Header Ads

Header ADS

Lenin - Bir Yazarın Notları

V. I. Lenin

End of February, 1922
Pravda No. 87, April 16, 1924
Collected Works, Volume 33

Yüksek dağa tırmanmak üzerine; yılgınlığın zararları;  ticaretin faydaları, Menşeviklere karşı tavır vs. 

I - ÖRNEK YOLUYLA

Çok yüksek, dik ve henüz keşfedilmemiş bir dağa tırmanan bir insan düşünelim: Diyelim ki, bu insan inanılmaz zorlukları ve tehlikeleri aşarak, kendisinden önce bu dağa tırmananlardan daha yükseklere çıkmayı başardı, fakat hala zirveye ulaşmış değil. Öyle bir duruma gelmiş ki seçtiği yönde ve izlediği yolda yürümesi sadece zor ve tehlikeli değil, artık düpedüz olanaksızlaşmış. Bu dağcı geri dönmek, aşağı inmek, daha uzun da olsa kendisine zirveye ulaşma olanağı sağlayacak başka yollar ara­mak zorundadır. Hayali dağcımızın dünyada henüz ulaşılmamış bu yükseklikten aşağıya inişi belki de çıkışından daha tehlikeli ve zorludur: kolayca hatalı bir adım atabilir; aşağıya inerken ayağını koyduğu yeri iyice görmesi kolay değildir; yukarıya he­defe doğru tırmanırken içinde bulunduğu özellikle yüksek morale sahip değildir vs. İnsanın kendisini bağlaması ve buz kaz­masıyla, saatler boyu, ayağını koyacak yerler ya da ipi sağlamca bağlayacak yerler oyması gerekir, kaplumbağa hızıyla, hem de gerisin geriye, varılmak istenen hedeften aşağıya doğru hareket etmek zorundadır ve umutsuzca tehlikeli, acı dolu inişin ne za­man sona erip ermeyeceği, yeniden, cesaretle, hızla, daha düz bir yolda ileriye, zirveye doğru gidebileceği biraz daha çok şans vaat eden bir yolun bulunup bulunmayacağı hala bilinmemekte­dir. 

Bu durumdaki bir insanda, ulaşmış olduğu yüksekliğe rağmen yılgınlık anlarının baş göstermesi hiç de anormal olmayacaktır. Ve bu insan,, tehlikesiz bir uzaklıktan, dürbünle ("Smena Vek'çiler"in* dediği gibi) "frenlere basarak iniş" bile deneme­yecek (zira fren iyi hesaplanmış, önceden denenmiş bir taşıtı, önceden yapılmış bir yolu, daha önce sınanmış mekanizmaları gerektirir, oysa burada ne taşıt, ne cadde, önceden denenmiş hiçbir şey yoktur) bu son derece tehlikeli inişi izleyen aşağıdaki insanların çıkardığı bazı sesleri duyabilecek olsa büyük ihtimal­le bu anlar daha çok, daha sık, daha ağır olacaktır. 

* Smena Vek' çiler" -yeni ekonomi politikasının. uygulamaya konmasın­dan sonra, Sovyet iktidarının özünün yoz/aşacağı aldatıcı umuduyla onunla işbirliğini savunan bir grup göçmen burjuva politikacı. 

Aşağıdan duyulan sesler ise garezkar. Birileri memnuniyet­lerini açıkça gösteriyor, acaip sesler çıkarıp bağırıyorlar: Şimdi aşağı yuvarlanacak, müstahaktır, böyle bir delilik yapmasaydın! Diğerleri sevinçlerini saklamaya çalışıyor, aynı Yuduşka Golovlev** gibi yapıyorlar; gözlerini gökyüzüne dikip yazıkla­nıyorlar: Ne yazık ki endişelerimiz doğrulanıyor! Bütün ömrü­müzü akıllıca bir planla bu dağa tırmanma hazırlığına harcamış olan bizler, tırmanışın planımız tamamen hazır oluncaya kadar ertelenmesini istemedik mi? Ve şimdi bu çılgının bizzat vazgeç­tiği (bakın, bakın, geri döndü, iniyor, bir arşın ilerleme olanağı bulabilmek için saatler harcıyor! Biz sistematik olarak itidal ve özen talep ettiğimizde bize ne sözler sarfetmişti!) bu yola karşı böylesine gayretle mücadele ettiysek, bu çılgını böylesine şid­detle mahkum ettiysek ve herkesi bu eylemi tekrarlamama ve desteklememe konusunda uyardıysak, bunu sadece, bu yüce pla­nı hiç tehlikeye atmamak için yaptık, bu dağa tırmanma yüce planına duyduğumuz sevgiden yaptık. 

**Rus hicivcisi Saltykov-Şçedrin' in "Golovle1:ler" adlı öyküsünden ikiyüzlü bir figür. 

İyi ki hayali dağcımız, örneğimizde varsaydığımız koşullar altında, savunduğu düşüncenin bu "gerçek dostları"nın seslerini duyamıyor, yoksa büyük ihtimalle midesi bulanabilirdi. Mide bulantısının ise kafanın dinçliğine ve ayakların sağlam basmasına zararlı olduğu söylenir, hele de bu yüksekliklerde.


II - MECAZİSİZ 

Bir örnek kanıt değildir. Her benzetme topaldır. Bunlar kuş­ku götürmeyen ve herkesçe bilinen doğrulardır, fakat genelde her benzetmenin geçerliliğinin sınırlarını anlaşılır biçimde orta­ya koymak için bunları anımsatmanın zararı yoktur. 

Rusya proletaryası yaptığı devrimle, sadece 1789 ve 1793 . yıllarına kıyasla değil, aynı zamanda 1871 yılına kıyasla da çok yükseklere tırmanmıştır: "Neyi· sonuçlandırdığımız", neyi so­nuçlandıramadığımız konusunda mümkün olduğunca serinkanlı, berrak ve açık bir hesap vermek gerekir: o zaman kafa dine kalacak, mide bulantısı, hayal ve yılgınlık olmayacaktır.

Burjuva-demokratik devrimi şimdiye kadar dünyada hiç olmadığı kadar "temiz" biçimde "sonuna götürdük". Bu, hiçbir gücün artık elimizden alamayacağı muazzam bir kazanımdır. 

En gerici emperyalist savaştan devrimci tarzda çıkışı sonuçlandırdık. Bu da dünyanın hiçbir· gücünün geri alamayacağı bir kazanımdır ve kapitalizm devam ederse gerici emperyalist katliamlar uzak olmayan gelecekte kaçınılmaz olduğu ölçüde daha da değerli bir kazanımdır; fakat 20. yüzyılın insanları, İkinci ve İki buçukuncu Enternasyonal kahramanlarının, döneklerin 1912'de ve 1914-:-1918'de kendilerini ve işçileri kandırdıkları "Basel Manifestosu" gibi şeyleri ikinci bir sefer o kadar kolay yutmayacaklardır. 

Biz, Sovyet tipi devleti yarattık ve böylece dünya tarihinde yeni bir çağ başlattık, bu çağ burjuvazinin egemenliği çağının yerine geçmeye gelmiş olan proletaryanın siyasi egemenliği çağıdır. Bu da -Sovyet tipi devlet ancak birçok ülkenin işçi sınıfının pratik deneyimleriyle "sonuna götürülecek" olmasına rağmen artık geri alınamaz. 

Fakat sosyalist ekonominin temelini bile sonuna kadar götüremedik. Can çekişen kapitalizmin düşman güçleri bunu hala elimizden alabilirler. Bunun apaçık bilincinde olmalı ve bunu açıkça kabul etmeliyiz, çünkü hayallerden (ve baş dönmesinden, hele de yükseklerde) daha tehlikeli bir şey yoktur. Ve bu acı gerçeği itiraf etmekte kesinlikle hiçbir "korkunçluk" yoktur, en ufak bir yılgınlığa dahi neden olabilecek hiçbir şey yoktur, çünkü biz daima Marksizmin gerçeğinin ABC'si olan, sosyalizmin zaferi için ancak birçok ileri ülkenin işçilerinin ortak çabasının zorunlu olduğunu söyledik ve yineledik. Biz ise şimdilik hala yalnızız ve geri bir ülkede, diğerlerinden daha fazla harap olmuş bir ülkede inanılmaz çok şey yaptık. Bu kadar da değil: Devrimci proleter güçlerin "ordusu"nu zarar görmemiş halde koruduk, onun "manevra yeteneği"ni koruduk, bize nerede, ne zaman ve ne ölçüde geri çekileceğimizi (daha sonra güçlü bir sıçrama yapmak için); sonuna kadar götürülmemiş işe nerede, ne zaman ve nasıl yeniden kol­ları sıvayacağımızı soğukkanlılıkla hesaplamamızı sağlayan zihin berrak lığımızı koruduk. Sosyalist ekonominin temellerini tamamlamak gibi tarihi bir "girişim"in (hem de bir küçük köylü­ler ülkesınde), hata yapmadan, geri çekilmeden, bitirilmemiş ve yanlış yapılan ışlere tekrar tekrar yeniden başlamadan sonuna kadar gelebileceğini sanan komünistlere kesin yitirilmiş in­sanlar gözüyle bakmak gerekir. Ne hayallere, ne de yılgınlığa kapılan, bu zorlu göreve girişirken tekrar tekrar "ta baştaş başlamak için organizmanın gücünü ve esnekliğini koruyan komü­nistler ise yitirilmemiştir (ve büyük ihtimalle hiçbir zaman da yitirilmeyeceklerdir).
 
Ve yanıbaşımızda, tüm dünyada, bizden bin kez daha zen­gin ve askeri olarak güçlü daha ileri. ülkeler, övgüler yağdırdıkları, çok iyi bildikleri, yüzyıllardan beri sınanmış. "kendi" kapitalist ekonomi alanlarında gerilemeye devam ederken , tüm ha­rap olmuşluk, yoksulluk, gerilik ve açlığımıza rağmen sosyalizmi hazırlayan ekonomi alanında şu ya da bu noktada ilerleme­ye başladığımız için, en ufak da olsa herhangi bir yılgınlığa düşmemize bir o kadar az izin vermeliyiz, bunun için bir a kadar az neden var.

111 - TİLKİ YAKALAMA; LEVİ VE SERRATİ

Tilki avında en çok ümit vaat eden usulün şu olduğu söyle­nir: Izleri bulunan tilkiler, belli bir mesafede, kırmızı bayrakçık­larla bezenmiş ve kar üzerinde alçaktan gerilmiş bir iple daire içine alınır; "insan elinin" yapay ürünü olan her şeyden ürken til­ki sadece, bayrakçıklardan oluşan bu "çit" açık olduğu zaman ve açık olduğu yerden çıkar; ve avcı da onu ta orada bekler.

Herkesin kovaladığı böyle bir hayvan için ihtiyatın en olumlu özellik olduğu sanılabilir. Fakat burada da "üstünlüğün abartıl­ması"nın eksiklik olduğu görülüyor. Tilki tam da aşırı ihtiyatı nedeniyle yakalanıyor. 

Komünist Enternasyonal III. Kongresi'nde, aynı şekilde aşı­rı ihtiyat nedeniyle bir hata yaptığımı kabul etmem gerekiyor. Bu kongrede en sağ kanatta yer aldım. Ben bunun tek doğru ko­num olduğundan eminim, çünkü başta birçok Alman, Macar ve İtalyan yoldaş olmak üzere kalabalık (ve "nüfuzlu") bir delege grubu, aşırı "sol" ve yanlış bir sol tutum içindeydiler; bunlar sık sık, derhal ve dolaysız bir devrimci eylem için fazla uygun ol­mayan durumun soğukkanlı bir değerlendirilmesinin yerine kızıl bayrakları daha güçlü sallamayı geçirmişlerdi. Yanlışlığı tartış­ma götürmez olan radikalizme bu sapmanın Komünist Enternas­yonal' in tüm taktiğine yanlış bir yön vermemesi kaygısıyla, Le­vi'yi her bakımdan korudum ve Levi'nin belki de solcuların yaptıkları olağanüstü büyük hatalardan duyduğu korku nedeniy­le kendinden geçtiği sanımı ifade edip (Levi'nin kendinden geç­tiğini reddetmemiştim), kendinden geçen komünistlerin "yeni­den kendine geldikleri" durumlar olduğunu söylemiştim. "Sol­lar"ın baskısı altında, Levi'nin Menşevik olduğunu dahi kabul ederek, böyle bir varsayımın bile meseleyi çözmeyeceğini söy­ledim. Örneğin Rusya'da Menşeviklerin Bolşeviklerle 15 yıllık mücadele tarihi ( 1903-1917) ve aynı zamanda üç Rus devrimi, kuşkusuz Menşeviklerin genelde haksız oldukları, gerçekten işçi hareketi içinde burjuvazinin ajanları olduklarım kanıtlamakta­dır. Bu tartışma götürmez bir olgudur. Fakat bu tartışma götür­mez olgu, bir başka olguyu, Menşeviklerin Bolşevikler karşısın­da bazı durumlarda, örneğin 1907 yılında Stolipin Duması'nı* boykot sorununda haklı oldukları olgusunu ortadan kaldırmaz.

*Stolipin Duması, yani ili. Devlet Duması seçimlerinde taktik hakkıııda bkz. elinizdeki baskıııııı 3. Cildinde "Boykota Karşı" adlı makale, s. 390 ve devamı ve ilgili not

Komünist Enternasyonal'in III. Kongresi'nden bu yana se­kiz ay geçti. "Sollar"la o zamanki kavgamız besbelli eskimiştir, yaşam tarafından karara bağlanmıştır. Levi konusunda benim haksız olduğum ortaya çıktı, çünkü Levi kendisinin Menşevik yola tesadüfen, geçici, sadece "Sollar"ın çok tehlikeli hatalarına karşı "ifratla kaçtığı"ndan dolayı değil, uzun vadeli, kalıcı ola­rak, tüm mizacından ötürü saptığını başarıyla kanıtladı. Solların bazı yanlışlarına kızdığından geçici olarak 'aklını yitiren birinin yapacağı gibi, Komünist Entemasyonal'in III. Kongresi'nden sonra partiye yeniden alınma ricasının gerekliliğini görecek yer­de Levi, partiyi adice karalamaya ve arkasından çelme takmaya, yani İkinci ve İkibuçukuncu Enternasyonal'den burjuva ajanla­rına fiili hizmette bulunmaya koyuldu. Alman komünistlerinin bunu, bu soylu faaliyetinde Paul Levi'yi gizliden gizliye destek­leyen bazı bayları da kısa süre önce ihraç ederek yanıtlarken ta­mamen haklı oldukları açıktır. 

Komünist Enternasyonal III. Kongresi'nden sonra Alman ve İtalyan komünist partilerinin gelişimi, solların bu kongredeki hatalarının onlar tarafından görüldüğünü ve adım adım, yavaş yavaş, ama emin biçimde düzeltilmekte olduğunu kanıtlamıştır; Komünist Enternasyonal III. Kongresi'nin kararları sadakatle gerçekleştirilmektedir. Eski tip parlamenter, gerçekte reformist ve üzerine hafif bir devrimci yaldız çekilmiş bir Avrupa partisi­ni yeni tipte bir partiye, gerçekten devrimci, gerçekten komü­nist bir partiye dönüştürmek olağanüstü zor bir iştir. Fransa ör­neği bu zorluğu en iyi biçimde gösteriyor. Günlük yaşamda par­ti çalışması tipini değiştirmek, günlük rutini yeniden biçimlen­dirmek, kitlelerden kopmadan, tersine onlarla gittikçe daha sıkı bir ilişki içinde ve onları devrimci bilince ve devrimci mücade­leye yükseltecek şekilde partiyi devrimci proletaryanın öncüsü yapmak en zor fakat en önemli meseledir. Eğer Avrupalı komü­nistler, 1921 yılında ve 1922 yılının başlarında Avrupa ve Ame­rika'nın birçok kapitalist ülkesinde yaşanan devrimci mücadelelerin özellikle şiddetlendiği dönemler arasındaki (muhtemelen çok kısa) zaman diliminden partilerinin tüm inşasını ve tüm ça­lışmalarını esaslı surette, içsel, derinlemesine dönüştürmek için yararlanmazlarsa, bu onlar açısından en büyük suç olacaktır. Fa­kat böyle bir endişe duymak için hiçbir neden yok. Avrupa ve Amerika'da gerçek komünist partileri, proletaryanın gerçek devrimci öncülerini yaratmak için yaygarasız, göze batmayan, çığırtkanlık yapmayan, acele etmeyen, fakat derinlemesine ça­lışmaya başlanmıştır ve bu çalışma devam ediyor. 

Tilki avı gibi önemsiz bir işin gözlenmesinden dahi çıkarı­lacak siyasi dersler hiç de yararsız değildir; bir yandan aşırı ihti­yat hatalara yol açar. Öte yandan, unutmamak gerekir ki, duru­mun soğukkanlı değerlendirilmesi yerine sadece "haleti ruhiye" ya da kırmızı bayrakçıkları sallamak geçirilirse, telafisi müm­kün olmayan bir hata yapılabilir; zorlukların dala büyük, fakat yok olmanın hiç de kaçınılmaz olmadığı, hiç mi hiç kaçınılmaz olmadığı bir durumda yok olunabilir. 

Paul Levi şimdi Rosa Luxemburg'un tam da haksız olduğu eserlerini yeniden yayınlayarak, burjuvaziye -dolayısıyla da İkinci ve İkibuçukuncu Enternasyonal'e, burjuvazinin ajanları­na- büyük bir hizmette bulunmak istiyor. Buna iyi bir Rus ma­salından iki satırla yanıt veriyoruz: Bazen bir kartal da bir tavuk kadar aşağılara inebilir, fakat bir tavuk hiçbir zaman bir kartal kadar yükseklere çıkamaz. Rosa Luxemburg Polonya'nın ba­ğımsızlığı sorununda yanıldı; 1903 'te Menşevizmi değerlendi­rirken yanıldı; sermaye birikimi teorisinde yanıldı; Temmuz 1914'te Plehanov, Vandervelde, Kautsky vb. birlikte Bolşevik­lerin Menşeviklerle birleşmesini savunurken yanıldı; 1918 ceza­evi yazılarında yanıldı (cezaevinden çıkışında 1918 sonu ve 1919 başında hatalarını bizzat büyük ölçüde düzeltti)  Fakat bü­tün bu hatalarına rağmen o bir kartaldı ve kartal olarak kalacak­tır; ve anısı bütün dünya komünistleri için daima değerli olmakla kalmayacak, aynı zamanda biyografisi ve bütün eserlerinin yayınlanması (Alman komünistlerinin bu konudaki inanılmaz gecikmeleri, ancak kısmen, ağır mücadelelerinde verdikleri çok sayıda kurbanla mazur gösterilebilir) tüm dünyada pekçok ko­münist kuşağın eğitilmesinde son derece yararlı bir ders olacak­tır. "Alman sosyal-demokrasisi 4 Ağustos 1914'ten sonra ko­kuşmuş bir cesettir" :_ bu sözlerle Rosa Luxemburg'un adı tüm dünya işçi hareketinin tarihine geçecektir. İşçi hareketinin arka bahçesinde, çöplükler arasında ise Paul Levi, Scheidemann, Ka­utsky ve tüm bu güruh türünden tavuklar, bu büyük komünistin hatalarıyla kendinden geçecekler. Herkese layık olduğu. 

Serrati'ye gelince, onu, gürültüyle ve özellikle ... keskin bir kokuyla patlayan çürük bir yumurtaya benzetmek gerekir. "Kendi" parti kongresinde Komünist Enternasyonal Kongre­si 'nin kararına tabi olmaya hazır olunduğu üzerine bir karar ka­bul ettirmesi, sonra bu kongreye yaşlı Lazzari'yi yollaması ve en sonunda da işçileri bir at cambazının kabalığıyla aldatması tam bir incidir. İtalya'da proletaryanın gerçek devrimci partisini inşa etmekte olan İtalyan komünistleri şimdi kitlelere politik al­çaklığın ve Menşevizmin tipik bir örneğini gösterebilecekler. Bu tipik örneğin yararlı, itici etkisi kendini birden göstermeye­cektir, bu uygulamalı eğitim birçok kez tekrarlanmadan göster­meyecektir, fakat göstermesi kaçınılmazdır. Burada gereken, kitlelerden kopmamaktır, Serrati'nin bütün alçaklıklarının sıra­dan işçinin gözünde pratik olarak teşhir edilmesi gibi zorlu bir işte sabrını yitirmemektir; kendini, çok kolay ve çok tehlikeli birşey olan, Serrati 'nin "a" dediğine "eksi a" deme kararına kaptırmamaktır; yolundan şaşmaksızın, kitleleri devrimci dünya görüşü ve devrimci eylem doğrultusunda eğitmektir; (pahalıya patlasa da) faşizmin mükemmel hayat bilgisi dersini pratikte ve pratik biçimde değerlendirmektir - ve o zaman İtalyan komü­nizmi için zafer kesindir.

Levi ve Serrati haddizatında değil, küçük-burjuva demokra­sisinin, "onlar"ın kampının, bizim kampımızın karşısında duran uluslararası kapitalistlerin kampının aşırı sol kanadı için modern bir örnek olarak karakteristiktir. "Onlar"ın kampı, hepsi ve hep birlikte, Gompers'den Serrati'ye kadar, garezkar bir sevinçle, mutluluktan kendinden geçmiş biçimde uçuyorlar ya da geri çe­kilişimiz, "iniş"irniz, Yeni Ekonomik Politikamız için timsah gözyaşları döküyorlar. Bırakın komik oyunlarını sergilesinler: Herkese layık olduğu. Biz ise ne hayallere ne de yılgınlığa esir olmayacağız. Hatalarımızı kabul etmekten korkmazsak, onları düzeltmek için tekrar tekrar çabalardan korkmazsak, en yüksek zirveye ulaşacağız. Gompers'den Serrati'ye uluslararası blokun davası yitirilmiş bir davadır.

Şubat 1922 sonu
Seçme Eserler 10

Notes of a Publicist

Blogger tarafından desteklenmektedir.