Kominternde Faşizm Üzerine tartışmalar - 1929
KEYK 10. PLENUMU (3.7.-19.7.1929) ULUSLARARASI DURUM VE
KOMÜNİST ENTERNASYONALİN ÖNÜNDE DURAN GÖREVLER
(Kuusinen ve Manuilski yoldaşların raporlarına ilişkin tezler)
VI. Dünya Kongresi’nden sonraki gelişmeler, VL Dün ya Kongresi’nin öngörülerini ve çizgisini haklı çıkardı. Sos- yal-demokratlann öngörülerinin tersine kapitalizmin istikra rı uzun sürmedi, emperyalist savaşlara, büyük sınıf çatışmala rına, kapitalist ülkelerde yeni devrimci atılıma, sömürgeler de büyük anti-emperyalist devrimlere yolaçacak olan kapita lizmin genel krizi olgunlaşmaktadır.
I- Kapitalizmin Temel Çelişmelerinin Keskinleşmesi
1 - Dünya savaşının sona ermesinden beri geçen 10 süresince buıjuvazi, IL Enternasyonal partilerinin de yardı mıyla emekçileri, 14-18 arası savaşm "son" savaş olduğu, artık kapitalist devletler arasmda sürekli barışın mümkün olduğu efsanesiyle aldattı. Gerçekte ise savaş,i hiçbir zaman 18 soması kadar gündemde olmadı.
Pazarlar, hammadde, sermaye ihracı ve nüfuz alanları uğruna büyük emperyalist güçler arasındaki mücadele kaçı nılmaz olarak savaşlara götürür. Îngiliz-Fransız emperyaliz minin bir oyuncağı olan Milletler Cemiyeti aktif olarak sava şı hazırlamaktadır. Sovyetler Birliği’nin önerdiği genel ve silahsızlanma reddedilmiştir. Emperyalist güçler korkunç silahlanmakta ve siyasi, askeri paktlar oluşturmakta dırlar. (İngiliz-Fransız, İngiliz-Japon, Fransız-Polonya) Savaş tazminatları yüzünden Fransa-Almanya çatışması, dün ya hegömanyası uğruna İngiliz-ABD çatışması ve sömürge ler, nüfuz alanları, hammadde kaynakları, vb. uğruna tüm büyük güçler arasındaki çatışmalar, ve buna paralel korkunç silahlanma yeni savaşın boyutunun 14-18 arası savaştan daha büyük olacağını göstermektedir.
"Emperyalist kampın içindeki kıyasıya çatışmalara rağ men, bunun yanında temel, dünyayı etkileyen
bir çelişme, kapitalist dünya ile Sovyetler Birliği arasındaki çelişme gittik çe daha fazla sivrilmektedir." Emperyalistlerin Sovyetler Bir liği’ne saldırması esas tehlikeyi oluşturmaktadır.
Sovyetler Birliği düşmanı savaş blokunun oluşturulması ve genişletil mesi, Sovyetler Birliği’ne sınır ülkelerin silahlandırılması, Sovyetler Birliği temsilciliklerine saldırılar vb. bunun işaretle ridir. Yeni emperyalist savaşa yapılan tüm bu hazırlıklar "sos yalist" partilerin tam onayı ile gerçekleşmekte ve onların "sol" kanadı bu hazırlıkları pasifist laflarla örterek en alçak rolü oynamaktadır.
2 - Burjuvazinin bu zaman dilimi içindeki Sovyetler B liği’nin kapitalistleşmesi, yavaş yavaş kapitalist dünyaya dön mesi ve Batı güçlerinin bir sömürgesi olması şeklindeki umutlan boşa çıktı. Sovyetler Birliği eski düzenden miras kalan teknik-ekonomik gerilik, çok ilkel tarım ve kapitalist kuşatmaya rağmen Sovyetler Birliği Komünist Partisi önderli ği altında ülkedeki kapitalist unsurlara karşı çok başarılı bir saldırı gerçekleştirmeyi başardı ve sosyalist ekonominin kapi talist unsurlara karşı üstünlüğünü güvence altına aldı.
Sovyetler Birliği’nde sanayileşmenin hızh şekilde gerçek leşmesi, şehir ve kırda kapitalist unsurlar zararına sosyalist sektörün kesin bir şekilde güçlenmesini mümkün kılan 5 yıl lık planın, proletaryanın ve kır emekçilerinin maddi ve kültürel seviyelerim muazzam ölçüde yükseltmesi sadece Sovyet-ler Birliği’nin değil, tüm dünya proletaryasının büyük birkazanmadır.
"Sovyetler Birliği’nin sosyalizm yolunda başarılı ilerleyi şi kapitalist istikrarın yıkılmasında ve kapitalizmin genel kri zinin keskinleşmesinde çok önemli bir faktördür."
3 - Başlıca kapitalist ülkelerde burjuvazinin "iş barışı tesis etme denemeleri boşa çıktı.
Pazarların problemli duru mu, geri kalmış ülkelerin gelişmesi, sömürgelerdeki sürekli huzursuzluk,tröstlerin, kartellerin bunalımı aşmak için uygu ladıkları yüksek fiyat düşük ücret politikası, rasyonalizasyon, bunun sonucunda milyonların işsizler ordusuna katılması bu ülkelerdeki kapitalist düzenin sürekli başağrılarıdır.
Çalışma zamanının uzatılması ve sinirleri mahvedici band sisteminin uygulanması, işçi sınıfının savaştan sonra elde ettiği bütün kazanımlarm (8 saatlik işgünü, sosyal sigor ta, işsizlik’ yardımı vb.) hepsinin geri alınması emekçilerin yaşam seviyesini oldukça kötüleştirmiştir.
Rasyonalizasyon yığınları işsizliğe sürüklemiştir. (Başlıca kapitalist ülkelerde 12-13 milyon işsiz vardı) Sosyal-Demokrat ve reformist sen dika bürokrasinin yardımıyla burjuvazi, İngiltere’de "sanayi barışı", Almanya’da "üretim demokrasisi" ve faşist İtalya’da "yüksek hakem kurulu" bayrağı altında işçileri en barbar biçimde sömürmekte ve ezmektedir.
Orta katmanların ve köylülüğün hayat seviyesi de günbe gün düşmektedir.
İşçi sınıfının ekonomik prangaya vurulması ile siyasal gericiliğin artması birarada yürümektedir.
Burjuva devlet aygıtının faşistleşmesi, beyaz terörün ve saldırıların artması, dünya sermayesinin desteğiyle faşist darbeler (Yugoslavya), işçilerin kitleler halinde tutuklanması (Fransa, Polonya), dev rimci örgütlerin yasaklanması (Almanya), grevcilere ve işçi gösterilerine saldırılar (Hindistan, Amerika, Berlin), Meksi ka, Küba, Kolumbiya, Venezuala ve Latin Amerika'nın diğer ülkelerinde işçi ve köylü hareketine karşı korkunç bir beyaz terör vb. bunun göstergesidir.
Sosyal-demokrat partilerin güçlü olduğu ülkelerde faşiz min özel bir biçimi olarak Sosyal-Faşizm, kitlelerin mücade lesinin bastırılmasında burjuvazinin elinde önemli bir araç haline gelmektedir. Sosyal-demokratlar tarafından destekle nen uluslararası burjuvazi ekonomik ve sosyal baskının bu ve benzeri biçimleriyle proletaryanın devrimci hareketini uzun sürede tasfiye etmek istemektedir. Ama bu çabalar da boşa çıkmaya mahkumdur. Devrimci işçi hareketinin yeni bir atı lım kazanması bunun habercisidir.
4 - Burjuvazi, sömürgelerdeki devrimci hareketi bas mayı da başaramadı. Emperyalizm ile sömürgeler arasındaki antagonist çelişme gittikçe daha fazla keskinleşmektedir. Çeşitli emperyalist güçlerin bir oyuncağı olan Çin burjuvazisi nin değişik kanatları, Çin’in bağımsızlığını değil, bağlı olduk ları güçlerin çıkarlarım savunduklarını göstermişlerdir. Çin, emperyalist boyunduruğundan işçi sınıfı önderliğinde işçi ve köylülere dayanaiı, tüm feodal kalıntıları temizleyip emperya listleri ülkeden kovacak olan bir burjuva demokratik tarım devrimiyle mümkündür.
Diğer güçlü bir devrimci hareket Hindistan’da gelişmek tedir. Ulusal bağımsızlığa karşı Hint burjuvazisinin açıktan ihaneti, burada da bağımsızlığın, işçilerin durumunun düzel mesinin, tarım sorununun çözümünün sadece işçi sırnfı önderliğinde işçi-köylü yığınlarının İngiliz emperyalizmine
ve Hint feodallerine karşı devrimci mücadelesi ile mümkün olduğunu göstermiştir.
Aynı zamanda diğer sömürge ve bağımlı ülkelerde de devrimci bir atılım olgunlaşmaktadır (Fas,Kongo, Latin Amerika vb.). Metropollerdeki devrimci işçi hareketinin iler lemesi ve Sovyetler Birliği’nin sağlamlaşması ile sömürgeler deki devrimci hareket daha hızlı gelişecek ve tüm kapitalist sistemin yıkılışını daha da hızlandıracaktır.
II- İktidardaki II. Enternayonal Partileri
5 - Keskinleşen iç ve dış siyasal durumda, yeni emper list savaş hazırlığında, cephe gerisini sağlamlaştırmada çare siz kalan burjuvazi çıkış yolunu demokrasi ve pasifizm mas keli sosyal-demokrasi ile açıktan işbirliği yapmada buldu; Bu yüzden Almanya’da sosyal-demokratlar, İngiltere’de işçi par tisi iktidara geldiler. Bu hükümetlerin görevi burjuvazinin iç ve dış politikaya ilişkin planlarının işçi sınıfına kabul ettiril mesidir.
II. Enternasyonalin en güçlü partisi olan Almanya S yal-Demokrat Partisi (SPD) iktidara gelir gelmez grevleri boğdu, zırhlı gemilerin inşasmı ve yeni savaş programını kabul ederek savaş öncesi geleneğin tüm kalıntılarını terket- ti, ”1 Mayıs gösterilerini yasakladı, gösteri yapan silahsız işçi lere ateş açtırdı, işçi basınım yasakladı ("Kızıl Bayrak"), dev rimci işçi örgütlerini kapattırdı (RPB), KPD’nin yasaklanma sını hazırladı ve işçi sınıfının faşist metodlarla ezilmesini örgütledi."
“ Bu, koalisyon politikası yürüten SPD’nin sosyal-faşist gidiş yoludur. II. Enternasyonalin en büyük partisinin duru mu budur.
Özellikle son yılların gösterdiği gibi İngiliz İşçi Partisi de SPD ile aynı yoldadır. O da kapitalist rasyonalizasyon politikasını kanlı biçimde uygulayacak, grev hareketini zorla bastıracak; sömürgelerdeki - ilkönce Hindistan’daki - ulu sal devrimci hareketi boğacak, ilk planda Sovyetler Birliği’ne karşı olmak üzere saldırgan bir emperyalist politika izleye cektir.
İngiliz Komünist Partisi ne kadar çabuk içindeki sağ ve oportünist sapmalardan kurtulur ve bu sözümona "işçi hükümeti''ne karşı ne kadar hızlı bir bolşevik örgüt yaratabi lirse, İngiltere’nin işçi yığınları gerçek kurtuluşun Komünist Parti’de olduğunu o kadar çabuk anlayacaklardır.
II. Enternasyonalin büyük partilerinin burjuvazinin hizmetinde iktidara gelmeleri, onların gerçek yüzünün görülme sinde ve işçi sınıfının Komünist Partisi etrafında örgütlenme si için önemli bir fırsattır. Sosyal-demokrasinin çöküş süreci ni, hayalci muhalif konumlarıyla durdurmaya çalışan "sol" kanat sosyal-demokrasiye özel dikkat gösterilmelidir. "Ger çekte "sol" kanat, tüm gücüyle sosyal-fâşist politikayı destek lemektedir."
III- Devrimci İşçi Hareketinin Yeni Atıhmının Olgunlaşması
6 - "Komünist Enternasyonal’in VI. Dünya Kongresi den sonra yeni olan bir şey de uluslararası işçi sınıfının radi kalleşmesi ve devrimci işçi hareketinin yeni bir atılım kazan masıdır.” Kapitalist sömürünün katmerleşmesi, sosyal-de- mokrasinin burjuvazinin hizmetinde sosyal-faşist politika uygulaması ve işçi yığınları içinde komünistlerin etkisinin yükselmesi işçi yığınlarını burjuvaziye karşı aktif mücadele biçimlerini kullanmaya zorlamaktadır. Sınıf mücadeleleri çoğu yerde burjuvazinin saldırılarına karşı proletaryanın savunma mücadelelerinden ve bazen de bundan gelişen kar-şı-saldırı mücadelelerinden doğmaktadır. Lodz genel grevi ve Ruhr bölgesindeki mücadeleler buna örnektir. Almanya’ daki işçi temsilcileri seçiminde Komünist Partisi’nin başarısı işçi hareketinin devrimci atılımmın olgunlaşmasının yeni bir göstergesidir. Her yerde grev dalgası yayılmaktadır (Fransa, ABD, Avustralya, Almanya, Polonya, Yunanistan, Çekoslo vakya, Bulgaristan, Hindistan, Çin vb.). Bu sayede örgütsüz kitleler aktifleşmektedir.
Buna bir dizi dayanışma ve protesto grevleri eklenmeli dir. Aynı zamanda sömürgelerde ezilen ulusların devrimci ruh hali yükselmektedir. Köylüler daha da aktifleşmektedir (Batı Ukrayna, Polonya, Yunanistan, Romanya, Yugoslavya,Çekoslovakya, Hollanda, Fransa, vb.).
Tüm bunlar işçi sınıfını, iktisadi mücadele ile siyasi mücadeleyi birleştirmeye zorlamaktadır. Burjuvazi bu hare keti elindeki tüm araçlarla bastırmaya çalışmakla, bu gittikçe daha fazla siyasi içerik kazanan yeni dayanışma ve protesto grevlerinin oluşmasına yolaçmaktadır. Bu durum Komünist Partisi’nin önüne, siyasal yığın grevlerini örgütleme görevini koymaktadır.
7 - Grev mücadelelerinin yükselen çerçevesi içinde Ber lin proletaryasınm 1 Mayıs eylemi çok önemli bir yere sahip tir. Komünist Partisi önderliğinde Berlin proletaryası, hem yasağa rağmen 200.000 işçi ile caddelere dökülerek, hem de burjuvazinin silahlı ayaklanma provokasyonuna (bu izolasyo na ve yenilgiye götürürdü) pas vermeyerek devrimci taktikte ne kadar ustalaştığını gösterdi.
KEYK Plenumu, Berlin’in kahraman proletaryası, Neukölln ve Wedding barikatlarının cesur savaşçıları ile dayanışma içinde olduğunu ve KPD’nin Mayıs olayları süre since izlediği taktik çizgi ile hemfikir olduğunu açıklar.
IV- Komintern ve Komünist Parti’lerin Önünde Duran Görevler
8 - Devrimci işçi hareketinin yeni atılımı ve sosyal-de- mokrasinin iktidara gelmesi Komünist Partilerin önüne en tehlikeli düşmanı olan "sol" kanat sosyal-demokratlara karşı mücadele görevini koymaktadır. Komünist Partiler içlerinde ki burjuva etkinin taşıyıcısı olan oportünistlerden temizlen- melidirler, bu temizlik olmadan yeni bir aşamaya ulaşan işçi hareketinin sorunlarım çözmek mümkün değildir. "Komü nist Partilerin içindeki şu anki esas tehlike sağ oportünist sapmadır."
9 - KEYK Plenumu, son zamanlarda Komintern’in artan etkisini, seksiyonlarının örgütsel ve ideolojik olarak sağlamlaşmasını ve oportünist unsurlardan temizliği sevinçle karşıladığını açıklar.
Oportünist unsurlardan temizlenmeden bolşevikleşme yolunda başarılı adımlar ahlamaz. Bolşevikleş- me yolunda atılan adımlar bir dizi ülkede oldukça başarılı (ilk planda Almanya, Fransa, Polonya) sonuçlar vermiştir; oportünizmden temizlik Komünist Partilerin mücadele yete neğini arttırmıştır; oportünizme karşı mücadelede ve yeni eylemler içinde yeni unsurlar öne çıkmış ve siyasal olarak olgunlaşmışlardır; Komünist Partilerde tam bir parti içi demokrasi ile birlikte bolşevik disiplin artmıştır. Sağ sapma ya karşı mücadele, sömürge ülkelerin Komünist Partilerinin de önünde duran bir görevdir.
Plenum, ayni zamanda Komintem ve Komünist hareket içinde sağların yerini alan, korkak oportünizm olarak ortaya çıkan, tasfiyecileri koruyan uzlaşmacıların durumuna dikkat çeker. KEYK
uzlaşmacılardan: a) kendim sağcılardan açık olarak ayırma, b) sağ sapmaya karşı lafta değil gerçekte aktif mücadele etme, c) Komintem’in kararlarını şartsız yerine getirmeyi talep eder, aksi halde onlarla birlikte çalışma mümkün değildir.
KEYK Plenumu, Komünist Partilerin işçi sınıfını gele cek devrimci mücadelelere hazırlamak, savaş tehlikesine, sos- yal-demokrat ve özellikle "sol" kanat sosyal demokrasiye kar şı mücadele etmek ve Sovyetler Birliği’ni savunmak gibi görevleri, içindeki sağ ve "sol” (Troçkist) sapmayı yenme den, uzlaşmacılığı kesin olarak aşmadan başarıyla yerine geti remeyeceği görüşündedir.
10 - Komünist Partiler tarafından işçi sınıfının çoğun ğunu kazanma görevi alanındaki, uzlaşmacılara ve tasfiyecile re karşı mücadele özel önem kazanmaktadır. Sosyal-demok- rasinin gücünü büyüten, Komünist Partilerin rolünü küçüm seyen bu güçler, işçi sınıfının çoğunluğunun kazanılmasının önünde engeldirler. KEYK Plenumu, tüm seksiyonlarını tüm güçlerini işçi sınıfının çoğunluğunu kazanma görevine yoğunlaştırmaya çağırır. Şu an en önemli görev budur.
Bunun ön şartı, işçi hareketi içindeki önder rollerin Komü nist Parti tarafından kazanılmasıdır.
Bu merkezi görevin çözümüne Komünist Partiler, sade ce tabandan Birlik Cephesi taktiğinin yeni biçimlerini kullan ma temelinde ve örgütsüz yığınları mücadeleye güçlü biçim de çekme temelinde yaklaşabilirler. Bu amaçla onlar, tüm güçlerini işletmelere göndermeli ve işletmeleri komünizmin kalesi yapmalıdırlar.
Legal çalışması tehlikede olan Komünist Partiler hemen illegal çalışma altında da yığın çalışmasının aksama ması, hatta ilerlemesi için tüm tedbirleri almalı ve legal ile illegal çalışma yöntemlerini kullanmada ustalaşmalıdır.
1 1 - Reformist sendikalar içindeki çalışmalar güçlendi rilmeli, sendikal hareketin bölünmüş olduğu ülkelerde tüm enerji kızıl sendikaları güçlendirmek için harcanmalıdır. Faşizme, reformizme ve işverenlere karşı mücadelede komü nistlerin etkisini güçlendirmek ve buna örgütlü bir karakter vermek için, işçiler tarafından seçilmiş devrimci işçi temsilci likleri oluşturulmalıdır.
,
Genç işçi yığınlarının örgütlenmesi ve devrimci temelde harekete geçirilmesi özel önem kazanmaktadır.
Devrimci köylü hareketinin ve ulusal kurtuluş hareketi nin olduğu ülkelerde, işçi sınıfının çoğunluğunun kazanılma sının yanında esas görev bu hareketler içinde proletaryanın hegemonyasını
hakim kılmaktır.
1 2 - Yığın partileri olma yolunda ilerlemek ve hem sek- terizm kalıntılarına ve sosyal-demokrat geleneğe hem de ilke siz fraksiyon mücadelesi artıklarına karşı mücadele etmek zorunludur.
Komintern’in bir dizi seksiyonunda (örneğin İsveç’te) sağ sallanmalar hala oldukça yaygındır. Bu oportü nist sallantılar aşılmadan Komünist Partilerin önlerinde duran devrim görevlerini aktif olarak yerine getirmeleri mümkün değildir.
Son olarak, içinde bulunduğumuz dönemde Komünist Partiler için en biiyûk tehlike, devrimci yığın hareketinin gelişme temposunun ardında kalmaktır.
KEYK Plenumu, tüm seksiyonlarım, sosyal-demokrat geleneğin kalıntısı olan bu arkada kalma eğilimine karşı kararlı mücadele yürütmeye çağırır. Bu başarılmadan Komünist Parti’ler, işçi hareketi içinde öncü rolünü oynayamaz ve işçi sınıfını yeni devrimci mücadelelere ve zafere götüremez.
GDS derlemesi, cilt 2, s. 340.