Header Ads

Header ADS

MÜDAHALE SAVAŞI


ALTINCI BÖLÜM
MÜDAHALE SAVAŞI

I. Başlangıç
1919 yazında, on dört devletin silahlı kuvvetleri savaş ilan etmek¬sizin Sovyet Rusya topraklarını istila ettiler. İstila eden ülkeler şunlardı.
Büyük Britanya Sırbistan
Fransa Çin
Japonya Finlandiya
Almanya Yunanistan
İtalya Polonya
Birleşik Devletler Romanya
Çekoslovakya Türkiye
Rus halkının devirdiği feodal aristokrasiyi yeniden iktidara getir¬meyi amaçlayan eski Çarlık generalleri yönetimindeki karşı devrimci beyaz ordular1 da anti-Sovyet istilacılarla yan yana savaşıyorlardı.

Saldırganların startejisi iddialıydı. Beyaz generallerin orduları, müdahaleci askerlerle bağlantı halinde hareket ederek kuzey, güney, doğu ve batıdan Moskova'ya yaklaşacaklardı.

Kuzeyde ve kuzeybatıda, Archangel, Murmansk ve Baltık devlet¬lerinde, İngiliz kuvvetleri, General Nikolay Yudeniç'in beyaz Rus askerlerinin emrine amade bekliyorlardı.

1 George Stewart, simgesi Kızıl Bayrak olan devrimcilere karşı muhalefetlerinden dolayı "Beyazlar" adı verilenlerin kimler olduğunu.bunların mücadelesine ilişkin güvenilir kitabı Rusya'nın Beyaz Ordulart'dm anlatır. Bunlar için, "Çarlık, to¬plumdaki statülerinin, geçim kaynaklarının, itibarlaruıın korunmasını, Kutsal Rusya'yı, telihlilere verdiği ödüllerle hoş, ona hizmet ederek hayatını sürdüren asalak gruplar için rahat, ayrıcalık ve güç üzerine inşa edilmiş bir toplumsal düzeni, Rusya'nın kurulduğu uzun yıllar boyunca onaylanmış eski bir sistemi temsil ediyordu" dér, Bu kitapta "Beyaz Ruslar" terimi, Rusya'daki bu eski düzeni korumak ya da yeniden kurmak için savaşanları anlatmak amacıyla kul¬lanılıyordu. Bu terim, Belorusya Sovyet Cumhuriyetinin, beyaz gömlek, beyaz tozlukla hasır pabuç ve evde dokunmuş beyaz palto şeklindeki özgün yerel giy¬silerden dolayı beyaz Rus diye çağrılan sakinlerine verilen adla karıştırılmama¬lıdır.
Güneyde, KafkâSya'daki ve Karadeniz kıyılarındaki üslerde, Ge¬ neral Anton Denikin'in Fransızların bolca gereç sağlayıp takviye ettiği beyaz orduları vardı.
Doğuda, ingiliz askeri danışmanları yönetiminde hareket eden Amiral Aleksandr Kolçak'ın kuvvetleri Ural Dağlan boyunca ordugah kurmuşlardı.
Batıda General Pilsudski'nin Fransız subaylar yönetimindeki yeni düzenlenmiş Leh orduları vardı.

Müttefik devlet adamları, askerlerinin Rusya'daki varlığı için çeşidi nedenler öne sürüyorlardı. Askerleri 1918 ilkbahannda ilk defa Murmansk ve Archangel'e çıktığında, Müttefik hükümetleri, askerlerin savaş gereçlerinin Almanlann eline geçmesini önlemek için geldiğini açıkladılar. Sonradan askerlerinin, Çekoslovak kuvvetlerinin Rusya'dan çekilmesine yardımcı olmak için Sibirya'da bulunduklarım belirttiler. Müttefik müfrezelerinin varlığı için öne sürülen bir diğer neden ise, sorunlu ülkelerinde "düzeni sağlamak" için Ruslara yardım ettikleri şeklindeydi.

Müttefik devlet adamlan, Sovyetlere karşı silahlı müdahale ya da Rusya'nm içişlerine kanşmak gibi bir niyetleri olmadığını tekrar tekrar dile getirirler. 1918 Ağustosunda ingiliz Dışişleri Bakam Arthur Bal¬four, "Amacımız Rusya'nın iç düzenlemelerine kanşmak değil," diyor¬du. " O kendi işini halletmeli."

Sovyet Rusya'ya karşı Müttefik seferberliğini bizzat denetleyen, alaycı ve hiçbir zaman sözünü sakınmayan Winston Churchill, son¬radan Dünya Krizinin Sonrası adlı kitabında şunlan yazıyordu: -
Onlar (Müttefikler) Rusya'yla savaşta mıydılar ki? Kesinlik¬le hayır; fakat önlerine çıkan Sovyet Rusyalılan vuruyorlardı. Rus toprağında istilacı durumundaydılar. Sovyet Hükümeti'nin düşmanlannı silahlandırıyorlardı. Limanlan ablukaya alıyor ve gemilerini batınyorlardı. Onun düşüşünü gönülden istiyor ve planlıyorlardı. Ama savaş -şaşırtıcı müdahale -ne ayıp! Rusların işlerini nasıl hallettiklerinin kendilerini ilgilendirmediğini tekrar¬layıp duruyorlardı. Tarafsızdılar- bang!
Genç Sovyet hükümeti bu umutsuz üstünlük karşısında yaşama savaşı veriyordu. Dünya Savaşı ülkeyi yiyip bitirmişti. Milyonlar yoksul ve açtı. Fabrikalar boştu ve toprak işlenmiyordu, ulaşım siste¬mi ise durmuştu . Bu durumdaki bir ülkenin, büyük, iyi donatılmış or¬dulara, geniş mali kaynaklara, bol giyecek ve diğer araçlara sahip bir düşmanın şiddetli saldırısından kurtulması olanaksız görünüyordu.
Her yandan yabancı istilacılarca kuşatılmış, içte sonu gelmeyen komplolarla varlığı tehikeye girmiş olan Kızıl Ordu, çetin bir savaş vere vere yavaş yavaş kırlara çekildi. Moskova'nın denetimindeki bölge, Rusya"nın toplam yüzölçümünün onaltıda birine düştü. O, anti-Sovyet denizde bir Sovyet adaşıydı.

2. Kuzeyde Seferberlik
1918 yılı yaz başlarında İngiliz Gizli Servisi'ne bağlı özel ajanlar Archangel'e gelmişlerdi. Aldıkları emir, bu oldukça stratejik limanda yerel Sovyet yönetimine karşı silahlı bir ayaklanma başlatmaktı. İngiliz Ordusu'nda görevlendirilen eski bir Çarlık subayı olan Albay George Ermolaevich Chaplin'in komutasmdaki ve karşı-devrimci Be¬yaz Rus komplocularının yardım ettiği İngiliz İstihbarat ajanları, isyan için gerekli hazırlıkları yaptılar.
İsyan 2 Ağustos'ta patlak verdi. Ertesi gün; Kuzey Rusya'daki Müttefik kuvvetlerin İngiliz Başkomutanı Tuğgeneral Frederick C. Poole, İngiliz ve Fransız savaş gemilerinin desteklediği bir çıkarma kuvveti ile Archangel'i işgal etti. Aynı anda İngiliz Gizli Servisi'nden Albay Thornhill yönetimindeki Sırp ve beyaz Rus askerleri, Archan¬gel-Vologda hattını kesmek ve geri çekilen Bolşeviklere arkadan saldırmak için Onega'dan karadan ilerlemeye başladılar.
Archangel Sovyeti'ni deviren General Poole, Kuzey Rusya Yüksek İdaresi adlı bir kukla hükümet kurdu; hükümetin yönetiminde yaşlı politikacı Nikolay Çaykovski vardı.
Fakat çok geçmeden, anti-Sovyet yönetim bile General Poole'a ve Çarcı müttefiklerine onları tatmin etmeyecek kadar liberal gelmeye başladı. Hükümet formalitesinden vazgeçip askeri diktatörlük kurma karan aldılar.
6 Eylül günü, General Poole ve beyaz Rus müttefikleri, plan¬larım uygulamışlardı. O gün, Archangel'i ziyaret etmekte olan Büyük¬elçi David R. Francis, Amerikan askerlerinden oluşan bir taburu teftişe çağınlmıştı. Son asker saflan resmi geçit yaparken, General Poole Amerikan Büyükelçisine döndü ve kayıtsızca "Dün gece burada bir dev¬rim oldu", dedi.

"Ne diyorsun sen!" diye bağırdı Büyükelçi Francis. "Kim yaptı bu işi?" "Chaplin," dedi General Poole, Archangel Sovyeti'ne karşı esas darbeyi yöneten donanma subayım işarat ederek.
Francis, Albay Chaplin'e yanma gelmesi için işaret etti.

"Chaplin, dün gece bu devrimi kim yönetti?" diye sordu. Ameri¬kan Büyükelçisi,
"Ben" diye cevap verdi Chaplin kısaca.

Coup d'etat* bk gece önce olmuştu. Albay Chaplin ve birkaç ingiliz subayı gecenin karanlığında Başkan Çaykovski'yi ve Kuzey Bölgesi Yüksek İdaresi'nin öteki üyelerini kaçırmış ve kayıkla yakındaki bir adada bulunan terk edilmiş bir manastıra götürmüşlerdi. Albay Chaplin Rus politikacıları silahlı muhafızlar gözetiminde orada bırakmıştı.

Bu türden amirlik taslayan önlemler, üstüne üstlük komplodan ta¬mamen habersiz bırakılan Büyükelçi Francis için bile biraz fazla ka¬baydı. Francis, General Poole'a Amerikan Hükümeti'nin coup d'etat'yı desteklemeyeceğini bildirdi.
Kukla Bakanlar yirmi dört saat içinde Archangel'e geri getirildi ve "Yüksek İdare"leri yeniden kuruldu. Francis, telgrafla Birleşik Devlet¬ler Dışişleri Bakanlığı'na, kendi çabalan sonucu demokrasinin yeniden kurulduğunu bildirdi.
1919 yılı başlarında Archangel ve Murmansk'daki İngiliz kuvvetlerinin sayısı 18.400'ü buluyordu. Onlarla birlikte savaşan 5100 Amerikalı, 1800 Fransız, 1200 İtalyan, 1000 Sırp ve yaklaşık 20.000
beyaz Rus vardı.
"
* Hükümet darbesi-ç.n.
2 Et paketlemesi ile uğraşan Şikagolu zengin bir ailenin üyesi olan merhum John Gudahy, 1957'de Amerika'nın Eire Orta Elçiliği'ne ve sonradan da Belçika Büyükelçiliğine atandı. Sözünü sakınmaz bir Sovyet Rusya düşmanı olan Cuda¬hy sonradan, 1940-41'de Mihver'e karşı savaşan devleüere borç para yardımına itiraz eden tecrit yanlısı Önce Amerika Komitesi'nin önde gelen bir üyesi oldu.

Amerikan Keşif Kuvveti'nden Yüzbaşı John Cudahy2, Archangel: Amerika'nın Rusya'yla Savaşı adlı kitabında, bu dönemi daha sonra¬ları şöyle tanımlar: "Herkes subaydı." Cudahy, "parlak, ağır madalya-lanndan omuzlan çöken" sayısız Çarlık subayı bulunduğunu kaydeder, yüksek gri şapkaları, cicili bicili tunikleri ve tıkırdayan süvari çantaları ile Kazak subayları, Eton ve Honow"lu İngiliz subayları, görkemli sivri başlıklan ve parlak çizmeleri ile Fransız askerleri, Sırp,İtalyan ve Fransız subayları...
"Ve elbette," diye yazıyordu Cudahy, "çizmeleri cilalayacak ve mahmuzlan parlatacak, her şeyin yerli yerinde olmasını sağlayacak çok sayıda emireri, subaylar kulübünün donanımı ile uğraşacak ve viski-«soda servisi yapacak öteki emirerleri vardı."

Bu subayların centilmen yaşam tarzı, savaşma tarzlarıyla tam bir tezat oluşturuyordu.

1919'da Kuzey Rusya'da bulunan bir Y.M.C.A. (Genç Erkekler Hıristiyan Birliği) görevlisi, Ralph Albertson, Savaşsız Dövüş adlı kitabında "Bolşeviklere karşı gaz bombası kullandık," diye yazıyordu. "Köyleri boşaltırken aklımıza gelen her şeye bubi tuzağı kurduk. Bir defasında otuzdan fazla esiri kurşuna dizdik... Borok Komiserini yaka¬ladığımızda bir çavuş bana onun cesedini, onaltı süngü yarası ile çınlçıplak sokakta bıraktığını anlattı. Borok'u gafil avladık ve sivil olan Komiser de silahına davranmaya vakit bulamadı... Bir subayın askerlerine hiç esir almamalarını ve silahsız dahi gelseler onları öldürmelerini söylediğini duydum. Hiç sorun çıkarmayan silahsız bir Bolşevik esirin soğukkanlılıkla vurulduğuna tanık oldum... Her gece, idam mangası pek çok kurban alıyordu."

Müttefik askerleri anti-Sovyet seferberliğe karşı hiçbir sempati beslemiyorlardı. Savaş güya bitmişken neden Rusya'da savaşmalan ge¬rektiğini anlayamıyorlardı. Müttefik komutanlar bunu açıklamakta zor¬luk çekiyorlardı. Cudahy, "Başlangıçta bu gerekli görülmüyordu," diye yazıyordu. "Sonradan Başkomutanlık moral gücün önemini anım¬sayıp... askeri, suskunluk döneminin sürmesinden daha fazla şaşırtan ve kafasını karıştıran bir bildiri yayınladı."

Kuzey Rusya'daki İngiliz Genel Karargahı'nın yayınladığı ve İngiliz ve Amerikan askerlerine okunan bildirilerden biri şu sözlerle başlıyordu: -

Burada, askerler arasında, Kuzey Rusya'da ne için savaştığımıza ilişkin belirsizlikler bulunduğu görülmektedir. Bu birkaç sözcükle açıklanabilir. Biz, yalnızca ve tamamen anarşi an¬lamına gelen Bolşevizme karşıyız. Rusya'nın şu haline bir bakın. İktidar çoğu Yahudi olan bir azınlığın elinde...

Askerlerin sinirleri gitgide daha fazla geriliyordu. İngiliz, Fransız ve Beyaz Rus askerleri arasında gittikçe daha sık kavgalar oluyordu. İsyanlar patlak vermeye başladı. Amerikan 339. Piyade Bölüğü emir¬lere itaati reddedince, Komutan Albay Stewart adamlarını toplayıp on¬lara isyanın cezasının ölüm olduğunu ifade eden Savaş Nizamnamesi'ni okudu. Etkileyici bir sessizlikten sonra Albay sorulan olup olmadığını sordu. Asker saflanndan bir ses yükseldi: -
"Efendim biz neden buradayız ve Birleşik Devletler Hüküme-t'nin amaçlan nelerdir?"
Albay soruya yanıt veremedi...

İngiliz Kurmay Başkanı Sir Henry Wilson, 1919 yazında Kuzey Rusya'daki duruma ilişkin olarak İngiliz Mavi kitabındaki raporunda şöyle diyordu: -
7 Temmuz'da Dvina'nın sağ yakasında yedekte bulunan Slav-lngiliz Lejyonu l'inci Taburu 3. Bölüğü ve 4. Kuzey Tüfek Alayı Makineli Tüfek Bölüğünde ciddi bir isyan çıktı. Üç İngiliz ve dört Rus subayı öldürüldü ve iki İngiliz ve iki Rus subayı ya¬ralandı.

22 Temmuzda Onega'daki Rus alayınının isyan ettiği ve bütün Onega cephesini Bolşeviklere teslim ettiği haberi geldi.

Birleşik Devletler'de halkın, Amerikan askerlerinin Rusya'dan çekilmesi talebi yükseliyordu. Bolşeviklere karşı sürdürülen propagan¬da bombardımanı, savaşın bitmesine rağmen, kocalarının ve oğullannın, Sibirya'nın ıssız topraklannda ve Murmansk ve Archan-gel'in zalim, sert soğuğunda neden bir başına sonu belirsiz ve esraren¬giz seferberliğe giriştiğini anlamayan eşlerin ve ana babalann seslerini susturamıyordu. 1919 yazı ve kışı boyunca, Birleşik Devletlerin her yanından delegeler, temsilcilerini görmek ve Rusya'daki Amerikan askerlerinin ülkelerine gönderilmelerini talep etmek üzere Washing¬ton^ geldiler. Talepleri Kongre'de dile getirildi.
5 Eylül 1919'da Borah Senato'da ayağa kalktı ve şunları söyledi: -

Sayın Başkan, biz Rusya'yla savaşta değiliz; Kongre Rus Hükümeti'ne ya da Rus halkına karşı savaş ilan etmemiştir. Birleşik Devletler halkı Rusya'yla savaşta olmak istemiyor.. Fa¬kat, Rusya'yla savaşta olmamamıza rağmen, Kongre'nin savaş ilan etmemiş olmasına rağmen, Rus halkıyla savaşı sür¬dürüyoruz. Rusya'da ordumuz var; bu ülkedeki öteki silahlı kuv¬vetlere cephane ve savaş gereci sağlıyoruz ve sanki anayasal yetki istenmiş, savaş ilanında bulunulmuş ve ulus bu amaçla silah başına çağmlmışçasına tamamen savaşa girmiş durumdayız... Bu canlan feda etmenin hiçbir ahlaki ya da hukuki mazereti yoktur. Bu, özgür hükümetin açık ilkelerinin ihlalidir.

İngiltere ve Fransa halklan da Amerikan halkının, Sovyet Rus¬ya'yla karşı savaştan duyduğu hoşnutsuzluğu paylaşıyorlardı. Buna rağmen Rusya'ya karşı ilan edilmemiş savaş sürüp gidiyordu.

3. Kuzeybatıda Seferberlik
Müttefik ve Mihver devletler arasında 1918 Kasımında imzalanan Ateşkesin 12'nci maddesinde, Alman askerlerinin, işgal ettikleri Rus topraklannda Müttefiklerin uygun gördüğü sürece kalabileceklerini ga¬ranti eden, pek bilinmeyen bir bölüm vardı. Bu askerlerin Bolşeviklere karşı kullanılacağı anlaşılıyordu. Bununla birlikte Baltık eyaletlerinde Kayzer'in ordusu kısa sürede dağıldı. Savaştan bezmiş ve isyan halinde¬ki Alman askerleri grup halinde kaçıyorlardı.
Letonya, Litvanya ve Estonya'da hızla yükselen bir Sovyet hare¬keti ile karşı karşıya kalan İngiliz Başkomutanlığı destek gücünü, Baltık bölgelerinde faaliyet gösteren beyaz muhafız gruplannda yoğunlaştırmaya karar verdi. Bu gruplara başkanlık etmek ve onları tek bir askeri birimde toplamak üzere, Alman Başkomutanlığı'ndan Gene¬ral Kont Rüdiger Von der Goltz seçildi.
3 Von der Goltz'un iyi silahlandırılmış askerlerinin yardımıyla Baron Mannerheim Fin Hükümeti'ni devirdi ve Kayzer Wilhelm'in damadı Prens Friedrich Von Hes-sen'i Finlandiya tahtına geçmeye davet etti. Fin halkının direnişini ezmek için Von der Goltz ve Mannerheim, terör saltanatı kurdular. Mannerheim'in beyaz muhafızları birkaç hafta içinde 20.000 civarında erkek, kadın ve çocuğu kurşuna dizdiler; daha onbinlercesi toplama kamplarına ve cezaevlerine atılarak çoğu işkence, açlık ve bakımsızlıktan öldü.
General Von der Goltz, 1918 sonbahannda, Finlandiya Cumhu¬riyeti Rus devrimi ile bağımsızlığını kazandıktan kısa bir süre sonra bu ülkeye karşı bir Alman keşif kolunu yönetmişti. Van der Goltz, Finlandiya seferberliğine, Finlandiya'daki beyaz kuvvetleri yöneten bir İsveçli aristokrat ve eskiden Carin İmparatorluk Sarayı Muhafızlığının bir subayı olan Baron Kari Gustov von Mannerheim'in açık isteği üzerine girişmişti. 3
Von der Goltz, Baltık bölgesindeki Beyaz Muhafız Ordusu'nun komutanı olarak Letonya ve Litvanya'daki Sovyet hareketini ezmek için bir terör kampanyası başlattı. Askerleri bölgenin geniş kesimleri¬ni yağmaladılar ve sivilleri toplu halde katletmeye giriştiler. Letonya ve Litvanya halkları bu vahşi saldırıya karşı koymak için pek az askeri donanım ve örgütlenmeye sahipti. Çok geçmeden Von der Goltz iki ulusun fiili diktatörü oldu. Herbert Hoover yönetimindeki Amerikan Yardım İdaresi, Alman Generali Von der Goltz'un ordusunun işgali altındaki bölgelere büyük miktarda gıda ve erzak getirdi.
Müttefikler kısa süre içinde bir ikilemle karşı karşıya kaldılar.
Von der Goltz onların yardımıyla Baltık bölgesine hakim olmuştu; fa-
kat o halâ bir Alman generaliydi ve sonuç olarak onun etkisi sayesinde
Almanya'nın Baltık Devletlerinin denetimini ele geçirme tehlikesi
vardı. *
1919 Haziranında, İngilizler Von der Goltz'un yerine, kendilerinin daha doğrudan denetiminde bulunan bir generali geçirmeye karar verdi¬ler.
Sidney Reiliy'in dostu, ellisekiz yaşındaki eski Çarlık Generali Nikola Yudeniç, yeniden örgütlenen Beyaz Kuvvetlerin Başko¬mutanlığına atandı. İngilizler Petrogad'a yürümesi için General Yude-niç'e gerekli askeri gereçleri sağlama konusunda anlaştılar. Ulaştırılacağına söz verilen ilk parti malzeme, 10.000 asker için gerek¬li tam donanımdan, 15.000.000 mermiden, 3.000 otomatik tüfekten ve çok sayıda tank ve uçaktan oluşuyordu.4

4 Kuzey seferberliğinde en aktif olan İngiliz Gizli Servisi ajanlarından biri, Yüzbaşı Sidney Reilly'in yakın meslektaşı Paul Dukes'du. Dukes, kendine Kızıl Ordu'da görev edinmeyi başardı ve Yudeniç'le savaşan Kızıl Kuvvetler içerisindeki anti-Sovyet bir casus ve sabotör olarak hizmet etti. Beyaz Ordu Petrograd'a saldırırken, Dukes, Kızıl Ordu'nun geri çekilmesi için hayati öneme sahip olan köprülerin uçurulması işini organize etti ve iletişim araçlarının im¬hası emrirıi iptal ederek Yudeniç'i Kızıl Kuvvetlerin her hareketinden haberdar etti. Aynı zamanda şehre girdikleri anda Beyazlara yardım etmek için bekleyen, Petrograd'ın içerisindeki, Reilly'nin örgütünün kalıntısı silahlı teröristlerle de yakın temas halindeydi. Dukes, Londra'ya döndükten sonra kahramanlıklarından ötürü şövalyelikle ödüllendirildi. Sonradan yazdığı Kızıl Alacakaranlık ve Sa-baiı adlı kitabında, Rusya'da casusken başından geçen maceraları anlattı. Sidney Reilly ile birlikte çalışarak, propaganda amacıyla Boris Sovinkov'un Solgun Ali'ni ve Beyaz Rusya'da anti-Sovyet diğer yazılan tercüme etti.
Herbert Hoover'in Amerikan Yardım İdaresi'nin temsilcileri, Ge¬neral Yudeniç'in askerlerinin işgali altındaki bölgeye yiyecek sağlamaya söz verdiler. Amerikan Yardım îdaresi'nin Balük Misyonu Estonya Bölge Şefi Binbaşı R.R. Powers, Petrograd'ın General Yude¬niç'in Beyaz Rus Ordusu tarafından ele geçirilmesini garantilemek için yiyecek miktarını saptamak üzere dikkatli bir araştırma yapmaya girişti. Yardım îdaresi'nin, Yudeniç'in askerlerinin işgali altındaki top¬raklarda dağıtılmak üzere gönderdiği malzemeyle dolu gemiler Reval'e varmaya başladı.

Pettograd'a karşı, Yudeniç'in komutasında çok güçlü bir saldıraya girişildi. 1919 yılı Ekim ayının üçüncü haftasında, Yudeniç'in süvarisi şehrin varoşlanndaydı. Müttefik Hükümetleri, Petrograd'ın düşüşünün gün, belki de saat meselesi olduğuna inanmışlardı. New York Tintes'm manşetleri zaferi kazanılmış gibi gösteriyordu: -
18 Ekim ANTt-KEIL KUVVETLERİN PETROGRADDA-Kt SESİ STOCHOLM'DEN DUYULUYOR
20 Ekim PETROGRAD'IN DÜŞÜŞÜ HABERİ YİNE GELDİ: MOSKOVA HATTI KESİLDİ
21 Ekim ANTİ-KIZIL KUVVETLER PETROGRAD YAKININDA: ŞEHRİN DÜŞTÜĞÜ HABERİ LON¬DRA'DA HER AN BEKLENİYOR
Fakat Yudeniç tamPetrograd kapılarında durduruldu. Güçlerini toplayan devrimci şehir, onu geri püskürttü. Yudeniç'in kuvvetleri şiddetli saldırı karşısında sendelediler.

29 Şubat 1920'de New York Times şu haberi veriyordu: "Yude¬niç Ordusunu Terketti; 100.000.000 Marklık Serveti ile Birlikte Par¬is'e Doğru Yola Çıktı."
İngiliz bayrağı taşıyan bir arabayla Estonya'dan güneye doğru kaçan Yudeniç, bir zamanların mağrur ordusunu arkasında tam bir en¬kaz halinde bıraktı. Askerleri, karla kaplı kırlık alanda dağınık gruplar halinde dolaşırkenş açlık, hastalık ve bakımsızlıktan biner biner ölü¬yorlardı.

4. Güneyde Seferberlik
Kuzeyde Yudeniç'in kuvvetleri Petrograd üzerine yürürken, güneydeki saldırıya General Anton Denikin komuta ediyordu. Denikin, kibar görünüşlü, kırkbeş yaşında, sakalı ve bıyığı ağarmış eski bir
Çarlık subayı idi. General Denikin, Beyaz Ordusunu daha sonraları "Rusya'yı kurtarmaktan başka kutsal, yürekten bir düşüncesi, canlı bir umut ve arzusu yoktu" diye tanımlıyordu. Fakat güney Rusya'da Rus halkı arasında Denik'in ordusu daha çok sadist savaş yöntemleriyle ün salmıştı.

Rus Devrimi'nin başından beri, zengin buğday tarla)an ile Ukray¬na, dev kömür ve bakır yatakları ile de Don bölgesi şiddetli bir mücadeleye sahne olmuştu. 1917 Aralık'mda Ukrayna Sovyet Cumhu¬riyetinin kurulmasının ardından, Ukraynalı anti-Sovyet lider General Simon Petlura, Alman Başkomutanlığımdan Ukrayna'ya asker yolla¬malarım ve Sovyet rejimini devirmesinde kendisine yardım etmelerini istedi. Ukrayna'nın geniş gıda kaynaklarıyla ağızlan sulanan Almanlar, bu daveti ikiletmediler.

Feldmareşal Hcrmann Von Eichorn komutasındaki Alman asker¬leri Ukrayna'ya girdiler. Von Eichorn'un kendisinin de bu seferberlikte önemli kişisel çıkarları vardı: Kansı Kontes Durnova, bir zamanlar Ukrayna'nın en büyük toprak sahiplerinden olan zengin bir Rus soylu¬su idi. Sovyet Kuvvetleri Kiev ve Harkov'dan atıldı ve Alman İşgal Ordusu denetiminde, başında General Peüura'nın bulunduğu kukla "Bağımsız Ukrayna" kuruldu. Amacının "Nasyonal Sosyalizm"i kur¬mak olduğunu ilan eden Peîlura, Ukrayna'nın her yanında bir dizi kanlı, Yahudi aleyhtarı pogroma girişti. Devrimci Ukrayna işçi ve köylülerini bastırmak için insafsız cezalandırma yöntemleri uyguladı.
Buna rağmen devrimci hareket büyümeye devam etti. Peüura'nın duruma hakim olamadığı sonucuna varan Von Eichhorn, onun hükümetinin yerine askeri bir diktatörlük kurdu. Yeni kukla yönetimin başına, Von Eichhorn'un kayınbiraderi General Pavel Petroviç Skoro-padski getirildi. Skoropadski o güne dek adı sanı duyulmamış bir Rus süvarisiydi ve tek kelime Ukraynaca bilmezdi. Skoropadski Ukray¬na'nın Hetman'ı (Reisi) unvanını aldı.

Hetman Skoropadski'nin başarısı da Petlura'nınkinden fazla ol¬madı. 1918'in sonu gelmeden o da Alman eri kılığına girip, Kızıl Ordu ve Ukraynalı partizanlar tarafından yok edilen Alman işgal ordusuyla birlikte Ukrayna'dan kaçtı.

Almanların çekip gitmesi, Bolşeviklerin Ukrayna'daki sorun-lannın çözümü değildi. Müttefikler de güney Rusya'daki anti-Sovyet Beyaz Rus hareketlerini desteklemekteydiler. Müttefik yardımı esas

olarak, Don-Kazak bölgesinde, Kaledin, Kornilov, Denikin ve Bolşevik Devrimi'nden sonra güneye kaçmış bulunan öteki eski Çarlık generallerinin yönetiminde örgütlenmiş "Gönüllüler ordusu" adı altındaki karış-devrimci kuvvetlere gitmekteydi.

Başlangıçta Gönüllüler Ordusu'nun seferberliği şiddetli yenilgi¬lerle karşılaştı. îlk Başkomutanları General Kaledin intihar etti. Halefi General Komilov Sovyet kuvvetlerince Don bölgesinden atıldı ve so¬nunda 13 Nisan 1918'de bir çarpışmada öldürüldü. Geri çekilen ve müthiş derecede hırpalanmış durumdaki Gönüllüler Ordusu'nun komu¬tasını General Denikin aldı.

Tam bu sırada, Beyaz Rusların durumu en kötü noktasına gelmiş görünürken, ilk İngiliz ve Fransız askerleri Murmansk ve Archangel'e çıktılar ve daha sonra da Müttefik savaş malzemeleri Beyaz Ordulara yardım amacıyla Rus sınırından akmaya başladı. Çok sıkışmış durum¬da bulunan Denikin'in ordusu yok edilmekten kurtuldu. 1918 sonba¬harında Denikin'in güçlendirilmiş ve takviye edilmiş ordusu, Sovyet¬lere karşı saldırıyı başlatmaya hazırdı...
22 Kasım 1918'de, Birinci Dünya Savaşı'nı bitiren ateşkesin im¬zalanmasından tam onbir gün sonra, Denikin'in güneydeki karargahına, telsiz telgrafla, Müttefik donanmasının Novorossisk'e doğru ilerlediği mesajı ulaştı. Ertesi gün Müttefik gemileri Karadeniz'deki bu limana demir attılar, İngiliz ve Fransız ajanları kıyıya çıkıp Denikin'e çok yakın gelecekte Fransa ve Büyük Britanya'dan çok miktarda savaş mal¬zemesinin yardımına yetişeceğini bildirdiler,

1918'in son haftalarında Fransız orduları Odessa ve Sivastopolu işgal ettiler. Bir İngiliz komutanına bölge Genel Valisi unvanı veril-di.5
5 İngiliz Orduları, ingiliz Başkomutanlığının Menşeviklerin ve Sosyalist Devrim-ciler'in önderliğindeki bir anti-Sovyet ayaklanmaya yardım amacıyla iran'dan Türkistan'a asker yolladığı 1918 Temmuzundan beri Rusya'nın en güney kısmında faaliyet gösteriyorlardı. Karşı devrimci Noi Jordania yönetimindeki "Transkafkasya Yürütme Komitesi" İngilizlere egemen olduğu kukla bir hükümet kurmuştu. Yapılan bir anlaşmayla İngilizler, karşı devrim güçlerine yardımlarına karşılık, bu bölgeden pamuk ve petrol ihracatında özel haklar elde ettiler
Denikin, Fransız Başkomutanlığı gözetiminde ve İngilizlerin ver¬diği çok miktarda askeri donanımla Moskova üzerine büyük bir saldırıya geçti. Bu saldırıda Denikin'in sağ kolu General Von Wran-gel'di. Wrangel vahşeti ve kabalığıyla ün salmış, saçları seyrelmiş,soğuk çelik mavisi gözlü, uzun boylu, zayıf bir askerdi. Periyodik ola¬rak, silahsız esirleri yoldaşlarının önünde gruplar halinde kurşuna dizer ve sonra kurşunlamaya tanık olan esirlerinden ordusuna kaülma ya da kurşuna dizilme konusunda tercih yapmalarını isterdi. Denikin ve VVrangel'in ordusu ele geçirilen Stavropol şehrine girdiğinde ilk yaptıkları işlerden biri, bir hastaneye dalıp yetmiş yaralı Kızıl Ordu askerini katletmek oldu. Denikin'in ordusunda yağma, resmi bir uygu¬lamaydı. Bizzat Wrangel, askerlerine, savaştan elde edilen ganimetin, aralarında "eşit bir biçimde bölünmesi" emrini veriyordu.

Kuzeye doğru ilerleyen Denikin ve VVrangel'in kuvveüeri, 1919 Haziranında Çaritsin'i (bugünkü Stalingrad) işgal ettiler, Ekimde de Moskova'ya 120 mil uzaklıktaki Tula'ya yaklaşıyorlardı. New York Times, "Rusya'daki Bolşevik yapı tamamen çökecek gibi görünüyor," diye yazıyordu. "Bolşevizmin başta gelen merkezi Moskova'nın boşaltılmasına başlandı." Times Denikin'i "önündeki her şeyi temiz¬liyor," ve Kızıl Ordu'yu da "vahşi bir panik içerisinde geri çekiliyor" diye tanımlıyordu.

Fakat Kızıl Ordu, Devrimci Askeri Komite Üyesi Stalin'in çizdiği bir saldırı planını kullanarak aniden karşı saldırıya girişti.

Denikin'in kuvveüeri allak bullak oldular. Birkaç hafta içerisinde Güney Beyaz Rus Ordusu apar topar Karadeniz'e doğru geri çekilmeye başladı. Morali bozulan Denikin'in askerleri panik içerisinde başıbozuk bir biçimde kaçıyorlardı. Yollar hastalar ve can çekişenlerle doluydu. Hastane vagonlarında çoğu kez tıbbi malzeme, doktor ya da hemşire bulunmuyordu. Ordu dağılıp güneye doğru akan soyguncu çetelerine dönüştü.
9 Aralık 1919'da General Wrangel, General Denikin'e yolladığı panik dolu mesajda şunları bildiriyordu: -

İşte acı gerçek. Ordu savaşan bir kuvvet olarak varlığını yi¬tirdi.
1920'nin ilk haftalarında, Denikin'in ordusunun artıkları Karade¬niz kıyısındaki Novorossisk limanına vardılar. Şehir Beyaz askerler¬den, asker kaçakları ve mültecilerden geçilmiyordu.
27 Mart 1920'de, İngiliz savaş gemisi Emperor Of India ve Fran¬sa kruvazörü Waldeck-Rousseau kıyıda durup, ilerleyen Kızıl müfrezelere gülleler yağdırırken, Denikin bir Fransız savaş gemisiyle Novorossisk'den ayrılıyordu. Komutanları ve subayları uzaklaşırken, nhtımda, Denik'in ordusundan onbinlerce asker duruyor ve onları çaresizlik içinde izliyorlardı.
5. Doğuda Seferberlik

Müdahalecilerin esas planına göre, Denikin güneyden Moskova üzerine ilerlerken, Amiral Kolçak da şehri doğudan kuşatacaktı. Fakat evdeki hesap çarşıya uymadı...
1919 ilkbaharı ve yaz başları boyunca, Paris, Londra ve New York'daki gazetelerde, sık sık, Kızıl Ordu'nun Amiral Kolçak ta¬rafından un ufak edildiğine ilişkin ayrıntılı haberler çıkıyordu. îşte New York Times 'de çıkan manşetlerden bazıları:
26 Mart KOLÇAK BOZULAN KIZIL ORDUYU KOVA¬LIYOR
20 Nisan KIZILLAR DOĞUDA ÇÖKTÜ 22 Nisan KOLÇAK KAZANIRKEN KIZIL ÎKTİDAR ÇÖKÜYOR
15 Mayıs KOLÇAK'IN MOSKOVA'YA YÜRÜME PLANI
Fakat 11 Ağustos'ta The Times'de Washington'dan gelen şu haber çıktı:
Bu gece, üst düzey bir hükümet görevlisi, anti-Bolşevik dünyayı, Batı Sibirya'daki Kolçak rejiminin olası bir yenilgisine hazırlama zamanı gelmiştir, dedi.
Yaz ortasında, Amiral Kolçak, Kızıl Ordu'nun ezici saldırılan karşısında umutsuzca kaçacak delik arıyordu. Aym zamanda, askerleri, hatlann arkasında, yaygın, hızla büyüyen bir gerilla hareketinin sürekli saldırısına uğruyordu. Kasım ayında Kolçak, başkent Omsk'u boşalttı. Kolçakin askerleri lime lime olmuş üniformaları ve eskimiş çizme¬leriyle Omsk'dan geçen yollar boyunca bitkin bir halde yürüyorlardı. Binlercesi bu sonsuz, sefil resmi geçitte düşüp yol kenanndaki karlar üzerinde öldü. Omsk'dan geçen demiryolu hatlan, bozuk lokomotiflerle doluydu. Bir gözlemci, "Ölüler," diye yazıyordu, "çürümeleri için yol kenanna atılıyordu."

Kolçak, îrkutsk'a, ingiliz, Amerikan, üç renkli italyan ve Fransız bayraklarını ve Japonya'nın Doğan Güneşi'ni taşıyan bir trenle geldi.

24 Aralık 1919'da Irkutsk halkı ayaklanarak bir Sovyet kurdu ve Kolçak'ı, tutukladı. Onunla birlikte özel bir trende taşıdığı büyük bir hazine de ele geçirildi; 5143 kutu ve 1680 çanta dolusu külçe altın, gümüşler, kıymetli ve yükte hafif pahada ağır şeyler, ki bunların top¬lam değeri tahminen 1.150.500.000 rubleyi buluyordu.

Amiral Kolçak, Sovyet rejimi tarafından mahkemeye çıkarıldı ve ihaneüe suçlandı. Kolçak mahkemede, denizde kalmadığına hayıflanarak, "Bir gemi batarsa, her taraftan batar," dedi. Kriz sırasında kendisini yalnız bırakan "yabancı unsurlar"ın ihanetine uğradığını acı acı iddia etti.

Mahkeme Kolçak'ın kurşuna dizilmesine karar verdi. 7 Şubat 1920 günü Kolçak bir idam mangası tarafından kurşuna dizildi. Kolçak'ın yardımcılarından bir kısmı Japonlara sığındı. İçlerinden biri, General Bakiç, Moğolistan'ın Urga şehrindeki Beyaz Rus Konsolosu'na şu son mesajı yolladı: "Arkamda beni izleyen Yahudi ve komünistler varken sınırı geçtim!.

6. Polonyalılar ve MVrangel
Îngiliz-Fransız müdahaleciler, uğradıkları feci yenilgilere rağmen, Sovyet Rusya'nın batısında iki saldırı daha başlattılar.
1920 Nisanında, bütün batı Ukrayna topraklarını ve Rusya'nın Smolensk şehrinin işgalini isteyen Polonyalılar batıdan saldırıya geçtiler. İngilizlerin ve Fransızların cömertçe savaş malzemesi sağladığı ve Birleşik Devletler'in de 50.000.000 $ borç verdiği6 Polonyalılar, Uk¬rayna'ya girip Kiev'i işgal ettiler. Burada Kızıl Ordu tarafından durdurul¬dular ve geri püskürtüldüler.

6 Herbert Hoover, Amerikan Yardım İdaresi'nin milyonlarca dolarlık malzemesini Polonyalıların hizmetine sundu. 4 Ocak 1921'de Missouri Senatörü James Reed, Senato'da Kongre yardım fonlarının 40 milyon dolannın "Polonya Ordusu'nun savaşta kalmasını sağlamak için harcandığı" suçlamasını getirdi.

Birleşik Devletler'de Avrupa'ya yardım için toplanan paranın çoğu Sovyetlere karşı müdahaleyi desteklemek için kullanıldı. Bizzat Hoover 1921 yılının Ocak ayında Kongre'ye verdiği raporunda bu konuyu açıklığa kavuşturdu. Kongre başlangıçta yardım için 100 milyon dolar tahsis etmişti. Hoover'in raporu, ayrılan 94.938.417 doların neredeyse hepsinin hemen Rusya'nın yanıbaşındaki topraklarda ya da Rusya'nın, Beyaz Rus ordularının ve Müttefik müdahalecilerin denetimindeki bölgelerinde kullanıldığını gösteriyordu

Rus askerlerinin nefesini ensesinde hisseden Polonyalılar panik ha¬linde geri çekildiler. Ağustos ayında, Kızıl Ordu Varşova ve Lvov kapüanndaydı..

Müttefik hükümetleri, Polonyalılara alelacele yeni borç ve mal¬zeme yolladılar. Mareşal Foch, Polonya"daki operasyonları yönetmek üzere kendi Kurmaybaşkanı General Maxime Weygandi yolladı. Varşova'ya İngiliz tank ve uçakları gönderildi. General Tuhaçevski ve Savaş Komiseri Leon Troçki komutasındaki kızıl askerler, kendi ile¬tişim hatlarını tehlikeli bir biçimde aşmış bulunuyorlardı. Polonya karşı saldırısı onları cephe boyunca geri püskürtünce bunun sonuçlarından zarrar gördüler. Sovyet Hükümeti Riga Barışı ile Belo-rusya ve Ukrayna'nın batı kesimlerini Polonyalılara vermek zorunda kaldı...

Polonya'yla yapılan barıştan sonra Kızıl Ordu, güneyde Başkomutan olarak General Denikin'in yerini alan ve Fransızların des¬teğine sahip Baron Wrangel'le artık rahat rahat uğraşabilirlerdi. Wran-gel, Kırım'dan Ukrayna'ya, kuzeye doğru ilerlemişti. 1920 kışı son¬larında, Wrangel Kırım'a doğru püskürtüldü ve kızıl kuvvetler ta-rafındandan sıkıştırıldı. Kasım ayında Kızıl Ordu fırtına gibi Perekop'a girdi ve Kırım'a doğru ilerleyerek Wrangel'in ordusunu denize döktü.

7. Son Sağ Kalan
Wrangel'in ordusunun ezilmesi ve batıda müdahalenin sona erme¬si ile Rus topraklarında kalan tek yabancı ordu Japon İmpara-torluğu'nunkiydi. Tüm zenginlikleriyle Sibirya, tamamen Japonların eline geçmeye mahkum gibi görünüyordu. Savaş Bakanı ve Japon Askeri İstihbarat Şefi General Baron Tanaka, övünüyordu: "Devrim, Rus yurtseverliğini söndürdü. Böylesi bizim için daha iyi. Bundan böyle Sovyet ancak yeterli güce sahip yabancı ordular tarafından ele geçirilebilir."

Japonya'nın Sibirya'da halâ 70.000 askeri ve yüzlerce gizli ajanı, casusu, sabotajcısı ve teröristi vardı.
Rusya'nın Uzakdoğusundaki Beyaz Muhafız Orduları, Japon Başkomutanlığı denetiminde faaliyet göstermeye devam ediyorlardı. Bu anti-Sovyet kuvvetler arasında Japonya'nın Kazak kuklası Ataman Semyonov'un eşkıyalar ordusu başta geliyordu.

Amerika'nın baskısı sonucu Japonya temkinli hareket etmek zo¬runda kaldı; fakat 8 Haziran 1921'de Japonlar Vladivostok'da Ataman Semyonov'la Sovyetlere karşı yeni ve topyekun bir saldırı amaçlayan gizli bir anlaşma imzaladılar. Anlaşma, Sovyetler ortadan kaldınl¬diktan sonra Semyonov'un iktidarı tamamen almasını şart koşuyordu. Bu gizli anlaşmada şunlar da vardı:

Uzak Doğu'da istikrarlı bir hükümet otoritesi kurulunca Jap¬on vatandaşları avlanma, balıkçılık ve ormancılıkta ayrıcalık-lar elde etme... ve madenlerde ve altın madenlerinin işletilmesinde öncelik hakkı edineceklerdir.
Semyonov'un baş yardımcılarından Baron Ungern-Sternberg'e askeri seferberlik planında önemli bir rol verildi.
Bu, müdahale savaşının son Beyaz seferberliği olacakü.
Sarışın, kızıl bıyıklı, solgun, kadınsı görünüşlü Baltık aristokratı olan Korgeneral Baron Roman Von Ungern-Sternberg, Çarlık ordusuna gençken girmiş, 1905'de Japonlara karşı savaşmış ve sonradan Sibir¬ya'da bir Kazak polis alayına girmişti. Birinci Dünya Savaşı sırasında Baron Wrangel'in emrinde çalışmış ve güney cephesindeki kahramanca çarpışmaları nedeniyle S t. George Haçı ile ödüllen-dirilmişti. Meslek¬taşı subaylar arasında çılgınca cesareti, canavarca zalimliği ve kontrol edemediği hiddet nöbeüeri ile ün salmıştı. Baron Ungern devrimden sonra Sibirya'ya giderek, kırlarda yağma yapan ve yerel Sovyeüerle za¬man zaman çatışmaya giren bir Kazak alayının komutasını üstlenmişti. Son olarak ilişkiye geçtiği Japon ajanları, onu Moğolistan'a girmeye ikna ettiler. Emrine de Beyaz Rus subay¬larından, anti-Sovyet Çinli askerlerden, Moğol eşkiyalardan ve Japon Gizli Servis ajanlarından oluşan karma karışık bir ordu verdiler.

Urga'daki karargahında feodal eşkiyalık ve mutlakiyetçilik atmos¬ferinde yaşayan Ungern, kendisini kaderin tayin ettiği adam gibi görmeye başladı. Bir Moğol prensesi ile evlendi, Batı tarzı giyinmek¬ten vazgeçerek sırtına san ipekten Moğol giysisi geçirdi ve Cengiz Han'ın ruhunun kendisinde yaşadığını ilan etti. Daima etrafında bulu¬nan Japon ajanlarının kışkırtmasıyla kendini, doğadan gelen ve "çökmüş demokrasi ve Yahudi Komünizmi"nin son kalıntılarının da ateş, kılıç ve topla yok ederek Sovyet Rusya'ya ve Avrupa'ya inecek olan Yeni Dünya Düzenin İmparatoru olarak görmeye başladı. Sadist ve yarı deli Ungern, sayısız barbarlıklar yaptı. Bir keresinde küçük bir Sibirya kasabasında güzel bir Yahudi kadın gördü ve kendisine onun başını getirecek kişiye bin ruble vaad etti; baş getirildi ve ödeme he¬men yapıldı.

Baron Ungern, "Darağaçlarından Asya'dan Avrupa'ya uzanan bir yol yapacağım", diyordu.
1921 seferberliğinin başlangıcında, Baron Ungern, Urga'daki ka¬rargahından adamlarına yayınladığı bir bildiride şöyle diyordu:
Moğolistan, Sovyet Sibiryası'nda Kızıl Ordu'ya karşı sefer¬berlik için doğal bir başlangıç noktası haline gelmiştir... Komi¬serler, komünisüer ve Yahudiler aileleri ile birlikte imha edilecek¬tir. Mallarına el konacaktır... Suçlulara karşı, disipline edici ya da idama kadar varan çeşitli mahkumiyet cezalan verilecektir.

Arük "doğruluk ve merhamet"e yer yok. Bundan böyle ancak "doğruluk ve insafsız vahşet" olabilir. İnsan ruhundaki ilahi il¬keyi yoketmek amacıyla toprağı deşen kötülük, kökünden sökülüp atılmalıdır.

Vahşi ve terkedilmiş Rus sınırında, Ungem'in savaşı, arkasında, duman tüten köyler, kadın, erkek ve çocuklara ait sakatlanmış insan vücutlan bırakan bir dizi yağmacı eşkiya hareketi şeklinde gelişti. Un¬gem'in askerleri tarafından alınan kasabalar, tecavüz ve yağmaya ter-kediliyordu. Yahudiler, komünistler ve demokratik düşüncelere en ufak bir sempatisi olduğundan kuşkulanılan herkes, kurşuna diziliyor, öldüresiye işkence ediliyor ve diri diri yakılıyordu.

1921 Temmuzunda, Kızıl Ordu, Ungern'in ordusunu yok etmek için ilerlemeye başladı. Bir dizi şiddetli, düzensiz çarpışmadan sonra Kızıl Ordu ve Sovyet gerillaları kesin bir zafer kazandılar. Ungem'in adamları, silahlarını, malzeme trenlerini ve yaralıları bırakarak kaçtılar.

Ungern, ağustosta kuşatıldı. Moğol muhafızı onu yaralayıp Sov¬yet askerlerine teslim etti. Baron, ipekli Moğol elbisesiyle Novo- i Nikolayovsk'a (Şimdi Novo-Sibirsk) getirildi ve halk düşmanı olarak Sibirya Sovyet Yüksek Mahkemesi'nde yargılandı.
Olağanüstü bir duruşmaydı...
Mahkeme salonunu yüzlerce işçi, köylü, asker -Ruslar, Sibir¬yalılar, Moğollar ve Çinliler- doldurmuştu. Dışanda, sokakta daha bin¬lercesi vardı. Bu insanların çoğu Ungern'in terör saltanatını yaşamışlardı; erkek kardeşleri, çocukları, kadınları ve kocaları kurşunlanmış, işkence görmüş ve lokomotif kazanlarına atılmışlardı.

Baron yerini aldı ve iddianame okundu:
Sibirya Devrimci Komitesi'nin 12 Eylül 1921 tarihli karan uyarınca, Asya Süvari Bölüğü eski Komutanı Tuğgeneral Baron
Ungern Von Sternberg Sibirya Devrim Mahkemesi önünde şu id¬dialarla suçlanmaktadır:


1. Bir Asya devleti kurma ve Transbaykal hükümetini de¬virme girişimleri ile Japonya'nın ilhak emellerine yardımcı ol¬mak;
2. Sibirya'da monarşiyi yeniden kurmak ve en sonunda da tahta Mihail Romanof u geçirmek amacıyla Sovyet otoritesini yıkmayı planlamak;
3. Çok sayıda Rus köylüsü ve işçisini ve Çinli devrimcileri vahşice kaüetmek.
Ungern mezalimini inkar etmeye çalışmadı. İnfazlar, işkenceler, katliamlar evet, hepsi doğruydu bunların. Açıklaması ise basitti: "Savaş bu!" Peki ya Japon kuklalığı? Baron Ungern, "Benim düşüncem," diye açıkladı, "Japonyadan faydalanmaktı." Ungern Japon¬larla ihanet kabilinden ya da yakın ilişkisi olduğunu kabul etmedi.

"Sanık," dedi Sovyet Savcısı Yaroslavski, "Japonlarla hiç ilişkisi olmadığını iddia ederken yalan söylüyor. Elimizde bunun aksine ilişkin delil var!"
"Japonlarla ilişki kurdum," diye kabul etti Baron, "tıpkı Çang Tso Lin'le 7 kurduğum gibi... Cengiz Han da krallığını fethetmeden önce Van Han'a kur yaptı!

"Onikinci yüzyılda değiliz," dedi Sovyet Savcısı, "Ve burada da Cengiz Han'ı yargılamak için bulunmuyoruz!"
"Ungernler bin yıldır başkalarına emir vermişlerdir!" diye bağırdı. "Asla kimseden emir almazlar!"
Mağrur bir edayla, mahkeme salonundaki askerlerin, köylü ve işçilerin kürsüye dönük yüzlerine baktı.
"İşçi sınıfının otoritesini tanımayı reddediyorum! Uşağı bile ol¬mayan biri nasıl olur da yönetmekten söz edebilir? Emir memir vere¬mez!"

7 Ungern'in kötü şöhretli Çinli savaş ağası Çang Tso Lin'le "ilişkisi"ne, Bar-on'un, Çang'ın kuvvetleri önünde bir "geri çekilme" tezgahlamasına karşılık, Çang'ın Pekin Hükümeti'nden sızdırdığı 10.000.000 doların (Meksika) yüzde onunu alması için yapılan anlaşma da dahildi.
Savcı Yaroslavski Ungern'in uzun suç listesini bir bir okudu. Ya¬hudiler ve Sovyet yanlısı köyülere karşı cezalandırma seferleri, kol ve bacakların kesilmesi, stepte geceleri cesetleri meşale gibi yakarak at gezintileri yapmak, köylülerin imhası, çocukların insafsızca kılıçtan

geçirilmeleri...
Ungem soğuk soğuk, "Onlar benim zevkime göre fazla Kızıldılar," diye açıkladı.
"Urga'dan neden ayrıldınız?" diye sordu Savcı.
"Transbaykali istilaya ve köylüleri isyana teşvik etmeye karar verdim. Fakat esir alındım."
"Kim tarafmdan?"
"Bazı Moğollar bana ihanet etti."
"Hiç kendinize onların neden böyle davrandığını sordunuz mu?" "İhanete uğradım!"
"Seferberliğinizin sonucunun, işçilerin hakimiyetine karşı daha önce bulunulan girişimlerinkinin aynısı olduğunu kabul ediyor musu¬nuz? Sizinkinin, önünüze koyduğunuz hedeflere varmak için yapüan bu girişimlerin sonuncusu olduğu düşüncesine katılıyor musunuz?"
"Evet," dedi Baron Ungem. "Benimki sonuncu girişimdi. Sanırım son sağ kalan benim!"
1921'in Eylül ayında, Sovyet mahkemesinin hükmü infaz edildi. Beyaz savaş ağalarının "sonuncusu" Baron Roman von Ungern-Stemberg, bir Kızıl Ordu idam mangası tarafından kurşuna dizildi.
Ataman Semyonov ve Japon kukla ordusunun kalıntıları, Sovyet sınırını geçip Moğolistan ve Çin'e kaçtılar.
Sovyet toprağı daha bir yıldan fazla Japonlardan tam olarak kurtu¬lamayacaktı. 19 Ekim 1922'de Kızıl Ordu Vladivostok'u kuşattı. Şehri işgal altında tutan Japonlar teslim oldular ve tüm askeri stoklarını da teslim ettiler. Ertesi gün, son Japon askerlerini taşıyan Japon askeri araçları Vladivostok'dan ayrıldı. Şehre kızıl bayrak çekildi.
Japon Dışişleri Bakanlığı, "Tahliye kararının amacı, Japonya'yı saldırgan olmayan, dünya barışını korumaya çalışan bir devlet olarak tarihe geçirmektir," duyurusunu yaptı.
Blogger tarafından desteklenmektedir.