Header Ads

Header ADS

Kominternde Faşizm Üzerine tartışmalar - 1931

KEYK 11.  PLENUMU (26.3. -11.4.1931)
KOMÜNİST ENTERNASYONAL YÜRÜTME KOMİTESİ
XI. PLENUMUNA TEZLER:

İKTİSADİ KRİZİN DERİNLEŞMESİ VE BİR DİZİ ÜLKEDE DEVRİMCİ KRİZİN ÖNŞARTLARININ YÜKSELMESİ İLE BAĞINTI İÇİNDE KOMÜNİST ENTERNASYONAL SEKSİYONLARININ GÖREVLERİ ÜZERİNE

I - KAPİTALİST SİSTEMİN KRİZİ - SOVYETL BİRLİĞİ’NDE SOSYALİZMİN YÜKSELEN ATILIMI.

Son yıllarda tarihteki en büyük iktisadi kriz olarak orta­ ya çıkan kapitalizmin genel krizi ile Sovyetler Birliği’nde sos­ yalist inşanın muazzam atılımı, yükselen sosyalizm ile batan kapitalizm arasındaki çelişkileri şimdiye kadar olmadık kesin­ likte ortaya çıkardı. Şu anki uluslararası ilişkilerin esas akışı­ nı oluşturan bu zıtlık, emperyalist dünya içindeki  çelişmele­ rin gelişimine de  tesir  etmektedir.  Kapitalizmin  istikran sona ermiştir. Sovyetler Birliği’nde sosyalist ekonominin temelinin inşası da tamamlanmıştır.

1 - Kapitalist ülkelerde kriz gelişmektedir: a) üreti durdurulamayan gerileyişi; b) geniş halk yığınlarının fakirleş­ mesi sonucu tüketimin azalması, içpazarın daralması; c) dış ticaretin orkunç gerileyişi.


Sovyetler Birliği’nde  bir  krizden  bahsedilemeyeceği gibi, kapitalist ülkelerin hiçbir zaman yaşamadığı bir ekono­ mik atılım yaşamaktadır. Endüstriyel inşanın 5 yıllık planı zamanından  önce gerçekleştirilmiş,  bir sürü dalda aşılmıştır.

Sosyalist rekabet ve en modern teknik sayesinde Verimlilik artmış, yığınların tüketim harcamalarında muazzam artış kay­ dedilmiştir.

2 - Kapitalist ülkelerde, tarımsal ürünlerin fiyatlarının düşüşü, yüksek vergi, kesinti, kira ve borçlar sayesinde  tam bir tarımsal kriz yaşanmakta, geniş köylü yığınları yoksullu­ ğun sınırına itilmektedir.

Sovyetler Birliği’nde, işçi sınıfı önderliğinde yoksul ve  orta köylülerin kollektifleşme yoluna sokulmasıyla tarım muazzam bir atılım kaydetmiştir. Kollektifleşme çok kısa zamanda tamamlanmış, 
Makine-Traktör-İstasyonları kurul­ muş ve köylülüğün maddi, manevi yaşam seviyesi yükselmiş­ tir.

3 - Kapitalist ülkelerde krizin bütün yükünü emekçiler çekmektedir. Kitlesel işten çıkarmalar, işsizlik, ücretlerin düşürülmesi, vergilerin yükselmesi vb. sürekli gündemdedir. Tarihte görülmemiş biçimde 35 milyon kişi işsizdir. Ölüm Oranı, fuhuş ve intiharlar sürekli artmaktadır. Sermayenin saldırısı özellikle sömürgelerde korkunç barbarlık boyutları­ na ulaşmıştır.

Sovyetler Birliği’nde ülkenin sosyalist sanayileşmesi ve tarımdaki sosyalist dönüşüm, işçi sınıfının ve emekçi yığınla­ rın maddi ve kültürel durumunu temelden iyileştirmiştir. İşsizlik tasfiye edilmiş, sadece 1931 yılında 2 milyon yeni işçi üretime katdmıştır. Sanayide işgünü 7 saate düşürülürken ücretler %6 (1931) arttırılmıştır (daha önceki iki yılda ücret­ ler %12,1 yükselmişti). Sosyal sigortalar için muazzam meb­ lağlar birikmiş, yığınların yaratıcı yeteneği yükselmiş, sosya­ list çalışmanın yeni biçimlerini ortaya  çıkarmıştır.

4 - "Kapitalist ülkelerde dünya iktisadi krizi, hem burju­ va diktatörlüğünün örtülü biçimi olan burjuva demokrasile­ rinde hem de burjuva diktatörlüğünün açık biçimi olan faşizmde, hakim sınıfların siyasal gericiliğinin korkunç yük­ selmesine yolaçmıştır." Bu durumdan kurtulmak için burjuva­zi, faşist çeteler örgütlemekte, işçi örgütlerini ve diğer dev­ rimci örgütleri dağıtmakta, işçilerin, emekçi köylülerin elin­ den töplanma,  basın,  vb.  gibi özgürlükleri almaktadır.

Şovyetler Birliği’nde, sömürücü sınıfların kökünün kalın­ tıları temizlenmekte, proleter demokrasi en geniş biçimiyle uygulanmaktadır. İşçi ve köylülerin geri kalmış katmanları­ nın kültürel ve siyasal seviyesi muazzam yükseltilmiştir. Sov- yetlerde, sendikalarda, fabrikalarda ve hayatın her alanında siyasal aktivite ve yaratıcı inisiyatif yeşermektedir.

5 -   Şovyetler Birliği’ndeki işçi sınıfı iktidarı,  sağlam   barış politikası, tüm halklarla kardeşçe ilişkilerin kurulması, silahsızlanma için kararlı mücadele, Şovyetler  Birliği’ndeki tüm ulusların iktisadi,  siyasal ve kültürel ilerleyişi demektir.

Kapitalist ülkelerde, bir-avuç tefecinin diktatörlüğü ola-. rak emperyalist devlet, en haydut karakterine kavuşmuştur. Kriz, kapitalist dünyadaki çelişkileri özellikle keskinleştir­ mektedir: 
dünya hegemonyası için ABD ile İngiltere arasın­ daki mücadele; galip ülkeler ile yenik ülkeler (ilk  planda  Fransa ile Almanya) arasındaki mücadele; galip ülkeler ara­ sındaki mücadele (Akdeniz ve Kuzey Afrika egemenliği için İtalya-Fransa mücadelesi). Silahlanma ve sömürgeler alanın­ daki sınırlamaların kaldırılmasıyla yeni askeri ittifaklar oluş­ turulmuş, silahlanma yarışı tekrar başlamış, askeri  harcaima- lar bütçenin üçte birine, bazen yarışma ulaşmış, yeni savaş filoları ve askeri uçaklar inşa* edilmiş ve kimyasal savaşıp hazırlıkları yapılmıştır.  Bu yüzden  sömürgelerdeki ve bağım­ lı ülkelerdeki emperyalist baskı daha da   katmerleşmiştir.

Dünya emperyalist sisteminin tüm çelişkilerini daha da keskinleştiren burjuvazinin emperyalist politikası yeni bir savaş tehlikesini arttırmakta ve bü çelişkilerin varlığı şartla­ rında da emperyalistler Şovyetler Birliği’ne karşı bir işgal savaşı hazırlamakta, bu" savaşla Şovyetler Birliği halklarını boyunduruk  altına   almayı  ve   Şovyetler   Birliği’nde  tekrar kapitalizmi kurmayı amaçlamaktadırlar.


6 - "Dünya iktisadi krizinin yayıldığı şartlar altında s mücadelesinin gelişimi emekçilerin önüne şu seçimi koymuş­ tur:  Ya  burjuva  diktatörlüğü  ya  da  proletarya  diktatörlüğü; ya iktisadi ve siyasal kölelik,  ya da kapitalist sömürü ve baskı­ ya son; ya sömürgesel baskı ve emperyalist  savaş ya da barış   ve halklar arasında kardeşçe ilişkiler;  ya  kapitalist  anarşi ve kriz ya da anarşi ve krizi ortadan kaldıran sosyalist iktisadi sistem."

Sosyalist dünya ile kapitalist dünya arasında çelişkilerin artması,  Sovyetler Birliği’ne karşı askeri bir saldırı tehlikesi­  ni arttırmaktadır: "Sanayi Partisi" ve menşeviklerin "Birlik Bürosu"na karşı davalar, emperyalizmin Sovyetler Birliği’n e , karşı örgütlediği uluslararası komplonun bir parçasını göster­ mektedir. Sovyetler Birliği’ni içeriden çökertme (Kulaklar,  NEP buıjuvazisi) taktiği boşa çıkan burjuvazi,  şimdi  dış bas­  kı ve saldırılar (ekonomik abluka, müdahale savaşı) ile Sov­ yetler Birliği’ni çökertme taktiğini  uygulamaktadır.
*

II- SINIF MÜCADELESİNİN KESKİNLEŞME DEVRİMCİ ATILIM VE BİR DİZİ KAPİTALİST  ÜLKE­ DE DEVRİMCİ KRİZİN ÖNŞARTLARININ YÜKSEL­ MESİ

1 -     İktisadi kriz sonucu  daha da  keskinleşen  kapita  min genel çelişkileri, geniş halk yığınlarının artan huzursuzlu­ ğuna, komünizmin büyümesine ve proletarya diktatörlüğü ülkesinin itibarının artmasına götürürken, bir yandan da dik­ tatörlüğün şiddet aygıtının burjuvazi tarafından gittikçe daha fazla açıktan kullanılmasına ve  diğer  yandan  devrimci  atılı­ mın ve bir dizi kapitalist ülkede devrimci krizin önşartlarmm yükselmesine yolaçmaktadır.

"Organik olarak burjuva diktatörlüğünün örtülü biçimi olan burjuva demokrasisinden çıkan ve burjuva diktatörlüğü­ ak  biçimi  olan  faşizm,  kapitalist  rejime  ait  olan ve burjuva   diktatörlüğünün   tüm   sisteminin   ayrılmaz parçası olan emekçilerin ezilmesi ve  uşaklaştırılması  metodlarım daha da keskinleştirmektedir." 

"Parlamentonun varlığından veya yokluğundan bağımsız olarak faşist rejim, proleter sınıf örgütlerinin dağıtılması, Komünist Partisinin yasaklanması yolunda burjuvazi tarafından oluşturulmuş özel bir askeri-te- rörist örgütlenmedir." Faşizm, geniş halk yığınları üzerinde komünist hareketin etkisinin kırılması  için  sosyal  demogoji ile yığınların kandırılmasıdır.

"Faşizmin son zamanlardaki gelişimi sadece, savaş son­ rası dönemde, biçiminden bağımsız olarak burjuva diktatör­ lüğünün uluslararası sosyal-demokrasi tarafından desteklen­ mesiyle mümkün olmuştur." Sosyal-demokrasi, burjuva dik­ tatörlüğünün "demokratik" biçimi ile faşizm arasındaki çeliş­ kiyi meşrulaştırarak mücadele içindeki yığınların siyasal geri­ ciliğe ve faşizme karşı olan uyanıklığım köreltti ve burjuva diktatörlüğünün bir biçimi olarak burjuva demokrasisinin karşı-devrimci özünü gizledi. Sosyal-demokrasi, kapitalist devletin  faşistleşmesinin  en  aktif faktörü ve hazırlayıcısıdır.

Faşizme karşı başarılı mücadele Komünist Partisinden, tabandan birleşik cephe temelinde yığınların harekete geçiril­ mesine  ve  açık  faşist  diktatörlük  için  yolu  açan  tüm  gerici ' önlemlere karşı ve faşizm ile burjuva demokrasisi, aynı şekil­ de burjuva diktatörlüğün parlamenter biçimi ile açık faşist biçimi arasındaki çelişkinin  meşrulaştırılması  olan,  Komü­ nist Partisi içindeki sosyal-demokrat etkiyi gösteren .hatanın hemen ve kökten  düzeltilmesini talep  eder.

2 - Son zamanlarda işçi sınıfının, hizmetlilerin ve şe küçük-burjuvazisinin yaşam koşullarındaki kötüleşme, işsizli­ ğin artması,  köylülüğün  yoksullaşması  ye  Sovyetler  Birliği’- nin devrimci rolünün güçlenmesi ile bağıntı içinde  devrimci atılım yeniden güçlenmiştir.

Devrimci atılım şu şekillerde gelişmektedir;
a) grev mücadelesinin sertleşmesi ve işsizler  hareketi,b) Çin’de sovyet bölgesinin  genişlemesi,
c) sömürgelerde devrimci hareketin  gelişmesi,
d)  devrimci köylü hareketinin gelişmesi,
e) Büyük Komünist Partilerin etkisinin  artması,
f)  Sosyal-demokrasi  içinde  muhalefetin keskinleşmesi,
g) şehirlerdeki küçük-burjuva yığınların muhalefetinin büyümesi
Değişik şekillerde gelişen devrimci atdım, iktisadi krizin savaş sonrası krize özgü özel durumlarla çakıştığı ülkelerde daha büyük gelişmeler kaydetmektedir  (Almanya, Polonya).

İktisadi krizin, tarım krizi ve korkunç emperyalist sömü­ rü ile çakıştığı sömürge ve yarı-sömürgelerde milyonlar tüm emperyalist sömürge sistemine karşı ayaklanmakta ve dev­ rimci kriz çok çabuk olgunlaşmaktadır.

Devrimci krizin bu unsurları temelinde gelişen yığınla­ rın-devrimci  atılımı,  kapitalist  egemenliğin  tüm uluslararası.ve iç siyasal sistemini  sarsacaktır.

Almanya’da burjuvazi, sosyal-demokratların doğrudan yardımıyla gittikçe daha fazla faşist diktatörlük yönüne kay­ maktadır. Aynı zamanda burjuvazi, küçük burjuva yığınların huzursuzluğunu 
kanalına aktarabilmek için faşist (nasnoyal— sosyalist) hareketi desteklemekte ve örgütlemektedir. 

Dev­ rimci krizin önşartları olgunlaşmaktadır; proletaryama dev­ rimci  güçlerinin  güçlenmesi   (Komünist   Partisi   oy  oranını %50 arttırmış, devrimci kitle örgütleri güçlenmiştir), sos- yal-demokratlann sürekli kitle kaybı, yeni kitlelerin proleter devrime kazanılması; burjuvazinin huzursuzluğu vb.. Alman iktisadi krizi, şınıf savaşının olağanüstü keskinleşmesine ve devrimci krizin önşartlarınm yükselmesine götürecektir.

Sanayi ve tarımdaki krizin tüm iktisadi yaşamın çöküşü noktasına dayandığı ve proletaryanın yarısının işsiz olduğu Pçlonya’da devrimci kriz, şehirlerde sınıf mücadelesinin kes­ kinleşmesi, kırda işsizlerin eylemleri ve ezilen ulusların (Batı Ukrayna)   mücadelesinin   keskinleşmesi   şeklinde  olgunlaş­maktadır. Faşist İşçi Partisi, sosyal-faşist PPS (Polonya Sos­ yalist Partisi) ve Köylü Partisi içinde huzursuzluk artmakta, Komünist  Partisi güçlenmektedir.

İspanya’da iktisadi ve ulusal baskıya karşı kitle hareketi yükselmekte, iktisadi ve siyasi grevler artmakta, monarşiye karşı yığın hareketi gelişmektedir. Bask ve Katalonya bölge­ lerinde ulusal baskıya karşı ulusal devrimci hareket gelişmek­ tedir.

Çin’de devrimci kriz kendini, Sovyetler’in örgütlenmesi ve birkaç milyon insanın yaşadığı bölgeyi kontrol eden kızıl- ordu ile kendini göstermektedir. Çin’deki Sovyet  hareketi tüm sömürgeleri devrimcileştirmekte ve onun gelişmesi, Sov- yetlerin ve kızılordunun sağlamlaşmasında yatmaktadır.

Hindistan’da, İngiliz emperyalizmine karşı yığınların devrimci hareketi gelişmekte, milyonlarca işçi ve köylü Gan-, dizmin karşı-devrimci çerçevesini kırarak devrimci mücadele­ nin açık biçimlerine geçmektedir. Hint devriminm zaferinin en önemli ön şartı devrimci kurtuluş hareketi içinde proleter önderliğin gerçekleştirilmesidir.

III-   BURJUVAZİNİN  TEMEL  DAYANAĞI  OL RAK SOSYAL-DEMOKRASİ

1 - "Dünya iktisadi bunalımı sosyal-demokrasinin, bur­ juva diktatörlüğünün temel toplumsal 
dayanağı  olduğunu tam bir açıklıkla gösterdi." Sosyal-demokrasi, milyonları "anavatan savunması" bayrağı altında ölüme göndererek, kapitalizmi proleter devrimden koruyarak, Sovyetler Birli- ği’ne karşı askeri müdahalede kendi burjuvazisine yardım ederek, kapitalizmin istikrara kavuşmasında, işçilerin kapita­ list rasyonalizasyon boyunduruğunda ezilmesinde burjuvazisi­ ne yardım etti.

2 - "Sovyetler Birliği’nin kurulmasından ve savaştan osyal-demokrasinin  gelişim  çizgisi,  kesintisiz   faşizme evrim sürecidir."'Kapitalizmin işçi sınıfına karşı saldırı çizgi­ sinde, halk yığınlarının iktisadi ve mali soyulması çizgisinde, sömürgelerin yağmalanması çizgisinde, emperyalizmin talan çizgisinde  sosyal-demokrasi  faşizme evrimlenmektedir.

İngiliz İşçi Partisi, emperyalist burjuvazinin isteklerim yerine getirmekte, rasyonalizasyonu uygulamakta, ücretleri düşürmekte, sosyal  sigortalan  kısıtlamakta,  Hindistan,  Mısır, Arabistan’da ulusal hareketleri kanla bastırmakta, silahlanmaya büyük paylar ayırmaktadır.

» Kısa zamana kadar iktidarda olan Alman Sosyal-De- mokrat Partisi, sosyal sigortaya ilk  saldırıyı  başlatmış,  1 Mayıs 1929’da işçilere ateş açtırmış, devrimci basım yasakla- miş, grevleri boğmuş, aldığı önlemlerle faşist diktatörlüğün yolunu açmış, sürekli Sovyetler Birliği’ne düşman politika izlemiş,  müdahale savaşma hazırlanmıştır.

3 - Uluslararası sosyal-demokrasinin tüm karşı-devrim- ci, işçi düşmanı^siyaseti kendini, Sovyetler 
Birliği’ne karşı, saldırı ve kuşatma savaşı hazırlığında  göstermektedir.
4 - İşçilerin kendi saflarım terkettiğini gören sosyal-de­ mokrasi, işçilere bir sürü vaadlerde bulunarak onları tekrar saflarına kazanmaya çalışmaktadır. Gerçekte sosyal-demok­ rasi, kitlelerin yaşam seviyesini düşürerek, burjuva diktatörlü­ ğü sağlamlaştırarak, yığınların direnişini bastırarak, taban­ dan birlik cephesini engelleyerek, Sovyetler Birliği’ne karşı savaş hazırlığını gizleyerek, emekçilere karşı saldırısında ser­ mayeye yardım etmektedir.

Bu yüzden sosyal-demokratların ve II. Enternasyonalin maskesinin düşürülmesi, işçilerin onların etkisinden kurtarıl­ ması ve onların izole edilip aşılması Komünist Partilerin en acil görevidir.   
                                                       \
IV- KOMÜNİST ENTERNASYONAL SEKSİYO LARININ DURUMU VE EN YAKIN   GÖREVLERİ

1 -  XI. KEYK Plenumu,  Komünist Enternasyonal seksi-yonlarmın bir dizi ciddi siyasal ve örgütsel başarılar elde ettiklerini bildirir.  En önemli 
başarılar şunlardır:
a) Çin’de Sovyetlerin ve kızılordunun oluşturulması, Komünist Partisinin önderliğinin sağlanması,
b) Bir dizi Komünist Partisinin büyümesi ve etkisinin artması (Almanya,  Çekoslovakya,  Bulgaristan 
vb.)
c) Sermayenin saldırılarına karşı işçi sınıfının karşı saldı­ rısını örgütlemede Komünist Partisinin önder rolünün artma­ sı (KPD)
d) Kızıl Sendikalar Enternasyonalinin genel  çizgisinin ve Almanya’da bağımsız sendikal hareketin  
oluşturulması.
e) Köylülük içinde Komünist Partisinin etkisinin artma­ sı  (örneğin PKP)
f)  Komünist  Partilerin  örgütsel  büyümesi  (ÇKP,   Çek KP, İtalya KP, vb.)                                          g) Hindistan’da Komünist Partisinin  oluşturulması.

2 - Başarıların yanında çalışmalardaki eksiklikler şunlardır:
a) Bir dizi büyük devrimci hareketin gerisinde kalmak (İşsiz eylemleri, köylü eylemleri, köyde ve kırda KP’nın zayıf­ lığı).
b) İşçileri günlük kısmi ihtiyaçlar temelinde harekete geçirememek, bunları genel siyasal mücadele 
ile birleştire- memek.
c) Faşizmin saldırılarında gereksiz biçimde pasif kal­ mak.           -
d) Sovyetler Birliği’ne karşı savaş hazırlığı karşısında, ordu içinde oportünistçe pasif kahp,  çalışma  yapmamak.
e) Emperyalist ülkelerin Komünist Partileri tarafından sömürgelerdeki kurtuluş hareketinin 
kesinlikle yetersiz ola­ rak desteklemnesi..
f) Reformist sendikalar içinde  çalışmanın  küçümsenme­si.
g)  Örgüt çalışmasındaki genel zayıflık.
Ülkenin ve durumun somutuna bakmadan direkti rin mekanik uygulanması.
Komünistler, parti içinde sağ tehlikeye karşı yeterli mücadele vermedikleri, "sınıfa karşı sınıf’ taktiğini doğru uygulamadıkları, ülkenin durumünu gözönüne almadıkları ayrımsız faşizm ile  sosyal-faşizm,  sosyal-demokrat  önderler ile basit sosyal-demokrat sıradan işçileri aynılaştırdıkları her yerde,  şosyal-demokrasiye karşı mücadeleyi zayıflattılar.
3 -   KEYK,  tüm  Komünist Partilerin  esas görevini, sınıfı içinde çoğunluğu ele geçirmek  olarak tespit  eder.
Krizin ve devrimci atılımın gelişiminin eşitsizliği yüzün­ den her Komünist Partisi birlik cephesi taktiğine somut yak­ laşmalıdır.
İçinde bulunulan durumda Komünist Partileri esas ola­ rak şu yönde çalışma yürütmelidirler:
1. Sermayenin saldırısına karşı mücadele ve proletarya­ nın geniş  karşı'saldırısının örgütlenmesi.
2.  Burjuva diktatörlüğün tüm biçimlerine karşı  mücade­le.
3.  Emperyalist  savaşa  ve  Sovyetler  Birliği’ne müdahale savaşma karşı mücadele.
GDS derlemesi, cilt 2, s.  367.

Blogger tarafından desteklenmektedir.