Header Ads

Header ADS

EKİM DEVRİMİ VE RUS KOMÜNİSTLERİNİN ULUSAL POLİTİKASI (1921)

EKİM Devrimi'nin gücünü meydana getiren şey, başka öğelerin yanı sıra, Batı'daki devrimlerden farklı olarak, milyonlarca insanı bulan küçük-burjuvaziyi ve, her şeyden önce onun en güçlü ve en kalabalık katmanlarını, yani köylülüğü, Rus proletaryasının çevresinde toplamasıdır. Böylece Rus burjuvazisi tecrit edildi, ordusuz kaldı, ve Rus proletaryası ülkenin kaderini eline aldı. Böyle olmasaydı, Rus işçileri iktidarı ellerinde tutamazlardı.

Barış, tarım devrimi ve ulusların özgürlüğü, büyük Rusya'nın yirmiden fazla ulusuna ait köylüleri, Rus proletaryasının bayrağı altında birleştiren üç temel etkendir.

Burada ilk iki etkenden söz etmeye hiç gerek yok; onlar hakkında şimdiye dek çok yazıldı, hem zaten onlar kendiliklerinden belli olan şeyler. Üçüncü etkene, Rus komünistlerinin ulusal politikasına gelince, onun öneminin tam anlaşılmadığı görülüyor. Bunun için bu konuda bir-iki söz söylemek gereksiz olmayacaktır.

Şöyle başlayalım. (Finlandiya, Estonya, Letonya, Litvanya, Polonya dışındaki) RSSFC'nin 140 milyon nüfusu içinde, Büyük-Rusların sayısı 75 milyondan çok değil; geri kalan 65 milyon ise Büyük-Rusların dışındaki uluslar tarafından oluşuyor.

Sonra, bu uluslar, daha çok, askeri açıdan en zayıf yerler olan çevre-bölgelerde barınmaktadırlar; ayrıca bu çevre-bölgeler, hammaddeler, yakacak ve besin maddeleri açısından zengindirler.

Ensonu, bu çevre-bölgeler sınai ve askeri açılardan merkezi Rusya'dan daha az gelişmişlerdir (ya da hiç, gelişmemişlerdir). Bu yüzden, bu bölgeler, merkezi Rusya'nın askeri ve iktisadi yardımı olmadan bağımsız varlıklarını koruyamazlar; aynı şekilde, merkezi Rusya'da çevre-bölgelerin yakıt, hammadde ve besin maddeleri yardımı olmadan, askeri ve iktisadi gücünü koruyabilecek durumda değildir.

Bu koşullar, komünizmin ulusal programının bilinen ilkeleriyle birleşerek Rus komünistlerinin ulusal politikasının niteliğini belirlediler.

Bu politikanın özü birkaç sözcükle özetlenebilir: Rus-olmayan ulusların yaşadığı bölgeler üzerindeki bütün "istekler"den, bütün "haklar"dan vazgeçilmesi; bu uluslara bağımsız devlet olarak varolma hakkının (sözle değil, davranışla) tanınması; bu ulusların özgür iradeyle kabul edecekleri merkezi Rusya ile askeri ve iktisadi ittifak; geri uluslara kültürel ve iktisadi gelişmelerinde yardım, ki bu yardım olmadan "ulusal eşitlik" denen şey boş bir laf haline gelir; bütün bunlar köylülerin tam kurtuluşu, tüm iktidarın çevre-bölgelerin emekçi öğelerinin ellerinde yoğunlaşması temeli üzerinde oturtulmuştur; Rus komünistlerinin ulusal politikası böyledir.

İktidarı ellerine geçiren Rus işçileri, bu ulusal politikayı gerçekleştirmek isteklerini davranışlarıyla göstermiş olmasalardı, Finlandiya üzerindeki "hak"tan vazgeçmeselerdi. İran'ın Kuzey'indeki askerleri geri çekmeselerdi, Rus emperyalistlerinin Moğolistan ve Çin'in bazı bölgeleri üzerindeki isteklerini ortadan kaldırmamış olsalardı, eski Rus imparatorluğunun geri uluslarına ulusal dilde devlet kurumlarını ve kültürlerini geliştirmelerine yardım etmemiş olsalardı, başka ülkelerdeki yoldaşlarının ve, her şeyden önce, haklarına tam sahip olmayan ezilmiş ulusların yığınlarının sempatisini ve güvenini kazanamazlardı.

RSSFC'nin halkları arasındaki çözülmez ittifak, ancak bu güven temeli üzerinde kurulabilmiştir. Bu ittifaka karşı girişilen her türlü "diplomatik" oyunlar ve büyük bir özenle kurulmuş "ablukalar" güçsüz kalmışlardır.

Dahası var. Eski Rusya'nın çevre-bölgelerinin ezilmiş yığınlarının Rus işçilerine gösterdikleri bu sempati ve bu güven olmasaydı, onlar, Kolqak'i, Denikin'i, Vrangel'i yenemezlerdi. Bu asi generallerin harekat alanının daha çok Rus-olmayan ulusların bulunduğu çevre-bölgelerle sınırlı olduğunu unutmamak gerek; oysa, bu bölgeler, emperyalist ve Ruslaştırma siyasetleri yüzünden Kolcak, Denikin ve Vrangel'i mutlaka lanetleyeceklerdi. Savaşıma kansan ve bu generalleri destekleyen Antant, yalnızca çevre-bölgelerdeki Ruslaştırma yandaşlarına dayanabilirdi. Böylelikle çevre-bölgeler halkının asi generallere olan kinini körüklemekten ve Sovyet iktidarına duyulan sempatiyi derinleştirmekten başka bir şey yapmadı.

Bu durum, Kolcak, Denikin ve Vrangel'in gerilerinin iç zayıflığını, ve bundan dolayı cephelerinin zayıflığını, yani en sonunda bozgunlarını belirledi.

Ama Rus komünistlerinin ulusal politikasının yararlı sonuçlari RSSFC'nin ve ona bağlı Sovyet cumhuriyetlerinin sınırlarında kalmıyor. Bunun, dolaylı olarak, komşu ülkelerin RSSFC'ye karşi tutumlarında da bir etkisi var. Türkiye'nin, İran'ın, Afganistan'ın, Hindistan ve başka Doğu ülkelerinin eskiden bir korkuluk olarak kabul ettikleri Rusya'ya karşı tutumlarının kökten değişmesi, Lord Curzon gibi gözüpek bir politikacının bile yadsıyamayacağı bir olgudur, Sovyet iktidarının dört yıllık ömrü süresince, yukarda ana çizgileri belirtilen ulusal politika, RSSFC içinde sistemli bir biçimde uygulanmasaydı, Rusya'ya karşı komşu ülkelerin tutumunda köklü değişikliğin meydana gelmeyeceğini göstermeye pek gerek yoktur.

Komünistlerin ulusal politikasının sonuçları özet olarak böyledir. Bu sonuçlar, özellikle bugün, çetin savaşın sona erdiği, büyük bir kuruluş işinin başladığı bugün, Sovyet iktidarının dördüncü yıldönümünde, ve alınan yolu bir bakışta kavrayabilmek için geriye bakıldığında, bambaşka bir parlaklıkla beliriyor.

Pravda, n°251, 6-7 Kasım 1921
Blogger tarafından desteklenmektedir.