Faşizm Üzerine Dimitrov
"Faşizm, örneğin Bauer'in iddia ettiği gibi, sözümona 'proletarya ve burjuvazi gibi iki sınıf üstünde duran' bir devlet egemenliği biçimi değildir. O, İngiliz sosyalist Brailsford'un dediği gibi, 'devlet mekanizmasını elinde tutan bir avuç isyan etmiş küçük-burjuvazi' değildir. Hayır, faşizm bir sınıflar-üstü egemenliği değildir ve küçük burjuvazi ya da lümpen-proletaryanın finans-kapital üzerindeki egemenliği değildir. Faşizm, doğrudan doğruya kendisi, finans-kapitalinin egemenliğidir. O, işçi sınıfının ve köylülerle aydınların devrimci kesiminin, şiddet hareketiyle hakkından gelen bir örgüttür. Dış politika alanında faşizm, şovenizmin en kaba biçimidir; öyle ki, diğer halklara karşı vahşice kin duyguları aşılar Dimitrov
Faşizmin bu gerçek içeriğini özellikle ve önemli belirtmek gerekir; çünkü sosyal ikiyüzlülüğün maskesi faşizmin birçok ülkelerde, buhran sonucu yoldan çıkmış olan küçük-burjuva kitleleri ve hatta geri kalmış proletarya tabakalarının belirli kesimlerini bile peşinden sürüklenmesine olanak hazırladı. Oysa bu tabakalar faşizmin gerçek sınıfsal niteliğini, onun öz yapısını anlamış olsalardı, hiçbir zaman faşizmin peşinden yürümezlerdi.
Çeşitli ülkelerde faşizmin gelişmesi ve faşist diktatörlüğün kendisi, bu ülkelerin tarihi, sosyal ve ekonomik şartlarına göre, ulusal özelliklerine ve uluslararası durumuna göre çeşitli şekiller alır. Bazı ülkelerde, özellikle faşizmin geniş kitle temeline dayanmadığı ve doğrudan doğruya faşist burjuvazi cephesindeki ayrı ayrı grupların yaptıkları mücadelenin yeterince güçlü olmadığı ülkelerde faşizm parlamentoyu birdenbire kapatmaya cesaret edemez ve diğer burjuva partilerine olduğu gibi sosyal-demokrasiye de belirli bir ölçüde yaşama hakkı tanır. Diğer bazı ülkelerde, egemen burjuvazinin, yakında bir devrim patlak vermesinden kuşku duyduğu ülkelerde faşizm, rakip bütün partiler ve gruplar üzerindeki yıldırma ve işkence mekanizmasını ya da derhal ya da giderek şiddetlendirip sınırsız olarak siyasal tekelini kurar. Bu durum, faşizmin, durumu özellikle çetinleştiği bir anda, temelini genişletmek ve sınıfsal içeriğini değiştirmeden açık tedhişçi diktatörlüğü, parlamentarizmin kabaca sahteleştirilmesiyle birleştirme girişiminde bulunmasına engel değildir.
Faşizmin iktidara gelmesi bir burjuva hükumetinin yerine başka herhangi bir hükumetin gelmesi değil, tam terine burjuvazinin sınıf egemenliğinin bir devlet biçimi olan burjuva demokrasisinin yerini, onun diğer bir biçimi olan açık tedhişçi diktatörlüğün almasıdır. Bu ayrıntıyı bilmezlikten gelmek ciddi bir yanlış yapmak demektir ve bu yanlış, devrimci proletaryanın şehir ve köylerde yaşayan en geniş emekçi kitleleri, iktidarın faşistler tarafından ele geçirilmesi tehlikesine karşı mücadele için seferber etmesine ve aynı zamanda doğrudan doğruya burjuvazi cephesinde varolan sürtüşmelerden yararlanmasına engel olur. Ancak burjuva demokrasili ülkelerde halen burjuvazinin şiddetlenmekte olan gerici tedhirlerinin faşist diktatörlük kurulması bakımından taşıdıkları önemi tam anlamıyla değerlendirmemekle, daha az ciddi ve tehlikeli bir yanlış yapılmış olunmaz; çünkü bu tedbirler emekçilerin demokratik özgürlüklerini ayak altına alır, parlamentonun haklarını sahteleştirir ve kısar, devrim hareketi üzerindeki baskıları yoğunlaştırır.
Yoldaşlar, faşizmin iktidara gelişini, finans-kapitalinin herhangi bir komitesi falan tarihte faşist diktatörlük kurmaya karar veriyormuş gibi basit ve pürüzsüz bir iş olarak düşünmemek gerekir. Gerçekte faşizm, doğal olarak eski burjuva partileri ile ya da onların belirli bir kesimi ile ortaklaşa, bazen da yoğun mücadele, hatta faşist cephede yapılan ve bazen, Almanya'da, Avusturya'da ve diğer ülkelerde görüldüğü gibi, silahlı çarpışmalara kadar varan bir mücadele sonunda iktidara gelir. Fakat bütün bunlar, faşist diktatörlük kurulmadan önce genellikle burjuva hükumetlerinin birçok hazırlık aşamaları geçmeleri ve faşizmin iktidara gelmesine doğrudan doğruya yardım eden birçok gerici tedbirlere başvurmaları gerçeğinin önemini zayıflatmaz. Bu hazırlık aşamalarında burjuvazinin gerici tedbirlere ve karşı gelişmekte olan faşizme karşı mücadele etmeyenler, faşizmin zaferini engelleyecek durumda değildir, tersine faşizmin zaferini kolaylaştırır."
(Dimitrov, Seçme Eserler, Cilt-I, s. 175-76-77-78, Komintern'in 7'nci Kongre Raporu, Temel Yayınlar)