Header Ads

Header ADS

KURUCU MECLİS VE SOVYET CUMHURİYETİ

KURUCU Meclis ve onun bolşevikler tarafından dağıtılması -Kautsky'nin broşürünün en gerisindeki fon, İşte bu. Durmadan bu konuya dönüyor. Yapıtında, [sayfa 49] II. Enternasyonal'in ideolojik önderi, her kezinde bolşeviklerin "demokrasiyi yıktıklarını" yineliyor (yukarıda Kautsky'den aktardığımız parçaya bakınız). Gerçekten ilginç ve önemli sorun, çünkü burjuva demokrasi ile proleter demokrasi arasındaki ilişki, kendini burada devrim karşısında pratik olarak gösteriyor. Öyleyse bu sorunun "marksist teorisyen"imiz tarafından nasıl incelendiğine bakalım. 

Kautsky benim tarafımdan yazılmış ve 26 aralık 1917 günlü Pravda'da yayınlanmış olan "Kurucu Meclis Üzerine Tezler"i ileri sürüyor. Kautsky'nin, elde belgeler, konusuna ne ciddi bir biçimde yanaştığının bundan daha iyi bir kanıtı olamayacağı düşünülebilirdi. Ama Kautsky alıntıları nasıl kullanıyor, biraz ona bakalım. Bu tezlerin sayısının 19 olduğunu söylemiyor; bu tezlerde Kurucu Meclisli olağan burjuva cumhuriyet ile Sovyetler Cumhuriyeti arasındaki ilişkinin olduğu denli, Kurucu Meclis ile proletarya diktatörlüğü arasında bizim devrimimizde ortaya çıkan aykırılığın tarihinin de göz önünde tutulduğunu söylemiyor. Bütün bu konularda Kautsky hiçbir şey söylemiyor; okura yalnızca [bu tezler içinde] "ikisinin özel bir önem taşıdığını" bildiriyor: biri, devrimci-sosyalistlerin Kurucu Meclis seçimlerinden sonra, ama Meclisin toplantıya çağrılmasından önce bölünmüş oldukları (Kautsky bunun beşinci tez olduğunu söylemeyi unutuyor); öbürü de Sovyetler Cumhuriyetinin genel olarak Kurucu Meclisten daha yüksek bir demokratik biçim olduğu (Kautsky bunun üçüncü tez olduğunu söylemeyi unutuyor). 

Ve yalnızca bu üçüncü tezden, Kautsky şu küçük parçayı tam olarak aktarıyor: 
"Sovyetler Cumhuriyeti, yalnızca demokratik kurumların (bir Kurucu Meclis ile taçlandırılmış olağan burjuva cumhuriyete göre) daha yüksek bir biçimi değil, ama sosyalizme en acısız[1*]geçişi sağlamaya yetenekli tek [sayfa 50] biçimdir de." (Kautsky "olağan" sözü ile, tezin başındaki: "Burjuva rejimden sosyalist rejime geçmek için, proletarya diktatörlüğünü korumak için" sözlerini es geçiyor.)

Bu parçayı aktardıktan sonra, Kautsky görkemli bir alayla şöyle haykırıyor:
"Bu sonuca ancak Kurucu Mecliste azınlıkta kaldıktan sonra varılmış olması ne yazık. Daha önce Kurucu Meclisi kimse Lenin'den daha büyük bir coşkunlukla istememişti."


İşte Kautsky'nin kitabının 31. sayfasında olduğu gibi okunan şey, bu! 

Gerçek bir inci! Okura bolşeviklerin üstün devlet tipi konusundaki bütün sözlerinin, ancak bolşevikler Kurucu Mecliste azınlıkta kaldıktan sonra düşünülmüş bir uydurma oldukları izlenimini vermek için, yalnız burjuvazi kampının bir muhbiri olguları böylesine yanlış bir biçimde sunabilirdi!! Böylesine tiksinç bir yalan ancak kendini burjuvaziye satmış, ya da kesinlikle aynı anlama gelmek üzere, bir yandan bilgi kaynaklarını gizlerken, öte yandan Akselrod'a bel bağlamış, anasının ipini satmış bir kopuktan gelebilirdi. 

Komün tipi bir devletin burjuva parlamenter cumhuriyete göre üstünlüğünü bildirdiğim tezleri daha Rusya'ya varışımın ilk günü, 4 nisan 1917 günü herkesin önünde okuduğumu, gerçekte herkes biliyor. Sonra basında örneğin siyasal partiler konusundaki broşürümde de aynı şeyi bir çok kez yineledim. İngilizceye çevrilen bu broşür,[21] ocak 1918'de, New York Evening Post[22]gazetesinde yayınlandı. Dahası, Bolşevik Parti Konferansı, nisan 1917 sonlarında, bir kararda, proleter ve köylü cumhuriyetin burjuva parlamenter cumhuriyetten üstün olduğunu; partimizin burjuva parlamenter cumhuriyetle yetinemeyeceğini; parti programının buna göre değiştirilmesi gerektiğini belgeye geçiriyordu. 

Bundan sonra Kautsky'nin Alman okurlarına, benim Kurucu Meclisin toplantıya çağrılmasını coşkunlukla [sayfa 51] istediğim, ve Kurucu Meclisin şeref ve saygınlığını ancak bolşevikler orada azınlıkta kaldıktan sonra "küçültme"ye başladığım konusunda güvence veren soylu davranışını nasıl nitelemeli? Böylesine bir davranış nasıl bağışlanabilir?[2*] Kautsky'nin olup bitenlerden haberi yok muydu? -Ama o zaman neden bunlardan söz etmeye girişti? Ya da, neden: Ben, Kautsky, menşevik Stein, Akselrod ve hempaları tarafından sağlanan bilgilere güvenerek yazıyorum, diye dürüstçe bildirmedi? Nesnel olduğunu ileri süren Kautsky, yenilgileri yüzünden yaralanmış menşeviklerin uşaklığını yaptığını gizlemeye çalışıyor. 

Ama bütün bunlar çiçekçiklerden başka bir şey değil, meyveler sonra gelecek. 

Kabul edelim ki, Kautsky, bilgi vericilerinden, bolşeviklerin burjuva demokratik cumhuriyetle yetinip yetinmediklerini bilme sorunu konusundaki kararlarının ve bildirgelerinin çevirisini istememiş ya da elde edememiş (??) olsun. İnanılmaz bir şey de olsa, kabul edelim. Amaya benim 26 aralık 1917 günlü tezlerim? Kautsky kitabının 30. sayfasında bu tezlerin açıkça sözünü ediyor. 

Kautsky bu tezleri tam olarak mı biliyor, yoksa Steinlerin, Akselrodların ve hempalarının ona çevirmiş oldukları kadarıyla mı biliyor? Kautsky temel soruna ilişkin üçüncü tezi aktarıyor: Kurucu Meclis seçimlerinden önce, bolşevikler Sovyetler Cumhuriyetinin burjuva cumhuriyetten üstün olduğunu anlıyorlar ve halka bildiriyorlar mıydı ? A m a K a u t s k y i k i n c i t e z ü z e r i n e h i ç b i r ş e y s ö y l e m i y o r. 

Oysa, bu ikinci tez şöyle: "Bir Kurucu Meclisin toplantıya çağrılmasını isteyen devrimci sosyal-demokrasi, daha 1917 devriminin başlarından beri, Sovyetler Cumhuriyetinin Kurucu Meclisli olağan bir burjuva cumhuriyet biçiminden daha yüksek bir demokratizm biçimi olduğunu birçok kez belirtmiştir" (altını ben çizdim)., 
.Bolşevikleri ilkesiz kişiler olarak, "devrimci oportünistler" olarak (Kautsky, bilmem hangi konuda, kitabının [sayfa 52] bir yerinde bu deyimi kullanıyor) göstermek için, Bay Kautsky tezlerin daha önceki "b i r ç o k" bildirimden açıkça söz ettiklerini Alman okurlarından gizlemiş! 

Bay Kautsky'nin ince, soysuz ve aşağılık yolları işte bunlar. Teorik sorunun içinden işte böyle sıyrılabilmiş. 

Burjuva demokrasinin parlamenter cumhuriyetinin Komün tipi ya da Sovyetler tipi bir cumhuriyetten aşağı olduğu doğru mu, değil mi? Sorunun düğüm noktası işte burada. Kautsky bunu bir yana bırakmış. Marx'ın Paris Komünü konusundaki çözümlemesinde verdiği ne varsa, Kautsky "unutmuş". Engels'in Bebel'e, 28 mart 1875 günlü, Marx'ın o: "Komün artık sözcüğün gerçek anlamında bir devlet değildi" yolundaki düşüncesini son derece açık ve anlaşılır bir biçimde anlatan mektubunu da bunun gibi "unutmuş". 

Ve işte özel olarak Proletarya Diktatörlüğü'ne ayrılmış, burjuva demokratik cumhuriyetten daha üstün bir devlet biçimi sorununun birçok kez açıkça konmuş bulunduğu Rusya'yı özel olarak inceleyen bir broşürde, II. Enternasyonal'in en seçkin teorisyeni, bu sorunu susarak geçiştiriyor. Gerçekte burjuvazi kampına geçmek için ihanet etmek değilse, nedir bu? 

(Ayraç içinde Kautsky'nin bu konuda da Rus menşeviklerinin kuyruğunda sürüklendiğini belirtelim. Rus menşevikleri arasında, Marx ile Engels'in "bütün metinleri"ni bilen istenildiği kadar kişi bulunacaktır, ama 1917 nisanından ekimine ve ekim 1917'den ekim 1918'e değin, Komün tipinde bir devlet sorununu bir tek kez çözümlemeye çalışmış bir tek menşevik yoktur. Plehanov da bu sorundan ustalıkla sıyrılmıştır. Susmak zorundaydılar, kuşkusuz). 

Hiç kuşku yok, sosyalist ve marksist olduklarını söyleyen, ama gerçekte özsel sorun konusunda, Komün tipinde bir devlet sorunu konusunda burjuvadan yana geçen kimselerle Kurucu Meclisin dağıtılması üzerine konuşmak, kel başa şimşir tarak vurmak olurdu. Kurucu Meclis konusundaki tezlerimi, bu broşüre ek olarak,[sayfa 53] in extenso[3*] yayınlamak yetecektir. Ve okur, sorunun 26 ocak 1917 günü, teorik, tarihsel, siyasal ve pratik bakımdan konulmuş olduğunu görecektir. 

Kautsky, teorisyen olarak her ne denli marksizmi büsbütün yadsımış bulunuyorsa da, tarihçi olarak, Sovyetler ile Kurucu Meclis arasındaki savaşım sorununu irdeleyebilirdi. Kautsky'nin birçok yapıtı, onun marksist bir tarihçi olmasını bildiğini, kalemine borçlu bulunduğumuz bu türlü yazıların, yazarlarının sonraki yadsımasına karşın, proletaryanın sağlam ortak malı olarak kalacaklarını gösteriyor. Ama bu sorunda Kautsky, tarihçi olarak da, gerçekten ayrılıyor, herkesin bildiği olgulara aldırmıyor, muhbir olarak davranıyor. Bolşevikleri ilkesiz kimseler olarak göstermek istediği için, onların Kurucu Meclisi dağıtmadan önce, onunla olan çatışmalarını nasıl hafifletmeye çalışmış olduklarını anlatıyor. Bunda kötü hiçbir şey yok, yadsıyacak hiçbir şeyimiz yok: tezlerimi tam olarak yayınlıyorum, ve bu tezlerde açıkça şöyle söylenmiştir: Kurucu Meclise sığınmış, duraksamalı küçük- burjuva baylar, proletarya diktatörlüğüne boyun eğin, yoksa "devrimci yol"dan sizi yeneceğiz (18. ve 19. tezler). 

Gerçekten devrimci proletarya duraksamalı küçük-burjuvaziye karşı her zaman böyle davranmıştır ve her zaman da böyle davranacaktır. 

Kurucu Meclis sorununda, Kautsky biçimsel bir görüşle yetiniyor. Ben tezlerimde, devrim çıkarlarının Kurucu Meclisin resmi haklarından önce geldiğini açıkça söyledim ve birçok kez yineledim (16. ve 17. tezlere bakın). Salt biçimsel demokratik görüş, proletarya ve proleter sınıf savaşımı çıkarlarının önceliğini kabul etmeyen burjuva demokratın görüşüdür. Tarihçi olarak Kautsky, burjuva parlamentoların şu ya da bu sınıfın organları olduklarını kabul etmezlik edemezdi. Ama şimdi (devrimin yadsınması kirli işini yerine getirmek için) marksizmi unutması gerekiyordu; ve Kautsky, Kurucu Meclisin Rusya'da hangi sınıfın organı olduğu sorusunu sormuyor. Somut durumu çözümlemiyor, olguları göz önünde tutmak istemiyor, bu tezlerin yalnızca burjuva [sayfa 54] demokrasinin sınırlı niteliğinin teorik bir irdelemesini (tez 1-3 ), yalnızca ekim 1917 ortasında düzenlenen parti listelerinin 1917 aralığının gerçek durumuna uygun düşmemeleri sonucunu veren somut koşulların incelenmesini (tez 4-6) değil, ama ekim-aralık 1917'deki sınıflar savaşımı ve iç savaşın tarihini de (tez 7-15) içerdiklerini bildirmek için, Alman okurlarına tek söz söylemiyor. Biz bu somut tarihten, "Tüm İktidar Kurucu Meclise" belgisinin gerçeklikte, Kadetlerin, Kaledin yandaşlarının ve onların yardakçılarının belgisi durumuna gelmiş olduğu sonucunu çıkardık (tez 14). 

Tarihçi Kautsky buna dikkat etmiyor. Tarihçi Kautsky genel oyun bazan küçük-burjuva, bazan gerici ve karşı-devrimci parlamentolar verdiğinin söylendiğini hiç işitmemiş. Marksist tarihçi Kautsky, seçimlerin biçiminin, bir demokrasinin biçiminin bir şey, ve belli bir kurumun sınıfsal içeriğinin bir başka şey olduğunun söylendiğini duymamış. Kurucu Meclisin bu sınıfsal içeriği sorunu benim tezlerimde açıkça konmuş ve çözülmüş bulunuyor. Çözümüm doğru olmayabilir. Bizim için çözümlememizin dışardan yapılmış marksist bir eleştirisinden daha istenir hiçbir şey olmazdı. Bolşevizmi eleştirmenin engellendiğini ileri süren saçma sapan tümceler yazacak yerde (Kautsky'de bu tümceler pek çok), Kautsky bu eleştiriye girişebilirdi. Ama gerçek şu ki, eleştiri konusunda hiçbir şey yok. Bir yanda Sovyetlerin, ve öte yanda Kurucu Meclisin sınıfsal bir çözümleme sorununu koymuyor bile. Bundan ötürü Kautsky ile polemik yapmak, tartışmak, olanaksız; ve geriye, Kautsky'nin neden dönekten başka türlü nitelendirilemeyeceğini okura göstermekten başka da bir şey kalmıyor. 

Sovyetler ile Kurucu Meclis arasındaki uyuşmazlığın, sınıflar savaşımı görüşünü benimsemeyen bir tarihçinin bile bir yana bırakamayacağı bir tarihi var. Oysa, Kautsky bu olguların tarihçesini bile şöyle bir incelemek istememiş. Menşeviklerin egemenliği altında, yani 1917 şubatı sonlarından ekimine değin bile, Sovyetlerin "devlet" (yani burjuva) kurumları ile uyuşmazlık içinde oldukları yolundaki (bugün yalnızca en kötü [sayfa 55] menşeviklerin gizledikleri) o herkesçe bilinen olguyu Alman okurlarından saklıyor. Gerçekte, Kautsky proletarya ile burjuvazinin uzlaşma, anlaşma ve iş birliğinden yanadır; o buna karşı kendini boş yere savunuyor, ama bu görüş onun görüşünün ta kendisidir, ve tüm broşürü de bunu gösteriyor. Kurucu Meclisi dağıtmamak gerekiyordu demek, burjuvaziye karşı savaşımı sonuna değin götürmemek gerekiyordu, proletaryanın burjuvazi ile uyuşması gerekiyordu demektir. 

Peki, Kautsky, 1917 şubatından ekimine değin, menşeviklerin kendilerini bu pek de yüz ağartıcı olmayan işe verdiklerini ve hiçbir sonuç elde edemediklerini neden gizlemiş? Eğer burjuvaziyi proletarya ile uzlaştırmak olanaklı idiyse, peki neden menşeviklerin egemenliği altında uzlaşma başarı sağlamadı, neden burjuvazi kendini Sovyetlerden uzak tuttu, neden Sovyetler (menşevikler tarafından) "devrimci demokrasi", ve burjuvazi de "vergi vererek seçim hakkını kazanmış öğeler" ("elements censitaires") olarak adlandırıldı? 

Egemenlikleri "çağ"ında (şubat-ekim 1917), SovyetIeri devrimci demokrasi olarak nitelendirerek, böylece onların bütün öbür kurumlar üzerindeki üstünlüklerini kabul eden kimselerin, menşeviklerin ta kendileri olduklarını Alman okurlarından gizlemiş. Sovyetlerin burjuvazi ile uzlaşmazlığının bir tarihi olmadığı; bu uzlaşmazlığın birdenbire, ansızın, nedensiz, bolşeviklerin kötü davranışı yüzünden ortaya çıktığı izlenimini, tarihçi Kautsky ancak bu olguyu gizleyerek verebiliyor. Oysa gerçeklikte, altı aydan çok süren (bir devrim için çok uzun bir süre) proletarya ile burjuvaziyi barıştırma girişimleri, menşevik uzlaştırma deneyinin ta kendisi, halkı bu girişimlerin boşuna olduğuna inandırmış ve proletaryayı menşeviklerden uzaklaştırmıştır. 

Kautsky, Sovyetlerin proletaryanın görkemli bir savaş örgütü, büyük bir geleceğe aday bir örgüt olduklarını kabul ediyor. Bundan dolayı, Kautsky'nin tüm konumu iskambilden bir şato, ya da proletaryanın burjuvaziye karşı keskin savaşımının önlenmesini isteyen bir küçük [sayfa 56] burjuvanın düşü gibi çöküyor. Çünkü her devrim sürekli ve üstelik amansız bir savaşımdır; ve proletarya da bütün ezilenlerin öncü sınıf, her kategori ve her sınıftan ezilenlerin bütün kurtuluş özlemlerinin odağı ve merkezidir. Sovyetler , -ezilen yığınların savaşım organları -, bu yığınların anlayışlarını ve düşünce değişikliklerini, başka herhangi bir kurumdan elbette son derece daha hızlı bir biçimde, çok daha büyük bir bütünlük ve bağlılık ile yansıtmış ve dile getirmişlerdir (Sovyet demokrasisini daha yüksek bir demokrasi tipi durumuna getiren nedenlerden biri de, işte bu). 

28 şubattan 25 ekim 1917'ye değin (eski takvim), Sovyetler, ilçe, kent, eyalet ve bölge bakımından birçok yerel kongreyi bir yana bırakalım, Rusya nüfusunun engin çoğunluğunun, bütün işçi ve askerlerin, köylülüğün onda yedi ya da sekizinin, iki ulusal kongresini toplayabilmişlerdir. Bu dönem boyunca, burjuvazi (öfkeden zıvanadan çıkardığı proletaryaya gerçek bir hakaret olan, düpedüz düzmece "Demokratik Konferans" dışında) çoğunluğu temsil eden bir tek kurum toplayamadı. Kurucu Meclis, yığınların Rusya Sovyetlerinin hazirandaki Birinci Kongresinde yansıyan aynı anlayışını, aynı siyasal kümelenmeleri yansıtıyordu. Kurucu Meclisin toplanması sırasında (ocak 1918), Sovyetlerin, her ikisi de yığınların sola döndüklerini, devrimci anlayışın etkisi altına girdiklerini, bolşeviklerden yana geçmek üzere menşevikler ve devrimci-sosyalistlerden ayrıldıklarını, yani küçük-burjuva yönetime, onun burjuvazi ile uzlaşma düşlerine sırt çevirdiklerini, ve burjuvazinin alaşağı edilmesi için devrimci savaşıma katıldıklarını en açık bir biçimde gösteren ikinci (ekim 1917) ve üçüncü (ocak 1918) kongreleri toplandı. 
Öyleyse tek başına Sovyetlerin tarihçesi, Kurucu Meclisin gerici ve dağıtılmasının da kaçınılmaz olduğunu gösteriyor. Gene de Kautsky kendi "belgi"sine sıkı sıkıya sarılıyor: Devrim batıp gitsin, burjuvazi proletaryanın üstesinden gelsin, yeter ki "arı demokrasi" ışıl ışıl ışıldasın: Fiat justitia, Pereat mundus![4*] [sayfa 57] 
İşte Rusya Sovyetleri kongrelerinin Rus devrimi içindeki bileşiminin genel bir çizelgesi:

Rusya Sovyetleri KongreleriDelege sayısıBolşevik sayısıBolşeviklerin % oranı
Birinci (3 haziran 1917)
790
103
13
İkinci (25 ekim 1917)
675
343
51
Üçüncü (10 ocak 1918)
710
434
61
Dördüncü (14 mart 1918)
1.232
795
64
Beşinci (4 temmuz 1918)
1.164
773
66

Kurucu Meclisten yana kanıtların ve -Kautsky gibi- bolşeviklerin nüfusun çoğunluğunu temsil etmediklerini ileri süren kimselerin söylemlerinin (discours) ülkemizde neden gülmeden başka bir şeye yol açmadıklarını anlamak için bu rakamlara bir göz atmak yeter.
Blogger tarafından desteklenmektedir.