kabinesi, bu bildiriyi, hiçbir sınırlama kabul etmeyen bir bütün saymaktadır; çünkü bize öyle geliyor ki, Veraset Yasasının 27-40. maddelerinin iptali, yalnız Prens Christian von Glücksburg ve ardıllarını tahta çağıran antlaşmaların değil, aynı zamanda antlaşmanın önsözünde saptanmış ilkelerin de [sayfa 104] vazgeçilmez gerekli bir sonucu ve koşuludur: yani o anda Danimarka’nın egemenliği altındaki bütün topraklarda miras yoluyla ardılları belirleyen bir düzen, sözkonusu krallığın bütünlüğünü güvence altına almanın en iyi yoludur.
“Antlaşmanın II. maddesinde, Danimarka Krallığının bütünlüğü ilkesini sürekli olarak tanıdıkları belirtilmiştir. ... Geçen yıl üzülecek kadar çok olan karışıklıkların yeniden meydana gelmesini birleşmiş güçleriyle önleme amaçlarını zaman yitirmeden bildirmişlerdir. ... Prens Christian von Glücksburg’un erkek ardılları söndüğü takdirde, Haşmetmeap Kayserin sözkonusu prens lehine vazgeçmiş olduğu haklan kayıtsız şartsız yeniden tesis edilecektir. Ancak, gerek Danimarka Kralına açıkça tanınmış girişimler, gerek sözü edilen olasılıkların meydana gelmesi durumunda, üç büyük devletin işbirliği Danimarkalı yurtseverlere, kendi hayallerinden başka yerde var olmayan tutkulu planlarına ve niyetlerine karşı bundan böyle bir güvence sağlamaktadır.”[73]
Rusya Veraset Yasasının, 8 Mayıs protokolüyle öngörülen biçimde, geçici olarak askıya alınmasını, sürekli bir erteleme olarak düşünmemizi, Rus imparatorunun kesin istifasının geçici bir istifa olduğunu, ama Danimarkalı yurtseverlerin, bundan böyle ülkelerinin bütünlüğünün Avrupalı devletler tarafından korunacağına güvenebileceklerini telkin ediyor. 1841 Antlaşmasından bu yana, Türkiye’nin bütünlüğünün nasıl korunduğunu görmüyorlar mı?
New-York Daily Tribune
n° 3847, 16 Ağustos 1853