Header Ads

Header ADS

USTA CASUS 1. Girişte MMassino

USTA CASUS 1. Girişte MMassino

1918 yılında, devrimci Petrograd, dışardan yabancı düşmanlar ta¬rafından kuşatılmış, içerden de karşı devrimci komploların tehdidi altında bulunan dehşet verici bir şehirdi. Yiyecek pek azdı, ısınma ve ulaştırmadansa eser yoktu. Kasvetli, süpürülmemiş caddelerde, paçavralar içindeki kadın ve erkekler, sonu gelmeyen ekmek kuyruk¬larında titreşip duruyorlardı. Uzun gri geceleri tüfek sesleri bölüyordu. Sovyet rejimine meydan okuyan gangster çeteleri, insanları soyup dehşete düşürerek şehirde dolaşıyorlardı.1 Silahlı işçilerden oluşan Müfrezeler binadan binaya geziyor, yiyecek spekülatörlerinin gizli stoklarını arıyor, yağmacıları ve teröristleri topluyorlardı.

Sovyet Hükümeti kontrolü henüz tam olarak sağlayamamıştı. Çarlık döneminin lüksüne ait kalıntılarla, kitlelerin yoksulluğu garip bir çelişki arzediyordu. Sovyet aleyhtarı gazeteler çıkmaya devam edi¬yor, her gün Sovyet rejiminin her an yıkılabileceği kehanetinde bulu¬nuyorlardı. Pahalı otel ve lokantalar halâ açıktı ve modaya uygun giyinmiş çok sayıda kadın ve erkeğe servis yapıyorlardı. Geceleri kaba¬reler tıklım tıklımdı. İçki ve dans vardı, kalabalık masalarda Çarlık subayları, balerinler, ünlü karaborsa spekülatörleriyle metresleri, heye¬canlı söylentileri fısıldaşıyorlardı: Almanlar Moskova'ya yürüyor! -Troçki Lenin'i tuttuklamış! -Lenin çıldırmış! Vahşi umut ve yalanlar votka misali akıp gidiyordu. Entrikalar almış yürümüştü.

1 Raymond Robins ve Bruce Lockhart, ilk elden yaptıkları bir araştırma ile, kimileri kendilerine Anarşist adını veren bu anti-Sovyet gangster şeflerinin çoğunun aslında Rusya'ya Alman müdahalesine bahane yaratmak için düzensizlik ve isyan çıkartmak üzere Alman Askeri İstihbaratı tarafından fi¬nanse edildiklerini saptadılar.

O bahar Petrograd'da M.Massino adında biri ortaya çıkmıştı. Ken¬disinin "Türkiyeli ve Doğulu bir tüccar" olduğunu söylemişti. Kırk yaşlarında solgun, uzun yüzlü, kasvetli görünüşlü, yüksek, meyilli bir alnı, huzursuz kara gözleri ve şehvetli dudakları olan bir adamdı. Dim¬dik neredeyse asker gibi ve hızlı, esrarengiz bir biçimde sessiz adımlarla yürüyordu. Zengin gibi duruyordu. Kadınlar onu çekici bu¬lurlardı. Geçici Sovyet başkentinin huzursuz ortamı içerisinde, M.Massino, işlerini alışılagelmedik bir güven duygusuyla yürü¬tüyordu.

M.Massino akşamları Petrograd'daki Sovyet aleyhtan unsurların gözde uğrak yeri olan küçük, dumanlı Balkov Cafe'nin sadık bir müdavimiydi. Cafe'nin sahibi Serge Balkov, onu hürmetle karşılıyordu. Kahvenin arkasındaki özel bir odada M.Massino kendi¬siyle fısıltıyla konuşan esrarengiz kadın ve erkeklerle buluşurdu. Bun¬lardan bazıları ona Rusça, bazıları da Fransızca ya da İngilizce hitap ediyorlardı. M.Massimo pek çok dil bilirdi...

Genç Sovyet Hükümeti kargaşayı düzene dönüştürme çabası içindeydi. Karşı devrimin daima varolan, ölümcül tehdidi, onun muaz¬zam örgütsel görevlerini daha da karmaşıklaştırmaktaydı. Lenin, "Bur¬juvazi, toprak sahipleri ve tüm zengin sınıflar, devrimi yok etmek için ümitsiz bir işe giriştiler," diye yazıyordu. İç ve dış düşmanlarla uğraşmak için, Lenin'in tavsiyesi üzerine özel bir Sovyet karşı-sabotaj ve karşı-casusluk örgütü kuruldu. Adı Karşı-Devrim ve Sabotajla Savaşmak İçin Olağanüstü Komisyon'du. Rusçasınm baş harfleri Çeka sözcüğünü meydana getiriyordu...2

1918 yazında, Sovyet Hükümeti Alman saldırısından çekilerek Moskova'ya taşınınca, M.Massino da onu takip etti. Fakat Mosko¬va'da tatlı dilli, zengin levanten tüccarı görünümü acaip bir tarzda değişti. Deri ceket giyiyordu ve başında da sivri uçlu bir işçi kasketi vardı. Kremlin'e gitti. Sovyet Hükümeti'ni koruyan seçme kıtanın genç komünist Letonyalı muhafızları tarafından kapıda durdurul¬duğunda, sabık M.Massino, resmi bir Sovyet belgesi çıkardı. Bu belge onun Petrograd Çeka'sı Cinayet Masası Ajanı Sidney Gerogeviç Relinski, olduğunu belirtiyordu.

Letonyalı muhafız, "Geçiniz Yoldaş Relinski!" dedi.

Moskova'nın bir başka yerinde, ünlü balerin Dagmara'nın lüks dairesinde M,Massino. diğer adıyla Çeka'dan Yoldaş Relinski, İngiliz Gizli Servisi ajanı mösyö konstantine olarak biliniyordu.
2 1922 yılında Çeka lağvedildi ve yerini OGPU (Birleşik Devletler Siyasi idaresi anlanına gelen Rusça baş harfler) aldı. 1934'de OGPU'nun yerine Sovyet iç¬işleri Komiserliği yönetimindeki Kamu Güvenliği Departmanı NKVD kuruldu.


İngiliz Büyükelçiliği'nde ise Bruce Lockhart, onun gerçek kim¬liğini biliyordu: Gizli Servisi'nin esrarengiz adamı ve ... Britanya'nın usta casusu olarak tanınan Sidney Reilly."

2. Sidney Reilly
Birinci Dünya Savaşı sırasında Çarlık Rusyasının siyasi yeraltı dünyasından çıkıp Bolşevizme karşı büyük haçlı seferinin başını çekecek olan maceracıların hiçbirisi, İngiliz Gizli Servisi'nin Yüzbaşısı Sidney Reilly'sinden daha renkli ve olağanüstü değildi. Re-illy'nin Avrupa tarihinin en tehlikeli ve fantastik girişimlerinden bi¬rine bulaştıracağı Bruce Lockhart onun için, "Napolyon kalıbından çıkma bir adam!" diyordu

Reilly'nin İngiliz Gizli Servisi'ne ilk kez nasıl girdiği de, bu ol¬dukça esrarengiz ve güçlü casusluk aygıtını kuşatan pek çok gizden biri olarak kalmaktadır. Sidney Reilly Çarlık Rusya'sında doğmuştu. İrlandalı bir kaptan ile'bir Rus kadınının oğlu olarak Karadeniz kıyısındaki Odessa limanında büyüdü. Birinci Dünya Savaşından önce St. Petersburg'dan Mandroçoviç ve Kont Çuberksi'ye ait büyük Çarlık donanma silahları şirketinde çalışıyordu. O zaman bile, işi oldukça giz¬li bir niteliğe sahipti. Rus firması ile, bazı Alman sanayi ve finans şirketleri, ki bunlara Hamburg'daki ünlü Bluhm ve Voss tersaneleri de dahildi, arasında bağlantı kuruyordu. Birinci Dünya Savaşı'nın patlak vermesinden hemen önce, Londra'daki İngiliz Deniz Kuvvetleri Komu¬tanlığına düzenli olarak, Alman denizaltı ve gemi yapım programına ilişkin değerli bilgiler ulaşmaya başladı. Bu bilginin kaynağı Sidney Reilly idi.

1914'de Reilly, Banque Russo-Asiatique'nin "güvenilir temsilci¬si" olarak Japonya'da ortaya çıktı. Japonya'dan Birleşik Devletler'e * giderek Amerikan bankerleri ve savaş gereçleri imalatçıları ile görüştü. Bu sırada Sidney Reilly İngiliz Gizli Servisi dosyalarına 1 Esti kod adıyla geçmişti ve çok cesur ve becerikli bir gizli ajan olarak tanı¬nıyordu.

Yedi dili mükemmel bilen Reilly kısa süre sonra önemli bir iş için Birleşik Devletler'den Avrupa'ya çağrıldı. 1916'da İsviçre sınırından Almanya'ya geçti. Kendisine Alman deniz subayı süsü vere¬rek Alman Deniz Kuvvetleri Komutanlığı"na sızdı. Alman Donanma İstihbaratı resmi şifrelerinin bir kopyasını ele geçirdi ve Londra'ya gönderdi. Bu belki de Birinci Dünya Savaşı'nın en büyük gizli servis darbesi idi.
1918 yılı başlarında Yüzbaşı Reilly, Rusya'daki İngiliz Gizli İstihbarat Operasyonları Şefi olarak bu ülkeye gönderildi. Çok sayıda kişisel dosta, yaygın iş ilişkilerine sahip olması ve Rus karşı devrimi¬nin iç çevrelerinin girdisini çıktısını bilmesi onu bu iş için biçilmiş kaftan yapıyordu. Karşı devrimci amaçlarım açık yüreklilikle ifade ediyordu:

"Almanlar insandır. Onlara yenilmeye dayanabiliriz. Burada, Moskova'da ise insan soyunun baş düşmanı yetişiyor. Eğer uy¬garlık daha zaman varken erken davranıp canavarı ezmezse, cana¬var sonunda uygarlığa hakim olacaktır."

Reilly Londra'daki İngiliz Gizli Servisi karargahına yolladığı ra¬porlarda, hemen Almanya'yla barış yapılmasını ve Kayzer'le Bolşevik tehdidine karşı ittifaka gidilmesini tekrar tekrar savundu.
Ne pahasına olursa olsun," diyordu, "Rusya'da doğmuş bulunan bu iğrenç pislik ezilip yok edilmelidir. Almanya'yla barış: Evet, Al¬manya'yla barış, herkesle barış! Düşman tektir. İnsanlık bu geceyarısı terörüne karşı kutsal bir ittifak halinde birleşmelidir!"

Reilly Rusya'ya vardığında hemen anti-Sovyet komploya girişti.

Amacı açıkça Sovyet Hükümeti'ni devirmekti.3

3. Para Ve Cinayet
3 Bu bölümde ve Büyük Komplo'naa diğer yerlerinde, yazarlar Yüzbaşı Sidney Reil-ly'nm renkli hikayesini, bu dönemde İngiliz tutuculuğu ve Fransız gericiliğinin başını çektiği Batı anti-Sovyet koalisyonunun faaliyetlerinin simgesi olarak kullanmaktadır. Reilly'ye atfedilen düşünce ve eylemler, kendisine ait olmasına rağmen, Reilly'nın politika üretecek pozisyonda bulunmadığı, fakat Rusya dışından yönlendirilen anti-Sovyet komplonun, o dönemde ve daha sonra, yalnızca en kararlı ve cüretkar aleti olduğu açıktır.

1918 yılında Rusya'da sayısal açıdan en güçlü anti-Bolşevik parti, bir tür tarım sosyalizmini savunan Sosyalist Devrimci Parti idi. Başlarında boşa çıkan Kornilov Putsch'anda. rol oynayan, bir zamanlar Kerenski'nin savaş bakanı olan Boris Savinkov'un bulunduğu militan Sosyalist Devrimciler anti-Bolşevik duyguların saldırı üssü olmuş lardı. Ekstremist yöntem ve propagandalarıyla, Rusya'da kuşaklar boyu süren Çarlık zulmünün yarattığı pek çok anarşist unsur arasında hatırı sayılır bir destek elde etmişlerdi. Sosyalist Devrimciler, terörizmi uzun süre Çar'a karşı bir silah olarak kullanmışlardır. Aynı silahı şimdi de Bolşeviklere çevirmeye hazırlanıyorlardı.

Sosyalist Devrimciler, Fransız İstihbarat Servisi'nden mali yardım alıyorlardı. Boris Savinkov, Fransız Büyükelçisi Noulens'in kendisine şahsen teslim ettiği paralarla Moskova'da, Rusya'nın Yeni¬den Doğuşu İçin Birlik adı altında eski Sosyalist Devrimci terörist merkezi yeniden kurmuştu. Amacı, Lenin'i ve diğer Sovyet önderlerini katletme planlarını yapmaktı. Sidney Reilly'nın tavsiyesi üzerine, teröristlerinin eğitilmesi ve silahlandırılması için Savinkov'u paraca desteklemeye de başladılar.

Fakat, iş Sovyet rejiminin, yerine yeni bir Rus Hükümeti'ni geçirmeye geldi mi, ateşli bir Çarcı olan Reilly, Sosyalist Devrimci-ler'e güvenmiyordu. Reilly, tam anlamıyla güvenilir saydığı Savinkov dışında, Sol Sosyalist Devrimciler'in tehlikeli derecede radikal bir güç oluşturduklarını hissediyordu. Bunlardan bazılarının, Troçki'nin peşindeki muhalif Bolşeviklerle ilişkide oldukları bilinmekteydi. Reil¬ly, bu insanları kendi emelleri için kullanmaya hazırlanıyordu. Fakat Rusya'dan radikalizmi silmeye de kararlıydı. Çarlığın yeniden kuru¬luşunun ilk adımı olarak askeri bir diktatörlük istiyordu. Buna uygun olarak, İngiliz casusu, bir yandan Sosyalist Devrimci teröristleri ve diğer radikal anti-Sovyet grupları finanse etmeye ve desteklemeye de¬vam ederken, aynı zamanda kendine ait bir komplo aygıtını da titizlik¬le oluşturuyordu. Reilly, bunun nasıl çalıştığını sonradan anılarında açıklıyordu:

"Rusya teşkilatımın fazla bir şey bilmemesi ve onun hiçbir parçasının diğerine ihanet edecek bir pozisyonda olmamasFçok önemliydi. Buna uygun olarak, şeması da, "Beşler" sistemine göre düzenlenmişti ve katılan herkes de yalnızca öteki dört kişiyi tanıyordu. Piramidin tepesinde bulunan ben, hepsini, şahsen değil, yalnızca ad ve adresleriyle tanıyordum ve daha sonraki bil¬gilerin elde edilmesi için çok yararlıydım... Böylelikle, bir ihanet söz konusu olduğunda herkes açığa çıkmamış ve açığa çıkma mevzi kalmış olacaktı."

Reilly'nin aygıtı, Çarlık Subaylar Birliği, eski Çarlık gizli polisi uğursuz Okhrana'nın kalıntıları, Savinkov'un teröristleri ve benzeri karşı-devrimci unsurlarla bağ kurarak Moskova ve Petrograd'ın h, r yanına yayıldı. Reilly'nin Çarlık günlerinden kalma eski dostları ve tanıdıkları ona katıldılar ve oldukça yararlı oldular. Bu dostlar arasında, bir zamanlar Reiliy'yi Alman terşaneleriyle bağlantı işine almış bulu¬nan donanma silahları kralı Kont Çuberski; Çarcı General Yudeniç; Petrograd'da kahve sahibi Serge Balkov, Reilly'nin dairesinde Moskova karargahını kurduğu balerin Dagmara; zengin bir avukat ve eski bir Ohrana ajanı, şimdi de Reilly'nin Sosyalist Devrimci Parti'yle bağlantı sorumlusu olan Grammatikove ve bir yolunu bulup Petrograd'da Çeka subayı olan eski Ohrana ajanı, ki Reilly'e Sovyet Rusya'nın her yanında serbestçe dolaşmasını sağlayan Sidney Georgeviç Relinski adına düzenlenmiş pasaportu sağlayan o idi, Veneslov Orlavski de vardı.

Kremlin'e ve Kızıl Ordu Genelkurmayı'na bile sızmayı başaran bu ve diğer ajanlar, Reilly'i Sovyet Hükümeti'nin her önleminden tümüyle haberdar ediyorlardı. İngiliz casusu, mühürlü Kızıl Ordu emir¬lerinin "Moskova'da açılmadan önce Londra'da okunuyor olması" ile övünebiliyordu.

Balerin Dagmara'nın Moskova'daki dairesinde Reilly'nin operasy¬onlarını finanse edecek, milyonlarca rubleye varan çok miktarda para saklanıyordu. Reilly bu paralan toplarken, İngiliz Büyükelçiliği'nin kaynaklarına dayanıyordu. Para, Bruce Lockhart tarafından toplanıyor ve Reilly'e İngiliz Gizli Servisi'nde Yüzbaşı Hicks tarafından getirili¬yordu. Reilly'nin işin içine soktuğu Lockhart, paranın nasıl top¬landığını İngiliz Ajanı'nda sonradan açıklıyordu:

Gizli ruble stoku olan çok sayıda Rus vardı. Bu rubleleri Londra'daki bir bono karşılığında seve seve verirlerdi. Kuşku du¬yulmasını önlemek için, rubleleri Moskova'daki bir İngiliz fir¬ması aracılığıyla topluyorduk. Onlar, Ruslarla temas kuruyor, döviz kurunu belirliyor ve bonoyu veriyorlardı. Her işlemde İngiliz firmasına bunun Londra'daki miktara uygun olduğuna dair resmi bir garanti veriyorduk. Rubleler Amerikan başkonso¬losluğuna getiriliyor ve Hicks'e teslim ediliyor, o da onlan gide¬cekleri yerlere iletiyordu.

Son olarak, İngiliz casusu hiçbir ayrıntıyı ihmal etmeksizin, Sovyet hükümeti devrilir devrilmez iktidan ele alacak hükümet için aynntılı bir plan bile çizdi. Reilly'nin kişisel dostları yeni rejimde önemli bir rol oynayacaklardı:
Geçici hükümet için tüm düzenlemeler yapılmıştı. Dostum ve müttefikim Grammatikov İçişleri Bakanı olup tüm polis ve mali işlerini yönetecekti. Eski bir dostum ve iş ortağım olan Çuberski, ki Rusya'nın en büyük ticarethanelerinden birinin başında idi, Ulaştırma Bakanı olacaktı. Yudeniç, Çuberski ve Grammatikov bu tür bir devrimin ardından gelmesi kaçınılmaz olan anarşiyi bastırmak için geçici bir hükümet kuracaklardı.

Anti-Sovyet kampanyanın ilk darbeleri Savinkov'un teröristleri tarafından indirildi.

21 Haziran 1918 günü Sovyet Basın İşleri Komiseri Volodarski, Perrograd'daki Obuçov fabrikasında yapılan bir işçi toplantısından ayrılırken, Sosyalist Devrimci bir terörist tarafından katledildi. Bunu, iki hafta içerisinde, 6 Temmuz günü Alman Büyükelçisi Mirbach'm öldürülmesi izledi. Sosyalist Devrimciler'in amacı, Bolşeviklerin saf¬larında dehşet yaratmak ve aynı zamanda da Bolşevizm'in sonu an¬lamına geldiğine inandıkları bir Alman saldırısını başlatmaktı.4

Alman Büyükelçisinin öldürüldüğü gün, Beşinci Bütün Rusya Sovyetleri Kongresi de Moskova'daki Opera Binası'nda oturum halin¬deydi. Müttefik gözlemciler yaldızlarla süslü bölmelerde Sovyet dele¬gelerin konuşmalarını dinliyorlardı. Tutanaklara ilişkin olarak gergin bir hava esiyordu. Diğer birkaç Müttefik ajan ve diplomatla birlikte bir bölümde oturmakta olan Bruce Lockhart, Sidney Reilly içeri girince bir şeyler olduğunu anladı. İngiliz casusu solgun ve heyecanlı görünüyordu. Olan biteni Lockhart'a alelacele fısıldayarak anlattı.

4 Mirbach'm katili Blumkin adında bir Sosyalist Devrimci teröristti. Kendisine, Mirbach'a yaşamına kastedildiği uyarısında bulunmak için gelen Çeka subayı süsü vererek Alman Büyükelçiliği'ne girdi. Alman Büyükelçisi, Btumkin'e sui¬kastçıların nasıl harekete geçmeyi planladıklarını sordu. Blumkin, "işte böyle!" diye bağırdı. Tabancasını çekti ve Büyükelçiyi vurdu. Blumkin pencereden at¬layarak kaçtı ve beklemekte olan bir arabaya bindi. Bir süre sonra Blumkin, Leon Troçki'nin kişisel muhafızı oldu. Bakınız sayfa 187.

Mirbach'ı öldüren kurşun, ülkenin her yanındaki muhalif Bolşevik unsurların desteklediği genel bir Sosyalist Devrimci ayaklan¬ma için işaret olacaktı. Silahlı Sosyalist Devrimciler Opera Binası'na saldıracak ve Sovyet delegeleri tutuklayacaklardı. Fakat evdeki hesap çarşıya uymamıştı. Şimdi Opera Binası Kızıl Ordu askerlerince kuşatılmış bulunuyordu. Sokaklarda çatışmalar oluyordu, fakat Sovyet Hükümeti'nin, durumu denetiminde tuttuğu açıktı.
Reilly bir yandan konuşurken, bir yandan da anlaşma belgelerini bulmak için ceplerini karıştırıyordu. Bir tanesini buldu, küçük parçalar halinde yırttı ve parçalan yuttu. Lockhart'ın yanında oturmakta olan bir Fransız gizli ajanı da aynı şeyi yapmaktaydı.

Birkaç saat sonra, bir konuşmacı sahneye çıktı ve Sovyetler Hükümeti'ni silah zoruyla devirmeyi amaçlayan bir anti-Sovyet Putsch'ünun Kızıl Ordu ve Çeka tarafından derhal basünldığını duyur¬du. Darbeciler halk tarafından hiçbir biçimde desteklenmemişlerdi. Bomba, tüfek ve makineli tüfeklerle silahlanmış çok sayıda Sosyalist Devrimci terörist toplanıp tutuklanmıştı. Pek çoğu ise öldürülmüştü. Liderleri ya ölmüştü ya saklanıyorlardı ya da kaçmışlardı.

Opera Binası'ndaki Müttefik temsilcilerine Büyükelçiliklerine artık güvenlik içerisinde dönebilecekleri bildirildi. Sokaklar sakindi.

Sonradan, Yaroslav'da Moskova Putsch'a ile aynı zamanda olması tasarlanan bir ayaklanmanın da Kızıl Ordu tarafından bastınldığı haberi geldi. Yaroslav ayaklanmasına bizzat önderlik etmiş olan Sosyalist Devrimci lider Boris Savinkov, Sovyet askerlerinin eline düşmekten zor kurtulmuştu.

Reilly çok kızgındı ve hayal kırıklığına uğramıştı. Sosyalist Devrimciler karakteristik sabırsızlık ve aptallıklan ile davranmışlardı! Yine de Reilly darbenin, Sovyet önderlerinin çoğunun bir kongre ya da toplantıya katılmışken, toplu olarak bir yerde bulunduktan sırada başlatılması şeklinde temel düşüncelerinin yerinde olduğunu söyledi. Tüm Bolşevik şeflerini bir hamlede ele geçirme düşüncesi Reiüy'in Napolyonvari hayal gücüne hitap ediyordu...
Bunu gerçekleştirmeyi tasarlama işini ciddi ciddi düşünmeye girişti.

4. Letonyalılar Komplosu
1918 yılının kritik ağustos ayında, Müttefiklerin Rusya'ya müdahale için yaptıklan gizli planlar açığa çıktı. 2 Ağustos'ta İngiliz askerleri, sözde "savaş araçlarının Almanların eline geçmesini" engelle¬mek amacıyla Archangel'e çıktılar. 4 Ağustos günü İngilizler Kafkas-lar'daki petrol merkezi Baku'yu ele geçirdiler. Birkaç gün sonra İngiliz ve Fransız asker gruplan Vladivostok'a çıktılar. Onları, 12 Ağustos'ta bir Japon tümeni, 15 ve 16 Ağustos'ta da kısa bir süre önce Filipin-ler'den sevkedilen iki Amerikan alayı izledi. •

Sibirya'nın genişe kesimleri zaten anti-Sovyet kuvvetlerin elinde bulunmaktaydı, Ukrayna'da Almanların destekledikleri Çarcı General Krosnov kanlı bir anti-Sovyet seferberliğe girişmişti. Kisv'de Alman kuklası Hetman Skoropadski Yahudilere ve komünistlere karşı toplu katliamlar başlatmıştı.

Yeni Rusya'nın düşmanları, kuzeyden, güneyden, doğudan ve batıdan Moskova'ya yaklaşmaya hazırlanıyorlardı.

Moskova'da geri kalan birkaç Müttefik temsilcisi, yola çıkma hazırlıklarına başladılar. Gideceklerinden Sovyet hükümetini haberdar etmediler. Bruce Lockhart'ın daha sonraları İngiliz Ajanı'nda. yazdığı gibi: "Olağanüstü hal vardı. Savaş ilan edilmiş olmamasına rağmen, Dvina'dan Kafkasya'ya kadar uzanan bir cephede çatışmalar sürüyordu." Lockhart şunu da ekliyordu: "Bizim ayrılışımızdan sonra Moskova'da kalmaya karar vermiş olan Reilly ile pek çok kez tartıştım."

Amerikalıların Vladivostok'a çıktığı 15 Ağustos günü Bruce Lockhart'a önemli bir ziyaretçi geldi. Bu sahne daha sonra Lockhart ta¬rafından anılarında tanımlanmıştı. Kapı çalınıp, uşağı, "iki Letonyalı centilmen"in kendisini görmek istediğini bildirdiğinde İngiliz Büyükelçiliği yakınındaki dairesinde öğle yemeği yiyordu. Bunlardan biri Smidhen adında, kısa boylu, solgun yüzlü bir gençti. Keskin hat¬ları, sert çelik gibi gözleri olan, uzun boylu, güçlü kuvvetlisi, kendini Letonyalı Kremlin Muhafız Komutanı "Albay" Berzin olarak tanıttı.

Ziyaretçiler, anti-Sovyet komploda oldukça aktif olan Petrog-rad'daki İngiliz Donanma Ataşesi Albay Cromie'den bir mektup getir¬mişlerdi. Lockhart, "her zaman ajan-provokatörlere karşı tetikte olduğundan," diye yazar, "mektubu dikkatle inceledim. Mektubun Cro¬mie'den geldiği kesindi." Lockhart ziyaretçilerden ne istediklerini sor¬du.

Kendini Kremlin muhafızı olarak tanıtan Albay Berzin, Lock¬hart'a, Letonyalıların Bolşevik Devrimi'ni desteklemelerine rağmen, kısa süre önce Archangel'e çıkmış bulunan General Poole komu¬tasındaki İngiliz kuvvetleriyle savaşmaya niyetli olmadıklarını bildirdi. İngiliz ajanı ile anlaşma koşullarını konuşmaya hazırladılar.

Lockhart, bir yanıt vermeden önce, konuyu Fransız Başkonsolosu M. Grenard'la görüştü; Grenard da ona, Lockhart'ın kaydettiğine bakılırsa, Albay Berzin ile görüşmesi, ama "hiçbir biçimde kendi du¬rumlarından feragat etmemesi" tavsiyesinde bulundu. Ertesi gün Lock¬hart, Albay Berzin'i tekrar gördü ve ona şunların yazılı olduğu bir mektup verdi: "Mektubu taşıyan kişi, General Poole'a önemli bir ha¬ber getirmekte olup İngiliz hatlarına kabulü rica olunur." Lockhart, daha sonra Albay Berzin ile Sidney Reilly arasında bağlantı kurdu. "İki gün sonra," diye yazar Lockhart," Reilly görüşmelerinin pürüzsüz git¬tiğini ve Letonyalıların Bolşeviklerle birlikte yıkılmak gibi bir niyet¬lerinin olmadığını bildirdi. Bizim ayrılışımızdan sonra Letonyalıların yardımıyla Moskova'da bir karşı devrim tezgahlayabileceğin! öne sürdü."
* * *
1918 yılı Ağustos ayının sonlarına doğru, küçük bir grup Müttefik temsilci gizli bir konferans için Moskova'daki Amerikan Başkonsolosluğu'nun bir odasında toplandılar. Amerikan Başkon¬solosluğumu seçmelerinin nedeni, diğer bütün yabancı merkezlerin Sovyetlerin sıkı gözetiminde oluşuydu. Amerikalıların Sibirya'ya yaptıkları çıkarmaya rağmen Sovyet Hükümeti, Birleşik Devletler'e karşı dostane tavrını sürdürmekteydi. Moskova'nın her yanında Woo-drow Wilson'in Ondört Prensibi'ni gösteren levhalar gözalıcı bir biçimde sergilenmekteydi, hvestia'daki bir başmakale "Yalnızca Amer¬ikalıların Bolşeviklere karşı nasıl terbiyeli davranacaklarını bildiğini" yazıyordu. Raymond Robins'in yaptığı hizmetle bıraktığı miras tama¬men harcanıp gitmiş değildi.

Amerika Başkonsolosluğu'ndaki toplantıya Fransız Başkonsolosu Grenard başkanlık ediyordu. İngilizleri Reilly ve Reilly ile birlikte çalışmak üzere atanmış olan yüzbaşı George Hill temsil ediyordu. Ara¬larında Paris Figaro gazetesinin Moskova muhabiri Fransız gazeteci Rene Marchand'm da bulunduğu diğer Müttefik diplomatik ve gizli ser¬vis ajanları da toplantıda hazır bulundular.

Aralarındaki anlatımına göre, Reilly, anti-Sovyet operasyon¬larının gelişimi üzerine rapor vermek amacıyla toplantı çağrısı yapmıştı. Reilly, Müttefik temsilcilerine "Kremlin Muhafız Komutanı Albay Berzin'i satın aldığını" söyledi. Albayın fiyatı "iki milyon rub¬le" idi. Reilly, Albay Berzin'e avans olarak 500.000 ruble ödemişti. Meblağın geri kalanı Albay Berzin belirli hizmetlerde bulunduktan ve Archangel'deki İngiliz hatlarına kaçtıktan sonra İngiliz poundu olarak ödenecekti.

"Artık örgütümüz muazzam bir güce sahip" dedi Reilly, "Leton¬yalılar bizim yanımızda, ilk darbe indirildiği anda halk da yanımızda olacak!"

Sonra Reilly 28 Ağustos'ta Moskova'daki Büyük Tiyatro'da Bolşevik Merkez Komitesi'nin özel bir toplantı yapacağını açıkladı. Bu toplantıda Sovyet devletinin yetkili önderleri aynı binada bir arada olacaklardı. Reilly'nin planı cüretkar ama basitti...

Letonyalı muhafızlar olağan nöbetleri sırasında, Bolşevik top-lanüsı sürerken tiyatronun tüm giriş ve çıkışlarını tutacaklardı. Albay Berzin, bu olay için "davaya tam anlamıyla sadık ve bağlı" adamları seçecekti. İşaret verilince Berzin'in muhafızları kapıları kapatıp silahlı olarak tiyatrodaki herkesin etrafını çevireceklerdi. Sonra da Reilly ve "komplocularının iç çevresinden" oluşan "özel bir müfreze" sahneye fırlayacak ve Bolşevik Partisi Merkez Komitesi'ni tutuklayacaktı!

Lenin ve öteki Sovyet önderleri kurşuna dizileceklerdi. Fakat in¬fazdan önce, "herkesin, Rusya'nın tiranlarının esir olduğunu görmesi" için Moskova sokaklarında dolaştırılacaklardı!.

Lenin ve yardımcıları yoldan çekilince, Sovyet rejimi de iskambil kağıdından bir şato gibi çökecekti. Reilly, Moskova'da, "işaret verilir verilmez seferber olmaya" ve Müttefik kuvvetleri şehir dışından saldırırken içerden darbe "indirecek bir ordu kurmaya hazır 60.000 su¬bay bulunduğunu söylüyordu. Bu gizli anti-Sovyet orduya önderlik edecek kişi de, "ünlü Çarlık subayı General Yudeniç" idi. Kuzey Rus¬ya'da ise "General" Savinkov yönetiminde bir ordu toplanacak ve Bolşeviklerin geri kalanı üsteki ve alttaki değirmen taşları arasında ezilecekti.

Reilly'nin planı buydu. Plan, İngiliz ve Fransız İstihbarat Servis¬lerince destekleniyordu. İngilizler General Yudeniç'le sıkı temas halin¬deydiler ve ona silah ve donanım veremeye hazırlanıyorlardı. Fransızlar ■ da Savinkov'u destekliyorlardı.

Amerikan Başkonsolosluğu'nda bir araya gelen Müttefik temsilci¬lere komploya, casusluk, propaganda yoluyla ve Sovyet Hükümeti'ni Kızıl Ordu'nun ülkenin diğer kesimlerinden getirmeye çalışacağı her türlü yardımdan mahrum etmek için Moskova ve Petrograd civarındaki hayati öneme sahip demiryolu köprülerinin havaya uçurulmasını sağlamak suretiyle nasıl yardım yapabilecekleri anlatıldı...
Silahlı darbe günü yaklaştığı sırada, Reilly Albay Berzin'le düzenli olarak görüşüyor, planın son ayrıntılarını dikkatle gözden geçiriyor ve olası gelişmeler için hazırlık yapıyordu. Bolşevik Merkez Komitesi'toplantısının Ağustos'un 28'inden 6 Eylül'e ertelendiğini öğrendiklerinde son planlan yapıyorlardı. "Benim için farketmez," dedi Reilly, Berzin'e. "Bu bana son düzenlemeleri yapmak için daha fazla zaman sağlar." Reilly, Petrograd'daki aygıtı, son bir kez denetlemek içinoray^ gitmeye karar verdi.

Bir kaç gece sonra, kendisini Çeka ajanı Sidney Georgeviç Relin-ski olarak tanıtan sahte pasaportla birlikte, Reilly, Petrograd'a gitmek üzere trenle Moskova'dan ayrıldı.

5. Çıkışta Sidney Reilly
Reilly Petrograd'da dosdoğru ingiliz Büyükelçiliği'ne giderek İngiliz Donanma Ataşesi Yüzbaşı Cromie'ye rapor verdi. Reilly hemen Moskova'daki durumu ana hatlarıyla anlattı ve ayaklanma planını açıkladı. "Moskova elimizde!" dedi. Cromie memnun olmuştu. Reilly gizlice Londra'ya gönderilmek üzere bütünlüklü bir rapor kaleme al¬maya söz verdi.

Ertesi sabah Reilly Petrograd aygıtının şefleri ile ilişki kurmaya başladı. Öğleyin eski Okhrana ajanı Grammatikov telefon etti. Gram-matikov'un sesi boğuk ve bir tuhaf geliyordu, "Kimsiniz?" diye sordu. -
"Benim, Relinski," dedi Reilly.
"Kim?" diye sordu Grammatikov.
Reilly takma adını tekrarladı.
"Yanımda kötü haber getiren biri var" dedi Grammatikov aniden. "Doktorlar ameliyata çok erken başlamış. Hastanın durumu ciddi. Beni görmek istiyorsan hemen gel."
Reilly aceleyle Grammatikov'un evine gitti. Grammatikov'u hara¬retli haraketli çekmecelerini boşaltır ve kağıtlan ocakta yakarken bul¬du.
"Salaklar çok erken saldırmış!" diye bağırdı Grammatikov,Reilly odaya girer girmez. Uritski ölmüş, bu sabah on birde bürosunda öldürülmüş!"

Grammatikov, konuşurken kağıtlan yırtmaya ve parçalan yak¬maya devam ediyordu. "Burada kalmamız çok tehlikeli. Ben zaten şüphe altındayım. Bir şey ortaya çıkacaksa, bu her şeyden önce şenin ve benim adım olur."
Reilly, ingiliz Büyükelçiliğinden Albay Cromie'yi aradığında, onun suikastı duymuş olduğunu öğrendi. Petrograd Çeka'sı Başkanı Uritski, Sosyalist Devrimci bir terörist tarafından vurulmuştu. Fakat Cromie'nin orada her şey yolundaydı. Reilly ihtiyatla "her zamanki randevu" yerinde buluşmalarını önerdi. Cromie anladı. "Her zamanki randevu" yeri Balkov Cafe idi.

Reilly aradaki zamanı çeşitli suçlayıcı ve gereksiz belgeleri yoke-derek ve şifreleri ile diğer kağıtlarını dikkatle saklayarak geçirdi...

Cromie Cafe'de görünmedi. Reilly İngiliz Büyükelçitiği'ne gitme tehlikesini göze almaya karar verdi. Ayrılırken Balkov'u fısıltıyla uyardı. "Bir şeyler kötü gitmiş olmalı. Petrograd'ı, terkedip Finlandiya sınırını geçmeye hazırlan..."

Reilly, Vlademirovski Bulvarı'nda kaçışan kadın ve erkekler gördü. Kapı aralıklarına ve yan sokaklara dalıyorlardı. Sokaktan güçlü motorların uğultusu geliyordu. İçi Kızıl Ordu askerleriyle dolu bir ara¬ba, ardından bir başkası ve bir diğeri daha hızla yanından geçti.

Reilly adımlarını hızlandırdı. İngiliz Büyükelçiliği'nin bulunduğu caddenin köşesini döndüğünde neredeyse koşar vaziyetteydi. Aniden durdu. Büyükelçiliğin önünde cesetler vardı. Bunlar öldürülen Sovyet polis memurlarıydı. Büyükelçiliğin karşısında dört araba diziliydi ve caddenin öte yanını Kızıl Ordu askerleri iki koldan çevirmişlerdi. Büyükelçilik kapısının menteşeleri kırılmıştı.
"Eee, Yoldaş Relinski, karnavalımızı görmeye mi geldiniz?"

Reilly başını çevirince, kendini Çeka'dan Yoldaş Relinski olarak bilen, pek çok kez karşılaştığı genç Kızıl Ordu askerinin sırıttığım gördü. "Söyle bana yoldaş ne oldu?" diye sordu Reilly aceleyle.
Asker, "Çeka, Sidney Reilly diye birini anyor" diye yanıtladı.

Reilly ne olup bittiğini sonradan öğrendi. Uritski'nin öldürül¬mesinden sonra, Petrograd'daki Sovyet yetkilileri, İngiliz Büyük-elçiliği'ni kapatmak için Çeka ajanları göndermişlerdi. Yukarıda Büyükelçilik personeli, Albay Cromie'nin denetiminde suç delillerini yakıyorlardı. Albay Cromie hızla merdivenlerden indi ve Sovyet gizli polisinin gözü önünde kapıdan fırladı. Onlar kapıdan içeri daldılar ve ümitsiz durumdaki İngiliz ajanı iki elinde birer Browning otomatik ta¬banca ile onlarla merdivenlerde karşılaştı. Cromie ateş etti ve bir ko¬miserle pek çok memuru öldürdü. Çeka ajanları onun ateşine karşılık verdiler. Albay Cromie kafasına yediği bir kurşunla yere serildi...

Reilly o gecenin geri kalan kısmını Serge Dornoski adlı Sosya¬list Devrimci bir teröristin evinde geçirdi. Sabah olunca Dornoski'yi araştırma yapması ve olabildiğince çok şey öğrenmesi için dışarı yol¬ladı. Dornoski, resmi komünist gazetesi Pravda ile geri döndü. "So¬kaklardan kan akacak" diyordu. "Biri Moskova'da Lenin'i vurmuş. Yazık ki ıskalamış!" gazeteyi Reilly'e verdi. Öfke dolu manşet Lenin'e suikast yapıldığından sözediyordu.

Bir gece önce Lenin, konuşma yaptığı Michelson fabrikasmdaki bir toplantıdan çıkarken, Fanya Kaplan adlı Sosyalist Devrimci bir terörist, Sovyet liderine yakından iki el ateş etmişti. Kurşunlar çentilmiş ve zehirliydi. Biri kalbinin üstünden Lenin'in akciğerine gir¬mişti. Diğeri ise boynunda ana arterin yakınına isabet etmişti. Lenin ölmemişti. Fakat yaşamının pamuk ipliğine bağlı olduğu söyleni¬yordu.

Fanya Kaplan'ın Lenin'e karşı kullandığı silah, bu kadına Reil-ly'nin suç ortağı Boris Savinkov tarafından verilmişti. Sonradan Sa-vinkov bu gerçeği Bir Teröristin Andan adlı kitabında açıkladı.

Reilly, acil durumda kullanılmak üzere kolunun altına kayışla yerleştirdiği ufak bir otomatik silahla derhal Moskova'ya gitmek üzere trene bindi. Ertesi gün yolda Klin Kavşağı'nda bir gazete aldı. Haber olabileceklerin en kötüsü idi. Lenin'in ve öteki Sovyet önderlerinin öldürülmesi, Moskova ve Petrograd'ın ele geçirilmesi ve Savinkov ve Yudeniç yönetiminde bir askeri diktatörlük kurulması da dahil olmak üzere Reilly'nin bütün komplosu ayrıntılarıyla anlatılıyordu.

Okudukça Reilly'nin ümitsizliği daha da arttı. Amerikan Başkonsolosluğu'ndaki toplantıda bulunan Fransız gazeteci René Marc¬hand, Bolşeviklere orada olup biten her şeyi anlatmıştı.
Fakat bu daha son darbe değildi.

Letonyalı muhafızların komutanı Albay Berzin, kendisine, Sov¬yet önderleri öldürme planında yer alması için iki milyon ruble rüşvet teklif eden İngiliz ajanı olarak Yüzbaşı Sidney Reilly'nin adını ver¬mişti. Sovyet basını ayrıca Bruce Lockhart'ın Archangel'deki İngiliz hatların-dan geçebilmesi için Berzin'e vermiş olduğu mektubu da yaymla-mışlardı.

Lockhart, Moskova'da Çeka tarafından tutuklanmıştı. Öteki Müttefik subay ve ajanlar da toplanıp tutuklanmaktaydılar.
Moskova'nın her yanına Reilly'nin resimleri yapıştırılmıştı. Ka¬nun kaçağı olduğu açıklamasının yanında, kullandığı çeşitli takma

isimler de -Massino, Constantine, Relinski- yayınlandı.Av sürüyordu.

Tehlikenin belirgin olmasına rağmen, Reilly, Moskova'ya doğru, yoluna devam etti. Balerin Dagmara'yı Lenin'in katili olacak olan Fan¬ya Kaplan'ın suç ortağı Vera Petrovna adlı kadının evine yerleştirdi.
Dagmara, Reilly'ye evinin günler önce Çeka tarafından basıldığını söyledi.

Reilly'nin binlik banknotlar halindeki komplo parasının bir bölümü olan iki milyon rubleyi saklamayı başarmıştı. Çeka ajanları onu tutuklamamışlardı, nedenini bilmiyordu. Belki de onun kendilerini Sidney Reilly'e götüreceğine inanıyorlardı.

Fakat elinde Dagmara'nm iki milyon rublesi ile Reilly hiç de ko¬lay lokma değildi. Kâh bir Yunan tüccarı, kâh eski bir Çarlık subayı, kâh bir Sovyet görevlisi, kâh Komünist Partisi üyesi bir işçi kılığında Çeka'yı adatarak hareket halindeydi.

Bir gün, eskiden Moskova'daki yardımcısı olan, İngiliz Gizli Ser-visi'nden Yüzbaşı George Hill'e rastladı; Hill de o güne dek Bolşevik ağından kaçmayı başarmıştı. İki ajan isim ve adres listelerini gözden geçirdiler. Reilly, anti-Sovyet aygıtının önemli bir bölümünün hâlâ sağlam olduğunu gördü. Hâlâ bir umut olduğu düşüncesindeydi.

Fakat Reilly'nin aksine Yüzbaşı Hill'e göre oyun bitmişti. Sov¬yet ve İngiliz hükümetleri arasında mahkum takasının düzenlendiğini duymuştu. Ruslar İngiliz makamlarının İngiltere'de tutukladıkları, ara¬larında Maksim Litvinov'un da bulunduğu pek çok Sovyet temsilcisi¬nin güvenli bir biçimde ülkelerine dönmeleri karşılığında Lockhart'la ötekileri serbest bırakacaklardı.
"Teslim olacağım" dedi Yüzbaşı Hill. Reilly'ye de aynı şeyi yap¬masını önerdi.

5 Yüzbaşı George Hill, İngiltere'ye döndükten sonra, 1919'da ingiliz Gizli Servisi tarafından, Sovyet Rusya'ya karşı müdahale savaşı sırasında, General Anton De-nikin'in Beyaz Rusya Orduları ile bağlantı subayı olarak çalışmakla görevlendirildi. Sonradan Yüzbaşı Hill, Sovyet Rusya'yı yok etme saplantısı olan ve Hitler'in Almanya'da iktidara gelmesinin finanse edilmesine yardım eden ünlü Avrupalı petrol kralı Sir Henri Deterding hesabına özel ajan olarak çalışmaya devam etti. ingiliz Hükümeti George Hill'i daha sonra Doğu Avru- pa'daki önemli "diplomatik" görevler için kullandı. 1934'de Londra'da Hill'in Sovyet Rusya'daki casusluk maceralarmın bir bölümünü anlatan bir kitabı yayınlandı. Adı Casusluk Emri, İngiliz Gizli Servisi'nden t.K.8'in Maceraları idi.

1945 baharında Churchill Hükümeti, o sırada İngiliz Ordusu'nda Tuğbaylık* rütbesine yükselmiş bulunan George Hill'i Polonya'ya özel görevli olarak gir¬mesi için seçti. Açıklandığına göre, Tuğbay Hill, Polonya'da ingiliz gözlemcisi olarak görev yapacak ve Polonya'daki karışık durum hakkında Londra'ya rapor verecekti. Fakat Varşova Geçici Hükümeti Tuğbay Hill'in Polonya'ya girmesine izin vermeyecekti.

Albayla Tuğgeneral arasındaki bir rütbe. ç.n.


Reilly yenilgiyi kabul etmezdi. Yüzbaşı Hill'e, "Ben, Kızılların icazeti olmadan da geri dönerim," dedi. Suç ortağıyla, iki ay sonra Londra'daki Savoy Oteli'nde buluşacakları konusunda bahse girdi.5

Reilly, Rusya'da birkaç hafta daha kalarak hâlâ varlığını sürdüren anti-Sovyet unsurlara önerilerde bulundu, onları yüreklendirdi ve casus¬luk malzemeleri topladı. Bir dizi kıipayı kaçıştan sonra, sahte bir Al¬man pasaportuyla Norveç'in Bergen kentine gitti. Buradan deniz yo¬luyla İngiltere'ye ulaştı.

Londra'ya dönünce Yüzbaşı Reilly, İngiliz Gizli Servisi'ndeki üstlerine rapor verdi. Kaçırılan fırsatlardan dolayı pişmanlık doluydu. "Eğer René Marchand hain olmasaydı... Eğer Berzin korkaklık etme¬seydi... Eğer keşif kuvveti süratle Vologda'ya doğru yola çıkmış ol¬saydı... Eğer Savinkov'la birleşebilseydim..."

Fakat bir şeyden emindi Reilly. İngiltere'nin halâ Almanya'yla savaşta olması bir hataydı. Batı Cephesi'nde düşmanlıklara hemen son verilmeli ve Bolşevizme karşı birleşilmeliydi. Yüzbaşı Sidney George Reilly haykırıyordu:
"Barış, ne pahasına olursa olsun barış-ve sonra insanlığın gerçek düşmanlarına karşı birleşik cephe! "


SOVYETLER'E KARŞI BÜYÜK KOMPLO Bolum 4>>
Blogger tarafından desteklenmektedir.