Header Ads

Header ADS

SİYASİ DURUM ÜZERİNE RAPOR - 30 Temmuz 1917

RSDİP (BOLŞEVİK) VI. KONGRESİNDE
KONUŞMALAR
26 Temmuz — 3 Ağustos 1917

30 Temmuz

Yoldaşlar!

Rusya’nın siyasi durumu sorunu, devrimimizin kaderi,emperyalist savaş koşulları altında devrimimizin kaderi, onun zaferleri ve yenilgileri sorunu demektir.

Ta Şubat’ta belliydi ki, devrimimizin esas güçleri, proletarya, ve savaşın asker üniforması giydirdiği köylülerdi.

Öyle oldu ki, Çarlığa karşı mücadele sırasında bu güçlerle aynı kamp içinde, sanki onlarla bir koalisyon içindeymiş gibi, başka güçler de -—liberal burjuvazi ve Müttefik sermaye— bulunuyordu.

Proletarya, Çarlığın amansız düşmanıydı ve öyle kalacaktır.

Köylülük proletaryaya güveniyordu ve Çarlık yıkılmadığı sürece toprak elde edemeyeceklerini gördüklerinden dolayı, proletaryayı izledi.

Liberal burjuvazi Çarlık’tan hayal kırıklığına uğradı ve ona sırt çevirdi, çünkü Çarlık onlara yalnızca yeni pazarlar kazandırmamakla kalmamış, hatta eskilerini bile elinde tutamamış ve onbeş vilayeti Almanlara teslim etmişti.

II. Nikola’nın dostu olan ve onun hamisi olan Müttefik sermaye de Çarlığa ihanet etmeye «zorlandı», çünkü II. Nikola yalnızca onun arzu ettiği «birleşik cepheyi» sağlamak şöyle dursun, açıkça Almanya ile ayrı bir barış yapmaya hazırlanmaktaydı.

Böylece Çarlık kendini tecrit edilmiş buldu.

Çarlığın öyle «sessizce ve farkedilmeden geçip gitmesi» «şaşırtıcı» gerçeği de bununla açıklanmaktadır.

Ama bu güçler tamamiyle farklı hedefler güdüyorlardı. Liberal burjuvazi ve İngiliz-Fr ansız sermayesi, kapitalistlerin ve çiftlik sahiplerinin iktidarı temellerinde sarsılmadan kalırken, kitlelerin şevkini canlandırıp, bunu büyük bir savaş için kullanmak amacıyla Rusya’da, Jön Türklerin yaptığına benzer küçük bir devrim yapmak istiyorlardı.

Büyük bir savaş uğruna küçük bir devrim!

İşçiler ve köylüler , ise tersine, eski düzenin baştan aşağı yıkılması için, çiftlik sahiplerini devirdikten ve emperyalist burjuvaziyi dizginledikten sonra, savaşa bir son vermek ve barışı sağlamak amacıyla büyük bir devrim dediğimiz şey için ileri atılıyorlardı.

Büyük bir devrim ve barış!

Devrimimizin gelişmesinin ve tek tek bütün «iktidar bunalımlan»nın temelini oluşturan temel çelişki buydu.

20-21 Nisan «bunalımı», bu temel çelişkinin ilk açık ifadesiydi.

Eğer bu «bunalımlar» dizisinde başarı şimdiye kadar her defasında emperyalist burjuvaziye düştüyse, bu yalnızca başta Kadet Partisi olmak üzere karşı-devrim cephesinin örgütlülüğüne değil, fakat en başta, yalpalamalarında emperyalizme eğilim gösteren, şimdilik hâlâ geniş kitlelerin peşlerinden gittiği uzlaşıcı Sosyal-Devrimci ve Menşevik partilerin, her defasmda devrim cephesini parçalamaları, burjuvazinin kampına iltihak etmeleri ve böylece karşıdevrim cephesine üstünlük sağlamalarına yorulmalıdır.

Nisan’da durum böyleydi.

Temmuz’da durum böyleydi.

Menşevikler ve Sosyal-Devrimciler tarafından ileri sürülen emperyalist burjuvaziyle koalisyon «ilkesi», pratikte en zararlı bir silah olduğunu kanıtlamıştır; ki bunun yardımıyla kapitalistlerin ve çiftlik sahiplerinin partisi,  Kadetler, Bolşevikleri tecrit ederek, yine aynı Menşeviklerin ve Sosyal-Devrimcilerin yardımıyla mevkilerini adım adım pekiştirmişlerdir.

Cephede, Mart, Nisan ve Mayıs boyunca süren geçici sükunetten devrimi daha da geliştirmek için yararlanılmıştır.

Ülkedeki genel yıkım tarafından mahmuzlanan ve savaşan ülkelerin hiçbirinin sahip olmadığı özgürlüklerin elde bulunmasıyla cesaretlenen devrim derinleştikçe derinleşti ve sosyal sorunları gündeme getirdi. Güçlü bir şekilde ekonomi alanına girerek sanayide işçi denetimini, toprakların millileştirilmesini-ve mülksüz. köylülere tarım araçlarının sağlanmasını, şehir ve köy arasında normal değişimin örgütlenmesini, bankaların millileştirilmesini ve son olarak, iktidarın proletarya ve köylülüğün en yoksul tabakaları tarafından ele geçirilmesini gündeme getirdi. Devrim sosyalist dönüşümler yapma zorunluluğuyla doğrudan karşı karşıya geldi.

Bazı yoldaşlar, ülkemizde kapitalizmin gelişmesi zayıf olduğuna göre, sosyalist devrim sorununu ortaya atmanın bir ütopya olacağını söylüyorlar. Eğer savaş olmasaydı, eğer ekonomik yıkım olmasaydı, eğer ulusal ekonominin kapitalist örgütlenme temeli sarsılmış olmasaydı, haklı olacaklardı.

Ekonomik alana müdahale etme sorunu, bütün ülkelerde savaş zamanmda zorunlu bir şey olarak ortaya çıkmaktadır.'

Kitlelerin doğrudan ve aktif katılımı olmadan halledilmekte olduğu Almanya’da da, bu sorun bizzat yaşam tarafından ortaya atılmıştır. Burada, Rusya’da, durum farklıdır.

Burada yıkım daha tehdit edici boyutlara ulaşmıştır.

Öte yandan, savaş koşullarında başka hiçbir yerde ülkemizde olan özgürlükler yoktur. Ayrıca, işçilerimizin yüksek örgütlenme derecesi de hesaba katılmalıdır: Örneğin Petrograd’da metal işçilerinin % 66’sı örgütlüdür. Son olarak, başka hiçbir ülkede proletarya, İşçi ve. Asker Temsilcileri Sovyetleri gibi böylesine geniş örgütlere sahip değildir ve sahip olmamıştır. Maksimum özgürlüğe ve örgütlülüğe sahip olan işçilerin, doğal olarak, siyasi bakımdan intihar etmeden, ülkenin ekonomik yaşantısında sosyalist dönüşümler lehine aktif olarak müdahale etmekten kaçınamayacakları anlaşılır bir şeydir. Avrupa «başlayana» kadar Rusya sosyalist dönüşümleri «bekletsin» talebi tümüyle ukalâlık olurdu.

Hangi ülkenin daha fazla fırsatı varsa, o başlar...

Devrim bu derece ilerlemiş olduğuna göre, karşı-devrimin uyanıklığını canlandırmadan edemezdi; karşı-devrim mutlaka bir canlılık kazanacaktı. Bu, karşı-devrimi seferber eden ilk etkendir.

İkinci etken, cephedeki saldırı siyasetiyle başlatılan maceranın ve cephedeki bir dizi bozgunun Geçici Hükümet’in tüm prestijini yok ederek karşı-devrimi heveslendirmesi ve bunun Hükümete karşı saldırıya geçmesidir. Ülkemizde geniş kapsamlı olarak tasarlanmış bir provokasyonlar döneminin başlamış olduğuna dair söylentiler vardır. Cepheden gelen delegelerin görüşlerine göre hem saldırı hem de geri  çekilme, kısacası, cephede olup biten her şey, devrimin itibarını düşürmek ve Sovyetleri devirmek için planlanmıştır.

Ben bu söylentilerin doğru olup olmadığım bilmiyorum, fakat 2 Temmuz’da Kadetlerin hükümetten istifa etmeleri, 3 Temmuz’da olayların başlaması ve 4’ünde cephenin bozguna uğradığı haberlerinin gelmesi dikkat çekicidir. Şaşırtıcı bir raslantı! Kadetlerin Ukrayna sorunu ile ilgili karardan dolayı istifa ettikleri söylenemez, çünkü Kadetler Ukrayna sorununun çözümüne itiraz etmediler. Provokasyon döneminin gerçekten başlamış olduğunu gösteren ikinci bir olgu daha vardır — Ukrayna’daki silahlı çatışmaları t591 kastediyorum.

Bu olgularla bağıntı içinde, cephenin bozulmasının, devrim fikrini geniş küçük-burjuva kitlelerin gözünde itibardan düşürmek için karşı-devrimin planındaki etkenlerden biri olduğu yoldaşlara açık olmalıdır.

Rusya’daki karşı-devrimci güçlerin güçlenmesine yardım etmiş olan üçüncü bir etken vardır—Müttefik sermayesi.

Eğer Müttefik sermayesi Çarlığın ayrı bir barış yapmaya dümen tuttuğunu görünce, Nikola’nın hükümetine nasıl ihanet ettiyse, «birleşik» cepheyi ayakta tutmayı başaramayacak olduğunu gösterirse, onu şimdiki hükümetle bozuşmaktan alıkoyacak hiçbir neden yoktur. Milyukov, oturumların birinde, Rusya’nın dünya pazarında insan gücü sağlayıcısı olarak değerlendirildiğini ve buna karşılık para verildiğini; eğer Geçici Hükümet biçimindeki yeni devlet iktidarının Almanya’ya karşı birleşik saldırı cephesini destekleyemeyeceği ortaya çıkarsa, böyle bir hükümete para yardımı yapmaya değmeyeceğini söyledi. Ama parasız, kredisiz hükümet çökmeye mahkûmdu. Bunalım sırasmda Kadetlerin büyük güç kazanmalarının sırrı budur. Kerenski ve bütün Bakanlarm ise onların elinde birer kukla oldukları görüldü.

Kadetlerin gücü, Müttefik sermaye tarafından desteklenmiş olmalarında yatmaktadır.

Rusya iki yoldan birini seçmek zorunda idi:

Ya savaş sona erdirilecek, emperyalizmle bütün mali bağlar koparılacak, devrim ilerleyecek, burjuva dünyasının temelleri sarsılacak ve işçi devriminin çağı başlayacaktı;
ya da ikinci yol tutulacaktı, savaşa ve cephede saldırıya devam etme, Müttefik sermayenin ve Kadetlerin her emrine uyma — ve böylece Müttefik sermayeye tam bağımlılık (Taurus Sarayı’ndaki belli söylentilere göre Amerika, ekonominin «restore edilmesi» için 8 milyar ruble verecekti) ve karşı-devrimin zaferinin yolu.

Üçüncü bir yol yoktur.

Sosyal-Devrimcilerin ve Menşeviklerin, 3 ve 4 Temmuz gösterilerini silahlı isyan olarak gösterme çabaları tek kelime ile saçmadır. Biz 3 Temmuz’da karşı-devrime karşı, devrimci bir birleşik cephe önerdik. Sloganımız «Tüm İktidar Sovyetlere!» tam da devrimci bir birleşik cephenin yaratılması * demekti. Ama Menşevikler ve Sosyal-Devrimciler burjuvaziyle ilişkilerini kesmekten korkup bize sırt çevirdiler ve böylece karşı-devrimcilerin çıkarı için devrimci cepheyi parçaladılar. Eğer karşı-devrimin zaferinden kimin sorumlu olduğu sorulacak olursa, suçlular Sosyal-Devrimciler ve Menşeviklerdir. Talihsizliğimiz, Rusya’nın bir küçük-burjuva ülkesi olması, bunların şimdilik hâlâ Kadetlerle uzlaşan Sosyal-Devrimcilerin ve Menşeviklerin peşinden gitmesidir.

Ve kitleler, burjuvaziyle uzlaşma fikrinden hayal kırıklığına uğrayıncaya kadar, devrim duraksayacak ve tökezleyecektir.

Şimdi karşımızdaki manzara, emperyalist burjuvazinin ve karşı-devrimci generallerin bir diktatörlüğüdür. Bu diktatörlükle görünüşte mücadele etmekte olan hükümet, gerçekte onların iradelerini yerine getirmekte ve yalnızca diktatörlüğü halkın gazabından koruyan bir kalkan görevi yapmaktadır.

Zayıflatılmış ve gözden düşürülmüş Sovyetlerin sonu gelmez ödünler siyaseti bu resmi yalnızca tamamlamaktadır, ve eğer Sovyetler dağıtılmıyorsa, bunun nedeni, onlara «gerekli» ve çok «uygun» bir paravana olarak «ihtiyaç» duyulduğu idindir.

Demek ki durum temelli değişmiştir.

Aynı şekilde taktiğimiz de değişmelidir.

Önceden biz, iktidarın barışçıl yoldan Sovyetlere geçmesine taraftardık ve burjuvazinin barışçıl bir şekilde yoldan çekilmesi için Sovyetler’in Merkez Yürütme Komitesi’nin iktidarı almaya sadece karar vermesinin yeterli olacağı varsayılıyordu. Ve gerçekten de Mart, Nisan ve Mayıs’ta Sovyetler’in her kararı yasa sayılıyordu, çünkü her zaman arkasında güç vardı. Sovyetlerin silahsızlandırılması ve bunların (fiilen) «meslek» örgütleri düzeyine indirgenmesiyle, durum değişmiştir. Şimdi Sovyetlerin kararları önemsenmiyor.

Ve şimdi artık iktidarı almak için ilkönce varolan diktatörlük devrilmek zorundadır.

Emperyalist burjuvazinin diktatörlüğünün yıkılması — işte Partinin güncel sloganı şimdi bu olmalıdır.

Devrimin barışçıl dönemi sona ermiştir. Çarpışmalar ve patlamalar dönemi başlamıştır.

Şimdiki diktatörlüğü devirme sloganı ancak tüm Rusya çapında güçlü bir yeni siyasi kabarmanın başlaması önkoşuluyla gerçekleştirilebilir. Böyle bir kabarmanın kaçınılmazlığı ülkenin tüm gelişme seyri tarafından' dayatılmaktadır, devrimin bir tek dahi temel sorununun çözülmemiş olması tarafmdan dayatılmaktadır, çünkü toprak, işçi denetimi, barış ve iktidar sorunları henüz çözülmemiştir.

Baskılar devrimin bir tek meselesini çözemez, yalnızca durumu ağırlaştırır.

Yeni hareketin esas güçleri, kent proletaryası ve köylülüğün en yoksul tabakaları olacaktır. Zaferin kazanılması durumunda, iktidarı ele alacak olanlar bunlardır.

Anın karakteristik özelliği, karşı-devrimci önlemlerin «Sosyalistler» aracılığı ile yürütülmesidir. Karşı-devrim sırf böyle bir paravana yaratabildiğinden dolayı bir iki ay daha varlığını sürdürebilir. Ama devrimin güçleri geliştiği için, patlamalar olmak zorundadır ve işçilerin köylülüğün yoksul tabakalarını harekete geçirip etrafında birleştirdiği, işçi devriminin sancağını yükselterek Avrupa’da sosyalist devrim çağını açacağı an gelecektir

RSDİP (BOLŞEVİK) VI. KONGRESİNDE
KONUŞMALAR
26 Temmuz — 3 Ağustos 1917

Blogger tarafından desteklenmektedir.