Header Ads

Header ADS

Kominternde Faşizm Üzerine tartışmalar - 1933

13.  PLENUM (28.11.-12.12.1933)
FAŞİZM, SAVAŞ TEHLİKESİ VE KOMÜNİST PARTİLERİN GÖREVLERİ

KUUSİNEN yoldaşın K EYK 13. Plenumuna Sunduğu Rapor île İlgili Kabul Edilen Tezler

Son KEYK (XII.) toplantısında tespit edilen göreceli istikrardan sonra kapitalizmin genel krizinin gelişimi bütün dünyada kapitalist sistemin daha şimdiden ilerlemiş olan sar­ sıntısına varmıştır.

Uluslararası  proletaryanın  ve  ezilen  halkların  siperi olan Sovyetler Birliği, sosyalist inşasını geliştirir ve iktidarını gittikçe daha fazla sağlamlaştırırken kapitalist dünyanın eko­ nomisinde bir parçalanma oluyor. Yoksulluğun, yıkılışın, açlı­ ğın halkası gittikçe daha fazla daralıyor. Emekçi sınıfların soyulması, diğer halklara karşı yağmacı savaşlar ve faşist şid­ det yoluyla burjuvazi, en son sınırına dek ekonomik sömürü. yöntemlerini güçlendiriyor. Ama aynı zamanda emekçi yığın­ ların devrimci kızgınlığı ve sömürücü sınıfların katlanılmaz boyunduruğunun yıkılmasına olan  eğilimleri  gittikçe  daha fazla büyüyor.

Hem kapitalist ülkelerdeki iç sınıf çelişkilerinin hem de uluslararası çelişkilerin olağanüstü gerilimi, devrimci krizin objektif koşullarının öyle bir  olgunluğunu  ortaya  çıkartıyor ki,  dünya  şimdiden  yeni  bir  devrimler  ve  savaşlar nöbetine yaklaşmış durumdadır.

1- Faşizm Ve Devrimci Krizin  Olgunlaşması Faşizm, finans-kapitalin en gerici, şovenist, emperyalist unsurlarının açık terörist diktatörlüğüdür.


Faşizm, tekelci sermaye için küçük burjuvazi  içinde  kit­ le tabanını sağlama almaya çalışır ve bunun için yollarından çıkmış, savrulmuş köylülere, büyük şehirlerde zanaatkarlara ve ANMENTELlere yönelir. O (faşizm-çn), işçi sınıfı içine girmeyi de ister. Faşizmin büyümesi ve  Almanya’da  ve  bir dizi diğer kapitalist ülkelerde iktidarı ele geçirmesi  demek;

a) sermayenin iktidarına karşı devrimci krizin ve geniş kitlelerin isyanının büyümesi;
b) kapitalistlerin  diktatörlüklerini  parlamentarizmin eski yöntemleri ve burjuva demokrasisi ile genelde koruya­ mayacak durumda olmaları;
c) dahası, |)arlameritârizm yöntemleri ve burjuva demok­ rasisinin, hem iç politikada (proletaryaya karşı  mücadele)  hem de dış politikada (dünyanm emperyalist yeniden paylaşı­ mı için savaş) kapitalistlerin önünde köstek  olması;
d) bundan dolayı sermayenin, ülke içinde açık terörist diktatörlüğe ve dış politikada emperyalist savaşlara doğru­ dan hazırlık olan sınırsız şovenizme geçme zorunda kalması demektir.

Burjuva demokrasisinin kucağında büyüyen faşizmde kapitalistler, kapitalizmi çöküşten kurtaracak olan bir araç görüyorlar. Sırf işçileri yanıltmak ve silahsızlandırmak için, sosyal-demokrasi  burjuva  demokrasisinin  faşistleşmesini inkar ediyor ve demokrasi ülkeleri ile faşist diktatörlük ülke­ lerini ilkesel olarak karşı karşıya koyuyor. Diğer yandan  faşist diktatörlük her ülkede burjuva diktatörlüğünün kaçınıl­ maz bir aşamasını oluşturmaz. Onu engellemenin olanağı, ancak mücadele eden proletaryanın,  en  çok  sosyal-demokra-sinin yıkıcı etkisiyle felce uğrayan güçlerine bağlıdır.

2 -   Tüm  burjuva  partilerinin,  sosyal-demokrasinin  de,burjuva diktatörlüğünün faşistleştirilmesi ile ilgili genel çizgi­ si, bu çizginin gerçekleştirilmesinde kaçınılmaz olarak kendi aralarında faşistleşmenin biçimleri ve yöntemleri  üzerine görüş ayrılıklarına neden olur. Proletaryaya karşı pratikte polisiye şiddetin her biçimini uygulamaktan  geri  kalmayan tek tek burjuva grupları, aynı şekilde sosyal-faşistler, burjuva diktatörlüğünün faşistleştirilmesinin uygulanmasında parla­ menter biçimlerinin korunmasına sahip çıkıyorlar. Ama faşistler burjuva demokrasisinin bu eski, sarsılmış biçimleri­ nin tamamen veya kısmen kaldırılmasında,  faşistleştirilme- nin açık faşist diktatörlüğün inşası ve faşist çetelerin terörü yoluyla gerçekleşmesinde ısrar ediyorlar.

Faşizm iktidarı aldıktan sonra diğer burjuva partilerini sıkıştırır, böler, harabeder (örneğin  Polonya)  veya  tasfiye eder (Almanya, İtalya). Faşizmin siyasal tekel olma çabası, egemen sınıfların saflarında, faşistleşmekte olan  burjuvazi­ nin durumundaki iç çelişkilerden dolayı, uyumsuzlukları ve anlaşmazlıkları güçlendirir.

3 - Almanya’da faşist diktatörlüğün kurulması bütün dünya önünde Almanya sosyal-demokrasısinin yiiziinü ortaya çıkarmıştır.

1918 proleter devriminin kanla bastırılmasından, kesinti­ siz hainlik, grev kırıcılığı zincirine, tüm koalisyon hükümetle­ rine, devrimci işçilere karşı vahşi kanlı polis mahkemelerine, "ehven-i şer" adına Hindenburg’a oy verilmesine, faşist kitle çeteleri ile işbirliği için yağcı gayretine kadar, - işte  bu,  Alman sosyal-demokrasisinin, II.- Enternasyonal’in önder partisinin hizmet karnesidir.

Alman sosyal-demokrasisi, SPD’nin ayak  izleri  üzerin-- de gezinen  tüm  II.  Enternasyonal  partilerinin  bayraktarıydı ve bayraktarıdır.

Sosyal demokrasi,  açık faşist  diktatörlük ülkelerinde  de,proletaryanın devrimci birliğine,  aynı şekilde  Sovyetler Birli­ği’ne karşı savaşarak ve işçi sınıfını bölme yoluyla kapitaliz­ min varlığının uzamasında burjuvaziye yardım ederek hâlâ burjuvazinin temel sosyal dayanağı rolünü oynamaya devam ediyor. 

Fakat ülkelerin çoğunluğunda daha şimdiden çöküş sürecinde bulunmaktadır. Sosyal-demokrat işçilerin radikal­ leşmesi, sosyal-faşist önderler arasındaki ihtilafları güçlendi­ riyor. (Açık neo-faşist gruplar oluşmakta, yeni bir II 1/2. Enternasyonalde birleşmeye çalışan "sol" parçacıklar ayrış­ maktadır.) Karşı-devrimci burjuvazinin hizmetçisi Troçki, acmacak entrikalarla boşuna IV. 

Enternasyonal’in kurulması­ na ve Sovyet düşmanı iftiraları yaygınlaştırarak sosyal-de- mokrat işçilerin komünizm saflarına geçmelerini engelleme­ ye uğraşıyor.

Emperyalist ülkelerin en güçlü antagonizmasımn zemini üzerinde  sosyal-demokrasinin  uluslararası   örgütü  çöküyor.

II.  Enternasyonalin krizi bir gerçektir.

4 - Finans oligarşinin ekonomi politikası, krizi aşac (işçilerin soyulması, kapitalistlere ve toprak  sahiplerine yapı­ lan sübvansiyon) kapitalizmin  istikrarını  eski  haline  getire­ cek durumda değildir, bilakis tersine kapitalist ekonomi mekanizmasının daha fazla çöküşüne (para sisteminin, bütçe düzensizliği, devletin iflası, tarım krizinin daha fazla derinleş­ mesi), kapitalizmin temel çelişkilerinin son derece şiddetlen­ mesine hizmet edecektir.

Bu durumda tüm kapitalist devletler hiçbir zaman varol­ mamış ölçüde savaş üretimini geliştirirler ve endüstrinin  bütün dallarım ve tarımı da savaşın ihtiyaçlarına göre ayarlar­ lar. Bu yolla yaratdan yıkma ve yoketme araçlarına karşı "ta­ lep"  son yıllarda açık enflasyonla  (ABD,  İngiltere, Japonya),
. aşırı dampingle ve gizlenmiş enflasyon (Almanya) ile bağ içinde bir dizi ülkelerde tek  tek endüstri dallarında   (özellikledemir ve metal endüstrisinde,  kimya ve tekstil  endüstrisinde) üretim  artışına neden  oldu.  Fakat  üretimin  üretici olmayan amaçlar için böylesi teşvikini veya üretimin enflasyon zemi­ ninde böylesi spekülatif sıçrayışlarına bir dizi diğer endüstri dallarında bir durgunluk veya düşüş eşlik eder (makine yapı­ mı, inşaat endüstrisi ve kitle ihtiyaç maddeleri üretimi) ve gelişim seyri içinde mecburi olarak devlet mâliyesini daha büyük düzensizliğe ve kapitalizmin genel krizinin daha fazla şiddetlenmesine yol açar. 

Dış pazarlar ve sömürge pazarlan için amansız mücadele şimdiden uluslararası ekonomik savaş 
biçimini  aldı.

5 - Bu yüzden, dünyanın şimdiki durumu üzerine, sa kapitalizm  durumunu   sağlamlaştırmayı  başarmış,   sanki genel krizini aşma  yolundaymış  gibi  sosyal  demokrat  yakla­ şım  tamamen  yanlıştır.  Devrimci krizden   kısmi   istikrara geçiş esnasında meydana gelen kapitalist devletlerin faşistleş­ mesinin ilk dalgasından farklı olarak bugün, kapitalist dünya kapitalist istikrarın sonundan, faşizmin gelişmesine ve emek­ çilerin devrimci dünya hareketine başka bir perspektif açan, devrimci krize geçmektedir.

Eğer burjuvazi devrimci hareketi bastırmak için en vah­ şi teröre başvursa bile, bu kapitalizmin yıkılmasında emekçi­ lerin en ileri tabakalarının gözünü uzun zaman  korkutamaz ve onları aktif eylemlerden alıkoyamaz; bu terör, sosyaî-de- mokrasinin peşinden giden işçilerin çoğunda bile kızgınlık uyandırıyor, bu onları komünist ajitasyon ve propaganda için daha duyarlı yapıyor. Eğer burjuvazi sallanan diktatörlüğünü sık ısıkıya kapalı, biraraya toplanmış bir  iktidarı  yaratmak için faşist tarzda reorganize ederse, bu şu an sadece  kendi sınıf terörünü değil, bilakis kendi iktidarını da dezorganize edecek unsurların da güçlenmesini beraberinde getirecektir: Bu burjuva yasallığmm otoritesinin geniş kitlelerin gözünde yıkılmasına,  burjuva  kampındaki  sürtüşmelerin büyümesine ve  burjuvazinin  temel  sosyal  dayanağı  sosyal-demokrasinin çöküşünün  hızlanmasına götürecektir.  Eğer  burjuvazi, niha­yet saldırgan savaş politikası ile dış politik durumu sağlamlaş­ tırmaya çalışırsa, o uluslararası çelişkileri ve bundan kapita­ lizm için doğan tehlikeleri son sınırına kadar güçlendirecek­ tir.

6 -  Bundan dolayı şimdi,  kapitalist  ülkelerdeki devri krizin hızla olgunlaşan objektif eğilimini görememek sağ oportünist hata olurdu. Fakat hem ekonomik hem politik bu eğilimlerin ve etkilerin varolması hiçbir şekilde devrimci geli­ şimin, karşıt güçlerin mukavemetine  çarpmadan  kendiliğin.- den ve engelsiz yükseleceği anlamına gelmez.  Burjuvazinin faşist hiddetlenmesi yüzünden devrimci gelişme,,aynı zaman­ da hem zorlaşacak hem de hızlanacaktır. İflas etmiş kapita­ lizmin egemenliğinin ne kadar yakın zamanda proletarya tarafından yıkılacağı, işçi sınıfının çoğunluğunun mücadeleye hazır olmasına, sosyal-demokrasinin kitle  üzerindeki  etkisi­ nin, Komünist Partinin başarılı çalışmasıyla yıkılmasına bağlı­ dır.

Antagonist sınıf güçlerinin büyük gerginliğinin yaşandığı şimdiki durumda, tek tek kapitalist ülkelerde devrimci kitle hareketinin büyümesi eskiden olduğundan daha az sürekli  veya düzgün bir karakter taşıyabilir. Çin ’de - savaş, müdaha­  le ve devrim. Japonya’da - devrimci  güçlerin  artması  ve askeri faşist güçlerin büyük sınıf çarpışmalarına seferber edil­ mesi. Ispanya’da - devrimin karşı devrim ile mücadelesi. Birleşik Devletler’de - işçilerin kitle grevleri ve çiftçilerin krizden çıkışın burjuva programına karşı isyanı. [??] Alman­ ya’da durumun gerginliği, komşu ülkelerde sınıf  ilişkilerini son derece şiddetlendiriyor. Çekoslovakya’da, Avusturya’da, Baltık ülkeleri’nde, İskandinavya ülkelerinde, Hollanda’da, Belçika’da, İsviçre’de. Polonya’da - işçilerin kitle grevlerine, Polonya köylerindeki büyük devrimci hareketler eşlik ediyor. 

Bulgaristan’da  -   işçi sınıfının  çoğunluğu,  teröre  rağmen ka­rarlı   biçimde   Komünist   Partisinin   arkasında    duruyor.

Romanya’da - barikat savaşlarıyla birlikte demiryolu işçileri­ nin büyük grevi.

Dünya proletaryasının ana kalesi Sovyetleriıı güçlü ülke­ si, son ekonomik zorlukları aşan ve  emekçi kitlelerin refahı­  nı yeni, daha yukarı bir aşamaya yükselten, muzaffer işçi sını­ fının ülkesi, muazzam sosyalist  zaferlerle  aynı  zamanda bütün ülkelerin emekçilerim devrimci mücadelelerinde can­ landırıyor.

Kapitalizmin temel kaleleri derin, çözülemez çelişkile­ rinden dolayı şimdiden yıkılıyor. Dünya ekonomik krizi kapi- zalizmin genel kriziyle sıkı sıkıya birbirine geçmiş ve kapita­ list dünyanın tüm temel çelişkilerini öyle bir ölçüde şiddet­ lendirmiştir ki, her an, ekonomik krizin devrimci krize dönü­ şümü demek olan değişiklik başlayabilir. Uluslararası prole­ taryanın önünde, kapitalist dünyanın bu krizini, proleter dev­ rimin zaferine dönüştürme büyük görevi  duruyor.

II. Emperyalistler tarafından yeni dünya savaşının bur vazinin, sadece kendi ülkesinin emekçileri üzerindeki sömü­ rünün artırılmasıyla krizden çıkmanın olanağı bulunmadığı şeklinde  gelişen  kanaati,   emperyalistleri,   esas   kartlarını savaş lehine oynamaya sevk ediyor. Uluslararası  durum yeni  bir dünya savaşının arifesini gösteren tüm belirtilere  sahip.

1 -   Yeni dünya savaşının yangını büyük okyanus hav   sında tutuşuyor. Burjuva-derebeyi monarşisinin derin iç krizi tarafından harekete geçirilen Japon askeri kliği,  Çin’e  karşı istila savaşma devam ediyor ve Kuomintang’m  yardımıyla  Kuzey Çin’i boyunduruğu altına aldıktan sonra, Moğol Halk Cumhuriyeti’ne karşı hazırlıyor.

İngiliz emperyalizmi ellerini Çin’in Güneydoğu vilayetle­ rine, Tibet’e, Seçuan’a, Fransızlar Jünnan’a uzatıyorlar. Japonya’nın faşist askeri kliği, Çin’deki anti-emperyalist ve tarım devrimine karşı hücum boğasıdır.  Amerikan,  Japon  ve İngiliz emperyalizmi,  Kuomintang’m,  Çin’deki  tek  halk ikti­darına, Çin Sovyetlerine karşı 6. seferinin arkasında durmak­ tadırlar. Çin’deki Sovyet devriminin zaferleri,  Mançurya’da- ki partizan savaşı, Japonya’daki devrim güçlerinin artması ve sömürge halklarının kurtuluş hareketi, emperyalistlerin arka cephesinin (hinterland) yeni bir cephe oluşturuyorlar. Çin’de­ ki Sovyet devrimi, dünya devrimin önemli bir faktörü haline geldi.

2 - Japon askeri kliği,  Alman ve  İngiliz  emperyalistleri ile Sovyetler Birliği’tıe karşı doğudan ve batıdan karşı-devrim- ci bir savaş çıkartmak için kırıştırıyor. Japonya’nın faşist askeri kliği Sovyetler Birliği’ne karşı aralıksız olarak provo­ kasyonlar politikası güdüyor, Sovyet topraklarının işgalini planlıyor ve Sovyetler Birliği’ne karşı karşı-devrimci savaşın öncüsü olarak ortaya çıkıyor. Aynı zamanda nasnoyal-sosya- listler, uluslararası burjuvaziye Sovyetler Birliği’ne  karşı paralı askerler olarak kendilerini beğendirmek  istiyorlar; onlar İngiliz, İtalyan ve Polonya emperyalizmiyle entrikalar çeviriyorlar (Aİman-Polonya görüşmeleri). Sovyetler Birli­ ği’ne karşı savaşm baş örgütleyicisi olarak, Fransız emperya­ lizminin yerine  şimdilerde İngilizler geçiyor.

Sovyetler Birliği, boyuneğmez ve sağlam barış politikası ile tüm emekçilerin yararına önemli başarılar elde etti  (bir dizi saldırmazlık anlaşmaları, bir dizi yeni tanımalar, saldır­ ganın saptanması, İngiliz ambargosunun zorunlu kaldırılışı). Sovyetler ülkesi, barışın ve emperyalist haydutların saldırısı­ na karşı, zayıf devletlerin bağımsızlığının yegane siperidir. Sovyetler Birliği proleter politikası ile gittikçe  daha  fazla,  tüm dünyanın emekçilerinin ve ezilen halklarının güvenini kazanıyor. Sovyetler Birliği iktidarının güçlü gelişmesiyle savaşın çıkması önünde engel  olurken,  böylelikle  en  gerici, en saldırgan emperyalist grupların kendisine karşı yeni bir kudurma nöbetine neden oluyor.

3 - Avrupa’da savaşm esas kışkırtıcısı olarak Almanya’­ nın faşist hükümeti,  Danzig’de, Avusturya’da,  Saar bölgesin­de,  Baltık  ülkelerinde,  İskandinavya’da  karışıklık çıkarmayıprovoke ediyor. Versay’a karşı mücadele bayrağı altında Alman emperyalizmi yararına Avrupa’nın kanlı yeniden düzenlenmesi için bir blok oluşturmaya çalışıyor. Emperya­ list çelişkilerin esas nesneleri için ateşli bir şekilde başların­  da ya Fransa’nın, ya İtalya’nın ya da onların arkasından entrikalar çeviren İngiltere’nin bulunduğu emperyalist blok­ lar oluşturuluyor. Avrupa, her an patlamaya hazır bir barut fıçısı haline geldi.

İngiltere ve Birleşik Devletler, Avrupa’daki savaş öncesi alarmı ve Uzak Doğu’daki olayları kullanarak, Atlas Okyanu­ su ve Büyük Okyanus üzerindeki dünya egemenliği uğruna emperyalist final mücadelesi için hazırlıklarını güçlendiriyor­ lar.

4 - Bu durumda sosyal-demokrasi, kendi burjuvazis emperyalist çıkarlarını desteklemekte hiçbir şeyden korkmu­ yor ve bunu Sovyetler Birliği’ne karşı uluslararası sermayeye uşaklık hizmeti ile birleştiriyor.

Japonya’daki sosyal-demokrasi ve sendika önderleri, General Araki’nin yaptığı gibi, Japon emperyalizminin Asya’da uygarlaştırma misyonu olduğunu ilan ediyorlar ve kendi burjuvazisinin Çin’deki haydutça istilalarını "sosyaliz­ min çıkarları" ile haklı çıkartıyorlar. İngiltere’de nasyonal labouristler (milliyetçi İşçi Partililer) konservatiflerle (Muha­ fazakârlar) beraber İngiliz emperyalizminin soygun politikası­ nı yürütüyorlar. İşçi Partisi, hükümete karşı göstermelik muhalefetle işçileri kandırıyor ve esasta aynı emperyalist politikayı sürdürmek için bakanlık görevleri almayı amaçlı­ yor. Fransız sosyalistleri (Çekoslovakya, Polonya vd.’nin sos- yal-demokrasisi gibi), "demokrasinin savunulması" ve  "Al­ man faşizmine karşı savunma" adı altında "ulusun kutsal bir­ liğini" gerçekleştiriyor ve Almanya’ya karşı savaş hazırlıkları­ na aktif katılıyorlar.  Alman sosyal-demokrâsisi,  Reich- stag’da  açık  olarak,  bir  savaş  serüvenini  hazırlayan Almanfaşizminin ulusal cephesi lehine oy  verdi.

Aynı zamanda II. Enternasyonal ve Amsterdam Enter­ nasyonali, politikalarını savaş öncesi  duruma uyduruyorlar ve kendi burjuvazilerinin çıkarlarını sağlama almayı amaçlı­ yorlar ve esas darbeyi Sovyetler Birliği’ne  karşı'yöneltiyor­ lar. Onlar ikiyüzlülükle, "savaşa karşı genel grev ve boykotla cevap vermeye" hazır olduklarım, ama onlar peşinen, sadece Milletler Cemiyeti tarafından saldırgan olarak nitelendirilen devlete karşı çıkacaklarını açıklıyorlar; onlar yalandan faşist Almanya’ya karşı boykot yapıyorlar, bu gerçekten yerine getirildiğinde ise onlar işçileri kovuşturuyorlar.  Pisifizm, savaşa ve faşizme karşı mücadele sloganı altında Sovyetler Birliği’ne karşı-devrimci savaş için kapitalist ülkelerin kamu­ oyunu hazırlamada öncü olarak ortaya çıkıyor.  
   ,
Burjuvazi kapitalizmin çöküşünü cani emperyalist savaş­ la ve muzaffer sosyalizmin ülkesine karşı
karşı-devrimci bir seferle ertelemek istiyor. Uluslararası komünizmin büyük tarihi görevi, kapitalizmin çöküşünü hızlandırmak için, daha çıkmadan önce savaşa karşı en geniş kitlelerin harekete geçiril­ mesinden oluşuyor. Savaştan önce devrimin zaferi için sade­  ce bu bolşevik mücadele savaşla bağıntı içinde devrimin zafe­ rinin garantisini yaratır.

III- Komünist Partilerin  Görevleri

Burjuvazinin, kitlelerin galeyanını, huzursuzluğunu, kız­ gınlığım, diktatörlüğünü Sağlamlaştırma çıkarma faşistleştir­ me ve savaş kanalına aktarmaya çalıştığı, devrimci dünya kri­ zinin olgunlaştığı koşullarda komünistlerin esas görevi, kitle hareketini, sömürücü sınıfların diktatörlüğünü devirme mücadelesine yöneltmekten oluşuyor.

A- Faşist İdeolojiye Karşı Mücadele Komünistler:
Her ülkede  şovenizmin maskesini  düşürmek için kitlele­rin önünde giinlük somut çalışma yürütmelidirler ve bunun karşısına proleter enternasyonalizmini  koymalıdırlar.

Emperyalist anavatanlarda tam kararlılıkla sömürgele­ rin bağımsızlığı ve bağımlı ulusların her türlü  ulusal baskı­ dan kurtuluşları için çalışmalıdırlar. Ulusal çelişkilerin mer­ kezlerinde, emperyalist işgal ve şiddet politikasına karşı (Yu­ karı Silezya, Saar bölgesi, Kuzey Bohemya vs.) komünistler, kendi kaderini tayin hakkı için mücadele etmelidirler; bütün bu bölgelerde, Avusturya ve Danzig’de olduğu gibi onlar, kendi yerli burjuvazisinin şovenizmine ve Alman faşizminin "3.  

Reich"ma katılmaya karşı çıkmalıdırlar.

Ekim devrimi ile kurtulan halklar tarafından ulaşılan, Sovyetler Birliği’ndeki ulusal sorunun çözümü ve muazzam ekonomik, sosyal ve kültürel başarıları geniş olarak herkesin anlayacağı şekilde kamuoyuna  duyıırmahdırlar.

B- Burjuva Devlet İktidarının Faşistleşmesine Ve Sava­ şa Karşı Mücadele Sözümona "demokratik" ülkelerin faşistleşmesine karşı mücadelede komünist partiler, herşeyden önce, komünist partileri pasifliğe mahkum eden, faşist diktatörlüklerin ve emperyalist savaşların kaçınılmaz olduğu, faşistleşmenin ve emperyalist savaş tehlikesinin gelişme hızının, oportünist şekilde küçümsenmesi gibi, kaderci, bozguncu tavrı reddet­ melidirler.

Faşist diktatörlüğün emekçiler için  nasıl bir  ekonomik ve politik köleleştirme anlamına geldiği üzerine aydınlatma­ da, kitlelerin önünde, faşistlerin ne sosyalist ne de yeni bir toplum düzeninin taşıyıcıları olmadıkları, bilakis kapitalistle­ rin uşakları ve etek yalayıcıları oldukları gerçeğinin açığa vurulmasında komünistler, sendikaların, işçi basımnm, işçi yurtlarının, grev özgürlüğünün, işçi toplantılarının savunul­ ması için kitleleri zamanında seferber etmelidirler. 

Protesto­ lar, yürüyüşler, grevler düzenlemelidirler ve faşist terör   çete­lerini püskürtmek için kendini koruma birliklerini kurmalıdır­lar.

Faşist diktatörlüğe karşı mücadelede  komünistler;

• a) emekçilerin günlük ekotıomik ve politik çıkarlarının savunulmasından yola çıkarak, faşizmin demagojisinin ve provokasyonlarının (Reichstag yanım. Reichstag seçimlerin­ deki sahtekârlık vs.) maskesini düşürerek, grevler çıkararak  ve proletaryayı politik kitle grevlerine yaklaştırarak, işçileri, köylüleri ve şehirli emekçileri dolandıran faşist diktatörlüğe karşı kitleleri harekete geçirmek  zorundadırlar;

b) tüm faşist kitle örgütlerine girmelidirler ve çahşma kamplarında devrimci çalışma yürütmelidirler; bunun yanın­ da devrimci işçilerin faşist sendikalardan bireysel olarak ayrılmalarına karşı mücadele etmelidirler, bununla beraber işçilerden faşist sendikalara girmelerini talep  etmemelidir­  ler. Faşist örgütlerin içinde devrimci çalışmayı devam ettir­ menin yam sıra komünistler, tüm kitle hareketlerini, faşist sendikalardaki 'hoşnutsuzluğun kitlesel ifadesini, bağımsız sınıf birliklerinin ( ) kurulması ve güçlendirilmesi için kullan­ mak zorundadırlar.

c) Köylülere kendi ekonomik durumundan somut örnek­ ler vererek, faşizmin politikasının toprak sahiplerinin  ve büyük çiftçilerin çıkarına olduğunu ortaya koymalıdırlar; emekçi köylüleri faşist örgütlerden ayırmak, taşradaki bütün çalışmanın ana kaldıracı olarak tarım proletaryasını bağımsız sendikalarda örgütlemek için, taşradaki faşist kitle örgütleri­ ne girmek zorunludur.

Savaşa karşı mücadelede komünistler, şimdiden emper­ yalist savaşı iç savaşa dönüştürmeye hazırlanmalı ve bunun yarımda her ülkede güçlerini emperyalizmin savaş mekaniz­ masının esas nesnelerine yoğunlaştırmalıdırlar.

Komünist partiler, ajitasyonu artırmanın yanında mutla­ ka kitle eylemlerinin pratik örgütlenmesini (savaş yürüten ülkeler için siparişlerinin yerine getirilmesinin engellenmesi, savaş manevrasına  karşı yürüyüşler,  birlik  ve  cephane nakli­ yatım yollamayı kabul etmeme vs.) ve orduda ve donanmada siyasi aydınlatma çalışmasının güçlendirilmesini amaçlamalı­ dırlar.

KEYK’in 13. toplantısı, KE’nin bütün seksiyonlarım, dünyanın bütün işçi ve emekçilerim emperyalistlerin karşı devrimci komplosuna karşı Sovyetler Birliği’ni fedakârca savunmaya, Çin devrimini ve onun Sovyet iktidarım emperya­ list müdahaleye karşı savunmaya  çağırır.

C- Sosyal Demokrasiye Karşı Tabandan Birlik Cephe­ si İçin Sosyal demokrasiye karşı mücadelede komünistler, işçi­ lere, sosyal demokrasinin ve II. Enternasyonalin en son iflası­ nın tarihi kaçınılmazlığım göstermelidirler; sosyal demokrasi­ nin ikiyüzlü, haince tüm safsatalarının kitleler önünde açığa çıkarılıp parçalanmasıyla komünistler, sosyal demokrat işçile­ ri KP önderliği altındaki aktif devrimci mücadele için kazan­ malıdırlar.   
   ,
KEYK’in 13. toplantısı, KEYK başkanlığının birlik cep­ hesi üzerine çağrısını onaylar ve KEYK siyasi sekreterliğinin İngiliz bağımsız partisi ile yazışmasındaki tavrını tamamen onaylar. 

Emperyalist savaş ve Ekim Devrimi döneminde işçi sınıfını ihanetiyle bölen sosyal-demokrasi, tüm ülkelerde II. Enternasyonalin direktiflerine uyarak, komünist partilerin yekpare sınıf eylemleri yapma önerilerini reddetti, Amster- dam ve Paris’te oluşturulan faşizme karşı birlik hareketini rahatsız etti, sürekli olarak faşizm ve savaş karşısında prole­ taryanın bölünmesini derinleştirmek için gayret  sarfetti.

' KEYK’in 13. toplantısı, KE’nin bütün seksiyonlarını  ısrarlı bir şekilde sosyal-demokrasinin hain liderlerine  karşı  ve onlara rağmen sosyal-demokrat işçilerle birlikte mücade­ le  cephesinin gerçekleşmesi için mücadele  etmeye çağırır.

Toplantı,   1   Nisan   1933   tarihli   KEYK  başkanlığının Almanya’daki durum üzerine  kararım ve  Thâlmann yoldaşınbaşında bulunduğu Almanya KP MK’sının faşist darbe sıra­ sında ve öncesinde yürüttüğü siyasi çizgiyi tamamen onaylar. Toplantı Almanya Komünist Partisi’nin faşist diktatörlüğe karşı bolşevik, kahramanca mücadelesinin önemini vurgular.

D- Kitle Çalışmasının Görevleri Ve Komünist Partileri­ nin Sağlamlaştırılması Bu temel görevlerin yerine getirilmesi, KP’lerin tüm kit­ le çalışmasının,  özellikle bu çalışmanın hâlâ en zayıf parçası­  nı oluşturan işletmelerde ve sendikalarda çalışmanın gerçek bir değişikliğini gerektirir. Komünistler, emekçiler, arasında­ ki müthiş kaynama karşısında, kitlelerin moral durumuna kulak vermeye, slogan ve talepleri hareketin bugünkü seviye­ sini çıkış noktası alarak ve aynı zamanda işçilere devrimci çözüm yolunu göstererek dile getirmeye  zorunludurlar.

Bunun anlamı şudur:
a) Ajitasyon ve basının içeriğini ve  dilini  proletaryanın ve emekçilerin en geniş katmanlarına göre buna ilişkin ajitas­ yon ve kitle eylemlerinde (yürüyüşlerde, grevlerde ve diğer kitle eylemlerinde) komünist partisinin çehresi gösterilmeli­ dir;

b) en kısa sürede işletmelerdeki çalışmalarda kesin bir dönüşüm gerçekleştirilmeli, parti örgütlerinin  güçlerini önemli işletmelerde yoğunlaştırmalı ve günlük smıf savaşı yönetiminin siyasi seviyesi işletme hücreleri aracılığıyla yük­ seltilmelidir;
c) sendika çalışmasının ve özellikle reformist sendikalar­ da ve faşist, Hıristiyan sendikal kitle birliklerindeki çalışma­ nın oportünist, teslimiyetçi, küçümsenmesine, KEYK’in 12. toplantısı tarafından verilen sendikalarda çalışma ile ilgili direktiflere uygun olarak bir son verilmelidir;
d) işsizler arasında gerçek bir kitle çalışmasının gelişme­ si,  buna  ilişkin sosyal sigorta için,  komün  desteğinin  değişik biçimleri içiıı yorulmak bilmez bir mücadele yürütülmelidir;

e) kırda  devrimci çalışmayı  güçlendirmeli,  büyük toprak sahiplerinin ve büyük çiftçilerin "yekpare köy" sloganının kar­ şısına emekçilerin sınıf sloganlarını ve  Sovyet  devriminin tarım programını koymak; ama aynı zamanda  proletaryanın ve köy yoksullarının çıkarlarına karşı gelen büyük çiftlik sahiplerinin taleplerine karşı çıkmak; tarım işçileri, yoksul köylüler ve yan proleter köy unsurları arasında dayanak nok­ taları oluşturmak (tarım işçileri sendikaları, köylü komitele­ ri) ve küçük ve orta köylülüğün esas kitlesi kazanılmak zorundadır;

f) kadınlar arasındaki kitle çalışması güçlendirilmeli ve aynı zamanda şimdiden savaş esnasında bir dizi olay için harekete geçirilmiş yoldaşların yerine geçebilecek partiye  bağlı bir kadın örgütlenmesi  oluşturulmalı ve eğitilmelidir;

g) gençlik birliğinin kapalılığı aşılmalı ve işçi gençlik kit­ lelerine doğru gerçekten yönelme ele alınmalı, askerileştir­ menin ve faşistleştirmenin devlet şiddet sistemine karşı mücadele edilmelidir; KP’ler, komünist gençlik birliklerine, burjuva ve reformist gençlik kitle örgütleri (kültürel, sportif vd.) içindeki çalışmalarının gelişmesinde ve işletmelerde gençlik hücrelerinin kurulmasında her biçimde  yardımcı olmak zorundadırlar.

KEYK’in 13. toplantısı, tüm KP’lerin en önemli görevi olarak, alınan kararların, özellikle kitle çalışması üzerine olanların yerine getirilmesinin sürekli ve doğrudan kontrol etmek, saflarım örgütsel olarak sağlamlaştırmak, kendini ille- galiteye hazırlamak, her parti örgütünün her parti üyesinin disiplinini ve mücadele yeteneğini yükseltmek olduğunu tes­ pit eder.

Bütün durum KP’lerden, kadrolarının aynı zamanda ille- galiteye hazırlanmasını, provokasyonlara karşı mücadelenin ciddi örgütlenmesini, kitlelerle en iyi bağların azami şekilde korunması ile en sıkı gizlilik yöntemlerinin birleştirilmesi, ille­ gal  örgütlerin yapısındaki ve  çalışmasındaki şematizmin  aşıl­ masını talep eder.

Şadece parti örgütlerinin tüm çabalarının illegal işletme hücrelerinin oluşturulmasına yoğunlaştırılması ve komünist fraksiyonların bütün kitle örgütleri içinde çalışmasının artma­ sı kitlelerle bağı ve aynı şekilde azami gizliliği ve etkiyi sağla­ yabilir.

Bu görevlerin yerine getirilmesinde komünistler, kitle çalışmasının geliştirilmesi için bütün legal olanakları kullan­ malı ve legal çalışmayı illegal çalışma ile  birleştirmelidir.

KEYK’in 13. toplantısı, KE’nin tüm seksiyonlarından oportünizmin her biçiminin ve özellikle sağ oportünizmin (Guttmann, Remmele, Neumann, Alman devriminin pers­ pektiflerinin değerlendirilmesinde diğer ülkelerdeki bozgun­ cular) kökünün kazınmasını talep eder, yoksa komünist parti­ leri, işçi kitlelerini Sovyet iktidarı için muzaffer mücadelele­  re götüremezler.

E- Krizden Çıkışın Devrimci Yolu için, Sovyet   iktidarı İçin!
1  -   Komünist partiler, tam bir kesinlikle kitlelere kap

lizmin krizinden devrimci çıkış yolunun görevlerini gösterme­ lidir.                                
                                                    -
Canlı  canlı  çürümüş   olan  kapitalizmi  kurtarmak   için faşistlerin ve sosyal-faşistlerin kocakarı ilaçlarının tersine komünistler, kitlelere kapitalizmin hastalığının iyileşmez olduğunu göstermek zorundadırlar; bundan dolayı komünist­ ler, emekçilerin günlük taleplerini tüm  gücüyle  savunarak, açlık ve sömürü altında acı çeken kitlelere yorulmak bilmez şekilde emekçiler güçlerini, sermayenin egemenliğine karşı saldırmak ve onu yıkmak için birleştiremedikleri sürece, ser- ' mayenin devam edecek saldırılarının darbeleri altındaki ber­ bat durumlarının daha da kötüleşeceğinin tüm gerçeğini gös­ termek zorundadırlar.

Kapitalizmin genel  krizinden,  Ekim  Devriminin göster­diğinden başka  hiçbir çıkış  yolu yoktur.  Sömürücü  sınıfların proletarya tarafından devrilmesi, bankalara, fabrikalara, işletmelere ve maden ocaklarına, taşıma araçlarına,  evlere, mal stoklarına ve toprak sahiplerinin, kilisenin, hanedanlıkla­ rın topraklarına el konulması.

2 - Büyük Sovyet ülkesi yaşayan  ömek olarak  güçlü şekilde tanıtılmalı ve bütün kapitalist  ülkelerdeki  emekçilere ve ezilenlere açıklanmalıdır; her burjuva devlet gittikçe daha fazla oplumsal ekonomik asalak olarak halkın iktisadi gücü­  nü yiyip bitirirken, kapitalizmin anarşi  ve  krizinden  kurtul­ muş olan Sovyet ekonomisinin nasıl engellenmeden üretici güçlerini sosyalist planlılık ilkelerine göre geliştirecek durum­ da olduğu, Sovyetler Birliği işçi ve emekçilerinin bu gelişmey­  le ve bunun  gelişme  hızıyja  nasıl  doğrudan  ilgilendikleri,  aynı zamanda proleter Sovyet iktidarının örgütü  ve  toplu­  mun egemen üretim örgütü olan devletinin, nasıl sürekli top­ lumsal zenginliği ve böylelikle bütün emekçilerin refah düze­ yini yükselttiği gösterilmelidir.

Sovyfetler Birliği işçilerinin ve kollektif köylülerinin sınıf mücadelesinin tüm cephelerinde ve sosyalist inşadaki büyük zaferlerinin deneyimleri ışığında, değişik ülkelerde  koşulla­ rın özelliği gözönüne alınarak, her ülkede emekçilere Sovyet sisteminin onlara kendi ülkelerinde ne  getireceğini gösterecek bir program geliştirilmelidir. Bu arada Sovyet iktidarı  alto­ da işsizliğin ve yarın korkusunun nasıl ortadan kaldırılacağı; köy emekçilerinin feodalizmin tüm kalıntılarından; her türlü kölelikten nasıl kurtulacakları; tüm topraksız ve az topraklı (toprak yoksulu) köylülere nasıl toprak sağlanacağı ve köylü kooperatiflerinin ve kollektif  iktisadın  nasıl  destekleneceği  ve işçi gençliğin ve tüm emekçilerin kültürel gelişimi için bütün olanakların nasıl yaratılacağı vs., özellikle öne çıkarıl­ malıdır.

İşçilerin ve yarı proleterlerin kitle örgütünün temelini oluşturduğu Sovyet iktidarı, önceden kapitalizm tarafından ezilen   kitlelerin,   demokrasiden   gerçekten  ve   geniş olarakyararlanmasını olanaklı kılar.

Sovyet iktidarı proletarya diktatörlüğünün devlet biçimi­dir.

Sovyet  iktidarı,   burjuva-demokratik  devrimin  sosyalist devrime doğru gelişmesini güven altma alan (Çin vb.) prole­ tarya ve köylülüğün devrimci-demokratik diktatörlüğünün devlet biçimidir.

O, emekçiler için demokrasi,  fakat  sömürücüler  için  sıkı bir diktatörlüktür.
3    -   Komünist  partilerinin kitle  çalışmasında ısrarla i dar sorunu üzerinde durulmalıdır. 
KE’nin temel sloganı Sov­ yet iktidarıdır.

Sovyetler Birliği örneği, bolşevizmin örneğidir. Bütün emperyalist ve sömürge ülkelerin sömürülen 
ve ezilenlerine çareyi ve kurtuluşu sadece bu  örnek gösteriyor.

Bolşevizmin örneği, proleter enternasyonalizminin örne­ ğidir. Sosyalist devrimin zaferi ancak, 
devrimci proletaryanın uluslararası bağlarının güçlenmesiyle mümkündür. Bolşeviz­ min yolu, bütün 
milliyetlerin ve ırkların proleter güçlerinin birleşme yoludur, onların, ezenlere ve sömürenlere 
karşı Sovyet proletaryası ile omuz omuza birlikte mücadelesinin yoludur. KEYK toplantısı, KE’nin 
tüm seksiyonlarım, olayla­ rın her değişiminde uyanık olmakla ve bir dakika bile kaybet­ meden tüm 
güçlerini, iktidarı almak için önümüzde duran belirleyici öneme sahip mücadelelere hazırlamakla 
görevli kılar.

GDS derlemesi, cilt 2, s. 393.


Blogger tarafından desteklenmektedir.