Devlet ve Devrim - MARX 1852'DE SORUNU NASIL KOYUYORDU
Devlet ve Devrim
MARX 1852'DE SORUNU NASIL KOYUYORDU
Mehring, 1907'de Neue Zeit'ta[9] (XXV, 2, 164), Marks'ın Weydemeyer'e yazdığı 5 Mart 1852 tarihli bir mektuptan parçalar yayınlamıştı. Bu (sayfa: 47) mektupta, başka birçok dikkate değer gözlem arasında, şu gözlem de var: "Bana ilişkin olarak, ne modern toplumdaki sınıfların varlığını, ne de aralarındaki savaşımı bulmuş olma şerefi benimdir. Benden çok önce, burjuva tarihçiler bu sınıflar savaşımının tarihsel gelişimini betimlemiş ve burjuva iktisatçılar bunun ekonomik anatomisini dile getirmiş bulunuyorlardı. Benim yeni olarak yaptığım şey: 1) Sınıfların varlığının, üretimin tarihselgelişme evrelerinden (historische Entwicklungspasen der Produktion) başka bir şeye bağlı olmadığını; 2) Sınıflar savaşımının zorunlu olarak proletarya diktatorasına götürdüğünü; 3) Bu diktatoranın kendisinin de bütün sınıfların ortadan kalkmasına ve sınıfsız bir toplumun kurulmasına geçişten başka bir şey oluşturmadığını tanıtlamak oldu..."
Bu metinde Marks, önce, kendi öğretisini burjuvazinin en bilgili ve en kavrayışlı düşünürlerinin öğretilerinden öz ve temelden ayıran şeyin ne olduğunu, sonra da, kendi devlet öğretisinin özünü hayranlık verici bir özgelikle açıklamayı başarmıştır.
Marks'ın öğretisinin özü, sınıflar savaşımıdır. Durmadan söylenen ve durmadan yazılan şey, budur. Ama, bu doğru değildir. Ve, marksizmin oportünist çarpıtmaları, onu burjuvazi için kabul edilebilir bir duruma getirmeye yönelen çarpıtmalar, kolayca bu yanlışlıktan kaynaklanırlar. Çünkü sınıflar savaşımı öğretisi Marks tarafından değil, ama Marks'tan önce burjuvazi tarafından ortaya konmuştur; ve bu öğreti, genel olarak, burjuvazi için kabul edilebilir bir öğretidir. Yalnızca sınıflar savaşımını kabul eden biri, bundan ötürü bir (sayfa: 48) marksist değildir; henüz burjuva düşüncesinin, burjuva politikasının çerçevesinden çıkmamış biri olabilir. Marksizmi sınıflar savaşımı öğretisine indirgemek, onun kolunu kanadını kırpmak, bozmak, onu burjuvazi için kabul edilebilir bir şeye indirgemek demektir. Sınıflar savaşımının kabulünü, proletarya diktatorasının kabulüne dek genişleten kişi bir marksisttir ancak. Marksisti bayağı küçük (ve büyük) burjuvadan temelden ayırdeden şey, işte budur. Marksizmin gerçekten anlaşılıp kabul edildiğini, işte bu denektaşı ile sınamak gerekir. Avrupa tarihi, işçi sınıfını bu soruna pratik olarak yanaşmaya götürünce, bütün oportünist ve bütün reformistlerle birlikte, bütün "kautskist"lerin de (yani reformizmle marksizm arasında duraksayanların da) acınası hamkafalar ve küçük-burjuva demokratlar olarak, proletarya diktatorasının yadsıyıcıları olarak ortaya çıkmaları, hiç de şaşılacak bir şey değildir. Kautsky'nin, 1918 Ağustos'unda, yani bu yapıtın ilk baskısından çok zaman sonra yayınlanan Proletarya Diktatorası broşürü, marksizmin, onu ikiyüzlülükle sözde kabul eden, ama özde alçakça ondan cayan küçük-burjuva çarpıtmasına bir örnektir. (Şu broşürüme bakınız: Proletarya Devrimi ve Dönek Kautsky, Petrograd ve Moskova, 1918).
Çağdaş oportünizm, en büyük temsilcisinin, eski-marksist Karl Kautsky'nin kişiliğinde, burjuva davranışının Marks tarafından ortaya konmuş olan ayırdedici özelliğine tam bir uygunluk gösterir; çünkü, sınıflar savaşımını ancak burjuva ilişkiler sınırı içinde kabul eder. (Burjuva ilişkiler sınırı içinde, "ilke olarak", sınıflar savaşımını kabul etmeye razı olmayan bir tek bilgili liberal yoktur!)
Oportünizm, sınıflar savaşımının kabulünü, özsel olan şeye dek, kapitalizmden komünizme geçiş dönemine dek, burjuvazinin alaşağı edilmesi ve büsbütün ortadan kaldırılması dönemine dek genişletmez. Gerçeklikte, bu dönem, zorunlu olarak, son derece keskin biçimlere bürünmüş ve o zamana dek görülmemiş yeğinlikte bir sınıflar savaşımının damgasını taşır. Öyleyse, bu dönemin devleti, zorunlu olarak, yeni bir biçimde (genel olarak proleterler ve mülksüzlerden yana) demokratik ve yeni bir biçimde (burjuvaziye karşı) diktatoryal olmak zorundadır.
Devam edelim. Marks'ın devlet öğretisinin özünü, bir sınıfın diktatorasının, yalnızca genel olarak bütün sınıflı toplumlar için, yalnızca burjuvaziyi devirecek olan proletarya için değil, ama kapitalizmi "sınıfsız toplum"dan, komünizmden ayıran tüm bir tarihsel dönem için de zorunlu olduğunu anlayanlar, yalnız onlar, iyice kavramışlardır. Burjuva devlet biçimleri son derece çeşitlidirler, ama özleri birdir: Bütün bu devletler, son çözümlemede, şu ya da bu biçimde, ama zorunlu olarak, bir burjuvazi diktatorasıdır. Elbette kapitalizmden komünizme geçiş de, siyasal biçimler bakımından büyük bir bolluk ve geniş bir çeşitlilik göstermekten geri kalamaz; ama hepsinin özü, zorunlu olarak bir olacaktır: Proletarya diktatorası.
YIKILAN DEVLET MAKİNESİNİ NEYLE DEĞİŞTİRMELİ?