Header Ads

Header ADS

Komintern - Türkiye ve Trakya Sorunu

H. Kabakçıyef
BALKANLARDA DURUM
6 Ocak 1923
Dördüncü Komünist Balkan Konferansının daha geçen yılın Mayıs ayında Sofya'da toplanabilmesine karşılık, Beşinci Konferan s,Balkanları kasıp kavuran beyaz terör yüzünden 12 Aralıkta yurt dışında , Moskova'da toplanmakzorunda kaldı . Son aylarda Balkanlarda meydana gelen olayların aşağıdaki özeti, Kabakçiyef yoldaşın Konferansa sunduğu rapordan alınmıştır.
Yazı Kurulu

Ulusal Türk ordularının başarıları İngiltere'nin sömürgeler üzerindeki egemenliğini sarstı, tüm Doğu halklarının özgürlük mücadelesini canlandıran itici bir güç oldu. İstanbul ve Anadolu'da, Avrupa emperyalizmine karşı mücadelede, Balkan halklarının doğal müttefiki olacak bağımsız bir  Türkiye'nin kurulması, Avrupa emperyalizminin sömürgeleştirdiği Balkan halklarının son derece yararınadır.

Komünist Enternasyonal ve komünist partileri, tüm sömürge ve yan-sömürge halklarının emperyalizme karşı mücadelesini destekler. Balkan komünist partileri de, Avrupa emperyalizmine karşı çıktığı, dolayısıyla da devrimci bir nitelik taşıdığı sürece Türk ulusal hareketini desteklemektedir ve desteklemeye devam edecektir. Ama bu hareket yabancı halkları istila etmeye, boyunduruk altına almaya başladığı an, yani Türkiye, Boğazlar ve İstanbul üzerindeki egemenliğiyle yetinmeyerek Trakya'yı da istila etmeye kalkıştığı an, bu harekete kararlıkla karşı çıkacaklardır. Türkiye Komünist Partisi milli hareket karşısında tam bağımsızlığını korumalıdır.

Türkiye Komünist Partisi Türk milli burjuvazisini teşhir etmeli, hem Türk ·burjuvazisinin sömürücü siyasetine karşı hem de burjuvazinin yabancı halkları boyunduruk altına almaya, Avrupa emperyalizmi ile anlaşmaya yönelik her türlü çabasına karşı mücadele etmelidir. Milli Türk ordularının Balkanlara yaklaşması, Trakya üzerinde egemenlik sorununu yeniden ön plana çıkartmıştır. Yunanistan, Batı Trakya'ya egemen olmak ve bu egemenliğini her ne pahasına olu rsa olsun korumak istiyor. Bulgaristan, Trakya'nın -özerkliğini talep ediyor, ama bu özerklik maskesi altında ilhak girişiminde bulunuyor. Gerek Yunan burjuvazisi gerekse Bulgar burjuvazisi Trakya'yı istila emelleri gütmektedirler.

Onlar, Trakya'da yaşayan halklann bağımsızlığının ve özerkliğinin düşmanlarıdır. Balkan komünist
partileri, özellikle Bulgaristan ve Yunanistan Komünist Partileri, Trakya'da yaşayan halkların milli, özgürlük ve özerklik mücadelesini destekleyecek, bu halkların milli bağımsızlığa ancak işçi ve köylülerin devrimci mücadelesi yoluyla, ancak Federal Balkan Sosyalist Sovyetler Cumhuriyetini gerçekleştirerek kavuşacaklarını açıkça belirteceklerdir. öte yandan bu komünist partileri, Yunanistan ve Bulgaristan'ın Trakya üzerindeki istilacı emellerini her zaman teşhir edecek ve bu tür girişimlere karşı amansızca mücadele edeceklerdir.

III. Lozan Konferansı
Lozan Konferansı, emperyalist devletlerin öncelikle de İngiltere ve Fransa'nın Türkiye'ye ve Balkan!nra karşı güttükleri istilacı hedefleri yeniden sarJtama olanağı verdi. Emperyalist savaştan sonra İngiltere'nin ve Fransa'nın Yakın Doğu siyaseti anahatlarıyla şöyledir:

Deniz ve kara gücüne dayanan İngiltere. ba.şııra düşmanları olan emperyalist Almanya ile Ruc:ya'nm
. Yakın Doğuda uğradığı yenilgiden de yararlanarak Bo­ ğazları ve İstanbul'u ele geçirmeyi, böylece Türkiye'yi parçalayarak onu Balkanlarda ve Anadolu'da kendi egemenliğine sokmayı amaçlıyor; bunun yanısıra Asya'daki sömürgeleri üzerindeki etkisini de güvence altına almaya çalışıyor. Fransa, Türkiye'nin bölünmesini istemiyor. Çünkü alacaklarını ve Türkiye'ye yaptığı yatırımları korumayı düşünüyor; Türkiye'yi iktisadi ve ·mali açıdan ele geçirerek onu sömürgeleştirmek istiyor.Fransa ile İngiltere'nin emperyalist çıkarları arasındaki bu zıtlık, Türkiye'ye karşı uyguladıkları siyasetteki çelişkiyi açıklamaktadır.

Ama Türkiye tam bağımsız bir devlet olma isteğini dile getirir getirmez, tüm kapitülasyonları, mali denetimi büyük kapitalist devletlere olan her türlü bağımlılığı silkip atma yoluna gider gitmez, İngiltere ile Fransa arasındaki bu düşmanlık da derhal geri plana düştü. İngiltere ve Fransa, Türkiye'nin sırtından geçici bir birlik kurdular. Buna göre İngiltere, Almanya'nın Fransa tarafından sömürüimesi ve ona tabi olması ko­nusunda, ayrıca tazminatlar sorununda ödiin veriyor,buna karşılık Fransa, İngiltere'nin Boğazlar ve İstanbul'u işgal etmesini kabul ediyor. Büyük emperyalist devletler isteklerini uygulayabilmek amacıyla Lozan Konferansında birleşiyorlar.

İngiltere, "Boğazların serbestliği" şiarıyla Boğazların ve İstanbul'un tek hakimi olmak, Karadeniz'i bir ingiliz gölüne dönüştürmek istiyor. Böylece hem Sovyet Rusya'ya karşı mevzilerini sağlamlaştıracak hem de Yakın Doğudaki sömürge egemenliğini güvence altına almış olacak. 

Boğazların İngiltere tarafından işgal edilmesi, Karadeniz kıyılarında yaşayan halkların, dolayısıyla özellikle Balkan halklarının çıkarları ve bağımsızlığı açısından korkunç derecede büyük bir tehlike oluşturmaktadır. Bu nedenle Balkan halkları, Türkiye'nin Avrupa emperyalizmine karşı bağımsızlık için verdiği mücadeleyi desteklemek zorundadırlar. Balkan halkları, Boğazların ve İstanbul'un Türklere verilme sini ve Karadeniz'in emperyalist devletlerin savaş filolarına kapatılarak kıyılarında yaşayan halka ait olmasını talep etmelidirler.

Cenevre'de olduğu gibi Lozan'da da emperyalizme karşı mücadele eden ezilen halkların safında yer alan tek devlet Sovyet Rusya oldu. Bu gerçek Balkan halklarına, kendilerini Avrupa emperyalizminin aleti durumuna düşüren burjuvazi ve hanedanlarının siyasetine kararlılıkla karşı çıkma ve Sovyet Rusya'yı savunmak zorunda olduklarını gösterdi. Bu gerçek onlara, milli kurtuluş mücadelesinde Balkan halklarının biricik desteği yüce SOvyet Rusya Cumhuriyeti ile ittifak yapması için , kendi hükümetlerini sıkıştırmaları gerektiğini gösterdi.

Intemationale Presse Korrespon.denz,
6 Ocak 1923, Sayı 4, s. Z - 26.
Blogger tarafından desteklenmektedir.