Header Ads

Header ADS

DEVRİMCİ ANAVATAN SAVUNMASI VE SINIFSAL ANLAMI

Lenin
“Neredeyse her yeri” istila etmiş olan küçük-burjuva dalganın en önemli ve en göze batan fenomeni, hiç kuşkusuz, devrimci anavatan savunmasıdır. O, Rus devriminin daha da gelişmesinin ve başarısının en kötü düşmanıdır.

Bu psikoza kurban düşmüş ve onu aşamamış olan, devrim için yitirilmiştir. Fakat kitleler buna liderlerden başka tarzda kurban düşüyor; onlar başka bir gelişmeden geçiyor ve bu psikozu başka tarzda aşıyorlar.

Devrimci anavatan savunması bir yandan, kitlelerin burjuvazi tarafından dolandırılmasının ürünü, köylülerin ve bir kısım işçilerin körü körüne güveninin ürünüdür, öte yandan, Büyük Rusların, başka  halklar karşısında cellat rolüyle ahlakını bozan Çarlığın gelenekleri onun için “kutsal” ve okunulmaz olan, ilhaklarda ve banka kârlarında belli bir ölçüde çıkarı olan küçük mülk sahibinin çıkar ve  görüşlerinin ifadesidir.

Burjuvazi, devrimden duyduğu soylu gurura seslenerek halkı aldatıyor ve meseleyi, Çarlık monarşisinin yerine Guçkov-Milyukov sahte cumhuriyetinin geçtiği devrimin bu aşamasıyla sanki Rusya’da savaşın sosyal ve politik karakteri değişmiş gibi gösteriyor, ve büyük oranda, halkın Rusya’nın Büyük Rus olmayan her kavmini Büyük Rusların bir tür mülkiyeti ya da yurtluğu olarak görmesini sağlayan geleneksel önyargılar sayesinde halk bütün bunlara —bir süre— inandı. Çarlık tarafından diğer halkları aşağılık birşey, “resen” Büyük Rusya’ya ait bir şey olarak görmeye alıştırılmış olan Büyük Rus halkının rezil ahlak bozukluğu bir anda ortadan kalkamazdı.

Savaşın sosyal ve politik karakterinin, kişilerin, grupların ya da hatta halkların “iyi niyeti” ile değil, bilakis savaşı yürüten sınıfın konumuyla, sınıfın, devamı savaş olan politikasıyla, modern toplumda 
egemen ekonomik güç olarak sermayenin bağıntılarıyla, uluslararası sermayenin emperyalist karakteriyle, Rusya’nın mali bağımlılığıyla, Rusya maliyesinin, bankalarının, diplomasisinin İngiltere, Fransa vs.’ye bağımlılığıyla vs. belirlendiğini kitlelere anlatmayı bilmeliyiz.

Bütün bunları usta bir şekilde, kitleler için anlaşılır biçimde anlatmak kolay değildir. içimizden hiç biri bunu peşinen hatasız gerçekleştiremez.

Ancak propagandamızın doğrultusu ya da daha doğrusu içeriği bu ve yalnızca bu olmalıdır. Devrimci anavatan savunmasına en ufak taviz, böyle bir tavizi haklı çıkarmaya çalışan deyimler ve “pratik”
düşünceler ne kadar güzel olursa olsun, sosyalizme ihanettir, enternasyonalizmin tümüyle terkedilmesidir.

“Kahrolsun Savaş” şiarı elbette ki doğrudur, fakat anın özgül görevlerinin, geniş kitlelere başka tarzda yaklaşma zorunluluğunun hakkını veremez. Bence bu, “bir zamanlar”ın beceriksiz ajitatörünün
“Kahrolsun Çar” şiarıyla kestirmeden kıra gidip — dayak yemesini anımsatıyor. Kitle içinden devrimci anavatan savunmasından yana olan sıradan kişiler, kişisel değil, sınıfsal anlamda dürüsttür, yani ilhakların ve yabancı halkların boğazlanmasının kendisine gerçekten hiçbir avantaj sağlamadığı sınıflara (işçiler ve yoksul köylüler) mensuptur.

Sermayenin egemenliğinden vazgeçmeden ilhaklardan vazgeçmenin imkânsız olduğunu pekâlâ bilen ve kitleleri güzel laflar ve ölçüsüz vaatlerle vicdansızca aldatan burjuvaların ve “entelektüel” bayların durumu ise çok farklıdır.

Kitle içinden anavatan savunmasından yana olan sıradan bir insan, olaylara basit, darkafalı tarzda bakar: “Ben ilhaklar istemiyorum, Almanlar benim yakama yapışmak istiyor, dolayısıyla ben asla herhangi bir emperyalist çıkarı değil, haklı bir davayı savunuyorum”. Böyle bir insana yeniden ve yeniden, onun kişisel isteklerinin önemli olmadığı, bilakis söz konusu olanın kitle ve sınıf ilişkileri, politik bağıntılar ve önkoşullar, savaşın sermayenin çıkarlarıyla bağıntısı ve bankaların uluslararası içiçe geçmişliği vs. olduğu kavratılmalıdır.

Anavatan savunuculuğuna karşı yalnızca böyle bir mücadele, belki çok hızlı olmasa da, emin ve kalıcı başarı vaadeden ciddi bir mücadeledir.



SAVAŞ NASIL SONA ERDİRİLEBİLİR?


Savaş “isteyince” sona erdirilemez. Taraflardan birinin kararıyla sona erdirilemez. Anavatan  savunması yandaşı bir askerin ifade ettiği gibi “süngüyü toprağa saplayarak” sona erdirilemez.

Savaş, çeşitli ülkelerin sosyalistlerinin bir “anlaşması”yla, tüm ülkelerin proleterlerinin bir “gösteri”siyle, halkların “iradesi”yle vs. sona erdirilemez. Anavatan savunuculuğunun tam ve yarım yandaşlarının ve yarı-enternasyonalist basının gazete makalelerini dolduran bu türden bütün safsatalar, aynı şekilde sayısız kararlar, çağrılar, manifestolar,işçi ve Asker Temsilcileri Sovyeti’nin kararları, bütün bu laflar küçük-burjuvaların boş, saf, yerine getirilemez isteklerinden başka bir şey değildir. “Halkların barış isteğini bildirme” ye dair, proletaryanın devrimci eylemlerinin sırasına dair (Rus proletaryasından sonra Alman proletaryası “sıradadır”) vs. bu tür laflardan daha zararlı bir şey yoktur. Bütün bunlar Louis Blanc politikasıdır, yapmacık düşlerdir, “politik kampanyalar” oyunu oynamaktır, gerçekte kedi Vaska masalının tekrarına çıkar.

Savaş hiç kuşkusuz sadece onların çıkarına yürütülüyor, sadece onları zenginleştiriyorsa da, kapitalist haydutların kötü niyetinden kaynaklanmamıştır. Savaş, dünya sermayesinin yarım yüzyıllık gelişiminin, onun milyarlarca bağıntı ve bağlantısının ürünüdür. Sermayenin egemenliği devrilmedikçe ve devlet erki başka bir sınıfa, proletaryaya geçmedikçe emperyalist savaşın dışına kaçılamaz, şiddete dayanmayan, demokratik bir barış elde edilemez.

Şubat-Mart 1917 Rus Devrimi’yle, emperyalist savaşın içsavaşa dönüşümü başladı. Bu devrim, savaşın sona erdirilmesine doğru ilk adımı attı. Ancak ikinci adım, yani devlet erkinin proletaryaya geçişi, onun sona ermesini gerçekten sağlayabilir. Bu, “cephe”nin, sermayenin çıkarları cephesinin uluslararası “yarılması”nın başlangıcı olacaktır, ve ancak bu cephe yarıldıktan sonradır ki proletarya,
insanlığı savaşın dehşetinden kurtarabilecek, ona kalıcı bir barışın nimetlerini garantileyebilecektir.
Ve Rus devrimi daha şimdiden, işçi Temsilcileri Sovyetleri’ni yaratarak Rus proletaryasını sermaye “cephesini yarmanın” eşiğine getirdi.

V. I. LENIN —  Seçme Eserler 6
Blogger tarafından desteklenmektedir.