Parti Tarihi Bölüm - 9 - 2 - (1921 – 1925)
2 - PARTİDE SENDİKALAR ÜZERİNE TARTIŞMA. X. PARTİ KONGRESİ. MUHALEFETİN YENİLGİSİ. YENİ EKONOMİK POLİTİKA'YA (NEP) GEÇİŞ
Parti Merkez Komitesi, onun Leninist çoğunluğu, savaş sona erdikten ve ülke barışçıl iktisadi inşaya geçtikten sonra, savaşın ve ablukanın ürünü olan katı Savaş Komünizmi rejimini sürdürmek için bir neden kalmadığı konusunda açıktı.
Merkez Komitesi, artık teslim yükümlülüğü sistemine ihtiyaç kalmadığını, bu sistem yerine köylülere ürün fazlasının büyük kısmını istedikleri gibi kullanma imkanı vermek için bir ayni vergi sisteminin geçirilmesi gerektiğini görüyordu. Merkez Komitesi, böyle bir tedbirini tarımı canlandırma, sanayiin gelişmesi için gerekli olan tahıl üretimini ve sanayi bitkileri üretimini artırma, meta dolaşımını canlandırma, şehirlere yiyecek ikmalini düzenleme ve işçi-köylü ittifakı için yeni bir temel, iktisadi bir temel yaratma imkanı sağlayacağını görüyordu.
Merkez Komitesi, birinci ve en önemli görevin sanayii canlandırmak olduğu konusunda da açıktı; ama Merkez Komitesi, işçi sınıfı ve onun sendikalarını işin içine çekmeksizin sanayiin canlandırılamayacağını, işçi sınıfının ise bu işin içine, iktisadi bozukluğun, halk için, tıpkı dış müdahale ve abluka kadar tehlikeli bir düşman olduğuna ikna edildiğinde çekilebileceğini; Parti ve sendikaların işçi sınıfı ile ilişkilerde, cephede gerçekten gerekli olduğu gibi askeri emirler değil, ikna araçları ve yöntemleri uyguladığında bu görevi yerine getirebilecek durumda olacağını düşünüyordu.
Ama bütün Parti üyeleri Merkez Komitesi gibi düşünmüyordu. Muhalif grupçuklar -Troçkistler, “İşçi Muhalefeti”, “Sol Komünistler”, “Demokratik Merkeziyetçiler” vb.- tam bir şaşkınlık içinde bulunuyor ve barışçıl iktisadi inşaya geçişe ilişkin güçlükler karşısında yalpalıyorlardı. Parti içinde eski Menşevik, eski Sosyal-Devrimci, eski Bund’cu, eski Borotbistk ve Rusya'nın kenar bölgelerinden gelen her türlü yarımilliyetçi az değildi. Bunların büyük çoğunluğu, şu ya da bu muhalefet grubuna mensuptu. Bunlar gerçek Marksist olmadıklarından, iktisadi gelişme yasalarını bilmediklerinden ve Leninist bir Parti eğitiminden geçmediklerinden, muhalif grupçukların şaşkınlığını ve yalpalamalarını şiddetlendirmekten başka birşey yapmadılar. Bazıları bu Savaş Komünizmi rejimini gevşetmeye gerek olmadığını, tam tersine, “vidaların daha da sıkıştırılması” gerektiğini düşünüyordu. Bazılarıysa Parti ve devletin ekonominin restorasyonuna karışmaması, bu işin tamamen sendikalara bırakılması gerektiği kanısındaydı.
Partideki bazı gruplar arasında böyle bir kargaşa ortamında, Partiyi bir tartışma açmaya zorlamak isteyen anlaşmazlık çıkartmaktan hoşlanan kişilerin, şu ya da bu muhalif “önder”lerin çıkacağı açıktı.
Nitekim öyle de oldu.
Tartışma, sendikalar o sırada parti politikasının baş sorunu olmamasına rağmen, sendikaların roIü sorununda başladı.
Lenin'e karşı, Merkez Komitesinin Leninist çoğunluğuna karşı tartışmayı ve mücadeleyi başlatan, Troçki oldu. Durumu daha da ağırlaştırmak amacıyla o, 1920 Kasımının başlarında toplanan V. Tüm-Rusya Sendikalar Konferansı Komünist fraksiyonunun oturumunda, “vidaları sıkıştırma” ve “sendikaları sarsma” gibi sakıncalı bir şiarla ortaya çıktı. Troçki, sendikaların bir an önce “devletleştirilmesi” talebini yükseltti. İşçi sınıfıyla ilişkilerde ikna yöntemine karşıydı; sendikalara askeri yöntemin getirilmesinden yanaydı. Troçki, sendikalarda demokrasinin yaygınlaştırılmasına ve sendika organlarının seçimle gelmesi ilkesine karşıydı.
Troçkistler, işçi sınıfı örgütlerinin faaliyetinin onsuz düşünülemeyeceği ikna yönteminin yerine, çıplak cebir yöntemini, kumanda etme yöntemini öneriyorlardı. Sendikaların yönetimine geldikleri her yerde Troçkistler bu politikalarıyla, sendikaların içine çatışma, bölünme ve çözülmeyi taşıdılar. Troçkistler politikalarıyla, Partisiz işçi kitlesini Partiye karşı kışkırtmaya, işçi sınıfını bölmeye çalıştılar.
Sendikalar üzerine Parti tartışması aslında, sendika sorununu çok çok aşan bir anlama sahipti. Sonraları Rusya Komünist Partisi (Bolşevik) Merkez Komitesi Plenumunun (17 Ocak 1925 tarihli) kararında belirtildiği üzere, çatışma konusu aslında, “Savaş Komünizmine karşı çıkan köylülüğe karşı tavır, Partisiz işçi kitlesine karşı tavır, genel olarak, içsavaşın sona ermek üzere olduğu bir dönemde Partinin kitlelere yaklaşımının ne olacağıydı.” (“SBKP [B] Kararları”, Bölüm I, s. 651, Rusça.)
Troçki’nin peşinden diğer Parti düşmanı gruplar sahneye çıktı: “İşçi Muhalefeti” (Şlyapnikov, Medvedyev, Kollontai ve diğerleri), “Demokratik Merkeziyetçiler” (Sapronov, Drobnis, Boguslavski, Ossinski, V.Smirnov ve diğerleri), “Sol Komünistler” (Buharln, Preobrajenski).
“İşçi Muhalefeti”, tüm ulusal ekonomini yönetiminin bir “Tüm-Rusya Üreticileri Kongresi”ne verilmesini öneren bir şiar attı. Bunlar Partinin rolünü sıfıra indirgemek istiyor ve iktisadi inşada proletarya diktatörlüğünün önemini inkar ediyordu. “İşçi Muhalefeti”, sendikalarla Sovyet devletini ve Komünist Partisini karşı karşıya koyuyordu. İşçi sınıfının en üst örgütlenme biçiminin, Parti değil sendikalar olduğunu iddia ediyordu. “İşçi Muhalefeti” aslında anarko-sendikalist, parti düşmanı bir gruptu.
“Demokratik Merkeziyetçilik.” grubu (DeMeciler), hizipler ve gruplaşmalar için tam özgürlük: talep ediyorlardı. Tıpkı Troçkistler gibi, “Demokratik Merkeziyetçiler” de Partinin Sovyetlerdeki ve sendikalardaki önder rolünü ortadan kaldırmaya çalışıyorlardı. Lenin, “Demokratik Merkeziyetçiler”den “gürültücü çığırtkanlar” hizibi olarak sözediyor, platformlarının ise Sosyal-Devrimci-Menşevik bir platform olduğunu söylüyordu.
Troçki, Lenin'e ve Partiye karşı mücadelesinde Buharin’den destek buldu. Buharin, Preobrajenski, Serebryakov ve Sokolnikov'la birlikte bir “tampon grup” kurdu. Bu grup, bütün hizipçilerin en kötüsü olan Troçkistleri savunuyor ve onların önünde bir kalkan vazifesi görüyordu. Lenin, Buharin'in davranışını, “ideolojik sefilliğin zirvesi” olarak adlandırdı. Kısa süre sonra Buharin'ciler Lenin'e karşı açıkça Troçkistlerle birleştiler.
Lenin ve Leninistler, ana darbelerini, Parti düşmanı gruplaşmaların ana gücü olarak Troçkistler üzerinde yoğunlaştırdılar. Sendikaları askeri örgütlerle karıştırdıklarından dolayı Troçkistleri mahkum ettiler, ve askeri örgütlerin yöntemlerinin sendikalar içine taşınamayacağını onlara kanıtladılar. Muhalif grupların platformlarına bir karşı-ağırlık olarak Lenin ve Leninistler, kendi platformlarını ortaya koydular. Bu platformda sendikalar bir yönetim okulu, bir “Management” okulu, bir komünizm okulu olduğuna işaret ediliyordu. Sendikalar tüm çalışmalarını ikna yöntemi üzerine inşa etmeliydi. Sendikalar ancak bu koşulla bütün işçileri iktisadi bozukluğa karşı mücadele için harekete geçirecek, onları sosyalist inşa işi içine çekecek durumda olacaklardı.
Muhalif gruplaşmalarla mücadele içinde Parti örgütleri Lenin'in etrafında toplandılar. Mücadele, Moskova'da özellikle keskin bir karaktere büründü. Muhalefet, esas güçlerini burada toplamış ve önüne başkent örgütünü ele geçirme hedefini koymuştu. Ne var ki, Moskova Bolşevikleri, hizipçilerin bu tertiplerini kararlılıkla geri çevirdi. Ukrayna Parti örgütlerinde de şiddetli bir mücadele patlak verdi. O sıralar Ukrayna Komünist Partisi (Bolşevik) Merkez Komitesi Sekreteri olan Molotov yoldaşın önderliğindeki Ukraynalı Bolşevikler, Troçkistleri ve Şlyapnikov'cuları yenilgiye uğrattılar. Ukrayna Komünist Partisi, Lenin'in Partisinin sadık bir desteği olarak kaldı. Baku'de muhalefeti bozguna uğratan ise, Orkonikidze yoldaştı. Orta Asya'da Parti düşmanı gruplaşmalara karşı mücadeleye, L. Kaganoviç yoldaş önderlik ediyordu.
Partinin bütün önemli yerel örgütleri, Lenin'in platformunu onayladı.
8 Mart 1921'de X. Parti Kongresi açıldı. Kongrede, 732,521 Parti üyesini temsilen, karar oyuna sahip 694 delege hazır bulundu. İstişari oya sahip delege sayısı 296 idi.
Parti Kongresi, sendikalar üzerine tartışmanın sonuçlarını toparladı ve Lenin'in platformunu ezici bir çoğunlukla onayladı.
Kongreyi açış konuşmasında Lenin, bu tartışmanın izin verilemeyecek bir lüks olduğunu söyledi. Düşmanların Parti içi mücadele ve Komünist Partisi saflarında bir bölünme üzerine spekülasyon yaptıklarına işaret etti.
Hizipçi grupların varlığının Bolşevik Partisi ve proletarya diktatörlüğü için ne kadar büyük bir tehlike oluşturduğunu kavrayan X. Parti Kongresi, Partinin birliği sorununa özel bir dikkat gösterdi. Bu soruna ilişkin raporu Lenin sundu. Parti Kongresi, bütün muhalif gruplaşmaları mahkum etti ve bunların “aslında proleter devrimin sınıf düşmanlarına yardım ettiğini” vurguladı. Parti Kongresi, bütün hizipçi grupların derhal dağıtılması direktifini verdi ve bütün parti örgütlerine, hiçbir hizipçi davranışa izin verilmemesine sımsıkı uyma görevi verdi, Parti Kongresi kararının yerine getirilmemesi ise kayıtsız-şartsız ve derhal Partiden ihracı gerektiriyordu. Parti Kongresi, merkez Komitesine, Merkez Komitesi üyeleri tarafından disiplin ihlali halinde ya da hizipçiliği yeniden canlandırması veya hoş görmesi halinde, onlara, Merkez Komitesinden ve Partiden ihraç da dahil bütün disiplin cezalarını uygulama yetkisi verdi.
Bütün bu kararlar, Lenin tarafından hazırlanan ve Parti Kongresi tarafından onaylanan “Partinin Birliği Üzerine” özel bir kararda biraraya getirildi.
Bu kararda Parti Kongresi, bütün Parti Üyelerinin dikkatini, bir dizi nedenle ülkenin küçük-burjuva nüfusu içindeki yalpalamanın arttığı X. Parti Kongresi dönemi gibi bir zamanda, parti saflarının birlik ve dayanışmasının, proletaryanın öncüsünün irade birliğinin özellikle gerekli olduğu çekti.
“Oysa”, deniyordu kararda, “daha sendikalar üzerine genel Parti tartışmasından önce bile, Parti içinde fraksiyonculuğun, yani kendi platformuna sahip ve belli bir dereceye kadar kendi içine kapanmaya ve kendi grup disiplinini yaratmaya çalışan grupların ortaya çıkmasının bazı işaretlerine rastlanıyordu. Bütün sınıf bilinçli işçiler, her türlü hizipçiliğin kötülüğünü ve izin verilemezliğini açıkça kavramalıdır, çünkü pratikte hizipçilik kaçınılmaz olarak ekip çalışmasını zayıflatır ve hükümet partisine çengel atan Parti düşmanlarının, (Parti içindeki) ihtilâfı derinleştirmek ve ondan karşı-devrimin amaçları için yararlanmak üzere yeniden güçlü çabalara girişmelerine yol açar.”
Parti Kongresi kararda devamla şunları söylüyordu:
“Tutarlı komünist çizgiden her tür sapmadan proletaryanın düşmanlarının yararlanması, kendini en açık şekilde, burjuva karşı-devrimin ve dünyanın bütün ülkelerindeki Beyaz Muhafızların, sırf Rusya'daki proletarya diktatörlüğünü yıkmak uğruna bir Sovyet düzeni şiarını bile kabul etmeye hazır olduklarını ilan ettikleri, Sosyal-devrimcilerin ve genel olarak bütün burjuva karşı-devrimin, Kronstadt'ta, Rusya'daki Sovyet Hükümetine karşı bir ayaklanma için güya bir Sovyet iktidarı adına ayaklanma şiarını başvurduğu Kronstadt ayaklanması örneğinde göstermiştir. Böylesi olgular, Beyaz Muhafızların, sırf Rusya'da proleter devrimin kalesini zayıflatmak ve devirmek amacıyla, kolayca Komünist kılığına, hatta Komünistlerden “daha sol” kimseler kılığına bürünebileceğini tamamen kanıtlamaktadır. Kronstadt ayaklanması arifesinde Petrograd'da dağıtılan Menşevik bildirileri de, aynı şekilde, Menşeviklerin bir yandan ayaklanmaya karşı olduklarını ve Sovyet iktidarını -ne ki güya küçük düzeltmeleri olan bir Sovyet iktidarını- desteklediklerini söylerken, aslında Kronstadt asilerini, Sosyal-Devrimcileri ve Beyaz Muhafızları fiilen kışkırtmak ve desteklemek için Rusya Komünist Partisi içindeki anlaşmazlıklardan nasıl yararlandıklarını göstermiştir. “
Karar, Partinin propaganda çalışmasında, proletarya diktatörlüğünün başarısının temel şartı olan Parti birliği ve proletaryanın öncüsünün irade birliği bakımından hizipçiliğin zararlarını ve tehlikesini bütün ayrıntılarıyla açıklaması gerektiğine işaret etti.
Öte yandan, deniyordu Parti Kongresi kararında, Parti, propaganda çalışmasında Sovyet iktidarının düşmanlarının en son taktik yöntemlerinin özelliğini de açıklamalıdır.
“Bu düşmanlar”, deniyordu kararda, “açık Beyaz Muhafız bayrağı altında bir karşı-devrimin umutsuzluğunu kavradıktan sonra, şimdi tüm çabalarını Rusya Komünist Partisi içindeki anlaşmazlıklardan yararlanarak ve iktidarı, Sovyet iktidarını görünüşte en yakından onaylayan siyasi gruplaşmalara teslim ederek karşı-devrimi şu ya da bu şekilde geliştirmeye harcamaktadırlar.” “SBKP(B) Kararları”, Bölüm I, s. 373/74, Rusça.)
Karar devamla, Partinin, propagandasında “karşı-devrimin, devrimci diktatörlüğü zayıflatmak ve yıkmak ve böylece karşı-devrimin, kapitalistlerin ve çiftlik sahiplerinin tam zaferine giden yolu açmak için, en devrimci Partiye en yakın duran küçük-burjuva gruplaşmalarını desteklemiş olduğu geçmiş devrimlerin deneyimlerini de yorumlaması gerektiğini” belirtiyordu.
“Partinin Birliği Üzerine” karara yakından bağlı bir başka karar da yine Lenin tarafından hazırlanan ve Parti Kongresi tarafından onaylanan “Partimizdeki Sendikalist ve Anarşist Sapma” üzerine karardı. Bu kararda X. Parti Kongresi “İşçi Muhalefeti”ni mahkum ediyordu. Parti Kongresi, anarko-sendikalist sapmanın fikirlerinin propagandasının Komünist Partisi üyeliğiyle bağdaşmadığını açıklıyor ve Partiyi bu sapmaya karşı kararlı mücadeleye çağırıyordu.
X. Parti Kongresi, teslim yükümlülüğü sisteminden ayni vergiye geçişe ilişkin, Yeni Ekonomik Politika'ya(NEP) geçişe ilişkin son derece önemli bir karar aldı.
Savaş Komünizminden NEP'e bu dönüşte, Lenin'in politikasının akıllılığı ve ileri görüşlülüğü tüm büyüklüğüyle ortaya çıktı.
Parti Kongresi kararında, teslim yükümlülüğü yerine ayni verginin geçirilmesinden söz ediliyordu. Besin maddelerindeki ayni vergi, teslim yükümlülüğü temelindeki vergiden daha azdı. Vergi tutarı her yıl ilkbahar ekiminden önce açıklanacaktı. Vergi ödeme süresi kesin olarak tespit ediliyordu. Vergi tutarı çıktıktan sonra geriye kalan bütün ürün köylünün özgür tasarrufuna bırakılıyor, bu ürün fazlasıyla özgür ticaret yapması garantileniyordu. Lenin, raporunda, ticaret özgürlüğünün ilk başta ülkede kapitalizmin belli ölçüde canlanmasına yol açacağını söyledi. Özel ticareti serbest bırakmak ve özel müteşebbislerin küçük işletmeler açmasına izin vermek gerekecekti. Ama bunda endişe edilecek birşey yoktu. Lenin, belli bir ticaret özgürlüğünün köylüler için iktisadi bir dürtü olacağını, onların emek üretkenliğini yükselteceğini ve tarımın hızla kalkınmasına yol açacağını; bu temel üzerinde devlet sanayiin restore edilip özel sermayenin yerinden edileceğini, güç topladıktan ve kaynak biriktirdikten sonra güçlü bir sanayi -sosyalizmin iktisadi temeli- yaratılabileceği ve ondan sonra nihai taarruza geçip ülkede kapitalizmin kalıntılarının ortadan kaldırılabileceğini düşünüyordu.
Savaş Komünizmi, şehir ve kırdaki kapitalist unsurların kalesini baskınla, cepheden saldırıyla ele geçirme teşebbüsüydü. Parti, bu taarruzda gereğinden fazla ileri gitmiş ve üssüyle bağlarının kopması tehlikesiyle karşı karşıya kalmıştı. Şimdi Lenin, biraz geri gitmeyi, bir süre için kendi cephe gerisi içine doğru geri çekilmeyi, kuvvet topladıktan sonra yeniden saldırıya geçmek üzere kaleye cepheden saldırıdan, daha yavaş olan kalenin kuşatılmasına geçmeyi öneriyordu.
Troçkistler ve diğer muhalifler, NEP'in ricattan başka birşey olmadığınıiddia ediyorlardı. Bu yorum kendi amaçlarına uygundu, çünkü onların çizgisi kapitalizmi restore etme çizgisiydi. Bu, NEPin son derece zararlı, anti-Leninist bir yorumuydu. Gerçekten de, NEP'in yürürlüğe konmasından topu topu bir yıl sonra Lenin, XI. Parti Kongresinde, geri çekilmenin sona erdiğiniaçıklayıp, “Özel sermayeye karşı taarruza hazırlanın” şiarını attı. (Lenin,Tüm Eserler, cilt XXVII, s. 213, Rusça.)
Kötü Marksistler ve Bolşevik politikasının sorunlarında tam bir kara cahil olan muhalifler, ne NEP'in özünü ne de NEP'in başlangıcında girişilen geri çekilmenin karakterini anlayamıyorlardı. NEP'in özü üzerine daha yukarıda söz edilmişti. Geri çekilmenin karakterine gelince, geri çekilmeden geri çekilmeye fark vardır. Partilerin ya da orduların, bir yenilgiye uğradığı için geri çekilmesi gereken zamanlar olabilir. Böyle durumlarda, ordu ya da parti, kendi varlığını ve kadrolarını yeni savaşlar için korumak amacıyla geri çekilir. NEP'in yürürlüğe konduğu sırada Lenin'in önerdiği geri çekilme, böyle bir geri çekilme değildi, çünkü Parti, yenilgiye ve bozguna uğramak şöyle dursun, bilakis tam tersine bizzat kendisi, içsavaş sırasında müdahalecileri ve Beyaz Muhafızları bozguna uğratmıştı. Ne var ki, muzaffer bir parti ya da ordunun, gerisinde yeterince güçlü bir üs kurmadan taarruzunda çok ileri gittiği zamanlar da olur. Bu, ciddi bir tehlike yaratır. Böyle durumlarda, üssüyle bağını koparmamak için, tecrübeli bir parti ya da ordu, bütün ihtiyaçlarını sağlamak ve sonra daha kararlı ve başarıdan emin bir şekilde saldırıya geçmek üzere biraz geri çekilmeyi, üssüne daha fazla yaklaşmayı ve üssüyle daha sağlam bağlar kurmayı gerekli bulur. Lenin'in Yeni Ekonomik Politika ile gerçekleştirdiği geri çekilme, bu türden geçici bir geri çekilmeydi. NEP'in yürürlüğe konmasını gerektiren nedenler hakkında Komünist Enternasyonal IV. Kongresine sunduğu raporda Lenin açıkça, “İktisadi taarruzumuzda çok ileri gittik, ardımızda yeterince güçlü bir üs bırakmadık” diyordu; bu yüzden, geçici olarak emin cephe gerisine geri çekilmek zorunlu olmuştu.
Muhalefetin talihsizliği, NEP alandaki geri çekilişin bu özelliğini, bilgisizliği yüzünden ne o zaman ne de ömrünün son günlerine kadar kavramamış olmasıydı.
X. Parti Kongresinin Yeni Ekonomik Politika üzerine kararı, sosyalizmin inşası için işçi sınıfı ile köylülüğün sosyalizmin inşası için sağlam iktisadi ittifakını güvenceledi.
Parti Kongresinin aldığı bir başka karar, milli mesele üzerine karar da bu temel göreve hizmet ediyordu. Ulusal soruna ilişkin raporu Stalin yoldaş verdi. Ulusal boyunduruğu ortadan kaldırdık dedi Stalin yoldaş, ama bu yeterli değildir. Görev, geçmişin kötü mirasını, eskiden ezilen halkların iktisadi, siyasi, kültürel geriliğini ortadan kaldırmaktı. Bu bakımdan Merkezi Rusya'ya yetişebilmeleri için bu halklara yardım etmek gerekiyordu.
Stalin yoldaş devamla ulusal sorunda Parti düşmanı iki sapmaya değindi: Büyük güç şovenizmi (Büyük-Rus şovenizmi) ve yerel milliyetçilik. Parti Kongresi, bu iki sapmayı da Komünizme ve proleter enternasyonalizmine zararlı ve tehlikeli olarak mahkum etti. Ama burada Parti Kongresi, ana darbeyi, baş tehlike olarak büyük güç zihniyetine, yani milliyetler karşısında Büyük Rus şovenlerinin Çarlık yönetimi altında Rus olmayan halklara karşı takındığı türden bir tavrın artıklarına, kalıntılarına yöneltti.