BOLŞEVİKLER DEVLET İKTİDARINI KORUYABİLECEKLER Mİ?
Lenin
Bolşevikler hariç, “Reç”ten “Novaya Jizn”e, Kadet-Kornilovcu- lardan yarı Bolşeviklere kadar bütttün eğilimler hangi hususta birleşiyorlar?
Bolşeviklerin ya asla iktidarı tek başına almayı göze alamayacakları, ya da bunu göze alır ve devlet erkini ele geçirirlerse, onu çok kısa bir süre için bile koruyamayacakları hususunda.Herhangi biri, tek başına Bolşeviklerin tüm devlet iktidarını alması sorununun son derece gerçek dışı bir politik sorun olduğu, bunu ancak herhangi bir “fanatik”in en kötü kibirinin gerçek sayabileceği itirazında bulunacak olursa, çeşitli “eğilimler”den en sorumlu ve en nüfuzlu politik parti ve akımların açıklamalarını tam olarak aktararak bu itirazı çürüteceğiz.
Fakat önce sözünü ettiğimiz sorunlardan birincisiyle ilgili birkaç söz: Bolşevikler tek başlarına tüm devlet iktidarını almayı göze alabileceklermi? Daha Tüm-Rusya Sovyetler Kongresi'nde, Tsereteli’nin yaptığı bakanlık konuşmalarından birine müdahalede bulunduğum sırada, bu soruyu kesin bir evetle yanıtlama olanağı bulmuştum. Ben ne basında ne de sözlü ifadelerde, Bolşeviklerin iktidarı tek başına almamaları gerektiği yönünde herhangi bir açıklamaya rastlamadım. Ben eskiden olduğu gibi şimdi de, genelde politik bir partinin, özelde ise en ileri sınıfın partisinin, iktidarı ele geçirme olanağına sahip olduğu bir anda iktidarı almaktan vazgeçerse, varolmayı hak etmediği, parti olarak görülmeyi hak etmediği, her açıdan bir hiç olduğu düşüncesindeyim.
Şimdi, ilgilendiğimiz soruna ilişkin Kadetlerin, Sosyal-Devrimcilerin ve yarı Bolşeviklerin (çeyrek Bolşevik demeyi tercih ederim) açıklamalarını aktarmak istiyoruz.
16 Eylül tarihli “Reç”in baş yazarı şöyle yazıyor:
“… Aleksander Tiyatrosu’nun salonunda görüş ayrılığı ve karışıklık hüküm sürüyor ve sosyalist basın da aynı tabloyu yansıtıyor. Sadece Bolşeviklerin bakış açısı kesinlik ve düzlüğüyle diğerlerinden ayrılıyor. Konferans’ta bu azınlığın bakış açısıdır, Sov- yetlerde ise giderek güçlenen akımdır. Fakat, hitabetteki tüm saldırganlığa, kendini beğenmiş safsatalarına, reklamını yaptığı özgüvenine rağmen Bolşevikler, bazı fanatikler dışında, sadece birer farfaradır. ‘Tüm iktidarı’ almayı kendi istekleriyle denemeyeceklerdir. Dağıtıcılar ve yıkıcıların bu daniskaları aslında, ruhlarının derinliklerinde gerek cehaletlerini, gerekse de bugünkü başarılarının kısa ömürlü olduğunu çok iyi bilen korkaklardır. Hepimiz gibi onlar da nihai zaferlerinin ilk gününün, aynı zamanda ani çöküşlerinin ilk günü olacağını çok iyi biliyorlar. Yaradılışları itibariyle sorumsuz, yöntemleri ve araçları itibariyle anarşist olan bu kişileri, politik düşüncenin akımlarından sadece biri —daha doğrusu sapkınlıklarından biri— ola- rak düşünmek gerekir. Bolşevizmden uzun yıllar için kurtulmanın, onu halletmenin en iyi yolu, ülkenin kaderini Bolşevik liderlerin eline vermek olurdu. Bu tür deneylerin uygunsuzluğu ve zararları bilinmese, insan çaresizlikten böylesine kahramanca çarelerde de karar kılabilirdi. Ne mutlu ki, yineliyoruz, günümüzün bu hüzün verici kahramanları gerçekte kesinlikle tüm iktidarı ele geçirmeyi hedeflemiyorlar. Onlar için yaratıcı bir çalışma asla söz konusu değil. O nedenle bütün kesinlikleri ve düzlükleri politik kürsü alanıyla, miting nutukçuluğuyla sınırlıdır. Pratikte konumları hiçbir açıdan dikkate alınmaz.
Ayrıca: bir noktada belli bir reel etkisi de var: ‘sosyalist düşünce’nin tüm diğer eğilimlerini, Bolşevik bakış açısının reddinde birleştiriyor…”
Kadetler böyle değerlendiriyorlar. Şimdi de Rusya’nın en büyük “egemen ve hükümet eden” partisi
“Sosyal-Devrimciler”in, aynı şekilde imzasız, yani 21 Eylül tarihli resmi organları “Dyelo Naroda”nın yazı kurulu başmakalesinden aldığımız tavrı:
“… Burjuvazi, Konferans'ın onayladığı platform zemininde Ku- rucu Meclis’e kadar demokrasiyle işbirliği yapmaya niyetli değilse, o zaman koalisyon Konferans partileri içinde oluşmalıdır... Bu, koa lisyonu savunanlar için ağır bir özveridir, fakat iktidarın ‘saf çizgisi’ fikrini savunanlar da bununla hemfikir olmalıdır. Fakat biz bu noktada bir anlaşmanın sağlanamayabileceğinden korkuyoruz. Ve o zaman da geriye üçüncü ve son kombinezon kalıyor: o zaman Konferans'ta prensip olarak iktidarın homojenliği fikrini savunan kesim iktidarı örgütlemekle yükümlüdür...
Açık açık söyleyelim: Bolşevikler kabineyi kurmakla yükümlü olacaktır ... Bolşevikler var güçleriyle devrimci demokrasiye koalisyona karşı nefreti aşıladılar, ‘uzlaşma politikası’ ortadan kalkarsa herşeyin düzeleceği vaadinde bulundular ve ülkenin bütün sefaletini bu politikaya dayandırdılar.
Yaptıkları ajitasyonun etkisinin bilincinde idilerse, kitleleri aldatmadılarsa,,, bol keseden verdikleri sözü yerine getirmekle yükümlüdürler...
Mesele açık konmuştur.
Ve sakın iktidarı devralmanın imkânsızlığına ilişkin çabucak oluşturulan teorinin arkasına saklanmak için sonuç vermeyen çabalara girmesinler.
Bu tür teorileri demokrasi kabul etmeyecektir.
Koalisyon yandaşları ise onlara aynı zamanda tam destek güven cesi vermelidir. Önümüzde duran üç kombinezon, üç yol bunlardır — başka yol yoktur!” (İtalikler “Dyelo Naroda”nın.)Sosyal-Devrimciler böyle değerlendiriyor. Ve son olarak “Novaya Jizn”den “çeyrek Bolşevikler”in[82] “tavrı” (tabii iki sandalye arasında oturmaya çalışmaya vaya Jizn”in yazı kurulu başmakalesinden aktarıyoruz:
“… Konovalov ve Kişkin’le koalisyon yeniden kurulursa, bu, koalisyonun yeni bir teslimiyetinden ve Konferans'ın 14 Ağustos platformu temelinde sorumlu bir hükümet üzerine aldığı kararın kaldırılmasından başka birşey olmayacaktır…
… Menşeviklerle Sosyal-Devrimcilerin homojen bir hükümeti, hesap verme yükümlülüğünün, tıpkı koalisyon kabinesindeki sorumlu sosyalist bakanlar kadar az bilincinde olacaktır… Böyle bir hükümet sadece devrimin ‘diri güçleri’ni etrafında toplayacak durumda olma- makla kalmayacak, aynı zamanda onun proleter öncüsünün biraz ol- sun aktif bir desteğine de bel bağlayamayacaktır.
Başka tipte bir homojen hükümetin, ‘proletarya ve yoksul köylülüğün’ bir hükümetinin kurulması ise mevcut durumdan çıkış yolu için daha iyi değil, çok daha kötü bir çare olacaktır; daha doğrusu bu bir çare değil, düpedüz bir felaket olacaktır. Böyle bir şiar ise‘Raboçi Put’un zaman zaman çekingen ve daha sonra sistematik olarak ‘düzeltilen’ düşünceleri dışında kimse tarafından ortaya atılmıyor doğrusu…
(Bu apaçık yalanı, 21 Eylül tarihli “Dyelo Naroda”nın başyazısını bile unutmuş olan sorumlu
yazarlar “cesaretle” kaleme alıyorlar.)
“Bolşevikler şimdi resmen ‘Tüm İktidar Sovyetlere’ şiarını yeniden canlandırdılar. Temmuz günlerinden sonra Sovyetler, Merkez Yürütme Komitesi aracılığıyla aktif anti-Bolşevik politika yoluna kararlılıkla girdiklerinde Bolşevikler bu şiardan vazgeçmişlerdi. Ne var ki şimdi ‘Sovyetler çizgisi’ sadece restore edilmiş olarak görmek- le kalınamaz, hatta planlanan Sovyetler Kongresi'nin Bolşevik bir çoğunluk ortaya çıkaracağını beklemek için bile yeterli neden var. Bu koşullar altında Bolşevikler tarafından yeniden ortaya atılan ‘Tüm İktidar Sovyetlere’ şiarı, doğrudan doğruya proletarya ve ‘yoksul köylülüğün’ diktatörlüğünü hedefleyen bir ‘taktik çizgi’dir. Gerçi Sovyetlerden, Köylü Temsilcileri Sovyetleri de anlaşılmaktadır, ve böylece Bolşevik şiar, tüm Rusya demokrasisinin ezici kesimine da- yanan bir hükümet öngörmektedir. Ancak bu durumda ‘Tüm İktidar Sovyetlere’ şiarı, bağımsız anlamını yitiriyor, çünkü bileşimleri nedeniyle Sovyetleri, Konferans tarafından oluşturulan ‘Ön Parlamen- to’yla neredeyse anlamdaş kılıyor!” …
“Novaya Jizn”in bu iddiası arsızca bir yalandır ve demokratizmin taklit ve tahrifinin, demokratizmle “neredeyse anlamdaş” olduğu açıklamasına çıkar. Ön Parlamento, halk içinde bir azınlığın, özellikle Kuskova, Berkenheim, Çaykovski ve ortaklarının[83] iradesini çoğunluğun iradesiymiş gibi gösteren bir sahtekarlıktır. Bu birincisi. İkincisi, Avksentyev ve Çaykovski’nin tahrif ettiği Köylü Sovyetleri bile Konferans'ta öylesine büyük bir koalisyon karşıtları oranı oluşturmuştur ki, İşçi ve Asker Temsilcileri Sovyetleriyle birlik, mutlaka koalisyonun yıkılması sonucunu doğururdu. Üçüncüsü, “Tüm İktidar Sovyetlere”, Köylü Sovyetlerinin iktidarının esas olarak kıra uzanacağı anlamına gelir, köylerde ise yoksul köylülerin üstünlüğü kesindir…
“Bu bir ve aynı şeyse, Bolşevik şiar derhal gündemden kaldırılmalıdır. Fakat ‘İktidar Sovyetlere’ şiarı sadece proletaryanın diktatörlüğünü gizliyorsa, bu iktidar devrimin yenilgisi ve çöküşü anlamına gelir.
Sadece ülkenin diğer sınıflarından değil, demokrasinin gerçek diri güçlerinden de tecrit olmuş proletaryanın, ne devlet aygıtını tek- nik olarak ele geçirebilecek ve bugünkü olağanüstü karmaşık durum- da işletebilecek durumda olduğunu, ne de bütün düşman güçlerin, sa- dece proletarya diktatörlüğünü değil, onunla birlikte aynı zamanda tüm devrimi süpürüp atacak olan baskısına politik olarak dayanamayacağını kanıtlamaya gerek var mı?
Anın gereklerine uygun biricik hükümet, demokrasi içinde ger- çekten dürüst bir koalisyondur…”
Yaptığımız bu uzun alıntılar için okurdan özür dileriz; fakat bunlar mutlaka gerekliydi. Bolşevik düşmanı çeşitli partilerin tavrını tam olarak ortaya koymak gerekliydi. Son derece önemli şu bu partilerin, tüm iktidarın tek başına Bolşevikler tarafından ele geçi- rilmesini sadece son derece reel değil, aynı zamanda güncel bir sorun olarak, günün sorunu olarak kabul ettiklerini kanıtlamak gerekliydi.
Şimdi de Kadetlerden “Novaya Jizn”e kadar “hepsinin”, onlara dayanarak Bolşeviklerin iktidarı koruyamayacaklarına inandığı argümanların tahliline geçelim.
Sağlam “Reç” hiçbir argüman ileri sürmüyor. Sadece, Bolşeviklere en seçkin ve azgın küfürleri yağdırıyor. Aktardığımız alıntı, başka şeylerin yanı sıra, “Reç”in Bolşevikleri iktidarı ele geçirmeye “tahrik ettiğini” sanmanın ve bu nedenle de “Aman dikkat, yoldaşlar, düşmanın öğütlediği şey mutlaka kötüdür!” diye düşünmenin ne kadar yanlış olacağını da kanıtlıyor. Gerek genel, ge- rek somut nitelikli düşünceleri nesnel biçimde gözden geçirmek yeri- ne, burjuvazinin bizi iktidarı ele geçirmeye “tahrik ettiğine” “inandırılırsak”, burjuvazi tarafından dolandırılmış oluruz, çünkü bur- juvazi mutlaka her zaman nefretle dolu olarak, Bolşeviklerin iktidarı alması halinde milyonlarca belanın geleceği kehanetinde bulunacak, her zaman şöyle haykıracaktır: “Bolşeviklerden bir çırpıda ve uzun süre için kurtulmanın en iyi yolu, onlara iktidarı aldırtmak ve sonra paramparça etmektir.”
Aslında bu yaygara da, eğer isterseniz, bir “provokasyon”dur, fakat tersinden. Kadetler ve burjuvalar bize iktidarı alma “öğüdünde” hiçbir zaman bulunmadılar, bulunmuyorlar; sadece iktidar görevlerinin güya çözümsüzlüğüyle bizim gözümüzü yıııllldııırmaya çalışıyorlar.
Hayır. Ürkmüş burjuvaların yaygarası gözümüzü korkutmamalı. Önümüze hiçbir zaman “çözümsüz”
toplumsal görevler koymadığımızda ısrarlı olmayız, ancak son derece zor bir durumdan çıkış yolu olarak derhal sosyalizm yolunda atılacak adımların tttama- men çözülebilir görevlerini sadece proletarya ve yoksul köylülüğün diktatörlüğü çözecektttiiir... Rusya’da proletaryanın iktidarı ele geçirmesi halinde bugün zafer, hem de kalıcı zafer her zamankinden ve herhangi bir yerdekinden daha garantidir.
Biz, şu ya da bu anı elverişsiz kılan somuttt koşulları salt pratik açıdan değerlendirmek istiyoruz, ancak burjuvazinin vahşi ulumasının bir an bile gözümüzü yıldırmasına izin vermeyeceğiz ve tüm iktidarın Bolşevikler tarafından ele geçirilmesinin gerçekten günün sorunu ha- line geldiğini bir an bile unutmayacağız. Bunu “unutmamız”, bugün Partimiz için iktidarı almayı “vakitsiz” bulmamızdan daha büyük bir tehlikedir. Bu açıdan bugün bir “vakitsizlik” söz konusu değiiillldiiir::: milyonda bir ya da iki dışında bütün şans bundan yanadır.
“Reç”in kötü niyetli küfürleri üzerine şunları yineleyebiliriz ve yinelemeliyiz:
Övgünün yumuşak haracında değil,
Öfkenin vahşi nefret ulumasında
Alkış sesini duyuyoruz.
Burjuvazinin bize vahşi bir nefret duyması, bizim halka burjuva- zinin egemenliğini yıkmanın doğru
yolunu ve aracını gösterdiğimiz gerçeğinin en anlaşılır açıklamalarından biridir.
*
“Dyelo Naroda” bu kez, seyrek rastlanan bir istisna olarak bizi küfürleriyle şereflendirmiyor, fakat en ufak bir kanıt da sunmuyor. Yaptığı şey sadece bizi dolaylı olarak, imalar yoluyla, şu perspektifle korkutttmaya çalışmak: “Bolşevikler kabineyi kurmakla yükümlü ola- caklar”. Bizi korkutmak isteyen Sosyal-Devrimcilerin bizzat kendileri- nin, ürkmüş liberallerin hayaletinden içtenlikle ölümcül bir korkuya kapıldıklarını çok iyi düşünebiliyorum. Aynı şekilde, bu Sosyal-Dev- rimcilerin, Merkez Yürütme Komitesi ve benzeri “İlişki” Komisyonları (yani Kadetlerle ilişki halinde olan, daha basit söylendiğinde Kadetlerle kardeş olmuş komisyonlar) gibi özellikle yüksek ve özellikle yozlaşmış herhangi bir kurumdaki bazı Bolşeviklerin gözünü korkutabileceklerini düşünebiliyorum; çünkü birincisi, tüm bu Merkez Yürütme Komitelerinde, “Ön Parlamento”da vs. atmosfer kusturacak kadar iğrenç ve pistir, bu atmosferin uzun sü- re solunması herkes için zararlıdır — ve ikincisi, içtenlik bulaşıcıdır, içtenlikle yılmış bir darkafalı, tek bir devrimciyi bile geçici olarak bir darkafalıya
dönüştürebilir.
Ne var ki Kadetlerle birlikte bakan olma ya da Kadetlerin gözün- de bakan olmaya layık olma talihsizliğine uğrayan Sosyal-Devrimci- nin bu içten korkusu “insani” açıdan ne kadar anlaşılır olsa da, kolay- ca proletaryaya ihanetin sınırına varabilecek bu yılgınlık politik bir hatadır.
Nesnel argümanlarınızı gösterin baylar! Gözümüzün sizin kor- kunuzla yılacağını ummayın hiç!
*
Bu kez doğru dürüst argümanlara sadece “Novaya Jizn”de rastlıyoruz. Bu kez “Novaya Jizn” burjuvazinin avukatı olarak, bu “her bakımdan hoş bayan”a, Bolşeviklerin savunucusu gibi “şok edici” bir rolden daha çok yakışan bir rolde ortaya çıkıyor.
Avukat altı argüman ileri sürüyor:
1) Proletarya “ülkenin öteki sınıflarından tecrit olmuştur.”
2) “Demokrasinin gerçekten diri güçlerinden tecrit olmuştur.”
3) “Teknik olarak devlet aygıtını ele geçirecek durumda olmayacaktır.”
4) “Bu aygıtı işletemeyecektir.”
5) “Durum olağanüstü karmaşıktır.”
6) Proletarya, “sadece proletarya diktatörlüğünü değil, onunla birlikte aynı zamanda tüm devrimi süpürüp atacak olan düşman güçle- rin muazzam baskısına dayanamayacaktır.”
Birinci argüman, “Novaya Jizn” tarafından düpedüz gülünç dere- cede beceriksizce ortaya konmuştur, çünkü kapitalist ve yarı-kapitalist toplumda sadece üç sınıf tanıyoruz: Burjuvazi, küçük-burjuvazi (başlıca temsilcisi olan köylülükle birlikte) ve proletarya. Proletaryanın burjuvaziye karşı savaşı söz konusuyken, burjuvaziye karşı devrimi söz konusuyken, proletaryanın diğer sınıflardan tecrit olduğundan sözetmenin anlamı ne?
Herhalde “Novaya Jizn”, proletaryanın köylülükten tecrit olduğundan sözetmek istiyordu, çünkü
burada toprak sahiplerini söz konusu etmek gerçekten mümkün değildi.
Fakat bugün proletaryanın köylülükten tecrit olduğunu da açık ve berrak şekilde söyleyemezdi, çünkü böyle bir iddianın yanlışlığı derhal göze çarpar.
Hangi bir kapitalist ülkede proletaryanın küçük-burjuvaziden—elbette burjuvaziye karşı bir devrimde— bugün proletaryanın Rus- ya’da olduğu kadar az tecrit olduğunu düşünmek imkânsızdır. Nesnel ve tartışma götürmez veriler, önümüze, Tseretelici “Buligin Duması”nın, yani ünlü “Demokratik” Konferans'ın “kuryelerine” göre düzenlenmiş, burjuvaziyle koalisyondan yana ve bu koalisyona karşı en son oylama sonuçlarını seriyor. Sovyet kuryelerinin sonuçları şöyle;
Koalisyondan yana Koalisyonakarşı
İşçi ve Asker Temsilcileri Sovyetleri 83 192
Köylü Temsilcileri Sovyetleri 102 70
Toplam 185 262
O halde bir bütün olarak çoğunluk: Burjuvaziyle koalisyona karşııı proleter şiarından yanadır. Ve yukarıda Kadetlerin bile Sovyet- lerde Bolşevik etkinin güçlendiğini kabul etmek zorunda kaldıklarını gördük. Ve burada Sovyetlerin dünkü liderlerinin, merkezi organlarda kesin bir çoğunluğa sahip Sosyal-Devrimciler ve Menşeviklerin toplantıya çağırdığı bir konferans söz konusudur! Bolşeviklerin Sov- yetlerdeki gerçek üstünlüğünün burada çok az değerlllendiiiriiillldiiiğiii açıktır.
Gerek burjuvaziyle koalisyonla ilgili olarak, gerekse de toprakbe- yi arazilerinin derhal Köylü Komitelerine devredilmesiyle ilgili olarak Bolşevikler, İşçi, Asker ve Köylü Temsilcileri Sovyetlerinde şimdi- den çoğunllluğa,,, halllkııın çoğunllluğuna,,, küçük-burjuvazinin çoğunluğuna sahiptir. “Raboçi Put” 24 Eylül tarihli 19. sayısında Sos- yal-Devrimci organ “Znamya Truda”nın 25. sayısından, 18 Eylül’de Petrograd’da yapılan Vilayetler Köylü Temsilcileri Sovyetlerinin Konferansı[84] üzerine haberler aktarıyor. Bu Konferans'ta dört Köylü Sovyetinin (Kostroma, Moskova, Samara, Taurya vilayetleri) Yürütme Komiteleri sınırsız koalisyondan yana oy kullandılar. Kadetlerin dışlandığı koalisyonu üç vilayetin ve iiikiii ordunun (Vladimir, Ryazan ve Karadeniz Bölgesi) Yürütme Komiteleri savunmuştur. Fakat 23 vi- layet ve dörttt ordunun Yürütme Komiteleri koalisyona karşı oy kullanmışlardır.
Demek ki köylülerin çoğunluğu koalisyona karşıdır!
“Proletaryanın tecrit olması” böyledir işte.
Ayrıca, dikkat etmek gerekir ki, koalisyondan yana oy kullanan- lar, ücretli işçi çalıştıran zengin köylü ve büyük toprak sahiplerinin nispeten daha çok bulunduğu Samara, Taurya ve Karadeniz Bölgesi olmak üzere üç sınır vilayetiyle, köy burjuvazisinin Rusya’nın çoğu vilayetlerinden daha güçlü olduğu dört sanayi vilayetidir (Vladimir, Ryazan, Kostroma ve Moskova). “Zengiiin” köylülerin ağır bastığı vilayetlerde yoksulll köylülerin tavrına ilişkin bir fikir edinebilmek için, bu soruna ilişkin daha ayrıntılı veriler toplamak ilginç olurdu.
Ayrıca “ulusal gruplar” içinde koalisyon karşıtlarının 15’e karşı 40 oy gibi güçlü bir çoğunluk olmaları da ilginçtir. Bonapartist Ke- renski ve ortaklarının Rusya’nın tam haklara sahip olmayan uluslarına karşı uyguladığı ilhakçı vahşi şiddet politikası ürününü vermiştir. Ezilen ulusların nüfusunun geniş kitlesi, yani bu ulusların küçük-bur- juva kitlesi Rusya proletaryasına burjuvaziden daha çok güveniyor, çünkü tarih burada ezilen ulusların kendilerini ezenlere karşı kurtuluş savaşını gündeme koymuştur. Burjuvazi ezilen ulusların özgürlük davasına alçakça ihanet etti, proletarya ise özgürlük davasına sadık kalıyor.
Ulusal sorun ve tarım sorunu bugün Rusya nüfusunun küçük-bur- juva kitleleri için asıl sorunlardır.
Bu tartışma götürmez. Ve her iki so- runda da proletarya kesinlikle “tecrit olmuş değiiillldiiir...” Proletarya halkın çoğunluğunu arkasına almıştır. Bu iki sorunda sadece proletarya, proleter devlet erkine sadece halkın çoğunluğunun desteğini değil, aynı zamanda kitleler arasında gerçek bir devrimci coşku fırtınası yaratmayı garanti edebilecek böylesine kararlı, gerçekten “devrimci-demokrat” bir politika yapabilir. Çünkü birincisi, kitleler bu hükümet altında, Çarlık altında olduğu gibi köylülerin çiftlik sahipleri tarafından, Ukraynalıların Büyük Ruslar tarafından acımasızca ezilme- siyle, büyük lafların ardına gizlenmiş benzer bir politikayı cumhuri- yette de sürdürme çabasıyla, eziyetle, haksızlıkla, entrika ve ihmalle, hileyle (ki Kerenski köylülere ve ezilen uluslara bunların tümünü bahşetmiştir) karşılaşmayacaklardır, tersine eylemle kanıtlanmış sıcak bir sempati, çiftlik sahiplerine karşı derhal ve devrimci önlem- ler, Finlandiya, Ukrayna, Beyaz Rusya için, Müslümanlar vs. için tttam özgürlüğün yeniden kurulmasını bulacaklardır.
Sosyal-Devrimci ve Menşevik beyler bunu pekâlâ biliyor ve bu nedenle kooperatiflerin yarı-Kadet önde gelenlerini kitlelere karşııı kendi geriiiciii-demokratik politikaları için yardımcı güç olarak yanlarına çekmeye çalışıyorlar. O nedenle hiçbir zaman halka sormayı, bütün yerel Sovyetlerde, bütün yerel örgütlerde pratik politikanın belli sorunları üzerine, örneğin bütün toprak beyi arazileri- nin derhal Köylü Komitelerine devredilip devredilmemesi, Finlandiyalıların ya da Ukraynalıların şu ya da bu taleplerinin yerine getirilip getirilmemesi gibi sorunlar üzerine bir plebisit ya da bir oyla- ma dahi yapmayı göze alamayacaklardır.
Ve şimdi de bugünkü yaşamın en önemli sorunu olan barışsorunu. Proletarya “diğer sınıflardan tecrit olmuş” durumdaymış… Burada proletarya gerçekten de tttüm ulusun temsilcisi, tttüm sınıfların diri ve dürüst unsurlarının temsilcisi olarak, küçük-burjuvazinin ezici çoğunluğunun temsilcisi olarak ortaya çıkmaktadır. Zira sadece prole- tarya iktidarı aldıktan sonra derhalll tüm savaşan halklara adil bir barış önerecektir, ve sadece proletarya, mümkün olduğunca çabuk mümkün olduğunca adil bir barış sağlamak için gerçekten devriiimciii önlemler (gizli anlaşmaların açıklanması vs.) almaya hazır olacaktır.
Hayır. Proletaryanın tecrit edilmişliği üzerine yaygara koparan “Novaya Jizn”den beyler, bununla sadece kendilerinin burjuvazi tarafından sübjektif olarak yıldırıldığını ifade ediyorlar. Rusya’da olayların nesnel durumu hiç kuşkusuz, proletaryanın tttam da şiiimdiii,,, küçük-burjuvazinin çoğunluğundan “tecrit” olllmadııığııı yönündedir.
Tam da şimdi, üzücü koalisyon deneyiminden sonra proletarya, halkın çoğunllluğunun sempatisini kazanmıştır. Bolşeviklerin iktidarı korumalarının bu koşulu mevcuttttttur...
*
İkinci argüman, proletaryanın “demokrasinin gerçekten diri güç- lerinden tecrit olduğu” yolundadır. Bunun ne anlama geldiğini bilmek mümkün değil. Fransızların böyle durumlarda söyledikleri gibi, her- halde “Yunanca”.
“Novaya Jizn” yazarları bakanlığa layık bir topluluk. Bir Kadet hükümetinde bakan olmaya çok uygunlar. Zira bu tür bakanlardan, ke- sinlikle hiçbir anlamı olmayan, arkasına her türlü kötülüğün gizlenebileceği, o nedenle de emperyalistlerle sosyal-emperyalistlerin alkışının garanti olduğu, kulağa hoş gelen ve cilalı laflar etme yeteneği istenir. Proletaryanın demokrasinin gerçek diri güçlerinden tecrit olduğu iddiası için “Novaya Jizn”cilere Kadetlerin, Breşkovskaya, Plehanov ve ortaklarının alkışı garantidir. Çünkü bura- da dolllaylllııı olllarak,,, Kadetlerin, Breşkovskaya’nın, Plehanov ve ortaklarının “demokrasinin diri güçleri” oldukları söylenmektedir — ya da bu iddia böyle söylenmiş gibi yorumlllanacaktttııır...
Bu yanlış. Bunlar ölü güçlerdir. Bunu, koalisyonun tarihi kanıtlamıştır.
Burjuvazi ve burjuva-aydın çevre tarafından gözleri yıldırılan “Novaya Jizn”ciler, Kadetlerden “Volya Naroda”, “Yedinstvo” vs. tarzında hiçbir önemli hususta farklı olmayan Sosyal-Devrimcilerle
Menşeviklerin sağ kanadını[85] “diri” olarak görüyorlar. Biz ise Ku- laklarla değil, kitlelerle birleşmiş olan, koalisyonun dersleriyle ondan uzaklaşmış olanları diri olarak görüyoruz.
Küçük-burjuva demokrasi- sinin “etkin diri güçleri” Sosyal-Devrimcilerle Menşeviklerin sol kanadı
tarafından temsil edilmektedir. Bu sol kanadın, özellikle Tem- muz karşı-devriminden sonra güçlenmesi, proletaryanın tecrit olllmadııığııına dair en emin nesnel belirtilerden biridir.
Bunu, Çernov’un 24 Eylül’de yaptığı, grubunun, Kişkin ve ortaklarıyla koalisyonu destekleyemeyeceği yönündeki açıklamasıyla doğrulanan Sosyal-Devrimci Merkezcilerin şimdi sola doğru yalpalamaları daha da anlaşılır biçimde kanıtlıyor.[86] Bugüne kadar Sosyal-Devrimci Partinin —kentlerde ve özellikle kırsal alanda aldıkları oy oranlarına göre önde giden ve hakim olan partidir— tem- silcilerinin ezici çoğunluğunu oluşturan Sosyal-Devrimci Merkezcile- rin sola doğru bu yalpalamaları, “Dyelo Naroda”nın yukarıda aktardığımız, belli koşullar altında demokrasi için, salt Bolşevik bir hükümete “tam destek güvencesi verme”nin kaçınılmaz bir zorunluluk olabileceği yönündeki ifadelerinin boş laftan ibaret olmadığını kanıtlıyor.
Sosyal-Devrimci Merkezin Kişkin’le yeni koalisyonu destekle- meyi reddetmesi, ya da taşrada (Kafkasya’da Yordania vs.) anavatttan savunmasııı zemiiiniii üstttünde duran Menşeviiiklller arasında koalisyona karşııı olllanlllarııın ağır basması gibi olgular, bugüne kadar Menşeviklerle Sosyal-Devrimcileri izleyen kiiitttllleniiin belli bir bölümü- nün salt Bolşevik bir hükümeti destttekllleyeceğiiine ilişkin nesnel bir kanıttır.
Rusya proletaryası bugün tam da demokrasinin diiiriii güçlerinden tecrit olmuş değildir.
*
Üçüncü argüman: Proletarya, “teknik olarak devlet aygıtını ele geçirecek durumda olmayacaktır.” Herhalde bu en alışılmış, en geçer- li olan argümandır. Gerek bu nedenle, gerekse de proletaryanın karşı karşıya kalacağı en ciiiddiii ve en zor görevlere işaret ettiği için, bu ar- güman büyük bir dikkati hak etmektedir. Hiç kuşkusuz bu görevler çok zordur, fakat kendine sosyalist diyen bizler, sadece bu tür görevle- ri çözmeye yan çiiizmek için bu zorluğa işaret edersek, pratikte burju- vazinin yardakçılarıyla aramızda hiçbir fark kalmaz. Proleter devrimin görevlerinin zorluğu, proletarya yandaşlarını, bu görevlerin üstesinden den gelmemize yardımcı olacak araçları daha dikkatli ve daha somut incelemeye teşvik etmelidir.
Devlet aygıtından herşeyden önce daimi ordu, polis ve bürokrasi anlaşılır. “Novaya Jizn” yazarları proletaryanın bu aygıtı teknik olarak ele geçiremeyeceğini söylerken, gerek yaşamın gerçeklerini, gerekse de Bolşevik literatürde çoktan işaret edilmiş düşünceleri dikkate alma konusunda olağanüstü
yeteneksiz ve isteksiz olduklarını kanıtlıyorlar.
“Novaya Jizn” yazarlarının hepsi, kendilerinin, eğer Marksist değilse, Marksizm erbabı, eğitilmiş sosyalistler olduklarını düşünüyorlar. Marx ise Paris Komünü deneyimine dayanarak, proletaryanın
hazır devlet aygıtını basitçe ele geçirip kendi amaçları için işletemeyeceğini öğretmiştir; proletarya, bu mekanizmayı parça- lllamak ve yerine yenisini kurmak zorundadır. (Bu konuyu, ilk defteri şimdiden hazır olan ve yakında “Devlet ve Devrim. Marksist Devlet Öğretisi ve Devrimde Proletaryanın Görevleri” adı altında yayınlanacak olan bir broşürde daha ayrıntılı biçimde ele alıyorum.*) Paris Komünü böyle bir mekanizma oluşturmuştur, Rusya’da İşçi, Asker ve Köylü Temsilcileri Sovyetleri de aynııı tttiiipttte bir “devlet aygıtı”nı ifade etmektedir. 4 Nisan 1917’den bu yana bu hususa sık sık dikkat çektim, Bolşevik konferansların kararlarında ve Bolşevik yazında da bundan sık sık söz edildi. “Novaya Jizn” elbette Marx ve Bolşeviklerden tamamen farklı düşündüğünü açıklayabilirdi, fakat bu soruna tamamen yan çizmek, Bolşevikleri sık sık ve kibirle zor sorun- lar karşısında güya gayri-ciddi davranmakla suçlayan bir gazete için düşünsel bir yoksulluk belgesidir.
Proletarya, “devlet aygıtı”nı “ele geçiiiremez”,,, “iiişllletttemez”... Fa- kat eski devlet aygıtında, ezen, kemikleşmiş iflah olmaz-burjuva her şeyi parçalayabilir ve bunun yerine kendiii,,, yeni aygıtını koyabilir. İşte bu aygıt İşçi, Asker ve Köylü Temsilcileri Sovyetleridir.
“Novaya Jizn”in bu “devlet aygıtı”nı tamamen unutmuş olmasını düpedüz korkunç olarak nitelemek gerekir. Bu tür teorik düşünceler ileri süren “Novaya Jizn”ciler, aslında, politik teori alanında, Kadetle- rin politik pratik alanında yaptıklarını yapıyorlar. Çünkü, proletarya ve devrimci demokrasinin gerçekten hiiiçbiiir yeni devlet aygıtına iiihtttiiiyacııı yoksa,,, o zaman Sovyetler tüm varlık nedenini ve varlık hakkını yiti- rirler, o zaman Sovyetleri ortadan kaldırmak isteyen Kadet-Kornilov- cular haklllıııdııır...
Bu korkunç bir teorik hatadır ve “Novaya Jizn”in politik körlüğü, bu sorunda Menşevik enternasyonalistler bile Bolşeviklere belli bir yakınlaşma gösterdikleri için (“Novaya Jizn”ciler son Petrograd Bele- diye Duması seçimlerinde bunlarla bir blok oluşturmuşlardır) bir o kadar büyüktür. Böylece, Demokratik Konferans’ta Martov yoldaşın okuduğu Sovyetler çoğunluğunun bildirgesinde şunları okuyoruz:
“… Devrimin ilk günlerinde halkın gerçek yaratıcı gücünün mu- azzam patlamasıyla vücuda getirilen İşçi, Asker ve Köylü Temsilcileri Sovyetleri, eski rejimin çürümüş devlet dokusunun yerine geçen
dev- rimci devletin yeni dokusunu oluşturur…”
Fazlaca güzel söylenmiş, yani ifadenin dolambaçlı oluşu politik düşüncenin berraklıktan yoksun oluşunu gizliyor. Sovyetler henüz es- ki “doku”nun yeriiine geçmediiilller,,, ve bu eski “doku” eski rejimin dev- leti değiiilll,,, hem Çarlığın, hem de burjuva cumhuriyetinin devletidir. Yine de Martov bu hususta “Novaya Jizn”cilerden her halükârda ikikafa üstündür.
Sovyetler, birincisi, işçi ve köylülere silahlı iktidarı veren —ki buiktidar eski daimi ordunun erki gibi halktan kopuk değil, bilakis halkla sımsıkı bağlıdır— yeni devlet aygıtıdır; askeri açıdan bu iktidar, eski iktidarla karşılaştırılamayacak kadar güçlüdür, devrimci açıdan yeridoldurulamazdır. İkincisi, bu aygıt, kitlelerle, halkın çoğunluğuyla, eski devlet aygıtında düşünülmesi bile mümkün olmayan sıkı, kop- maz, kolayca denetlenebilen ve yenilenebilen bir bağ kurar. Üçüncüsü bu aygıt, bürokratik formaliteler olmadan, kadrolarının halkın irade- siyle seçilebilmesi ve görevden alınabilmesi sayesinde eski aygıtlardan çok daha demokratiktir.
Dördüncüsü, çeşitli mesleklerle sağlam bir bağ yaratır, böylece bürokratizm olmadan, son derece de rin anlamı olan en çeşitli reformların uygulanmasını kolaylaştırır.
Beşinci öncünün, yani eziiilllen sınıfların, enerjik, en ileri kesiminin örgütlenme biçimini yaratır ve böylece ezilen sınıfların öncüsünün, şimdiye kadar politik hayatın ta- mamen dışında, tarihin dışında kalmış bu sınıfların dev kiiitttlllesiiiniii ayağa kaldırmasını, eğitmesini, öğretmesini ve ona öncülük etmesini sağlayacak bir aygıt ortaya çıkarır. Altıncısı, parlamentarizmin yararlarını, dolaysız, doğrudan demokrasinin yararlarıyla birleştirme, yani seçilmiş halk temsilcilerinin şahsında yasama işleviyle, yasalllarııı uygulllayıııcııı işlevi birleştirme olanağı verir. Burjuva parlamentarizmi- ne kıyasla bu, demokrasinin gelişiminde dünya çapında tarihi öneme sahip ileri bir adımdır.
1905 yılında Sovyetlerimiz, deyim yerindeyse sadece birer embri- yo idiler, çünkü sadece birkaç hafta varolabildiler. Açıktır ki o zaman- ki koşullarda Sovyetlerin çok yönlü gelişimi söz konusu olamazdı. 1917 Devrimi'nde de henüz bu söz konusu olamazdı, çünkü birkaç aylık bir zaman dilimi çok kısadır ve en önemlisi: Sosyal-Devrimci ve Menşevik liderler Sovyetleri reziiilll ettttttiiilller,,, onları laklakhaneye, liderle- rinin uzlaşmacı politikasının kuyruğuna indirgediler. Sovyetler, Liber, Dan, Tsereteli, Çernov önderliği altında diri diri çürüdüler.
Sovyetler ancak tttüm devlet iktidarının ele geçirilmesinden sonra kendilerini, ye- tenek ve becerilerini gerçekten tam olarak geliştirebilirler, çünkü aksi takdirde yapacakları hiiiçbiiir şey yoktur, aski takdirde ya birer tohum (ki tohum olarak uzun süre kalmak imkânsızdır) ya da oyuncak olacaklardır. “İkili iktidar” Sovyetlerin felç olmasıdır.
Eğer devrimci sınıfların yaratıcı halk gücü Sovyetleri ortaya çıkarmasaydı, Rusya’da proleter devrim umarsız bir dava olurdu; çün- kü proletarya eski aygıtla iktidarı elinde tutamazdı, yeni bir aygıt ise derhal yaratılamaz. Sovyetlerin Tsereteli-Çernov tarafından rezil edil- mesinin üzücü öyküsü, “Koalisyon”un öyküsü, aynı zamanda, Sovyet- lerin küçük-burjuva hayallerden kurtulmasının, her tttürlllü ve bütttün burjuva koalisyonların tüm alçaklık ve pisliğinin “cehennem ateşi”nden geçişinin öyküsüdür. Bu “cehennem ateşi”nin Sovyetlere zarar vermediğini, tersine onları çelikleştirdiğini umarız.