PROLETER DEMOKRASİSİ GERÇEK DEMOKRASİDİR - 2
Arnavutluk Demokratik Cephesi Genel Kurulu toplantısında yapılan konuşma (20 Eylül 1978)
Enver Hoca
Kapitalist burjuvazi ve revizyonistler, güçlü bir biçim de proletarya diktatörlüğüne dayandığımız için bize saldı rıyorlar. Biz komünistleri, sözümona, toplumumuzda insan kişiliğini önemsememekle suçluyorlar! Bu, proletaryanın ve emekçi halkın sermaye tarafından vahşice ezilmesini gizlemek amacını güden büyük bir iftiradır. Uzlaşmaz sı nıfların varlığı, insan kişiliğinin ve emekçi kitlelerin ezil mesinin kaynağıdır. Tam tersine, eğer insanı açıdan, kay gılardan, değersiz duygulardan, eski idealist kalıntılardan gerçekten özgür kılacak bir toplumsal sistem varsa, bu ancak, sömürücü sınıfları, özel mülkiyeti yok eden ve insanın insan tarafından sömürülmesine bir son veren sos yalist toplumsal sistem olabilir.
Sömürücü sınıfların emekçi halka karşı barbarca kul landıkları iktidarlarının yıkılması ve işçi sınıfının iktidarı nın kurulması, insanı özgür kılar ve yüceltir; onu, istekli çalışmaya, saf bir bilinçle önderlik etmeye, tam zamanın da eleştirme ve övmeye teşvik eder. Sosyalizm, insanı dün yadan soyutlanmış olmadığını, tüm toplumun gelişmesi çerçevesinde bireyin refahını amaçlayan yeni bir toplumun üyesi olduğunu, bizzat kendisinin hissedeceği ve görece^ ği bir duruma getirir. Bu toplumda insan, yete neği ve yaptığı iş temelinde, hak ettiği yere yük selir. Çalışmakta ve alınterinin meyvesinden yararlan makta özgürdür. Toplumumuzdaki kişi özgürlüğü, burjuva için, kapitalist için ya da revizyonist için anlaşılmazdır. Çünkü onlar, insan kişiliğini, insanların tek bir örneğe uy durulmasını ve kullanılmasını içeren kendi kıstaslarına gö re değerlendiriyorlar.
Sömürücü sınıflar, bireyin toplumdan bağımsızlığını kabul etmekle, kendi sınıflarından insanlar için ayrıcalık lar sağlamayı, onların bilgi kazanmalarına, özgürlüklerden yararlanmalarına ve hakları kullanmalarına ve başkaları üzerinde egemen olmalarına olanak sağlamayı tasarlıyor lardı.
Bizim sistemimiz, burjuva bireyciliğinin köklerine dar be indirmiş ve yeteneklerini geliştirmeleri
ve tüm anayasal hak ve özgürlüklerden yararlanmaları için bireye ve top luma sınırsız olanaklar
sağlamıştır.
Elbette kapitalizm ve onun propagandası, bizim sos yalist gerçekliğimizle, bizim proletarya diktatörlüğümüzle savaş halindedir ve savaş halinde olacaklardır. Çünkü on lar, insanın ekonomik, siyasal ve manevi olarak sömürül mesine ve özgürlüklerinin ayaklar altında çiğnenmesine izin vermeyen bizim ahlâk sistemimize tahammül edemez ler. Ama bizim sosyalist, gerçekliğimiz, kapitalist ya da revizyonist hiçbir idealist propaganda ve «teori» ile karartılamaz.
Kapitalist dünya büyük bir bunalıma batmıştır. Burju va düzeninin savunucuları, burjuva ekonomistleri ve sos yologları, gerçeğin zorlamasıyla, Marks ve Lenin'in kapi talizm ve emperyalizm üzerine tezlerinin eskimemiş oldu ğunu, bugünkü kapitalist toplumda kapitalizmin ve emper yalizmin tıpkı Marks ve Lenin'in önceden gördüğü gibi bir çürüme süreci içinde olduğunu görüyorlar. Fakat, buna lımdan çıkmak için, eski düzenin bu savunucuları, emekçi halk kitlelerinin kapitalist düzene karşı isyanlarının ve dev riminin engellenmesi ya. da onların deyimiyle «kargaşalık lara» karşı mücadele amacıyla, «terörizme karşı mücadele»nin yüksek sesle reklamını yapıyorlar. Burjuvazinin bu sosyologları ve ekonomistleri, ak si halde kapitalizm bunalımdan çıkamaz ve sistemini «is tikrara kavuşturamaz», diye ümitsizlik içinde feryat edi yorlar.
İnsanların sözde her türlü demokratik özgürlüklerden ve «nimetlerden» yararlandığı iddia edilen kapitalist ve re vizyonist ülkeler, kitle protestolarıyla kaynaşmaktadır. E- ğer gerçek özgürlük varsa ve kitleler her türlü maddi ni metlerden yararlanıyorlarsa, o halde bu ülkelerde, ne diye milyonlarca insan sürekli sokaklara dökülmekte ve burju vazinin polisiyle çatışmaktadır?
Açıktır ki, kitleler, yaşan tıları iyi olmaktan uzak olduğu için protestoda bulunmak tadırlar.
Açıktır ki, onlar ekonomik ve siyasal olarak ve di ğer birçok yönden acı çekmektedirler, bu yüzden de, ger çek demokrasiye aykırı olan devleti yıkmaya çalışmakta dırlar.
Tekelci devlet kapitalizminin egemen olduğu döne min burjuva devleti, orada sözde genel oy hakkı ile seçil miş çeşitli partilerin temsil edildiği parlamentonun hükmü nün geçtiği izlenimini vermeye uğraşır. Fakat seçim sis teminin ve yasa ile onun üzerine konulan çeşitli kısıtla maların, ancak sermayenin en güçlü direkleri olan siyasal partilerin parlamentoda her zaman çoğunluğu kazanma larına olanak tanıdığı herkes tarafından bilinmektedir. Bu ülkelerde parlamenter oyun sadece bir maskaralıktır. O,«demokrasi»nih var olduğu sahte izlenimini vermek ve bu sahte demokrasiyi gerçek gibi sunmak için burjuvazinin iktidarına hizmet eden bir araçtır. Devlet iktidarının ve ka pitalist ve revizyonist yönetimin yüksek organları, resmi o- larak hükümet ile hiçbir ilişkisi olmayan takat gerçekte hükümet etmekte olan, yasa ile tanınmamış bir gücün«temsilcilerinin» ellerindedir. Bu, «baş belaları» karşısın da ve isyan halinde ayağa kalkan
ve kapitalistlerin kendi lerinden gasbettiği haklarını geri almak isteyenler karşı sında kendi çıkarlarını savunmaları için kâhyalarını para larının gücü sayesinde hükümete veya parlamentoya tem silci olarak sokmuş olan büyük kapitalistlerin iktidarıdır. Kapitalizmin ve revizyonizmin savunucuları bütün bu sah tekârlığa «gerçek demokrasi» adını veriyorlar.
Lenin, kapitalist sistemi teşhir etmek için legal müca delelerinin biçimlerinden bir tanesi olarak burjuva parla mentosunun kürsüsünden belirli fırsatlarda devrimciler ta rafından yararlanılabileceğini belirtmiştir. Ancak o aynı zamanda, bunun komünistler ve kitleler arasında parla menter yol aracılığıyla iktidarın ele geçirilebileceği haya lini yaratmaması gerektiğini de vurgulamıştır.
Burjuva-kapitalist ve revizyonist toplumda, «parla menter budalalık», burjuvazinin, seçimierde sağladığı san dalye çoğunluğu aracılığıyla elde tutup kullandığı kendi devlet iktidarının baskıcı niteliğini gizlemek için kullandı ğı «demokrasi» biçimidir; Fakat, devlet iktidarının yanı sı ra, burjuvazi, aynı zamanda devlet dışındaki, devlet üstü güçlü iktidarı, yani tekelleri, tröstleri, ortak şirketleri ve onların kendi ülkesi içindeki ve dışındaki yatırımlarını da elde tutmaktadır. Büyük özel mülkiyetin bu iktidarı, ülke içinde ya da dışında emekçi halkın alınterine el koyan ve azgın sermaye egemenliğine daha uygun düşen üstyapıyı güçlendirmek durumunda olan ekonomik gücü oluştur maktadır. Burjuva üstyapı, halkların köleleştirilmesi siya setinin uygulanması için, proletaryaya, yoksul köylülüğe ve emekçi aydınlara karşı askeri, ideolojik ve siyasal zor kullanılması için bir araçtır. O aynı zamanda, sözcüğün gerçek anlamıyla çürümüş burjuva ahlakını yaymak için proleter ahlak kurallarını yozlaştırıp yıkmaya çaba göster mektedir.
Burjuva parlamentosu «seçilenlere» kapılarını açar, fakat, burjuvazinin diktatörlüğü kendi işini yürütür. Parla mentoda bitmez tükenmez tartışmalar yapılmakta, oyla maları oylamalar izlemekte ve işler hükmü geçenlerin, zenginlerin, tröst, tekel ve banka patronlarının istedikleri gibi sürüp gitmektedir. Onların iktidarı, yani ikinci kapita list devlet, böyle bir yönetimin yürürlükteki anayasa tara fından öngörülmemiş olması gerçeğine rağmen, parla mentoyu ve hükümeti çekip çevirmektedir. Bu nedenlerden yola çıkarak Lenin şöyle yazıyordu:
«Her parlamenter ülkede ... gerçek ‘devlet’ işleri perde ar kasında yürütülmekte ve bakanlıklar,
başbakanlıklar ve genel kurmaylar tarafından uygulanmaktadır.» (1).
Arnavutluk'ta, Anti-faşist Ulusal Kurtuluş Savaşı sı rasında Partinin önderliği altında kurulmuş olan ve Kurtu luştan sonra ve sosyalizmin inşası dönemi boyunca güçle nen ulusal kurtuluş konseyleri, halk tarafından seçilen ve emekçi halkın iradesini ve özlemlerini temsil eden prole tarya diktatörlüğü organlarıdır. Devlet iktidarı içinde hal kın temsili organları Halk Meclisi ve halk konseyleridir. Ar navutluk Sosyalist Halk Cumhuriyeti Anayasası hükmüne göre, «temsili organlar diğer bütün devlet organlarının faaliyetini yönetir ve denetler; ki bütün bu organlar, temsi li organlar önünde sorumludurlar ve onlara hesap verir ler.»
Bizde demokrasi halkı aldatmak için bir oyun değil dir, tersine hayata geçirilmektedir.
Bizde, birisi yasa ile tanınan ve ötekisi fiilen var olan ikili bir iktidar yoktur. Fa kat sadece halktan kaynaklanan ve ona ait olan tek bir devlet iktidarı vardır. Bizim devletimiz, kendi yasalarını yapmış ve kendi devrimci aygıtını, yeni çalışma yöntemini ve tarzını yaratmış olan, emekçi halkın çıkarlarını ifade eden ve savunan oroletarya diktatörlüğü devletidir.
Ülkemizce, insanların proletarya diktatörlüğü devleti nin yasalarına uymalarını sağlayan zorbalık değildir; ter sine, yasalara uymanın kendilerinin ve toplumun yararına olduğu konusunaaki tam inançlarıdır. Halkımız yasaları bilinçli bir biçimde uvaularnaktadır. Çünkü o, bu yasaların hazırlanmasına geniş bir biçimde katılmaktadır.
Kapitalist ve revizyonist ülkelerde, yasa, burjuvazinin vahşi zorbamdı aracılığıyla uygulanmaktadır. Yasaların i- oeriği halkın çıkarlarıyla açık bir zıtlık içinde olduğu süre ce, yasaların nalK tarafından bilinçli bir biçimde uygulan masından söz edilemez. Burjuva hukukunun adaletsizli ğinden söz eoerken. Marks şöyle diyordu «Anayasanın her paragrafı kendi antitezini içinde taşır...genel ifade içinde özgürlük, sayfa kenarındaki notta ise özgür lüğün iptali.» «Bu ülkelerde vurttaş bir metadır ve kesinlikle bir me ta olarak değerlendirilmektedir. Oysa bizim ülkemizde. Cumhuriyetin her yurttaşına çok büyük değer verilmekte dir. O, toplumda büyük bir ro! oynamaktadır. Yurttaşın bu rolü daha etkin bir biçimde oynaması için, onun kendisini ideolojik, siyasi, kültürel ve bilimsel olarak daha da yük seltmesi ve kendi rolünün bilincine varması zorunludur.
Yoldaşlar
Demokratik Cenhenin görevi, demokrasimizin, Parti ve halkın bu büyük zaferinin, savunulması ve geliştirilmesi için, sosyalist yasamı düzenleyen yasa ve kuralların uy gulanması lan durmaksızın mücadele etmektir.
Demokratik Ceohe, geniş emekçi kitlelerin düşünce lerini gittikçe daha Ivi derlemek için, onların bütün devlet sorunları v b bütün toolumsal sorunlar üzerine sözlerini söylemelerine, bövlelîkle de işçilerin ve köylülerin devlet organları, ekonomik ve diğer organlar üzerinde denetim lerini uygulamalarına yardım etmek için durmaksızın çalış malıdır.
Demokratik Cephemiz şekilsiz, cansız bir örgüt değil dir. Tam tersine, her sorunu devrimci açıdan görecek ve onun devrimci bir tarzda çözümü için en uygun biçimleri bulacak bir siyasal canlılığa sahip olan bir örgüttür.
Demokratik Cepheye işçi sınıfının öncüsü Arnavutluk Emek Partisi önderlik ediyor. Cephe, Arnavutluk halkının yararına olan fikirleri, özlemleri ve siyaseti ifade ediyor; öte yandan da, sosyalist Anayurdumuza zarar verebilecek her şeyi teşhir ediyor ve onunla mücadele ediyor. Yani, Cephenin siyaseti bütünlüklü, tutarlı bir siyasettir. Çünkü, Cephe içinde uzlaşmaz siyasal eğilimler ve farklı sınıfla rın çıkarlarını savunan çeşitli partiler yoktur. Cephenin si yasa! mücadelesi, Partinin siyaseti ile, sosyalist devleti mizin siyaseti ile tamamen uyum halindedir. Arnavutluk Demokratik Cephesinin siyaseti, Sosyalist Halk Cumhuri yetimizin devrimci hukukunu yansıtmakta ve onu destek lemektedir.
Ülkemizin dış düşmanlan, Arnavutluk Demokratik Cep hesinin siyasetinin uyuşuk, içerikten yoksun beylik sözler den oluşan bir siyaset olduğunu düşünüyorlar. Onlar, Cep hemizin siyasetinin, çeşitli eğilimlerin ve çatışan dünya gö rüşlerinin ve amaçlarının bir ürünü olan karmaşık ve çe lişkili bir siyaset olmasını istiyorlar. Çünkü, onlar, ancak bunun demokrasi olduğunu iddia ediyorlar. Devrimci örgü tümüz Cephemizin bu muhalifleri, bizim halkımız gibi bir leştiği zaman, bir halkın, ilkelerde ve amaçlarda doğru, ber rak ve tek bir siyasal görüşe sahip olabildiğini ve gerçekten de sahip olduğunu kavrayacak durumda değillerdir. Tek bir siyaset dediğimizde, cansız ve beylik sözlerden oluşan bir siyaseti değil, fakat, gerek karmaşık iç sorunlar olsun ge rekse çok karışık dış sorunlar olsun, her türlü soruna tar tışmalar ve görüşmeler yoluyla çözüm sağlayabilecek durumda olan bir siyaseti kastediyoruz.
Demokratik Cephenin bütün bu gücü ve olgunluğu nereden kaynaklanmaktadır? Bu tamamen, bu örgütün i- çeriğinin gerçekten demokratik olması gerçeğinden kay naklanmaktadır. Çünkü Cephemiz, Marksist-Leninist bir Partinin önderlik ettiği ve en mükemmel demokrasiyi, pro letaryanın gerçek demokrasisini temsil eden bir geniş kit le örgütüdür. Proletarya ve onun partisi, halk için mutlu bir toplumun, özgür bir toplumun, demokratik bir toplu mun, ekonomik ve entellektüel gelişmesi bakımından, sağ lam proleter bilgileri ve ahlakı bakımdan her geçen gün daha çok yükselen bir topiumun inşası için her zaman mü cadele ve devrim içindedirler. Ve bu, yorucu çabaları ve demokratik tartışmaları gerektiren sürekli yaratıcı bir ça lışma aracılığıyla başarılır.
Demokratik Cephemiz, bu siyaseti izlemekte ve bu amaçlara ulaşmak için mücadele etmektedir. Böyle bir si yasetin uygulanması, sadece gösteriş olsun diye kurul muş olan ve amacı ülke içindeki ve dışındaki halk kitlele rini aldatmak ve böyle bir şeyin olmadığı bir sırada bir siyasal
örgüt varmış gibi göstermek olan bir örgütün işi olamaz. Demokratik Cephemiz, dünyadaki gelişmeleri nasıl görüyor? Cephemiz bu gelişmeleri gerçekçi bir gözle gö rüyor. Yani, onu, diyalektik materyalizm ve tarihsel ma teryalizm yönlendiriyor; o, bilimsel ideolojimiz Marksizm- Leninizme dayanıyor. İşte, Cephe tarafından da izlenen, Partinin siyasetinin, temelsiz, kararsız, pragmatist ve ilke siz bir siyaset olmasına izin vermeyen de budur. Bu yüz den, Demokratik Cephenin siyaseti sınıfsal niteliğe sahip bir siyasettir.
Ve, sınıfsal niteliğe sahiptir dediğimiz za man, onun daima ülke içinde ve uluslararası alanda yü rütülmekte olan sınıf mücadelesini göz önünde tuttuğunu ve kendisine bu mücadeleyi teme! aldığını anlatmak is tiyoruz.
•
Demokratik Cephemiz dünya halkları için, her şeyden önce de kurtuluş isteyen ve sermayenin boyunduruğu ve çizmesi altında acı çeken halklar için içten bir dostluk besliyor. Cephenin bu siyaseti, bu halklara özlemleri için elinden gelen tüm desteği sağlıyor. Her zaman doğru, in sancıl ve devrimci sözüyle, Demokratik Cephemiz, öz gürlüğe, gerçek demokrasiye ve egemenliğe özlem du yan dünyanın ezilen ve sömürülen halklarından ve sınıf larından, tarihin materyalist gelişmesi hakkındaki gerçe ği hiç bir zaman gizlemiyor. Çetin sınıf mücadeleleri ol maksızın, kapitalist baskıcılara ve sömürücülere karşı, za man zaman kan dökülmesine kadar bile varan, çabalar olmaksızın, onların zafere ulaşamayacakları gerçeğini on lardan hiç bir zaman gizlemiyor.
Demokratik Cephenin Marksist-Leninist siyasetinin temeli budur. Bu, aynı za manda, Emek Partimizin siyasetinin de temelidir.
Cephenin siyaseti, dünya proletaryasının ve acı çe ken ve ezilen köylülüğün yürütmekte oldukları mücadele nin çıkarlarını destekleyen ve bu çıkarlarla uyum halinde olan bir siyasettir. O, şehirlerin yoksul insanlarının, ileri ci aydınların, gençliğin ve onurlu, değerli ve iyi bir yaşam kurmak ve her şeyi kendi alınteriyle kazanmak isteyen ve kendi alınterierinin hırsızların, kapitalistlerin ceplerini dol durmaya hizmet etmesini istemeyen herkesin mücade lesini desteklemektedir.
Bunlar siyasetimizde değişmeyen ilkelerdir. Demok ratik Cephemiz dünya halkları için sevgi duyguları besli yor. Onlar da Arnavutluk halkı için aynı duyguları besliyor lar. Arnavutluk, bütün dünyada büyük bir sempatiye sahip olan, kendi güçlerine dayanarak sosyalizmi inşa eden, biz Arnavutların dediğimiz gibi «kendi yağıyla kavrulan» kü çük bir ülkenin tipik bir örneğidir.
Onun amacı, savaşlar kışkırtmak, ülkeleri ve halkları işgal etmek değildir. Tersi ne, onun halkı diğer halklarla dostluk içinde yaşamak is tiyor. Bu yüzdendir ki, halklar, Arnavutluk halkı için bü yük, çok açık ve somut bir sempati duyuyorlar.
Dünyanın çeşitli halkları bizimkinden farklı rejimler altında yaşıyorlar. Onlar, ülkemizde kurulmuş olan proletarya diktatörlüğü gibi bir rejim tarafından yönetilmiyor lar.: Bu ülkelerin hükümetleri bizimki ile aynı bir siyaset iz lememektedirler. Bu nedenle, proletarya diktatörlüğü dev letimiz ve sonuç olarak Demokratik Cephemiz, temel ilke lerinden ayrıimaksızın, Partinin önderliği altında ve onun verdiği ilhamla, dünyadaki değişen durumlar, çeşitli dev letlerin kendine özgü nitelikleri, bu devletlerin kendi halk larına, diğer halklara ve özellikle de halkımıza karşı amaç ve hedefleri hakkında gerekli tahlilleri yapabilir. Bu. ge-r lip geçici koşullara dayanan bir siyaset değil, doğru ve sağlam bir siyaset inşa edilmesine yardım eder. Bu evren sel ilkelere dayanarak, Partimiz ve Demokratik Cephemiz, Arnavutluk'a karşı ve genel olarak diğer küçük uluslara karşı bir burjuva devletin iyi niyetli amaçlarının derecesi ile başka bir burjuva devletin iyi niyetli amaçlarının de recesi arasında bir ayrım yapabilirler. Başka bir büyük ka pitalist devlete kıyasla bir büyük kapitalist devletin urzet- tiği tehlikeyi ve yine onun öteki daha küçük kapitalist devletler için arzettiği tehlikeyi değerlendirebilirler. Genel olarak, emperyalist ve sosyal-emperyalist süper devletle rin arzettiği büyük tehlikeyi ve hepsine karşı uygun tavr» benimsemeyi bilirler.
Partimizin, sosyalist devletimizin ve Arnavutluk Demokratik Cephesinin benimsediği tavır, oportünist ve temelsiz değildir; başka birisi tarafından dikte edilmiş de değildir. O, ilkeli, iyi niyetli ve içten bir tavırdır. Bu tavır, düşmanlara karşı sert ve uzlaşmazdır. Fakat, sosyalist Arnavutluk’la dostluk siyaseti izleyen ve kendi ülkelerinde de bazı demokratik ilkelere bağlı olan, bazı reformları kabul eden, vb. burjuva devletlerine karşı iyi niyetli ve dürüsttür. Bu ülkelerde var olan «de mokrasi» konusunda olduğu gibi, bu tür «reformlar» ko nusunda da, onların içerikleri ve uygulanma amaçlan ko nusunda da kendi görüşlerimiz var. Bu bizim hakkımızdır, ve hiç kimse
bizi bundan mahrum edemez. Aynı biçimde, hiç kimse bizi fikirlerimizi özgürce açıklamaktan alıkoya maz. İşte, bir burjuva devletindeki «demokrasinin ve «reformlarsın içeriğini, sınırlarını, niteliğini vb. teorik ve sk yasal olarak halklara açıkladığımız zaman, yaptığımız tam da budur.
Bunu başkalarının içişlerine karışmadan yapı yoruz; çünkü, son tahlilde, kendi devletlerinde bu olgu ların değeri konusunda yargıya varmak çeşitli ülkelerin halklarının kendilerinin bileceği bir iştir.
Bununla birlikte. Partimiz ve Demokratik Cephe, ge rekli ayırımları yapmaktadırlar ve bunları, sadece kendi halklarının ve ülkelerinin çıkarlarını savunmak için değil, fakat öteki halkların çıkarlarını da savunmak için yapmak tadırlar. Çünkü, Parti ve Cephe, ülkelerinin ve halklarının çıkarlarını dünya halklarının ve dünya proletaryasının ge nel çıkarlarından asla ayırmıyor.
Partimizin ve Demokratik Cephenin siyasetinin ifade ettiği büyük ve güçlü gerçek burada yatar.
Devletimizin siyasetinin dünyada sahip ol duğu desteğin kaynağı burada yatar.
Bizim siyasetimiz, burjuva ve revizyonist kapitalist devletlerin sonbahar rüzgarına kapılan sarı yaprak örneği siyasetine benzemez. Hayır. Bizim siyasetimiz şu ilkeler den ayrılmamıştır ve asla ayrılmayacaktır: Biz halklarla kardeş olmalıyız ve kardeş olacağız, onlarla, aynı olan amaçlarımız için, yani gerçek özgürlük, demokrasi, ege menlik ve bağımsızlık için birlik olmalıyız ve birlik olaca ğız; halkları ezenlere ve sömürenlere karşı mücadelede, halkların zararı pahasına yürütülen yağmacı emperyalist savaşları kışkırtıp hazırlayanlara karşı mücadelede halklar la beraberiz. Bizimki değişmez bir siyasettir, ve şu ya da bu halk hangi yönetim biçimi altında olursa olsun, bu siya setten asla ayrılmayacağız.
Bu yüzden, sosyalist Arnavutluk’un, özellikle komşu ülkelerle iyi dostluk içinde yaşamak istediği ve bu ülke lerin halklarını kardeş olarak gördüğü yolundaki açıkla ması inkâr edilemez bir gerçektir. Biz, bu ülkelerin ve diğer ülkelerin bazı yöneticilerinin, bizimkinden farklı top lumsal rejimler altında olmalarına rağmen, ülkemize kar şı iyi niyetli bir siyaset izlediklerini görmekten memnun oluyoruz. Öte yandan, Arnavutluk proletarya devleti de, karşılıklı yarara dayanan iyi niyetli bir siyaset izlemekte dir. Yani o, çeşitli burjuva devletleri arasında ilerici olan ve kendisine karşı iyi duygular besleyenleri layıkıyla ayırt etmektedir. Biz, tıpkı bizim de bir dizi ilke sorununda on lara karşı olduğumuz gibi, bir dizi sorunda olasılıkla ona karşı olmalarına rağmen Arnavutluk Sosyalist Halk Cum- huriyeti'ne saygı duyan ve ülkemizle dostça ekonomik ve kültürel ilişkiler sürdürmek isteyen, büyük ya da küçük, bü tün devletlerle benzer ilişkiler kurmak
istiyoruz.
Biz, kötü niyetli ilişkilerin her zaman zararlı ve çok tehlikeli olduğunu ve onları gizlemenin zor olduğunu söy lüyoruz. Yaşam ve insanlık tarihi, halkımıza ardında kal leşlik gizli olan ilişkilere karşı daima uyanık olmayı öğ retmiştir. Halen yurt dışında, Arnavutluk halkının, kendi ka rakterinde hiç bir zaman bulunmamış olan ve bulunma yan kalleşliği her zaman mahkum etmiş olduğunu bilen birçok kimse ve resmi çevreler vardır. Biz, Titocuların, Sovyet revizyonistlerinin ve Çin revizyonist yöneticileri nin Marksizm-Leninizme kalleşliğini ve ihanetini mahkum ettik. Bu gerici revizyonist gruplarla bozuşmamız, önem siz şeylerden değil, derin ideolojik ve siyasal nedenlerden kaynaklanıyordu. Bu nedenler sadece ulusal bir nitelik taşımıyordu, çünkü sadece Arnavutluk'un ekonomik çıkar larına dokunmadı. Hayır. Onlar daha çok uluslararası bir nitelik taşıyordu ve taşıyor. Çünkü onlar, halklarını, dün ya proletaryasının ve ilerici insanlığın uğrunda mücade le ettiği büyük ilkeleri ihlal ettiler.
Partimizin ve Cephemizin siyaseti yurt içinde ve dı şında genç yaşlı herkes tarafından bilinmiştir ve bilin mektedir. Bu yüzden bu konuşmada onun ayrıntılarına gir meye gerek yok.
Sadece, özellikle dıştaki bazı çevreler için, Partimizin ve Arnavutluk Demokratik Cephesi’nin siyasetinin, Marksizm-Leninizme dayanan doğru, kesin ve sürekli ilkelerinden en küçük bir biçimde yalpalamayaca ğına ve ayrılmayacağına dikkat çekmek istiyorum. Siyasetimiz, her zaman, ülkemizin, sosyalizmin ve halkların kurtuiuş mücadelesinin yüce çıkarlarına uyum halinde olan sınıfsal ve ilkeli bir siyaset olacaktır. Halkımız,'Ame rikan emperyalizmine, Sovyet sosyal-emperyalizmine ve bütün gericilere karşı her zaman bocalamadan mücade le edecektir. Hiç kimse, sosyalist Arnavutluk’un kendisine karşı tavrını değiştireceği yolunda en küçük bir hayal beslemesin. Aynı şekilde, Arnavutluk Emek Partisi ve Ar navutluk devleti, halklara karşı, özelliklede Arnavutluk’ taki sosyalizme karşı mücadelede ABD emperyalizminin ve dünya gericiliğinin safında yer alan Çin sosyal-emper yalizmine karşı mücadele edecek ve onu teşhir edecektir. Öte yandan, Arnavutluk Sosyalist Halk Cumhuriyeti, devletimizin iyiliğini isteyen ve, tıpkı bizim gibi, hiç kim seye zarar vermeye çabalamayan devletlere karşı iyi ni yetli bir siyaset izlemiştir ve izlemektedir. Biz hiç bir za man onların halklarına zarar vermeye çalışmıyoruz, buna niyet de etmiyoruz; tam tersine, kurtuluşa, özgürlüğe, de mokrasiye, bağımsızlığa, egemenliğe ve sosyalizme özlem duyan bütün halkların yüce amaçları ve ateşli özlemleri uğruna, her zaman onlarla uyum ve işbirliği içinde olmakistiyoruz.
Yoldaşlar,
Halk Meclisi temsilci seçimleri kampanyası örgü tümüz Demokratik Cephenin büyük bir siyasal
eylemidir. Bu vesile ile, diğer bütün kitle örgütleriyle birlikte, çalış mada daha da büyük sonuçlar elde etmek için var gücü müzle çalışalım. Bu seçimleri tam bir başarıyla taçlan dırmak için, Partinin doğru çizgisine ve halkımızın önün de açılan parlak ufuklara sarsılmaz inançla, işçilerin, köy lülerin, gençliğin, kadınların, tüm emekçi halkımızın dev rimci coşkusu ve seferberliği bu kampanyada güçlü bir biçimde patlak versin.
Yaşasın kahraman halkımız! Yaşasın Parti!
Yaşasın Demokratik Cephe!