Header Ads

Header ADS

Sol Kanat Komünizmi

Lenin
"Sol" Komünizm Bir Çocukluk Hastalığından

Bolşevizmin kendi siyasi örgütünde, "sol" sapmaya karşı mücadelesi iki vesileyle şiddetlenmiştir: 1908'de en gerici "parlamentoya" ve aşırı ölçüde gerici yasalara tabi olan legal işçi örgütlerine katılma dolayısıyla ve 1918'de (Brest-Litovsk Barışı), şu ya da bu "uzlaşmanın" kabul edilip edilmeyeceği konusunda tartışma dolayısıyla1908'de, "sol" bolşevikler, aşırı gerici "parlamento"ya katılmanın gereğini anlamamakta direndikleri için, partimizden çıkarılmışlardır. Aralarında, daha sonra yeniden partiye girmiş olan ve halen de onurla parti üyeliği sıfatını taşıyan eksiksiz devrimciler bulunan "sollar", özellikle 1905'deki olumlu sonuçlar veren boykot kararından esinlenmekteydiler. 1905 Ağustosunda, Çar, bir danışma "parlamento"sunun toplantıya çağrıldığını bildirdiği zaman, bolşevikler, bütün muhalefet partilerinin ve özellikle menşeviklerin tersine, bu parlamentoyu boykot etmişlerdi; ve bu parlamentoyu, Ekim 1905 devrimi süpürmüş atmıştır. O tarihte, bu boykot kararı, gerici parlamentolara katılmamanın genel olarak doğru bir davranış olduğu için değil, yığın grevlerinin siyasi greve ve sonra da devrimci greve ve en sonunda da çarlığa karşı ayaklanmaya doğru hızla dönüştüğü nesnel durumun doğru olarak hesap edilmiş olmasından ötürü verilmişti. O zamanki tartışmanın konusu, birinci temsili kurumu çağırma inisiyatifinin Çara mı bırakılacağı, yoksa bu inisiyatifin eski iktidarın elinden mi alınacağı konusuydu. Bu nesnel duruma benzeyen bir durum olduğu, ve bu durumun aynı doğrultuda ve aynı hızla gelişeceği kesin olmadıkça, boykot, haklı gösterilemez. 

1905'te "parlamento"nun bolşevikler tarafından boykot edilmesi, proletaryaya bazı durumlarda –legal ve illegal, parlamenter ve parlamento-dışı biçimlerden aynı zamanda yararlanıldığı bir sırada– parlamenter biçimlerden vazgeçilmesi gerekebileceğini göstermesi bakımından, devrimci proletaryaya son derece değerli bir siyasi tecrübe kazandırmıştır. Ama, basit bir taklitçilikle, eleştirici ruhu olmadan, bu tecrübeyi, başka koşullarda, başka bir durumda olduğu gibi uygulamaya kalkmak en büyük yanılgıya düşmek olur. Zaten bolşeviklerin 1906'da "Duma"yı boykot etmeleri, pek önemli olmasa da ve kolayca onarılsa da gene de yanlış olmuştur. Ama, bir yandan devrimci dalganın hızlı bir yükselişinin ve bu dalganın ayaklanmaya varmasının beklenemeyeceği bir sırada ve öte yandan krallığın burjuvaziye dayanarak yeniden dirilişini meydana getiren tarihi durumun legal çalışma ile illegal çalışmayı birleştirmeyi gerekli kıldığı bir sırada, 1907'nin, 1908'in ve sonraki yılların boykotu, vahim ve onarılması zor bir yanılgı oldu. Bugün geriye baktığımızda, geçmişte kalan ama sonraki dönemlerde bağlantısı şimdi açıkça görülebilen bu tarihi dönemi değerlendirirken, bolşeviklerin, 1908 ile 1914 arasında, illegal mücadelenin biçimlerini legal biçimlerle, aşırı gerici parlamentoya ve gerici yasalara tabi bir sürü öteki kurumlara (sigorta sandıkları vb.) katılmayla bileştirme zorunluluğunu en çetin savaşlar pahasına yerine getirmedikleri takdirde, proletaryanın devrimci partisinin sağlam çekirdeğini (geliştirmekten ve daha da güçlendirmekten söz etmiyorum) mevcut haliyle bile muhafaza edemeyeceklerini açıkça görürüz. 

1918'de işler, bölünmeye kadar varmadı. "Sol" komünistler, partimiz içinde ayrı bir grup, bir "hizip" kurmakla yetindiler ve bunun ömrü de uzun sürmedi. Aynı 1918 yılında, "sol komünizmin" en göze çarpan temsilcileri, örneğin Radek ile Buharin, hatalarını açıkça kabul ettiler. Onların gözünde, Brest-Litovsk Barışı, ilkelere aykırı olan ve devrimci proletarya partisine zararlı olan emperyalistlerle bir uzlaşmaydı. Gerçekten de bu barış, emperyalistlerle bir uzlaşmaydı, ama koşulların zorunlu kıldığı bir uzlaşmaydı. 

Bugün Brest-Litovsk Barışını imzalamakla izlemiş olduğumuz taktiğe karşı çıkışları, örneğin "devrimci-sosyalistler"in hücumlarına benzer karşı çıkışları duydukça, ya da Lansbury yoldaşın, görüşmemiz sırasında "İngiltere'deki sendika liderlerimiz de, bolşevizm için uzlaşma caiz olduğuna göre, bizim için de öyledir diyorlar" yolundaki sözleriyle karşılaştıkça, kendilerine ilkönce şu basit ve "halkın anlayacağı" kıyaslamayla cevap veriyorum. 

Diyelim ki, otomobiliniz silahlı haydutlar tarafından durdurulmuştur. Haydutlara, paranızı, pasaportunuzu, tabancanızı, otomobilinizi veriyorsunuz ve böylelikle haydutların o hoş refakatinden kurtulmuş oluyorsunuz. Bu bir uzlaşmadır, bunda şüphe yok. "Do ut des", sana paramı, silahlarımı, arabamı "veriyorum", bana canımı "veresin diye". Deli olmadıkça hiç kimse böyle bir uzlaşmanın "ilkelere aykırı" olduğunu iddia edemez ya da uzlaşmayı yapanın haydutların suç ortağı olduğunu ileri süremez (haydutlar otomobili ve silahları yeni haydutluklar için kullanmış olsalar bile, bu böyledir). Alman emperyalizminin haydutlarıyla bizim uzlaşmamız, işte buna benzer bir uzlaşmaydı.

Ama Rusya menşevikleri ve devrimci-sosyalistleri, Almanya'da Scheidemann taraftarları (ve geniş ölçüde kautskiciler), Avusturya'da Otto Bauer ve Friedrich Adler (Bay Renner ve şürekasının sözünü etmenin bile gereği yok), Fransa'da Renaudel, Longuet ve şürekası, İngiltere'de fabian "bağımsızlar" ve "İşçi Partisi yöneticileri" ("labouristes" ), 1914-1918'de ve 1918-1920'de kendi ülkelerinin devrimci proletaryasına karşı kendi öz burjuvazilerinin haydutlarıyla ve bazan da "müttefik" burjuva haydutlarıyla uzlaşmalar yaptıkları zaman, bu baylar, haydutluğun suç ortakları durumuna düşüyorlardı. 

Varılacak sonuç açıktır: "ilke olarak" her türlü uzlaşmayı reddetmek, genel olarak her türlü uzlaşmayı gayrimeşru saymak, ciddiye bile alınamayacak çok güç bir çocukluktur. Devrimci proletaryaya yararlı olmak isteyen siyaset adamı, uzlaşmaların reddedilmesi gerektiği durumları, bunların oportünizmi ve ihaneti ifade ettikleri somut durumları iyi ayırdetmesini bilmeli böyle somut uzlaşmalara karşı en sert ve keskin eleştirisini yöneltmeli, bunları amansızca suçlamalı, bunlara karşı amansız bir mücadeleye girişmeli ve ne sosyalizmin "işgüzar" eski yolcularına, ne de parlamenter laf ebelerine, "genel olarak uzlaşmalar" konusunda söylevlerle omuzlarına yüklenen sorumluluktan kaçmalarına fırsat vermemelidir. İngiliz sendikacılarının "liderleri" baylar, ya da fabian derneğinin ve "bağımsız" işçi partisinin ileri gelen bayları, en kötü oportünizm ile ve ihanetle eşdeğer olan bir uzlaşmayı yapmış olmakla işledikleri ihanet suçunun omuzlarına yüklediği sorumluluktan kaçmak için işte bu yola başvuruyorlar. 

Uzlaşma vardır, uzlaşmacık vardır. Her uzlaşmanın ya da uzlaşma çeşidinin durumunu ve somut koşullarını tahlil etmesini bilmelidir. Haydutların yaptıkları kötülüğü en azına indirmek için ve onların yakalanmalarını ve cezalandırılmalarını sağlamak için haydutlara para ve silah vermek zorunda kalmış olan adamın durumunu, haydutların yağmasından pay almak için onlara yardım eden adamın durumundan ayırdetmeyi öğrenmek gerekir. Siyasette durum her zaman benim verdiğim bu çocukça örnekte olduğu gibi basit değildir. Ama hayatın önlerine çıkaracağı bütün ihtimallere uyacak hazır çözüm yollarını önceden sunan bir reçeteyi hazırlamaya kalkacak olan kimse, ya da devrimci proletaryanın siyasetinde güçlüklerin ya da karışık durumların olmayacağı yolunda garantiler veren kimse, şarlatandan başka bir şey değildir. 

Hiç bir yanlış yoruma meydan vermemek için, pek kısa da olsa, uzlaşmanın somut durumlarının tahliline yarayacak olan bazı temel ilkeleri özetlemeye çalışacağım. 

Brest-Litovsk Barışını imzalayarak Alman emperyalistleri ile bir uzlaşma yapmış olan parti, daha 1914'ün sonundan başlayarak enternasyonalizmini pratikte geliştirmeye başlamıştı. Bu parti, iki emperyalist soyguncu arasındaki savaşta, Çarlığın yenilgisini önermekten ve "vatanın savunması" sloganına karşı çıkmaktan çekinmemişti. Bu partinin parlamentodaki milletvekilleri, Sibirya'nın yolunu tuttular, bir burjuva hükümetinde bakanlık sandalyesine giden yolu değil. Çarlığı deviren ve demokratik cumhuriyeti meydana getiren devrim, bu parti için yeni ve büyük bir sınav oldu; bu parti, "kendi" emperyalistleriyle hiç bir anlaşma kabul etmedi, tam tersine, onların iktidardan düşürülmesini hazırladı ve düşürdü de. Siyasi iktidarı eline geçirince bu parti, hem büyük toprak mülkiyetini, hem de kapitalist mülkiyeti ortadan kaldırdı. Emperyalistlerin gizli antlaşmalarını yayınlayan ve bunları fesheden bu parti, bütün halklara barış teklif etti ve ancak İngiliz-Fransız emperyalistler, barışı baltaladıktan ve bolşevikler de Almanya'da ve öteki ülkelerde devrimi hızlandırmak için bir insanın yapabileceği her şeyi yaptıktan sonra, Brest-Litovsk'un yırtıcı hayvanlarının şiddetine boyun eğmek zorunda kaldı. Böyle bir durumda, böyle bir parti tarafından yapılan böyle bir uzlaşmanın, kesin olarak haklılığını herkes her gün daha iyi görebilmektedir. 

Rusya menşevikleri ve devrimci-sosyalistler (1914-1920 yıllarında bütün dünyanın II. Enternasyonal önderlerinin tümü gibi), "vatan savunması"nı, yani kendi soyguncu burjuvazilerinin savunmasını, doğrudan doğruya ya da dolaylı olarak haklı göstererek ihanet etmekle işe başladılar. Kendi ülkelerinin burjuvazisiyle birlik olarak ve burjuvazinin saflarında kendi ülkelerinin devrimci proletaryasına karşı savaşarak ihanetlerinde direndiler. Rusya'da ilkönce Kerenski ve Kadetlerle,sonra da Kolçak ve Denikin ile kurdukları blok, tıpkı kendi ülkelerinin burjuvazisi ile yabancı din kardeşlerinin kurdukları blok gibi, proletaryaya karşı burjuvazinin tarafına geçişlerinin işareti oldu. Emperyalizmin haydutlarıyla uzlaşmaları, başından sonuna kadar emperyalist haydutluğun suç ortakları olmaları sonucunu vermiştir.

Toplu Eserler
Cilt 31
Blogger tarafından desteklenmektedir.