Header Ads

Header ADS

Moskova işçi ve Köylü Temsilcilerinin Bir Genel Toplantısında Konuşma

28 Şubat 1921
Pravda, No. 46 2 Mart 1921 
Lenin

İçerdeki duruma geçmeden önce çok tabii büyük ilgi ve derin endişe uyandıran bir konu-, mil­letlerarası alanda dikkati çeken gelişmeler üzerinde durmak isterim. Uzatmamak için yalnız üç konuya değineceğim. Birincisi, burada Moskova'da Türk dele­geleriyle başlı yan görüşmelerdir. 

Görüşmelere başlanmış olması özellikle memnunluk uyandıran bir ol­gu; çünkü Türk hükümetinin temsilcileriyle dolaysız görüşmeleri önleyen bir çok engeller vardı; şimdi burda Moskova'da bir anlaşmaya varma fırsatı belir­diğine göre, aramızda daha sıkı bir ilişki ve dostluğun temellerinin atılacağına eminiz. Muhakkak ki bu, diplomatik dalaveralarle başarılmıyacak (o alan­ da düşmanlarımızın bizden üstün olduklarını kabul­den çekinmiyoruz). Birkaç yıldır her iki milletin de emperyalist devletlerin elinden çekmediği kalmamıştır; bizi başanya götürecek olan i şte bu gerçektir. Benden önce konuşanlardan biri, emperyalist dev­letlerden ayrı düşüp bir başımıza kalmanın zararla­ rından söz etti. Ama ne var ki, bir kurt bir kuzuya saldırdığı zaman kuzuya kurttan ayrı düşmemesini öğütlemenin, pek bir anlamı olmasa gerek. (Gül­meler, alkış). Bugüne dek Doğu halkları emperyalist kurdunun karşısında kuzu gibiydiler, belki; fakat ilk kez Sovyet Rusya gösterdi ki, askeri bakımdan son derece güçsüz olmasına rağmen kurdun ona diş ge­çirmesi o kadar kolay değildir.
Bu örnek, «Bolşevik bozguncuları»na yakınlık duyan yada duymayan bir­ çok millete cazip gelmiştir. Bütün dünya bizden söz ediyor; bu arada Türkiye ile ilgili olarak, bize kötü niyetli bozguncular demişlerdi. Doğrusu bu alanda bugüne kadar hiç bir şey yapabilmiş değiliz; ne ki Türkiye'nin işçileri ve köylüleri, çağdaş milletlerin yağmaya karşı direnişinin hesaba katılmasi ge­reken birşey olduğunu ispat etmişlerdir: Türkiye em­peryalist devletlerce yağma edilmeye öyle bir şid­detle karşı koydu ki, içlerinde en kabadayı olanı bi­le elini ondan çekmek zorunda kaldı. Türk hüküme­tiyle bu görüşmeleri çok büyük bir başarı saymamı­zın nedeni budur. Bizim gizli hiç bir niyetimiz yok. Bu görüşmelerin çok kısıtlı bir çerçeve içinde yürü­yeceğini biliyoruz; ama yine de önemlidirler, çünkü bütün ülkelerin işçileri ve köylüleri onca korkunç en­gele rağmen adım adım birbirlerine yaklaşmaktadır­lar. Bugünkü güçlüklerimizi değerlendirirken akılda tutmamız gereken birşeydir bu ... 

Üçüncü milletlerarası sorun, Kafkasya olayları­dır. Orada son zamanlarda büyük gelişmeler olmuş­tur. Henüz ayrıntıları bilmiyoruz; lakin anlaşıldığı ka­darıyla büyük bir savaşın eşiğindeyiz. Ermenistan'la Gürcistan arasındaki çatışma muhakkak ki bizi te­dirgin etti; çünkü bu olaylar Ermeni - Gürcü savaşını bir ayaklanmaya çevirdi, ve Rus birliklerinin bir ke­simi olaylara karıştı. Şimdiki halde bütün bu olanla­rın sonucu şudur: bize karşı dolaplar çevirip duran Ermeni burjuvazisi için durum tersine dönmüştür; öyle ki en son fakat henüz doğrulanmayan haberle­re bakılırsa, Tifiis'de şura iktidarı kurulmuştur. Ayak­lanmanın Ermenistan'ın tarafsız bölgesinde başladı­ğını biliyoruz. Burası Gürcistan ile Ermenistan ara­sındadır; Gürcistan burasını itilaf emperyalistlerinin rızasıyla işgal etmişti. Menşevikler, özellikle Gürcü Menşevikler Batılı devletlerden ayrı düşmenin zara­rından söz ettikleri zaman, genellikle, herkesten güç­lü olan itilaf emperyalistlerine sırt dayanmayı kaste­diyorlar. Ne ki bazı gericiler ileri kapitalistlerin en büyük hilekarlar olduklarını unutuyorlar, ve kendi kendilerine, şöyle diyorlar: Ermenistan, Ermeni köy­lüleri, vs., yada perperişan Sovyet Cumhuriyeti nasıl olur da dünyanın birleşik emperyalist devletleriyle kıyaslanabilir? Biz ileri kapitalistlere bel bağlıyalım, çünkü dünyanın medeni güçleri onlardır. Gürcü Men­şevikler, kapitalistleri utanmadan savunmalarını iş­te böyle haklı çıkarmaya çalışıyorlar. Ermeni köylülerinin besin ikmal hattı olan yegane demiryolu da onların elindeydi.

Bu konuda Gürcistan'la aramızda gelip giden bütün telgrafları, demeçleri, protestoları okumaya kimsenin sabrı yetmez. Gürcistan'la bir barış antlaşmamız olsaydı, işi mümkün olduğu kadar uzat­maya bakardık. Ama Ermeni köylüleri anlaşma so­rununu o açıdan görmüyorlardı. Sonunda olaylar bu feci ayaklanmaya kadar vardı. Ayaklanma Şubat ba­şında patlak verdi, akıl almaz bir hızla yayıldı, yal­nız Ermenileri değil, Gürcüleri de içine aldı. Ordar: hemen hemen hiç haber aramıyoruz; lakin elimize geçen en son haber bizim düşündüklerimizi doğrula­mıştır. Çok iyi biliyoruz ki Gürcü burjuvazisi ve Gür­cü Menşevikler emekçi halklarından değil, saldırıya geçmek için fırsat kollayan kapitalistlerinden destek alıyorlar. Oysa biz üç yıldır umudumuzu emekçi halka bağladık, ve bu geri kalmış, baskı altında ülkede dahi sonuna kadar öyle yapmakta devam edeceğiz Bütün ihtiyatımızla, ve Kızıl Orduyu güçlendirme yolunda bütün gayretimizle, Kafkasya'da ateşi söndürmek için sonunda mümkün olan her şeyi yapacağız Batıda ispat etmeyi başardığımız şeyi Doğuda do is pot edeceğiz: şura iktidarının gelmesi, milli baskının sonu demektir. Son tahlilde, mücadelenin nereye va­rocoğı buna bağlıdır. Sayılarının üstünlüğü nedeniyle, işçiler ve köylüler kapitalistlerden güçlü oldukla­rını eninde sonunda ispat edeceklerdir.

Lenin
Pravda, No. 46 2 Mart 1921 
Blogger tarafından desteklenmektedir.